24 Nisan Çarşamba 2024
2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Osman Kavala Soros'cudur, Selahattin Demirtaş teröristtir

Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: Zillet İttifakı havanda su dövmüş, Cumhur İttifakı milletle kenetlenmiştir. Cumhur İttifakı çiftçi dostu, Cumhur İttifakı esnaf sevgisi ile doludur. Dar gelirli vatandaşlarımızı, asgari ücretle geçinen milyonlarca kardeşimizi, üreten insanlarımızı boğmayacak, daraltmayacak bir vergi sistemi kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Herkesin gelir gücüne göre vergi ödediği adil bir sistem esas olmalıdır. Verginin üretim ve istihdam üzerindeki etkisi ile sosyal yönü birlikte değerlendirilmelidir. Vergi sistemi dinamik bir yapıya kavuşturulmalıdır. Millet ne istiyor ise onu yapacağız. Çünkü biz Cumhur İttifakı'yız. İstismarcılara izin vermeyeceğiz. İnkarcılara pirim vermeyeceğiz. İhanetin belini kıracağız. Siyasi kriz çıkarmakla meşgul olan siyasi partiler milletimiz tarafından not edilmektedir. Ortada bir kriz yoktur. Olsa da bundan memnun olamayız. Cumhur İttifakı'nın bir ortağı olarak hesap vermemiz gerekiyorsa bunu da seve seve veririz. Biz krizlerin ortağı değil, insanımızın ortağıyız. Cumhur İttifakı'nın yılmaz ortağıyız. Bir süredir İstanbul'un bazı ilçelerinde kağıt toplayıcı kardeşlerimiz ile ilgili istenmeyen şeyler yaşandığını görüyoruz. Bunu da Kılıçdaroğlu'nun kaşımaya çalıştığını görüyoruz. Kılıçdaroğlu garibanın yanında olduğunu söylüyor. Buna kendisi bile inanmıyor, kimseyi de inandıramıyor. Çalışanın iyisi kötüsü olmaz. Rızkın iyisi kötüsü olmaz. Kağıt toplayıcı kardeşlerimizi rahatlatmak değil, daha insani şartlarda çalışmalarını sağlamaktır. Kılıçdaroğlu abuk sabuk konuşacağına bu işin kaynağına inmelidir. Biz bunun derinliğini 2010 yılında görümüştük. Okulsuz her köye bir okul kampanyası başlatmıştık. Ayrıntılar geliyor...

2 yıl önce

Soros'un oğlundan Kavala çağrısı: Haksız yere hapsedildi

Gezi olayları ile bağlantılı suçlamalar nedeniyle 18 Ekim 2017’de gözaltına alınan ve 1 Kasım 2017’de tutuklanan Osman Kavala, 30. Ağır Ceza Mahkemesinin 18 Şubat 2020’de beraat ve tahliyesine karar vermesi sonrası aynı gün 15 Temmuz darbe girişimi davasından gözaltına alındı. Kavala, Silivri Cezaevi’nden çıkmadan "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla tekrar tutuklandı. Kavala'nın tutuklanmasının yıl dönümünde aralarında ABD, Almanya ve Fransa'nın da yer aldığı 10 ülkenin büyükelçisi, görev sınırlarını aşıp Türkiye’ye parmak sallama cüretinde bulundu. Bağımsız yargının kararını yok sayıp 'casusluktan' tutuklu Kavala'nın 'derhal' serbest bırakılmasını isteyen diplomatların tavrı sert tepkilere neden oldu. SOROS'UN OĞLUNDAN "KAVALA SERBEST BIRAKILSIN" ÇAĞRISI Büyükelçilerden cesaret alan Kavala'nın yakın çalışma arkadaşı George Soros'un oğlu Alexander Soros da sosyal medya hesabından "Kavala Serbest bırakılsın" çağrısı yaptı. Kavala'yı Türk hayırsever olarak nitelendiren Soros, "İnsan hakları aktivisti Osman Kavala, yaklaşık dört yıldır haksız yere hapsedildi." dedi. Alexander Soros, Kavala'nın Türkiye yöneticisi olduğu Açık Toplum Vakfı'nın Başkan Yardımcılığı görevini yapıyor. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: SOROS NE İSE KAVALA O Öte yandan geçtiğimiz günlerde gelişmelere ilişkin açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kavala'nın tahliyesini isteyen 10 batılı ülke elçisine sert tepki göstermiş ve "Uluslararası camia içerisinde Soros ne ise, Kavala o. Bunlar para ile istedikleri yeri istedikleri gibi sallamaya çalışıyor" demişti.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Kavala, Soros'un kuryesi, Gezi'nin kışkırtıcısıdır

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: Zamanın çarkı kesintisiz döndükçe, ya güvenli sahillere çıkarız ya da hamlığın ve çiğliğin dehlizlerinde kaybolur gideriz. Ya huzurlu bir hayatı kendi irademizle seçeriz, ya da huzursuzluğun girdabında ömrün tükenmesini hüzünle seyrederiz. Esasen tercihlerimiz kim olduğumuzun işareti, nasıl bir hayat istediğimizin de ifadesidir. Türk milleti her şeyin en güzeline layık olmasının yanında bu zorlu ve zahmetli hedefe pek çok kördüğümü çözme mahareti göstererek kendi tercihleriyle vasıl olmuştur. Dayatmayı, esareti reddetmiş, köleliğe hayır demiştir. Cumhuriyet milli bir tercihtir. Dönemin şartları gereği en doğru, en münasiptir. Tarih bize gösteriyor ki değişim rüzgarı esmeye andan itibaren nice çatılar uçmuş, nice statükolar sarsılmıştır. Cumhuriyet'in ilanı ile tetiklenen güçlü değişim ne milleti ne de devleti değiştirmiştir. Değişen yalnızca siyasal rejim olmuştur. Asırlarca birbirlerine eklemlenerek vücuda gelen Türk devlet zinciri halkalarına 29 Ekim 1923 tarihinde sonuncusunu eklemiş bize göre konu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Bazı maksatlı cahiller Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlının reddi mirası ile kurulduğunu söylese de bu iddia tamamen uydurma ve tarihsel gerçekliklere tamamen terstir. Türkiye Cumhuriyeti'ni Osmanlı İmparatorluğu'nun devlet, asker, bürokrat ve vatansever yürekleri milletimizin soylu iradesine dayanarak kurmuştur. 1913'te fes takıp imparatorluk coğrafyasında düşman kovalayan vatan evlatları 1923'te bu defa kalpak giyip vatan topraklarından düşmanları atarak cumhuriyeti fiile geçirmişlerdir. Tarihte kurulan her Türk devleti bir öncekinin eseridir. Bu bilinçle önümüzdeki cuma günü Cumhuriyet'in kuruluşunu gururla kutlayacağız. Cumhuriyet kutlu bir emanettir. Anadolu topraklarındaki varlığımızın son 98 yılı Cumhuriyet yönetimi altında geçmiştir ve 100. yıla 2 yıl kalmıştır. Cumhuriyetin vasfı millet egemenliğine dayanması, demokrasiyi sistem olarak benimsemedir. Rejim ile hükümet sistemi arasındaki farkı çarpıtmak için kara propaganda yapanlar özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini hedef tahtasına koymuşlardır. Rejim değişti diyerek yaygara koparanlar iflah olmaz bir yalancılığa yakalanan gafillerdir. Türkiye'de rejimin adı Cumhuriyet'tir, sistemin adı ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Bu ikisini birbirlerine karıştıranların zihniyeti fukura olduğu için akılları da ukaladır. Cumhuriyetin ardında Çanakkale Zaferi'nin heybeti, Milli Mücadele'nin haşmeti varken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ardında 15 Temmuz ihanet ve işgal hevesine karşı milletin kahramanca direnişi bulunmaktadır. Cumhuriyet tarihin dar patikasında zalimlerin hunhar baskıları altında, Türkiye artık yoktur diyen emperyalistlerin saldırıları karşısında milletin varoluş onuru olarak ortaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ise parlamenter sistemin duvara tosladığı, başkentimizin bombalandığı, 251 millet evladının şehit olduğu bir dönemin hemen sonrasında milli diriliş ve yükseliş ruhu olarak doğmuş ve serpilmiştir. Bugün ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne itiraz edip ne dediği muamma olan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem peşinde koşanlar 15 Temmuz'un rövanşını almak için hazırda bekleyen FETÖ'nün ve PKK'nın dümen soyuna giren siyasi partilerdir. Bunların sadece siyasetleri değil vicdanları da emperyalistlerin kurşun askeri haline gelmiştir. 29 Ekim 1923'ün mihmandarı büyük Türk Milleti'dir. Cumhurbaşkanlığı sistemi halk oylaması ile gerçekleşmiş, Milletimiz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini tasdik etmiştir. 4 yıl önce Cumhurbaşkanlığı sistemine dünya üzerinde çok az şekilde karşılaşılan şekilde kansız ve kavgasız geçilmiştir. Cumhurbaşkanlığı sistemi yönetim sisteminde muazzam bir reformdur. Sonumuzu hazırlamak isteyen çevrelere milli bir cevaptır. KILIÇDAROĞLU'NU HEDEF ALDI Sistem krizine oynayan suyu bulandırarak devleti ve milleti aciz düşürmek için fırsat kollayanlar yabancı muhbirleridir. Kılıçdaroğlu, Türkiye'de demokrasi olmadığını, gerçek demokrasiyi getireceklerini söylüyor. Kılıçdaroğlu'na kim ne söylüyorsa yanlış söylüyor, komik durumlara düşürüyor. Akıl hocalarını gözden geçirmesinde bize göre yarar vardır. Bu gidişle dost gördükleri postuna samanı dolduracaklardır. Türkiye'de demokrasi yok demek egemenliğin yegane sahibi Türk milletine en ağır hakaret, en soysuz suçlamadır. Kılıçdaroğlu ya bilerek ya da cehaletinin oyununa gelerek hem devlete hem millete adeta kazan kaldırmıştır. Böylesi bir şahsın CHP Genel Başkanı olması inanılmayacak bir talihsizdir. Kılıçdaroğlu'nun gözü ile bakınca her yer zillet, her şey rezalettir. Bu şahıs aziz Atatürk ile çelişmektedir. 100. yıl dönümünde Cumhuriyet'in hakkını ve hukukunu müdafaa edecek zillet değil millettir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün CHP ile yalnızca kuruluş yılları bazında bir ilgisi kalmıştır. Ne CHP eski CHP'dir ne de Türkiye zillete müsaade edecektir. Türkiye Cumhuriyeti'ni hak ettiği gelişmişlik düzeyine biz çıkaracağız. Türkiye'yi lider ülke seviyesine biz taşıyacağız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kilitleri ya açacağız, ya kıracağız. Herkesin iş ve aş sorunlarını çözmüş bir milli ekonomiyi, terörün kökünü kazımış ve felç etmiş bir bünyeyi, dünyaya Türkçe bakan bir dış politika mimarisini el birliği ile, Cumhur İttifakı ile sağlayacağız. İrademiz ve gücümüz Büyük Türk Milleti'dir. Türkiye Cumhuriyet toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet içinde, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Laikliğin tahribatı ve tenkisatı imkansızdır. Bu milletin devletin varlığı ile kimin sorunu var ise bizim de onlarla sorunumuz sonuna kadar olacaktır. Alayını her cephede karşılayacağımız iyi bilinmelidir. Cumhuriyet bedava kazanılmamıştır, işbirlikçi kalpazanlara asla bırakılmayacaktır. Cumhuriyet'e düşmanlık Cumhur'a düşmanlıktır. Demokrasi İttifakı'ndan bahsedenler Milli Mücadeleden intikam almak isteyen bölünme ve yıkım sevdalılarıdır. Bizim böyle bir sevdayı içinde taşıyanlarla iki dünyada da hesabımız vardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk milletinin tercihidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk milletimizin ortak değeridir. Türkiye Cumhuriyeti yaşayacaktır, devletimiz ve milletimiz baki kalacaktır. Bir kere yükselen bayrak bir daha düşmeyecektir. Bizim mutabakat zeminimiz Türkiye'dir. BÜYÜKELÇİLERİNİN KAVALA ÇAĞRISI 18 Ekim 2021 Pazartesi akşamı ABD'nin Ankara Büyükelçiliğinin resmi twitter hesabından seviyesiz bir açıklama yapılmış, ilaveten 9 devletin büyükelçisi de bu açıklamaya iştirak ederek devam eden bir davanın faili ile ilgili Türkiye'ye hukuksuz bir çağrıda bulunmuşlardır. Uluslararası hukuk ile demokratik teamüller çiğnendiği gibi Türkiye'nin iç hukuk düzeni ve egemen eşitliği onlu büyükelçi grubu tarafından hedef alınmıştır. ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda ülkelerinin Ankara büyükelçileri muhtemel devlet ve hükümet başkanlarının teşviki hatta talimatı ile Mehmet Osman Kavala'nın avukatlığına soyunmuşlardır. Yürüyen bir yargısal sürece müdahale olmaya teşebbüs etmek gibi bir skandala imza atmakla kalmamışlar, görevlerinin sınırlarını tamamen aşmışlardır. Kısaca söylersek bu 10 büyükelçi Osman Kavala'nın serbest bırakılması için açıklama yapmıştır. Kılıçdaroğlu da aynısını seslendirmiş, İP Başkanı da yeşil ışık yakmıştır. Zalim bir üst akıl hem büyükelçileri ve Millet İttifakı'nı dürte dürte harekete geçirmiştir. Şirret bir oyun ve tehlikeli bir rol paylaşımı söz konusudur. Türkiye'yi sıkıştırmak, bir sonraki tehditvari adımları tetiklemek için yapılmıştır. Emeller ortaya çıkmıştır. Bu harcın içinde CHP'den İP'ine kadar siyasi partilerin varlığı utanç kaynağıdır. Kavala Soros'un kuryesi, Gezi Parkı olaylarının azmettiricisidir. Gezi olaylarına bir park ötesinde anlam ve misyon yüklenmesinde aktif pozisyon üstlenen, dünyadaki birçok kalkışmayı renkli demokrasi devrimi olarak lanse eden ve bu amaçla sivil toplum kuruluşlarına para, lojistik, kaynak, insan sağlayan Açık Toplum Vakfı'nın Türkiye piyonu bu şahıstır. Soros uşağı olan Kavala 4 Ağustos 2015 tarihinde kendisi ile yapılan bir röportajda PKK'yı rasyonel politikalar yürüten bir örgüt olarak değerlendirecek kadar gözünü karartmış, teröre çanak tutmuştur. AYM'Yİ HEDEF ALDI Kavala, 18 Ekim 2017'de İstanbul'da yakalanmıştır. 29 Aralık 2017'de Anayasa Mahkemesi'ne 8 Haziran 2018'de ise AİHM'e başvuru yapmıştır. AYM, 22 Mayıs 2019 tarihinde aralarında mahkeme başkanı Zühtü Arslan'ın da bulunduğu 5 üyenin karşı oyu ve oy çokluğu ile Anayasa'nın 19. maddesinin 3. fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine ayrıca tutuklamanın hukuki olmadığından bahisle kişi hürriyetinin ve güvenliğinin ihlal edildiğine dair iddianın kabul edilebilir olduğuna ise oy çokluğu ile karar vermiştir. AYM öyle bir hale gelmiştir ki nerede bir hain, nerede Türkiye'nin kuyusunu kazmak için faal halde bulunan bir çapulcu varsa onlarla yan yanadır. Terörist Demirtaş'ın yanında duran bu mahkemedir, Soroscu fitnenin yanında konuşlanan bu mahkemedir. Osman Baydemir ile ilgili hak ihlali kararı veren, 30 bin TL tazminat ödenmesi kararını da AYM vermiştir. Şu adaletsizliğe bakın ki hem canımızı alıyorlar hem paramızı alıyorlar. Çünkü failin, katilin, teröristin hak ihlaline kaldığını iddia eden bir mahkemenin şehitlerimize, gazilerimize, yetimlerimize söyleyecek tek bir sözü olamaz. Sorarım sizlere AYM kapanmasın da hak ve hukukun itibarı mı yok olsun. AYM kapanmasın da terörle mücadeleye sünger mi çekilsin. Demirtaş ve Kavala davasında hak ihlali kararı veren sözde hakimler gelsin bunu külahıma anlatsınlar. Haydi buyursunlar, FETÖ'cüler ile bölücüler ile ilgili süren mahkemeler kısa süre içinde sonuçlandırılmalıdır. Teröre yardım ve yataklık yapan vekillerin dokunulmazlıklarının süratle görüşülmesi gerekmektedir. 'AHLAKSIZLIKTIR, EGEMENLİK HAKLARIMIZA SUİKASTIR' Kavala'nın avukatı arayıcılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptığı başvuru Türkiye aleyhinde sonuçlanmıştır. Farklı bir karar alınsa şaşırırdık, bu mahkeme kararı Avrupa'nın elinde koza dönüşmüştür. Yunanistan'a kimseden en ufak bir itiraz gelmemektedir. 10 büyükelçi Soroscu Kavala ile aynı mevziye girerek Türkiye'ye bir nevi muhtıra vermiştir. Bu muhtıra ahlaksızlıktır, egemenlik haklarımıza suikasttır, bağımsızlığımıza kumpastır. Bunlardan dolayı gayri meşrudur. 10 büyükelçi hem Viyana Sözleşmesine hem anayasaya aykırı hareket etmişlerdir. Türkiye bir hukuk devletidir. Büyükelçiler hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve demokrasi onuruna sabotaj yapmışlardır. 10 ülkenin büyükelçisi bahse konu sözleşme ve anayasa kapsamında zaten istenmeyen adam haline çoktan gelmiştir. BÜYÜKELÇİLERİN 'KAVALA' AÇIKLAMASI Dün ABD Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, Viyana sözleşmesinin 41.maddesine teyit ettiklerine yer verilmiştir. Diğer büyükelçilerde aynı açıklamayı yapmıştır. Cumhurbaşkanımızın cesur ve kararlı duruşu tarihi bir yanlışın düzeltilmesinde önemlidir. Türkiye kum torbası değildir. ABD'nin 18 Ekim bildirisinden geri adım atması önemlidir. Kavala ile ilgili hüküm verilirse önce cezasını burada çekmesi, daha sonra da vatandaşlıktan çıkarılarak 10 büyükelçiden birisinin ülkesine gönderilmesi artık zarurettir. Herkes haddini bilsin, saygısızlığa tahammülümüz yok. Batılı ülkelerin Türkiye yaklaşımları dostane değildir. TEZKERE MESAJI TSK'nın gerektiği taktirde sınır dışına operasyona gönderilmesi ile ilgili tezkereye ön şartsız evet diyeceğimizi belirtiyorum. Herkes tavrını belirlemelidir. Terörle mücadelenin aması, fakatı, eğeri olamaz. CHP duyarlı olmalıdır. İP ise hem nalına hem mıhına vurmaktan vazgeçmelidir. ABD, PKK'ya silah verirken F-35'in parasını iade etmeye henüz yanaşmamıştır. Haydut devlet statüsüne düşmek istemiyorsa paramızı vermelidir. AB'NİN TÜRKİYE RAPORU Raporda yanlı değerlendirmeler hakimdir. Türkiye'nin üyelik hususundaki tercihi açıktır. Hem doğu hem batı diyoruz, iki yöne de bakıyoruz. Onurlu, egemenlik haklarına saygı esasına dayanan üyelik olursa ne ala... ABD'YE S-400 VE F-35 TEPKİSİ Türkiye'nin istediği F-16'ların maliyeti 7 milyar dolardır. ABD, S-400 konusunu Türkiye ile ilişkilerin ağırlık konusu yapmıştır. Biden yönetimi S-400'ler ile ilgili kararını tescil etmiştir, bu sorun çözülmeden diğer konuları ele almayacağını belgelemiştir. Rusya'dan S-400 almayın, alsanız da kullanmayın dayatması yapan ABD güvenlik konseyinde ortaktır. Madem Rusya'dan rahatsızlar, Güvenlik Konseyi üyeliğinden neden ayrılmıyorlar? Türkiye, ABD'nin PKK'ya verdiği silahlardan rahatsızdır. Bu her defasında iletilmiştir. Roma'da düzenlenecek G-20 zirvesinde Erdoğan-Biden görüşmesinde anlaşmazlıkların çözülmesi başlıca temennimdir. TÜSİAD'A TEPKİ TÜSİAD'ın açıklamasını esefle kınadığımı belirtiyorum. TÜSİAD kendi işine bakmalıdır. milletin vermediği yetkiyi kullanma gayretkeşliğine bakmamalıdır.

2 yıl önce

Soros ve Kavala’nın azılı savunucusu Mehmet Y. Yılmaz

Dünyada kalkışma ve darbe girişimlerine destek verdiği bilinen spekülatör George Soros ile Gezi kalkışmasının finansörü Osman Kavala arasındaki para transferi Mali Suçları Araştırma Kurulu'nun raporuyla belgelenmişti. https://m.sabah.com.tr/gundem/2018/11/26/iste-gezide-kavala-soros-baglantisini-kanitlayan-para-transferleri Mehmet Yakup Yılmaz bugünkü yazısında https://t24.com.tr/yazarlar/mehmet-y-yilmaz/flatus-vocis,34604 Bakan Soylu’nun Sabah yazarı Övür’e "Birleşmiş Milletler ve NATO'nun ve dünyadaki küresel örgütlerin iflasını hep beraber görüyoruz. Hiçbir değerleri söz konusu değil. Ben bunu yıllardan beridir söylüyorum. Ben Avrupa'nın bir topluluk olarak bir anlam taşımadığını da düşünüyorum. Avrupa Soros kurallarıyla idare ediliyor. Onlar Soros kurallarına teslimler. Şunu çok açık söylüyorum, Soros'u artık dünyada hiçbir ülke kabul etmeyecek. Savaşta ölen bütün çocukların sorumlusu Soros'tur. Bizdeki Sorosçular, Kavala'nın peşine takılanlar. Kim Kavala'nın hukuk iğfal edilerek serbest bırakılmasını istiyorsa, Ukrayna'daki ve Suriye'deki çocukların katili de odur. Kimse başka yerde suçlu aramasın. Ukrayna meselesine bakın başından itibaren Soros var. Katiller onlardır." İfadelerini eleştirdi. T24 yazarı Yılmaz, “Soylu'nun konuşurken sözlerindeki insicamı kaçırması onun için normal sayılmalı ancak bu sefer hakkını teslim edeyim, kendi zirvesine ulaşmış bulunuyor.” dedi. Oysaki, İçişleri Bakanı Soylu’nun Soros ve Kavala hakkında yaptığı bütün eleştirilerin belgelere dayandığı ve kamuoyunca bildiği malum. Yılmaz’ın bu eleştirileri, “hazımsızlık” olarak nitelendirildi. Soda iyi gelir…

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aliyev ve gazeteci arasında güldüren Soros diyaloğu

Aliyev'in 'Bu sorosçu' diyerek şakalaştığı muhabire Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Dikkat et bu sorosçular gazetecileri satın alıyor' diyerek göndermede bulundu. Liderlerin aralarında şakalaştığı renkli anlar objektiflere böyle yansıdı. https://twitter.com/bugunguncel/status/1578060460213125120?s=46&t=UNyRYIJJFknIM-3m1eFpLA

1 yıl önce

Kılıçdaroğlu, Soros'un üssünde! ABD'de dikkat çeken ziyaret

Seçimler öncesi adaylık icazeti için ABD'ye giden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ziyareti fiyaskoya döndü. ABD seferini 'bilim ve teknoloji' maskesiyle perdelemeye çalışırken bir yandan da attığı adımlarla tüm dikkatleri üzerine çekti. ABD'de yaşayan Türk gazetecileri yanına almayan Kılıçdaroğlu, yanında getirdiği gazetecileri de atlatarak 8 saat ortadan kayboldu. Karanlık 8 saat sırrını korurken, Kılıçdaroğlu , ABD'nin Washington kentindeki temasları kapsamında, Rockefeller ve Soros'un üssü olarak bilinen German Marshall Fund'u (Alman Marshall Vakfı) ziyaret ederek vakıf yöneticileri ile bir araya geldi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı ziyaretler basına kapalı gerçekleştirilirken fotoğraflar CHP fotoğraf servisi tarafından paylaşıldı. Görüşmelerin içeriğine ilişkin herhangi bir bilgi paylaşılmadı. ROCKEFELLER VE SOROS TARAFINDAN FONLANIYOR Dünyanın en zenginlerinden milyarlarca dolar fonlama yapan Rockefeller'a ait vakıflar tarafından desteklenen Alman Marshall Vakfı, Türkiye'de uzun yıllardır tartışmaların odağında. George Soros'un kurduğu Açık Toplum Vakfı tarafından da fonlanan Marshall Fund, Türkiye'de ABD'ye açılan kapı olarak tanımlanıyor.

1 yıl önce

İsmail Ok: “İYİ Parti’yi Sorosçular yönetiyor!”

Siyasi gündem oldukça hareketli geçiyor. Son olarak CHP ve İYİ Parti’den ayrılan Milletvekilleri Mehmet Ali Çelebi ve İsmail Ok eski partilerinden neden ayrıldıklarına dair çok önemli açıklamalarda bulundu.  “HDP VE FETÖ İLE İŞBİRLİĞİ İÇERİSİNDELER” Çelebi, CHP'den ayrılma sürecinde HDP ile kurulan ittifakın büyük rol oynadığını vurgulayarak, "Biz Atatürk'e soykırımcı diyen HDP ile nasıl yan yana gelebiliriz diye sorduk. HDP'yi örgüt ile ilişkilendirmeyin dediler. Benimle birlikte 2 vekil bunları ifade etti. Başımıza gelmedik kalmadı." dedi.  Muhalefetin FETÖ ile üstü kapalı bir iş birliği içinde olduğuna da vurgu yapan Çelebi, "Biz bu kumpasları Erdoğan bozar dedik" ifadelerini kullandı. “İYİ PARTİ SOROÇULAR TARAFINDAN YÖNETİLİYOR” Ok ise, İYİ Parti'nin Sorosçular tarafından yönetildiğini belirterek, "Önemli görevlere isimleri getirebilmek için partiye milyon dolarlar yağdırdılar. Günaha ortak olmak yerine partiden ayrıldık." diye konuştu. Ok, Akşener'in S-400'leri Ukrayna'ya verme teklifiyle Türkiye'yi savaşa sokmak istediğini söyledi.