16 Nisan Salı 2024
3 yıl önce

İYİ Parti kurucusu Halaçoğlu: İYİ Parti'de Türk milliyetçiliği tasfiye ediliyor

İYİ Parti'nin kurucularından Yusuf Halaçoğlu, parti içinde yaşanan krizlere ilişkin açıklamalarda bulundu. İYİ Parti içinde Türk milliyetçiliğinin tasfiye edildiğini öne süren Halaçoğlu, kendisinin ve birçok arkadaşının bu nedenle istifa ettiğini söyledi. Halaçoğlu ayrıca Meral Akşener'in kendisine CHP ile ittifak kuracaklarını söylediğinde "Partiyi bitiriyorsunuz" eleştirisinde bulunduğunu belirtti

3 yıl önce

'CHP'de Muharrem İnce'ye yakın isimler tasfiye edilecek'

Yeni bir parti kurma hazırlığında olan Muharrem İnce'ye yakın isimlerin CHP parti yönetimi tarafından tasfiye edileceği iddia edildi

3 yıl önce

Eski Başbakan Tansu Çiller 28 Şubat sürecini anlattı: Millet ne yaptı? Bizleri tasfiye etti ve AK Parti iktidarına şans verdi

DARBELERİ TAZELİĞİNİ KORUYOR Türk siyasi tarihinde "postmodern darbe" olarak bilinen, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın istifasını getiren, bin yıl süreceği iddia edilen ve "demokrasiye balans ayarı yapıldı" şeklinde lanse edilen 28 Şubat'ın üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen toplumsal, siyasal ve hukuksal alanda oluşturduğu darbeler hala zihinlerde tazeliğini koruyor. Yeni Şafak’a 28 Şubat'a giden süreci değerlendiren dönemin Başbakan Yardımcısı Çiller, 1995'in sonlarına doğru ekonomik sıkıntıların, terörün tırmandığını hatırlatarak, "kartel" olarak nitelendirdiği medya ile Gümrük Birliği'nden rahatsız olan iş dünyasının kendisine karşı bir klik oluşturduğunu söyledi. REFAH PARTİSİNİN GELMESİ İSTENMİYORDU Çiller, bütün bunların yanında Refah Partisinin İstanbul dahil birçok belediyeyi almış olmasından bir rahatsızlık oluştuğunu vurgulayarak, şunları anlattı: "Refah Partisinin gelmesi istenmiyordu. Bunun için adeta bir strateji oluşturuldu. Dendi ki, 'Anavatan ile Doğru Yol bir koalisyon kursun, hangisi daha yüksek oy alırsa başbakan o partiden olsun ki Refah Partisi ile koalisyon olmasın. Bu Türkiye'nin lehinedir ve bizim desteklediğimiz budur.' Bunun üzerine çalışıldı. Bütün baskılar bizim Anavatan Partisi ile koalisyon kurmamız içindi. Darbelerin, merkez sağı nasıl böldüğünü görmüştüm. Bu nedenle Anavatan Partisi ile koalisyon kurmak ve sağı birleştirmek istiyordum. Daha fazla milletvekilimiz olmasına rağmen feragat ettik ve başbakanlığı Anavatan Partisi'ne verdik ve bir azınlık hükümeti kurduk. Ancak tavanda yapılan birleşmenin, taban ve teşkilatlar tarafında da kabul edilmesi gerekiyordu. Ancak tabanda iki parti arasında bütünleşme sağlanamadı. İki sağ partiyi birleştirmek istesem de yapılmasının zor olduğu çok açıktı. Anayol Hükümetini kurmanın önemli bir misyon olduğunu düşündüğüm için milletimin önünde, 'Refah Partisi ile hükümet kurmayacağım.' demiştim ve çok da samimiydim. Ancak işlemeyince, Refah Partisi ile bir koalisyon kurduk." BİZE 'ASKER AYAKTA' MESAJI İLETİLDİ Tansu Çiller, Refah Partisi ile koalisyon kurulmadan önce çeşitli uyarılar, tehditler geldiğini dile getirerek, "Sayın Cumhurbaşkanı Demirel tarafından bana ve Sayın Erbakan'a 'Asker ayakta' şeklinde mesajlar iletilmeye başlandı. Hatta bu tehditler öyle boyutlara geldi ki evlatlarım, ailem hedefteydi. 'Ne yapacaksanız bana yapın, ipim cebimde' dedim." şeklinde konuştu. DEMİREL İLE KONUŞMASINI ANLATTI Refah Partili bir belediye başkanı tarafından düzenlenen Kudüs Gecesi'nin ardından Refahyol Hükümetince o başkanın derhal görevden alındığını, gecede laiklik karşıtı konuşma yapan İran Büyükelçisinin ve İstanbul Başkonsolosunun sınır dışı edildiğini hatırlatan Çiller, buna rağmen Refahyol Hükümeti'nin laiklik karşıtı eylemleri desteklediği algısının yayıldığını kaydetti. Bu algı üzerine kendisi de darbelerden büyük zarar gören dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gittiğini vurgulayan Çiller, şöyle konuştu: ASKERLER BİZİ SEVER DEDİ "Demirel'in bize destek olacağını düşündüm ve kendisine, "Bu hükümetin laiklik karşıtı hangi eylemini görüyorsunuz?' diye sordum. Tam biz bu konuyu görüşürken Sincan'dan tanklar geçti. Sayın Demirel'e, 'Sincan'dan tanklar geçiyor, eğer bu hükümete bir uyarı ise bunun yasal bir dayanağı yoktur ve bir işlem yapılmak zorundadır. Bunun için de Devlet Denetleme Kurulunun (DDK) konuyu araştırması ve yasal süreci başlatması lazım.' dedim. Kendisi ise bana 'Komuta zincirini bir daha bozdurmam. Sen Güreş Paşa'yı bir defa aldın, komuta zinciri bozuldu, senin aklında ne olduğunu biliyorum. Bu komuta zincirini bozdurmak doğru olmaz' dedi. Zira ben komutanları almaktan bahsediyordum. Bunun üzerine Sayın Erbakan'a gittim. Kendisi çok kibar ve zarif bir insandı. Millete hizmeti öncelikli hedef olarak almıştı. Her geldiğinde darbe oluyordu ve milleti mağdur etmek istemiyordu. Askerle uzlaşmak istiyordu. Kendisine, 'Bunu teftişe götürelim, yasal bir dayanağı yok' dedim. O ise bana, 'Bunu abartmadan geçirelim, askerler bizi severler, ülkeye de iyi hizmetlerimiz oluyor. Bu hizmetler sekteye uğramasın." diye cevap verdi. Biz bu işi geçiştirdik ama geçiştirmeyle kapanacak bir konu değildi. Asker, ülkenin ve benim göz bebeğimdir ancak bazı şeylere de 'dur' demek gerekir." ERBAKAN İKTİDAR OLMAYACAK Çiller, o dönemde kurulan Batı Çalışma Grubu'na değinerek, "Bu fişlenme bilgisi bize gelince ilk olarak Sayın Erbakan ile görüştük sonra konuyu Sayın Demirel'e ilettik. Bunun bir darbenin hazırlığı olduğunu belirterek, araştırılmasını ve konunun DDK tarafından ele alınmasını, gerekirse ondan sonra Genelkurmaya gönderilmesini dile getirdim. Sayın Demirel, 'Asker zaten ayakta' dedi. Sayın Erbakan da bir uzlaşma arıyordu. Ama buna rağmen Sayın Demirel, konuyu hemen Genelkurmay'a gönderdi. 28 Şubat sürecine bakıldığında abartılar varsa bile zamanın ruhuna bu senaryo yazıldı. Yani Sayın Erbakan, iktidar olmayacak, olursa da bir şekilde durdurmak gerekecek." diye konuştu. BİZİ KİM İSTİYOR? Tansu Çiller, Necmettin Erbakan'ın istifasının ardından hükümeti kurma görevinin kendisine değil de Mesut Yılmaz'a verilmesini o dönemde bir "Çankaya darbesi' olarak nitelendirdiğini anımsatarak, şunları söyledi: "Bu durum, 'bizi üzmedi' desem doğru olmaz. Mesut Yılmaz'a görev verilince bize geldi ve 'Ben başbakan olmayabilirim, sen olabilirsin' dedi. 'Kim istiyor bizim koalisyonumuzu?' diye sorduğumda, omuzlarını gösterdi yani apoletliler demek istedi. Kendisine 'Milletin olmadığı bir yerde ben olmam' dedim. Anasol-D hükümeti kuruldu sonunda. Bizim koyduğumuz adla, 'Derleme Toplama Partisi' ile mecliste milletin iradesi ile oluşmuş çoğunluk azınlık haline getirildi, azınlık bir güç tarafından çoğunluk haline getirildi. Bir hükümet, hükümet edemez hale getiriliyor bu aslında darbenin tanımlarından bir tanesi. Bunu eğer kelepçe ile yaparsanız bu darbenin ta kendisi. Eğer bunu korku imparatorluğu, şantaj ve baskı ile kanırta kanırta yaparsanız, bunun adı da darbedir. Milletin şuurunda ipe yürüyen bir Başbakanın son bakışı vardır. O bakış aslında yakın dönem siyasetin ve siyasetçinin şuurunda saplanmış bir hançerdir. O korku refleksi vatandaşta da vardır. 'Darbe geliyor, askerin dipçiği geliyor' algısı. Bu korku mecliste ve millette çok yaygın bir biçimde vardı. Milletvekilleri, 'Refahyol'dan ayrılmazsak aynı şeyler bizim de başımıza gelecek' korkusunu çok ciddi biçimde hissetmişti." AK PARTİ DARBELERİ BİTİRDİ Çiller, tankların Sincan'da yürümesinin ardından Necmettin Erbakan ile aralarında geçen konuşmayı şöyle aktardı: "Sayın Erbakan'a tavsiyem, "Biz, Genelkurmay Başkanı'nı ve kuvvet komutanlarını derhal görevden almalıyız' şeklinde oldu. O da, 'Cumhurbaşkanı bunu imzalamaz' dedi. Ben de 'İmzalamasın ama tarih önünde bunu yapalım. Millete bunu anlatalım.' dedim. Sayın Erbakan, Meclis'ten seçim de çıkmayacağını belirterek, 'Bizi kapatırlar' dedi. Oysa zaten süreç başlamıştı. Ekonomi iyi gidiyordu yaklaşık yüzde 8 büyüme elde etmiştik, o yüzden Erbakan, 'Sen başbakan ol ben istifa edeyim' dedi. Oysa Refahyol Hükümeti devam etseydi bu bir hizmet kervanı olacaktı. Refah Partisi ile uyum içinde çalışıyorduk. En muhafazakar kesimden en büyük demokratik açılımlar çıkıyordu. Bu ne kadar büyük bir uzlaşmayı, ayrışmadan bütünleşmeyi getirecekti. Bütün bunları Türkiye bir darbe ile kaçırmıştır." Tansu Çiller, 28 Şubat'ın bir koalisyon olduğunu, bu koalisyonun, medya, STK, iş dünyası, siyaset ve askeri ayağının bulunduğunu ve Amerika'nın, PKK'nın kurucusu terörist elebaşı Abdullah Öcalan'ı Bülent Ecevit'e teslim etmesiyle dış ayağının da görüldüğünü dile getirdi. 28 Şubat sürecinin ardından ülkenin ekonomik anlamda ağır bedeller ödediğine vurgu yapan Çiller, "28 Şubat'ın ardından batan bankalar, Türkiye'yi büyük krize soktu. Bu krizin maliyeti 291 milyar dolar. Bunları, gençlerimiz darbelerin maliyetini anlasın diye anlatıyorum. Bugün gençliğin en önemli sorunu işsizlik. Bu 291 milyar dolar ile gençlerimizin işsizlik sorununu çok büyük ölçüde çözebilirdik. Mağdur edenler ve mağdur olanlar hepimiz aynı platformda buluşup, demokrasinin evrensel değerleri üzerinde anlaşabilirsek, ülkemizi sadece muasır medeniyetler seviyesine çıkaramayız aynı zamanda bu ülkeyi büyük bir aşamadan geçiririz. Nihayet millet ne yaptı? Bizleri tasfiye etti ve AK Parti iktidarına şans verdi ve onlar da darbeleri bitirdiler. Vesayet dönemini bitirdiler. Şimdi bize düşen yine demokrasinin yüksek platformunda birleşmek burada, herkese yer var. Darbeleri, vesayet dönemini bitirdik ama henüz birleşmedik, topyekun birleşmeyi yine burada yapabiliriz. Çünkü hepimiz için tek bir Türkiye var." değerlendirmesinde bulundu.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Terörü bitirdiğimizin, FETÖ’yü tasfiye ettiğimizin mi hesabını soracaksın?

Diyarbakır'a ziyarette bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyarbakır anneleri ile bir görüşme gerçekleştirdi. Bakan Soylu, daha sonra gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Burada yaptığı konuşmada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki gösteren Soylu, şu ifadeleri kullandı; Bir alt yapımızı güçlendirdik. Onlar batının tuzağı ile çok geriye düştüler. Batı ile mesafeyi açmak için çok çabaladılar. AK Parti Türkiye’nin her yanına elini uzattı. Türkiye eski günlerine dönmesin güçlü bir şekilde ilerleyebilsin diye. Türkiye güçlü bir şekilde ayakta durmaktadır. Bu siyasi muhalefet hem miyoptur uzağı göremez hem de yakını. Salgın döneminde mağdur olmadan, hesap sorulmadan tedavi edildi. Devletimizin bütün birimleri el ele oldu. Hangi fitneyi ortaya koyarlarsa koysunlar Türkiye çok büyük adımlar attı. Recep Tayyip Erdoğan geri kalmışlığı attı. Biz gece dün gece 2-2 buçukta şehrin merkezindeydik. Huzur da ekonomik zenginlik de Diyarbakır’ın hakkı. "ALLAH BİZE 10 TANE BÜYÜKELÇİNİN ŞIMARTTIĞI BİR SİYASET NASİP ETMESİN" Bize hesap soracaklarmış, terörü bitirdiğimizin, FETÖ’yü tasfiye ettiğimizin mi hesabını soracaksınız. Neyin hesabını soracaksın Kılıçdaroğlu Avrupa’nın 10 büyükelçisi ile. Halep ordaysa arşın burada. 2023’ü beklersin boyunun ölçüsünü alırsın. Allah bize 10 tane büyükelçinin şımarttığı bir siyaset nasip etmesin. Cumhur ittifakının yapacağı çok iş var. Recep Tayyip Erdoğan’ın yapacağı çok iş var.

2 yıl önce

Liyakat diyenlerin yaptıklarına bakın! AK Partili Tevfik Göksu: Moskova’da kar eğitimi alan kadro İBB’den tasfiye edildi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) AK Parti Grup Başkanvekili ve Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, kar krizine ilişkin açıklamalarda bulundu. A Haber'in Sebep Sonuç programında Melih Altınok'un sorularını yanıtlayan Tevfik Göksu, İBB'nin kurumsal kapasitesinin bertaraf edildiğini söyledi. İBB'nin İstanbul'da krize neden olan kontrolsüz çalışmalarının ardından konuşan Göksu, eski başkan Kadir Topbaş'ın faaliyetlerini hatırlattı. "KADİR AĞABEY, KARLA MÜCADELE İÇİN MOSKOVA'DA EĞİTİME GÖNDERDİ" Karla mücadele için Topbaş'ın personelleri yurt dışına eğitime gönderdiğine dikkat çeken Göksu, "Bakın rahmetli Kadir Ağabey bu karla mücaele için ne yapmıştı biliyor musunuz? Büyükşehir Belesiyesi'nin ilgili birimlerinden elemanları seçti. Moskova'ya eğitime gönderdi. Moskova'ya eğitime gidenlerle telefonla konuştum. Hepsi tasfiye edildi biliyorsunuz." ifadelerini kullandı "BÜTÜN. HAFIZA BERTARAF OLDU" CHP'nin, kendilerinden olmayana kullanılacak bir araç olarak baktığına dikkat çeken Göksu, "CHP'nin temel zihniyeti ötekileştiricidir. Kendi rozetini taşımıyorsanız ağzınızla kuş da tutsanız, kurumsal kapasiteniz ya da bireysel kapasiteniz ne kadar nitelikli olursa olsun siz CHP'linin gözünde kullanılacak bir araçsınız. Bütün o hafıza, bertaraf oldu gitti." dedi.

2 yıl önce

Eski CHP vekili Barış Yarkadaş Yavuz Ağıralioğlu'nun neden tasfiye edildiğini açıkladı

CHP'li eski vekil Barış Yarkadaş, katıldığı canlı yayında, Ağıralioglu'nun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun isteğiyle görevlerinden alındığı imasında bulundu. Ağıralioglu, son olarak Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyaretini eleştirmişti.

2 yıl önce

Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu'nun İYİ Parti'den tasfiyesinin arka planı ortaya çıktı

TürkMedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel, Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu'nun tasfiyesinin arka planına ulaştı. Yiğitel, Akşam Gazetesi'nde şunları yazdı: İYİ Parti'li kaynaklarım, Koray Aydın ve Yavuz Ağıralioğlu'nun tasfiyesinin arka planını anlattı. İYİ Parti'de Koray Aydın'ın Teşkilat Başkanlığı'ndan alınmasının arkasında, Genel Başkan Akşener'e "Teşkilatlar söz dinlemiyor, partiyi siz mi yönetiyorsunuz Koray Aydın mı?" şikayeti var. Ağıralioğlu'un tasfiyesi ise 'liderlik' potansiyeli yüzünden. İYİ Parti Genel İdare Kurulu'nun Koray Aydın'ı pasif göreve alması ve Yavuz Ağıralioğlu'nu tasfiye etmesi üzerindeki sır perdesi aralanmaya başladı. İYİ Parti kaynaklarından edindiğim bilgiye göre, seçimlere yaklaşılırken teşkilatın tamamen Koray Aydın'ın hakimiyetine girmesi bu kararda etkili oldu. Akşener, partinin kuruluşunda teşkilatı teslim ettiği Koray Aydın'ı Siyasi İşler Başkanlığı'na getirerek 'ikinci adam' pozisyonuna yükseltmiş gibi görünse de, parti teşkilatından koparmış oldu. O yüzden İYİ Parti teşkilatları, bu atamayı 'terfi' değil tasfiye olarak değerlendirdi. Parti kaynaklarından edindiğim başka ayrıntılar da var. Teşkilatların Koray Aydın tarafından oluşturulması, partinin önde gelen kadrolarının bir kısmında bir süredir rahatsızlık oluşturuyordu. Hatırlayacaksınız, daha önce İYİ Parti'den istifa eden kuruculardan İsmail Koncuk, kendisini ve Ümit Özdağ'ı Koray Aydın'ın tasfiye ettiğini öne sürmüştü. BARDAĞI TAŞIRAN SÖZ O günden sonra da "teşkilatların Aydın'dan başkasını dinlemediği" şikayetleri Akşener'e aktarıldı, fakat Akşener'den bir adım gelmedi. Ancak, şikayetlerin yoğunlaşması ve bir grup milletvekilinin Meral Akşener'e "Koray Aydın'ın atadığı il başkanına laf geçiremiyoruz. Partiyi siz mi yönetiyorsunuz, Koray Aydın mı yönetiyor" demesi bardağı taşıran damla oldu. ÖNCE İKİNCİ ADAM SONRA TASFİYE Akşener'in, Koray Aydın'ı 'ikinci adam' konumuna çekerek teşkilattan gelecek tepkileri azaltmaya çalışsa da, teşkilatta 'süreç içinde bu görevden de alarak tümüyle tasfiye edebileceği' beklentisi var. Peki, Aydın'ın pasifize edilmeye ve teşkilatlarını koruyamayacak pozisyona getirilmeye itirazı olur mu? Bunu İYİ Partili kaynaklarıma da sordum. Akşener'in Koray Aydın'ın 'gidecek başka yeri olmadığı' düşüncesinde olduğunu ve bu nedenle de 'olana rıza göstereceği'ni beklediklerini söylediler. Ancak Koray Aydın'a yakın isimler ise teşkilatın önemsenmesi gerektiğini, Aydın'ın da henüz konuşmadığını belirterek, Koray Aydın'ın tavrının beklenmesi gerektiğini belirtiyorlar. AĞIRALİOĞLU MEDYADAN ÖĞRENDİ Akşener'in parti içindeki ikinci önemli hamlesi de, 'liderlik' özellikleri sergileyen Yavuz Ağıralioğlu'na yönelik oldu. Geçmişte parti içinde birçok görev almış Ağıralioğlu için "parti politikalarının dışında, özellikle HDP'ye karşı söylemlerinin Millet İttifakı ortağı CHP'de rahatsızlık yaratması etkili olmuştur. Akşener de seçime giderken CHP ile bir bir yol kazası yaşamamak için Ağıralioğlu'nu tasfiye etti" değerlendirmesi yapılıyor. Kaynaklar, Yavuz Ağıralioğlu'nun yakın çevresine dayandırarak, "Hiçbir haber verilmeden görevden alınmasına, bundan da basın yoluyla haberdar olmasına çok üzüldüğünü" söylediğini, "Parti için çok emek verdim. Görevden alınmadan önce Genel Başkan beni çağırıp böyle bir tasarrufta bulunacağını açıklayabilir ve gerekçesinin ne olduğunu anlatabilirdi ama bunu yapmadı. Neden görevden alındığımı hâlâ bilmiyorum ve bana hiçbir gerekçe hâlâ sunulmadı" dediğini aktardılar. Edindiğim izlenim, Akşener'in parti içinde kendisinden başka aktör istemediği, liderliği sorgulansa bile alternatif bulunamaması için bu tasfiyeleri yaptığı yönünde. Bu düşüncenin arkasında da, CHP'nin politikaları, CHP'nin kendilerini HDP'yi ve HDP'lileri savunma noktasına sürüklemesine yönelik parti içindeki tepkiler yatıyor.

1 yıl önce

Bahçeli: Milli iradenin ihtişamıyla tasfiye edilecekler

MHP lideri Bahçeli, 21 Mart Nevruz Bayramı nedeniyle bir mesaj yayımladı. Bahçeli, son bir asrın en büyük felaketi olan 6 Şubat 2023 tarihli Pazarcık ve Elbistan merkezli 2 ayrı deprem ile birlikte Adıyaman ve Şanlıurfa'da yaşanan sel ve taşkınların milleti ziyadesiyle sarstığını ve acıya boğduğunu belirterek, "Türk milleti karşısına çıkan doğal zorlukları ve doğal olmayan çetin engelleri 'Hep birlikte aşma' iradesi göstererek direncini, dirayetini ve metanetini azami düzeylerde sergilemiştir. Bizim nazarımızda 85 milyon Türk vatandaşımız; büyük Türkiye'nin şah damarı, şahbaz dimağıdır. Ülkemiz hiçbir soruna, hiçbir ayak bağına, hiçbir dayatmaya kuşkusuz boyun eğmeyecektir. Yıkıntılar arasından güvenli, dayanıklı, insanca yaşama müzahir konutlar bir yıl içinde hak sahiplerine inşaları tamamlanarak mutlaka teslim edilecektir. Bu taahhüt cumhurun bizzat ulaşacağı hedefidir. Kardeşliğimizin ikram ve itibarı ağır meselelerin üstesinden gelmek için yegane güç kaynağımızdır. Baharı karşıladığımız bu seneki Nevruz Günü'nde kalplerimiz yaslı, gözlerimiz yaşlı, gönüllerimiz buruk olsa da Türkiye'yi yeni baştan ihya ve imar etme gayemiz; tıpkı demir sağları eriten tarihi irade kadar kudret ve kuvvet içermektedir" dedi.  'NEVRUZ, KÖKLÜ BİR KUCAKLAŞMA FIRSATIDIR' Nevruz'un, Türk coğrafyalarında birlik, dirlik, barış ve huzuru sembolize eden müstesna bir gün olduğunu vurgulayan Bahçeli, şöyle konuştu: "Bugünkü sıkıntılı günlerimizde Nevruz'un gerçek mana ve mesajına çok ihtiyaç vardır. Yalnızca bir mevsim döngüsü olarak yorumlamanın yetersiz kalacağı Nevruz Bayramı aynı zamanda bolluk ve bereketin, dostluk ve kardeşliğin, kaynaşma ve kucaklaşmanın da timsalidir. Bu kutlu gün ataletin, yılgınlığın, yorgunluğun ve kaygının geride bırakılmasını; tazelenmiş umutlarla, tırmanmış heyecanlarla geleceğin kavranmasını vaaz ve vaat etmektedir. Nevruz; bir diriliş anısı, bir doğruluş atılımı, bir yükseliş atılganlığı, yeni bir güne yürüyüş adımıdır. Türkiye geleceğini Nevruz'un bereketli çehresiyle, birlik çağrısıyla kuracak, muhakkak başarılı olacaktır. Aynı zamanda binlerce yıllık tarih süreci içerisinde, büyük Türk milletini ortak sevinç ve tasada, ortak geçmiş ve gelecek paydasında buluşturan Nevruz gerçekten de köklü bir kucaklaşma fırsatıdır. Bu kadim kültürel mirasımız milli birlik ve beraberliğimizin kaynaklarından birisidir. Türk dünyasında 'Sultan Nevruz' adıyla kutlanan bu günde başlıca dileğim, milletimizin birlik ve dirliğinin ebediyete kadar vasıl olması ve dünyanın her yerinde barışın, esenliğin ve istikrarın hakim olmasıdır. Türk milletinin hem ata hem de ana yurdunda baharın müjdecisi olarak özel ve önemli bir yeri bulunan Nevruz Bayramı taşıdığı derin anlam itibariyle; Türk milletinin Ergenekon'dan çıkışını ve müteakip asırlarda kademe kademe sıçrayışını ifade etmektedir." 'TÜRK MİLLETİNİN EBEDİ BAYRAM GÜNÜ' Balkanlar'dan Sibirya bozkırlarına kadar uzanan görkemli bir coğrafyada kutlanan Nevruz'un, geçmişle bugün arasında çok önemli kültürel bir köprü olduğunu işaret eden Bahçeli, şunları kaydetti: "Yakılan ateşler, tutuşan eller, çarpan yürekler, neşe saçan gözler, gülümseyen yüzler, müşfik vicdanlar, reddedilen ihtilaflar, dışlanan kötü emeller Nevruz'un kültürel dokusunu, tarihsel doğasını gözler önüne çıkarmaktadır. Nihayetinde ümidimiz ve tesellimiz de budur. Doğudan batıya, kuzeyden güneye aynı inanç, aynı irade, aynı hissiyatla bir araya gelen milli gönüller bu coğrafyayı vatan yapmış ve sonsuza kadar var olacağımızı da cümle aleme ispat ve ilan etmişlerdir. Beraber ağlayıp birlikte gülen; bayram günlerinden yas tutulan dönemlere kadar her şeyi birlikte paylaşan aziz millet fertleri inanıyorum ki; hiçbir şart altında bölücü emellere geçit vermeyecektir. Nevruz, milli kader ortaklığımızın ve kardeşlik bağlarımızın mihenk taşı olduğu kadar parlayan da sembolüdür. Aynı şekilde bölücülerin, gayri milli çevrelerin, millete şaşı bakan çarpık zihniyetlerin, terörizme yakasını kaptırmış lekeli mihrakların değil, Türk'ün ezeli bayramı, Türk milletinin ebedi bayram günüdür." 'HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAYACAKLAR' Nevruz'u şer ve şiddet dolu amaçlarına malzeme yapmaya teşebbüs edenlerin ise zulme sözcülük, zillete gözcülük yapan odaklar olduğunu belirten Bahçeli, "CHP ile HDP'nin ertelenmiş buluşmasını Nevruz Günü gerçekleştirmesi ise hem bir talihsizlik hem de kimin kimlerle emel ve hedef birliği içinde olduğunun üzeri karalanmış çirkin resmidir. Baharımızı kışa dönüştürmek için yan yana gelenler, 14 Mayıs'ta milli iradenin ihtişamıyla tasfiye ve telin edileceklerdir. Türkiye Cumhuriyeti'ni çekiçle örs arasına sıkıştırmaya çalışanlar, hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Nevruz, büyük Türk milletinin hürriyet ruhunun kabararak taştığı, dar bir alandan çıkarak kıtaları yönetmeye talip olduğu kutlu Ergenekon ateşidir. Bu ateşin hiç sönmeden milletimizin istikbalini aydınlatması, Türk ve 'Türkiye Yüzyılı'nın önünü açması samimi dileğimdir. Deprem ve sel afetlerinde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmetler, tedavi gören vatandaşlarımıza şifalar diliyorum. Çok geniş bir coğrafyada varlık mücadelesi veren aziz milletimin ve tüm soydaşlarımızın Nevruz Bayramı'nı kutluyor, hepsine birden sağlıklı, huzur dolu ve başarılarla geçecek bir ömür temenni ediyorum. Kış mevsiminin arkasından bahara kapı aralayan bu 'Yeni Gün'ün, barış, huzur ve kardeşliğimizi pekiştirmesini, ayrıca yarın karşılayacağımız Ramazan-ı Şerif'in aziz milletimize ve Türk-İslam alemine mübarek olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum" dedi.

1 2 3