20 Nisan Cumartesi 2024
4 yıl önce

Suikast Hazırlığındaki Terörist Şanlıurfa'da Yakalandı

Suruç Belediye Başkan Vekili'ne suikast hazırlığındaki Mazlum Muhammed Ali isimli terörist Şanlıurfa’da yakalandı.

3 yıl önce

Ekrem İmamoğlu'na suikast yalanına tepki: "CHP'yi yalanın kurgu merkezi haline getirenler şaşırtmadı"

Bazı medya organlarında yayınlanan CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na DEAŞ'lı teröristlerin suikast düzenleyeceği iddiaları Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) tarafından yapılan yazılı açıklama ile yalanlandı. Siyaset dünyasından çok sayıda isim, CHP'nin gündem değiştirmeye çalıştığını belirterek duruma sert tepki gösterdi

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Sayın Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini asla kabul etmiyoruz. Kim demiş Sayın Soylu 'yalnız' diye, kim demiş 'kimsesiz' diye

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği, aynı topluma dayanmasına rağmen teşhiste, tedavide ve çözüm yollarında ayrılmaktadır. Birbirine benzeyen partileri ayıran farklılıklar burada aranmalıdır. Bu ayrılıklar, siyasetin doğasında vardır. Fikir ve tercihlerine katılmasak bile bize göre saygındır ve demokratik bir sonuçtur. Demokrasilerde her siyasi düşüncenin, her siyasal partinin büyük yada küçük bir karşılığı vardır ve olmalıdır. Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği aynı topluma ve aynı sorunlara bakmasına rağmen çözüm yollarında ayrılmaktadır. Bu ayrılıklar siyasetin doğasında vardır. MHP Türkiyemizin tamamında zemin bulmuş ve kök salmış, kendisine sevgisiyle bağlı bir seçmen kitlesine kavuşmuştur. Üç hilal bir sevda halini almış, ne kadar övünsek azdır, yetersizdir. MHP bir demokrasi namusudur. MHP büyük bir millet eseridir. MHP, istikrarın, dik duruşun, devredilmez inancın markasıdır. Bizi diğer partilerden ayıran siyasi kavşak noktalarından Türkiye'nin ana meselelerini okuyuş biçimimiz, milli ve manevi değerleri kavrayış niteliğimiz, sorunları ele alış çizgimiz farkları belirgin olarak göstermektedir. Daha mutlu, daha güvenli, daha gelişmiş bir millet hayatı için geceyi gündüze katacağız. Bunu yaparken geçmişimizi göz ardı etmeyeceğiz. Hiçbir şey adına dürüst ve samimi siyasetimizi karartmadık. Aldatmaya sırtımızı döndük, yegane güç kaynağımız olan milletimizin şaşmaz duygusuna ümitlerimizi bağladık. 'ZİLLET İTTİFAKI İLE AYRIYIZ' Zillet İttifakı ile ayrıyız, gayrıyız, uzağız. Çünkü yalancı, inkarcı değiliz. Çünkü gece başka gündüz başka değiliz. İstanbul Sözleşmesi'nin çarpıtılması, İstanbul Kanal'ı hedef alan bayağı saldırılar ve Katarlı öğrencilerin sınavsız üniversite okuyacaklarına yönelik kara propagandalar Türkiye'yi zor duruma sokmaya yönelik taktik adımlardır. Kılıçdaroğlu, Tank Palet fabrikasını sattılar yalanını söylüyor. Yardımcısı Öztrak, daha geçen hafta basının karşısına çıkıp 'Ne satması?' diyor. Bunlar gerçekten yalancının daniskasıdır. 'SÖZ VERİYORUM İLK KEZ CHP'YE DESTEK VERECEĞİZ' Kılıçdaroğlu paylaştığı bir videoda beni hapse atmak istiyorlar diye yakınıyor. Kılıçdaroğlu, mağduriyet pozlarını bıraksın da, hangi eylemlerinin kanunlarla çeliştiğini düşünsün. Meclis kanun kaçaklarının meskeni olamaz. Fezlekeler bir an önce Genel Kurul'a getirilmeli. Kılıçdaroğlu bir ara yollara düşüp adalet arıyordu. İşte fırsat, işte ortam. Saklayacağı, gizleyeceği, utanacağı ilişkiler ağı bulunmuyorsa çıksın mahkeme karşısına versin üzerine atılı suçlamaların hesabını. Dolandırıcı tosuncuk nasıl bedel ödeyecekse, Kılıçdaroğlu da ödesin. Kılıçdaroğlu kendine güveniyorsa dokunulmazlığın kaldırılmasına bizzat kendisi ön ayak olmalı, karar sürecini bizzat kendisi başlatmalıdır. Söz veriyorum ilk kez CHP'ye destek vereceğiz. Onlara tamam diyeceğiz. Biz şerefli Cumhuriyet Savcılarına güveniyoruz. Bağımsız yargı zamanı geldiğinde her insana lazımdır. Hukuka deli gömleği giydirmek kimsenin harcı değildir. Ellerine şehitlerimizin kanları bulaşan, PKK'nın tasması boğazına geçen HDP'li vekillerin fezlekelerinin görüşülmesi neden gecikmektedir? Daha ne olacaktır? TBMM Başkanı'nı göreve davet ediyorum. Karma Komisyonu sorumluluğu ifa etmeye çağırıyorum. AYM'NİN GERGERLİOĞLU KARARI AYM, Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun hak ihlali ile tahliyesini istemiştir. Söz konusu karanlık şahsın, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti hakkının ihlal edildiğine AYM karar vermiştir. Yani milletvekilliğine dönüş yolu açılmıştır. Yani CHP'li Berberoğlu gibi Gergerlioğlu için Meclis'e dönüş yolu açılmıştır. Dağdaki eşkıya için de hak ihlali kararı verilecek midir? Anayasa Mahkemesi bölücüler lehine hak ihlaline hükmederken, devletimizin, milletimizin, şehitlerimizin tartışılmaz hak ve tarihi çıkarlarını gasp ettiğinin farkına ve bilincine ne zaman varmayı planlıyor? Ne hakkı, neyin ihlali? Ne zamandır hainin hakkı oluyormuş? MHP'nin komisyon üyesi olan değerli milletvekilleri oylamada evet diyecektir. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili de MHP tam kadro 'olur' verecektir. PKK'nın siyaset kolu olanlara sessiz kalamayız. Hiç kimse bize bölücülerin hak ihlaline maruz kaldığına ileri sürmesin. AKŞENER'E TEPKİ GÖSTERDİ İP'in başkanı anlaşılan yine bilye dağıtmış... İP Başkanı, bizim ve AK Parti'nin HDP'yi şeytanlaştırdığını ifade etmiş. Bu bayan HDP'nin zaten şeytan olduğunu bilmiyor mu? Şeytana açık yada gizli destek çıkmak, bir defa ayan beyan günahkarlıktır. İP'nin HDP'nin dibinde ne işi vardır? İP Başkanı bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Kandil ve Pensilyanya arasında İP'ten köprü kuranlar bunun bedelini ağır ödeyecektir. Kürt'ten terörist olmaz! Kürde terörist denmez. Terörist PKK'dır, FETÖ'dür, DEAŞ'tır, DHKP-C'dir. Kürt kökenli kardeşlerimin terörle hiçbir bağlantısı yoktur, var diyen varsa vatan hainidir. İP Başkanı Kürt kardeşlerimizden özür dilemelidir. Zilleti yalnızca siyasette aramak yeterli değildir, bunlar bazen araştırma şirketleridir, bazen güdümlü rapor üreten sözde düşünce kuruluşlarıdır, bazen sözde sivil toplum işbirlikçileridir. Ekranlarda, kürsülerde boy gösteren bu şer cephesinin yapısını, terörle elde edilememiş sonuçların siyasetle sağlamak oluşturmaktır. Milli varlığımız etnik kalıntı değildir, aşiret bozuntusu değildir. Kimliksizlere bir kez daha duyuruyorum ki adı Türk milletidir. Şırnaklı neyse Tekirdağlı odur. Tuncelili neyse Muğlalı odur. Hepsi birdir... Kürt kökenli kardeşlerimizin HDP ile bağı kalmamıştır. Biz insanımızın köküne, kökenine bakmayız, bölmeyiz, parçalamayız, dağıtmayız, bayrağa saygı var mı ona bakarız. 1000 yıl boyunca ne söylendiğine değer veririz. Türk milleti bunu asla kabul edilemez, bu zilleti çekmeye hiçbir kantar yetemez. Milletimiz bir olup bu zillete dersini verir. Teröre teslimiyeti kabul etmeyecektir. CHP Genel Başkanı'na bakarsanız YPG'nin bize saldırması söz konusu değildir. İP Başkanı'na bakarsanız HDP Kürt siyasal hareketidir. Bu utanç duyulacak bir kırılma ve zaaftır. Mehmetçiğe sahip çıktığımız gibi, hükümetimize, Türk polisine, korucularımıza da sahip çıkma kararlığımız var. Alayının bir adım arkasındayız, dönersek de namerdiz. SOYLU'YA SAHİP ÇIKTI Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini kaygı ile izlediğimizi asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not düşmek istiyorum. Kim demiş Sayın Soylu yalnız diye? Kim demiş Sayın Soylu kimsesiz diye? Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren gece, gündüz demeden mücadele eden mert bir devlet adamıdır. Hakkında ne söylenirse söylensin bizim bölücüler ile iş tutan, terör örgütlerine hayranlık besleyen odaklara aldırış etmemiz mümkün değildir. Zelil emel failleri terörle mücadeleyi sekteye uğratma arayışındadır. Zillete batanlar, sütre gerisine saklanıp iftira oku atanlar Sayın Soylu’yu yıpratma gayesiyle PKK/PYD/YPG’yi selamlarken şirinlik taslama hevesindedir. Geçin bunları geçin, terörle mücadeleyi dağda taşta, sınır içinde sınır ötesinde cesaretle yürüten bir hükümeti, bir bakanı, topyekûn tüm güvenlik güçlerimizi ama, ancak, fakat demeden önşartsız destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz. Bizim bu türden tahrik ve tacizlere karnımız toktur, tahammülümüz yoktur, mücadele kararlılığımız ise ziyadesiyle çoktur. Biz Cumhur İttifakı’yız. Ya birlikten beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı kararını çoktan vermiştir. Biz Türk milletinden tarafız. Biz milli kimlikten yanayız. 'BUGÜN MAZLUMLAR İNİM İNİM İNLİYORSA BUNUN SORUMLUSU ABD YÖNETİMİDİR' ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıkladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu kendi içinde tenakuzlarla doludur. Bir tarafta Türkiye’nin insan ticaretiyle mücadelesini arttırdığı vurgulanırken, diğer tarafta şüpheli ve maksadı sorunlu sivil toplum kuruluşlarının iddialarına yer verilerek ülkemiz suçlanmaktadır. Özellikle çocukların silahlandırılması konusunda Türkiye’nin kötülenmesi skandal bir saptırmadır. Ülke olarak, çocuk haklarının korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler bünyesinde kabul edilen düzenleme ve sözleşmelere açık seçik taraf olduğumuz bilinmektedir. Bu kapsamda sicili en temiz ülke Türkiye’dir. Kimin çocukları kaçırdığı, kimlerin zorla ellerine silah tutuşturduğu insanlık vicdanında mahfuzdur. Kaldı ki sadece bir ahmak suyun derinliğini iki ayağıyla test edecektir. Çocukları terör eylemlerinde kullanan PKK/PYD/YPG’ye aleni destek veren, para yardımı yapan, silah ve cephanelik temin eden ABD’nin Türkiye’yi karalama teşebbüsü hem müfterilik hem de beyhude bir çabadır. Bölücü terör örgütünün çocukları zorla silah altına alması, kaçırması, özgürlükten mahrum bırakması, okulları terörizme alet etmesi gibi pek çok ağır suç, Birleşmiş Milletler Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi’nin 21 Haziran 2021 tarihli raporuyla teyit edilmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör örgütüne numune de olsa atıf yapmaması yüzsüzlüktür, çirkefliktir, kifayetsiz muhterisliktir. PKK/PYD/YPG’yi bu derece kollayan bir ülkenin nesine güveneceğiz? Her fırsatta Türkiye’yi itham eden, sudan sebeplerle kriz çıkaran bir ülkeyi nasıl hoş göreceğiz? Bugün dünyada çocuklar ölüyorsa bunun yegane faili ABD’dir. Bugün mazlumlar inim inim inliyorsa bunun sorumlusu ABD yönetimidir. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan “Çocuklar ve Silahlı Çatışmalar” isimli Birleşmiş Milletler Raporu dehşet verici tespitleri ihtiva etmiştir. 2020 yılında 19 bin 300 çocuk silahlı çatışmalarda ağır ihlallere uğramıştır. Suriye, Yemen, Somali ve Afganistan’da çocuklar felaketi yaşamışlar ve bu ülkelerde 8 bin 400’den fazla çocuk hayatını kaybetmiş veya sakat kalmıştır. Myanmar ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Suriye ve Somali’de 7 bin çocuğun eline silah verilmiştir. 2019’a kıyasla 2020 yılında, çatışma bölgelerinde çocuk kaçırma olaylarında yüzde 90, cinsel şiddet olaylarında yüzde 70 artış yaşanmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, 2020 yılının çocuklar için üzücü bir yıl olduğunu söylerken hiçbir utanma emaresi, mahcubiyet hali göstermemiştir. Bu Genel Sekreter’e tavsiyemiz, görevini insanlık onuruna müzahir ve münasip bir şekilde icra etmesi, çocuklarla ilgili vahim gerçekleri şayet cesareti varsa ABD Başkanı’nın ve ABD Dışişleri Bakanı’nın yüzüne söylemesidir. 5 Temmuz 1993’de Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Başbağlar Köyü’nde rahmetle andığımız 33 vatandaşımızı şehit eden, 30 kadınımızı dul bırakan, 100’e yakın çocuğumuzu da yetim koyan PKK’ya ABD’nin diyeceği bir şey yok mudur? Kundaktaki bebeklere bile mermi sıkan şerefsizlere suskun kalmak, onların hunhar eylemlerine ortak olmak anlamına gelmeyecek midir? Güçlü şekilde kınadığımız ABD Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu çocuk düşmanlığının açık delilidir. Ve bizim nazarımızda buruşmuş bir kağıt parçasından farksızdır. Gür bir şekilde haykırıyoruz ki, çocuklar ölmesin, bebekler öksüz ve yetim kalmasın. İnsan sevgisini temel alan Türk-İslam medeniyeti kendi gerçeklerine döndükçe, ilhamını ve iradesini kültüründen ve maneviyatından aldıkça hiçbir zalim, hiçbir hain, hiçbir muhasım odak üst perdeden konuşamayacak, vicdanında taşımadığı insanlık değerlerinden bahsedemeyecektir. Hiç kimse Türk milletine tepeden bakmasın, dünyayı bir vakıf, kendisini de mütevelli zannetmesin.

2 yıl önce

Haiti Devlet Başkanı Moise suikast sonucu hayatını kaybetti

Yerel basında çıkan haberlere göre, Haiti Devlet Başkanlığı konutundan yapılan açıklamada, Moise, TSİ 05.00'te evinde kimliği belirsiz silahlı kişilerin saldırısına uğradı. Açıklamada, Moise'nin saldırıda hayatını kaybettiği, eşi Martine Moise'nin ise yaralandığı ve hastaneye kaldırıldığı ifade edildi. Bir süredir siyasi istikrarsızlığın hakim olduğu Haiti'de Moise, şubat ayında gazetecilere yaptığı açıklamada "hayatına yönelik bir girişim olduğunu" olduğunu söylemişti. Moise, "Kasım 2020'den bu yana yürütülen bir kumpasın tespit edildiğini" ve olayla ilgili 20 kişinin gözaltına alındığını belirtmişti.

2 yıl önce

Haiti'de suikast sonrası yeni başbakan belli oldu

Haiti'de Devlet Başkanı Jovenel Moise'nin 7 Temmuz'da başkent Port-au-Prince'de bulunan özel rezidansında uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmesinin ardından ülke siyasetinde görevler yeniden düzenleniyor. Ülkede geçici olarak başbakanlık görevini üstlenen Claude Joseph'in istifa etmesinin ardından, yerine Moise'nin öldürülmeden birkaç gün önce başbakan olarak atadığı Ariel Henry göreve geçti. Henry'nin görevi devralmasının ardından ülkede yeni bir hükümet kuruldu. Henry, başkent Port-au-Prince'de düzenlenen bir törenle yeni hükümet üyelerinin isimlerini açıkladı. başbakanlıktan istifa eden Claude Joseph, dışişleri bakanlığı görevini üstlendi. Törende Moise için 1 dakika saygı duruşunda bulunuldu ve suikast lanetlendi.

2 yıl önce

FETÖ’ye tahliye suikast olur

Ana muhalefetin KHK’lılara 15 Temmuz arifesinde verdiği dosyalarını yeniden ele alma teminatına CHP içinden tepki yükseldi. Başını eski CHP Genel Başkan Yardımcıları Yılmaz Ateş ve Şahin Mengü’nün çektiği CHP Ulusal Birlik Hareketi yaptığı açıklamada “Muhalefetin, terör örgütleri uygulamalarından hüküm giyenlere yeniden yargılanma yolu açacağını, bir anlamda af getirecekleri söylem ve uğraşları demokrasiye suikasttır” dedi. İYİ NİYETLİ DEĞİL Ulusal Birlik Kadro Hareketi, gündeme ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. CHP yönetiminin FETÖ’cülere verdiği teminatın da değerlendirildiği açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Muhalefetin, terör örgütleri uygulamalarından hüküm giyenlere yeniden yargılanma yolu açacağını, bir anlamda af getirecekleri söylem ve uğraşları demokrasiye suikasttır. Terör örgütleri bu ülkeye büyük zararlar verdi. Bu zarar ve tahribatın onarılma sürecinde, operasyonların devam ettiği, terör örgütlerinin çözülmek üzere olduğu bir dönemde, başlatılan erken seçim, arkasından da ‘Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağdurlarının mağduriyetini gidereceğiz’ kampanyalarını iyi niyetle açıklama olanağı yoktur. CESARET VERME GİRİŞİMİ Çünkü bu terör örgütleri, emperyalist güçlerin Türkiye’yi bölme ve işgal etme veya teslim alma operasyonunun kullanışlı örgütleridir. Verilen tavizlerin bu terör örgütlerini hedeflerinden vazgeçirtmediği gibi, bundan sonra verilecek tavizler de vazgeçirmeyecektir. Bu gerçekler ortada iken, terör örgütlerini cesaretlendiren girişimler, bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne, demokratik laik Cumhuriyet’e kurulan bir tuzaktır. Cumhuriyeti kuran partinin, Cumhuriyeti ortadan kaldırmaya kendisini adayan terör örgütlerine cesaret verme girişimleri kabul edilemez. Bu tuzağa başkaldırmak Cumhuriyet Halk Partililerin ötelenemez bir görevi olduğuna inanıyoruz.”

2 yıl önce

Büyükelçi Karlov suikastının üzerinden 5 yıl geçti! Bakan Çavuşoğlu: Türk-Rus dostluğunu bozmak isteyenler hüsrana uğradı

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş'ın silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybetmesinin üzerinden 5 yıl geçti. Bu süre zarfında Karlov suikastinin, Türkiye-Rusya ilişkilerinin bozulması için gerçekleştirildiği, her ülke resmi makamlarınca ortak kanaat olarak dile getirildi. Sputnik'in derlediği habere göre, Bakan Çavuşoğlu, ölümünün 5. yılında, Rus diplomasi geleneğinin önemli isimleri arasında sayılan Andrey Karlov hakkındaki duygu ve düşüncelerini RIA Novosti Ajansı'na şöyle anlattı: 'KARLOV'UN KAYBI RUS HALKINI OLDUĞU KADAR, HALKIMIZI VE TÜM ÜLKEMİZİ DERİNDEN ÜZDÜ' "Kendisi, Türkiye-Rusya ilişkilerine zor bir dönemde önemli hizmetlerde bulunan tecrübeli bir diplomattı. Görev süresi içinde diplomasi camiasında sevilen saygın bir diplomat olarak temayüz etmişti. Sayın Karlov, ilişkilerin her alanda daha iyi seviyelere taşınması için uğraşmış, Türk-Rus dostluğuna başarılı çalışmalarla katkı sağlamıştır. Onun kaybı, Rus halkını olduğu kadar, halkımızı ve tüm ülkemizi derinden üzmüştür." 'TÜRK-RUS DOSTLUĞUNU BOZMAK İSTEYENLER HÜSRANA UĞRADI' Bakan Çavuşoğlu, Karlov'a yönelik suikastin bir terör saldırısı olduğunun altını çizerken, asıl amacın Türkiye-Rusya ilişkilerini bozmak olduğunu, ancak iki ülkenin de bu tuzağa düşmediğini belirtti: "Büyükelçi Karlov'a yönelik saldırı aynı zamanda Türk-Rus dostluğuna yapılmıştı. Ancak Türkiye ve Rusya bu tuzağa düşmedi. Bu anlamda Türk-Rus dostluğunu bozmak isteyenler hüsrana uğramıştır. Unutmayalım ki, Büyükelçi Karlov'a yapılan saldırı bir terör saldırısıydı. Terörizm, insanlık dışı vahşetinde ırk, din, dil, mevki gözetmemektedir. Diplomatlarını, Büyükelçilerini yakın geçmişte teröre en fazla kurban vermiş olan Türkiye, bu acıyı en iyi bilen ülkelerdendir. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı olarak ben de olayın hemen ardından mevkidaşım Lavrov ile birlikte Moskova Vnukova Havaalanı'nda cenaze karşılama merasimine iştirak ederek, acılı ailesine taziyelerimi sunmuştum. Bu vesileyle, başta Sayın Büyükelçi'nin kederli ailesi ve yakınları olmak üzere, Rus halkına ve devletine tekrar başsağlığı diliyorum. Büyükelçi Karlov'u saygıyla anıyorum. Huzur içinde yatsın." 'RUSYA'YLA İŞBİRLİĞİMİZİ SÜRDÜRMEYE KARARLIYIZ' "Son 5 yılda ülkelerimiz arasındaki ilişkiler hem ikili hem de bölgesel düzeyde dinamik bir seyir izledi. Karşılıklı üst düzey temaslarımız yoğun şekilde devam ediyor ve ilişkilerin geliştirilmesine yönelik güçlü bir ortak iradeye sahibiz. Ticaret, enerji, turizm, kültür ve diğer alanlarda ilişkilerimiz giderek gelişiyor. Ticaretimiz ve turizm ilişkilerimiz pandeminin etkilerinden hızla sıyrılıyor. Bu yıl 30 milyar Dolarlık ticaret hacmine yaklaşacağız. Turizmde de yaklaşık 5 milyon Rus turisti (Ekim ayı itibariyle 4.3 milyon) ağırlamış olacağız. Enerji, işbirliğimizin önemli bir ayağı. Türk Akım geçen yıl faaliyete geçti. Akkuyu Santrali'nde çalışmalar takvime göre ilerliyor. İlk üniteyi 2023 yılında devreye alacağız. Rusya'yla bölgesel konularda da yakın bir diyalog içindeyiz. Farklı yaklaşımlarımızın bulunduğu konularda dahi bölgemizin huzur ve refahını ön plana koyan sorumlu bir yaklaşımla meseleleri ele alıyoruz. Karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar temelinde sonuç alıcı işbirliğimizi sürdürmeye kararlıyız." 'TÜRK-RUS İLİŞKİLERİNİ BALTALAMAK İSTEYEN GÜÇ ODAKLARI ORTAYA ÇIKTI' Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'na göre, Karlov'a yönelik suikast, Türkiye-Rusya dostluğunu baltalamak isteyen odakları açıkça ortaya koydu: "Büyükelçi Karlov'un uğradığı terör saldırısı, Türk-Rus işbirliğini baltalamak isteyen birçok güç odağının varlığını ortaya koydu. Dolayısıyla, ilişkilerimizin geliştirilmesi için ortak çaba gösterilmesi aynı zamanda Sayın Karlov'un anısına ve onun çabalarına saygının bir gereğidir diye düşünüyoruz." BÜYÜKELÇİ KARLOV SUİKASTININ ÜZERİNDEN 5 YIL GEÇTİ Rus Büyükelçi Karlov, "Gezgin Gözüyle Kaliningrad'dan Kamçatka'ya Rusya" konulu fotoğraf sergisinin açılışına katılmak üzere 19 Aralık 2016 Pazartesi günü akşam saatlerinde Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'ne geldi. Karlov, saat 19.05'te açılış konuşmasını yaptığı sırada koruması gibi hareket edip arkasına geçen saldırgan Mevlüt Mert Altıntaş tarafından silahla vurularak öldürüldü. Teslim olması için yapılan çağrılara ateşle karşılık veren Altıntaş, özel harekat polisleriyle girdiği çatışmada etkisiz hale getirildi. Saldırganın, İzmir Rüştü Ünsal Polis Meslek Yüksekokulunu bitirdiği ve Ankara Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şubesinde görevli polis memuru olduğu belirlendi. Olayın ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in de dahil olduğu 28 şüphelinin yer aldığı iddianame hazırlandı. İddianamede, sıradan bir polisin, Büyükelçi Karlov'a ait bilgilere tek başına ulaşmasının mümkün olmadığı ve eylemi bir istihbarat örgütünün yardımıyla gerçekleştirdiği anlatıldı. İddianameye göre, terörist Altıntaş'a, Karlov suikastı için gereken bilgiyi, örgütün istihbarat yapılanmasında yer alan mahrem imam eski BTK çalışanı Şahin Söğüt sağladı. Suikasttan 10 gün önce Altıntaş ile Keçiören ilçesindeki evi yakınlarında görüşen Söğüt, saldırı talimatını iletti. Söğüt'ün cep telefonunda, örgüt elebaşı Gülen'e ait videolar, haberleşme programları, FETÖ ile ilgili bazı dava iddianameleri ile Karlov ve Gülen'in fotoğrafları bulundu. SUİKAST PLANI STV DİZİSİNDEN Karlov suikastının azmettiricisi ve 15 Temmuz darbe girişiminin faili FETÖ'nün cinayetten yaklaşık 6 ay önce de suikast girişiminde bulunduğu bilgisi de iddianamede yer aldı. Buna göre, AK Parti Genel Merkezi'nin 27 Haziran 2016'da düzenlediği 9. Geleneksel Büyükelçiler İftar Programının davetli listesinde Karlov da yer alıyordu. Tetikçi Altıntaş, programın düzenleneceği mekana yine koruma polisi olarak sızacaktı ancak o tarihte yurt dışı seyahati nedeniyle Karlov, iftar programına katılmadı. Böylece ilk suikast girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Öte yandan, FETÖ'nün kapatılan yayın organı Samanyolu TV'de yayımlanan "Nizama Adanmış Ruhlar" isimli dizide, Karlov suikastına ilişkin ipuçları yer aldı. Dizinin 30 Aralık 2014'te yayımlanan 89. bölümünde, resim sergisine katılan bir büyükelçiye yönelik suikast girişimi canlandırıldı. Dizideki suikast girişimi sahnesi ile Karlov suikastının benzerliklerine işaret edilen iddianamede, "FETÖ, kendisine iltisaklı medya aracılığıyla mensuplarına talimatlar ilettiği, algı operasyonları yaptığı, yapılacak örgütsel eylemlerin planlarının dizilerde işlendiği, örgüte ait dizilerin senaryolarında dahi örgüt elebaşı Gülen'in etkisi ve talimatı olduğu belirlenmiştir." tespiti yapıldı. DAVA SÜRECİ Karlov suikastı davasına, 8 Ocak 2019'da Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. İlk savunmaların ardından 5 Mart 2020'de savcı, esas hakkında mütalaasını sundu. Mahkeme, 9 Mart 2021'de dosyayı karara bağladı. Buna göre, suikastı gerçekleştiren Mevlüt Mert Altıntaş'ın "örgüt abisi" sanık Şahin Söğüt ile suikast talimatını Altıntaş'a ilettiği belirtilen sanık Salih Yılmaz ve Ahmet Kılınçarslan, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ile Karlov'u "terör amaçlı kasten öldürme" suçundan 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, FETÖ'nün mahrem istihbarat yapılanmasında görevli olduğu belirtilen sanık Hüseyin Kötüce ile eski istihbaratçı Vehbi Kürşad Akalın'ı "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse, Karlov'u "terör amaçlı kasten öldürmeye yardım" suçundan da sanıklar 15'er yıl hapse çarptırdı. Mahkeme, sanıklar Hasan Tunç, Sercan Başer, Ufuk Gül'ü "FETÖ üyeliği" suçundan 7 yıl 6'şar ay, Ayşe Söğüt ve Kaan Bülbül'ü aynı suçtan 9'ar yıl, Hayreddin Aydınbaş ve Ramazan Yücel'i ise 10 yıl 6'şar ay hapisle cezalandırdı. Karlov'un öldürüldüğü serginin organizatörü sanık Mustafa Timur Özkan ise "FETÖ'ye bilerek ve isteyerek yardım" suçundan 3 yıl 9 ay hapisle cezalandırıldı. Heyet, sanıklar Doğukan Söylemez, Kadir Şamlı, Oğuzhan Öztürk, Abdulsamet Kekeç, Sefa Kurnaz ve Bilal Dereli'nin üzerine atılı suçlardan beraatına karar verdi. Mahkeme, FETÖ elebaşı Gülen ve Emrullah Uslu'nun da arasında bulunduğu firari sanıklar Hamza Sevinç, Cemal Karaata, Cengiz Özkan, Burak Yusmak, Murat Tokay, Şerif Ali Tekalan ve Temel Alsancak'ın dosyalarının ayrılmasına hükmetti. GÜLEN'İN TALİMATIYLA "RENKLENDİRME" TAKTİĞİ Mahkeme 19 Nisan 2021'de davanın gerekçeli kararını açıklandı. Buna göre, 15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasından sonra FETÖ mensuplarının dağılmalarını engellemek ve yeni darbe girişimine imkan sağlamak amacıyla örgütün bu suikastı planladığı belirtildi. FETÖ elebaşı Gülen'in, 17-25 Aralık sürecinde örgüt mensuplarının tespit edilmemesi amacıyla "diğer dini gruplara dağılması" yönünde talimat verdiğine de işaret edilen gerekçede, örgüt içinde "renklendirme" denilen bu çalışma kapsamında, Altıntaş'ın Ankara'da çeşitli dini grupların içerisine sızdığı kaydedildi. Altıntaş'ın, bu amaçla "Sosyal Doku Vakfı" içerisinde saklandığı, bu vakıf içerisinde bulunduğu sürede dikkat çekmeden ve fark edilmeden FETÖ'ye bilgi aktarımında bulunduğu ifade edildi. Sanık Şahin Söğüt'ün, 9 Aralık 2016'da kripto suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş'a saldırıyla ilgili yerine getirmesi gereken talimatları verdiği belirtilen gerekçede, Altıntaş'ın, "FETÖ tarafından özel olarak seçilerek eğitilen, kripto tabir edilen örgüt mensuplarından biri olduğu" vurgulandı.

2 yıl önce

Eski Beşiktaş yöneticisine suikast! Saldırının ayrıntıları ortaya çıktı… 2 kişi yakalandı

Beşiktaş eski yöneticisi ve sunucu Ece Erken'in eşi avukat Şafak Mahmutyazıcıoğlu gece saatlerinde Bakırköy'de bir balıkçı restoranında kimliği belirsiz kişilerce silahlı saldırıya uğradı. Saldırı sonrası hastaneye kaldırılan Şafak Mahmutyazıcıoğlu yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. 7 EL ATEŞ EDİLDİ Olay Bakırköy, Yeşilköy Mahallesi'nde saat 00.30 sıralarında meydana geldi. Cümbüş Sokak'ta bir Balık restoranında bulunan Beşiktaş eski yöneticisi avukat Şafak Mahmutyazıcıoğlu'na kimliği belirsiz kişi ya da kişiler silahlı saldırı düzenledi. 7 el ateş edilen saldırı sonrası kanlar içinde kalan Mahmutyazıcıoğlu ağır yaralanırken, yanında bulunan şoförü ise yaralandı. Saldırıyı düzenleyenler olay sonrası kaçarken durum polis ve sağlık ekiplerine Haber verildi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri ağır yaralanan Mahmutyazıcıoğlu ile şoförüne ilk müdahaleyi yaparak yakında bulunan özel bir hastaneye kaldırdı. Hastaneye kaldırılan Şafak Mahmutyazıcıoğlu'nun yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybettiği öğrenildi. Restoran ve çevresinde güvenlik kameraları incelemeye alınırken olayla ilgili geniş çaplı soruşturma sürüyor. Mahmutyazıcıoğlu'nun 34 BJK 606 plakalı aracının ise restoran önünde park halinde olduğu görüldü. İKİ KİŞİ YAKALANDI Avukat Şafak Mahmutyazıcıoğlu'nun öldürülmesiyle ilgili iki kişi yakalandı. Kimlikleri tespit edilen üç kişinin yakalanmasına yönelik çalışmalar devam ediyor SALDIRININ AYRINTILARI ORTAYA ÇIKTI Saldırıyla ilgili ayrıntılar ortaya çıktı. Şafak Mahmutyazıcıoğlu'nun olaydan önce Fikret Orman'la görüştüğü öğrenildi. Akşam saatlerindeki görüşme sonrası Fikret Orman'ın restorandan "uçağım var" diye ayrıldığı belirtildi. Edinilen bilgiye göre, bir süre sonra ise dört kişi, Şafak Mahmutyazıcıoğlu ile görüşmek için restorana geldi. Dört şüpheliden ikisi restoranın arka tarafında bulunan masada Şafak Mahmutyazıcıoğlu ile görüşmeye başladı. Görüşme sırasında tartışma çıkmasıyla iki saldırgan önce masada iki el ateş etti. Ardından restoran dışından da iki el daha ateş ederek bekleyen diğer iki kişiyle olay yerinden uzaklaştı. Saldırganları yakalama çalışmalarının sürdüğü bildirildi. Öte yandan Şafak Mahmutyazıcıoğlu'nun saldırıya uğradığı restoranın ortağı olduğu öğrenildi. Aynı restoranda 2017 yılında da Avukat Kudbettin Kaya'nın öldürüldüğü kaydedildi. SALDIRI SONRASI CEP TELEFONU KAMERASINDA Saldırı sonrası yaşananlar bir vatandaşın çektiği cep telefonu görüntülerine yansıdı. Görüntüler de sağlık ekiplerinin müdahale ettiği görülüyor. Hayatını kaybeden Mahmutyazıcıoğlu sunucu Ece Erken ile evliydi. BEŞİKTAŞ KULÜBÜ, ŞAFAK MAHMUTYAZICIOĞLU İÇİN BAŞSAĞLIĞI MESAJI YAYIMLADI Beşiktaş Kulübü, uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden eski yönetim kurulu üyesi Şafak Mahmutyazıcıoğlu için başsağlığı mesajı yayımladı. Siyah-beyazlı kulüpten yayımlanan mesajda, "Eski yönetim kurulu üyelerimizden Şafak Mahmutyazıcıoğlu'nun vefat ettiğini derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Merhuma Allah'tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve camiamıza başsağlığı dileriz." denildi.

1 2 3 4 5