24 Nisan Çarşamba 2024
1 yıl önce

BM: Suriye'de tutuklu olmak kayıplara karışmakla eşdeğer

Brüksel'de düzenlenen "Gerçekler ve adalete doğru: Suriye'de kayıplara karışan tutuklular krizi" konulu konferansta konuşan Pinheiro, Suriye'de Beşşar Esed rejiminin tutukladığı ve yaklaşık 10 yıldır cezaevinde bulunan çok sayıda kişin akıbetini değerlendirdi. Pinheiro, birçoğu 10 yıldır Esed rejimine ait merkezlerde tutuklu bulunan on binlerce sivilin akıbetinin bilinmediğini kaydederek, "Tutukluların bir çoğunun infaz edilerek toplu mezarlara gömüldüğü tahmin ediliyor. Diğer tutuklular da gayriinsani koşullarda işkence görerek kötü muameleye maruz kaldı." dedi. "Bugün Suriye'de tutuklu olmak, kayıplara karışmakla eşdeğer." değerlendirmesinde bulunan Pinheiro, kayıplara karışan sivillerin durumunun araştırılması için uluslararası yetkiye sahip bağımsız mekanizmanın kurulması gerektiğini vurguladı. Pinheiro, "Bu mekanizmanın kuruluşu ne kadar beklerse kayıplara karışanların akıbetinin netleştirilmesi o kadar zorlaşır." uyarısında bulundu. Esed rejiminin, tutuklu sivillerin güncel durumu hakkında ailelerine bilgi vermeyerek yüz binlerce kişiyi kasten mağdur etmeyi sürdürdüğünü belirten Pinheiro, "Bağımsız insan hakları kuruluşlarının, tutukluların bulunduğu merkezlerin hepsine serbest erişimi sağlanmalıdır." çağrısı yaptı. En az 132 bin sivil zindanlarda tutuluyor Suriye'de sivillere yönelik hak ihlallerini belgeleyen Suriye İnsan Hakları Ağının (SNHR) verilerine göre, en az 132 bin sivil halen rejim zindanlarında tutulurken, muhalifler ise söz konusu rakamın yüz binler olduğunu savunuyor. Rejimin 30 Nisan'da açıkladığı af kararının yürürlüğe girmesinin ardından ne kadar sivilin salıverileceği merak konusu olurken, SNHR verilerine göre şu ana kadar sadece 193 kişi serbest kaldı.

1 yıl önce

Milli İrade Platformu'ndan Suriyeli mültecilere ilişkin açıklama: Kardeşliğimizi zedeleyecek adımlar atmadık ve atmayacağız

Aralarında Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Hak-İş Konfederasyonu, Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜMSİAD), Memur-Sen, Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA), Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV), İlim Yayma Cemiyeti, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ve Ensar Vakfı'nın da bulunduğu Milli İrade Platformu; Suriyeli mülteciler konusunda açıklamada bulundu. Milli İrade Platformu tarafından yapılan açıklamada, Türkiye'nin devlet ve millet el ele vererek Suriye krizinde de mazlumların yanında yer aldığına dikkat çekildi. https://twitter.com/milliiradeplatf/status/1522852836144566274?s=24&t=-20fcbWd0GP2hBejeEDmJg TARİHİ SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİRİYORUZ… Milli İrade Platformu'nun açıklaması şöyle: "Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün de dünyanın neresinde, hangi dine ve ırka mensup olursa olsun, mazlumların yanında yer almıştır. 2011 yılından bugüne Esed rejimi tarafından zulmüne uğrayan Suriye halkının 12 milyondan fazlası yerlerinden edilmiş ve bunların yarısı, Türkiye'nin de içerisinde olduğu bölge ülkelerine sığınmıştır." "Suriye'de milyonlarca insan katledilme riskiyle karşı karşıyayken, çatışmalardan kaçarken, cansız bedenleri sahillere vururken, botları batırılmaya çalışılırken Batı ülkeleri bu duruma seyirci kalmış, bu zulmün dolaylı veya doğrudan müsebbibi olmuştur. Türkiye ise topraklarına sığınan Suriyelileri din, mezhep, ırk ayrımı yapmaksızın kabul etmiştir. Devletimiz ve STK'larımızın desteği ile milletimizin feraseti ve kardeşlik ruhu sayesinde 11 yıldır Suriyeli kardeşlerimizin ülkemizde sorunsuz, güvenli ve onurlu bir yaşam sürmeleri sağlanmıştır." "Bu süreçte Suriyeliler üzerinden defalarca çeşitli provokasyonlar yapılmış ve toplumsal huzur bozulmaya çalışılmış ancak devletimizin çabaları ve milletimizin feraseti sayesinde hiçbir girişim başarıya ulaşmamıştır. Son dönemde mülteciler üzerinden ülkemizin sağduyusuna, birliğine ve bütünlüğüne yönelik çok çirkin oyunlar oynandığını müşahede ediyoruz. Tekil örnekler veya manipüle edilmiş haberler üzerinden bazen ırkçılık, bazen yabancı düşmanlığı bazen de İslam düşmanlığı yapılmakta ve toplumsal huzur bozulmaya çalışılmaktadır. Elbette ülkemizin kanunlarına, geleneklerine ve töresine herkes uymak ve saygılı olmak zorundadır. Kim olursa olsun, aksi bir tutum takınan kişilere karşı da devletimiz gereğini yapmaktadır." "Öte yandan Suriye krizinin çok boyutlu olması dikkate alındığında, henüz kapsamlı bir çözüm üretilememiş olmasına rağmen Türkiye kendi çözümlerini üretmeye çalışmış ve terörden arındırarak oluşturduğu güvenli bölgelere 500 binden fazla Suriyelinin geri dönmesini sağlamıştır. Ayrıca 1 milyon Suriyelinin gönüllü geri dönüşü için de çalışmalar devam etmekte ve gönüllü ve güvenli geri dönüşlerin ilerleyen dönemlerde hız kazanması beklenmektedir." "Sonuç olarak devlet ve millet el ele vererek Suriye krizinde de mazlumların yanında yer aldık ve bugüne kadar bize yakışanı yaptık. Toplumsal huzurumuzu ve kardeşliğimizi zedeleyecek adımlar atmadık ve atmayacağız. Bu vesileyle mülteciler meselesinin, farklı amaçlara hizmet eden siyasi polemik konusu yapılmasını kınıyor ve milletimizi bu konu üzerinden toplumsal huzurumuzu bozma maksadıyla kurgulanan oyunlara karşı duyarlı olmaya davet ediyoruz." Milli İrade Platformu'nda 296 vakıf, dernek ve sivil toplum örgütü yer alıyor.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriyeli kardeşlerimizi katillerin kucağına atmayacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde MÜSİAD'ın 32. Kuruluş Yıl Dönümü Programı ve Geleneksel MÜSİAD Türkiye'nin Gücü Ödülleri Töreni'nde konuştu. Erdoğan'ın açıklamalarının satır başları şöyle: "MÜSİAD yönetimine şükranlarımı sunuyorum. Türkiye'nin Gücü Özel Ödülü'nü köklü dayanışmamızın, dava arkadaşlığımızın bir nişanesi olarak ömrüm boyunca iftiharla taşıyacağım. Hakkı verilen her başarının hayatta daha büyük başarıların önünü açtığını yakinen biliyoruz. Ülkemizin üretimine, ihracatına katkı sağlayan cesur isimlerin ödüllendirilmesini anlamlı buluyorum. Esasen bugün ödül tevcih ettiğimiz isimler Türkiye'nin yazdığı başarı hikayesinin kahramanlarından küçük bir örnektir. Vatanımızın dört bir yanında aralarında kadınlarımızın gençlerin olduğu on binlerce insanımız benzer başarılara imza atıyor. Yatırım iştahı sürekli artıyor. Sanayi üretimimiz ve ihracatımız her ay rekorlar kırarak yükseliyor. 12 aylık ihracatımız 240 milyar doları aştı. Enerji hariç, ihracatımızın ithalatı karşılama oranı yüzde 100'ün üzerine çıktı. Yıl sonu hedefimiz olan 250 milyar dolara emin adımlarla ilerliyoruz. Kim ne derse desin başarı çıtasını sürekli yukarı taşıyan iş dünyamızın yolu da bahtı da açıktır, hiç endişe etmeyin. Biz tüm imkanlarımızla ülkemizin potansiyeline inanan, vizyoner, çalışkan, memleket sevdalısı iş adamlarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. Başlatmış olduğumuz teknoloji odaklı sanayi programımızı bütün alanlarda başarıya kilitlenmiş vaziyetteyiz. Yerlileştireceğimiz 919 yüksek teknolojili ürün belirledik. Türkiye'ye büyük kazanımlar sağlayacak 31 projenin desteklenmesine karar verdik. İleri sürüş destek sisteminden akıllı kamera sistemine kadar pek çok ürünü yerli imkanlarla üretmeyi hedefliyoruz. İnşallah bu kapsama yüksek teknolojili diğer sektörleri de ekleyeceğiz. Bugün ödül törenimizin yanı sıra MÜSİAD'ın kuruluşunun 32.yılına kavuşmanın heyecanını ve haklı gururunu yaşıyoruz. MÜSİAD'a şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. MÜSİAD'ın güçlenmesi için samimiyetle çaba harcayan önceki başkanlarına, yönetim kurulu üyelerine ayrıca şükranlarımı sunuyorum. MÜSİAD'ın doğuşuna öncelik eden Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamıza da burada anıyorum. "SAVAŞTAN GELİP ÜLKEMİZE SIĞINAN BU KARDEŞLERİMİZE SONUNA KADAR SAHİP ÇIKACAĞIZ" 17-25 Aralık girişiminden 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsüne kadar her kritik dönemde MÜSİAD daima milletin ve milli iradenin yanında saf tutmuştur. MÜSİAD hep öncü bir rol üstlenmiştir. Sizler veren elin alan elden üstün olduğu inancıyla yardımlar yaptınız. Kazancınızı ihtiyaç sahipleriyle de paylaşarak iş dünyasına örnek oldunuz. İşte Suriye'nin kuzeyinde olduğu gibi 650 briket evin orada inşa edilmesi gibi... Hedef en az 100 bin briket evi orada inşa etmek. Her birinizi tebrik ediyorum. Birilerinin kalkıp ülkemize hicret eden ama Suriye, ama Afganistan, fark etmiyor... Biz muhacirlik ve ensar olma kabliyetinin en olduğunu en iyi bilen bir kültürün mensuplarıyız. Muhacirlik nedir, ensar nedir, bunu bilmeyenlerle bizim işimiz yok. Onun için de biz bu yolda aynı anlayışla devam ediyoruz. Savaştan gelip ülkemize sığınan bu kardeşlerimize sonuna kadar sahip çıkacağız Bay Kemal. Siz ne derseniz deyin biz oradayız. Biz bu konutları da bunun için yapıyoruz, kendileri isterlerse gidebilirler ama biz onları asla kovmayacağız. "ONLARI KATİLLERİN KUCAĞINA ATMAYACAĞIZ" Birileri çıkmış durmadan laf salatası yapıyorlar. Biz onlara ev sahipliği yapmaya devam edeceğiz ve onları katillerin kucağına atmayacağız. Biz bu yolda aynen yürümeye devam edeceğiz. Yapılan fedakarlıkların boşa gitmediğini görüyoruz. MÜSİAD her yıl biraz daha güçlenerek yoluna devam ediyor. Ödül alan kardeşlerimi özellikle tebrik ediyorum. Pek çok yerde üyelerinizin Türk malı damgalı ürünleri rafları süslüyor. Milyonlarca vatandaşımız sizlerin vesilesiyle istihdam şansı buluyor. MÜSİAD'ın ülkemize katkılarını takdirle takip ediyorum. 2022 Mart ayı itibariyle Avrupa'da doğal gaz fiyatları yaklaşık yüzde 600 oranında arttı yani 6 katına çıktı. Benzer fiyat yükselişlerini gıdadan petrole kadar hemen her alanda görmek mümkündür. Aşırı yüksek enflasyon, bugün Avrupa ve ABD olmak üzere herkesin sorunu haline gelmiştir. Birçok ülkede üretim yavaşlamakta, istihdam düşmektedir. Elbette tüm bu olumsuz gelişmelerden Türk ekonomisi de ister istemez etkileniyor, üstelik biz bir de kur baskısı, fiyatlandırma alışkanlığıyla mücadele ediyoruz. Piyasa fiyatlarında oluşan şişmenin de temel bahanesi petrol fiyatlarındaki aşırı dalgalanmadır. Akkuyu'yu 2023 sonuna kadar inşallah bitireceğiz. 18 Mart Çanakkale Köprümüzü bitirdik ve milletimin emrine sunduk. Bütün bunlarla beraber birer hafta aralıklarla Tokat Havalimanı'nın açılışını da yaptık. O da sadece Tokatlıların değil tüm insanlığın emrine amade. Dünyada 5 tane deniz üzerinde havalimanı var, bunun iki tanesi bizde. Birisi Giresun-Ordu Havalimanı, şimdi ikincisi de Rize-Artvin Havalimanı olarak cumartesi açılışını yapıyoruz. Bu modern bir toplumun sağladığı imkanın daniskasıdır. Göreve geldiğimizde Türkiye'de 26 tane havalimanı vardı şimdi 57 tane havalimanı var. Üniversitemizin olmadığı il yok, 81 vilayetimizin tamamında üniversitemiz var. 19 tane şehir hastanemiz var ve şehir hastanemizin yapımı da devam ediyor. Bunlar olmamış olsaydı Koronavirüs belasını rahat rahat atlatabilir miydik? Yeni sahalarda sismik arama faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. 4 sondaj gemimiz var, göreve geldiğimizde bizim böyle gemilerimiz yoktu. Gelir ve damga vergilerini kaldırdık. Devlet olarak elimizi taşın altına koyduğumuzu göstermiş olduk. 85 milyonun her bir ferdinin fiyat artışlarından asgari düzeyde etkilenmeleri için çalışıyoruz. Bu süreçte temel önceliğimiz çevremizdeki ateşi sınırlarımız dışında tutmaktır. Fırsatçıların olduğunu görüyoruz. Mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Bugün Kabine Toplantımız var, bu toplantıda bu meseleleri tekrar tartışacak ve alınması gereken ilave önlemler varsa süratle hayata geçireceğiz. Ülkemiz, milletimiz, ekonomimiz adına verdiğimiz kutlu mücadelede MÜSİAD'ın da yer alacağına inanıyorum.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriyeli kardeşlerimize sahip çıkacağız

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi iki haftalık aranın ardından bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında Beştepe’de toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç saat süren kritik toplantı sonrası açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle: Dünyanın ve bölgemizin, savaşların, çatışmaların, siyasi, ekonomik krizlerin, sosyal çalkantıların kıskacında sancılı bir dönemden geçtiği şu günlerde Türkiye rotasından sapmadan ilerliyor. Hiç şüphesiz hayat pahalılığı ve enflasyon gibi sonuçları bize de yansıyor "TÜRKİYE LOJİSTİK ARAYIŞLARININ MERKEZİ HALİNE GELDİ" 2023 hedefleri ve 2053 vizyonumuzla sembolleştirdiğimiz kendi yol haritamıza bağlı kalmaya başardık. Türkiye salgın ve savaşın tetiklediği lojistik arayışların yeni merkezi haline geldi. Artık her alanda kendi ayakları üzerinde durabilen, bununla kalmayıp tüm dostlarına destek veren bir Türkiye var. Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını adım adım yürütüyoruz. Bu mücadelede ülke ve milletçe ödediğimiz bedelleri, güvenli ve müreffeh bir geleceğin karşılığı olarak görüyoruz. Hiçbir açık ve gizli oyunun bizi bu hedeften uzaklaştırmasına izin vermiyoruz. Gelişmiş ülkelerin bile çaresiz kaldığı sınamaları Türkiye'nin en az kayıpla geride bırakması birilerinde rahatsızlığa yol açıyor. "TÜM SINAMALARI HEP BİRLİKTE AŞACAĞIZ" Hiçbir açık ve gizli oyunun bizi bu hedeften uzaklaştırmasına izin vermiyoruz. Ülkemizin önü yıllarca siyasi istikrarsızlıkla, suni ekonomik krizlerle, terör örgütleri, vesayet, darbelerle, evrensel kavramların arkasına gizlenmiş sinsi projelerle kesilmiştir. Bizim dönemimizde de farklı görünüm ve yöntemlerle hep sahnelendi. Demokrasi ve kalkınma reformlarımızı hayata geçirirken kirli oyunları bozarak bugünlere geldik. Hak ve özgürlük alanlarını genişleterek ülkemizi vesayetin boyunduruğundan milletimizle kurtardık.İnşallah bugünkü ve bundan sonraki tüm sınamaları da 85 milyon hep birlikte aşacağız. Ülkemizin bağrına yerleştirilmiş bir bomba olan FETÖ ihanet çetesini canımızı ortaya koyarak milletimizle birlikte tepeledik. Yaptığımız sınır ötesi harekatlarla sınırlarımıza dayanan tacizleri milletimizle püskürttük. İnsanlığın yakın tarihte yaşadığı en büyük sağlık krizi olan koronavirüs salgını olan üstesinden sağlık sistemimizin gücü, dirayetli yönetimimizle, milletimizle hep beraber el ele yok ettik. "TEMMUZDA ALIM GÜCÜNÜ BİRAZ DAHA ARTIRACAĞIZ" İnşallah bugünkü ve bundan sonraki tüm sınamaları da 85 milyon hep birlikte aşarak bizden sonraki nesillere hak ettikleri Türkiye'ye bırakacağız. Hedeflerimize ulaşmakta bir el uzatımı mesafe kalmışken hayat pahalılığı ile vatandaşlarımızın zor günler geçirdiğini biliyoruz. Dar gelirli vatandaşlarımızın alım gücündeki düşüşün farkındayız. Yılbaşında asgari ücretten işçi, memur, emekli maaşlarına kadar geniş alanda ciddi artışlar yaptık. Temmuz ayında enflasyon farkı artışları ve diğer düzenlemelerle alım gücünü daha da iyileştireceğiz. Sadece geçtiğimiz ay milletimizin farklı kesimlerine sağladığımız sosyal desteklerin tamamı 5,3 milyar liradır. 'DENGESİZ FİYATLAMALARA KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ' Doğalgaz tüketim desteği olarak son iki ayda 114 milyon lirayı aşkın kaynağı vatandaşlarımıza aktardık. Bu vesileyle şu hususu da kamuoyuyla paylaşmak isterim; ekonomi programımızın merkezinde istihdamı korumak ve geliştirmek vardır. İşsizlik sebebiyle ailesi ve çevresi karşısında boynunun bükük dolaşmayan anlayışla ekonomiyi yönetiyoruz. Yaptığımız yatırımların meyvelerini toplama vaktidir. Bugün ihracatı ithalatı geçen bir ülke durumuna gelmiştir. Enerji fiyatlarında 10 kata varan artışlar ürün maliyetlerinde de ciddi artışlara yol açıyor. Bazı ürünlerdeki fiyat artışları ne enerji fiyatları yükselişi, ne döviz kuru ne de enflasyonla izah edilmeyecek seviyelerdedir. Sırf aç gözlülük, fırsatçılık, tamahkarlıktan kaynaklanan fiyat artışları hukuk değil ahlak meselesidir. Dengesiz fiyatlamalara karşı mücadele ediyoruz. Denetimleri sıkılaştırdık. Stokçuluk ve fiyatları etkileme ile ilgili cezaları da yeniden düzenliyoruz. Üretim maliyetlerini dengeleyerek arzı arttırmaya ve fiyatları istikrara kavuşturmaya yönelik hazırlıklar yürütüyoruz. Sabırla, azimle, inançla yürüdüğümüz bu yolun sonu ülkemizin selametine, milletimizin refahına, insanımızın huzuruna çıkmaktadır. Yeter ki kendimize güvenerek, umudumuzu canlı tutarak, vizyonumuzu genişleterek daha çok çalışalım, üretelim, mücadele edelim. İşte o zaman aydınlık geleceğin bizi beklediğini hep birlikte göreceğiz. Siyasetteki 40 yılı aşkın tecrübemize, belediye başkanı, başbakan, cumhurbaşkanı olarak ülke yönetimindeki 30 yıla yaklaşan birikimine güveniyoruz. 85 milyon vatandaşımızın gücüne itimadımızla inşallah bu mücadeleyi de zaferle taçlandıracağız. Siyaset ve toplum mühendislikleriyle Türkiye'yi yönlendirme devri artık bitmiştir. Bu vesile ile ülkemiz gündemindeki kimi hususlarla ilgili yürüttüğümüz hazırlıklar sonunda ortaya çıkan müjdeleri paylaşmak istiyorum. KONUT FİNANSMANINDA ÜÇ YENİ PAKET Bazı müjdeleri sıralamak istiyorum. İlk müjdemiz konut almak isteyen vatandaşlarımız ve konut yapan firmalarımızla ilgilidir. 1 milyon 100 binin üzerindeki konutla vatandaşlarımızı uygun şartlarda ev sahibi yapmıştık. Bankacılık sektörünün verdiği uygun kredilerle milyonlarca vatandaşımız ev sahibi olmuştu. Son olarak küresel ekonomide fahiş yükselişler sebebiyle konut inşasında yavaşlama, konut fiyatlarında çok büyük artışlar yaşandı. Vatandaşlarımızı konut sektöründeki bu dalgalanmaktan korumak amacıyla bir dizi tedbiri hayata geçirme kararı aldık. Birinci pakette, ilk defa tek konut sahibi olacak vatandaşımıza 2 milyon değere sahip birinci el satın almamalar için 10 yıla kadar vadeli ve aylık yüzde 0,99 faizli konut kredisi sağlıyoruz. Konut değeri 2 milyon lira ile sınırlı bu paket aylık 0,89 faizli konut kredisi içeriyor. Bu paketin amacı da döviz ve altın varlıkların Türk Lirasına dönüşünü teşvik etmektir. Mayıs ayı başı itibariyle asgari yüzde 40'ı tamamlanmış, asgari yüzde 50'si satılmamış inşaat projelerin tamamlanabilmesi için 20 milyar liralık kaynak ayırdık. 1 yıl boyunca konut fiyatlarını sabit tutma taahhüdü veren firmalarımız belli rakama kadar 36 ay vade ile bu finansmandan yararlanabilecek. Böylece konut arzının artmasını, fiyatların dengeye gelmesini hedefliyoruz. TOKİ vasıtasıyla yürüttüğümüz düşük maliyetli, satış fiyatlı sosyal konut projelerine hız veriyoruz. Düşük gelirli vatandaşlarımız için TOKİ'ye 30 milyar liralık finans sağlayacağız. Bu topraklarda yaşayanlar, canını ve onurunu kurtarmak için gelen hiç kimseyi el görmemiş, ötekileştirmemiş, husumet beslememiştir. Hep birlikte ülkemizi geliştirmek, devletimizi güçlendirmek, milletimizi kalkındırmak için çalıştık. Küçük ölçekli müteahhitlere şehir içindeki küçük parsellere konut yapabilmeleri için metrekaresini belli fiyatın üzerinde satamamaları şartıyla uygun maliyetli kredi kullandıracağız. Rezerv alanlarda yapılan uygun maliyetle desteklenen konutlar da 5 yıl süreyle satışa tabi olacaktır. Denetimde TOKİ ve Emlak Konut gibi birikimi olan kurumlarımızı da kullanacağız. Ada düzeyinde sadece hak sahiplerine yönelik uygun maliyetli kredilerle kentsel dönüşüm projelerini hızlandıracağız. Hak sahipleriyle müteahhitlerin bir araya gelerek yürütecekleri projelerin denetimlerini daha sıkı şekilde gerçekleştireceğiz. YERLİ VE MİLLİ PASAPORT GELİYOR Yerli ve milli pasaport üretimini ülkemizde gerçekleştirecek altyapıyı kurduk. Yeni pasaportumuzun sayfaları Topkapı Sarayı ile başlayıp, 1. Meclis'le sona eriyor, tam ortasında Ayasofya Camisi bulunuyor. SİYASETTE 'MÜLTECİ' TARTIŞMASI Bin yıllık vatanımız Anadolu tarihin her döneminde çeşitli sebeplerle diğer coğrafyalardan gelen insanlara kucak açmış yurt olmuştur. Başı dara düşen, hayatı ve geleceği tehdit altına giren tüm kardeşlerimiz yönünü Anadolu'ya çevirmiştir. Çanakkale'de kol kola şehadete yürüdük, koyun koyuna yattık. Devletimizin sınırları başka, milletimizin gönül sınırları başkadır. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki nüfusumuzun neredeyse yarısı sınırlarımızın d ışından gelen insanlardan oluşuyordu. Balkanlardan Kafkaslara kadar her yerde başı dara düşen kardeşlerimize kapılarımız açık oldu. Eski Yugoslavya topraklarından, Bulgaristan, Romanya, Doğu Türkistan, İran, Orta Asya, Afganistan, Bosna'dan, Kosova'dan milyonlarca aile ülkemize sığındı. "SURİYELİ KARDEŞLERİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ" Şimdi Bay Kemal 'Biz Suriye'ye göndereceğiz' diyor. Bunları yapamayacaksınız, bunları yapmaya hiç kimsenin de gücü yetmez. Zira biz ensar kültürüyle yetiştik. Muhacir kültürünün ne olduğunu iyi biliriz. Biz sizler gibi bu toprakları hüdayinabit bulmadık. 3 milyon 700 bin Suriyeli bizim kardeşimizdir, onlara sahip çıkacağız. Suriye'nin kuzeyinde briket evler yapıyoruz. Çatışmaların halen devam ettiği Suriye'nin istikrara kavuşması için her türlü gayreti gösteriyoruz. Sığınmacılar üzerinden kendilerine siyasi pozisyon sağlamak isteyenlerin dedelerinin de canlarını ve onurlarını kurtarmak için Anadolu topraklarına sığınanlar arasında yer aldıklarını asla unutmamak şarttır. Körfez savaşı başladığında Irak'tan ülkemize gelen 1 milyon kişinin tamamına yakının savaşın ardından evlerine geri döndü. Suriye'den yaklaşık 4 milyon kişi ülkemize geldi. Şimdi Suriye'nin kuzeyinde briket evleri yapıyoruz. Çatışmaların halen devam ettiği, terör örgütlerinin saldırılarını sürdürdüğü, siyasi birlik ve toprak bütünlüğünün henüz sağlanamadığı Suriye'nin istikrara kavuşması için her türlü gayreti gösteriyoruz. '50 BİN BRİKET EVİ TAMAMLADIK' Uluslararası yardım kuruluşlarının desteği ile 4 milyon kişinin de İdlib başta olmak üzere bulundukları yerde kalmalarını sağlıyoruz. Güvensiz ortamın sürmesi ülkemizdeki Suriyelilerin sayısının azalmasının önüne geçti. Türkiye bu yükün büyük bölümünü hem kendi sınırları içinde hem de Suriye topraklarında üstlenmek zorunda kaldı. Geçtiğimiz yıl 100 bin briket evi projesini başlattık. 50 bini tamamladık. Bu sayıyı daha da arttırmamız mümkün olabilir. 'SURİYE'DE 13 AYRI YERDE 200 BİN KONUT İNŞA EDİLMESİNİ SAĞLIYORUZ' Şimdi yeni bir adım daha atıyoruz. Uluslararası yardım kuruluşlarının finansmanıyla Suriye topraklarında 13 ayrı yerde gereken tüm altyapıya sahip 200 bin konut inşa edilmesini sağlıyoruz. Amacımız 1 milyon Suriyelinin tüm insani şartlara sahip bu şehirlere geri dönüşünü temin etmektir. Kurumlarımızın yaptığı çalışmalar bu geri dönüş için 1 milyondan daha fazla sığınmacının gönüllü olduğunu göstermektedir. İnşallah çalışmalar ilerledikçe bu sürecin ayrıntılarıyla ilgili bilgileri kamuoyuyla paylaşacağız. Harekatlarımız sayesinde sınırlarımızı saldırılara karşı korunaklı hale getirdik. Ülkemiz içindeki Suriyeli sığınmacılar ile diğer statülerde yaşayan yabancıları da yakından takip ediyoruz. Tüm yabancıların oturma ve çalışma düzenleri belirli kurallara bağladık. Kurallara uymayanları sınır dışı ettik. 'UKRAYNA'DAN GELENLERİN SAYISI 100 BİNE YAKLAŞTI' Yıllardır geri kalmışlık, açlık, sefaletin pençesinde kıvranan yerlerden bize yönelik insan akışı mevcuttur. Çeşitli yollarla sınırlarımıza giren, ülkelerine gönderdiğimiz düzensiz göçmen ayısı 320 bini aşmıştır. Savaşın başlamasıyla Ukrayna'dan ülkemize gelen sayı 100 bine yaklaştı. Bu akına en çok muhatap olan devlet olmamıza rağmen krizi insani duyarlılıklara halel getirmeden yönetmeyi başaran ender ülkelerin başında geliyoruz. Bu aziz millete tek parti faşizmin yaşattığı Boraltan köprüsü faciasını bir daha biz yaşatmayacağız. Mazlumları katillere teslim etmeyeceğiz. Fitnecilerin yalan, yanlış, çarpıtma üzere kurulu nefret kampanyaları hiçbir zaman vatandaşımızın kalbini bulandırmasın. GENÇLİK KAMPI BAŞVURULARI BAŞLADI Küresel ekonomideki dalgalanmanın durulmasına paralel şekilde yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı konuları da ülkemizin gündeminden çıkarmaya devam edeceğiz." Gençlik ve Spor Bakanlığımızın düzenlediği gençlik kamplarının başvuruları bugün itibarıyla başladı. Gençlerimizden gelen talepler doğrultusunda bu kamplardaki yaşı 25'e yükselttik. Tüm gençlerimizi Temmuz ayına kadar sürecek gençlik kamplarına katılmaya özellikle davet ediyorum. Cumartesi günü Rize-Artvin Havalimanı'nın açılışını yapacağız. Dünyada 5 tane deniz üzerine kurulu havalimanı vardır. Bunlardan ikisi bizdedir. Bu açılış töreninde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşim de bizimle beraber olacak."

1 yıl önce

Sözcü Gazetesi’nden, ‘Suriyeli öğrencilere Antalya’da 5 yıldızlı otelde festival’ yalanı

Sözcü gazetesinde yer alan iddiaya göre; Milli Eğitim Bakanlığı, Suriyeli öğrencileri Antalya’da 5 yıldızlı bir otelde 5 gün misafir edecek ve tüm masraflarını karşılayacak. Sözcü’nün o yalan haberi şöyle; Milli Eğitim Bakanlığı, Mülteciler İçin Maddi Yardım Programı Fonu aracılığıyla finanse edilen “Mesleki ve Teknik Eğitim Yoluyla Sosyal ve Ekonomik Uyum Projesi” kapsamında, Suriyeli gençler için bu ay 5 günlük Gençlik Festivali düzenleyecek. SÖZCÜ’DEN IRKÇI DEZENFORMASYON Fakat bu festivalin tüm giderleri Avrupa Birliği FRIT fonu tarafından karşılanıyor. Irkçı dezenformasyon ile reytingini artırma derdinde olan Sözcü gazetesi tarafından oluşturulmak istenen algı ise bu festivalin tüm giderlerinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından karşılandığı… Söz konusu proje için Şubat 2019 tarihinde düzenlenen ve AB yetkililerinin de katıldığı törende şu ifadeler kullanılmıştı: ‘’Avrupa Birliği FRIT fonu Kapsamında, KfW tarafından yönetilen ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından uygulanan “Mesleki Eğitim Yoluyla Sosyal ve Ekonomik Uyum” Projesi, 3 ana bileşenden oluşuyor. Okulların Mesleki ve Teknik altyapılarının geliştirilmesi amacıyla ekipman alımı ve atölye kurulumları… GKAS ve ihtiyaç sahibi Türk öğrencilere yönelik Öğrenci Destek Paketleri… Tüm bunlara ilişkin farkındalık ve görünürlük oluşturmaya yönelik olarak yürütülen İletişim faaliyetleri’’

1 yıl önce

İsmail Çataklı: Operasyonlar olmasa 10 milyon Suriyeli Türkiye'ye gelebilirdi

İçişleri Bakanlığı Sözcüsü ve Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, muhalefet tarafından asılsız ithamlar ve rakamlarla siyaset gündemine taşınan mülteci sayılarına ilişkin, CNN Türk'te açıklamalarda bulundu. "OPERASYONLAR OLMASA 10 MİLYON SURİYELİ TÜRKİYE'YE GELEBİLİRDİ" Türkiye'de, 3 milyon 762 bini Suriyeli toplamda 5 milyon 497 bin yabancı olduğunu ifade eden Çataklı, "Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları sayesinde, 10 milyon göçmene çıkma ihtimali olan bir rakamı bu sayede tuttuk." dedi. Çataklı'nın konuya ilişkin açıklamaları şöyle: "Ülkemize toplu olarak gelenlere geçici koruma statüsü verdik. Suriyeli sığınmacıların sayısı 3 milyon 762 bin 889. Bundan daha fazla yok. Dönem dönem sayı değişiyor ikamet izni ile kalanlar fakat onlar aynı kişiler değil. Uluslararası olarak da gözetim altında yürüyen bir süreç bu. Toplamda ortaya çıkan rakam ise 5 milyon 497 bin 33 kişi. İkamet izniyle kalanlar. Bunlar düzenli göçmenler. Ülkemize yasal yollarla gelmiş, vize ve ikamet izni almış, düzenli kapsamlı göçmenler. Yabancı ülkelerin temsilcileri arasında olanlar var. Bunlar sığınmacı değiller. İkamet izniyle kalanların sayısı ise 1 milyon 414 bin 776. "2017'DEN SONRA SURİYELİ SAYISI YATAY" 2017'den sonra Suriyeliler resmen gelmemeye başlamış. Fırat Kalkanı Operasyonu ile beraber güvenli bölge oluşturduk. Zeytin Dalı ve Barış Pınarı ile beraber onlar orada durdular. Askerimizi gönderdik ve bu operasyonları yaptırdık. Bu sayede 10 milyon göçmene çıkma ihtimali olan bir rakamı bu sayede tuttuk. Yalanı bir sanat haline getirmiş olanlar hayali yalanlarını topluma pompalamaya çalışıyorlar. Bizim iki stratejimiz var. Biri güvenli alan oluşturup yeni göçleri dışarıda karşılamak. İdlib'de dış güvenliği de alarak güvenli bölge sağlıyoruz. Hayatın normalleşebilmesi için çalışmalar yürütüyoruz. Oradaki hayatlarını normalleştirelim ki bize gelmesinler. Sivil toplum kuruluşlarımla çok sayıda faaliyet yürüttük. Şu ana kadar 57 bin briket evi bitirdik.

1 yıl önce

Suriyelileri geri gönderme vaadinde bulunan CHP'nin, 2016 yılında tam aksi fikirlerin savunulduğu bir rapor hazırladığı ortaya çıktı

CHP, 2016 yılında "İnsanlık dramından insanlık sınavına" başlıklı bir rapor hazırlayarak yabancı düşmanlığıyla mücadele edilmesini ve Suriyeli sığınmacılara geniş haklar öngören "mülteci" statüsü verilmesini istedi. Bugün ise tüm iddialarından vazgeçip "Suriyelileri evine göndereceğiz" kampanyasının öncülüğünü yapıyor. Siyasi rant elde etmek için Suriyelileri geri gönderme vaadinde bulunan CHP'nin, 2016 yılında tam aksi fikirlerin savunulduğu bir rapor hazırladığı ortaya çıktı. Yeni Şafak'ın haberine göre, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun önsöz yazdığı raporda Suriyeli mültecilerin kalıcı olacağının kabul edilmesi ve bu yönde projeler hazırlanması önerisinde bulunuldu. Ayrıca, Türkiye'nin 1951 Cenevre Sözleşmesi'ne göçmenlerin kalıcı olmasına önlemek için kaydığı "coğrafi çekince" şerhinin kaldırılmasını istedi. GEZİP RAPOR YAZDILAR CHP, 15 Temmuz darbe girişiminden bir ay önce Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla, sığınmacılar üzerine bir çalışma yaptı. 2016 yılında mülteci kamplarını ve Geri Gönderme Merkezlerini ziyaret eden CHP Milletvekilleri Veli Ağbaba, Zeynep Altıok, Mustafa Balbay, Nurettin Demir, Selina Doğan, Muharrem Erkek, Özcan Purçu, Sezgin Tanrıkulu ve Elif Doğan Türkmen, tespit ve önerilerini "Sınırlar arasında insanlık dramından insanlık sınavına" başlığıyla raporladı. KORUMA YETMEZ MÜLTECİ OLSUNLAR CHP'nin, 2016 raporunda hükümetin göçmen politikalarını yetersiz bulduğunu ifade edildi. Ülkede giderek tırmanan yabancı düşmanlığı ve ırkçılık olduğu iddiasına yer verilen raporda, çözümün insan haklarına ve uluslararası hukuka uygun bir anlayışla göç politikaları üretilmesi olduğu belirtildi. Raporda, Suriyelilerin kalıcı olduğu gerçeğinden yola çıkarak ekonomi politikalar üretilmesi gerektiği belirtilerek hükümete Göç Bakanlığı kurulması çağrısı yapıldı. 160 SAYFALIK RAPORU ELE VERDİ Türkiye 1951 Cenevre Sözleşmesi'ni bir çekince koyarak imzalamıştı. Bu çekincede sadece Avrupa'dan gelen göçmenlere mülteci statüsü verileceği deklare edilmişti. CHP'nin 160 sayfalık raporunda, Cenevre Sözleşmesi'ne koyduğu çekincenin kaldırılması ve ülkemize sığınan göçmenlere 'geçici koruma' statüsü değil daha geniş hak öngören 'mülteci' statüsü verilmesi çağrısı yapıldı. TEZLERİNİN AKSİNİ SAVUNUYOR Raporda bugün CHP'nin savunduğu tezlerin tam aksi yönünde görüşler var: - Ülkemizdeki sığınmacı ve mültecileri hedef alan ve yabancı düşmanlığına yaslanan ırkçı, ayrımcı ve dışlayıcı söylem ve uygulamalara tolerans gösterilmemelidir. Suriyeli karşıtlığına ve nefret söylemlerine karşı önlem alınmalıdır. - Medyada mültecilere yönelik kullanılan dilin, insan haklarına ve evrensel değerlere uygun olması sağlanmalıdır. Geri Gönderme Merkezlerine getirilen kişilere, kamplarda veya kamp dışında kalan sığınmacılara "suçlu" muamelesi yapılmamalıdır. - Göçün ulusal, bölgesel ve yerel düzeylerdeki kalkınma süreçlerine katkısı topluma anlatılmalıdır. Türkiye'deki mültecilerin işgücü piyasalarına entegre edilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. - Türkiye, tek başına idare edemeyeceği ciddi bir krizle karşı karşıyadır. Bu nedenle, dış politikamız göç olgusunu içerecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. "LÜTUF DEĞİL HAK VERİN" CHP'nin raporunda yer alan önerilerden bazıları: - İlk aşamada misafir olarak kabul edilen Suriyeli mültecilerin ülkemizde kalıcı oldukları kabul edilmelidir. - Mültecilere yapılan yardımlar bir lütuf gibi sunulmamalıdır. - Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kurulmalıdır. - Türkiye'de göçü düzenleyen mevzuat yeniden düzenlenmelidir. - Yerleşim planları sığınmacılar göz önüne alınarak yapılmalı, sığınmacılara barınma koşulları sağlanmalıdır. - Kamplarda çadır başına düşen kişi sayısı azaltılmalı, konteynerlerin sayısı arttırılmalıdır. - Ülkemizde mültecilere sağlanan hizmetler yetersizdir. Hukuki yardım, tercüme, eğitim ve sağlık hizmetleri daha etkin bir şekilde sağlanmalı. - Mülteci çocukların okullaşma oranı arttırılmalıdır. - Mültecilerin entegrasyonlarını sağlamak toplum merkezleri kurulmalıdır.

1 yıl önce

Gürsel Tekin: Türkiye'de doğan Suriyeli çocuklara sahip çıkmalıyız

Türkiye'de Suriyeli mülteciler konusu tartışılmaya devam ediyor. İktidara geldikleri takdirde Suriyeli mültecileri göndereceğini söyleyen partiler öne çıkmaya başladı. Bu partilerin başında ise CHP yer alıyor.... İlk olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu  hükümete geldiklerinde Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile anlaşıp Suriyelileri göndereceğini açıklamıştı. Daha önce de İstanbul'un göç haritasını çıkaran CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin ise konuyla ilgili Deutsche Welle'ye röportaj verdi. Tekin verdiği röportajda, Türkiye'de bulunan Suriyeli göçmenler hakkında açıklamalarda bulundu. "Türkiye'de doğan Suriyeli çocuklar bizim çocuklarımız" Sağlık Bakanlığı'nın geçtiğimiz günlerde yapmış olduğu "Türkiye'de 754 bin Suriyeli bebek doğdu." açıklamasını hatırlatan Tekin, "Bana göre bu sayı 1 milyon. Yani bir milyon çocuk Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarında ve hastanelerinde doğdu. Bunlar bizim çocuklarımız; anneleri, babaları, aileleri hangi ülkenin insanı olursa olsun. Bunları nasıl entegre edeceğiz, bu konuda ne yaptınız şimdiye kadar mesela? Bu çocuklar sağlıklı beslenebiliyor mu, eğitim alabiliyor mu, nasıl yerlerde yaşıyorlar? Hiçbir şey yok. Aşama aşama entegre ederseniz elbette olur. Birçok Avrupa ülkelerinde benzerlerini görüyoruz." şeklinde konuştu. "Yerleşik hale gelen Suriyelilerin gitmesi mümkün değil" Bazı Suriyelilerin gitmesinin mümkün olmadığını açıklayan Tekin, "Geçenlerde toptancıların olduğu bir bölgede 1300 civarında işyeri olduğunu ve 250'sinin Suriyeli iş adamlarına ait olduğunu gördüm. Bunların gitmesi mümkün değil. Bunlar göçmen olmaktan çıkıp seçmen olmuşlar artık. Yerleşik hale gelmişler. Ama sefalet içinde yaşayanların kesinlikle gidebileceğini görüyorum ve hissediyorum. Ama can ve mal güvenliğini böylesi bir coğrafyada bugünden yarına sağlamak ve göndermek mümkün değil." ifadelerini kullandı. "Can ve mal güvenlikleri sağlanırsa yüzde 70'i gider" Suriyelilerin yüzde 30'unu göndermenin mümkün olmadığını belirten Tekin, "Can ve mal güvenliğini sağlarsanız inanın yüzde 70'i gider, buna hiç tereddütünüz olmasın. Diğer yüzde 30'unu göndermek ise mümkün değil, yerleşik hale gelmiş durumdalar çünkü." dedi.

1 2 ... 13 14 15 16 17 18 19 ... 34 35