25 Nisan Perşembe 2024
2 yıl önce

Zafer Şahin: “CHP'nin tek başına kurduğu son hükümeti TÜSİAD yıktı… Fıkra bu kadar”

Şahin’in 18.05.2016 tarihinden, Yeni Asır Gazetesi’ndeki “Ecevit kadar olamadın Kılıçdaroğlu” başlıklı yazısı şöyle; Alman gazetecilere "Türkiye'de laiklik tehlikede değil" diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, TOBB'u neden eleştirdi? Meclis Başkanı'nın laiklikle ilgili açıklamalarına TÜSİAD gibi tepki vermediği için! Peki, TOBB Genel Kurulu'nda başkan Rifat Hisarcıklıoğlu ve üyelere "TÜSİAD kadar yürekli olamadığınız" diye fırça atan Kılıçdaroğlu, CHP'nin kurduğu son hükümetin bizzat TÜSİAD tarafından yıkıldığını biliyor mu? Muhtemelen hayır... Bu gerçeği bilse; 1979 yılında Bülent Ecevit hükümetini gazetelere verdiği 4 ilanla deviren TÜSİAD'ın, yani büyük sermayenin sözcülüğüne herhalde soyunmazdı... Kılıçdaroğlu'nun demokrasi ve özgürlüklerin savunucusu gibi gördüğü ve gösterdiği TÜSİAD, 13 Mayıs 1979- 13 Haziran 1979 tarihleri arasında 7 gazete ve 1 haftalık dergide 24 defa yayınlattığı ilanlarla Ecevit'i devirdi. O zamanın parasıyla 4 milyon 628 bin lira ödediği reklamlarda dönemin CHP hükümetini "Pazar ekonomisinden giderek uzaklaşan politikalar" izlemekle suçladı. Bülent Ecevit, yıllar sonra o hükümetin yıkılma sebebi olarak TÜSİAD ilanlarını gösterdi ve Rusya'yı gözetlemek için casus uçaklarını Türkiye'den havalandırmayı isteyen ABD'ye onay vermediğinden Amerikalıların kendisine kızdığını açıkladı. Yine Ecevit'in anlatımıyla dönemin güçlü adamı Brezinski, Washington'da TÜSİAD'a gazete ilanları yoluyla hükümeti düşürme talimatı vermiş ve onlarda gereğini yapmıştı. Sürecin ayrıntılarını merak edenler, detayları TÜSİAD'ın ilk genel sekreteri Güngör Uras'ın yazdığı "Fikir Üreten Fabrika TÜSİAD'ın İlk On Yılı 1970-1980" adlı kitaptan okuyabilir. Biz dönelim Kılıçdaroğlu'na... Hani her fırsatta birilerini yürekli olmamakla suçluyorsunuz ya Kemal Bey... Keşke siz de Amerika'ya kafa tuttuğu için iktidardan düşürülen Bülent Ecevit kadar yürekli olabilseydiniz. Belki o zaman ne TÜSİAD'ın ne de okyanus ötesinin bu kadar etkisinde kalmazdınız. Maalesef Ecevit kadar olamadınız...

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan TÜSİAD'a çok sert tepki: Hükümete saldırmanın değişik yollarını aramayın bizimle mücadele edemezsiniz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İlim Yayma Vakfınca Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen 2021 İlim Yayma Ödülleri Töreni'nde, ödül sahiplerini tebrik etti. Kendisinin de İlim Yayma Cemiyeti'nden hizmet aldığını ve o hizmetle yetiştiğini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Rahmetli Menderes'in hakim kıldığı demokrasi ve özgürlük ikliminde, cemiyetimizin öncülüğünde ülkemizin ilk imam hatip okulu açılmıştır. Vakfımızın kurucularından birinin de rahmetli Turgut Özal olduğunu hatırlatmak isterim. Nesiller boyunca elden ele taşınan bu hizmet bayrağı inşallah bizden sonra da aynı şekilde dalgalanmaya devam edecektir. Bugün de cemiyetimiz öğrenci yurtlarıyla eğitim merkezleriyle burslarıyla ödülleriyle yerli ve milli duruşuyla ülkemiz sivil toplum kuruluşları arasında öncü bir role sahip. Mutluyum, özellikle de büyük ödülü, herhangi bir torpil söz konusu değil, Prof. Dr. Zekai Şen hocamızın almış olmasından dolayı da mutluyum. Zira İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Zekai Şen hocamızdan İSKİ'de çok istifade ettik. Zira Veysel Eroğlu hocamızla birlikte onlar da o zaman İSKİ'yi gerçekten tırmandırdılar ve susuz İstanbul'u suya kavuşturdular. Kendilerinden Allah razı olsun." İki gün önce Türkiye Afrika Liderleri Zirvesinin kapanışının yapıldığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: "İstiyorduk ki bu buluşma, bu birliktelik, bu dayanışma nasıl ki buradan farklı bir şekilde hitama erdi yine buradan ayağa kaldırdı. İnsanlığın asırlardır türlü şekilde karşısına çıkan vahşetle, zulümle, sömürüyle, riyakarlıkla, adaletsizlikle yüzleştiği bir dönemde bu elbette çok büyük sorumluluktur. Nitekim attığımız her adımda bu ağır yükün kimi zaman gönül ferahlatan, kimi zaman can acıtan tezahürleriyle karşılaşıyoruz. Mazlum ve mağdurların gözlerinde beliren umut ışığı bizi ne kadar ferahlatıyorsa çarpık düzenden nemalanan zalimlerin pervasız saldırıları da o derece canımızı yakıyor." "Ekonomik sancılar salgınla birlikte hızlandı" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ziya Paşa'nın şiirindeki "Bir abd-i Habeş dehre olur baht ile sultan/Dahhakın eden mülkünü bir Gave perişan/İkbaline idbarına bel bağlama dehrin/Bir dairede devredemez çenber-i devran/Zalim yine bir zulme giriftar olur ahir/Elbette olur ev yıkanın hanesi viran" dizelerini seslendirerek, insanlara zulmedenlerin o çok güvendikleri evlerinin bir gün viran olmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Tarihin kendini dünyanın ve insanlığın hakimi sanan nice kudret budalasının hüsranına şahitlik ettiğini belirten Erdoğan, bugün o kifayetsiz muhterislerin isimlerini kimsenin hatırlamadığını söyledi. Erdoğan, günümüzün zalimlerin sonunun da farklı olmayacağını dile getirerek, şöyle konuştu: "Küresel yönetim ve ekonomi düzeninde bir süredir zaten yaşanmakta olan sancılar salgınla birlikte hızlanmıştır. Bizim de tek gayemiz işte bu süreci yani dünyanın devranının dönüşündeki değişimi mazlumlar ve mağdurlar lehine yönlendirebilmektir. Elbette bu mücadelenin çok derin ve geniş bir arka planı bulunuyor. Coğrafyamızda Anadolu'nun kapılarının ecdada önce güneyden sonra doğudan açılmasıyla başlayan çok çarpıcı bir hikayemiz var. İstanbul'un fethiyle çağ açıp çağ kapatacak mahiyet kazanan bu hikaye Yavuz'un hilafeti devralmasıyla birlikte oldukça farklı bir seviyeye ulaştı. Anadolu'daki varlığımızı Haçlı seferleriyle başlayıp Çanakkale Savaşlarına, Milli Mücadelemize ve nihayet günümüze kadar uzanan nice badirelere rağmen sürdürmeyi başardık. Çok çile çektik, çok fedakarlık yaptık, çok bedel ödedik ama hamdolsun mücadele sancağını asla yere düşürmedik. Bilhassa son iki asrımız sürekli bir uçtan diğerine savrulduğumuz arayışlarla geçti." Erdoğan, İlim Yayla Cemiyetini kuranların ve onlardan bayrağı devralanların yüreklerini yakan ne kadar mesele varsa hepsinin de yaşanılan bu savrulmaların eseri olduğunu kaydetti. Kudüs davasından, geçtiğimiz yılın temmuz ayında nihayete erdirilen -Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin müzeye çevrilmesi konusuna kadar bunun pek çok örneğin sayılabileceğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Bizim düşmana karşı verdiğimiz mücadele vatan topraklarıyla birlikte tüm kutsallarımızı koruma mücadelesiydi. Bizim vesayete karşı verdiğimiz mücadele tarihimize, kültürümüze, değerlerimize sahip çıkma mücadelesiydi. Bizim darbecilere karşı verdiğimiz mücadele varlığımızın gayesi olan özgürlüğümüze, geleceğimize, haysiyetimize sahip çıkma mücadelesiydi. Bizim emperyalizme karşı verdiğimiz mücadele hakkı, adaleti, hukuku, hakkaniyeti üstün tutma, insanlığımızı koruma mücadelesiydi. Hangi unvanı taşırsak taşıyalım, hangi görevde bulunursak bulunalım amacımız buydu. Bugün de aynı mücadeleyi veriyoruz. Yarın da inşallah aynı yolda yürümeyi sürdüreceğiz." "Türkiye'nin son 19 yılı yeni bir safhaya geçişin sembolü" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin son 19 yılının Cumhuriyet tarihinin de ötesine geçen kadim bir mücadelede yeni bir safhaya geçişin sembolü olduğunu vurgulayarak, ülkede sadece demokrasiyi güçlendirmekle, sadece hak ve özgürlükleri genişletmekle kalmadıklarını aynı zamanda asırlık özlemleri de dindirdiklerini söyledi. Attıkları her adımla bu ülkenin insanlarının inançlarıyla değerleriyle kültürleriyle vatan topraklarında var olma azminin asla bitmeyeceğini gösterdiklerini belirten Erdoğan, ülkede eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, şehircilikten spora kadar her alanda kurulan güçlü altyapıyla milleti hak ettiği hayat standartlarına kavuşturduklarını anlattı. "Aynı mücadeleyi ekonomide veriyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Eğer artık Türkiye küresel krizlere karşı bu derece dayanıklıysa krizleri fırsata çevirme konusunda bu derece özgüven sahibiyse gerisinde işte bu güçlü altyapı vardır. Şimdi aynı mücadeleyi ekonomide veriyoruz. Aslında son 8 yıldır yaşadığımız her hadisenin bir tarafında ekonomi hep vardı. Gezi olayları sırasında ağaç bahanesiyle hedef alınan projelerimizi tüketmeyin, ekonomiyi çökertin kampanyalarını ekranları başında bizi izleyenlere söylüyorum, hatırlayın. O gün yine ekonomi demiyorlar mıydı? FETÖ ihanet çetesinin 17/25 Aralık'tan 15 Temmuz'a kadar başlattığı tüm darbe girişimlerinde ekonomimizi sinsice kıskaca alma çabalarını hatırlayın. Terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz sınır ötesi harekatları engellemek için uluslararası alanda ekonomimize kur ve faiz üzerinden kurulan kumpasları hatırlayın. Ülkemizin diplomatik ve güvenlik hassasiyetlerini savunduğumuz için ekonomimize mahvetmek amacıyla alenen savrulan tehditleri hatırlayın. Büyüme rakamlarımızla üretimimizle istihdamımızla ihracatımızla bütçe dengelerimizle tüm göstergeler ülkemiz bakımından küresel çapta bir başarıyı işaret ederken kurda yaşanan dalgalanmaları da bu çerçevede değerlendirmemiz gerekiyor. Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu." Erdoğan, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin faiz rakamları ile enflasyon rakamları arasındaki fark 10 katı bulmuşken, yaptıkları sınırlı faiz indirimlerinin bu tablonun gerekçesi olamayacağını vurgulayarak, "Amerika'ya bakın, Avrupa'ya bakın. Hepsinde durum bir felaket. Coğrafyamızdaki iki asırlık kavganın gerisinde ne varsa, bugünkü gelişmelerin gerisinde de o vardır. Cumhuriyetimizin bir asra yaklaşan tarihindeki kalkınma hamlelerimizin önünün kesilmesinin sebebi neyse, bu gelişmelerin sebebi de aynıdır." ifadelerini kullandı. "19 yıl önce göreve geldiğimizde faiz, enflasyon bu durumda değil miydi? Buydu" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Biz, aldığımız kararlarla attığımız adımlarla faizi de enflasyonu da ve hatırlayın 6 sıfırı attığımız zaman bana karşı çıkanlar 'Taksim Meydanı'nda anırırım' diyen köşe yazarları şimdi yine aynı şeyleri söylüyorlar. Anırdılar mı? Hayır. Ama bunlar şu anda hala köşe yazarı. Aynı şeyleri bunlar yine yazıyorlar. Anırsalar da anırmasalar da elhamdülillah biz doğru yoldayız. Çünkü faiz, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar hükmü bize öyle sıradan gelen bir hüküm değil. Diğer ülkeler hayata geçirdiğinde alkışlanan her adım, Türkiye teşebbüs ettiğinde akıl dışı bir saldırıyla karşılaşıyor. Ülkemizin yatırımla, istihdamla, üretimle, ihracatla büyümesi yerine, sanayisiyle, teknolojisiyle, finansıyla, alt yapısıyla dışarıya bağımlı kalmasını isteyenler, var güçleriyle direniyor." Bu kadar altyapı, üstyapı çalışmalarıyla 19 yıldır bir mücadele verildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda attığımız adımları bir yere koymak mümkün mü? Havalimanları, 26 havalimanından 56'ya çıkarken artık Anadolu'dan evine yarım saat mesafede gidebilme imkanını yakalama lüksüne ulaşmış bir Türkiye varken, kimse bunu konuşmuyor. Türkiye büyüyor, kimse bu büyümeyi konuşmuyor. Sıkıntılar var ama unutmayın ki Allah'ın yardımı ve milletimizin ferasetiyle bu mücadeleden de alnımızın akıyla çıkacağımızdan ben şüphe duymuyorum." dedi. "Ey TÜSİAD ve yavruları, size sesleniyorum..." Erdoğan, daha önce vesayetin kirli oyunlarına, dün sınırlara dayanan terör örgütleri üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılan karanlık senaryolara hangi inanç ve iradeyle direnildilerse bugün de ekonomide aynı mücadeleyi verdiklerini dile getirdi. Fiyat artışlarının, insanların günlük hayatları üzerinde yol açtığı sıkıntıyı elbette bildiklerini ifade eden Erdoğan, "Kurdaki dalgalanmanın, fiyatlar üzerinde oluşturduğu istikrarsızlığın ve bunun yol açtığı belirsizliklerin elbette farkındayız ama vesayete, terör örgütlerine, darbecilere, küresel güç baronlarına nasıl direndiysek, bunlara karşı da direneceğiz. Şimdi buradan sesleniyorum, çekinme yok. Ey TÜSİAD ve yavruları, size sesleniyorum, tek göreviniz var; yatırım, üretim, istihdam, büyüme. Siz bunda ne yapıyorsunuz? Önce onu ortaya koyun. Kalkıp da hükümete saldırmanın değişik yollarını, versiyonlarını aramayın, bizimle mücadele edemezsiniz. Sizin cinsinizi de cibilliyetinizi de gayet iyi biliyorum. Sizin derdiniz başka ama bizim derdimiz bambaşka. Biz, vatan sevgisiyle, millet sevgisiyle yürüyoruz. Siz ise 'Acaba biz bu hükümeti nasıl çökertir de isteyeceğimiz, sömüreceğimiz bir yönetimi iş başına getirtiriz.' bunun için gayret ediyorsunuz. Bu millet size bu fırsatı vermeyecek." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dün millet olarak kendi canımız ve kanımız pahasına, ülkemizin istiklalini ve istikbalini korumuştuk. Bugün de malımızla, paramızla aynı fedakarlığı yapacağız. Koronavirüs salgını esnasında bu söylediğim kurum, kuruluşlar acaba ne kadar milletin yanında yer aldılar? Acaba kaç tane hastane kurup da devlete yardım ettiler? Biz, en zor anda bile şehir hastanelerimizi kurduk. Anadolu'nun en ücra köşelerine kadar bunları yaygınlaştırdık, acaba bunlar ne yaptı? Hiç." Türkiye'nin ekonomide olağanüstü hale ihtiyacı olabileceği değerlendirmesinin akıl karışıklığının ötesinde bir durum olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu ülkeyi, emperyalistlerin çizdiği haritaların cazibesine kapılıp bölmeye çalışanların silahlarından çıkan kurşunlara terk etmedik ve terk etmeyeceğiz. Bu ülkeyi 1 dolar karşılığında vatanlarını satanların ellerine de bırakmadık bırakmayacağız. İnşallah bu ülkeyi döviz kuru üzerinden yeniden şekillendirmek isteyenlere de teslim etmeyeceğiz. Bu vesileyle, sorunsuz açıklamalarla, milletimizi karamsarlığa sürüklemek, yalan yanlış haberler yayarak piyasaları korkutmak isteyenlere itibar edilmemesi gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum." ifadelerini kullandı. Hükümetin uyguladığı ekonomi politikasının, kur tarafındaki konjonktürel dalgalanmalar dışında tamamen belirledikleri doğrultuda ilerlediğinin altını çizen Erdoğan, Türk ekonomisinin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da serbest piyasa ekonomisi kurallarına uygun şekilde yoluna devam edeceğini kaydetti. "Döviz kurundaki istikrarı, piyasanın kendi işleyişi içinde sağlayacağız" Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Aynı şekilde kontrollü 'Kambiyo rejimi' gibi zırvalıkları gündeme getirenleri de asla masum görmüyoruz. Döviz kurundaki istikrarı, bu tür zırva yöntemlerle değil, piyasanın kendi işleyişi içinde sağlayacağız. Ekonomide bir kural vardır, dere yatağında akar ve bizim de şu anda takip ettiğimiz yol budur. Buradan tüm vatandaşlarıma, ekonomide verdiğimiz mücadelede devletlerinin ve hükümetlerinin yanında daha güçlü şekilde yer almaları çağrısında bulunuyorum. Geldiğimiz noktada sırf daha çok kazanç hırsıyla, fiyatları şişirmekle, stokçuluk yapmakla, dün ülkemizi darbe ile esir almaya çalışanlara destek çıkmak arasında bir fark kalmamıştır. Cuma gününden beri bir dedikodudur almış başını gidiyor. Pazartesi gününden itibaren, ciddi manada finans dünyasında sıkıntılar yaşanacakmış. Ya bunu ancak ihanet içinde olanlar söyler. 'Biz nasıl ayakta dimdik duracağız' demiyor, pazartesiden itibaren bu tür sıkıntıların olacağından bahsediyor. Bunlar aynı zamanda keramet ehli galiba. Merak etmeyin, böyle bir durum söz konusu değil, biz dimdik ayaktayız." Göreve geldiklerinde, Türkiye'nin IMF'ye 23,5 milyar dolar borcu olduğunu hatırlatan Erdoğan, o dönem Merkez Bankası'nın döviz rezervinin 27,5 milyar dolar olduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: "Başbakanlığım döneminde bu döviz rezervini 135 milyar dolara kadar çıkardık. Daha sonra bir düşüş yaşandı, yoktum. Cumhurbaşkanıydım. Daha sonra bir düşüş yaşandı, yoktum, Cumhurbaşkanıydım. Şimdi yeniden 100 milyar doların üzerine döviz rezervimiz çıkmış vaziyette. Toparlayacağız, daha yukarılara bu rakam çıkacak. Herhalde George, Hans bunlar gelip de bizim Merkez Bankamızın döviz rezervini yükseltmeyecek. Biz yükselteceğiz, bundan hiç endişeniz olmasın. Nasıl 27,5 milyar dolardan döviz rezervini alıp buralara getirdiysek şimdi yine aynı şekilde daha yukarılara bunu çıkaracağız ve çıkarıyoruz. Bizim kasamız boş değil, kasa mevcudumuz gayet iyi. Türkiye'ye karşı oynanan oyunun en etkili silahı haline gelen döviz kurunu dengeye oturtmak da fiyatları makul seviyede tutmak da bizim elimizdedir. Şayet bugün, her birimiz üzerimize düşeni yaparsak emin olun birkaç ay içerisinde çok daha güçlü, büyük, müreffeh Türkiye'nin kapılarının önümüze açıldığını göreceğiz. Biz buna yürekten inanıyoruz. Bize inanan, bize güvenen her vatandaşımızı da seferberlik ruhuyla ülkemizin gelecek yarım asrının, bir asrının belirleyicisi bu vizyona sahip çıkmaya davet ediyoruz."

2 yıl önce

Kılıçdaroğlu'na zor soru: TÜSİAD'ı bassana

Doç. Dr. Hulki Cevizoğlu, Kılıçdaroğlu'nun kurumların kapısında şov yaptığını söylediği Kılıçdaroğlu'nu sert sözlerle eleştirdi. "TÜİK'İ MEB'İ BASACAĞINA TÜSİAD'I BASMALIYDI" "Şimdi Kemal Bey ne yapsaydı puan alırdı biliyor musunuz? Hem kendi tabanından hem kararsızlardan hem Cumhur İttifakı'ndan az ya da çok, şunları yapsaydı oy alırdı" diyen Cevizoğlu, şu ifadeleri kullandı: "TÜİK'i basarak, Milli Eğitim Bakanlığı'nı basarak falan değil. Bak basmak kelimesini kullanıyorum, bak baskın yapmak. Böyle bir şey olabilir mi ya. Benzin istasyonlarına giderek benzin fiyatlarını protesto etseydi, TÜSİAD'ı telefonla aramak, TÜSİAD'dan emir almak yerine TÜSİAD üyelerine haddini bildirseydi. Bu petrol ürünlerine zam yapan çoğu firmalar TÜSİAD üyesi değil mi? TÜSİAD'a hesap sorsaydı 'Niye bunu yapıyorsun' diye. TÜSİAD'a geliyorum diyerek baskın yapsaydı. Bunlar biraz taktik, strateji istiyor." TÜSİAD'ın önünde süt dökmüş kediye döneceksiniz, bu tarafta bürokrata şov yapacaksınız. Böyle bir şey olabilir mi ya."

2 yıl önce

TÜSİAD'tan Bakan Nebati görüşmesine ilişkin açıklama: İstişaremizi devam ettireceğiz

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile ekonomideki son gelişmeleri ve riskleri değerlendirdiklerini belirterek, "Atılan adımların reel sektöre etkilerini tartıştık. Çok açık bir iletişim ve samimi bir görüşme oldu. Bu istişareyi de Bakan Bey ile devam ettireceğimize inanıyoruz." dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, Bakanlık toplantı salonunda TÜSİAD Yönetim Kurulu üyeleri ile bir araya geldi. Yaklaşık 3 saat süren toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kaslowski, Bakan Nebati ile ekonomideki son gelişmeleri ve riskleri değerlendirdiklerini ifade etti. Bakan Nebati ile atılan adımların reel sektöre etkilerini tartıştıklarını ifade eden Kaslowski, "Çok açık bir iletişim ve samimi bir görüşme oldu. Bu istişareyi de Bakan Bey ile devam ettireceğimize inanıyoruz." ifadelerini kullandı. Kaslowski, vergi konularını ele aldıklarını, yeşil dönüşümle ilgili fırsatları kaçırmamak açısından da bazı önerilerde bulunduklarını dile getirerek, "Enflasyonla ilgili görüşlerimizi de paylaştık. Enflasyonla ilgili ciddi bir mücadele verileceğine inanıyoruz. Enflasyon çok yüksek seviyelere çıktı ama önümüzdeki dönemde bu konuda da ciddi adımlar atılacağını öngörüyoruz, ümit ediyoruz." diye konuştu. Kredi faizlerinin seviyesine ilişkin bir soru üzerine de, finans sektöründeki sorunları da Bakan Nebati ile paylaştıklarını ifade eden Kaslowski, şunları kaydetti: "Reel sektörde bu konuda bazı sorunlar var. Bunun üzerine de Bakanlık çalışıyor. Bunun da etkilerini göreceğiz. Şu an itibarıyla finansman kaynakları bulmakta sorunlar yaşanıyor. Bu tabii ki biraz kur şokundan da kaynaklanıyor. Bakanlık da bunun farkında ve bir paket üzerine çalışıyor."

1 yıl önce

MHP Genel Başkanı Bahçeli'den TÜSİAD Başkanı'na sert tepki: Türk olamıyorsanız bari insan olun

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM Grup Toplantısında konuştu. Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle: Hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Televizyon ekranları, sosyal medya vasıtasıyla toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza en kalbi selamlarımı iletiyor, selamlarımı sunuyorum. İnsanın olgunluğu gibi siyasetin de olgunluğundan bahsetmek mümkündür, doğalı budur. Olgunlaşmamış siyaset köksüzlüğün eseri, fikir yetersizliğinin eseridir. Leyleğin ömrü laklakla geçiyorsa basit siyasetin ömrü de polemikle gelip geçecektir. Türk siyasetin öncelikli sorunların bir tanesi bu tip siyaset ve siyasetçinin varlığıdır. Bugün ne yaşıyorsak izleri dündedir. Bugün neyle karşılaşıyorsak hedefleri yarındadır. Küçük heveslerden büyük hedeflerin çıkmayacağı berrak şekilde görünecektir. Hedefi büyük olanın inancı da büyüktür. Maksat milletimizi güzelliklerin en güzeliyle buluşturmaktır. Biz insan üstü bir gayretle çalışıyoruz, geceyi gündüze katıyoruz, azımızı çok yapmak için sürekli çabalıyoruz. Cumhuriyetin 100. yıldönümüne adım adım hazırlanıyoruz. İnsanımızın yüreğine yağmur gibi yağıyor, umutlarını yeşertiyoruz. Sözümüzle, sevdamızla, samimiyetimizle, sabrımızla, sadakatimizle, sağduyumuzla 2023'teki zafere yürüyoruz. Bizim niyetimiz halis, nişanemiz halka hizmettir. Yolumuzda duran dursun, biz durmayız. Bıkmadan, usanmadan, gevşemeden ülkülerimizi anlatacağız. Oynanan oyunların iç yüzünü, yazılan kabus senaryolarının içeriğini ve yönünü milletimizin her güzel insanını anlatıp aydınlatma görevimizi yerine getireceğiz. Aydınlanma, aklımızı kullanmaya cesaret edebilmektir. Şunu bir defa açıkça ifade etmek durumundayım ki ülkemizin hiçbir yerinde zillet ittifakının iddia ettiği gibi bir Türkiye tablosu yoktur. Çürük çarık zihniyetlerin hiçbir sözü söz değildir, hiçbir açıklaması doğru değildir. Yalandan vergi alınmış olsaydı yalancı siyasetçilerin hepsi iflas bayrağını çekmekten kurtulamazdı. Yalnızca göz boyamak için 3-5 esnaf gezenlerin ipliği artık pazardadır, ikinci ele düşmüştür. Sahnelenen sahte mağdur tiyatroları, kurmaca ve kumanda edilen karşılıklı diyaloglar kimseyi inandıramaz. Aziz milletimiz sahtekarlara dün olduğu gibi bugün de yarın da prim vermeyecektir. "CUMHUR İTTİFAKI AÇIK ARA FARKLA SANDIKTAN ÇIKACAK" Onlar boş bol dolaşadursun MHP 18 Şubat 2022 tarihinden bugüne kadar 493 ilçemizi heyetler halinde ziyaret etmiştir. Milletimizin tamamıyla kucaklaşmanın gönül huzurunu yaşıyoruz. Gönüllere misafir oluyoruz, gönüller kazanıyoruz. Cumhur İttifakı, Türkiye'nin her noktasında milletiyle oturup kalkıyor. Gittiğimiz her yerde gördüğümüz açık gerçek şudur 2023 yılında Cumhur İttifakı açık ara farkla sandıktan başarıyla çıkacaktır. Şapkadan çıkaracakları aday kim olursa olsun Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan yüzde 50'yi fersah fersah aşan bir oy oranıyla seçilecektir. Zillet ittifakının nasıl bir adayı vardır yıpranmasın ki açıklanmıyor. Çıkarsınlar adaylarını, görsünler hanyayı konyayı. Kolayca yıpranacak, an itibariyle meçhul adayı çok arayıp aramadıkları bir diğer muamma olarak karşımızdadır. "KILIÇDAROĞLU TEDAVİ ALTINA ALINMALI" Kasım'da seçim olabilir diyen Kılıçdaroğlu kendi kendi kandırıyor. Bizim tavsiyemiz en yakın kliniğe müracaat etmesi ve tedavi altına alınmasıdır. Beklentilerinin karşılanmaması durumunda yaşanacak hayal kırıklıkları Kılıçdaroğlu'nun elinden oyuncağı alınmış çocuğa dönüştürecek, mızmızlanması da işe yaramayacaktır. İntikam almak isteyenlerin tamamı Kılıçdaroğlu'nun arkasında kuyruğa dizilmiştir. Birbirine çalım atmaktan özel bir haz alan, ortak gayeleri dış güçlerin emellerine hizmet olan partilere Türkiye'nin emanet edilmesi istikbalimizin hiçe sayılmasıdır. Cumhur İttifakı belirsizliği aşacak, iç barış ortamını, toplumsal huzuru sağlayacak iradedir. Önündeki her taşa takılan, geleceğe teleskopun yanlış ucundan bakan zillet ittifakı akıntıda sürüklenen bir saldır, devlet ve millet düşmanlarıyla ilişki kurmuş yani bağımlılık halinde yaşayan kirli bir kumpanyadır. Türkiye, dünyanın tüm projektörlerinin çevrili olduğu bir coğrafyanın ağırlık merkezidir. Elinde sadece bir çekiç olanların karşılaştığı engelleri çivi olarak görmesi tıkanıklığının sonucudur. Biz yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz, Cumhur İttifakı'nı iftiharla anlatacağız. Adım adım 2023, ilçe ilçe anlatma ve aydınlatma temalı çalışmalarımızda emeği geçen milletvekili arkadaşlarım başta olmak üzere, fedakar dava arkadaşlarıma ayrı ayrı teşekkür ediyorum, hepinizi kutluyorum. Çağrımız Türk tarihinin çağrısıdır. Çağrımız kutlu ceddimizin çağrısıdır. Çağrımız çiftçimizin, emeklimizin, işçimizin, şehit analarımızın, tüm mazlumların çağrısıdır. Çağrımız istikbale el ele, omuz omuza tek nefes halinde yürüyüş çağrısıdır. Bizim çağrımız, çağın akışını değiştirmeye sonuna kadar taliptir. "KÜRESEL EKONOMİ CÜCELEŞMİŞTİR" Zora dayalı ve silahla inşa edilen ekonomi politik sistemin, insanlığın beklentilerini karşılamaktan hızla uzaklaştığı görünmektedir. Dünya kapsayıcı bir vizyona, adil, barışçıl politikalara adeta muhtaçtır. Kapitalizmin ana siperi haline gelen sindirella ekonomisinin sonuna gelinmiştir. Ahlaki olmayan, insani değerlerle bağdaşmayan piyasa uygulamalarını köklü şekilde sorgulamaktan, ekonomik özgürlük, ekonomik adalet kapsamında A'dan Z'ye revize etmedikten sonra varılacak yer yine krizdir. İnsanlığın yeni bir vizyona ihtiyacı vardır ve bu ertelenemez boyuttadır. Yatırımların hedefinde kaynak verimliliği, iklim uyumu yer almalıdır. Uyuklayan bir bakışla altımızdan kayıp giden dünyayı seyretmemiz sorumlu anlayışımızla ters düşecektir. Bu dünya bizim de dünyamızdır, deve kuşu gibi başımızı kuma sokmamız düşünülemeyecektir. Dünyaya karşı kapanmak ve içe dönmek demek, Allah'ın kelamını anlatmaktan ve savunmaktan vazgeçmek demektir. Buna da olurumuz yoktur, hep umutlu olacağız. Biz yeryüzünde unutulmuş bir savaşın kayıp askerleri değiliz. İyiliğin asıl manası bireysel değil toplumsal olmasıyla tezahür edecektir. Bugünkü tüketim toplumu küresel bir toplumdur. İçinde zenginlik adalarıyla yoksulluk havuzları bulunmaktadır. Gemisi kurtaran kaptan iddiaları, yıkıcı rekabetler, sonlu bir hayat içinde sınırsız servet iştahı felaket habercisi haline dönüşmüştür. Herkese fayda sağlayacağı iddia edilen damlama ekonomisinin aslında bir dolandırıcılık olduğu Oscar ödüllü bir iksidatçı tarafından itiraf edilmedi mi? Küresel ekonomi cücelemiştir, motoru teklemiştir. Küresel ekonomi fırtınalı bir havada, bozuk pusulayla yolunu bulma çabasındadır. ABD, Birleşik Krallık ve Almanya faiz silahına sarılmışlardır fakat silahtaki mermi azalmaktadır. Gıda ve enerji fiyatları küresel enflasyonu çıkarmaktadır. Gıda krizinin geri planında bu ve buna benzer yüksek düzeyli tehditvari açıklamaların hiç mi payı yoktur. NATO Genel Sekreteri'nin sözlerini neye yorumlamalıyız. Gıda sorunu yaşanıyorsa bunun sorumlusu küresel emparyalizm değil midir? Bunlar kime ne anlatmanın merağındadır. Tahıl koridorunun inşasıyla ilgili çabalara destek verilmesi gerekirken Fransa Cumhurbaşkanı'nın Kiev'e gitmesi ve Romanya üzerinden bir yol açılmasını istemesi bize göre yamyamlıktır. İnsanlar aç kalmış, açıkta kalmış, sözde gelişmiş ülkelerin umrunda değildir. Bu aşamada Rusya-Ukrayna savaşının sonuçları tüm dünyada hissedilmektedir. Mısır, bu olumsuz gelişmelerden en çok mağdur olan ülkelerin başında gelmektedir. TÜSİAD'A SERT TEPKİ: TÜRK OLAMIYORSUNUZ BARİ İNSAN OLUN Mühim olan Türkiye'nin alacağı pozisyon, üstleneceği tarihi roldür. Türkiye ekonomisinde pireyi deve yapan siyasi sefillerin dünyanın nereden nereye geldiğini göremedikleri ortadadır. Türkiye pozitif olarak ayrışırken yatırım, üretim alanlarında bir adım öne çıkmaktadır. Gıda krizinin bize yansımasını en aza çekmemiz mümkündür. Patates, soğan, patlıcan fiyatlarını abartanlara diyorum ki biraz vicdanınız kaldıysa, kimin tarafında olduğunuzu açıklayın. Kimlerin değirmenine su taşıdığınızı söyleyin. İşte görüyorsunuz TÜSİAD Başkanı işi gücü bırakıp İsveç ve Finlandiya'nın yanında saf tutmuş. TÜSİAD'ın mensubiyet duyduğu ülke neresidir. Bir kez olsun milli olsun. Boş yapmayın, Türk de olamıyorsanız bari insan olun. TÜSİAD'ın selam durduğu İsveç, Kandil'in finans bankasına dönüşmüştür. Zillet ittifakı ile İsveç bu durumdan mutlu mudur? Brüksel'de toplanan NATO Savunma Bakanları toplantısında PKK'nın elindeki silahların Sayın Akar eliyle mutahaplarına gösterilmesi ihanet çetesinin nerelere ulaştığının göstergesidir. Toplumsal bünyeyi ur gibi saran şiddet vakalarında bir türlü azalma, zayıflama emaresi görülmemektedir. Vahşet haberleri, seri cinayetler maalesef milli vicdanı derinden yaralamaktadır. Bazı diziler, Magazin programları hepimizi rahatsız etmektedir. Netflix'de küfür ve en samimiyetsiz esprilerin yer aldığı, sözde komedyenlerin olduğu diziler artık haddini aşmıştır. Küfür etmenin neresine güleceğiz? Kadını metalaştıran, erkeği yozlaştıran ucube dizi sahnelerinin neresini beğenip takdir edeceğiz? Sebze ve meyve fiyatlarını eleştirip, dar gelirli bir ailenin 1 aylık mutfak harcamasını 1 saatte harcayıp gününü gün edenler, vur patlasın çal oynasın havasıyla, tatlı su solcuların, meyhane devrimcilerin, 'Böyle ekonomi olur mu?' diye sorup yatlarla dolaşan, katlarla dolaşan, cebi sonradan para görmüş demokratların bize anlatacak hiçbir şeyi olamaz. Mahkemeler cinayet davalarında süratle karar vermeli, iyi hal indirimi veya bir başka sebeple canilerin ceza indirimine izin verilmemelidir. Gerekiyorsa idam cezası bile tartışmaya açılmalıdır. Kadınlara yönelik cinayetlerin tekrar tekrar gösterimine kesinlikle izin verilmemeli. Milli ve manevi değerlerimizi hedef alan dizi-filmler hayatımızı zehirlemektedir. Şiddeti kışkırtan roller, aile birliğimizi doğrudan çürütme risk ve tehlikesi yaşatmaktadır.

1 yıl önce

Bakan Nebati'den ABD'nin TÜSİAD mektubuna ilişkin açıklama

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ABD'nin Türk iş dünyası örgütlerine iletilen mektubun iş çevrelerinde endişe yaratmasının anlamsız olduğunu söyledi. Twitter üzerinden konuya ilişkin açıklama yapan Nebati, ''Türkiye dünyanın en önemli siyasi ve ekonomik güç merkezlerinden biridir'' diyerek söz konusu mektubun endişe yaratmaması gerektiğini belirtti.  İş dünyasında oluşan endişenin anlamsız olduğunu belirten Nebati, ''İş dünyamız devletinin gücünü her zaman yanında hissetmelidir'' açıklamasında bulundu.  Nebati, Türkiye ekonomisinin tüm aktörlerinin serbest piyasa ekonomisi ilkelerine bağlı olduğuna ve küresel ticarette daha fazla pay sahibi olmaya çalıştığına dikkati çekerek şunları kaydetti:

"Türkiye Cumhuriyeti hükümeti bu yolda iş dünyasının yanındadır. Barışı ve daha fazla ticareti hedefleyen diplomasimizle iş insanlarımızın küresel ekonomide daha önemli bir rol oynaması için güçlü bir inisiyatif ortaya koyuyoruz. Türk iş dünyası gerek iş ahlakı gerekse hızlı çözüm üretme yeteneği ve esnekliğiyle nice başarılara imza attı ve atmaya da devam edecek. ABD Hazine Bakanlığının Türk iş dünyası örgütlerine gönderdiği mektupta da belirtildiği üzere Türk işletmeleri dünyadaki en yenilikçi şirketler arasında yer alıyor ve önemli zorlukların üstesinden gelerek büyümeye devam ediyor." TÜSİAD'IN AÇIKLAMASI TÜSİAD, önceki gün Biden yönetiminin Türk şirketlerini yaptırım uygulanan Ruslarla çalışmama konusunda uyardığı iddiasını doğrulayarak şu açıklamada bulunmuştu:

TÜSİAD'dan yapılan açıklamada, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısının ardından ABD ve AB başta olmak üzere 30'dan fazla ülkeninin Rusya'ya yönelik yaptırım kararları aldığı hatırlatıldı.

Bu kapsamda ABD Hazine Bakan Yardımcısı Adewale Adeyemo'nun kaleme aldığı mektubunun TÜSİAD'a da iletildiği vurgulandı.

Mektupta, Rusya'da yaptırım uygulanan kişi ve kuruluşlarla kurululabilecek ilişkilerin Türk şirketlerine de yaptırım riski doğuracağı uyarısının yer aldığı belirtildi.

Söz konusu mektubun, TÜSİAD tarafından, Dışişleri Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ile paylaşıldığının altı çizildi.