20 Nisan Cumartesi 2024
3 yıl önce

Cumhurbaşkanı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek: FETÖ ve 15 Temmuz yeteri kadar ibret olmadı

cumhurbaşkanı yüksek istişare kurulu üyesi cemil çiçek, fetö, 15 temmuz, yeteri kadar ibret olmadı

2 yıl önce

CHP'den istifa eden avukat Mustafa Çiçek Kılıçdaroğlu'na milyonlarca liranın hesabını sordu: Sorumsuzca harcanan 650 milyon nerede?

CHP tüzel kişiliğinin ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun avukatlığını yapan Mustafa Kemal Çiçek, parti üyeliği ve görevlerinden istifa etti. Çiçek, istifa mektubunda CHP'ye medyaya ödenen 650 milyon liranın hesabını sordu. Akşam'ın haberine göre milyonlarca liranın sadece 3 yılda harcandığını ifade eden Çiçek, şunları söyledi: "Sayın Muharrem İnce, Cumhurbaşkanlığı kampanyasında, yurttaşlarımızın kısıtlı bütçelerinden bağışları ile toplanan ve kampanyanın neticelenmesi sonrasında, YSK'ya tüm harcamaların, kuruşu kuruşuna hesabının verilmesine rağmen, ahlaksızca ve mesnetsizce servis edilmek sureti ile menfaat sağladığı yönünde el altından fısıltılar çıkarılırken, son 3 yılda sorumsuzca harcanan 650 milyonun önemli bir kısmının kimlere, hangi yayın organlarına, anket-araştırma şirketlerine verildiğini soramamak siyasi ahlaksızlığın ve vicdansızlığın tam da kendisidir. İmtiyazlı birilerinin yüksek maaşlar ile danışmanlıklara getirilmesi; yüksek maaşlı personel transferi yapılması; sadece sosyal medya belediyeciliği yapanlardan fayda gelmesi mümkün değildir." CHP'Lİ GAYE USLUER DE İSTİFA ETTİ CHP'nin eski milletvekili ve parti meclisi üyesi olan Prof. Dr. Gaye Usluer istifa etti. Usluer'in Muharrem İnce'nin Memleket Hareketi'ne katılacağı belirtiliyor.

2 yıl önce

CHP'li Dursun Çiçek: HDP'li bir Bakan olabilir

CHP eski milletvekili, emekli albay Dursun Çiçek, CNNTürk'te katıldığı bir yayında Millet İttifakı ile ilgili konuştu. Dursun Çiçek, "Millet İttifakı seçimi kazanırsa HDP'li bir Bakan olabilir” açıklamasında bulundu. Millet İttifakı ile terör örgütü PKK'nın devletin içinde güçlenmesine katkı sağlanacağı olarak yorumlanan CHP'li Çiçek'in bu sözleri Twitter'da gündem olurken, çok sayıda tepki aldı. Vatandaşlar Millet İttifakı'nın Kandil Kabinesi olacağı yorumlarında bulunurken, bakan tahminleri de yaptılar: "Pervin Buldan-Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, Hüda Kaya-Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ahmet Türk-Millî Savunma Bakanlığı, Sırrı Süreyya-Millî Eğitim Bakanlığı..." "SELAHATTİN DEMİRTAŞ İÇİŞLERİ BAKANI, PERVİN BULDAN SAVUNMA BAKANI" Çiçek'in sözlerini eleştiren isimlerden AKParti İzmir Milletvekili Alpay Özalan, "CHP'li Dursun Çiçek, "Millet İttifakı seçimi kazanırsa, HDP'lilere bakanlık veririz" dedi. Selahattin Demirtaş'ı İçişleri Bakanı, Pervin Buldan'ı Savunma Bakanı mı yapmayı planlıyorsunuz? Millet, kirli planlarınızı sandıkta başınıza yıkacak." dedi.

2 yıl önce

Bahçeli'nin danışmanı Çiçek’ten Yılmaz Özdil'e: Alkolik, berduş!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin basın danışmanı, Türkgün gazetesi yazarı Yıldıray Çiçek'in hedefinde bugün Sözcü yazarı Yılmaz Özdil vardı... CHP'de "Kemalciler - Ekremciler" kamplaşmasında safların belirlenmeye başlandığına dikkat çeken Çiçek, Özdil'in Ekrem İmamoğlu cephesinde yer aldığını belirtti. Yılmaz Özdil'in İmamoğlu'na verdiği desteği sorgulayan Çiçek, "Geçmişte biz de Yılmaz Özdil’i Atatürkçü, vatansever, PKK ve terörist düşmanı sanıyorduk. Oysa çok yanıldığımızı kendisi özellikle son 6 yılda defalarca gösterdi." ifadelerini kullandı. Yıldıray Çiçek'in "Kemalciler Atatürk düşmanı da Ekremciler sevdalısı mı?" başlıklı yazısında Sözcü yazarını hedef alan çok sert ifadeler de yer aldı. İşte o yazının ilgili bölümü; "Yılmaz Özdil’in Kemal Kılıçdaroğlu’na özel bir takıntısı olduğu muhakkak. Ama bu takıntı hali Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi ihanet çukuruna düşürdüğü gerçeğini değiştirmiyor. Ama Kemal Kılıçdaroğlu’nu Atatürk’ün emanetlerine ihanet eden adam şeklinde etiketleyen Yılmaz Özdil, Ekrem İmamoğlu gibi HD(P)KK ilişkisi alenen ortada olan bir adama nasıl güzellemeler yapıp, cilalar çekebilir ki? Kemal Kılıçdaroğlu “Atatürkçü” değil de Ekrem İmamoğlu mu Atatürkçü? Kaldı ki Yılmaz Özdil’in Atatürk ile ne alakası var ki? Geçmişte biz de Yılmaz Özdil’i Atatürkçü, vatansever, PKK ve terörist düşmanı sanıyorduk. Oysa çok yanıldığımızı kendisi özellikle son 6 yılda defalarca gösterdi. 2015 yılında “Atatürk düşmanı” dediği Kemal Kılıçdaroğlu’na “Tıpış tıpış değil… Defolup gideceksiniz kardeşim.” yazısı yazan Yılmaz Özdil, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” gibi bir sloganı doğru bulmuyorum.” diyen Atatürk düşmanı Canan Kaftancıoğlu için 2019 yerel seçimleri sonrası niçin “Canan Kaftancıoğlu gibilerin sayısını artırmalıyız, çoğaltmalıyız” diyerek ona her manada destek olmaya başlamıştır? Oysa 2018 yılında Canan Kaftancıoğlu’nu kastederek “CHP seçmenleri meydanlarda caddelerde televizyon programlarında bangır bangır “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykırırken, bu slogandan onur duyarken, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyemeyen il başkanları mı… Ümit Kocasakal mı?” yazısını yazan da Yılmaz Özdil idi. Yılmaz Özdil’i Ekremci, Canancı, Demirtaşcı yapan nasıl bir süreç olmuştur? İşin içinde para mı, şantaj mı var? Yoksa Yılmaz Özdil de “kendimi artık HD(P)KK ve terörist Demirtaş’ı savunmaya adadım” noktasına gelmiştir? Bunun için Ekremci olmana gerek var mı, zaten Kemalciler de çok iyi yapmıyor mu? HDP’ye oy isteyen Yılmaz Özdil… Terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık eden HDP’li belediyelere “Kayyum” atanmasına karşı çıkan Yılmaz Özdil… Terörist Demirtaş’ın kitabının tanıtımını yapmayan basına “puşt tarlası” diyen Yılmaz Özdil… PKK karargâhına dönmüş TTB’ye sahip çıkan Yılmaz Özdil… Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesinin ardından, yapılan operasyonda DHKP-C’nin Türkiye sorumlularından Kamile Kayır’la aynı bölmede yakalanarak gözaltına alınan ve tutuklanan ve daha sonra cezaevinde eylemde ölen avukat Ebru Timtik’e “Yazıklar olsun bu ülkeye, yazıklar olsun, bu zulme esir olduğumuz için, sesimizi yükseltme cesareti göstermediğimiz için milletçe utancımızdan yerin dibine girmemiz gerekiyor” sözleriyle de sahip çıkan Yılmaz Özdil… “Kemal Kılıçdaroğlu Atatürkçülerin düşmanı” diye yazan-konuşan Yılmaz Özdil’in Atatürkçü olduğuna dair bu özetten bir kanıt gören oldu mu? İBB’yi PKK kampına dönüştüren, terörist Demirtaş aşkıyla yanan HDP’ye toz kondurmayan, şehit Ömer Halisdemir ismine alerji duyan Ekrem İmamoğlu’na çekilen cilanın bedeli nedir? Aynı proje sahipleri ikinizi de aynı çuvala mı attı? Yılmaz Özdil neyin karşılığında Ekremci olmuştur? Proje sahipleri kendine ne vaatlerde bulunmuştur? Yoksa Ekrem seni “her rakı-balık keyfinde seni yanımda götüreceğim” diye kandırarak mı Ekremci yapmıştır? Çünkü Yılmaz Özdil “Rumlar öyle bir meze yapar ki Kıbrıs’ı veresin gelir” diyecek kadar alkolik, “Samimiyetle söylüyorum, bu sözlerimde en ufak bir kinaye yoktur, Tayyip Erdoğan bir tane bira içmiş olsaydı bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu.” diyecek kadar berduştur. Onun Ekremci olması bu kadar basittir. Ama Kemal Kılıçdaroğlu da kendisine çilingir sofrası kuracak kadar kabiliyetli biridir. Yılmaz Özdil iyi düşünsün Kemalciler-Ekremciler arasında bir fark yoktur. Her iki tarafın yaptığı da Atatürk düşmanlığıdır. Yılmaz Özdil sen de artık her iki tarafa yakışan bir hale geldin… O yüzden ayrımcılık yapma…"

2 yıl önce

Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kişirçi: Ayçiçek yağı gibi temel gıda ürünlerinde yeterli stok bulunmadığı yönünde paylaşılan bilgiler doğru değildir

Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kişirçi, sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Ayçiçekyağı gibi temel gıda ürünlerinde yeterli stok bulunmadığı yönünde paylaşılan bilgiler doğru değildir. Gerekli tedbirler alınmıştır. Ülkemizin yeterli miktarda ayçiçek yağı stoku bulunmaktadır. Asılsız iddialara itibar etmeyin.” dedi.

2 yıl önce

Ayçiçek yağında stok tartışması... Bahçeli: Altın satar gibi yağ satanlar onurlarını da satmışlardır

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Anadolu coğrafyası doğu-batı koridorunda köprü işlevi gören, yolların kesişme noktasında bulunmasından dolayı tarihin her döneminde stratejik önemi çok yüksek olan vatan topraklarımızdır. Geçmişiyle, geleceğiyle, dağıyla, taşıyla bu coğrafya bizim, bastığımız topraklara vatan mührünü vuran irade Türk milletidir. Coğrafyamızı değiştirme ihtimalimiz yoktur, bu vatan kıyamete kadar bizimdir, bizim kalacaktır. Bir vatana sabahtan akşama sahip olmak mümkün değildir.  Etrafımız tehdit saçıyor diye tüm oyunlar üzerimize oynanıyor bahanesiyle ne korkacak ne de saklanacak halimiz vardır. Her taşı yakut, her insanı aziz olan bu cennet vatanı her şart altında müdafaaya yetkiliyiz ve sonuna kadar da yeminliyiz. Çevremizi saran bütün coğrafyalar bıçak sırtındadır. Milli bekamız çok ciddi risk ve tehlikelerle karşı karşıyadır. Bu nedenle dik duracağız, dirayetli hareket edeceğiz. Karanlık propagandalara aldırış etmeden refakatinde yürüyüşümüzü inançla sürdüreceğiz. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın Türkiye'ye yol açacağı çok boyutlu sonuçları hesaplamak zorundayız. Savaşın küresel dengeleri sarsacağını, dünyanın diplomatik imajını bozacağı gelişmelerle sabittir. Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif diplomasisi, ateşkes ve barış ümitlerimizi canlı tutmaktadır, dünya bu fırsatı kaçırmamalıdır. Türkiye arabuluculuk yapacak tek ülke olarak öne çıkmış durumdadır. Savaşın ekonomik, ticari, insani ve vicdani faturasının gittikçe ağırlaştığı görülmektedir. İnsani kriz korkunç seviyelere tırmanmaktadır. Türkiye'ye gelen Ukraynalı sayısı 20 bini bulmuştur. Rusya-Ukrayna heyetleri arasında yapılan görüşmeler bugüne kadar sonuç vermemiştir. Üzerinde anlaşılan geçici ateşkes kararı bile kısa sürede ihlal edilmiştir. Rusya'nın iddia ettiği gibi iki taraflı bir anlaşmazlık değil, tek taraflı bir işgal söz konusudur. Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Sayın Dışişleri Bakanımızın çabalarından dolayı yürekten kutluyor, teşekkür ediyorum. Rusya kilometrelerce uzunluktaki konvoylarını sevk etmektedir. Rusya'nın tüm askeri gücüyle Ukrayna'da etkinlik göstermediği anlaşılmaktadır. ABD, AB ve NATO ise günü kurtarmanın, çatışmaları kızıştırmanın hevesinde ve peşindedir. Ukrayna Cumhurbaşkanı'nın 'Bugünden itibaren tüm ölümlerden NATO sorumlu' beyanı her anlamda düşündürücü bir çıkış olarak değerlendirilmelidir. Rusya'nın Ukrayna işgalinin 3 alternatif senaryo üzerinde sonuçlanabileceği görülmektedir. Bunlardan birincisi kukla bir yönetimin iş başına getirilmesidir. İkincisi Ukrayna'nın ikiye bölünmesidir. Bu kapsamda Rusya'nın bu bölgeyi kontrol etmesi beklenebilecektir. Üçüncüsü ise Donetsk ve Luhanks özerkliğine dair değişikliklerin yapılması ve Kırım'ı doğrudan tanımasıdır. Ukrayna işgali taşları yerinden oynatmakla kalmayacak, benzer skandalların farklı coğrafyalarda sergilenmesine emsal teşkil edecektir. Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaların kazananı değil sadece kalabalık kaybedenler kulübü olacaktır. Türkiye başta olmak üzere pek çok ülke bu savaşın vahim sonuçlarına direkt maruz kalmaktadır. AYÇİÇEK YAĞINDA STOK TARTIŞMASI Savaşın sürmesi, daha vahimi uzaması, ticaret kanallarını kapatacak, ülke ekonomilerini şiddetli bir türbülansa sokacaktır. Bugünkü riskli gündem akışı içinde stokçuluk yapan damgalı ahlaksızların tekrar bitleri kanlanmıştır. Bunların utanmaları kalmamıştır, insanımızın kesesine kent vuranların gözünün yaşına bakılmamalıdır. Sanki altın satar gibi yağ satanlar onurlarını da satmışlardır. İstanbul ve Ankara'daki marketlerde ilkel görüntüler hepimizin yüreğini sızlatmıştır. Sosyal medya üzerinden provokasyon rüzgarı estirilmiştir. Marketlerde izdiham oluşmuş, insanlarımız birbirine girmiştir. Toplam ayçiçek üretimimizin yüzde 17 yükseldiği, yağ ihtiyacının bir bölümünün ithalatla karşılandığı bilinen bir husustur. Gerekli tedbirlerin alındığı Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklanmıştır. İç işgal cephesinin yağ üzerinden toplumsal panik halini tetiklemesi en hafif tabirle şerefsizliktir. CHP yönetiminin bu yalana sarılarak 'Türkiye bunu hak etmiyor' sözleri kaos çıkarmaya yönelik alçak bir kumpastır. Muhalefet demek Türkiye'ye karşı cephe açmak hiç değildir. Sanal ve sipariş yağ krizinin orkestra şefi yine CHP olmuştur. Bu kadar mı nefret dolusunuz? Siyasi keneler asıl siz söyleyiniz? Kimin kuyruğu oldunuz? Bugünkü CHP varken, biliniz ki düşmana gerek yoktur. Bugün ki CHP vaziyet almışken, milli güvenliğimizin, milli ekonomimizin dış kaynaklı saldırı ve suikastlere uğramasına gerek yoktur.  İnsanlarımızın yağ almak için telaşlanması bize yakışmayan köhne görüntülerdir. Yağsız Yemek olur da yarınsız Türkiye olmaz. Yağımız da var, yakacağımız da var, unumuz da var. Ülkemizdeki yağ stoklarının azaldığını açıklaması sorumsuzluktur. Türkiye barış ikliminin yeşermesi için çalışırken ortalığı karıştırmanın gayesi nedir? Tansiyon düştüğünde gemilerimiz limanlarımıza sağ salim yanaşacaktır. Bölge yanarken, Türkiye'de sinekten yağ çıkarıp gerçekleri çarpıtmaya çalışanlar vatanperver olmayan çevrelerdir. Yalan haberlerinin kime ne faydası vardır? Gerekirse kendi yağımızla kavruluruz. Bir eli yağda, bir eli balda olan çapulcuların ortalığı velveleye verip siyasi rant elde etme isteği art niyetliliktir. Fesat yuvalarının üzerine gitmeliyiz, spekülatörleri doğduklarına pişman etmeliyiz. Burunlarından fitil fitil getirmeliyiz. Bunun bedelini Türk mahkemeleri önünde ödemelidir, bunlar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Batıya yağcılık yapanların tuzaklarını bozacağız, oyunlarını alt üst edeceğiz. Biz yağa değil kana bakarız kana, o kan ki tertemiz millet iradesidir. O kan ki Türk milletinin varlık kefaletidir. O kan ki istikbalimizin kefilidir. Yağdanlıklara diyorum ki yağcılarda ineceksiniz, yağdan yeni bir kriz konusu çıkarmanın hesabını vereceksiniz.  "DÜNYA DÜZENİ HER YERİNDEN ÇATLAMAKTADIR" 1939 yılında milletlerarası politikanın kuvvet odakları 6 devletten ibaretken 1945'ten sonra sahne sadece 2 devleti parlatmıştır. Ukrayna'da yaşanan savaş çok kutuplu bir dünyanın cümle kapısıdır. 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni her yerinden çatlamaktadır. Türk dış politikasının temel prensibi olan Türk milletinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutmak esastır. Çok şükür mevcut devlet yönetimi bu çizgidedir. Milletlerarası kabul ve teyit edilmiş münasebetlerin temel prensibi milletlerin hak eşitliğidir. Bir tarafın devamlı taviz verdiği, devamlı mahkum olduğu bir diyaloğun ne müttefiklikle ne dostlukla bağı olacaktır. Biz bağımsızlığına düşkün bir milletiz. Hürriyete, insan haklarına, milli iradeye dayanmaktadır. Partiler üstü siyasetimiz milli sınırlarla mahdut değildir. Kars, Türk'tür, Ardahan Türk'tür, Erzurum Türk'tür. bu vatan topraklarımızda kuşku uyandırmak kötülüğün en kötüsüdür. Dalımızı kıranın ağacını kökten sökeriz. Dikkatleri Ukrayna'dan Türkiye'ye çevirme gayesi taşıyanlar ya gaflet ya da ihanetin içerisindedir. Bazı cahiller de çıkmış NATO üyesi olmasaydık ABD'nin çoktan Türkiye'yi parçalayacağını söylemişler. NATO olmasaydı Türkiye bölünürdü demek ABD'ye kurşun askerlik yapanların hüsranla çerçevelenmiş hezeyanıdır. FETÖ'yü üzerimize salan kimdir? Barındıran, besleyen kimlerdir? NATO olmasaydı Türkiye bölünürdü demek Türk milletine hakarettir. Acaba NATO olmasaydı darbelere teşebbüs eden çıkabilir miydi? ABD ne yapıyordu? Teröristlere silah yardımını hangi maksatla veriyordu? Kimse bizim aklımızla alay etmesin, bizim aklımız Türk'tür, aklımızdaki de Türkiye'dir. Oncu değiliz buncu değiliz, Türk oğlu Türk'üz. Mazlumlar neredeyse elimizi oraya uzatırız. İçimize kapanamayız, hadiseleri tribünden izleyemeyiz. CHP Genel Başkanı'nın "Ne işimiz var Suriye'de?" sözleri bizahati Aziz Atatürk'le taban tabana zıttır, bütünüyle çelişmektedir. Barışsever olmak insanlığın yüksek bir seviyesidir. Eğer milli bağımsızlığımızı korumak için savaş kaçınılmaz ise buyursunlar, bizim için savaş düğündür. Güle oynaya milli haklarımızı savunuruz. 6 PARTİNİN SİSTEM ÇALIŞMASINA TEPKİ Güçlendirilmiş parlamenter sistem siyasi iktidarsızlık yıllarına duyulan özlemdir. Aynı yoldan giderek farklı bir yere ulaşılamaz. 2 yanlıştan bir doğru çıkamaz. Parlamenter sistem Türkiye şartlarında miadını doldurmuş, bakım, tamir, onarım ihtimali de kalmamıştır. Güçlendirilmiş parlamenter sistem taslağının omurgası kırıktır, yani hiçbir şey söylenmemiştir. Zillet ittifakı şuursuzdur. Köprünün altından çok sular akmıştır, boşuna söylenmemiştir: Gayretin kurusu yalnızca çarık eskitirmiştir. 6+1 formatı zillet ittifakı milletimizin beklentilerini algılamaktan, analiz etmekten mahrumiyet içinde kıvranmaktadır. Ekmeğini kendi yapan yükünü de kendi kaldırır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni Türk milleti kurmuş ve kabul etmiştir. Geleceğe taşıyacak olan Türk milletidir. Güçlendirilmiş parlamenter sisteminin gerçek ismi palavra sistemidir. Kılıçdaroğlu istikrarsız hükümet dönemlerine geri dönmek istiyor. Krizler olsun, hükümetler düşsün hesabı yapıyor. Türkiye'nin yerinde saymasını projelendiriyor. Bitti o sıkıntılı günler, geride kaldı kurulamayan hükümetler dönemi artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye'nin yönetimine hakimdir. Güçlendirilmiş palavra sistemi çürük elmadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gelecek nesillere en büyük armağandır, palavra sistemi de geçmişin kriz ve anlaşmazlıklarına dümen kırmaktır. Türkiye'nin istikameti dosdoğrudur, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi doğrunun ve lider ülke Türkiye'nin tescilidir. TBMM'ye gelirken bir siyasi partinin pankartını gördüm: Pazar günü seçim olsa DEVA hazırdır diyor. Elimde kalem olsa altına yazardım; pazar günü seçim yok, iyi uykular.  12 Mart’ta, İstiklal Marşımızın TBMM’de merhum Hamdullah Suphi Tanrıöver’in heyecanla okuyup, dönemin mebusları tarafından ayakta alkışlanarak kabul ettiği tarihi bir dönüm noktasını hayranlıkla anacağız. Yürekleri bağımsızlık için çarpan kahramanlarımızın cephelerde savaşmaya devam ettiği, zaferin henüz gerçekleşmediği bir sırada yazılan bu muhteşem manzume, başarıya olan milli inancın ve kararlılığın tecellisidir. İstiklal Marşımız, Milli Mücadele’yi ruhunda hissederek mısralara döken bir mütefekkirin şahsi hissiyatı ve yalnızca yaşadığı dönemin hatıralarını yansıtan bir eser değil, aynı zamanda ayağa kalkmaya karar vermiş Türklüğün bedeli kanla ödenmiş bağımsızlık beyannamesidir. İstiklal Marşımız, milli yükselişin sembolüdür. Onu layıkıyla anlayabilmiş yüksek vicdanlarda Türk milletinin geleceğine olan inancın da abidesidir. Mısralara dökülerek tarihin içinden gelen bu kutlu ses, "Ezelden beri hür yaşamış" milletimize zincir vurmaya hala çabalayan çevreler için de caydırıcı ve uyarıcı bir anlam ihtiva etmektedir. İstiklal Marşımızın anlamından habersiz olanlar Türk milletinin en umutsuz anlarda neleri başarabileceğini bir kez daha ibretle hatırlamalıdır. Bugün hepimize düşen en büyük görev, İstiklal Marşımızda anlamını bulan mücadelenin şuuruna vararak ecdadımızın emaneti olan vatanımıza sahip çıkmak ve Cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatmaktır. “Korkma” diye başlayan dizeler, bugün de en çok ihtiyaç duyduğumuz manevi heyecanın başlangıcıdır. Temennim, milletinin kudretinden habersiz, tam bir teslimiyetle ülkemizi felakete sürüklemeyi amaçlayan zillet faillerinin bu tarihi mesajı layıkıyla idraki ve nedamet göstermeleridir. Tarihin her döneminde olduğu gibi, bugün de “yurduna alçakları uğratmamak uğruna göğüslerini siper eden” bütün aziz şehitlerimize, kahramanlarımıza ve bir fazilet timsali olan vatan şairimiz Merhum Mehmet Akif Ersoy’a en derin şükran hislerimle Cenab-ı Allahtan rahmetler niyaz ediyorum. 12 Mart 1921’de, Büyük Millet Meclisi’nin birinci dönem mebusları tarafından İstiklal Marşımızın kabulünün 101’inci yıldönümünü gururla kutluyor, o müstesna günleri, bu kutlu çatı altında bir kez daha iftiharla anıyorum. 8 MART KADINLAR GÜNÜ MESAJI Ayrıca bütün kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü gönülden tebrik ediyor, saygılarımı bahusus paylaşıyorum. Kadınla şiddetin birlikte anılmadığı huzurlu ve güvenli bir geleceği inşa ve ihya çabalarına canla başla destek olacağımızın sözünü veriyorum. Kadına yönelik şiddetin engellenmesi amacıyla TBMM gündemine gelecek yeni düzenlemeyi kararlılıkla destekleyeceğimizi, kadınlarımıza kalkan ellerin kırılması, katillerin en ağır biçimde cezalandırılması amacıyla elimizden gelen her çalışmayı yapacağımızı buradan ifade ediyorum. Unutmayınız ki, kadınlar insandır, biz de insanoğluyuz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken siz değerli milletvekili arkadaşlarımı saygılarımla selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.

2 yıl önce

Polis Taksim'de kadınlara çiçek dağıttı

İstiklal Caddesi'nde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle, Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü ekipleri kadınlara karanfil dağıttı. Polis ekipleri ayrıca kadına yönelik şiddetin engellenmesi için kurulan KADES uygulaması hakkında kadınlara bilgi verdi. Polisten çiçek alıp KADES uygulaması hakkında bilgi edinen kadınlar memnuniyetlerini dile getirdi.

2 yıl önce

Avrupa ülkelerinde ayçiçek yağı krizi başladı

Rusya'nın Ukrayna topraklarına başlattığı askeri operasyon, 18'inci gününe girdi. Uzun bir süredir Rus birliklerle mücadele eden Ukraynalıların büyük bir bölümü farklı ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Milyonlarca Ukraynalı ülkesinden ayrılırken, kalanlar da ülkelerini Rus kuvvetlerine karşı korumak için çalışmalara katılıyor. Avrupa ülkelerinin ayçiçek yağı ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan Ukrayna'daki bu durum, Almanya, İspanya gibi ülkelerde kriz başlangıcına neden oldu. AVRUPA ÜLKELERİNDE YAĞ KRİZİ Ayçiçek yağının yüzde 60'lık bir bölümünü Ukrayna'da ithal eden İspanya ve Almanya, halk talebini karşılayamayacak duruma geldi. İki ülkedeki süpermarketlerde de ayçiçek yağları sınırlı sayıda satılmaya başlandı. ALMANYA, AYÇİÇEK YAĞI TEDARİKİNDE SIKINTI YAŞIYOR Daha önce Rusya'dan alım yapan Almanya da, Rusya'ya uyguladığı yaptırım kararları neticesinde un ve yağ fiyatlarında yükselmeyle karşılaşmıştı. Almanlar, kriz nedeniyle yükselen fiyatlara karşı alışveriş telaşına düşerek stok yapmaya çalıştı. Almanya'nın en bilindik marketlerinden birinde müşteri başına en fazla 4 litre yağ alınabileceği söylense de yağ stoğu kalmadı. Açıklama yapan süpermarket zinciri, Ukrayna'daki savaş nedeniyle bu durumun sürmeye devam edeceğini açıkladı. İSPANYA'DA EN FAZLA BİR ADET 5 LİTRELİK YAĞ ALINABİLİR İspanya'da da durum Almanya'dakinden farklı seyretmedi. Süpermarket vitrinlerinde, "Ukrayna'daki durum nedeniyle ayçiçek yağı tedariğinde bazı sorunlar var. Bu nedenle alımlar müşteri başına günlük üç adet bir litrelik şişe veya bir adet beş litrelik şişe ile sınırlıdır. Özür dileriz." yazıları yer aldı. Ülkenin en büyük süpermarket zincirinin internet sitesinde yazan alım sınırı, analistler tarafından Ukrayna'daki savaşa bağlanıyor. SAVAŞ, AKARYAKITI DA OLUMSUZ ETKİLEDİ Dünyadaki yağ ihtiyacının yüzde 14'ünü karşılayan Ukrayna'daki savaş, aynı zamanda akaryakıt fiyatlarında da artışa neden oldu. İspanya ve Almanya'daki tedarikçiler, benzin fiyatları nedenyile maaliyette meydana gelecek artışın ürünlere de yansıyacağını ifade ediyor.

1 2 3