25 Nisan Perşembe 2024
2 yıl önce

Ulaştırma Bakanlığı Kılıçdaroğlu’nun YHT ihaleleri iddialarını tek tek çürüttü: Yedi gerçek yedi yalan

Bakanlık, yaptığı yazılı açıklamada, Kılıçdaroğlu ve CHP'nin iki milletvekili tarafından, 3 Nisan 2018 tarihli "Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Hızlı Tren Hattı" ve 20 Ağustos 2020 tarihli "Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli Yüksek Hızlı Tren Hattı" ihalelerine ilişkin öne sürülen 7 iddiayı yanıtladı. Açıklamada, "Sayın Cumhurbaşkanımızın devletin rutin işleyişi dahilinde yatırım programında attığı ve ihalenin süreciyle ilgisi olmayan imzalı kağıdı 'belge' diye göstermek, apaçık bir yalandır. Konu, yargıya taşınmış olup, ülkemizin hayrına her işe karşı duran yatırım düşmanı bu zihniyet, her zaman olduğu gibi milletimizin vicdanında ve adalet önünde hesap verecektir." ifadesi kullanıldı. Bakanlığın söz konusu iddialara yönelik yanıtları şöyle sıralandı. "BAŞKA BİR FİRMAYA VERİLDİĞİ YALANDIR" 1 - Aynı iş, 6 milyar lira fazla bedelle başka bir firmaya verildi' ifadesi yalandır. İki ihale, kapsam, maliyet, güzergah bakımından birbirinden farklı olmakla beraber ilk ihale üstünden 29 ay geçtikten sonra ikinci ihaleye çıkılmıştır. 3 Nisan 2018 tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) tarafından ihale edilen proje, Bursa-Yenişehir arası 56 kilometrenin demir yolu üstyapısı ile Yenişehir-Osmaneli arası 50 kilometrenin altyapısını ve üstyapısını içermektedir, güzergah toplam 106 kilometredir. 2020 yılında yapılan ikinci ihaleye ise 95 kilometre uzunluğundaki Bandırma-Bursa arasının altyapı ve üstyapı işleri eklenmiştir. İkinci ihaleye konu toplam uzunluk 201 kilometredir. Öte yandan, 7 yüksek hızlı tren garı/istasyonu yapımı da proje ve ihale kapsamına alınmıştır. Projedeki bu değişikliklerin yanı sıra 2018-2020 yılı arasındaki fiyat artış katsayısı 1,85'tir. Diğer bir ifadeyle, 2018 yılındaki 3,198 milyar lira, 2020 yılında 5,904 milyar lira olmaktadır. "HAZİNE'NİN KEFİL OLDUĞU YALANDIR" 2 - 'Hazine'nin 2020 yılındaki ihalenin kefili olduğu' ifadesi yalandır. 2018 yılında ihale edilen proje, kamu öz kaynaklarından (Hazine tarafından) karşılanacaktı. 2020 yılındaki ihale ise 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Kanunu kapsamında 'Hazine Dış Borçlanması' ile finanse edilerek, Bakanlığımızın birimi olan Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğünce yapılmıştır. Her iki kurum da devletimizin iki önemli unsuru olmakla beraber, kaynak, yine devlet kurumu olan Hazine'dir. Öte yandan uygun borçlanma imkanı sunan, dış kredi kullanılarak yapımı mümkün olan bu tür işlerdeki kredi anlaşmalarında Hazine, garantör değil, borçlu sıfatıyla yer almaktadır. Kredi koşulları ve müzakereleri Hazine ve Maliye Bakanlığınca yürütülmüş ve çok uygun şartlarda, uzun vadeli ve düşük faizli proje kredisi temin edilmiştir. Kamu yatırımlarının dış kredi ile hayata geçirilmesindeki kredi sürecini müteahhit firmalar değil, Hazine yürütür ve uygun bulduğu krediyi kendisi kullanır. Bu, devlet işleyişine dair temel bir bilgidir. Bu bilgiye haiz olmadan yapılan suçlamalar da tespit değil, kötü niyet taşır. "HAZİNE DÖVİZLE BORÇLANMADI" 3 - 'Sadece bu projeye münhasır, yüklenici firmanın değil, Hazine'nin dövizle borçlandığı' ifadesi yalandır. 2022 Yılı Yatırım Programı'nda 3134 proje bulunmaktadır. Bunların toplam proje tutarı 1,778 trilyon liradır. Projelerin 371 milyar liralık bölümü dış finansman enstrümanları kullanılarak hayata geçirilmektedir. Kamu idarelerinin, Yatırım Programı'ndaki projelerinin finansmanını temin yükümlülüğü Hazine ve Maliye Bakanlığına aittir. Yani, dış finansmanlı tüm projeler için proje kredileri Hazine tarafından borçlanılır. Bu yasadan kaynaklı durum, yine temel bir bilgidir. Ayrıca yüklenicinin, Hazine'nin yerine geçerek finans anlaşmasını imzalaması gibi bir durum da söz konusu değildir. Her ne kadar Hazine, uluslararası finans kuruluşlarından dövizle borçlansa da işbu demir yolu projelerimizdeki sözleşmeler Türk lirası bedelle düzenlenmiştir ve ödemeler, yüklenicilere TL olarak yapılmaktadır. "AVANS ÖDEMESİ YAPILMADI" 4 - 'Yüklenici yüzde 10 avans aldı ve hakedişte usulsüz fiyat farkı ödendi' ifadesi yalandır. Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu uyarınca ve Türk lirası bedelle ihale edilen işlerde Fiyat Farkı Kararnamesi'ne göre, ihale teklif tarihi ile imalatın yapıldığı ay arasında geçen süre zarfında oluşan fiyat farkı, yüklenicilere hakediş kapsamında ödenmektedir. İddia konusu Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli YHT Hattı işi kapsamında yükleniciye herhangi bir avans ödemesi yapılmamıştır. İşin ihale tarihi 20 Ağustos 2020 olup, 2021 yılı Aralık ayında ödenen hakedişte, sözleşme uyarınca fiyat farkı hesaplanarak, yapılmış imalat hak edişi kapsamında ilgili fiyat farkı ödenmiştir. Bu husus, tüm hizmet alım ve yapım işlerinde geçerlidir. "İHALE HAKSIZ YERE İPTAL EDİLMEDİ" 5 - '2018 yılı ihalesi haksız yere iptal edildi.' ifadesi yalandır. Kamu İhale Kanunu'na göre ihalelerin birçok aşamada iptal edilmeleri mümkündür. TCDD tarafından 3 Nisan 2018 tarihinde yapılan ihale, itirazlar ve değerlendirme süreçleri nedeniyle yaklaşık 18 ay geçmesine rağmen sonuçlandırılamamıştır. Neticede bahsi geçen ihale, 18 Ocak 2019 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Tasfiye Kararnamesi'nin, sözleşmelerin tasfiye ve devrine ilişkin geçici 4. maddesindeki 'imalat girdilerindeki beklenmeyen artışlar nedeniyle' ifadesi uyarınca, 'işin sürdürülebilirliğinin zora girdiği' kanaatiyle 16 Eylül 2019 tarihinde iptal edilmiştir. İlgili firma Kamu İhale Kurumu'na ve ardından mahkemelere ihale iptaliyle ilgili itiraz ederek şikayet başvurusunda bulunmuştur ancak bu başvurular reddedilmiştir. Yani iptal kararı hukuka uygun olarak tekamül etmiştir. "İHALEYE 7 FİRMA DAVET EDİLDİ, 5'İ TEKLİF VERDİ" 6 - 'İhale, 4734 Kamu İhale Kanunu'nun 21/b maddesi şartları oluşmadığı halde, pazarlık usulü ile ihale yapılarak sadece bir istekliye doğrudan verildi.' ifadesi yalandır. Kamu İhale Kanunu'nun 21/b maddesi deprem, salgın gibi afet durumlarında ihalenin doğrudan tek bir istekliye verilmesi demek değildir. Kanun maddesindeki diğer hususları görmezden gelmek, gerçeği çarpıtarak kamuoyunu yanıltma amacı taşımaktadır. Ayrıca, mevzuat gereği asgari sınır '3 istekli' olmasına rağmen, 2020 yılındaki ihaleye yeterliliği uluslararası kabul görmüş 7 istekli davet edilmiştir. İhalede, 5 istekli rekabet koşulları çerçevesinde ilk tekliflerini sunmuşlardır. Akabinde, 'pazarlık usulü ihale' gereği alınan ikinci tekliflerde, en düşük teklifi sunan istekli ile sözleşme imzalanmak suretiyle ihale sonuçlandırılmıştır. "LÜKS ARAÇ KEYFİ AMAÇLA KULLANILDI İDDİASI YALAN" 7 - 'Sayıştay Raporu'nda belirtilen hususlar çarpıtılarak ihale kapsamında lüks araç keyfi amaçla Ankara'da kullanıldığı' ifadesi yalandır. Sayıştay Raporu'nda yer verilen ve iş kapsamında alındığı iddia edilen araçlar ve ekipman sözleşme kapsamında satın alınmamaktadır. Anılan araçlar ve donanımlar, ilgili sözleşmenin 'İdarenin Tesisleri' başlıklı maddesinde düzenlenmektedir. Bu madde uyarınca yüklenici, İdarenin, 201 kilometrelik şantiye sahası içerisinde yapım işinin kontrollük faaliyetlerini ifa edilebilmesi için geçici şantiye tesisinde, araçları ve donanımları temin ve iş süresi boyunca muhafaza edecektir. Aynı kapsamda, tesis bünyesinde gerekli olan bilişim araçları ile kontrollük ve yapım ekiplerinin şantiye teftişlerini gerçekleştirmesi için gerekli motorlu taşıtlar hazır bulundurulmalıdır. Bu araç ve donanımlar için herhangi bir ödeme yapılmamaktadır. Yüklenici, Yapım İşleri Genel Şartnamesi uyarınca bunları bedelsiz teminle mükelleftir. Bu madde kapsamındaki ekipman, iş süresince kullanılmaktadır ve Yapım İşleri Genel Şartnamesi uyarınca işin kabulü aşamasında yükleniciye iade edilmektedir."

2 yıl önce

Ulaştırma Bakanlığı'ndan Sözcü'ye cevap: Bu Yeni Türkiye'nin bir mesajıdır

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Sözcü gazetesinde yer alan "Garantili hayat yan gel yat" başlıklı haberin, yanlış yönlendirme ve kötü niyet taşıdığı belirtildi. Ulaştırma sektöründe (havalimanları, limanlar ve 1250 kilometre otoyol altyapısı) 37,5 milyar dolarlık KÖİ ile yapılmış projelerin, gayri safi yurt içi hasılaya 91 milyar dolar, üretime 193 milyar dolar, istihdama yıllık 156 bin kişi olmak üzere çok güçlü bir ekonomik etki sağladığı belirtilen açıklamada, "Ayrıca bu projeler sayesinde yıllık, 1,865 milyar dolar zaman tasarrufu, 1,1 milyar dolar yakıt tasarrufu, 5 milyon dolar çevre tasarrufuyla toplamda 2,97 milyar dolar tasarruf sağlanmaktadır." ifadesi kullanıldı. Açıklamada, KÖİ projelerinin yatırım bedelleri ile sağladıkları fayda arasında ekonomi ve millet yararına dev bir uçurum olduğu vurgulandı. "Büyük ve Güçlü Türkiye" söylemiyle ifade edilen milleti hak ettiği yere taşıyacak devlet aklı ve politikalarının ürünü olan bu yatırım modelinin, sağladığı dev faydalara rağmen bazı müfterilerce hükümete iftira atma aracı olarak görüldüğünün altı çizilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: "Bu 'iftira siyaseti', kendilerini bunların birer maşası olarak konumlandıran, 'ilkesizliği ilke' edinmiş medya kesimlerince de karalama kampanyaları için bir araç olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. 'Türkiye'de can ve mal güvenliği yok' diyerek ülkemize yapılacak yatırımın, gelecek turistin önünü kesmek isteyenlerden başka türlü bir tavır beklenemezdi. Ancak milletimizin çıkarlarıyla, geleceğiyle oynayan bu zihniyetin yalanlarının ne kadar mesnetsiz olduğunu ifade etmek sorumluluğumuz kapsamındadır. 20 yıllık hükümetlerimiz döneminde milli ekonomi temeline dayalı olarak milli bağımsızlığımızı koruma ana hedefimizdeki kararlılığımız ile kalkınmanın tetikleyicisi olan altyapı yatırımlarını entegre biçimde artırma ve güçlendirme hedefiyle azimle çalışıyoruz." Açıklamada, KÖİ modelinin, bütçelerin yatırım finansmanında yetersiz kalması sorununun aşılması için 134 ülkede yaygın kullanılan ve fayda sağlayan bir yöntem olduğuna işaret edildi. Sözcü gazetesinin haberinin başlığında iddia edildiği gibi "Garantili hayat yan gel yat" ifadesinde, devlet aklının küçümsenmesinin ötesinde, yatırım maliyetlerinin yanı sıra, büyük işletme ve ağır bakım maliyetlerinin, finansman geri ödemesinin ve kamulaştırma bedelindeki ödemenin görmezden gelindiği belirtilen açıklamada, "Açıkça yanlış yönlendirme ve kötü niyettir. Ülkemizdeki hava yolu, kara yolu ve denizcilik alanında KÖİ modeli ile yapılan yatırımlar incelendiğinde, 2024 yılında başa baş noktasına gelecektir. 2025 yılından itibaren elde edeceğimiz gelirler, yapacağımız ödemelerin üzerinde olacaktır. Böylece ulaştırma sektörü genel olarak değerlendirildiğinde, KÖİ modeli ile yapılan projeler özelinde net nakit akışı sağlanacak, dolayısıyla, devletimiz ilave gelire kavuşacaktır. Otoyol projelerine ilişkin garanti ödemeleri 2022 yılından itibaren düşüş eğilimine girecektir. Hem garanti ödemeleri hem de ödeme oranları azalacaktır. Bunun dışında hasılat paylaşımı mekanizması ile bu projelerden devletimize ilave gelir kazandırılacaktır. Projelerin yapım yöntemi kamu kuruluşlarımızın ortak aklıyla değerlendirilmekte ve ilgili dönemin ekonomik koşulları ile projelerin stratejik önemi çerçevesinde ele alınmaktadır. Dolayısıyla proje bazlı faydalı görülen yöntem seçilmektedir." değerlendirmesinde bulunuldu. Açıklamada, KÖİ modeli ile inşa edilen her bir proje gibi İstanbul-İzmir Otoyolu ve Osmangazi Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli, Ankara-Niğde Otoyolu, Malkara-Çanakkale Otoyolu ve 1915 Çanakkale Köprüsü'nün başlı başına bu katkıların vücut bulmuş hali olduğunun altı çizildi. Bu projelerin müfterilerin yoğun iftiralarına, yalanlarına rağmen tamamlandığı, milletin hizmetine sunulduğu ve sağladıkları faydalar ile halkın teveccühünün kazanıldığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: "O nedenle millete hizmet yolundan bizi kimse döndüremez. Dev eserlerimiz, ata mirasına sahip çıkmayı beceremeyenlere 'Yeni Türkiye'nin bir mesajıdır. Muhalefet etmenin, milletine, devletine düşmanlık etmek olmadığını defalarca tekrarladık. Biz onları kamuoyunun vicdanına ve adalete havale ettik. Ancak yalanı, iftirayı, karalamayı bir ideoloji olarak benimsemiş bu kişiler boşa çıkan her iddialarından sonra yeni bir tanesine sarılarak 'muhalefet yapıyormuş' gibi görünmeye çalışmaktan vazgeçmiyorlar. Biz de ne milletimize hizmet etmekten vazgeçeceğiz ne de bu müfterilerle mücadele etmekten. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."