28 Mart Perşembe 2024
3 yıl önce

Cemal Kaşıkçı’nın akıbeti belli oldu! Parçalara ayırmışlar!

gazeteci cemal kaşıkçı, istanbul, suudi arabistan, adli tıp uzmanı al tubaigy, parçalara ayırmışlar, birleşmiş milletler raportörü agnes callamard, hatice cengiz, mahir abdülaziz mutreb, veliaht prens muhammed bin selman

3 yıl önce

TFF'den seyirci açıklaması! Localara yüzde 50 kapasite oranında alınacak

tff, Türkiye, sırbistan, yüzde 50 kapasite, loca, a milli takım, uefa

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu: Bizim terörle mücadelede kullandığımız yöntemi ne PKK takip edebilir ne de onların akıl hocaları, batı istihbaratı takip edebilir

Sözlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’a selam ve başarı dileklerini ileterek başlayan İçişleri Bakanı Soylu, “İki yıl önce de yine bu salonda bir araya gelmiştik. Yine bu salonda; 21. yüzyılın bir güvenlik açığı ortaya koyduğunu ve dünyanın ‘bu açığı nasıl kapatırız’ sorusuna cevap aradığını ifade etmiştim. Bazıları ifadelerimizi veya cümlelerimizi iri bulmuş olabilirler o tarihte. Aradan geçen 2 yılda, dünya buna bir cevap bulamadı. Hatta samimi şekilde cevap aradığını söylemek bile doğru olmaz. Hiçbir şey anlatmasak bile bugünkü tablo birçok şey ifade etmeye yeter. Ortadoğu ve Afrika, bugün hala istikrarsızlık, terör ve bunların doğurduğu kitlesel göçle anılıyor. Covid-19 salgını da bu güvensizlik iklimini şiddetlendirmiş görünüyor. Dünya, iki yıldır, yukarıdaki sorunun cevabını belki bulamadı ama cevabın ne olmadığı hakkında artık galiba bir fikri söz konusu. Küresel güvenlik politikalarının Davos’u olarak anılan ‘Münih Güvenlik Konferansı’nın 2020 yılı toplantısının ana temasının ‘Batısızlık’ kavramı olarak belirlenmesi, bu itirafın en açık örneğidir. Batısızlık; ABD merkezli bir blok haline gelen batı dünyasının, artık kendi içinde bir tutarlılık gösteremediği; batılı ülkelerin küresel çatışmalara seyirci kaldığı ve kendi ürettiği değerleri dünya geneline ihraç edemediğinden hareketle ortaya koyulan bir kavramdır. konferansın açılışını yapan Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, konuşmasında ‘artık dünyayı batılılaştırma fikrinden vazgeçelim. Dış politikamızı fazla zorlamamalıyız. Özellikle Avrupa ve Almanya, dünyaya daha az misyoner bir yaklaşımla yaklaşırsa başarılı olurlar’ ifadelerini kullandı ve Batının küresel hegemonya iddiasını kaybettiğini açıkça itiraf etti” dedi.  Batı Dünyası Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Millet Genel Kurulundaki Eleştirilerine İtiraz Edemedi   Soylu, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisinin ev sahipliği yaptığı sempozyumda Batı medeniyetinin yörüngesini kaybettiğini dile getirerek; “Kendi gelecek nesilleriyle ilgili sıkışmışlığı aşamıyorlar; yaşlanan nüfus tehlikesini ön görüyorlar; Uyuşturucu batağındaki genç nesillerini görüyorlar; Ortadoğu’daki ürettikleri istikrarsızliğin, göç ve terör olarak kendilerine dokunmaya başladiğini hem görüyor hem de yaşıyorlar ve kendi istihbarat örgütlerinin, belki seçilmiş yöneticilerden de bağımsız olarak dizayn etmeye çaliştiği dünya modelinin, bir şekilde kontrolden çıktığını; bunun para ve insan maliyetinin giderek arttığını görüyorlar. Alaska’da veya Alplerin arasında, tablo gibi şehirlerde refah içinde yaşayan insanlar, artık PYD’nin silah ihtiyacını vergileriyle finanse etmek istemiyorlar. Bu sonuçlar gün gibi karşılarında olduğu için, yıllardır kendilerini uyaran Cumhurbaşkanımızın önceki gün Birleşmiş Milletler ’de yüzlerine karşı yaptığı eleştiriye, iki gündür pek de büyük bir itiraz ortaya koyamadılar. Çünkü sonuç ortada… Suriye politikasinin; Irak politikasının; Afganistan politikasının; Afrika politikasının çöktüğü ortada. Dolayısıyla Batısızlık kavramının tartışılmasının somut bir altyapısı var ve inanıyorum ki bu tartışma, gelecekte daha da somut bir karşılık bulacaktır.” ifadelerini kullandı.   “Terörle Mücadele Yöntemimizi Ne PKK Ne De Onların Akıl Hocaları Anlayamaz”   “Bizim terörle mücadelede kullandığımız yöntemi ne PKK takip edebilir anlayabilir ne de onların akıl hocaları batı istihbaratları takip edebilir anlayabilir. Bu konuda hepsini susuz getirir susuz götürürüz. Evlatlarımızın kabiliyetine son derece güveniyoruz. Bu meseleyi bitirmek konusundaki azimleri ve iradeleri Sayın Cumhurbaşkanımız der ya “Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı” diye insansız hava araçlarıyla ilgili bizim arkadaşlarımızın ortaya koymuş oldukları bu konuda ciddi girişimle Batı’ya bu konuda nal toplattırır” diyen Soylu, Türkiye’nin teknoloji ve bilgi erişimindeki gelişimine dikkat çekti. “Her birisi ile gurur duyuyoruz. Tabii bir problemimiz var özellikle bilişim konusundaki arkadaşlarımızı özel sektör transfer etmek için çok yüksek paralarla devreye giriyor. Bu da bizim açımızdan yetiştirdiğimiz bir noktaya getirdiğimiz evlatlarımızın bazen tercih yapmalarına sebebiyet teşkil ediyor. Çok yetenekliler bizim evlatlarımız ürettiği el swaplarının yani parmak izlerinin Dünya’da çok az sayıda ülkede olan sayısallaştırma analizlerinin yine bizim evlatlarımız üretti. 4-5 katını veya bazen 7-8 katını batı ülkeleri bize satarken dediğimiz bulut altı görüntü aktarma kabiliyetine sahip olan o İHA sistemlerini zaten taktik İHA’lar Allah’a şükürler olsun onlar apayrı bir kabiliyet ve apayrı bir üstünlük meselesi. Bizim üs bölgelerimizin her birisi bir teknolojik donanım merkezidir ve her birisinin merkezle ve kendi bulunduğu alanlarla bir koordinasyon anlayışı söz konusu buralarda bambaşka bir noktaya geldik. Yine içeride muhalefet bol bol eleştiriyor” sözleriyle yerli ve milli bilgi erişimi kabiliyetinin öneminin altını çizdi.    PKK’dan 2016 Yılından Beri 1016 Kişinin İkna Yoluyla Teslim Olunması Sağlandı   PKK terör örgütüyle mücadele kapsamında teknoloji ve istihbaratın önemini belirten Soylu “Eğer bugün Türkiye’de Bugün kamu düzeni açısından ve bugün Türkiye'de ki etrafımızın Ateş Çemberi olduğunu bu salona söylememe gerek yok, eğer huzur güvenlik vatandaşımızın refahı size tek bir rakam vereceğim; 2016, 2017, 2018, 2019 da Hakkâri’de maalesef Tıp Fakültesi kazanan öğrencimiz yoktu.  Geçen yıl 4, bu yıl 19. Neyin nasıl sonuçlar verdi açısından o kadar önemli ki.  Ağrı Dağı bizim önemli bir yüzümüzdür, efsanemizdir, çok uzun yıllardır Ağrı Dağı’na çıkış unutulmuştu. Başladık Ağustos ayında 600 den aşağı kamp yapan yoktu zirveye kadar. Eğer bu teknolojiler olmasa bu koordinasyon olmasa bu anlayış olmasa bunu yapabilme kabiliyeti oluşturamaz. Açık bulunamaz mı dünyada açık verilmeyen sistem yoktur bu da çok nettir. Elbette ki bu sahanın korunması gereken gizliliği dolayısıyla burada bu konuda yaptıklarımızla ilgili detay vermem mümkün değildir. Ancak terörle mücadelemizde bugün elde ettiğimiz başarılar, PKK’dan 2016 yılından beri 1016 kişi ikna yoluyla teslim olunması sağlanmıştır” dedi.   Sosyal Medyadan Suçlu Tespit Etme Oranı Yüzde 80’e Yükseltildi   “2017 yılında sosyal medya platformlarında suç işleyen yıllık tespit oranı yine önemli bir rakam veriyorum yüzde 40 civarındaydı. Sosyal medya platformlarında 2017 yılında biz ancak suç işleyenlerin 100 kişisinden 40 kişisini tespit edebiliyorduk. Suçların daha çok gizliliğe önem vererek sahte profiller kullanması ve kimlik gizleyen programlar kullanmasına rağmen yani onlar da kendilerini genişlemelerine rağmen, günümüzde tespit oran yurtiçindeki kullanıcı oranında yüzde 80'i aşmıştır.Siber suçların soruşturulmasıyla alakalı olarak 2017 yılında nitelikli operasyon yapma kapasitemiz 3 il ile sınırlıydı. İstihbarat yetkisini düzgün ve anlamlı kullanılması Adalet Bakanlığı ile yapılan koordinasyonlu çalışmalar, eğitim ve seminerler ile bu kapasitenin 81 ile çıkarılması sayesinde operasyon ve tüm operasyonlar sayesinde yüzde yüz beşlik bir artış sağlanmıştır.  Küresel ölçekte geldiğimiz noktayı ise şöyle ifade etmek isterim: Uluslararası Telekomünikasyon Birliği her yıl ülkelerin Siber güvenlik durumlarını değerlendiren bir analiz yayınlanıyor. Bu yıl 15 Kriter üzerinden yaptığı analizler de 75 ülke içerisinde Türkiye 19. Sırada. Aynı listede Fransa 39, Almanya 43, Amerika 44. Sırada olarak görünmektedir. Ebetteki bu konuda pek çok farklı değerlendirmeler yapabilir ama açık bir gerçek var ki Türkiye bu alanda son yıllarda önemli bir ilerleme kaydetmiştir ve küresel kıyaslama da olumlu bir yere sahiptir.  Tabi bütün bunların yanı sıra konvansiyonel istihbarat hala önemini korumaktadır“ ifadelerini kullandı.  Belge İnceleme Kapasitesi 45 Binden 750 Bine Çıkarıldı   Soylu, siber alanda yaşanan gelişmelerinin altını çizerek; “Yıllık belge inceleme kapasitemizi dikkat edin 45 binden 750 bine çıkardık. Bu ne demektir biliyor musunuz? Sadece belgeye ulaşmak istihbari bir alt yapı oluşturmak değil hukukunda hızlı işlemesini işletilmesini sağlamaktır. 15 Temmuz sonrası ele geçen 2 milyon yüz bin FETÖ ile ilgili materyal incelemeyi bekleyen sadece 85 bin adet kalmıştır. Bazen bir teknik aletin bu bir cep telefon olur, bilgisayar olur, bir veri bankası olur, sökülmesi bile bir buçuk yılı bulur.  Bunlar o kadar kolay bir iş değildir.  Arkadaşlarımız oradaki o ince ayrıntılarla ulaştıkları neticeler bugün Türkiye'nin hukuk sisteminin güçlenmesine demokrasinin ayakları üzerinde daha sağlam basmasına seçilmiş iktidarın geleceğine güvenle bakmasına ve milletimizin verdiği reyin ve milli iradenin hâkim olmasının daha güçlü bir anlayışla ilerlemesine çok büyük katkılar sunmuştur. Siber suçlarla Mücadele Başkanlığımız, terör örgütlerinin eylem yapacağına ilişkin veya doğrudan can güvenliğine hedef alan paylaşımlarla ilgili olarak Twitter Facebook Google Telegram gibi uluslararası servis sağlayıcıları ve ülkelerle karşılıklı anlık bilgi paylaşımı yapmak üzere 7/24 temas noktası olarak görevlendirilmiştir. Ve şunu yine ifade edeyim size, Ben çok iyi hatırlıyorum 15 Temmuz'dan sonra Siber saldırılara karşı kuracağımız duvarlarla ilgili karşı arkadaşlarla hep birlikte dikkatli olalım dedim. Her kurum kendi arasında buna ait ilk önce bazen dışarıdan yararlanıcılarla bazen kendi imkânlarıyla sistemler kurdular” ifadelerini kullandı.    Ortak Koordinasyon Merkezi 10 Ekim’de GAMER Çatısı Altında Faaliyete Geçiyor Bilgi paylaşımında ortak koordinasyonun önemine dikkat çeken Soylu, “Şimdi geldiğimiz nokta Bizim Güvenlik Acil Durum Merkezimiz GAMER diye bir merkezimiz var,  işte 10 Ekim'de açılacak,  tüm bu siber saldırılara karşı İçişleri Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğü koordinasyonuyla Jandarma, Sahil Güvenlik, Emniyet, Nüfus, Göç, Sivil Toplum İşleri Genel Müdürlüğü ve kendi bakanlığımız çerçevesinde tüm birimler hepsini söylememe gerek yok, ortak bir koordinasyon Merkezi oluşturuyoruz Aynen her kurumdaki 7/24 organizasyonu yine bir çatı altında yine orda olmak suretiyle devam ettiriyoruz. Demek ki ihtiyaçlarımız bize yepyeni mekanizmalar üretmeye zorlamaktadır. Ayrıca 2017 yılında Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ek 7 maddesi ile İstihbarat yetkisi Siber'e verilmiştir Bu itibarla Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı emniyet teşkilatı içerisinde hem operasyonel hem de istihbari çalışma yapabilen hemen hemen tek birimdir” dedi.   SİBERAY Analiz Portalı 81 İlde Kullanıma Açıldı   “Nasıl bir güvenlik devriyesi var polislerimiz araçlarıyla bazen yaya, bekçilerimiz bir güvenlik devresi yapıyorlar, şu anda bütün birimlerimiz sanal devriye kurdular.  Bu da yetmedi, yani ihtiyacımız bir daha arttı. Yine ifade edeyim çocuklarımızı özellikle bu tehlikelerden koruyabilmek vatandaşlarımız da bu tehlikelerden koruyabilmek için hakikaten iyi çalışan iyi sonuçlar üreten çok genç olmasına rağmen SİBERAY diye Kızılay ve Yeşilay gibi kurumlardan mülhem SİBERAY diye hem uyarıcı hem koruyucu hem de destek olucu yepyeni bir Siber Suçlar Daire Başkanlığı altında bir alan oluşturduk. 81 il Siber Suçlarla Mücadele Şube müdürlükleri ve daire başkanlığı arasında uçtan uca profesyonel ve güvenli networkler oluşturuldu. Ve bu sayede tüm iller merkezdeki imkân ve kabiliyetlerden hızlı ve güvenli bir şekilde yararlanmaya başladı. Ayrıca içeriden ve dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı etkili bir savunma mekanizması olan biraz önce bahsettiğim her birimde Siber Operasyon Merkezi kuruldu. Şimdi 10 Ekim'de tek bir çatı altında tekrar diğer birimlere fayda sağlayabilmek için bulunacaklar. Çoklu veri tabanlarından sorgulama yapabilen ileri seviye dinamik istihbarat analizi yapan SİBERNET Analiz Portalını da 81 ilimizin kullanımına açtık” diyen Soylu, yerli ve milli analiz portalının önemine atıf yaptı.    İstihbarat Alışkanlığı Köklü Bir Türkiye var    Türkiye birçok alandaki gelişmelerine dikkat çeken Bakan Soylu, “21. yüzyıl Türkiye’si, afet yönetiminden tutun, uyuşturucu mücadelesine, terörle mücadeleden göç yönetimine kadar siber saldırılara kadar pek çok alanda, bizatihi Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği vizyon ve ortaya koyduğu icraatla, pek çok alanda küresel ölçekte kapasite üreten bir ülke haline gelmiştir. Bizim istihbarat alışkanlığımız, köklü bir alışkanlıktır” dedi.    Osmanlı Devletinden Türkiye Cumhuriyetine uzanan köklü bir bilgi işleme geleneğimiz olduğunu belirten Süleyman Soylu; “Organize bir istihbarat ağı kullanma geçmişimizin, Fatih Sultan Mehmet’e kadar gittiği, pek çok tarih kitabında pek çok makalede yer alan bir bilgidir. Sonrasında Yıldız Teşkilatı ve Teşkilatı Mahsusa gibi yapılar, aslında kendi içlerinde belli istihbarat tavrı geliştirmiştir. Halen Türkiye’de özellikle MİT, Genelkurmay, Jandarma ve Emniyet birimleri istihbarat faaliyeti yürütmektedir. Öteden beri bu dört kurum arasında beni bağışlayın koordinasyon eksikliği bizim en büyük sorunumuzdu. Ve özellikle 2009’lu 2010’lu yıllarda, Türkiye’den vesayetin kalkmasından sonra bu alanda da çok önemli gelişmeler yaşanmaya başladı. 2012 yılında milli istihbarat koordinasyon kurulu oluşturuldu, yani bir zihni beraberlik oluşturuldu. 2013 yılında güvenlik birimlerinin istihbarat paylaş imini sağlamayı hedefleyen müşterek istihbarat koordinasyon merkezi oluşturuldu, ayni zamanda bu koordinasyonda üretilen verilerin hisli paylaşımı için ‘Operasyonel Bilgi Paylaşım Sistemi’ hayata geçirildi ve böylece, koordinasyonun kurumsal altyapısı tamamlanmış oldu” ifadelerini kullandı.   15 Temmuz’dan Sonra Kurumlar Arası Bilgi Paylaşımındaki Sorunlar Ortadan Kalktı   15 Temmuz Hain Darbe Girişiminin ardından istihbarat sistemindeki kurumlar arasında bağlantının güçlendiği ifade eden Soylu “Sistemimiz bizim şöyle işler; Emniyet, Jandarma ve istihbarat verileri gelir. Ve elde ettiği istihbaratı paylaşır. Hem biraz önce bahsettiğim sistem üzerinde Genelkurmay ve MİT ile de paylaşılır. Diğer kurumlarda benzer konularda anlayışı ortaya koyarlar. Aynı zamanda çok ileri istihbaratlar yine özellikle o kadar iyi bir sistem oluşturulmuş ki hem Operasyonel bilgi paylaşım sisteminden yürütüyordur ama direkt kurumlar arasındaki irtibat öyle bir yüksek noktaya ulaşmıştır ki sanki kurumlar tek bir çatı altında bunu gerçekleştiriyorlarmış gibi elde edilen tüm bilgiler hiçbir çekince ortaya koymadan bütün kurumlarımızla hem OBİPAS’tan hem fiziki hem de bazen direkt istihbarat birim başkanlarımız kendi önemli gördüğü acil gördüğü yorumlanmasına gerek duyduğu konular diret paylaşılarak götürülür. Fiziki olarak götürülür. Veya fiziki olarak getirilir. Ve tüm bu yapı, özellikle 15 Temmuz’dan sonra daha yüksek bir istihbarat ve buna bağlı operasyonel bir kapasite oluşturulmasına imkân sağladı. Türkiye’nin başarılı olduğu bir alan da biraz önce bahsettiğim siber teknolojilere hem siber güvenlik hem de istihbarat alanındaki hızlı ve güçlü adaptasyonu olmuştur. Artık siber savaş alanıyla konvansiyonel savaş alanı birbirine sizde takdir edersiniz ki yakınlaşmaktadır. Siber savaşlar, kendilerine hedef olarak sadece bilgisayarınızdaki dosyaları hedef olarak seçmiyor. Üretim tesisleri, elektrik santralleri, su şebeke yönetim sistemleri, hatta elektrik dağıtım sistemlerini, enerji tesisleri gibi doğrudan hayatlarımıza temas eden yapıları kilitlemeyi, oralarda fiziki zarar üretmeyi hedefleyen bir savaş türü haline geliyor” dedi. 

2 yıl önce

Devlet, 58 ildeki 1585 cemevinin kapısını çalarak dinlediği talepleri yerine getiriyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Alevi toplumunun sorunlarının giderilmesine yönelik talimatı üzerine İçişleri Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlıkları harekete geçti. İki bakanlığın koordinasyonunda "Milli Birlik ve Beraberlik" başlıklı çalışma başlatıldı. Yürütülen çalışmalar kapsamında geçen yıl şubat ayından ekim ayına kadar geçen süreçte 58 ildeki 1585 cemevi ziyaret edildi. Kapıları çalınarak sorunları dinlenen cemevlerinde talepler de toplandı. Cemevlerinin bina, tadilat, arsa tahsisi, ısınma, kütüphane, çevre düzenlemesi gibi çok sayıda alanda tespit edilen ihtiyaçları başta valilikler olmak üzere ilgili kamu kurumlarına iletildi. Ayrıca görüşmelerde gündeme gelen "köylerin su sorunlarının çözülmesi ve yeni yol yapılması" talepleriyle ilgili de çalışmalar yürütüldü. 58 ilde 1895 talep yerine getirildi "Milli Birlik ve Beraberlik Çalışması" çerçevesinde toplanan 6 bin 568 talepten bugüne kadar 58 ilde 1895'i yerine getirildi. 4 bin 673 taleple ilgili de işlemler sürüyor. Ayrıca 238 kilometre yol yapımı talebi kapsamında bugüne kadar 70 kilometrenin yapımı tamamlandı, 168 kilometre uzunluğunda yol yapımıyla ilgili de çalışmalar devam ediyor. Cemevlerinin jeneratör ve kömür ihtiyaçlarının yanı sıra halı, perde, bulaşık makinesi, buzdolabı, mobilya, dolap, masa ve sandalye, ofis malzemesi, televizyon, kurs malzemeler, ses sistemi, su deposu gibi tefrişat ihtiyaçlarının da 891'i giderildi, 2 bin 697 tefrişat talebinin kısa sürede tamamlanacağı belirtildi. Aralarında cemevlerinin yanı sıra türbe ve taziye evlerinin de bakım ve onarımlarıyla ilgili isteklerin de bulunduğu 3 bin 600 talepten 868'si sonuçlandırıldı. 2732 bakım ve onarım işi ise sürüyor. 337 tahsis ve imar talebinin 24'ü karşılandı, 313 tahsis ve imarla ilgili işlem devam ediyor. Ziyaretlerde gündeme gelen yeni cemevi yapılması talepleri de yerine getirildi. Bu kapsamda 5 yeni cemevi yapıldı. Suyla ilgili iletilen 188 talepten 44'ü sonuçlandırıldı, 144 taleple ilgili çalışma sürüyor. Kitap ve kütüphaneye ilişkin toplam 107 talep alındı, bunlardan 36'sıyla ilgili çalışmalar tamamlandı. 71 talep için de işlemler devam ediyor. 16 ilin tüm talepleri tamamlandı Yapılan bu çalışmalarla 16 ildeki tüm ihtiyaçlar giderildi. 20 ildeki taleplerin mart ayında, 22 ilin taleplerinin ise haziran ayında tamamlanması planlanıyor. Bunun yanı sıra İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğünce Ankara, Burdur, Diyarbakır, Edirne, Eskişehir, Gaziantep, Isparta, Kayseri, Kocaeli, Konya, Kütahya, Manisa, Mersin ve Tunceli'deki 17 cemevinin projesine maddi destek sağlandı.

2 yıl önce

FETÖ’cülerin sosyal medyada ‘Suriyeli’ kışkırtması! Eski akıl hocaları Ümit Özdağ ile kirli ittifak…

15 Temmuz hain darbe girişiminde silahla ele geçiremedikleri Türkiye’yi sosyal medya operasyonlarıyla karıştırmak isteyen FETÖ’cüler hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Bugüne kadar pek çok siyasetçi ve gazeteciyi Türkiye’ye karşı operasyonlarında kullanan FETÖ’cüler en son firari mafya ve uyuşturucu kaçakçısı Sedat Peker’den medet ummuşlardı. Bugünlerde ise FETÖ’cülerin Türkiye’deki operasyonlarında kullandıkları iddia edilen iki isim dikkat çekiyor. Birincisi, Türk polisini ve Emniyet güçlerini hedef alan Alparslan Kuytul ve çetesi; ikincisi ise sokakları karıştırmak için mülteci düşmanlığını körükleyen Ümit Özdağ. ÖZDAĞ-FETÖ İLİŞKİSİ ÇOK ESKİYE DAYANIYOR FETÖ terör örgütü üyelerine ‘algı yönetimi ve manipülasyon’ eğitimlerini veren Ümit Özdağ, MHP ve İYİ Parti’yi ele geçirme operasyonları ters tepince çareyi Zafer Partisi’ni kurmakta bulmuştu. Parti politikalarını tamamen savaştan kaçarak Türkiye’ye yerleşen sığınmacılara düşmanlık üzerine kuran Özdağ, sosyal medya hesabından her gün nefret kusan paylaşımlar yapıyor. FETÖ’cüler tarafından kendisine ulaştırılan çoğu kurgu ve eski tarihli olan videolarla yabancı düşmanlığını körüklen Özdağ’ın yalanları daha önce defalarca deşifre edilmişti. FETÖCÜLERE VERDİĞİ AKIL: “YALANI ISRARLA PAYLAŞIN Kİ AMACINA ULAŞSIN” Son zamanlarda sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlarda yalan olduğunu bildiği halde ısrarla bazı iddiaları tekrarlayan Özdağ’ın zamanında ders verdiği FETÖ’cü teröristlerden sosyal medyada aldığı destek dikkatlerden kaçmıyor. FETÖ ile derin bağları bulunan Özdağ’ın çıkardığı derginin yazar kadrosunda firari Emre Uslu başta olmak üzere FETÖ’cü pek çok isim yer alıyor. EMRE USLU’NUN HOCASI Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın ders verdiği düşünce kuruluşlarında pek çok FETÖ’cü isim gibi Emre Uslu da ders almış. Özellikle FETÖ’cülerin uzman olduğu ‘medyada algı yönetimi’ derslerinin Ümit Özdağ tarafından verildiği biliniyor. Özdağ aynı zamanda FETÖ medyasının da önde gelen kalemlerinden ve yorumcularındandı… ZAFER PARTİSİ’NE FETÖCÜLERDEN BÜYÜK DESTEK Türk gençlerini Türkiye’deki yabancılara karşı kışkırtarak sokak olaylarının çıkmasını amaçlayan FETÖ’cülerin Zafer Partisi’ne sosyal medyada verdikleri destek dikkatlerden kaçmıyor. Gün boyu Suriyeli ve Afgan mültecilerin sosyal medya hesaplarında arşiv taraması yapan FETÖ’cü sosyal medya uzmanları, Twitter’da açtıkları Sığınmacı Gündemi, Türk Başkan, Mülteci Haberleri gibi hesaplar vasıtasıyla buldukları ya da kurguladıkları videoları Ümit Özdağ ile aynı anda paylaşıyor. Türkiye’yi İsveç sanan ve hiçbir adli olayın yaşanmadığı bir ülke gibi gösteren FETÖ’cü hesaplara göre Türkiye’de yaşanan tüm hırsızlık, gasp, cinayet ve tecavüz olaylarını sığınmacılar işliyor. Oysaki Türkiye’de sığınmacıların suça karışma oranları, Türk vatandaşlarının yanında hiç sayılabilecek kadar az… ÜMİT ÖZDAĞ’IN HEDEFİ NE? Kurduğu Zafer Partisi ile Batı’daki ırkçı partilerden daha da sert bir nefret politikası izleyen Ümit Özdağ’ın ekonomi, sağlık, eğitim gibi konulara hiç değinmeden sadece “Suriyelileri göndereceğiz” vaadiyle seçim kazanamayacağı aşikar. Her gün ‘iktidar olacağız’ diyerek ve mültecilere karşı kışkırtıcılık yaparak taraftar toplayan Özdağ’ın tek hedefinin FETÖ’nün planları dahilinde Türkiye’de çıkması planlanan bir iç karışıklığa zemin hazırlamak olduğu siyasi gözlemciler tarafından dillendiriliyor.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Milletimizin kutsallarına hakaret edenler hesap vermekten paçalarını kurtaramayacak

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: Kütahya'da yaptığımız bugünkü toplu açılış töreninde 50 bini aşkın kardeşimizle beraberdik. Bugün baktım ki Afyon'da da durum başka. Bay Kemal Afyon'dan, Kütahya'dan sana selamlar var. Salgın sebebiyle 3,5 yıldır sizinle beraber olamadık. Büyük zaferin arifesinde zaferin şehrindeyiz. Şehitler diyarı Afyonkarahisar'da vatanımız, bayrağımız ve ezanımız için can veren tüm kahramanlara Allah'tan niyaz ediyorum. Bu özel günde, Kocatepe'den taarruz emrini veren Başkumandan Mustafa Kemal'i, şehitleri, Afyonkarahisar'ın şehitliklerinde koyun koyuna yatan tüm yiğitleri burada tazim ediyorum. Biraz önce Kütahya'daydık. Kütahyalı kardeşlerimizle bir araya geldik. Bundan tam 1 asır önce tüm imkansızlıklara rağmen verilen o destansı mücadeleyi yeniden birlikte hatırladık. Cuma günü de başka bir destanı, Malazgirt Zaferi'ydi. Önce Ahlat'taydık. Ardından Malazgirt meydanında 10 binlerler birlikte cuma namazını kıldık. Hep beraber, omuz omuza saf tuttuk. Milli Bekamıza ve değerlerimize yönelik çirkefçe saldırıların artığı dönemde Malazgirt'ten çok önemli mesajlar verdik. Yarın da 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutlayacağız. "2023'ÜN ZAFER YILI OLACAĞINA İNANIYORUM" 2023'ün bizler için bugün burada olduğu gibi bir zafer yılı olacağına yeniden inanıyorum. Bize yıllarca unutturulmaya çalışan, ihmal edilen, tarihleri kendilerince yazmak isteyenler tarafından yok sayılan zaferlerimize sahip çıkıyoruz. Şehitlerimizi şükranla anarken aynı zamanda canları pahasına bizlere bıraktıkları emanetlere karşı mesuliyetleri hatırlıyoruz. Birileri rahatsız olsa da şanlı tarihimizin daha büyük katılımlarla yad edeceğiz. Ne Türkiye'yi eski kötü günlerine gönderme çabaları, ne milli iradenin egemenliğini kabul edemeyen vesayetçilerin oyunlarına, terör örgütlerinin kanlı saldırıları hiçbiri bizi yolumuzdan alıkoyamayacak. Milletimizin kutsallarına hakaret edenler hesap vermekten paçalarını kurtaramayacak. Burada tek millet diyor muyuz? Biz yola AK Parti olarak buradan yola çıktık.  Tek parti faşizmiyle yanıp tutuşanlar gelecekte de hedeflerine ulaşamayacaklar. Ecdadımızın bu topraklarda bıraktığı izleri takip ederek Türkiye'yi adaletle, erdemle, kardeşlikle büyütmeye devam edeceğiz. Sevgili gençler, lütfen şehitliklere gidin, bu milletin bağımsızlığını nasıl kazandığını öğrenin. "TÜRKİYE DÜNYANIN EN BÜYÜK ŞEHİTLİĞİDİR" Buraların bir an önce alınması ve düşmanın yok edilmesi henüz 24 yaşındaki Yüzbaşı Agah'a verilir. 26. Ağustos öğlenden sonra bütün çarpışmalar 27 Ağustos öğlen vaktine kadar sürer. Yüzbaşı Agah onlara ağır kayıplar verdirerek, onları batı istikametine kaçmalarını sağlar. 50 Mehmetçik ve takviye kuvvetle düşman bu vadi içinde tamamen yok edilir. Kütahya'dan Çanakkale'ye kadar şehitliklerimizde buna benzer yiğitlik destanlarıyla doludur. Türkiye dünyanın en büyük şehitliğidir. Bu topraklar onun için şüheda yurdudur diyoruz.
 Biz de şehitlerimizden aldığımız ilhamla, kutlu yürüyüşümüzü Afyon'dan başlattık. Partimizin temellerini buradan attık ve yolumuzu çizdik. Türkiye Cumhuriyeti'ni yükseltmek, güçlendirmek için canla başla çalışıyoruz.

"85 MİLYONUN TAMAMINA HİZMET GÖTÜRÜYORUZ"

Tescilli 600 konağın, 400'ünün restorasyonunu tamamladık. Afyonkarahisar sınırları içerisindeki demiryollarını yeniledik. Ankara-Afyonkarahisar-İzmir yüksek tren hattının çalışmaları sürüyor. Afyonlu çiftçilerimize toplam 3 milyar tutarında tarımsal destek verdik. Bu sene tarım ürünlerinde çok yüksek alım fiyatları açıklayarak, çiftçilerimizin yüzünü bir kez daha güldürdük. Tüm dünyanın içinde sürüklendiği bu fırtınadan, ülkemizi daha güçlü şekilde çıkaracağız. Muhalefet tüm mesaisini birbirilerinin kuyusunu kazmaya, yalan siyasetine harcarken, biz 85 milyonun tamamına hizmet götürüyoruz. Toplanıp dağılmaktan başka yaptıkları var mı? Bugün aynı zamanda Afyonkarahisar ve ilçelerinde toplam 4 milyar 67 liralık hizmete alıyoruz. Toplamda 228 eseri şehrimize kazandırıyoruz. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN PROVOKASYON UYARISI Sizlerden 2023'e giden kritik süreçte birliğimize, kardeşliğimize daha fazla sahip çıkmanızı bekliyorum. Son günlerde milletimizin en büyük gücü olan, kardeşliğine yönelik provokasyonların çok ciddi boyutlara ulaştığını görüyoruz. 2023 yaklaştıkça, sandıktan çıkamayacaklarını anlayanlar sinsi emellerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Uyanık olacak ve hiçbirimiz buna fırsat vermeyeceğiz. Millet olarak aynı delikten asla ısırılmayacağız. Muhabbetimizi daha güçlendirerek bu oyunları boşa çıkarmak hepimizin boynunun borcudur.

1 yıl önce

Muhalif kanalda Kılıçdaroğlu'na başörtü tepki: Enver Aysever ıslık çalarak dalga geçti

Altılı masanın adayı olabilmek için büyük çaba sarfeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir yandan da 'helalleşme' adı altında muhafazakar kesimden destek almanın peşine düştü. Twitter hesabında “Bazı şeyler yürek ister, o yürek benim yol arkadaşlarımda var!” başlığıyla bir video paylaşan Kılıçdaroğlu, Türkiye'de başörtüsü sorunu olduğunu ifade edip TBMM'de kanun teklifi vereceklerini açıkladı. Kılıçdaroğlu “Kadınlara giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız” dedi. Aysever dalga geçti Muhalif Gazeteci Enver Aysever ise sunduğu televizyon programında, Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü çıkışını ilginç bir biçimde eleştirdi. Islık çalan Aysever “Kılıçdaroğlu, türban sorununu çözecekmiş. Öyle bir rahatladım ki, öyle bir mutlu oldum ki! Kendisiyle röportaj yapıp 'hiç böylesini görmedim' demek istedim.” ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

Boğaziçi Üniversitesi'nin eylemci hocalarının çalıntı tezle master yaptığı ortaya çıktı

Boğaziçi Üniversitesi’nde yeni yönetime direnen kliğin başını çeken Prof. Dr. Cem Ersoy ile eşi Prof. Dr. Lale Akarun’un, benzeri görülmemiş bir intihal skandalına imza attıkları ortaya çıktı. İki ismin 1986 yılında neredeyse aynı tezle yüksek lisanslarını tamamladıkları tespit edildi. Ersoy ve Akarun’un kopya tezlerini hem de aynı gün onaylayan isim ise Boğaziçi eylemlerinin destekçisi Prof. Dr. Bülent Sankur. SKANDAL 84 YILINA DAYANIYOR Eylemlerin organizatörü Prof. Dr. Cem Ersoy ile eşi Prof. Dr. Lale Akarun’un bilimsel hırsızlık olarak da bilinen “intihal” skandalı 1984 yılına dayanıyor. 1984 yılında Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nü bitiren Ersoy ve Akarun, aynı yıl dünyaevine girdi. Akademik kariyerini devam ettirmek isteyen iki isim, yine Boğaziçi Üniversitesi'nde yüksek lisansa başladı. TEZLER BİRE BİR AYNI ÇIKTI 2 yıllık eğitim sürecinde birbirine yardımcı olan Ersoy ile Akarun, tez aşamasına geçince işi daha ileriye taşıdı. İki isim tezlerinin 14 sayfasını blok alarak birebir kopyaladı. Her iki tezde de noktasına virgülüne bile dokunulmadan aynı grafiklere yer verildi. Ayrıca tezlerde blok olarak yapılan alıntılar atıfta bulunmadan kullanıldı. Hiç atıf olmayan kaynaklara da tezde yer verildi. Cem Ersoy, adeta “Tezi birlikte hazırladık” der gibi tezin ithaf kısmında şu ifadelere yer verdi: “Bu tezi bitirmede bana enerji veren lezzetli kekleri ve yemekleri yaptığı için Lale'ye çok müteşekkirim...” EYLEMCİ JÜRİ SKANDALA DUR DEMEDİ Skandal burada da bitmedi. İki ismin tezleri 12 Aralık 1986’da aynı gün jüri onayına girdi. Tezleri inceleyen jürinin başkanı, o dönem Doç. Dr. olan, günümüzde ise yine Boğaziçi eylemlerinin destekçisi Prof. Dr. Bülent Sankur, diğer üyeler ise Doç. Dr. Yusuf Tan, Yard. Doç. Emin Anarın ve Yard. Doç. Eser Taylan'dı. GÖRMEZDEN GELDİLER Detaylı incelemeye bile gerek kalmadan fark edilen intihaller ilginç şekilde jüri üyelerinin dikkatini çekmedi. İki ismin tezi de aynı gün aynı jüri tarafından onaylandı. Böylece Ersoy ile Akarun’un profesörlüğe uzanan yolu, eşi görülmemiş intihal olayıyla başlamış oldu. Hatta Akarun, temeli intihal olan kariyerinde bir dönem Boğaziçi Üniversitesi Rektör Yardımcılığı’na kadar yükseldi. Tezlerde, atıfta bulunmadan kullanılan alıntılar da yer alıyor. İşte onlardan birisi. İntihalin yapıldığı kitap ismi: Linear Prediction of Speech, John D. Markel Augustine H. Gray Jr. (1976) 'UTANÇ VERİCİ' DEDİ, KENDİSİ UTANMADI Yeni yönetime karşı 700 gündür süren “dikilme” eyleminin hemen hemen tamamına katılan Leyla Akarun, geçtiğimiz günlerde göstermelik intihal hassasiyeti ile gündeme gelmişti. Bir akademisyen hakkında ortaya atılan intihal iddiasını sosyal medyada paylaşan Akarun, “Böyle bir şey olabilir mi? Çok utanç verici doğruysa. Hemen YÖK araştırma başlatmalı” ifadelerini kullanmıştı. Akarun’un kendi intihalinin açığa çıkmasının ardından izleyeceği yol merak ediliyor.

1 2