19 Nisan Cuma 2024
3 yıl önce

İmamoğlu'nun taksi açıklamasına tepki: Esnafımızın tansiyonu şu an yükselmiş durumda

İbb, taksi, ekrem imamoğlu, tepki, taksiciler esnaf odası başkan vekili, veli yurt

3 yıl önce

Tansu Çiller Mesut Yılmaz'ı andı

Tansu Çiller, Mesut Yılmaz'ın vefatından duyduğu üzüntüyü ve Yılmaz ile birlikte yaşadıkları koalisyon döneminin zorluklarını anlattı

3 yıl önce

ABD'nin Barzani ile terör örgütü PKK'yı birleştirme projesi çöktü: Tansiyon daha da yükselecek

Terör örgütü PKK ile Barzani yönetiminin çatışmanın eşiğine gelmesi sonrası ABD'nin Barzani ile terör örgütünü birleştirme planları da suya düştü. Dohuk'ta tansiyonun daha yükseleceği belirtiliyor

3 yıl önce

Paris'te tansiyon düşmüyor!

Paris'te sosyal adaletsizliğe ve polis şiddetine karşı düzenlenen protestolarda polisle göstericiler arasında çatışma çıktı. Başkent Paris başta olmak üzere ülke genelinde 90 farklı yerde gerçekleştirilen güvenlik yasası karşıtı gösteriler şiddet olaylarına dönüştü. En az 30 kişinin gözaltına alındığı bildirildi

3 yıl önce

Rum Başpiskopos II. Hrisostomos: Erdoğan gerçek bir vatansever

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos, gündeme ilişkin yaptığı değerlendirmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan da bahsetti. Hrisostomos, “ Türk lider Erdoğan, yıllarca Türkiye’nin ucuz işgücünü kullanan Avrupa’dan bugün ‘intikam alan’ gerçek bir vatansever” ifadelerini kullandı

3 yıl önce

Eski Başbakan Tansu Çiller 28 Şubat sürecini anlattı: Millet ne yaptı? Bizleri tasfiye etti ve AK Parti iktidarına şans verdi

DARBELERİ TAZELİĞİNİ KORUYOR Türk siyasi tarihinde "postmodern darbe" olarak bilinen, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın istifasını getiren, bin yıl süreceği iddia edilen ve "demokrasiye balans ayarı yapıldı" şeklinde lanse edilen 28 Şubat'ın üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen toplumsal, siyasal ve hukuksal alanda oluşturduğu darbeler hala zihinlerde tazeliğini koruyor. Yeni Şafak’a 28 Şubat'a giden süreci değerlendiren dönemin Başbakan Yardımcısı Çiller, 1995'in sonlarına doğru ekonomik sıkıntıların, terörün tırmandığını hatırlatarak, "kartel" olarak nitelendirdiği medya ile Gümrük Birliği'nden rahatsız olan iş dünyasının kendisine karşı bir klik oluşturduğunu söyledi. REFAH PARTİSİNİN GELMESİ İSTENMİYORDU Çiller, bütün bunların yanında Refah Partisinin İstanbul dahil birçok belediyeyi almış olmasından bir rahatsızlık oluştuğunu vurgulayarak, şunları anlattı: "Refah Partisinin gelmesi istenmiyordu. Bunun için adeta bir strateji oluşturuldu. Dendi ki, 'Anavatan ile Doğru Yol bir koalisyon kursun, hangisi daha yüksek oy alırsa başbakan o partiden olsun ki Refah Partisi ile koalisyon olmasın. Bu Türkiye'nin lehinedir ve bizim desteklediğimiz budur.' Bunun üzerine çalışıldı. Bütün baskılar bizim Anavatan Partisi ile koalisyon kurmamız içindi. Darbelerin, merkez sağı nasıl böldüğünü görmüştüm. Bu nedenle Anavatan Partisi ile koalisyon kurmak ve sağı birleştirmek istiyordum. Daha fazla milletvekilimiz olmasına rağmen feragat ettik ve başbakanlığı Anavatan Partisi'ne verdik ve bir azınlık hükümeti kurduk. Ancak tavanda yapılan birleşmenin, taban ve teşkilatlar tarafında da kabul edilmesi gerekiyordu. Ancak tabanda iki parti arasında bütünleşme sağlanamadı. İki sağ partiyi birleştirmek istesem de yapılmasının zor olduğu çok açıktı. Anayol Hükümetini kurmanın önemli bir misyon olduğunu düşündüğüm için milletimin önünde, 'Refah Partisi ile hükümet kurmayacağım.' demiştim ve çok da samimiydim. Ancak işlemeyince, Refah Partisi ile bir koalisyon kurduk." BİZE 'ASKER AYAKTA' MESAJI İLETİLDİ Tansu Çiller, Refah Partisi ile koalisyon kurulmadan önce çeşitli uyarılar, tehditler geldiğini dile getirerek, "Sayın Cumhurbaşkanı Demirel tarafından bana ve Sayın Erbakan'a 'Asker ayakta' şeklinde mesajlar iletilmeye başlandı. Hatta bu tehditler öyle boyutlara geldi ki evlatlarım, ailem hedefteydi. 'Ne yapacaksanız bana yapın, ipim cebimde' dedim." şeklinde konuştu. DEMİREL İLE KONUŞMASINI ANLATTI Refah Partili bir belediye başkanı tarafından düzenlenen Kudüs Gecesi'nin ardından Refahyol Hükümetince o başkanın derhal görevden alındığını, gecede laiklik karşıtı konuşma yapan İran Büyükelçisinin ve İstanbul Başkonsolosunun sınır dışı edildiğini hatırlatan Çiller, buna rağmen Refahyol Hükümeti'nin laiklik karşıtı eylemleri desteklediği algısının yayıldığını kaydetti. Bu algı üzerine kendisi de darbelerden büyük zarar gören dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gittiğini vurgulayan Çiller, şöyle konuştu: ASKERLER BİZİ SEVER DEDİ "Demirel'in bize destek olacağını düşündüm ve kendisine, "Bu hükümetin laiklik karşıtı hangi eylemini görüyorsunuz?' diye sordum. Tam biz bu konuyu görüşürken Sincan'dan tanklar geçti. Sayın Demirel'e, 'Sincan'dan tanklar geçiyor, eğer bu hükümete bir uyarı ise bunun yasal bir dayanağı yoktur ve bir işlem yapılmak zorundadır. Bunun için de Devlet Denetleme Kurulunun (DDK) konuyu araştırması ve yasal süreci başlatması lazım.' dedim. Kendisi ise bana 'Komuta zincirini bir daha bozdurmam. Sen Güreş Paşa'yı bir defa aldın, komuta zinciri bozuldu, senin aklında ne olduğunu biliyorum. Bu komuta zincirini bozdurmak doğru olmaz' dedi. Zira ben komutanları almaktan bahsediyordum. Bunun üzerine Sayın Erbakan'a gittim. Kendisi çok kibar ve zarif bir insandı. Millete hizmeti öncelikli hedef olarak almıştı. Her geldiğinde darbe oluyordu ve milleti mağdur etmek istemiyordu. Askerle uzlaşmak istiyordu. Kendisine, 'Bunu teftişe götürelim, yasal bir dayanağı yok' dedim. O ise bana, 'Bunu abartmadan geçirelim, askerler bizi severler, ülkeye de iyi hizmetlerimiz oluyor. Bu hizmetler sekteye uğramasın." diye cevap verdi. Biz bu işi geçiştirdik ama geçiştirmeyle kapanacak bir konu değildi. Asker, ülkenin ve benim göz bebeğimdir ancak bazı şeylere de 'dur' demek gerekir." ERBAKAN İKTİDAR OLMAYACAK Çiller, o dönemde kurulan Batı Çalışma Grubu'na değinerek, "Bu fişlenme bilgisi bize gelince ilk olarak Sayın Erbakan ile görüştük sonra konuyu Sayın Demirel'e ilettik. Bunun bir darbenin hazırlığı olduğunu belirterek, araştırılmasını ve konunun DDK tarafından ele alınmasını, gerekirse ondan sonra Genelkurmaya gönderilmesini dile getirdim. Sayın Demirel, 'Asker zaten ayakta' dedi. Sayın Erbakan da bir uzlaşma arıyordu. Ama buna rağmen Sayın Demirel, konuyu hemen Genelkurmay'a gönderdi. 28 Şubat sürecine bakıldığında abartılar varsa bile zamanın ruhuna bu senaryo yazıldı. Yani Sayın Erbakan, iktidar olmayacak, olursa da bir şekilde durdurmak gerekecek." diye konuştu. BİZİ KİM İSTİYOR? Tansu Çiller, Necmettin Erbakan'ın istifasının ardından hükümeti kurma görevinin kendisine değil de Mesut Yılmaz'a verilmesini o dönemde bir "Çankaya darbesi' olarak nitelendirdiğini anımsatarak, şunları söyledi: "Bu durum, 'bizi üzmedi' desem doğru olmaz. Mesut Yılmaz'a görev verilince bize geldi ve 'Ben başbakan olmayabilirim, sen olabilirsin' dedi. 'Kim istiyor bizim koalisyonumuzu?' diye sorduğumda, omuzlarını gösterdi yani apoletliler demek istedi. Kendisine 'Milletin olmadığı bir yerde ben olmam' dedim. Anasol-D hükümeti kuruldu sonunda. Bizim koyduğumuz adla, 'Derleme Toplama Partisi' ile mecliste milletin iradesi ile oluşmuş çoğunluk azınlık haline getirildi, azınlık bir güç tarafından çoğunluk haline getirildi. Bir hükümet, hükümet edemez hale getiriliyor bu aslında darbenin tanımlarından bir tanesi. Bunu eğer kelepçe ile yaparsanız bu darbenin ta kendisi. Eğer bunu korku imparatorluğu, şantaj ve baskı ile kanırta kanırta yaparsanız, bunun adı da darbedir. Milletin şuurunda ipe yürüyen bir Başbakanın son bakışı vardır. O bakış aslında yakın dönem siyasetin ve siyasetçinin şuurunda saplanmış bir hançerdir. O korku refleksi vatandaşta da vardır. 'Darbe geliyor, askerin dipçiği geliyor' algısı. Bu korku mecliste ve millette çok yaygın bir biçimde vardı. Milletvekilleri, 'Refahyol'dan ayrılmazsak aynı şeyler bizim de başımıza gelecek' korkusunu çok ciddi biçimde hissetmişti." AK PARTİ DARBELERİ BİTİRDİ Çiller, tankların Sincan'da yürümesinin ardından Necmettin Erbakan ile aralarında geçen konuşmayı şöyle aktardı: "Sayın Erbakan'a tavsiyem, "Biz, Genelkurmay Başkanı'nı ve kuvvet komutanlarını derhal görevden almalıyız' şeklinde oldu. O da, 'Cumhurbaşkanı bunu imzalamaz' dedi. Ben de 'İmzalamasın ama tarih önünde bunu yapalım. Millete bunu anlatalım.' dedim. Sayın Erbakan, Meclis'ten seçim de çıkmayacağını belirterek, 'Bizi kapatırlar' dedi. Oysa zaten süreç başlamıştı. Ekonomi iyi gidiyordu yaklaşık yüzde 8 büyüme elde etmiştik, o yüzden Erbakan, 'Sen başbakan ol ben istifa edeyim' dedi. Oysa Refahyol Hükümeti devam etseydi bu bir hizmet kervanı olacaktı. Refah Partisi ile uyum içinde çalışıyorduk. En muhafazakar kesimden en büyük demokratik açılımlar çıkıyordu. Bu ne kadar büyük bir uzlaşmayı, ayrışmadan bütünleşmeyi getirecekti. Bütün bunları Türkiye bir darbe ile kaçırmıştır." Tansu Çiller, 28 Şubat'ın bir koalisyon olduğunu, bu koalisyonun, medya, STK, iş dünyası, siyaset ve askeri ayağının bulunduğunu ve Amerika'nın, PKK'nın kurucusu terörist elebaşı Abdullah Öcalan'ı Bülent Ecevit'e teslim etmesiyle dış ayağının da görüldüğünü dile getirdi. 28 Şubat sürecinin ardından ülkenin ekonomik anlamda ağır bedeller ödediğine vurgu yapan Çiller, "28 Şubat'ın ardından batan bankalar, Türkiye'yi büyük krize soktu. Bu krizin maliyeti 291 milyar dolar. Bunları, gençlerimiz darbelerin maliyetini anlasın diye anlatıyorum. Bugün gençliğin en önemli sorunu işsizlik. Bu 291 milyar dolar ile gençlerimizin işsizlik sorununu çok büyük ölçüde çözebilirdik. Mağdur edenler ve mağdur olanlar hepimiz aynı platformda buluşup, demokrasinin evrensel değerleri üzerinde anlaşabilirsek, ülkemizi sadece muasır medeniyetler seviyesine çıkaramayız aynı zamanda bu ülkeyi büyük bir aşamadan geçiririz. Nihayet millet ne yaptı? Bizleri tasfiye etti ve AK Parti iktidarına şans verdi ve onlar da darbeleri bitirdiler. Vesayet dönemini bitirdiler. Şimdi bize düşen yine demokrasinin yüksek platformunda birleşmek burada, herkese yer var. Darbeleri, vesayet dönemini bitirdik ama henüz birleşmedik, topyekun birleşmeyi yine burada yapabiliriz. Çünkü hepimiz için tek bir Türkiye var." değerlendirmesinde bulundu.

2 yıl önce

İran'da tansiyon yüksek: Özür diledi ama tepkilerin ardı arkası kesilmiyor!

İran'ın dini lideri Ali Hamaney, Öğretmenler Günü münasebetiyle yaptığı konuşmada, 18 Haziran'da düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Zarif'in sızdırılan ses kaydıyla ilgili değerlendirmede bulundu.  Zarif'in sızdırılan ses kaydını yayınlayan medya organlarını "İran karşıtı ve düşman medya" şeklinde nitelendiren Hamaney, şöyle devam etti:  "Bazı ülke yöneticilerinden işitilen sözler hayret ve üzüntü vericidir. İnsan bu sözleri duyunca üzülüyor. Bu sözlerin bazıları düşmanlarımızın konuşmalarının tekrarıdır. Bunlar ABD'nin sözlerinin tekrarıdır." BU BÜYÜK BİR HATADIR Hamaney, ABD'nin İran'ın bölgedeki nüfuzundan rahatsız olduğunu ve Kasım Süleymani'yi bu nedenle öldürdüğünü savunarak, "İran'ın manevi nüfuzunun faktörü olan her şey onlar için kötüdür. Kudüs Gücü ve Şehit Süleymani ile ilgili onların sözlerini tekrarlamamalıyız. Kudüs Gücü İran'ın Batı Asya'daki siyasetini gerçekleştiriyor ve İran'ın buradaki en etkili gücüdür" diye konuştu. Batılıların İran dış siyasetinin kendilerine meyletmesini ve Dışişleri Bakanı'nın da onların bayraktarlığını yapmasını istediğini ileri süren Hamaney, Çin ve Rusya ile ilişkileri geliştirdiklerinde bu yüzden rahatsız olduklarını söyledi.  Ülkenin dış siyasetinin birçok üst organ tarafından belirlendiğini belirten Hamaney, şu değerlendirmelerde bulundu:  "Dünyanın hiçbir yerinde dış siyaset Dışişleri Bakanlığı'nda belirlenmez. Dış siyaset, ülkenin üst organları tarafından belirlenir. Dışişleri Bakanlığı karar alıcı organ değil bunu icra edendir. Bir taraf diğer tarafı yok saymamalıdır. Bu büyük bir hatadır, İranlı yetkililer bu büyük hatayı işlememelidir. Ülkenin siyasetine inanmadığımız ya da kabul etmediğimiz anlamına gelecek ifadeler kullanmamalıyız. Dikkat etmeliyiz, düşmanı mutlu etmemeye de dikkat etmeliyiz."  ADAYLARI DA ELEŞTİRDİ Seçimlerle ilgili olarak da adayları denetleyen Anayasayı Koruyucular Konseyi'ne (AKK) yönelik eleştirilere tepki gösteren Hamaney, "Bazıları sonuçlar kendi istedikleri olursa seçimleri kabul ediyor. Arzuları gerçekleşirse seçimleri doğru görüyorlar ancak istedikleri sonucu elde edemedikleri takdirde seçimi düzenleyenleri ve diğer kurumları suçluyorlar" dedi.  Hamaney, seçimlere katılan adayların bazılarını isim vermeden "programsız, temelsiz vaatlerde bulunan, ülkenin imkanlarını dikkate almayan ve aldatan" şeklinde suçlayarak, "Seçimler önemli bir fırsattır ve halkı bundan soğutmamalı. Bazıları istediklerini elde edemeyince 2009'da olduğu gibi bazen kaos çıkarıyorlar. Suçlamalar insafsızlık ve kaos ise suçtur" diye konuştu.

2 yıl önce

Rusya-Ukrayna hattında yüksek tansiyon... Erdoğan: Temennimiz Putin ile Zelenski'yi bir araya getirmek

Ankara'da El Salvador ile kritik imzaların atıldığı törenin ardından açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde; Bu tarihi ziyaretin Türkiye - El Salvador ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası olacağına inanıyorum. Değerli dostumun bugünkü ziyaretini ezber bozan nitelikteki bu politikalarının bir yansıması olarak görüyorum. Aile kökleri Filistin'e dayanan ve ülkesinde El Turco olarak tanınan sayın Bukelele'nin ülkemizi ziyareti bizler için ayrı bir anlam taşıyor. "BÜYÜKELÇİLİĞİMİZİ AÇACAĞIZ" Geçtiğimiz yıl faaliyete geçen El Salvador'un Ankara Büyükelçiliği'nin resmi açılışı bugün dışişleri bakanlarımızca yapıldı. Bugün dışişleri bakanıma gerekli talimatı verdim ve süratle sayın başkan da bize en uygun yerde büyükçe bir yer hazırlayacaklar ve orayı kiralamak suretiyle biz de büyükelçiliğimizi açacağız ve bu sebeple de iade-i ziyaretimizi gerçekleştireceğiz. 2020'de 27 milyon doları aşan ticaret hacmimiz geçtiğimiz sene 50 milyon dolara yaklaştı. Bu rakamı ilk etapta 100 milyon dolara, önümüzdeki 5 yıllık sürede de 500 milyon dolara çıkaralım istiyoruz. Çifte vergilendirmenin önlenmesiyle yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşmalarının müzakerelerini de en kısa sürede tamamlayacağız. EL SALVADOR'A DESTEK MESAJI Sayın başkanın El Salvador'u bölgesinin lojistik merkezi haline getirme vizyonunu biz de destekliyoruz. Hayata geçirmeyi planladığı tüm yatırımlarda Türk firmalarının her türlü desteği vermeye hazır olduğunu ifade ettim. TİKA geçen yıl salgın döneminde El Salvador'daki bir çocuk hastanesine teknik ekipman yardımında bulunmuştu. Kurumumuz birçok alanda desteğini sürdürecektir. Görüşmelerimizde Orta Amerika üzerinde bölgesel meselelerde de fikir alışverişinde bulunduk. Latin Amerika ve Karayipler bölgesiyle ilişkilerimiz çok boyutlu dış politikamızın temel sütunlarından birini teşkil ediyor. 15 sene önce bölgede yalnızca 6 olan diplomatik misyon sayımız bugün 17'ye yükselmiş durumdadır. Yarın İstanbul'da El Salvador dahil bölge ülkeleriyle ilişkilerimize tarih tutacak önemli bir sergiyi açacağız. SORU-CEVAP El Salvador'la Ankara Üniversitemizin yapacağı bir anlaşmayla, bunu gençlerimiz için de ciddi bir sıçrama olarak görebiliriz. Yarın sayın başkan TUSAŞ'ı ziyaret edecek. TUSAŞ'ı ziyaret etmek suretiyle de bizim savunma alanındaki attığımız adımların adeta orada, yerinde görmek suretiyle ne gibi müşterek adımlar atabiliriz, bizler ne gibi destek verebiliriz, bunu görme fırsatı yakalayacaklar. El Salvador'a en yakın zamanda iade-i ziyareti gerçekleştireceğiz ve böylece iş adamlarımızın da orada çok daha aktif duruma gelmesini temin edeceğiz. RUSYA-UKRAYNA KRİZİ
 Rusya ile Ukrayna arasındaki gelişmeleri doğru bulmuyoruz. Bölgede bir savaş atmosferinin olması, böyle bir psikolojinin doğması, bunlar bizi de her iki tarafla münasebetleri olan bir ülke olarak üzmektedir. Temennimiz odur ki sayın Putin'le Zelenskiy'i bir araya getirebilmek ve yüz yüze bir görüşme yapmalarını temin etmek. Bunun için gerek sayın Putin'in Türkiye ziyareti gerekse benim Ukrayna ziyaretim, bunları çok önemsiyoruz. Önümüzdeki ayın başlarında Ukrayna ziyaretim var. Sayın Putin'le olan görüşmeleri de devam ettireceğiz. Ama bölgede istiyoruz ki barış egemen olsun, hakim olsun, bölgede bunun dışında farklı, olumsuz gelişmeler gerçekleşmesin. "TÜRKİYE TEKRAR BÜYÜYOR" El Salvador lideri Bukele'nin konuşmasından satır başları şöyle; Biz Türk insanının bir gün dünyayı fethettiğini biliyoruz bir süre boyunca. O ruh her bir Türk vatandaşında mevcut ve bu ruh tekrar büyüyor. 20 yıl önceki Türkiye bugünkü Türkiye değil, Türkiye tekrar büyüyor, bu büyüme hızlı. Biz Türkiye'nin ürünlerini, TV ürünlerini, kültürünü ülkemizde görüyoruz. Bunun sebebi de Türkiye'nin çok hızlı büyümesi ve büyük bir sistem olması. Bu da sayın Erdoğan sayesinde gerçekleşti. Çok verimli bir toplantı gerçekleştirdik; savunma sanayii, liman inşaatı, ithalat-ihracat, ticaret, altyapı konularından bahsettik. Neredeyse imzalanan, El Salvador'da Türk firmalarının imzalamakta olduğu limanlar var, savunma sanayii anlaşmalarımız var. Bunlar başlangıç, yarın başka şirketlerle de görüşeceğiz. Belki El Salvador'un ilk uydusu bir Türk teknolojisi sayesinde olacak. Bu El Salvador gibi küçük bir ülke için büyük bir başlangıç. Türkiye bizim için çok önemli bir ülke. Yatırım projelerini görüştük Türk firmalarıyla. Hidrotermal bir tesis projesi de var. İHA ve başka ekipmanlar var bunun yanında. Türkiye'de gerçekten çok büyük bir potansiyel görüyoruz. Ticaret bir yılda yüzde 80 büyüdü iki ülke arasında. Türkiye çok büyüyor, bunu görüyoruz. Şu anda güçlü ama ileride daha da büyük bir güç olacak ve dünya için çok önemli olacak. O yüzden biz de onların yanında olmak istiyoruz. Türkiye'nin büyümesinin bir parçası olmak ve ona eşlik etmek istiyoruz.

1 2 3 4