17 Nisan Çarşamba 2024
3 yıl önce

Doğu Akdeniz için müzakere yok: Yunanistan savaşı göze alırlarsa adaları ve Batı Trakya'yı kaybeder

Türkiye, doğu akdeniz, yunanistan, almanya, fransa, italya, güney kıbrıs, emekli albay ve güvenlik uzmanı ünal atabay, adalar, batı trakya

2 yıl önce

İstanbul Valisi: Trakya ve Anadolu istikametlerinden İstanbul yönüne seyahat eden araçların, ilimize giriş kısıtlaması kaldırılmıştır

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Trakya ve Anadolu istikametlerinden İstanbul yönüne seyahat eden araçların, ilimize giriş kısıtlaması kaldırılmıştır” dedi.

2 yıl önce

Yunanistan, Batı Trakya Türklerini araştıran akademisyene giriş yasağı koydu

Trakya Üniversitesinde görev yapan, Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Derin, AA muhabirine, bugün sabah saatlerinde araştırma yapmak üzere İpsala-Kipi sınır kapısından Yunanistan'a giriş yapmak isterken Yunan sınır polisince geri çevrildiğini söyledi. Sınır polislerinin, kendisine ülkeye girişinin yasak olduğunu ve dolayısıyla sınırdan geçişine müsaade edemeyeceklerini söylediğini aktaran Derin, "'Sorun nedir, neden girişim engelleniyor?' diye sorduğumda ilk olarak 'bilmiyoruz', daha sonra ise 'Sen neden olduğunu bilirsin' denildi." ifadesini kullandı. Derin, Yunan polisinden konuya ilişkin resmi belge talebinde bulunduğunu belirterek, kendisine "Kabul Edilemez Yolcu Formu" verildiğini ve formun üzerinde "Ulusal Bilgi Sistemi" kısmının işaretli olduğunu dile getirdi. GEREKÇE GÖSTERİLMEDİ Batı Trakya ve Dr. Sadık Ahmet'in kurduğu DEP Partisi üzerine araştırmalar yapan bir akademisyen olarak Yunanistan'ın söz konusu tavrına "şaşırmadığını" söyleyen Derin, "Avrupa Birliği üyesi Yunanistan, herhangi bir suç ya da soruşturma olmamasına rağmen tarafıma böyle bir muamelede bulundu." diye konuştu. Derin, Yunan makamlarının bu tür uygulamalarının kendisini yıldıramayacağını vurgulayarak şunları kaydetti: "Bugün Batı Trakya Türklerinin asırlardır çektikleri çileleri ve Yunan Vatandaşlık Yasası'nın 19. maddesi kapsamında vatandaşlıktan atılıp, gümrüklerden geri çevrilenleri gayet iyi anladım. Bana bir Türk vatandaşı olarak bu muamelede bulunan Yunanistan, Batı Trakya Türklerine neler yapmaz? Yunanların hiçbir gerekçe göstermeden yaptığı uygulama, ne kadar doğru çalışmalar yaptığımı teyit etmiş oldu." Akademisyen Derin'in "Batı Trakya Türklerinin Gür Sesi Dostluk Eşitlik ve Barış Partisi" adlı kitabı, Batı Trakya Kültür Eğitim Şirketi tarafından geçen yıl yayımlanmıştı.

1 yıl önce

Pınarhisar ve Çakıllı Çevre Yolları Açılışı… Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Ülkemiz ve Trakya için hayırlı bir açılış yapıyoruz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nden, Pınarhisar ve Çakıllı Çevre Yolları Açılış Töreni'ne canlı bağlantıyla katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle: Rabbimden bu mübarek günleri affımıza, ferahımıza, refahımıza vesile kılmasını niyaz ediyorum. Pınarhisar ve Çakıllı Çevreyollarının hayırlı olmasını diliyorum. Projenin toplamda 22 kilometrelik kısmını hizmete vermiş oluyoruz. Hizmete açtığımız çevre yolları Trakya genelinde trafiğin rahatlamasına katkıda bulunacaktır. Taşımacılık yapan şoförlerimiz ve vatandaşlarımız konforlu ve hızlı seyahate ulaşabilecektir. Vakitten yılda 93 milyon lira, akaryakıttan 35 milyon lira tasarruf edilecektir. Karbon emisyon miktarı da 7 bin tondan fazla alacaktır. Saray ve Kırklareli arasındaki ulaşımın kısalması etkileşimi artıracaktır. Ülkemiz ve Trakya için hayırlı bir açılış yapıyoruz. Benim dünyamda Pınarhisar'ın ayrı bir yeri var, hayatımın dönüm noktalarından biriydi. Cezaevleri zalimler için hapishane mazlumlar için taş medresedir.

1 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı: Yunanistan’ın Batı Trakya Türk azınlığına ait 4 ilkokulu daha kapatmasını kınıyoruz

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, 2022-2023 eğitim-öğretim yılında Yunanistan’ın Batı Trakya Türk azınlığına ait 4 ilkokulu daha kapatma kararı almasına ilişkin açıklama yaptı. Sözcü Bilgiç, “Yunanistan’ın her yıl tasarruf tedbirleri ve öğrenci sayılarının yetersizliğini bahane ederek, Batı Trakya Türk azınlığına ait 4 ilkokulu daha kapatma kararı almış olmasını kınıyoruz” dedi. “Son yıllarda tekrarlanan bu son kararla birlikte azınlık ilkokullarının yarısından fazlası kapatılmıştır. Böylelikle Batı Trakya Türk azınlığına ait ilkokulların 'geçici durdurma' yoluyla kapatılmasına yönelik Yunanistan’ın uyguladığı politikanın sistematik bir hal aldığı görülmektedir” ifadelerini kullanan Bilgiç, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi: "Defalarca belirttiğimiz gibi Lozan Barış Antlaşması hükümleri gereği azınlığın kendi okullarını kurma, idare etme ve denetleme hakkını ihlal eden bahse konu kararlar, Batı Trakya’daki soydaşlarımıza yönelik yıllardır her alanda sürdürülen ayrımcı ve baskıcı politikaların eğitim alanındaki yansımasının bir göstergesidir. Yunanistan, bir yandan öğrenci azlığı bahanesiyle ilkokul kapatırken, diğer yandan ihtiyaç olmasına rağmen azınlık tarafından sürekli gündeme getirilen yeni azınlık ortaokul/lisesi açılması taleplerini görmezden gelmekte ve azınlık mensubu çocukların eğitim haklarını ihlal etmektedir. Yunanistan’ı her eğitim-öğretim yılında tekerrür eden azınlık okullarına yönelik ayrımcı politikalarına son vermeye davet ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, her zaman hem ikili temaslarda hem de uluslararası platformlarda azınlığın hak ve hukuk mücadelesini desteklemeye devam edecektir."

1 yıl önce

Yunanistan Batı Trakya'daki "Türk" varlığını hazmedemiyor!

Bugün Batı Trakya Türklerinin lideri merhum Dr. Sadık Ahmet'in şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybemesinin 27. yılı... Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklerine "Türk" dediği için hapse atıldı. Ahmet, "Türk olmak suçsa, şunu tekrarlıyorum: Türk'üm ve öyle kalacağım" sözlerini tüm dünyaya haykırdı. Sadık Ahmet'in "Batı Trakya" mücadelesini devralan bir dernek var, İskeçe Türk Birliği... Batı Trakya Türk Azınlığı'nın ilk derneği olan "İskeçe Türk Gençler Yurdu" kentin ekonomik yapısıyla bağlantılı bir toplumsal ihtiyacı karşılamak üzere kuruldu. 1936 yılında İskeçe Türk Birliği adını alan dernek, isminde "Türk" kelimesi olduğu için 1983'te mahkeme kararıyla kapatıldı. Batı Trakya Türkleri eğitim, kimlik, din, dil ve kültürel anlamda Yunanistan'la mücadele ediyor. Bu mücadele ateşinin sönmesine izin vermeyen bir dernek var. Bu kurum, 1927'de kurulan ve Batı Trakya Türklerinin ilk derneği olan İskeçe Türk Birliği. Ancak dernek 39 yıldır Yunanistan'ın "Batı Trakya'da Türk yoktur" politikasına dayalı uygulamalar yüzünden resmi statüden yoksun durumda. 95 YAŞINDA KOCA BİR ÇINAR: İSKEÇE TÜRK BİRLİĞİ Batı Trakya Türklerinin mücadelesini, İskeçe Türk Birliğinin kapatılma kararını ve dava sürecini İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğulu TRT Haber'e anlattı. "İskeçe Türk Birliği 95 yaşında koca bir çınar. Yunanistan'da, Batı Trakya bölgesinde İskeçe'de Türklerin kurmuş olduğu bir kültür derneği. Derneğimiz kurulduğu günden bugüne 95 yıllık süreç içerisinde kültürümüzü, kimliğimizi yaşatabilmek, ayakta tutabilmek ve gelecek nesillere aktarabilmek amacıyla faaliyetler, etkinlikler yapıyor. Ancak ne yazık ki 1983 yılına gelindiğinde işler karışıyor. İskeçe Türk Birliği yaklaşık 69 yıllık süreci resmi ve yasal bir dernek olarak sürdürüyor. Ama 1980'lerde Yunanistan, 'Batı Trakya'da Türk yoktur' politikasını uygulamaya sokuyor. Bu politikanın bir yansıması olarak isminde 'Türk' geçen en eski sivil toplum kuruluşlarından İskeçe Türk Birliği, Gümülcine Türk Gençler Birliği ve Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliğinin öncelikle tabelaları polisler tarafından sökülüyor. Akabinde de dönemin valileri tarafından bu dernekler hakkında kapatma davası açılıyor." 22 YILLIK İÇ HUKUK MÜCADELESİ İskeçe Türk Birliğinin hukuk ve iç hukuk mücadelesi uzun yıllardır sürüyor. Ozan 1983'te tabelalarının sökülmesiyle başlayan iç hukuk süreci 2005 yılına kadar devam etti. Yani İskeçe Türk Birliği 22 yıldır iç hukuk mücadelesi verdi... İskeçe Türk Birliğinin davaları mahkemeler arasında gidiyor geliyor, erteleniyor, reddediliyor tekrar başlıyor... AİHM YUNANİSTAN'I HAKSIZ BULDU, İSKEÇE TÜRK BİRLİĞİ KAZANDI 2005'in Şubat ayında Yunanistan Yargıtay mahkemesi, dernek hakkında verilmiş olan kapatma kararını onayladı. Böylece 22 yıllık Yunanistan iç hukuk sisteminde süren bu mücadele yeni bir boyut kazandı. Dernek, davayı aynı yıl Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) götürdü. İskeçe Türk Birliğinin yargı süreci, 2005-2008 yılları arasında AİHM'de devam etti. AİHM, 27 Mart 2008'de İskeçe Türk Birliğini haklı bulduğu kararını açıkladı. Yunanistan "AİHM kararlarını uygulamıyorum" cevabını verdi. Ozan Ahmetoğlu AİHM'deki karar davasına ilişkin şu bilgiyi veriyor: "İskeçe Türk Birliğini oy birliğiyle haklı bulan yargıçlar toplam 7 kişi. Bu yargıçlardan bir tanesi Kıbrıs Rum'u diğeri Yunanistanlı... Ve biz bu davayı 7 sıfır lehimize kazandık. Biz AİHM'in kararıyla beraber bu olayın artık kapanacağına, derneğimizin yeniden yasal/resmi statüsüne kavuşacağına inanmıştık... Ne yazık ki talebimiz reddedildi..." Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayan Yunanistan, AİHM'in kararlarını uygulamak zorunda. Ancak Yunanistan "AİHM kararlarını uygulamıyorum" cevabını verdi. YUNANİSTAN 2017'DE MÜSTAKİL BİR YASA HAZIRLADI Yunanistan 14 yıldır AİHM'in kararlarını uygulamıyor. İskeçe Türk Birliğinin resmi ve yasal statüsünü iade etmiyor ve bu konuda direnmeye devam ediyor. 2012-2017 arasında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Yunanistan'a bu kararın uygulanması için baskılarda bulundu. Yunanistan ise 2017 yılında müstakil bir yasa hazırladı. AİHM kararlarının uygulanması için ülkelerin yeni bir bağımsız bir yasa hazırlamasına gerek var mı? Ahmetoğlu, "Hukukçular bunun gerek olmadığını söylüyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayan her ülke mahkemelerinde AİHM kararlarını uygulamak zorunda olduğunu da taahhüt ediyor. Yunanistan'ın 2017 yılında çıkardığı yasadan sonra Yunanistan'da kıyamet koptu diyebilirim. Aşırı milliyetçi çevreler 'siz İskeçe Türk Birliğini resmileştirmek için mi bu yasayı çıkartıyorsunuz' diyerek tepki gösterdi. Dönemin Adalet Bakanı yasayı meclisten geri çekmek zorunda kaldı" sözleriyle bu süreci anlattı. AİHM'in kararından itibaren İskeçe Türk Birliği Yunanistan iç hukukunu iki kez tüketti ve iki kez de ret kararı aldı. YUNANİSTAN 8 BİN EUROLUK CEZAYI ÖDEDİ Mİ? Yunanistan AİHM tarafından 8 bin euro manevi tazminat ödemeye mahkum edildi. İskeçe Türk Birliği Yunanistan'ın bu tazminatı ödemesine izin vermedi. Dernek Başkanı Ozan Ahmetoğlu, "Biz Yunanistan'dan bizim resmi ve yasal statümüzü yani 1983 yılında yerinden sökülen tabelanın iadesini istedik, derneğimizin yeniden yasal statüsüne kavuşmasını istedik. Derneğimiz fiilen var ama yasal olarak yok. Biz kapatma kararlarının iptalini istedik. Yunanistan bu tazminatı ödemek istedi. Bunun için de bir kere kullanmaya mahsus vergi numarası verdi. Kurumumuz resmi olmadığı için vergi numarası yok. Sadece bu tazminatı ödeyebilmek için bize vergi numarası verdi. Yunanistan bu parayı ödediği zaman bir anlamda yükümlülükten kurtulması söz konusuydu. 'Cezayı ben ödedim, yükümlülüğüm sona erdi' tavrına bürünecekti. Biz bunu bilinçli olarak almadık" diyerek Yunanistan'ın oyununu nasıl bozduklarını anlatıyor. AİHM'in kararlarını uygulamıyorum demek, uluslararası hukuku hiçe saymak demek. YUNANİSTAN'IN "MASKE" BAHANESİ Geçen sene 10 Temmuz'da Yunanistan'da Türklerin haklarını göz ardı etmeyi sürdüren Atina yönetimi, İskeçe Türk Birliğinin düzenlediği yürüyüşle protesto edildi. Yürüyüşte, İskeçe ve Gümülcine'nin farklı kurum ve kuruluşları ile Batı Trakya Türklerinin sivil toplum kuruluşları da hazır bulundu. Büyük önlemler altında gerçekleşen eylem olaysız sona erdi. Yunanistan Batı Trakya'daki "Türk" varlığını hazmedemiyor Ne yazık ki bu gösteriden 7 ay sonra Yunanistan yürüyüşle ilgili soruşturma başlattı. İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğlu soruşturma kapsamında ifadeye çağrıldı. Soruşturmanın sebebi ise yürüyüşte maske takılmamasıydı... Ahmetoğlu, bu nedenin trajikomik olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Çünkü, koronavirüs kapanması döneminde Yunanistan'da yüzlerce protesto düzenlendi ancak hiçbir yürüyüşe bu nedenle bir soruşturma başlatılmadı. Bunun Batı Trakya toplumunun sindirilmesi amacıyla yapıldığını biliyoruz." YUNANİSTAN BATI TRAKYA TÜRKLERİNİN ETNİK KİMLİĞİNİ TANIMIYOR Yunanistan yönetimi 99 yıl geçmesine rağmen "Yunan-Pomak" propagandasını devlet söylemi haline getiriyor. Azınlığın etnik kimliğini tanımlama hakkını kabul etmiyor. Nitekim, Yunanistan Başbakanı Miçotakis de geçtiğimiz aylarda İskeçe'de katıldığı bir video konferansta, Türk köylerine "Pomak köyleri", azınlık çocuklarına ise "Yunan çocukları" demişti. Ezanlar tehdit altında, bayram namazı kılınmasına izin verilmiyor, mezarlar yok edilip yerlerine spor tesisi ve çocuk parkı yapılması kararları alınıyor. Batı Trakya Türklerinin okulları kapatılıyor. Azınlık eğitimi, milli kimliğimiz inkarı, müftülük sorunu, vakıflar sorununun devamı. Yunanistan bu sorunlara kulak tıkıyor, görmezden geliyor. Batı Trakya Türklerinin yaşadığı İskeçe Horozlu köyündeki Müslüman Türk Mezarlığı, Bulustra Belediyesi tarafından yerle bir edildi. Bulustra Belediye Başkanı Yorgos Çitiridis, Bölgenin belediyeye ait olduğunu savunarak tarihi mezarlığı, yerine spor tesisi ve çocuk parkı yapılması için yok etti. Bunun gibi pek çok örnek var. Birçok Müslüman Türk mezarlığı yerle bir edildi, üzerlerine spor salonları yapıldı. BAYRAM NAMAZI KILINMASINA İZİN VERİLMEDİ Yunanistan, Selanik yakınlarındaki Aleksandria'da Müslüman azınlığa mescit izni vermiyor. Bölgede yaşayan bine yakın Türk, bu yıl da bayram namazını kılamadı. Türkler sadece eğitim ve ibadet yeri bulmakta değil, mezarlık bulmakta da zorlanıyor zira Yunan makamları Müslüman mezarlığına izin vermiyor. Cenazeler yıllardır, yüzlerce kilometre uzaktaki mezarlıkta defnediliyor. Azınlık eğitimi, milli kimliğin inkarı, müftülük sorunu, vakıflar sorununun devamı... Ozan Ahmetoğlu, "Azınlık haklarını dikkate almayan politikalar var. Türklüğümüz inkar ediliyor. Yunanistan bu sorunlara kulak tıkıyor, görmezden geliyor" diyor. Azınlık eğitimi ile ilgili birçok sorun duyulmuyor. İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğlu azınlık eğitimin sorununa ilişkin şu örneği veriyor: "İskeçe'nin en büyük, en kalabalık okulu İskeçe Azınlık Ortaokul ve Lisesi. 700-750 civarında öğrenci bu okulda eğitim almaya çalışıyor. Çünkü buradaki çocuklar eski tütün deposunda eğitim görüyor. Ahşam bir bina ve çocuklar bodrum katındaki sınıflarda ders yapmak zorunda kalıyorlar. Batı Tralya Türkleri yıllardır yeni bir okul istiyor. Bir bina istiyoruz, çağdaş modern bir okul istiyoruz... Bu okulun bahçesi 150-160 metrekare. Bütün çocukları bahçeye çıkaralım deseniz sığmıyorlar. Bu talep bile görmezden geliniyor." AZINLIK OKULLARININ KAPATILIYOR: İLKOKULLARIN SAYISI SON 25 YILDA 231'DEN 115'E DÜŞTÜ Yunan hükümetinin idari reform çalışmaları kapsamında, 2011 yılından bu yana Batı Trakya'daki Türklere ait onlarca ilkokul kapatılmış ve/veya birleştirildi. Bu uygulama, Batı Trakya halkının yoğun olarak yaşadığı, azınlık okuluna ihtiyaç duyulan başka yerlerde azınlık okulu açılmasına olanak sağlamadı. Yunan tarafı bunun "kapatma" değil, öğrenci yetersizliğinden dolayı "askıya alma" uygulaması olduğunu iddia etmekte; veliler ise azınlık öğrencilerinin Yunan devlet okullarına gönderilmesini amaçlayan bir adım olarak görüyor. Bu çerçevede, 2020 yılı sonu itibarıyla azınlık ilkokullarının sayısı son 25 yılda 231'den 115'e kadar düştü. "İSKEÇE" DENMESİNE YUNAN IRKÇILARDAN TEPKİ GELDİ, FİLM KALDIRILDI Biz bu haberi hazırlarken Yunanistan'da yine Batı Trakya Türklerine karşı birtakım hazımsızlıklar yaşandı. Yunanistan'da İskeçe Belediyesi, kentteki festival için 3 dilde tanıtım filmi hazırladı. Kentin Yunanca isminin yanında Türkçe 'İskeçe' ifadesine de yer verilmesi Yunanistan'daki ırkçı kesimleri rahatsız etti. Tepkilerin ardından Türkçe tanıtım filmi kaldırılırken, İskeçe Kültür Merkezi Başkanı istifa etmek zorunda kaldı. TÜRKİYE'DEN YUNANİSTAN'A TEPKİ Ayrıca yine Yunanistan geçtiğimiz günlerde Batı Trakya Türk azınlığına ait 4 ilkokulu daha kapatma kararı aldı. Türkiye Yunanistan'ın bu kararına tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, 'Yunanistan'ın, her yıl tasarruf tedbirleri ve öğrenci sayılarının yetersizliğini bahane ederek, Batı Trakya Türk Azınlığına ait 4 ilkokulu daha kapatma kararı almış olmasını kınıyoruz' açıklamasını yaptı. Batı Trakya Türk halkının, Yunanistan'daki ekonomik kriz sebebiyle, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere dış ülkelere olan göçleri artarak sürüyor. Batı Trakya'daki pek çok Türk köyü, terk edilmişliği yansıtan hüzün verici bir görünüme sahip. İskeçe Türk Birliği 39 yıldır hak arıyor. İTB Başkanı Ozan Ahmetoğlu, "Bu mücadelemiz 1983 yılında tabelamızın polislerce sökülmesiyle başladı ve bugün hala devam ediyor. Mücadelemiz ta ki başarıyla sonlanana kadar, AİHM kararı uygulanana kadar, derneğimizin yasal statüsü iade edilene kadar devam edecek" diyerek direnişlerini azim ve kararlılıkta sürdüreceklerinin vurguluyor.

1 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı’ndan Yunanistan'a skandal yasa tepkisi: Batı Trakya Türk azınlığına yönelik baskı ve sindirme politikalarına son verin!

Dışişleri Bakanlığı Yunanistan'ın uyguladığı hukuksuz politikalara sert tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan'ın Batı Trakya Müftülüklerine ilişkin hazırladığı yasaya ilişkin, "Lozan Barış Antlaşması ve diğer ilgili anlaşmalardan kaynaklanan ahdi yükümlülüklerini yerine getirmeye ve BTTA'ya yönelik baskı ve sindirme politikalarına son vermeye davet ediyoruz" açıklamasında bulundu. "DİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YOK SAYMAKTADIR" Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan'ın Batı Trakya Müftülüklerine ilişkin hazırladığı yasa hakkında yazılı açıklama yaptı. Yunanistan Batı Trakya'daki müftülüklere yönelik ahiren kabul ettiği bir yasal düzenleme ile Batı Trakya Türk azınlığının (BTTA) Lozan Barış Antlaşması başta olmak üzere uluslararası anlaşmalarla teminat altına alınmış olan hak ve özgürlüklerinin bir kez daha ihlal edildiği belirtilen açıklamada, "BTTA'nın temsilcileriyle istişare edilmeden hazırlanan bu yasal düzenleme, BTTA'nın kendi seçtiği müftüleri ve dolayısıyla BTTA'nın iradesini ve din özgürlüğünü bir kez daha yok saymaktadır. Bu çerçevede söz konusu yasal düzenleme hakkında BTTA Danışma Kurulunun dün yaptığı ve soydaşlarımızın haklı tepkisini yansıtan açıklamayı bütünüyle destekliyoruz. Lozan Barış Antlaşması'nın 40'ıncı maddesi, BTTA'ya kendi dini, eğitim ve hayır-sosyal kuruluşlarını kurma, idare etme ve kontrol etme hakkı tanımaktadır. Yunanistan'ın ahdi yükümlülükleri hilafına bu hakkı ihlal etmesi, geçmişte AİHM kararlarıyla da tescil edilmiştir" ifadelerine yer verildi. "KABUL EDİLEMEZ BİR DURUM" Yunanistan'ın BTTA'ya müftülerini seçme, müftülüklerini yönetme ve yapılandırma konusunda gereken desteği ve kolaylığı sağlaması gerekirken müftülükleri BTTA'nın iradesi hilafına tamamen kendi yönetimi altına almaya çalışmasının kabul edilemez bir durum olduğu vurgulanan açıklamada, "Bu yasal düzenlemeyle Yunanistan, soydaşlarımızın uluslararası anlaşmalarla güvence altına alınmış dini alandaki hak ve özgürlüklerini ihlal etmeyi sürdürerek, müftülük kurumunu Yunan devletinin kontrolünde bir yapıya dönüştürmeye çalışmaktadır. Türkiye, ülkesindeki gayrimüslim azınlıkların dini kurumlarının işleyişine ve liderlerinin seçilmesine bu tür baskıcı yasalarla ve uygulamalarla müdahale etmemektedir. Yunanistan'ı bir kez daha uluslararası hukuka saygı göstermeye, Lozan Barış Antlaşması ve diğer ilgili anlaşmalardan kaynaklanan ahdi yükümlülüklerini yerine getirmeye ve BTTA'ya yönelik baskı ve sindirme politikalarına son vermeye davet ediyoruz. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da soydaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin yakın takipçisi olmaya devam edeceğiz" denildi.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gaz dağıtım merkezi iş için tabii ki Trakya en önemli yer olarak görülüyor. Talimatı Putin'le birlikte verdik. İki taraf da çalışmayı yapıp bize sunacaklar."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan ziyareti dönüşünde medya temsilcileriyle bir söyleşi gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Astana'daki zirveyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: Kazakistan'a gerçekleştirdiğim iki günlük ziyareti hamdolsun başarıyla tamamladık. Ziyaretimin ilk gününde değerli kardeşim Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Tokayev ile birlikte Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyimizin Dördüncü Toplantısına başkanlık ettik. Heyetimde yer alan bakanlarımız da mevkidaşlarıyla çeşitli alanlarda iş birliği konularını ele aldılar. Kazak kardeşlerimizle yaptığımız ikili ve heyetlerarası görüşmelerde ilişkilerimizi ve bölgesel gelişmeleri değerlendirme imkânı bulduk. İşbirliğimizi her alanda derinleştirme kararlılığımızı bir kez daha teyit ettik. Önümüzdeki dönemin yol haritasını belirledik. Muhtelif alanlarda imzalanan 6 yeni anlaşmayla iş birliğimizi daha da güçlendirdik. Daha önce Mayıs'ta Sayın Tokayev’in yapmış olduğu ziyarette 14 anlaşma imzalamıştık. Bununla beraber 20 anlaşmayı aramızda gerçekleştirmiş olduk. Cumhurbaşkanı Sayın Tokayev'in şahsıma takdim ettiği Birinci Derece Dostluk Devlet Nişanını ülkemiz ve milletimiz adına kabul ettik. Başta Türk Devletleri Teşkilatımız olmak üzere, uluslararası kuruluşlardaki mevcut dayanışmamızı geliştirme hususunda mutabık kaldık. Konseyimizin Dördüncü Toplantısının hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Yeniden Asya Girişimimiz kapsamında, Kıta'daki bölgesel ve uluslararası forum ve teşkilatlarla ilişkilerimizin geliştirilmesine özel önem atfediyorum. Bu platformların en öne çıkanlarından biri de Asya'daki İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı'dır. Konferans, kardeş ülke Kuveyt'in de katılımıyla 28 üye devlet, 8 gözlemci ülke ve 5 gözlemci uluslararası kuruluşla Asya'da barış, güvenlik ve istikrarın güçlendirilmesine büyük katkı sağlıyor. Kuruluşundan itibaren Konferans'ın önde gelen üyelerinden olduk. 2010-2014 yılları arasında dönem başkanlığını başarıyla yürüterek, üst düzeyli muhtelif toplantılar ve forumlar düzenledik. Dönem başkanlığımız sırasında İş Konseyi ve Gençlik Konseyi kuruldu. Konferansın “Askeri ve Siyasi Boyutu” ile “Yeni Sınamalar ve Tehditler”, “Ticaret ve Yatırım” ve “KOBİ’ler” öncelik alanlarının koordinatörlük veya eş koordinatörlük görevlerini yürütüyoruz. Bu yıl Konferansın 30'uncu kuruluş yıldönümü olması zirvemize tarihi bir anlam kattı. Konferansın mevcut yapısından, uluslararası teşkilata dönüşüm sürecini başlattık. Ekonomi, çevre, insan, yeni sınama ve tehditler ve askeri-siyasi boyutta ülkemizin izlediği politikaları mevkidaşlarımla paylaştım. İnsan odaklı dış politikamıza ilişkin önceliklerimizi ve hassasiyetlerimizi, teröre karşı yürüttüğümüz mücadeledeki haklı duruşumuzu vurguladım. Bölgemizi ilgilendiren en önemli mesele olarak gördüğüm güvenlik ve istikrarın sağlanması için iş birliğine verdiğimiz önemi hatırlattım. Bu vesileyle Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, Rusya Devlet Başkanı Putin, Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko ve Vietnam Devlet Başkanı Yardımcısı Anh Xuan ile ikili görüşmelerimiz oldu. Görüşmelerimizde izlediğimiz politikaların, üye ülkeler tarafından ilgi ve takdirle karşılandığını görmekten büyük memnuniyet duydum. Kazakistan'da yaptığımız tüm görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı: Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir görüşmeniz oldu. Putin, “Avrupa için Türkiye’de büyük bir gaz merkezi kurulabilir’ dedi. “Gaz tedarikinde Türkiye, Avrupa Birliği (AB) için çok önemli bir güzergah” açıklamasında bulundu. Gazprom yöneticilerinden de bazı açıklamalar geldi, “gaz ticaret merkezi Türkiye ile AB sınırı olabilir, oraya kurulabilir.” dediler. Türkiye’nin böyle bir projeye bakışı nasıl olur? Kimi uzmanlar projenin “barış vanası” olabileceğine dair görüşler belirtmeye başladılar. Ukrayna’daki bu çatışmaların sona ermesinde ve daha istikrarlı bir bölge siyaseti inşa edilmesine böyle bir şeyin katkısı olabilir mi? Bir de son dönemde Putin, Türk Akımı’nın güvenliğiyle ilgili endişelerini dile getiriyor. Hakikaten böyle bir endişe var mı, Türkiye’nin önlemleri neler? İfade edildiği şekliyle, böyle bir dağıtım merkezi için, bu iş için tabii ki Trakya en önemli yer olarak görülüyor. Biz başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımıza ve Rusya tarafında ilgili kuruma müşterek bir çalışma yapmaları talimatını Sayın Putin ile birlikte verdik. Orada bu çalışmayı yapacaklar. En uygun yer neresiyse bu dağıtım merkezini orada inşallah kurmuş olacağız. Bizim ulusal anlamda bir dağıtım merkezimiz var ama tabii şimdi bu uluslararası bir dağıtım merkezi olacak. Bu konuyla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ile Rusya tarafı çalışmayı yapıp bize sunacaklar ve ondan sonra da adımı atmış olacağız. Burada bekleme diye bir şey yok. Kararı bugün hemen süratle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımıza verdik. Aynı şekilde aynı anda Rusya'dan (Gazprom Başkanı) Miller de bu toplantıdaydı, o da talimatı aldı. Şimdi arkadaşlarımız birbirleriyle görüşmek suretiyle çalışmaya başlayacaklar. Güvenlik noktasında biz her türlü adımı atarken tabii ki burada da güvenlik neyi gerektiriyorsa bu güvenlik ağımızı da süratle kuruyor ve ona göre çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın devamını daha ziyade ABD ve İngiltere’nin istediği, Kıta Avrupası’nın bundan biraz zararlı çıktığı görülüyor. Sayın Putin ile yaptığınız son görüşmeden sonra Kremlin, “Henüz Rusya-Ukrayna Savaşı ile ilgili Türkiye hala barış noktasında merkezi önemde bir ülke, başka imkan yok gibi görünüyor.” dedi. Bu konuda bir gelişme olacak mı? Aramızda yaptığımız görüşmede bu kanaat aslında gücünü koruyor. Yani Türkiye'nin arabuluculuğu hususunda Rusya'nın da diğer bazı ülkelerin de Türkiye'ye olan güvenleri aynen devam ediyor. Bu konuyla ilgili, Kerç Köprüsüyle ilgili hassasiyetleri de yine kendisiyle paylaştık. O da bize bazı teknik bilgileri de verdi ve bu konuda biz aynı hassasiyeti koruyarak çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Türkiye'ye olan güvenin devam etmesi de bizi ayrıca mutlu etti. Burada barış için önemli adımlar atıyorsunuz ancak bir süredir Ege’de bazı şeyler yaşanıyor. Dedeağaç’tan başlayarak Midilli üzerinde, Ege Adaları üzerinde ABD destekli silahlandırmalar kamuoyunu meşgul ediyor. Bu konudaki yorumunuz nedir? Tabii bu konuda uyarılarımızı yapıyoruz. Amerika'yla da bu konuyla ilgili olarak Milli Savunma Bakanlığımız muhatabıyla görüşüyor. Hatta şu anda NATO Savunma Bakanları Toplantısı vardı. Bakanımız da bu toplantılarda muhataplarıyla bu konuları etraflıca görüşme fırsatını buldu. Neticesini dönünce Hulusi Paşa'yla görüşeceğiz. Dedeağaç’ta veya farklı adalarda yapılanları elbette görüyoruz. Biz zırhımızı kuşandıktan sonra tedbirlerimizi aldıktan sonra bize bunlar hiç ürküntü vermez. Tedbirimiz var, her şeyimiz hazır. Dolayısıyla da adımlarımızı buna göre atıyoruz. O düşünsün. Sabrımızın taştığı sınır var mı? Bu işin tarihi olmaz. Bir gece ansızın gelebiliriz o ayrı. Tarihi kayda girecek. Ama burada tarih verilmez. Nerede, ne olacağı, ne zaman olacağı konuşulur mu? ABD ile F16 sürecinde bir ön koşul vardı. O ön koşulun kaldırıldığını duyurdular. Yaklaşık bir yıl oldu bu süreç. Onunla birlikte bugünkü görüşmeyle ilgili, Putin ile yaptığınız görüşmede Ukrayna-Rusya çatışmasının gündeme gelip gelmemesiyle alakalı Kremlin’in açıklaması olmuştu. Değerlendirmenizi merak ediyorum? Özellikle F16 konusunda bu son atılan adımlar veya son gelişmeler bir şeylerin değiştiğini gösteriyor. Tabii bütün bu adımları aynı anda Rusya da takip ediyor. Ne oluyor, ne gidiyor? Şimdi bize düşen de tabii burada ilgili arkadaşlar gerek Dışişleri Bakanımız, gerek Milli Savunma Bakanımız gerekse bunun dışında bizim liderlerle yaptığımız görüşmelerde bunları konuşuyoruz, paylaşıyoruz, Hatta hatta son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na gittiğimizde orada tabii Amerikalı senatörlerle de görüşmeler yaptım. Onlarla da bu konuları görüştüm. Yani az önce söylediğim ifadeyle bunu bütünleştiriyorum; bunların hepsi tedbir paketinin içerisinde yer alan konulardır. Bunları da orada Cumhuriyetçi, Demokrat senatörlerle görüştük. Hatta Efkan Bey ve arkadaşlarımızı orada bıraktık. Onlar orada yaklaşık bir hafta daha kaldılar. Onlar da Kongre üyeleriyle görüşmeler yaptılar. Bu görüşmelerle de aradaki ilişkileri sıcak tuttuk, sıcak tutuyoruz, tutmaya da devam edeceğiz. Ermenistan Başbakan’ı Paşinyan ile Prag’da görüştünüz, baş başa bir görüşme oldu. Hala Zengezur Koridoru ile ilgili sorunların olduğunu biliyoruz. Prag’daki görüşmeden sonra Paşinyan’ın kendi ülkesinde kamuoyunu bu konuda ikna edebileceğini düşünüyor musunuz? İkincisi orada Zengezur Koridoru ile ilgili bir görüşme oldu mu? Şimdi orada bir dar kapsamlı görüşme yaptık. O dar kapsamlıda Paşinyan, aynı zamanda İlham Bey ve Macaristan Başbakanı Orban da vardı. Ondan sonra bir de tabii heyetler arası yaptık ve bu konuları tabii ki görüştük. Ama Zengezur Koridoru ile ilgili olarak ben herhangi bir sıkıntı görmüyorum. Dün yapmış olduğunuz ortak basın açıklamasında 'Kazakistan'la Orta Koridor'un geliştirilmesi için çalışmayı sürdüreceğiz' ifadelerini kullandınız. Ev sahibi mevkidaşınız Tokayev ise 'Taşımacılık ve transit alanında orta koridorun geliştirmesi büyük önem arz etmektedir” açıklamasında bulundu. Türkiye konumu itibariyle çok önemli bir noktada. Marmaray gibi Asya ve Avrupa yakasını birleştiren tüm projeler aslında bu büyük adımın da bir parçası. Burada akıllara Kanal İstanbul projesi de geliyor. Kanal İstanbul projesinin Orta Koridor'a olası katkısı üzerine görüşmeleriniz oldu mu ya da projenin bir parçası olacağı düşünülebilir mi? Yakın dönemde Orta Koridorla ilgili hangi adımların atılmasını öngörüyorsunuz?" Şu anda dünyadaki ticaret hacmi 12 milyar ton. 2030'a geldiğimizde bu 25 milyar tona çıkacak. Ticaret hacminin hareketliliğinin yüzde 90'a yakını denizden sağlanıyor. Sonuçta bugün İstanbul Boğazı'ndaki sıkıntılar belli. Önümüzdeki yıllarda bu çok daha artacak. Ayrıca bizim doğu-batı aksında Orta Koridor'daki hedeflerimiz var. Kuzey Koridor'da yaşanan sıkıntılardan dolayı Orta Koridor'a büyük bir yük binecek. Bunların hepsi düşünüldüğünde, özellikle kuzey-güney aksında Kanal İstanbul olmazsa olmaz. Önümüzdeki günlerde, yıllarda bu çok çok daha gündemimizde olacak. Bizim de bir taraftan planlamalarımız, fizibilitelerimiz devam ediyor. Dünyanın şu anda en çok odaklandığı konu çevrecilik. Biz Kanal İstanbul ile çevrecilikte de dünyaya örnek bir ders vereceğiz. Boğaz'da bir defa ciddi manada bir çevre tehdidi var. Her an, her şey olabilir. Biz, hiçbir zaman Sarayburnu'ndaki, Selimiye'nin önündeki Independenta yangınını unutmayız. Zaman zaman yalılara bindiren gemileri unutmayız. Ama şimdi bizim Kanal İstanbul ile bütün bu sıkıntıları ortadan kaldırmış olacağız. Bugün Bakırköy, Samatya sahillere baktığınızda günlerce beklemeler, birikmeler var. Bir de Karadeniz'deki birikmeler var. Yarın bunlar çok çok daha artacak. Bir de gemi boyutları çok büyüdü. Yüzde 30'u da tehlikeli madde taşıyor. Riskin boyutları çok daha arttı. Bundan 10 yıl önceki 3 tane gemi, şu anda tek gemi oldu. Sayı bir miktar azaldı ama risk daha da büyüdü. Gemi sayısı azaldı ama taşınan yük miktarı tam yüzde 40 arttı son 10 senede. Başörtüsüne anayasal zırh çerçevesinde çalışmalar var. Meclis gurubu da çalışıyor. Kaç madde olacak? İçinde aile maddeleri olacak mı? Bir de neden Anayasa 24 ve 10 üzerinden ilerleniyor? Diğer taraftan CHP'nin verdiği bir yasa teklifi var. Siz Anayasa teklifi verdiniz. Bu denkleme baktığımız zaman, yasa teklifinin AK Parti'ye, Anayasa teklifinin de CHP'ye ihtiyacı var. Kemal Bey’in tavrı ortada. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz? Burada madde noktasında, fazla madde olmasından yana değiliz. Arkadaşlar şu anda çalışmayı sürdürüyor. Efradını cami ağyarını mani şekilde ama az maddede bunları toparlamayı planladık. Konu olarak da olayı sadece başörtüsü olayı değil, bir de bunun yanına en önemli derdimiz olan aile konusunu da yine bu düzenlemenin içerisine koyalım istiyoruz. Ve bu çalışmayı da arkadaşlarımız yine yürütüyorlar. Bu çalışmayla birlikte de süratle, vakit kaybetmeden hemen bunu Meclis'e sunmanın gayreti içerisinde olacağız. Biz döndükten sonra arkadaşlar bize bir sunum yapacaklar. Bu sunumu yaptıktan sonra da fazla gecikmeden hemen istiyoruz ki bunu Meclis'e sunalım. Aile maddesi de çok tartışılıyor. İçeriğe ilişkin bizimle paylaşabileceğiniz bir şey var mı? Bizim sunduğumuz her madde tartışılır. Zaten tartışılmazsa demek ki bir iş yapmıyoruz. Tartışılacak ki bir iş yaptığımız ortaya çıksın. Çünkü bunlar hayati. Yoksa Türkiye'nin gündeminde başörtüsü diye bir konu mu vardı? Yanımda başörtülü var. Böyle bir dert var mı? Kimse sana niye takıyorsun dedi mi? Bunların hepsi aşıldı, geçti. Ama gündemde böyle bir şey yokken bayram değil, seyran değil meselesi. Böyle bir noktaya geldi iş. Adamın derdi de yok aslında. Niye bunu gündeme getirdi, bunu anlamak da mümkün değil. Şu an itibariyle biz hazırlığımızı yapacağız. Ki yine birileri çıkıp zaman zaman 'başörtüsü' demesin, 'aile' demesin diye gelin artık Anayasa değişikliğini yapalım, adımı ona göre atalım. Eğer hakikaten güveniyorsanız kendinize, dürüstseniz, samimiyseniz yapalım. Çünkü yasal bir değişikliğe zaten ihtiyaç yok. Yasal olarak her şey, düzenlemeler de yapılmış zaten var. Ama burada onların niyeti sadece bir şeyleri bulandırmak, güya 'bak ben savundum ama destek vermedi' demek… Sana Altılı Masa bile destek vermiyor. Türkiye'nin böyle bir düzenlemeye ihtiyacı yok. Aile maddesi, LGBT'nin muhalefet partileri tarafından siyasallaştırılmasına ön alma gibi bir şey içerecek mi? Öyleyse demek anlamışlar. Güçlü aile, güçlü milleti oluşturur. Davetiniz üzerine eski CHP Milletvekili Mehmet Ali Çelebi artık AK Parti vekili oldu. Bundan sonra da çeşitli isimlere davetleriniz olacak mı? Her şeyden önce bizim davetimiz her zaman bakidir. Kapı açık. Biz, kapımızı kimseye kapayamayız. Yeter ki gelenin milli ve yerli yanı güçlü olsun. Mehmet Ali Bey kendisi de açıklama yaptı. İnşallah Çarşamba günü grup toplantısında da rozetini bizzat takacağım. Ve böylece şu anda resmen AK Parti'ye girmiş olsa da o gün grup toplantısında herkesin huzurunda rozetini takarak çok daha farklı bir anlamda o ruhu istiyorum ki grubumuz da yaşasın. Bir de KKTC Büyükelçisi olarak tanınmış bir isim, Metin Feyzioğlu'nu atadınız. Feyzioğlu'nu KKTC'ye atamanızda Doğu Akdeniz ve uluslararası hukuk denkleminde özel bir anlam var mı? Metin Bey bir defa iyi bir hukukçu. İyi bir hukukçu olmanın yanında özellikle uluslararası hukuk alanında ve Kıbrıs meselesinde baro başkanıyken bizimle gayet güzel çalışmaları oldu. Kendisine bu teklifi yaptığımda o da 'bunun için çok müteşekkir olurum' dedi. Metin Bey’in özellikle Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs adasındaki gelişmelere vukufiyeti var. Sadece bir büyükelçi değil, aynı zamanda akademisyen olarak da orada çok önemli işler başaracağına inanıyorum. 500 bin konut, 250 bin arsa, 50 bin iş yeri kazandıracak olan 'İlk Evim İlk İş Yerim' kampanyasını başlattınız. Esnafa destek paketi açıkladınız. Bu kampanyalar çok büyük ilgi gördü. Önümüzdeki dönemde bu kampanyaları yeni müjdeler izleyecek mi? Aslında ilk yaptığım açıklamadan sonra bu sürece yönelik yeni açıklama arsa üzerinde oldu. Ne dedik? Arsadaki sayıyı ilk etapta 1 milyon olarak düşünüyoruz. 1 milyon arsa. Bunu da nasıl yapacağız? Kura çekimiyle oradaki dağıtımları yapacağız. Derdimiz altyapısı yapılmış arsalara kendi imkanıyla, bankaların vereceği düşük faiz krediyle gelsin benim vatandaşım evini oraya kendisi yapsın. Bu, Türkiye'de ayrı bir sıçramayı getirecek. Bu, zemin artı 1 veya sadece zemin; bu şekilde 1 milyon arsayı inşallah vatandaşlarımıza ucuz imkanlarla verme anlayışını getiriyor. Bu konuyla ilgili de iki gün önce bakanımla görüştüm. O da 'biz bütün hazırlıkları Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak yaptık, hazırız, her an bununla ilgili adımı atabiliriz' dedi. Şu an itibariyle inşallah Bakanlığımızın takibinde bu adımı da atacağız. “Yeni yüzyıl, Türkiye yüzyılı olacak” dediniz. 28 Ekim'de AK Parti'nin seçim stratejisinin ilk adımı olan Seçim Vizyon Belgesi'ni açıklayacaksınız. Bu belgede neler var? Her şeyden önce, iddiası olmayan müddei olamaz. Önce iddianız olacak ki müddei olasınız. Biz, iddia sahibiyiz, öyle çıktık yola. Gayet güzel bir çalışma var. Bu çalışmayı arkadaşlarımız yürütüyorlar. O gün de orada çok farklı bir sunumla inşallah tüm ülkemize hitap edeceğiz. Asgari ücret konusunda beklentilerle ilgili farklı rakamlar konuşuluyor. Bu konuyla ilgili siz neler söylersiniz? Şu anda bu konuyla ilgili çalışmaları başta Vedat hocamız olmak üzere arkadaşlarımız yapıyorlar. İnşallah bundan öncekilerden çok daha farklı bir hazırlığın içinde olduğunu biliyorum. Ama biz, havada uçuşan değil de yere sağlam basan adımları atacağız ki zihinlere iyi yerleşsin.

1 2