19 Nisan Cuma 2024
2 yıl önce

Dışişleri'nden İsrail'e sert tepki

Dışişleri Bakanlığı, İsrail güvenlik güçlerinin aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu bazı Filistinlilerin insan onurunu rencide eden görüntüler eşliğinde gözaltına alınmasını kınadı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: Karar, İslam karşıtlığının ve Müslümanlara yönelik tahammülsüzlüğün Avrupa'da kurumsal ve hukuki bir kimliğe kavuşturulma çabalarının yeni bir örneğini oluşturmaktadır. Müslümanların hoşgörüsüzlük, nefret söylemi ve hatta şiddete maruz kaldıkları, yaygın şekilde damgalandıkları ve sosyo-ekonomik alanlarda dışlandıkları, özellikle Müslüman kadınların bu durumdan daha da olumsuz etkilendikleri bir vakıadır. DİN ÖZGÜRLÜĞÜ YOK SAYLIYOR İnkarı mümkün olmayan ve geçmişteki acı tecrübelerden ders alınmadığını gösteren bu tehlikeli eğilim Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonunun (ECRI) ve Birleşmiş Milletler Din ve İnanç Özgürlüğü Raportörü'nün raporlarında da vurgulanmaktadır. Hal böyleyken, Avrupa'yı rehin alan İslam düşmanlığının, ırkçılığın ve nefret zehrinin giderek yükseldiği bir dönemde, ABAD kararı, din özgürlüğünü yok saydığı gibi, ayrımcılığa da zemin ve hukuki kılıf kazandıracak bir nitelik taşımaktadır. Hukuken ve vicdanen yanlış, körükleyeceği İslam düşmanlığı bakımından tehlikeli söz konusu kararı kınıyoruz

2 yıl önce

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan'dan muhalefete tepki: Gözaltı süresinin uzatılmasından niye rahatsızsın, FETÖ'cü memurların atılmasından sen niye rahatsızsın Allah aşkına?

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, muhalefetin direnmesine rağmen TBMM'de kabul edilen 'Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne ilişkin değerlendirmede bulundu. Turan, örgütlü suçlarda gözaltı süresinin uzatılmasına ve kamudan ihraçlara ilişkin OHAL yetkisini 1 yıl daha uzatan 26 maddelik torba kanunun çok farklı kesimlerin uzun süredir beklediği ve özellikle pandemi sürecinde esnafın ve işverenin yükünü azaltmak, ekonomiyi canlandırmak amacıyla önemli düzenlemeler içerdiğini söyledi. Turan, en önemlisi FETÖ ile mücadele anlamında iki konuda OHAL yetkisinin uzatıldığını hatırlatarak, muhalefetin aksine düzenlemenin toplumun merakla beklediği bir kanun olduğunu söyledi. ‘TOPLUMUN FARKLI KESİMLERİ BEKLİYORDU’ Turan, 26 maddeden oluşan torba yasa görüşmeleri sürecinde muhalefetin sadece birkaç maddeyi öne çıkarmasından kaynaklı, OHAL ithamından kaynaklı bir gündem oluştuğuna vurgu yaparak, "Oysa bu kanun çok farklı sosyal kesimlerin ilgilendiği, çok farklı sosyal kesimlerin beklediği farklı konular içeriyordu. Örneğin, köy korucularımızın maaşlarının revize edilmesi, tütün üreticilerimizin cezalarının ertelenmesi, çek yasasından kaynaklanan bazı sorunların giderilmesi gibi birçok konuyu revize eden, düzenleyen bir kanun teklifi. Hatta depremde evleri zarar gören vatandaşlarımıza destek içeren bir kanun teklifiydi. Ancak muhalefet tarafından dön-dolaş-gel üç konu varmış gibi değerlendirildi" dedi. 'İLK İŞ OHAL'İ KALDIRDIK' Turan, hak etmedikleri bir ithamla karşılaştıklarını kaydederek, "Bu kanun güya OHAL'i getiriyordu. Oysa, AK Parti kurulduğu günden bugüne kadar hep OHAL tarzı olağanüstü dönemlere şerh olmuş, hep karşısında durmuş bir parti. Bizi kıymetli kılan demokrasinin yanında olmak, bu ülkenin özgürlüğüne, refahına iş yapmak. Biz 2002 yılında iktidar olduğumuzda, ilk iş Güneydoğu Bölgemizde OHAL'i kaldırmış insanlarız. Biz FETÖ’den başka hiçbir zaman olağanüstü hali gündeme getirmemiş insanlarız. Hatta FETÖ’nün hain darbe girişiminden sonra Meclisimizin ilan ettiği OHAL'in ilk imkanda 2018'de kaldırılmasını sağlamış insanlarız. Ama önümüzde bir gerçek, bir problem var; bu problemleri değerlendirerek adımlar attık. OHAL'i süresi kadar kabul edip, süresinde kaldırma imkanı bulduk" diye konuştu. 'ASLA OLAĞANÜSTÜ HAL KANUNU DEĞİL' FETÖ ve terörle mücadele kapsamında hazırlanan düzenlemelerin ihtiyaçtan kaynaklandığını vurgulayan Bülent Turan, "Önümüzde sinsi bir örgüt var; normal bir örgüt yok. İnsanlar 'mahrem imam' adıyla en mahrem yerlere gelmişler, işler yapmışlar. Her gün bir ilde operasyon olmuyor mu? Her gün bir ilde emniyetimiz, askerimiz başta olmak üzere adım atılmıyor mu? Bazı konularda savcılarımızın, emniyetimizin kanun talebi var. Biz bunu değerlendirdik. Bu kanun asla olağanüstü hal kanunu değil. Olan iki konuda süre uzatılması. Bir tanesi memuriyetten menedilmesi durumunda daha önce verilen hakkın 1 yıl daha uzatılması; 5 yıl, 20 yıl değil, 1 yıl daha şu an mevcut olan usulün devam etmesi. İkincisi; gözaltı süreleri 4 gündür. Bu gözaltı süresinde eğer ilgilinin terörle iltisakı varsa, mahkeme kararı olmak kaydıyla, iki defa daha 4 gün imkan veriyor. Yani yargı kararı olmak kaydıyla 12 güne çıkarıyor. Her suç değil, her zaman değil ve emniyetin ve savcının değil, sadece yargı kararı olmak kaydıyla 12 güne çıkarıyor. Ortada bir problem var FETÖ ile ilgili. Buna ilişkin mücadele ile ilgili büyük bir irade var. Kurumların da beklentileri var. Bunları değerlendirmeyecek miyiz, adım atmayacak mıyız?" değerlendirmesinde bulundu. 'FETÖ'YE Mİ TESLİM EDECEĞİZ TÜRKİYE'Yİ?' Muhalefetin, FETÖ’ye yönelik mücadelede atılan her adıma karşı çıktığını savunan Turan, "Biz eski yıllarda MİT yasası çıkardık; muhalefet karşı çıktı. Güvenlik kanunu çıkardık; muhalefet karşı çıktı. Biz bu adamın bankasını kapattık, karşı çıktılar gazetelerini kapattık karşı çıktılar, dershanelerini kapattık karşı çıktılar. 'Gazeteyi kapatma, bankayı kapatma, dershanesini kapatma' peki biz nasıl FETÖ ile mücadele edeceğiz? Her adımımızda karşı çıktılar. ‘Olağanüstü hal olmasın, süre uzatması olmasın.’ Şunu sormak isterim; asla olmaz ama CHP’nin iktidar olduğu bir Türkiye’de FETÖ ile mücadele olmayacak mı? FETÖ ile ilgili tedbirler alınmayacak mı? Biz FETÖ'ye mi teslim edeceğiz Türkiye’yi? O yüzden herkes kendi kurumlarımız başta olmak üzere kendimiz başta olmak üzere, kendi yapılarındaki FETÖ'cülerle mücadelede çok yoğun mesai harcamak durumunda, çok hızlı iş yapmak durumunda. Biz de Türkiye’nin çok olağan bir döneme girmesini isteriz. Demokrasimizi daha da büyütmek, ekonomimizi daha da büyütmek isteriz. Ama Türkiye 'Gezi' gibi, 'FETÖ' gibi çok farklı uluslararası operasyonların göbeğinden geçti" diye konuştu. 'ACABA FETÖ MÜ TALİMAT VERİYOR?' Muhalefet partilerinin torba kanunda yer alan ve özellikle FETÖ ile mücadele kapsamında getirilen iki düzenlemeye karşı çıktıklarının altını çizen Turan, "Bu işin iki ihtimali var. Bir; klasik iyi niyetli yaklaşımımız; o da sürekli iktidarın yaptığı her şeye karşı çıkan bir anlayış. Ne yaparsak yapalım ne dersek diyelim hep karşı çıkan, hep bizi eleştiren bir anlayış. Buna saygı duyuyoruz. Ama bu başarılı bir muhalefet değil. Kötü olan hiçbir kanuna olağanüstü direnç göstermeyen, hiçbir kanununda sabaha kadar Meclisin çalışmasını engellemeyen 2-3 parti maalesef, FETÖ ile mücadelede çok önemli kriter olan, önemli imkan sağlayan 2 madde ile ilgili sabaha kadar bizi uğraştırdılar. Acaba diyorum; klasik muhalefet ötesinde FETÖ mü talimat veriyor, FETÖ mü 'direnin' diyor? Yoksa akıl karı değil. Gözaltı süresinin uzatılmasından niye rahatsızsın, aynı şekilde FETÖ’cü memurların atılmasından sen niye rahatsızsın Allah aşkına? Bunun adı muhalefet değil, bunun adı FETÖ’ye hizmet diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Mustafa Akıncı'ya tepki

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Adana İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı. "Mustafa Akıncı hiçbir zaman Kıbrıs Türkü'nün tezlerini savunmadı" Bir gazetecinin, Akıncı'nın, Erdoğan'ın 19 Temmuz'da KKTC'ye gerçekleştirdiği ziyarette yaptığı KKTC Cumhurbaşkanlığı Külliyesi binasıyla ilgili ifadelerine yönelik sözlerini hatırlaması üzerine Çelik, şöyle konuştu: "Bu açıklamayı yapan eski Cumhurbaşkanı Akıncı, görev yaptığı dönem içerisinde hiçbir zaman Kıbrıs Türkü'nün tezlerini savunan açıklamalarıyla gündem olmadı. Bakın görev yaptığı dönem içerisinde Akıncı'nın gündem olduğu konulara... Sürekli olarak Rum tezlerine yakın duran açıklamalarıyla her zaman gündem oldu. Hatta ben bir açıklamamda söylemiştim; Akıncı bir açıklama yaptığı zaman Kıbrıs Türk'ünden ve Türkiye'den tepki görüyor ama Güney Kıbrıs'taki ve Yunanistan'daki gazeteler, Akıncı'nın açıklamalarını her zaman memnuniyetle karşılıyor. Örneğin, tarihimize bile saldıran açıklamalar yaptı. Kendi söylediklerini savunmak için güya... Hatay'ın Türkiye'ye katılmasını bile eleştiren bir açıklama yapmıştı biliyorsunuz. Dolayısıyla her şeyi birbirine karıştıran bir yaklaşım içerisine girdi." "Cumhurbaşkanı'mız tavizsiz bir siyaset yürütüyor" Çelik, KKTC Cumhurbaşkanlığının son derece onurlu, saygın bir makam olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: "O makamın saygınlığı çerçevesinde Kıbrıs Türkü'nün haklarının, menfaatlerinin savunulması bakımından bütün KKTC Cumhurbaşkanları çok güçlü bir tavır ortaya koymuşlardır. Bir tek Sayın Akıncı, bütün bu çizginin dışına çıkarak, sürekli olarak itibarı Rum tezlerine yakın olmakta arayan bir yaklaşım içerisine girdi. Bakın bu açıklamasında da Cumhurbaşkanı'mızın yaptığı açıklamayı, bir lütuf gibi başkasının bir açıklaması gibi değerlendiriyor. Türkiye'yi başkası olarak gören bu zihniyet, Rum tezlerine ise son derece büyük bir yakınlık hissiyle her zaman yaklaşmıştır. Cumhurbaşkanı'mız siyasi hayatının her safhasında Kıbrıs Türkü'nün davasını ve KKTC'nin hak ve menfaatlerini savunmayı, kendi siyasetinin en temel öğelerinden biri haline getirdi. Bugün de KKTC'ye karşı yapılan çeşitli saldırılar karşısında, Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerinin gasbedilmeye çalışılması karşısında Cumhurbaşkanı'mız tavizsiz bir siyaset yürütüyor." "Türkiye, KKTC'ye desteğini sürdürecek" Türkiye'nin, KKTC'nin ve Kıbrıs Türkü'nün yanında güçlü bir duruş sergilediğinin altını çizen Çelik, "KKTC'nin eşit statüye sahip egemen bir devlet olarak ihtiyaçlarının giderilmesi, geleceğe daha güçlü bir şekilde yürümesi konusunda da Türkiye, şimdiye kadar olduğu gibi şu anda da desteğini sürdürüyor. Bundan sonra da desteğini sürdürecek. Cumhurbaşkanı'mızın orada yaptığı açıklamaları, bu şekilde değerlendirmek lazım" dedi. Çelik, Erdoğan'ın, KKTC'nin gücü ve tezleri için Kıbrıs Türkü'nün haklı davasına verdiği desteği anlatarak, şu değerlendirmede bulundu: "Bundan Kıbrıs Türkü'nü savunan hiç kimse rahatsız olmaz. Bakın kim rahatsız olmuştur? Eski Cumhurbaşkanı Akıncı rahatsız olmuş. Rumlar rahatsız olmuş. Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin tezlerini savunanlar rahatsız olmuştur. Dolayısıyla Sayın Akıncı'nın kendi dönemi içerisinde KKTC'nin hak ve menfaatlerini koruma konusunda son derece yanlış bir yerde durduğunu, KKTC'nin itibarını savunma konusunda büyük zaaflar içerisinde olduğunu her zaman müşahede ettik. Dolayısıyla Sayın Akıncı, Kıbrıs Türkü'nün davasına en güçlü desteği veren Sayın Cumhurbaşkanı'mıza saldırmayı, Türkiye'yi sürekli olarak karşısına almayı bir siyaset tarzı olarak tamamen benimsemiş gözüküyor. Yapması gereken, Kıbrıs Türkü'nün dostu olanlarla, Kıbrıs Türkü'ne destek verenlerle beraber yürümek, Kıbrıs Türkü'nün karşısındaki Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan'la yürüyenlere karşı olmaktı ama görüldüğü gibi bir kere daha Kıbrıs Türkü'nü değil, Rum tezlerine destek verenleri sevindirecek bir açıklama yapmıştır. Dolayısıyla yaptığı açıklamada kendisi açısından değerlendirmesi gereken şey şudur; itibar kavramı üzerine bir değerlendirme yapmış. KKTC Cumhurbaşkanlığı makamında bulunmuş birisi olarak bütün görev dönemi boyunca itibarı Rum tezlerine yakın durmakta aramasını kendisini iyi bir şekilde sorgulaması, değerlendirmesi lazım. Her zaman için yaptığı açıklamalar Rum tezlerinin yanında durmak, Kıbrıs Türkü'nün tezlerine karşı durmak şeklinde maalesef ortaya çıkmıştır." "Herhangi bir çözüm önermedikleri gibi sadece karşı çıkmakla yetiniyorlar" Çelik, Gazimağusa'da bulunan Maraş bölgesinin tekrar açılmasıyla ilgili karara gösterilen tepkileri takip ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve İsrail'den gelen tepkileri okudum, takip ediyorum. Burada şu sorunun sorulması gerekiyor, 'Bu tepkiyi gösterenler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin gasbedilen hak ve menfaatleri karşısında niçin seslerini çıkarmıyorlar?' Bürgenstock zirvesi ve Crans Montana zirvesinden beri verilen sözler var. Örneğin Bürgenstock zirvesinden sonra Türkiye ve Kıbrıs Türkü 'Evet' derse, diğer taraf 'Hayır' derse KKTC üzerindeki ambargolar kalkacaktı. Bu açık ve net bir şekilde verilen sözdü ama ne oldu, Bürgenstock zirvesi sonrasındaki referandumda Kıbrıs Türkü 'Evet' dedi, Türkiye de bu kampanyayı destekledi. Rumlar 'Hayır' dediği halde, Yunanistan da bu 'Hayır' kampanyasını desteklediği halde, gittiler, 'sınır sorunu olan bir ülke Avrupa Birliğine alınmaz' prensibini çiğneyerek Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ni Avrupa Birliğine aldılar. Dolayısıyla burada mağdur olan, hakları gasbedilmeye çalışılan taraf Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir. Sürekli olarak masaya oturuyoruz. Masaya oturduğumuzda Rumlar aynı maksimalist tezleri getirip, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni eşit statüde bir toplum, devlet olarak tanımadan tamamen uzak, Güney Kıbrıs'ın tamamen bir parçası haline getirmeye çalışıyorlar. Bütün bu tabloya baktığınız zaman o çözüm modelinin tamamen tıkandığı ve işlevsiz hale geldiği görünüyor. "Bu sürdürülebilir bir tutum değil" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın artık iki devletli çözüm modelinin tartışılması gerektiğini ve diğer çözüm modellerinin hiçbir işlevinin olmadığını belirttiğini anımsatan Çelik, şunları kaydetti: "Bunun karşısında tez söyleyenler ise herhangi bir çözüm önermedikleri gibi sadece karşı çıkmakla yetiniyorlar. Bu sürdürülebilir bir tutum değil. Dolayısıyla burada Türkiye'nin ve şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamının savunduğu bir tez çerçevesinde Maraş'la ilgili tasarruflarda bulunuluyor. Bunun karşısında yapılan açıklamaları, Kıbrıs'ın sahibi olarak Rum kesimini tanımak, Türk kesiminin hak ve menfaatlerini görmezden gelmek anlamına geldiğini değerlendiriyoruz. Bu açıklamaları yapan herkesin eşit iki devlete ve topluma dayanan hakkaniyetli bir yaklaşım içerisinde olmasını, bu açıklamaları bu çerçevede gözden geçirmesini bekleriz. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'mızın dünkü Kıbrıs ziyaretinde yaptığı açıklamalarda görüldüğü gibi, egemen bir devlet olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerinin tanınması konusunda elinden gelen güçle destek vermeye devam edecek."

2 yıl önce

Gara Şehidi Vedat Kaya'nın babasından Kılıçdaroğlu'na sert tepki

Diyarbakır'da evlat nöbeti tutan aileler Gara Şehidi Vedat Kaya'nın evine bayram ziyaretine geldi. Şehit polis memuru Vedat Kaya'nın babası Şehmus Kaya, ziyaret esnasında Selahattin Demirtaş'ın hakkının ihlal edildiğini iddia eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na tepkisini dile getirdi. Diyarbakır'da evlat nöbeti tutan aileler Gara'da şehit edilen polis memuru Vedat Kaya'nın baba evine bayram ziyaretine geldi. Ziyaret esnasında baba Şehmus Kaya Selahattin Demirtaş'ın hakkının ihlal edildiğini iddia eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki gösterdi. Baba Kaya, çocuklarının hakkını savunmayan Kılıçdaroğlu'na kendi haklarının nerede olduğunu sordu. Bu Kurban Bayramında da şehit ailelerini yalnız bırakmadıklarını kaydeden Süleyman Aydın, "Biz evlat nöbeti turan anne ve babalar olarak sonuna kadar şehit ailelerimizin yanındayız. Şehmus amcamızı ve Emine annemizi yalnız bırakmadık geldik, buraya bayramlaşmaya. Şehit ailelerimizin yanındayız. Çünkü en iyi onlar bizi anlar, bizde onları anlarız. İyi bilsinler ki sonuna kadar HDP ve PKK ile mücadele edeceğiz. İyi bilsinler ki biz şehit aileleri ile biriz ve hepimiz mağduruz" dedi. "Selahattin Demirtaş'ın hak ihlali varsa bunların hakkı nerede?" Herkes teşekkür eden baba Şehmus Kaya ise "Bizi hiç yalnız bırakmıyorlar. Onlarında çocukları evlattır. Sonuçta her ne şekilde bu alçaklar bu çocukları almış ise benim zoruma giden şudur, ana muhalefet partisi başkanı Kılıçdaroğlu diyor ki Selahattin Demirtaş hakkı ihlal ediliyor. Peki bu insanlar 2 seneyi geçti evlat nöbeti tutuyor. Bunların hepsi mi yalan söylüyor? Onun hak ihlali varsa bunun hakkı nerede? Kılıçdaroğlu bunların hakkı nerede? Sen bir evladı okut, büyüt, sonra iki çapulcu gelsin silah zoruyla dağa kaldırsın. O mağaralarda, o bataklığa düşen insanlardan kim kurtuldu ki? Bak 6 sene benim çocuğumu silah zoruyla aldı ve şehit etti. Bizim hakkımız nerede? Bir seferde o kürsüye çık deki, HDP sen bu ailelerin hakkını vereceksin, ya kınayacaksın ya da vereceksin" diye konuştu. "Selahattin Demirtaş bir teröristtir" "Sana Mardin'de oy çıkmaz" diyen Kaya, "Biz ölmedik daha Kılıçdaroğlu. Bizim için hiçbir şey yapmadın. Bir kere olsun sen o kürsüye çıkıp da demedin bunların çocukları polis, asker, diğerleri sivil, çoluk çocuk bunları niye dağa kaldırıyorsun? Bunları niye şehit ediyorsun. Bunu bir kere söyle içimiz biraz rahatlasın. Neymiş, Selahattin Demirtaş hakkı ihlal edilmiş. Hadi oradan ne hakkı? Selahattin Demirtaş bir teröristtir. Biri Kuzey Irak'tan polisimizi, askerimizi şehit ediyor diğeri Trakya'dan bizi şehit ediyor. Son ferdim kalana kadar PKK ve HDP ile mücadele edeceğim. Bu ailelere de elimden ne gelirse yardım edeceğim" şeklinde konuştu.Hiçbir zaman Şehmus Kaya'yı, Şevket Altıntaş'ı ve Cennet Abla'yı unutmayacaklarını dile getiren Celil Bektaş da "Her zaman ölene kadar yanlarındayız. Şehmus Kaya bütün dünyaya başkaldırdı. Değil HDP'ye Amerika'ya İsrail'e başkaldırdı. Biz de onların yanındayız. Bir Vedat gider bin tane Vedat kazanırız. Hepimiz Kürt'üz ama Amerika'nın, İsrail'in kürdü değiliz. Bunlar alçaktır. Bunları alçakça şehit ettiler. Ben buradan HDP'ye sesleniyorum. HDP kendine gelsin. Bizi kullanmasınlar. Beni bir Kürt olarak kullanmasınlar" dedi. Aileler ev ziyaretinin ardından şehit polis memuru Vedat Kaya'nın Selen Şehitliği'nde bulunan kabri ziyaret ederek dua okudu.

2 yıl önce

CHP’de mülteci tartışması! Bekaroğlu, ırkçı belediye başkanı Özcan’a tepki gösterdi

Bolu Belediye Başkanı CHP'li Tanju Özcan, yaptığı açıklamada, şehirde yaşayan yabancı uyruklu kişilerin su faturası ve katı atık vergisi ücretlerine 10 kat zam yapacaklarını söyledi. Özcan, yardımı kesmelerine rağmen yabancı uyrukluların Bolu'dan gitmediğini ifade ederek, "Arkadaş, yardımı kesiyorsun gitmiyorlar. 'İş yeri ruhsatı vermiyorum' diyorsun gitmiyorlar. Biz yeni önlemler almaya karar verdik. Önümüzdeki hafta belediye meclisi var. Yabancı uyruklu kim varsa abonemiz olan, su fiyatlarına, katı atık ücretlerine başta olmak üzere bazı ücretlerde 10 kat zam yapacağız. Türk vatandaşıyla yabancı uyruklu vatandaş aynı fiyattan suyu kullanamayacak. 10 kat suya, 10 kat katı atık vergisi ücretine zam yapacağız" dedi. Söz konusu açıklamaların ardından CHP'de mülteci çatlağı yaşandı. CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Twitter hesabından yaptığı paylaşımla Özcan'ı eleştirdi. CHP'nin sosyal demokrat bir parti olduğunu ifade eden Bekaroğlu, "Parti programında yabancı düşmanlığı yoktur, böyle nefret söylemi kokan bir girişimi asla kabul etmez" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Uçuşlarında özel jet kullanan Meral Akşener tepkilerin ardından tarifeli uçakta poz verdi

"Biz özel uçaklarla uçmuyoruz. Sözüm söz iktidara geldiğimde hepsini satacağım" diyen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Malatya'ya 'Hawker 800XP Performance' tipi özel jetle seyahat etmişti. ZİYARETLERİNİ ÖZEL JETLE GERÇEKLEŞTİRDİ Akşener'in daha önceki aylarda da Trabzon, Bodrum ve Hatay'a gerçekleştirdiği ziyaretlerde de özel jet kullandığı ortaya çıkmıştı. Eleştiri oklarının hedefi olmasının ardından Akşener, Tunceli programı için geldiği Elazığ'da önlemler aldırmıştı. BASIN MENSUPLARINI APRONA SOKMADI Akşener ve karşılama heyeti ile apronda hatıra fotoğrafı çekilirken, seyahat edilen özel jetin önünde değil de havaalanı binasının önünde poz verilmişti. Daha önceki şehir programlarında Akşener karşılanırken havaalanlarının içine kadar girebilen ulusal ve yerel basın mensupları Elazığ'da içeri sokulmadı. TARİFELİ UÇUŞ SONRASI POZ VERDİ Akşener, tüm bu gelişmelerden sonra gelen tepkilerin ardından Bitlis'e gerçekleştirdiği ziyaretinde tarifeli uçağı tercih etti. Elazığ'da görüntü alınmasını engelleyen Akşener, bu sefer tarifeli uçuş gerçekleştirdiğini öne çıkaracak şekilde havaalanında poz verdi.

2 yıl önce

Fahiş zam isteği reddedilince sinirlerine hakim olamayan İmamoğlu'na sert tepki: Böyle kibirli başkan görmedim

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) toplantısında, toplu ulaşımda kullanılan elektronik bilet fiyatlarına yüzde 15 zam yapıldı. UKOME toplantısı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun başkanlığında İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğünce (TUHİM), enflasyon, yakıt giderleri, asgari ücretin artışı gibi nedenlerle ulaşım ücretlerine yüzde 24,12'lik zam talep edildi. İBB Başkanı İmamoğlu da toplu ulaşıma yapılan sübvanseler, gelir ve gider kalemlerini içeren bir sunum yaparak talep edilen zammın ekonomik gidişatın sonucu olduğunu söyledi. İBB'nin toplu taşımaya 2,3 milyar TL sübvansiyonu olduğunu belirten İmamoğlu, bu rakamın bütçenin yüzde 8'ine denk geldiğini aktardı. İmamoğlu, ayrıca zamları her yıl temmuz ayında yapmak istediklerini kaydetti. İstanbul Taksiciler Esnaf Odası (İTEO) Başkanı Eyup Aksu, en son aralık ayında zam aldıklarını belirterek, tüm taşıma araçlarına aynı oranda ve aynı dönemde zam yapılmasını talep ettiklerini dile getirdi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 1. Bölge Müdürü Temsilcisi Serdar Yücel ise toplu ulaşımın sübvanse edilmesinin önemine değinerek, yüksek zam yapılmasının vatandaşları bireysel araçlara yönelteceğini ve trafiği artıracağını belirtti. Yücel, zam tekliflerinin yüzde 15 olduğunu kaydetti. Konuşmaların ardından İBB Başkanı İmamoğlu yüzde 24,12'lik ve yüzde 15'lik teklifleri ayrı ayrı oylamaya sundu. TUHİM'in yüzde 24,12'lik teklifi oy çokluğu ile reddedilirken, yüzde 15'lik teklif oy birliği ile kabul edildi. Toplu ulaşım ücretlerine daha önce 6 Şubat 2020'de yüzde 35 oranında zam yapılmıştı. Uygulamaya konulan yüzde 15'lik zamla 3,50 TL olan tam elektronik bilet 4,025 TL'ye, 1,70 TL olan öğrenci bileti ise 1,95 TL'ye çıktı. İMAMOĞLU İLE KURUL ÜYESİ TARTIŞTI Oylama sonrası İmamoğlu, toplantıya 10 dakika ara verdi. Aranın ardından İmamoğlu salona dönmezken toplantıya İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar başkanlık yaptı. İmamoğlu'nun toplantı süresince tartışma yaşadığı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 1. Bölge Müdürü Temsilcisi Serdar Yücel, "17 yıl belediyede çalıştım, böyle kibirli bir başkan görmedim." ifadelerini kullandı. Salon kapısından geri dönen İmamoğlu, Yücel'in üzerine yürüyerek "Arkamdan ne dedin duymadım. Ben seni muhatap almadığım için muhatap alınmak mı istiyorsun? Ben kurumunu muhatap alıyorum." şeklinde cevap verdi. İmamoğlu CHP'li belediye başkanları ve bürokratlar eşliğinde salondan çıkarken bazı UKOME üyeleri, "Bizleri üzüyorsunuz, bizlere de saygı duymanız lazım. Çocuk azarlıyor gibisiniz." diye tepki gösterdi. İMAMOĞLU'NDAN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÜCRETSİZ PARK VE ULAŞIM HAKLARINA VETO Ekrem İmamoğlu, CHP ve İYİ Parti gruplarının hayır oyuna karşı AK Parti ve MHP grupları tarafından meclisten geçirilen sağlık çalışanlarının İSPARK'ta ücretsiz park ve ücretsiz ulaşım haklarının uzatılması kararını veto etmesi kararıyla da büyük tepki çekmişti.

2 yıl önce

Yangın mağduru vatandaştan İYİ Partililere tepki: Evime girmeyin benim için yapacağınız bir şey yok

Osmaniye’nin Kazmaca köyü ve Kadirli ilçesine bağlı Karatepe köyünde çıkan orman yangını 3’üncü gününde devam ediyor. Kısmen kontrol altına alınan yangına havadan ve karadan müdahale sürüyor. Yangında bazı ev ve ahırlar ile ekili tarım arazileri de zarar gördü. VATANDAŞLARDAN İYİ PARTİLİ HEYETE TEPKİ Yaraların sarılması için çalışmalar devam ederken İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Arzu Önşen ve beraberindeki partili heyet yangın alanında incelemelerde bulundu. Yangın bölgesinde açıklamalarda bulunan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Arzu Önşen, daha sonra Karatepe köyü Sağlamerler Mahallesi'nde yangından dolayı zarar gören evleri ziyaret etti. "BENİM İÇİN YAPACAĞINIZ BİR ŞEY YOK" Ziyaret sırasında evi yanan Mahmut Torşahin isimli vatandaş, yanan evine girmeye çalışan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Arzu Önşen’e tepki göstererek evine almadı. "Benim haneme girmeyin" diyen Mahmut Torşahin Genel Başkan Yardımcısı Önşen’e "Bakar mısınız, çıkar mısınız evimden. Benim evime girmeyin lütfen, sizin benim için yapacağınız bir şey yok" diyerek tepki gösterdi. İYİ Partili heyet daha sonra bölgeden ayrıldı.

1 2 ... 14 15 16 17 18 19 20 ... 138 139