28 Mart Perşembe 2024
2 yıl önce

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İleri, Bilgi ve İletişim Teknolojileri biriminin faaliyetlerini anlattı

Demokrat Parti (DP) hükümetlerinde eğitim, kültür-sanat, ulaştırma ve bayındırlık alanındaki icraatlarıyla tanınan merhum Ahmet Tevfik İleri'nin torunu olan İleri, şunları kaydetti: "Tevfik İleri, tek parti döneminden sonra milli heyecanı yakalamış ve kalkınma hamlesini yürütmüş olan Demokrat Parti'nin bakanıydı. Kendisi gerçekten ilerlemeye ve gelişmeye inanmış, ancak bunu yaparken toplumumuzun kimliğini koruyabileceğini düşünmüş önemli bir devlet, siyaset ve millet adamıydı. Özellikle Milli Eğitim'de önemli reformlara imza atmış bir isimdir. Ben de onun manevi mirasının yaşatıldığı bir ailede özellikle babamın da etkisiyle bu anlayışta büyüdüm. Kimliğimizi muhafaza ederek, ilerleme ve gelişmenin mümkün olduğunu düşünen bir yaklaşımım var." İleri, AK Parti'de görevini elinden gelenin en iyisini ortaya koyarak icra edeceğini belirterek, "Cumhurbaşkanımızın takdiri ile bu göreve geldim, ben de bu görevde hem kendisine hem de milletime elimden geldiğince hizmet etmeye çalışacağım." ifadesini kullandı. "Görev almadan önce siyaseti düşünüyor muydunuz?" sorusuna ise İleri, "Böyle bir düşünce vardı tabi, aile itibarıyla hep siyasi tartışmaların içinde büyümüş bir insanım, ümit ediyordum ki bir noktada edindiğim kazanımlar ve tecrübeleri milletim için kullanayım. Şu an itibarıyla şans verildi, bu nedenle de çok mutluyum." yanıtını verdi.

2 yıl önce

Milli savaş uçağı ASELSAN teknolojileriyle donatılacak

Türk savunma sanayisinin lider şirketi ASELSAN, sahip olduğu kabiliyetler ve geliştirdiği teknolojilerle Milli Muharip Uçağı'nı (MMU) donatacak. MMU Geliştirilmesi Projesi’nde ana yüklenici konumundaki Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), 2030'lu yıllarda Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmesi amaçlanan uçakların geliştirilmesine yönelik çalışmalarını sürdürüyor. TUSAŞ bunun yanında uçağın üretim sürecinde ihtiyaç duyulan sistem ve alt sistemlerin geliştirilmesi için Türkiye'deki ekosistemden en üst seviyede yararlanacak. Türkiye'den temin edilecek sistemlerde ASELSAN çözümleri önemli bir yer tutuyor. Tam hareket yeteneği kazanacak ASELSAN, uçak için milli radar, elektronik harp ve elektro-optik sistemler geliştirecek. Yürütülecek çalışmalarla MMU için ihtiyaç duyulan kritik görev sistemlerinin milli olarak geliştirilmesi ve projenin ilerleyen süreçlerinde uygun aşamalarda tam harekat yeteneği kazanacak şekilde uçağa entegre edilmesi hedefleniyor. Uçağın hava haberleşme sistem ihtiyaçları için ASELSAN ve TUSAŞ arasından geçen yılın sonunda Milli Muharip Uçak Bütünleşik Haberleşme Seyrüsefer Tanıma-Tanıtma Projesi başlatıldı. Bu kapsamda, MMU Ön Tasarım Gözden Geçirme Aşaması'na kadarki çalışmaların teslim edilmesi hedefleniyor. Bunun yanı sıra sözleşme veri istek listesi dokümanlarının çalışmalarına başlandı. Dedektör geliştirme faaliyeti sürdürülüyor ASELSAN, MMU'nun Bütünleşik Elektro-optik Sistem Teknoloji Geliştirme Projesi mühendislik çalışmalarına devam ediyor. Bunun yanında hem MWIR hem LWIR (Uzun Dalgaboyu Kızılötesi) MCT dedektör geliştirme faaliyetleri sürdürülüyor. Elektronik harp sistemleri kapsamında MMU Bütünleşik RF Sistemi Geliştirme Projesi'yle hem kritik teknoloji geliştirme, hem de ürüne yönelik gereksinim tanımlama faaliyetleri devam ediyor. Milli mühimmatlar MMU'ya entegre edilecek ASELSAN'ın yürüttüğü çalışmalar, milli mühimmatların MMU'ya entegrasyonuna yönelik olarak devam ediyor. TUSAŞ ile imzalanan sözleşme kapsamında, Minyatür Bomba, Akıllı Çoklu Salan ve Lazer Güdümlü Bomba'nın MMU'ya entegrasyonu amaçlanıyor. ASELSAN ve TUSAŞ arasında ayrıca Uçuş Kontrol Sistem Sensörleri ve Kaska Entegre Gösterge için sözleşme görüşmeleri yürütülüyor. 2021 içinde sözleşme imzalanmasıyla bu konudaki çalışmaların da başlaması planlanıyor. MMU Projesi ile yeni nesil bir uçakta olması gereken düşük görünürlük, dahili silah yuvası, yüksek manevra kabiliyeti, artırılmış durumsal farkındalık ve sensör füzyonu gibi teknoloji alanlarındaki çalışmaların sonucunda Türkiye, 5. nesil bir muharip uçağı üretebilecek alt yapı ve teknolojiye sahip ülkeler arasında yerini alacak.

2 yıl önce

Haaretz gazetesi: İsrailli firma Suudi Arabistan'a casusluk teknolojisi satıyor

İsrail'de siber teknoloji alanında faaliyet gösteren bir şirketin Suudi Arabistan yönetimine casusluk teknolojisi sattığı bildirildi. Haaretz gazetesinde yer alan haberde, Suudi Arabistan'ın 2019'dan bu yana İsrailli "Quadream" isimli şirketten casus yazılımlar satın aldığı belirtildi. Haberde, siber teknolojiler alanında faaliyet gösteren Quadream'ın Tel Aviv yakınlarındaki ofisine ilişkin bilgiler paylaşıldı. Şirketin internet sitesinin olmadığına ve Ramat Gam'daki ofisinde herhangi bir tabela bulunmadığına işaret edildi. Biri İsrail ordusunun istihbarat servisinden emekli istihbaratçı olmak üzere 3 kişi tarafından 2016'da kurulan Quadream'ın, ürünlerini Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki InReach isimli şirket üzerinden yurt dışına sattığı ifade edildi. İsrailli siber firmasının cep telefonlarına sızmaya ve hacklemeye yönelik yazılımlara odaklandığı ve müşterileri arasında Suudi Arabistan'ın da yer aldığı kaydedildi. Bir başka İsrailli firma Kaşıkçı cinayetiyle gündeme gelmişti İsrailli siber firmaların adı sık sık Suudi Arabistan'a casus yazılım sattıkları yönündeki haberlerle gündeme geliyor. Daha önce de İsrailli siber teknoloji firması NSO Group'un da Suudi Arabistan'a casus yazılım sattığına ilişkin haberler uluslararası basında yer almıştı. NSO Group'a ait bir casus yazılımın ismi, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili gelişmelerde geçmişti. Kaşıkçı'nın Kanada'da yaşayan arkadaşı Suudi aktivist Ömer Abdülaziz, telefonuna İsrailli şirkete ait casus yazılımın yüklendiğini dile getirmişti. Abdulaziz, casus program sayesinde Kaşıkçı ile yaptığı konuşma ve yazışmaların ortaya çıktığını, Suudi gazetecinin bu konuşma ve yazışmalar sebebiyle öldürülmüş olabileceğini ifade ederek Aralık 2018'de NSO Group hakkında dava açmıştı. Tel Aviv Bölge Mahkemesi, söz konusu davayı, "casusluk amacıyla bir insan hakları savunucusunun telefonunun hacklenmeye çalışıldığı ve bu girişimin ardında NSO Group'un olduğuna yönelik iddialara ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı" gerekçesiyle reddetmişti. ABD’li Ulusal Güvenlik Ajansının eski çalışanı Edward Snowden, İsrail’in Yedioth Ahronoth gazetesinde yayımlanan röportajında, "Eğer NSO, Pegasus teknolojisini, geçmişi insan hakları ihlalleriyle dolu Suudi Arabistan’a satmamış olsaydı Cemal Kaşıkçı şu an hayatta olabilirdi." demişti. Sosyal iletişim ağı WhatsApp da NSO Group hakkında, şirketin mesajlaşma hizmetini geniş kapsamlı casusluk için kullandığını, 20 ülkede, aralarında 100 gazeteci ve insan hakları aktivistlerinin de bulunduğu 1400'den fazla kişiyi izlediğini öne sürerek dava açmıştı. NSO Group ise hakkındaki tüm suçlamaları reddederek, "terörizm ve ciddi suçlarla mücadele etmelerine yardımcı olmak için ülkelere ya da kolluk kuvvetlerine teknoloji hizmeti verdiğini" ileri sürüyor.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Geleceğin teknolojilerine, araçlarına yatırım yapıyoruz

Türk savunma sanayisinin son dönemde geliştirdiği ürünlerin vitrine çıkacağı 15'inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı (IDEF 2021) kapılarını açtı. Fuarda 53 ülkeden 536'sı yerli, 700'ü yabancı olmak üzere toplam 1236 firma, 38 bin metrekarelik alanda ürün ve hizmetlerini sergileyecek, Türk tedarik makamları ve dünyanın dört bir yanından gelen heyetlerle görüşmeler gerçekleştirecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15’inci Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı Açılış Töreni'nde önemli açıklamalarda bulundu.  Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: * Kendi alanında önemli dünya markası haline gelen fuarımızın 15'incisinin hayırlara vesile olmasını diliyorum. 2 yılda bir yapılan fuarımıza katılımı sürekli artması savunma sanayi başarımızın da etkisidir. İmzalanan anlaşmalar ve protokoller savunma sanayi alanında fuarımızın küresel yer edindiğine işaret ediyor. İDEF’21'i böyle bir iklimde gerçekleştiriyoruz.  * Bir önceki fuara 1061 firma ve temsilci katılmıştı. Bu defa 1236 firma ve temsilciyle fuarımızı düzenliyoruz. Aynı şekilde ziyaretçi sayısının da bir önceki fuardaki 76 bin rakamını aşacağını ümit ediyorum. Buradaki görüşmelerin, imzalanacak anlaşmaların şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. * Savunma sanayiyi sıradan ticaret ilişki olarak görmedik, görmüyoruz. Dünyanın en büyük savunma paktı NATO'nun üyesi olarak bölge ve dünya barışına vereceğimiz katkının artacağına inanıyoruz. Savunma harcamalarımızı dengeli arttırarak üzerimize düşenleri yerine getirmenin gayreti içindeyiz.  * Pek çok milli ürünün yer alması bu konuda kastettiğimiz mesafenin ispatıdır. Son 19 yılda savunma sanayinde de bir devrim gerçekleştirdik. Türk savunma sanayinin dışa bağımlılığını azaltmak için çıktığı yolda çok iyi noktaya geldik. 2002'de 62 savunma sanayi projesi yürütülüyorken, bu sayı bugün 750'yi geride bıraktı. Bütçeleri 5,5 milyar dolardan 75 milyar doların üzerine çıktı.  * Firma sayımız da 56'dan 1500'e ulaştı. Yıllık ciroları 1 milyar dolardan 11 milyar dolara yükselmiştir. Dünyada ilk 100 listesine giren ana yüklenicileri ve alt yükleniciler ile KOBİ'leri üniversiteleri sayesinde geniş yelpazede kendi özgün ürünlerine sahip hale geldi.  * Sadece kendimize değil dostlarımızın müttefiklerimizin istifadesine açtık. İhracatımızda da görüyoruz. 250 milyon doları bulmayan savunma ve havacılık ihracatımız 3 milyar dolar sınırını geride bıraktı. Sektörün araştırma geliştirmeye ayırdığı bütçenin 49 milyon dolardan 1,5 milyar doların üzerine çıkmış olmasıdır. * Kara hava denizde ulaştığımız seviyenin başında İHA'lar geliyor. Tasarımı üretimi satışında ilk 3-4 ülkesi arasında yer alıyoruz. Elde ettiğimiz başarıların gerisindeki bir diğer önemli faktör küresel tedarikçilerin çıkardığı zorlukları aşmak için savunma sanayine yüklenmişti. * Terörle mücadelesinin en kritik anlarında yalnız bırakılan sınırları tehdit altındayken ihtiyaç duyduğu hiçbir ürüne ulaşamayan ülke olarak kendi ihtiyacımızı karşılayacak adımlar atmaya mecbur kaldık.  * Geldiğimiz seviye bizi büyük hedeflere yönlendirmiştir. Bugünün ihtiyaçlarının ötesinde geleceğin ürünlerine yatırım yapıyoruz. Yapay zeka temelli çalışan araçlar konusunda iddialı projeler yürütüyoruz. Geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek her alanda varız olacağız. Dostlarımızla paylaşmak vazgeçilmez önceliğimiz olacaktır. * Eğer barış istiyorsan daima savaşa hazır olmalısın sözü savunma sanayindeki hedefimizin en güzel ifadesidir. Bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli görme zihniyeti, bizim değer, toplum ve devlet dünyasında zerre kadar karşılığı yoktur. Türkiye bir yerde bayrak gösteriyorsa orada o barışı sağlamaktır tek gayesi. Dostlarımıza göğsümüzü gererek tüm samimiyetimizle birlikte kazanmayı teklif ediyoruz. Biz asla sınırlarından binlerce kilometre ötede güya terörle mücadele adı altında sivil masum demeden insanların başına bomba yağdıranlardan olmadık olamayacağız.

2 yıl önce

BAE Endüstri ve İleri Teknoloji Bakanı el-Cabir: Türkiye yakın, bölgesel bir komşu olarak bizim için doğal bir ortak

Sultan el-Cabir, Türkiye ve BAE ilişkilerini TRT Haber'e değerlendirdi. Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan'ın Türkiye ziyaretinin birçok açıdan büyük önem taşıdığını belirten Sultan el-Cabir, "Bu ziyaret, BAE ile Türkiye'nin bölge için daha barışçıl, istikrarlı ve müreffeh bir gelecek vizyonu üzerinde birlikte çalıştığı bir zamana denk geliyor. Bu iş birliğinin odak noktası, hoşgörü, karşılıklı yarar, ortak çıkarlar ve elbette köprüler kurmaktır." diye konuştu. Cabir, ziyaretin temel amacının, ticareti, iş ortaklıklarını geliştirerek ve başarılı sürdürülebilir yatırımları güvence altına alarak ekonomik değer yaratılmasını desteklemek olduğunu vurgulayarak "BAE ve Türkiye, bölgedeki en dinamik iki ekonomiye ve topluma sahiptir. İkimiz de farklı kültürlere sahibiz, ikimiz de ekonomik yola odaklandık ve ekonomik sürecin sürdürülebilir bir geleceğin anahtarı olduğuna inanıyoruz." dedi. "İKİ ÜLKENİN DE ÇOK GÜÇLÜ ORTAK TEMELLERİ VAR. BUNU GELİŞTİREBİLİRİZ VE GELİŞTİRMELİYİZ" Türkiye- BAE ilişkilerinin yeni olmadığını söyleyen Cabir, iki ülkenin uzun yıllar boyunca sosyal, ekonomik ve kültürel iş birliğinde bulunduğunu dile getirdi. Cabir, BAE'nin Türkiye'nin bölgedeki en büyük ticaret ortağı olduğuna işaret ederek "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daveti üzerine Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan'ın ziyareti bu ilişkiyi yeni bir seviyeye taşıma konusunda gerçekten yeni bir döneme işaret ediyor. İki ülkenin de çok güçlü ortak temelleri var. Bunu geliştirebiliriz ve geliştirmeliyiz." ifadelerini kullandı. "DAHA FAZLA İŞ BİRLİĞİ VE DAHA FAZLA YATIRIM İÇİN YENİ YOLLAR BELİRLEYEREK BAŞARILI YATIRIMLARI GELİŞTİRMEYE HAZIRIZ" İki ülke arasındaki ortaklığı kapsamlı bir şekilde ele aldıklarını anlatan Cabir, bu iş birliğinin iki ülke arasındaki mevcut temel üzerine inşa edileceğini ve ekonomik ticaret ile birden çok sektördeki sosyal bağların geliştirileceğinin altını çizdi. Cabir, şöyle devam etti: "Elbette bu enerji, sağlık, gıda, tarım, lojistik, limanlar, ulaşım, sanayi, imalat, altyapı, finans ve sermaye piyasalarını, teknoloji, turizm, kültür ve daha fazlasını kapsıyor. Ayrıca iklim değişikliği, enerji, gıda ve su güvenliği gibi küresel sorunları ele almak için ortaklıklar kurmayı da amaçlıyoruz. Bildiğiniz gibi, BAE Türkiye'nin en büyük bölgesel ticaret ortağıdır. BAE'nin Türkiye'ye ihracatı 2019'dan 2020'ye kadar yüzde 110'dan fazla arttı ve toplam ticaret yüzde 21 artış gösterdi. BAE, son 5 yılda çoğunlukla Türkiye'nin ulaşım, yenilenebilir enerji ve turizm sektörlerine yatırım yaptı. BAE'deki Türk yatırımları da inşaat, otomotiv parçaları ve yenilenebilir enerjiye odaklandı. Şimdi bir sonraki aşamaya geçmeye ve daha fazla iş birliği ve daha fazla yatırım için yeni yollar belirleyerek bu başarılı yatırımları geliştirmeye hazırız. Bu ortaklıkları çeşitli alanlarda ve çeşitli endüstrilerde genişletmeyi dört gözle bekliyorum." "TÜRKİYE YAKIN BİR BÖLGESEL KOMŞU OLARAK BİZİM İÇİN HARİKA BİR DOĞAL ORTAK" Aslında bunun kendilerinin ve daha geniş bir bölge için ortak çıkar, genel bağlılık ve barış, istikrar ve gerçek refah için ortak vizyonu olduğunu aktaran Cabir, "Çeşitli Türk mevkidaşlarımız ve ortaklarımızla yaptığımız görüşmelerden, çok benzer bir bakış açısına sahip olduğumuz ve ikimiz için de stratejik olarak önemli olan bir dizi konuda hemfikir olduğumuz çok açık ve net bir şekilde ortaya çıktı." dedi. Cabir, öte yandan "ortaklık sanatının" kendi DNA'larında olduğunu belirterek, geçmiş yıllardaki başarılarının da anahtarı olduğunu vurguladı. Bakan Cabir, BAE'nin 50. altın yıl dönümünü kutlarken ortaklıklar ve köprüler kurmanın, gelecek 50 yıllık kalkınma planlarının merkezinde olmaya devam edeceğini kaydetti. Bölgesel ve küresel ortaklarla birlikte sürdürülebilir ekonomik büyüme ve refahı önceliklendirmeye odaklandıklarını belirten Cabir, "Bu, Türkiye gibi dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle daha güçlü ekonomik, ticari ve kültürel bağlar kurmak anlamına gelir. Türkiye yakın bir bölgesel komşu olarak bizim için harika bir doğal ortak." diye konuştu. Türk halkını BAE'ye davet eden Cabir, Türkiye dahil 192 ülkenin "akıllarını birleştirmek ve geleceği yaratmak için" nasıl bir araya geldiğini kendi gözleriyle görmeleri için Dubai'deki Expo 2020'yi ziyaret etme tavsiyesinde de bulundu.

2 yıl önce

Milli Muharip Uçak TF-X Amerikan basınında: ABD ve Rus teknolojisi yerli savaş uçağında birleşiyor

ABD merkezli DefenseNews gazetesi, Türkiye'nin beşinci nesil savaş uçağı TF-X projesiyle ilgili dikkat çeken bir makale yayımladı. Makalede, projenin Amerikan-Rus teknolojilerinin bir birleşimi olacağı belirtildi. Star.com.tr'de yer alan habere göre, Makalede, Türkiye'nin, TF-X programı kapsamında ilk etapta General Electric'in yan kuruluşu GE Aviation tarafından üretilen art-burning turbofan jet motoru olan F110 motorunu kullanacağı belirtilirken, General Electric'in F118 motorunun, Türkiye'de halihazırda devlet kontrolündeki bir şirket olan Eskişehir TUSAŞ Motor Sanayii'nde lisans altında üretildiği ifade edildi. TF-X İLK ETAPTA F-110 MOTORU Makalede, Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir'in 4 Aralık'ta TF-X ile ilgili bazı açıklamalarına yer verildi. Demir bu açıklamasında, TF-X programının bir sonraki aşamasının modifikasyonlar, geliştirmeler, iyileştirmeler ve yerli üretime geçişi içereceğini söyleyerek, şu ifadeleri kullanmıştı: 'Yerli olarak üretmek istediğimiz[TF-X]parçaları hakkında Rusya ile görüşeceğiz... F110 motor tedariki konusunda herhangi bir sorun yok.' Ancak makalede, Kongre'nin büyük olasılıkla Türkiye'ye motor satışlarını desteklemeyeceğine dikkat çekildi. RUSYA'DAN ALINACAK TEKNOLOJİLER İddiaya göre, TF-X'i tasarlayan, geliştiren ve inşa eden Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'nden bir kaynak, isminin açıklanmaması kaydıyla Defence News'e konuştu. Kaynak, "Rusya aeroakustik, aerotermodinamik ve savaş uçağı inşa edecek altyapıya sahip. Rusya, beşinci nesil bir turbofan motoru üretmek için teknolojiye sahip. İş birliği ayrıca aviyonik, tahrik sistemi, radar, sensörler, fırlatma koltuğu ve veri bağlantı sistemlerini de içerecek." dedi. Savunma Sanayii Başkanlığı geçtiğimiz günlerde TF-X'e güç sağlayacak yerli bir motorun geliştirilmesi için Türk şirketlerine bir teklif talebinde bulundu. Demir, teklif talebinin Türkiye'de savaş uçağı motoru teknolojisi geliştirmek için bir yol haritası oluşturmayı hedeflediğini söyledi. Demir, "Teklif talebi, ulusal motor geliştirme çabamızda yeni bir adımdır." dedi. ABD'NİN ŞANTAJI TF-X'İ HIZLANDIRDI Temmuz 2019'da ABD, Ankara'nın Rus yapımı S-400 füze savunma sistemini satın alma kararından vazgeçirmek için tehdit ve şantajlara başladı. ABD, tehdit ve şantajlara boyun eğmeyen Türkiye'yi, Amerikan liderliğindeki çok uluslu F-35 Müşterek Taarruz Uçağı programından çıkardı. Türkiye o zamandan beri TF-X programına hız verdi. Hükümet, TF-X programının 1. Aşaması için ek 1,3 milyar dolar ayırdı. Program üzerinde toplam 6.000 mühendis çalışıyor ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii, uçak için ilk hangarını yakında inşa edeceğini duyurdu. Türkiye, ilk TF-X'i 2023'te hangardan çıkarmayı ve 2025 veya 2026'da uçurmayı hedefliyor.

2 yıl önce

TL’nin değer kazanmasıyla temel tüketim ürünleri başta olmak üzere, akaryakıt, otomotiv, teknoloji ve daha pek çok sektörde gelen zamlara indirim bekleniyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın TL’ye destek açıklamalarının ardından ise kur hızla geriledi. Şimdi vatandaş bu düşüşün, fiyatlara da aynı hızda indirim olarak yansımasını bekliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki akşam açıkladığı TL’yi özendirici yeni düzenlemeler, döviz kurlarında sert düşüşleri beraberinde getirdi. 18.40 ile zirveden işlem gören dolar, açıklamaların sonrasında hızla değer kaybetti. Dolardaki düşüş yüzde 30’u aştı. TL mevduatın teşvik edilmesi ve kurda yaşanan düşüşlerin ardından gözler, son haftalarda rekor zamlara sahne olan otomotiv, perakende, teknoloji gibi sektörlere yöneldi. Kurdaki artışı sebep göstererek son günlerde fiyatları 'kur artacak' diye önden beslemeli yükselten firmalardan, vatandaş şimdi aynı hızda fiyat indirimi bekliyor. AKARYAKIT FİYATINDA YÜZDE 15 DÜŞÜŞ ÖNGÖRÜLÜYOR Bu yönde ilk adım dövize en duyarlı sektörlerden biri olan akaryakıtta atılmıştı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), TL’ye destek paketinin açıklandığı gece yaptığı duyuruyla, dünden itibaren geçerli olacak benzine 62, motorine 55, otogaza ise 57 kuruş zammın, sektörün de desteğiyle durdurulduğunu açıkladı. Posta'da yer alan habere göre Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS) Başkanı Fesih Aktaş da dünkü açıklamasında kurdaki düşüş nedeniyle bu hafta içinde benzin, motorin ve LPG ürünlerinin tamamına yansıyacak bir indirim beklendiğini söyledi. Fiyat düşüşünün yüzde 15’leri bulması öngörülüyor. KIYAFETTE İLK ADIM Akaryakıt sektöründe fiyat düşürüleceği yönünde resmi açıklama yapılırken, perakende sektöründe de bazı adımlar atıldı. DeFacto, ürünlerinde dün itibarıyla indirime gittiklerini açıkladı. DeFacto Üst Yöneticisi (CEO) İhsan Ateş, “Her yıl 30 bini aşkın çeşitte, 130 milyon adet ürün satışı gerçekleştiriyoruz. 30 bin çeşit ürünümüzün yüzde 60’ında fiyatları indirdik. Kuruluşumuzdan bu yana tüketicimizin kaliteli ürünleri ulaşılabilir fiyatlarla satın almasını sağlaması amacında olduk. Tüm zorlu dönemlerde olduğu gibi şimdi de sorumluluk alıyoruz” dedi. OCAK AYI BEKLENİYOR Dikiş makinesi markası olan Singer de indirimi gündemine aldı. Bu yılın başında market zincirlerinden biri olan A101’e verdikleri bir ürünün fiyatının o dönemdeki kura göre 449 lira olduğunu, ancak son aylardaki piyasadaki dalgalanma sonucu fiyatın 749 liraya kadar yükseldiğini belirten Singer Türkiye Genel Müdürü Sinem Kınran Parlak, bugünlerde kurdaki yaşanan düşüşü fiyatlarına yansıtacaklarını söyledi. Amerikan merkezli bir marka olduklarını hatırlatan Parlak, “Yurtdışından bize aylık kura göre ortalama bir fiyat bilgisi veriliyor, ona göre ilerliyoruz. Ocak ayında da kurdaki düşüş göz önünde bulundurularaktan yeni fiyatlarımız oluşacaktır ve mutlaka indirim fiyatlara yansıtılacaktır” diye konuştu. GÖZLER ZİNCİR MARKETLERDE Son dönemde temel tüketim ürünlerine gelen zamlar dikkat çekti. Özellikle zincir marketlerde gözle görülür fahiş fiyatlar vatandaşların tepkisine neden olurken, kurdaki her yükseliş sonrası bu zamlar katlanarak arttı. Şimdi kurda yaşanan düşüşle birlikte marketlerdeki zamların da aynı oranda geri alınması beklentisi oluştu. Bazı marketlerin sabah saatlerinden itibaren bazı ürünlerde indirimli etiketler koyduğu görüldü. ETİKETLER ACİLEN GÜNCELLENMELİ İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, üyelerine de açık çağrıda bulunarak, fiyatlara acilen güncelleme yapılması gerektiğini söyledi. Avdagiç, “Üreticiden dağıtıcıya, toptancı, perakendeci, distribütörler herkes sorumluluğunda hareket etmeli. Fiyatlar yukarıya füze hızıyla çıktıysa paraşüt hızıyla inmemeli. Aşağıya da kur seviyesi dikkate alınarak risk pirimlerini de minimize ederek yeni fiyatlar oluşturmalı. Bir an önce tüketicinin görebileceği şekilde çarşıya pazara yansıtılması beklentisi içerisindeyiz. Duyarlı davranan satıcıları, firmaları tüketici de mükafatlandırsın. Fiyat indirimlerini hızlı bir şekilde hayata geçirenleri tercih etsinler” dedi. OTOYA YÜZDE 10 YANSIDI Fiyat indiriminin beklendiği sektörlerin başında otomotiv geliyordu. Gözler, son dönemde karaborsaya düşen, denetimler sonucu tespit edilen stokçuların büyük ceza aldığı otomotiv piyasasına çevrilmişti. Sektörden beklentiler yönünde indirim açıklamaları gelmeye başladı. Citroen, Opel ve Peugeot, fiyatlarını ilk indiren markalar arasında yer aldı. Bu markalar, dün itibarıyla tüm modellerinde fiyatları ortalama yüzde 10-11 arasında düşürdüğünü açıkladı. Opel Corsa 1.2 motor manuel vites 359 bin 900 lira, Citroen’in en ucuz otomobili C3 1.2 manuel vites 332 bin liradan indirimli olarak satışa sunuldu. ARTIŞ DURDURULDU Renault, Dacia BMW, Nissan, Hyundai gibi markalar ise fiyat listelerini güncellemeye başladı. Kur nedeniyle yeni fiyat artışına hazırlanan bazı firmalar da bu işlemi durdurdu. Eski fiyatları listeledi. Döviz kuruna endeksli otomobil fiyatları, son 1 ayda yüzde 50’den fazla artmıştı. Bazı modellerde fiyat yükselişi yüzde 100’ü bulmuştu. İkinci elde ise piyasa adeta durdu. ‘Fiyatlar inecek’ beklentisiyle vatandaşlar ikinci el araç alımı için beklemeye geçti. 20 gün içinde ikinci el araç fiyatlarında da geri çekilme öngörülüyor.

2 yıl önce

Bir milli başarı öyküsü daha! Kritik tesisleri ASELSAN teknolojisi koruyacak

ASELSAN'dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye'nin teknolojik bağımsızlık vizyonu ışığında sivil sahalardaki atılımlarını devam ettiren şirketin, güvenlik sistemleri ürün ailesine ARIN X-ray bagaj kontrol cihazları eklendi. Şirketin, X-ray cihazları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Gaziantep'te gerçekleştirdiği toplu açılış töreniyle kullanıma sunuldu. Yerli ve milli olarak üretilen cihazı yerinde inceleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ürünün özellikleri hakkında bilgi aldı. X-ray bagaj kontrol cihazları, havaalanları, limanlar, sınır kapıları, gümrükler, devlet binaları gibi birçok tesisin güvenliğinin sağlanmasında kritik öneme sahip bulunuyor. Yeni geliştirilmiş cihazlar, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğüne Gaziantep Havalimanı'nda kullanılmak üzere 18 adet olarak teslim edildi. ASELSAN ve HTR'nin yerli olarak milli imkanlarla 11 ay gibi kısa sürede geliştirdiği ARIN X-ray bagaj kontrol cihazları, etkin atom numarasına göre organik, inorganik, metal madde ayrımı ve 6 renkli gösterim yapabiliyor. Cihazlarda otomatik patlayıcı tespiti, yüksek yoğunluklu bölgeyi görüntüleme, yüksek yoğunluk alarmı, yoğunlukta zoom kabiliyeti (renkli ve siyah beyaz), organik sıyırma, otomatik geometrik ve radyometrik düzeltme fonksiyonu, tünel giriş-çıkışlarının kamerayla izlenmesi ile genişletilebilir kurgusal tehdit kütüphanesi kabiliyetleri bulunuyor. Proje kapsamında Tokat Havalimanı yeni terminal binasına da 12 adet ASELSAN ARIN X-ray bagaj kontrol cihazının 2022'de teslim edilmesi planlanıyor. "Bir milli başarı öyküsü daha" Açıklamada görüşlerine yer verilen ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Haluk Görgün, sistemin bir milli başarı öyküsü olduğunu belirterek, "ASELSAN mühendislerinin milli imkanlarla kısa sürede geliştirdiği ARIN X-ray bagaj kontrol cihazlarımız Gaziantep'e ve ülkemize hayırlı olsun. Nerede yüksek teknoloji varsa ASELSAN'ın milli imzası orada olmaya devam edecek." değerlendirmesinde bulundu.

1 2 3 4