29 Mart Cuma 2024
4 yıl önce

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Süleymani'nin öldürülmesi bölgemizin barışı için ciddi bir risk

dışişleri bakanı, mevlüt çavuşoğlu, iran, abd, kasım süleymani, öldürülmesi, bölge barışı, ciddi risk

3 yıl önce

Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin davada 3 tanığın bilgisine başvuruldu

Orta Doğu'nun etkin gazetecilerinden Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın, 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda katledilmesine ilişkin 26 sanığın yargılandığı davanın İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmasına, haklarında yakalama kararı bulunan firari 26 sanık katılmadı. İstanbul Barosu tarafından görevlendirilen bazı avukatların, sanıkları temsil ettiği duruşmada, Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı müşteki Hatice Cengiz ile avukatı da hazır bulundu. Duruşmada daha önce alınan ara karar gereği tanık olarak dinlenilmesine karar verilen 3 kişinin bilgisine başvuruldu. Tanıklardan İstanbul Koruma Şube Müdürlüğü görevlisi ve dönemin Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosu Al Otaıbı'nın koruması M.E.S, başkonsolosun olay tarihinde yıllık izinde olduğunu ve bu nedenle kendisine de olay günü için "izin yap" dediğini belirterek, "Herhangi bir şeyden şüphelenmedim." dedi. Araçta hep Arapça konuşulduğunu ve Arapça bilmediği için anlamadığını aktaran M.E.S, "Başkonsolosun şoförü Hakan da olay günü izinliydi ama Hakan'ı o gün arayarak çağırmış. Beni çağırmadı. Hakan'a sorduğumda bana, 'Büyükçekmece'de alışveriş yaptığını, sonrasında konsolosun amcasının oğlunu havalimanına bıraktığını' söyledi. Başkonsolos olaydan bir hafta sonra çıkış yaptı." diye konuştu. "Ne malum parçalara ayırıp götürmedikleri" Tanıklardan Hikmet Çetinkaya da Turan Kışlakçı'nın kendisini arayarak şoförlük yapmasını istediğini, olaydan sonraki gün konsolosluğa gittiklerini ve konsolosluk önünde gazeteciler dahil bir çok kişinin olduğunu anlatarak, "Konsoloslukta beklerken araçların giriş çıkışını yönlendiren vale gibi biriyle konuştum. Bu kişinin bana, 'Bunların nasıl bir devlet olduğunu bilmiyor musunuz? Uzaklaşın, boşuna beklemeyin' demesi üzerine, ben de 'Kameralar var, nasıl çıkaracaksınız, kaybolamaz' dedim. Aynı kişi bana, 'Ne malum parçalara ayırıp götürmedikleri' dedi." ifadesini kullandı. Başkonsoloslukta şoför olarak çalışan tanık Edip Yılmaz da, gördüğü herhangi bir şey olmadığını ve olaydan bir gün sonra haberlerinin olduğunu aktararak, "Olay günü biz eksi 3. kattaydık. Bizim bulunduğumuz odanın kapısını kapattı güvenlik müdürü. 'Ben gelmeden çıkmayın' dedi. Kapı 20 dakika kapalı kaldı. Daha sonra kapı açıldı. Yarım saat sonra dışarı çıktım. Olağanüstü bir şey vardı ama ne olduğunu anlayamadık. Ben Cemal Kaşıkçı'yı hiç görmedim. Eksi 3. katta bomba patlasa duymayız. Başkonsolosun, çalışan şoförler aracılığıyla haber göndererek rezidansa kimse gelmesin' dediğini, hatta özel şoförünün denediğini, onu bile almadığını duyduk." şeklinde konuştu. "Turan Kışlakçı'yı neden dinlemiyorsunuz?" Tanık ifadelerinin ardından beyanlara karşı diyeceği sorulan müşteki Hatice Cengiz, mahkeme heyeti başkanına, "Turan Kışlakçı'yı neden dinlemiyorsunuz?" diye sordu. Başkan da, "Turan Kışlakçı'yı tanık olarak çağırmışız. Gelmediği için hakkında zorla getirme kararı çıkarmışız." dedi. Söz alan Hatice Cengiz'in avukatı Ali Ceylan ise, "Amerikan (CIA) istihbarat raporunun dosyaya getirilmesini talep ediyoruz, dosyada olmayan isimler hakkında ihbarda bulunulmasını talep ediyoruz." dedi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Amerikan istihbarat raporunun getirilmesi talebini, davaya katkı sağlamayacağı ve tarafların bu konuda savcılıklara başvuru hakları olduğu gerekçesiyle reddetti. Sanıklarla ilgili yakalama kararları ile Turan Kışlakçı'nın aralarında bulunduğu dinlenilemeyen tanıkların zorla getirme kararlarının devamına hükmeden heyet, duruşmayı 8 Temmuz'a erteledi. Hatice Cengiz'den açıklama Duruşmanın bitmesinin ardından Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde avukatıyla birlikte bir açıklama yapan Hatice Cengiz, "Tanıklar dinlenildi. Biz mahkemeden, yeni açıklanan rapor kapsamında, ortaya çıkan yeni delillerin de davaya eklenmesini istedik. Bundan sonraki süreci avukatlarla beraber takip edeceğiz. Onun dışında söylenebilecek, bu en son yayınlanan rapor, doğrudan veliahta bir sorumluluk yüklüyor. Bu kapsamda mahkeme sürecine dahil olmasını istiyorum." dedi. İddianameden Orta Doğu'nun etkin gazetecilerinden, Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018'de girdiği Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmüştü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 117 sayfalık iddianamede, Kaşıkçı'nın öldürülmesi eylemini gerçekleştirmek üzere görevlendirme yapıp diğer sanıklara gerekli talimatları veren sanıklardan Ahmet bin Muhammed el-Asiri ve Suud el- Kahtani'nin "tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor. Sanıkların en başından itibaren maktul Kaçıkçı'yı, Suudi Arabistan'a götürmek, kabul etmediği takdirde öldürmek üzere fikir birliği ve ortak suç işleme kararıyla hareket ettikleri, eylemi tüm ayrıntılarıyla planlayıp iş bölümünü gerçekleştirdikleri kaydedilen iddianamede, sanıkların suça doğrudan katıldıkları ve sonuç olarak ortak hakimiyet alanına aldıkları Kaşıkçı'yı boğarak öldürdükleri ifade ediliyor. İddianamede, sanıklardan Mansur Osman Abu Hüseyin, Maher Abdulaziz M. Mutreb, Salah Muhammed A. Tubaigy, Mustafa Muhammed M. Al-Madani, Saif Saad Q. el-Kahtani, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Turki Musharraf M. Alshehri, Fahad Shabib A. Albalawi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Muhammed Saad H. Alzahrani, Naif Hasan S. Alarifi, Abdulaziz Muhammed M. Alhawsawi, Halid Aedh G. Alotaibi, Meshal Saad M. Albostani, Muflih Shaya M. Almuslih, Ahmed Abdullah A. Almuzaini ve Saad Muid Alqarni'nin, "tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. Birleşen iddianame Soruşturmasını sürdüren İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Kaşıkçı cinayetine ilişkin Suudi Arabistanlı firari 6 şüpheli hakkında ikinci bir iddianame hazırlanmıştı. Bu iddianamede de, Türkiye'ye gelen şüpheliler Ahmed Abdulaziz M. Aljanobi, Halid Yahya M. Alzahrani, Muhammed İbrahim A. Alzaid ve Obaid Ghazi A. Alasaadi'nin konsolosluk binasında, konutunda ve araçlarda cinayetten sonra delilleri yok ettikleri belirtilmiş, bu nedenle Kaşıkçı'nın cesedi veya cesede ait herhangi bir iz ve emare bulunamadığı kaydedilmişti. Şüphelilerden 2'sinin ağırlaştırılmış müebbet, 4'ünün 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen bu iddianame de mahkemece kabul edilerek davayla birleştirilmişti. Böylece davada sanık sayısı 26 olmuştu.

1 yıl önce

Al Jazeera muhabiri Akile'nin öldürülmesinde tüm raporlar İsrail'i işaret ediyor

Batı Şeria'nın Cenin bölgesinde İsrail güçlerinin baskınını takip ettiği sırada başından vurularak hayatını kaybeden Filistinli gazeteci Ebu Akile'nin kardeşi Antuan, açıklamalarda bulundu. Şirin Ebu Akile'nin ailesi olarak cinayetle ilgili Filistin makamlarının sürdürdüğü soruşturma üzerinden süreci takip eden Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) odaklandıklarını dile getiren Ebu Akile, "Bizim dayanağımız şu anda tamamen UCM'dir. Cinayetle ilgili bizim de atacağımız adımlar olacak ancak bunu konuşmak için daha erken." dedi. Birçok yönden harekete geçmek için çalışmalar yaptıklarını dile getiren Ebu Akile, kardeşinin ölümüne yol açan mermiyle ilgili Al Jazeera'nın yayımladığı görüntüye dair ise şunları kaydetti: "Yayımlananlar şeffaf ve net bir kanıttır. Ceset üzerinde yapılan otopsi ve mermi incelemeleri de uzman ve laboratuvarın sonuçlarına dayalıdır. Tüm bunlar Şirin Ebu Akile'nin İsraillilerin dışında kimsede olmayan bir kurşunla öldürüldüğünü ortaya koyuyor." "İSRAİL ŞU ANA KADAR AKTARDIĞI HİKAYELERDEN HİÇBİRİNİ İSPATLAYAMADI" İsrail'in Ebu Akile cinayetiyle ilgili soruşturmaya şüpheyle bakmasına da değinen Ebu Akile, İsrail'in ne düşündüğünün kendileri için bir önemi olmadığını ve bununla ilgili herhangi bir yorum yapmayacağını ifade etti. Ebu Akile, İsrail'in cinayetten kendisini suçlu bulan raporları reddetmesine ilişkin ise "Bu beklenen bir şey. İsrail birden çok hikaye anlattı ve bu da Şirin'in ölümünden sorumlu olduklarının kanıtıdır. İsrail şu ana kadar aktardığı hikayelerden hiçbirini ispatlayamadı." ifadelerini kullandı. İsrail'in anlattığı her hikayenin diğeriyle çeliştiğini söyleyen Ebu Akile, şöyle devam etti: "İsrail'in bu ölümden sorumlu olmadığını kanıtlayan bir şey yok bilakis tam tersi söz konusu. Şu ana kadar gördüğümüz kanıtların yanı sıra Al Jazeera, Washington Post, CNN ve AP'nin yayınlarındaki detaylar, Şirin Ebu Akile'nin doğrudan İsrail tarafından öldürüldüğünü gösteriyor." AL JAZEERA'NIN "MERMİ" HABERİ Katar merkezli Al Jazeera kanalı, geçen ay işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail güçlerinin baskınını takip ederken başından vurulan deneyimli muhabiri Şirin Ebu Akile'nin ölümüne yol açan merminin görüntüsünü yayımlamıştı. Al Jazeera, Ebu Akile'nin ölümüne neden olan merminin, İsrail ordusunun kullandığı mühimmatlardan olduğunu aktarmıştı. Askeri uzmanların görüşlerine dayandırılan araştırma haberinde, inceleme sonucu, yeşil uçlu merminin, zırhı delmek için tasarlandığı ve M4 tüfeğinde kullanıldığı bilgisine yer verilmişti. Haberde ayrıca, merminin İsrail güçleri tarafından kullanılan 5,56 milimetre kalibreli mermilerden olduğu kaydedilmişti. Kurşunun Ebu Akile'nin taktığı miğfere isabet ettikten sonra deforme olduğuna işaret edilen haberde, kullanılan mermi türü, kalibresi ve bu tür mermileri ateşleyen silahlar hakkında daha fazla bilgi edinmek için olay 3D teknolojisiyle canlandırılmıştı. İSRAİL ORDUSU SORUMLULUĞU KABUL ETMİYOR İsrail Ordu Sözcülüğü, muhabirin ölümüne yol açan merminin görüntüsünü içeren ve merminin İsrail ordusunun kullandığı mühimmatlardan olduğunu aktaran Al Jazeera haberine ilişkin dün yazılı açıklama yayımladı. Açıklamada Ebu Akile'nin ölümünün "hangi taraftan kaynaklandığının bilinemeyeceği" iddia edilerek, "Ordu soruşturması, gazetecinin kasten vurulmadığını ve ayrım gözetmeksizin ateş açan Filistinli silahlı kişiler tarafından mı yoksa yanlışlıkla bir İsrail askeri tarafından mı vurulduğunun tespit edilemediğini vurgulamaktadır." ifadeleri kullanıldı. AL JAZEERA MUHABİRİ EBU AKİLE'NİN ÖLDÜRÜLMESİ Al Jazeera televizyonunun deneyimli saha muhabiri Şirin Ebu Akile (51), 11 Mayıs'ta İsrail güçlerinin Batı Şeria'da bulunan Cenin'deki mülteci kampına düzenlediği baskını takip ettiği sırada, İsrail askerlerinin açtığı ateşle öldürülmüştü. Ebu Akile'nin yanında bulunan gazeteci Ali es-Sumudi de sırtından yaralanmıştı. Gazeteci Ebu Akile'nin, görevini yaptığı sırada ve "basın" yazılı çelik yelek giydiği halde İsrail askerleri tarafından gerçek mermiyle vurularak öldürülmesi tepkilere neden olmuştu. İsrail ordusu, Ebu Akile'nin öldürülmesinin sorumluluğunu kabul etmemişti.

1 yıl önce

Nazmi Arıkan ve şoförünün öldürülmesiyle ilgili adliyeye sevk edilen şüpheli tutuklandı

Ünlü eğitimci Nazmi Arıkan ve şoförü Şerif Eker'in 13 Temmuz günü çiftlik evinde cansız bedenlerinin bulunmasının ardından olayı aydınlatmak için Çanakkale İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde özel tim oluşturuldu. JASAT, İstihbarat ve Olay Yeri İnceleme ekipleri, cinayet şüphelisi olarak 6 ay önce çiftlik evine gelerek Nazmi Arıkan'la alacak verecek meselesi nedeniyle tartıştığını belirlediği Tokatspor Kulübü Başkanı Ufuk Akçekaya üzerinde yoğunlaşarak, teknik ve fiziki takip başlattı. 120 SAATLİK KAMERA KAYITLARI İNCELENDİ Şehirler arası otobüs firmalarının yolcu listelerini kontrol eden jandarma ekipleri, terminallerdeki kameralar, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne ait Plaka Tanıma Sistemi (PTS), yol güzergahlarındaki şehir ve güvenlik kameraları olmak üzere toplam 120 saatlik kamera kaydını saniye saniye izledi. Sabit bir ikamet adresi bulunmayan ve 100'e yakın ikameti kullandığı belirlenen Akçekaya'nın Etiler Mahallesi Tuğcular Sokak'ta başka bir kişi üzerine kiralanan evde olduğu kamera kayıtlarından belirlendi. Bunun üzerine oluşturulan jandarma özel timi, 14 Temmuz gecesi saat 03.00 sıralarında Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro dedektiflerinin de desteğiyle adrese baskın düzenleyerek, kimya öğretmeni Ufuk Akçekaya'yı gözaltına aldı. AYÇİÇEĞİ TARLASINDA GİZLENİP, 3 SAAT EVİ GÖZETLEMİŞ Gelibolu ilçesine getirilerek sorguya alınan Ufuk Akçekaya cinayeti kabul etmezken, ekipler kendisinin çiftlik evine geldiğini belirledi. Jandarma ekipleri, Ufuk Akçekaya'nın ilk olarak 11 Temmuz günü İstanbul Etiler'deki evinden otobüsle Çanakkale'nin Gelibolu ilçesine geldiğini, buradan da ticari taksiyle köye giderek, çiftlik evinin çevresinde keşif yapıp İstanbul'a geri döndüğünü tespit etti. Akçekaya'nın bir gün sonra 12 Temmuz günü yine otobüsle İstanbul'dan Gelibolu ilçesine, buradan minibüsle Eceabat ilçesine, sonra da ticari taksiyle saat 21.45 sıralarında Karainebeyli köyüne geldiği belirlendi. Köye giden asfalt yol üzerinde taksiden inen Akçekaya'nın ayçiçeği tarlası ve çalılıklar arasından yavaş yavaş çiftlik evine yaklaştığı ve yaklaşık 3 saat boyunca evi gözetlediği tespit edildi. ARIKAN 47, ŞOFÖRÜ 66 BIÇAK DARBESİYLE ÖLDÜRÜLDÜ Saat 23.00 sıralarında Nazmi Arıkan'ın evinden veteriner ile şoförü Şerif Eker'in ayrıldığını gören Akçekaya, evin arka kapısından içeriye girdi. Evde yalnız kalan ve koltukta oturan Nazmi Arıkan'a arkasından yaklaşan Akçekaya, bıçaklamaya başladı. Bu sırada Arıkan'ın son bir hamleyle cep telefonundan şoförü Şerif Eker'i aradığı ve 10 saniyelik bir görüşme yaptığı, Arıkan'a 300 metre mesafedeki başka bir eve yatmaya giden şoför Şerif Eker'in araca binerek hızlıca yardıma gittiği belirlendi. 47 bıçak darbesiyle Nazmi Arıkan'ı öldüren Ufuk Akçekaya, eve bir aracın geldiğini görünce kapının arkasına saklandı. Şoför Şerif Eker, eve girdiğinde kapının arkasından çıkan Ufuk Akçekaya tarafından bıçaklanmaya başladı. Eker de 66 bıçak darbesiyle olay yerinde hayatını kaybetti. CİNAYET SONRASI KIYAFETLERİNİ DEĞİŞTİRDİ Katil zanlısı, saat 00.15 sıralarında kendisini köye bırakan taksi şoförünü arayıp kendisini almasını istedi. Akçekaya, çiftlik evini de burada bulduğu kimyasal malzemeler ile yakarak kundaklama girişiminde bulundu. Akçekaya, ayçiçeği tarlasından asfalt yola giderken de suç aleti bıçağı araziye sakladı. Jandarma ekipleri, 4 gün boyunca 5 dönüm arazide metal detektörü ve detektör köpekle santim santim arama yaparak üzerinde kan izleri de olan suç aleti bıçağı buldu. Jandarma özel timi, Akçekaya'nın Karainebeyli köyüne geldiği ve cinayetin ardından İstanbul'a döndüğündeki kıyafetinin de farklı olduğunu tespit etti. Tasarlayarak kasten adam öldürme suçlamasıyla adliyeye sevk edilen cinayet şüphelisi Ufuk Akçekaya'nın jandarmadaki sorgusunda Nazmi Arıkan ile şoförü Şerif Eker'i kendisinin öldürmediğini, çiftlik evine ise alacağı olduğunu öne sürdüğü parayı almaya geldiğini söylediği öğrenildi. ARIKAN VE ŞOFÖRÜ EKER'İN KATİL ZANLISI AKÇEKAYA TUTUKLANDI Çanakkale'nin Gelibolu ilçesinde Fen Bilimleri Eğitim Kurumları kurucusu Nazmi Arıkan ile şoförü Şerif Eker'in cinayet zanlısı Tokatspor Kulübü Başkanı Ufuk Akçekaya, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. CİNAYETE GİTTİĞİ VE EVE DÖNDÜĞÜ GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI Çanakkale'nin Gelibolu ilçesine bağlı Karainebeyli köyündeki çiftlik evinde bıçaklanarak öldürülen Fen Bilimleri Eğitim Kurumları kurucusu Nazmi Arıkan ile şoförü Şerif Eker'in cinayet zanlısı olduğu gerekçesiyle tutuklanan Tokatspor Kulübü Başkanı Ufuk Akçekaya'nın kamera görüntüleri ortaya çıktı. Akçekaya'nın, 12 Temmuz günü çifte Karainebiyli köyüne gitmek üzere Eceabat ilçesinde taksiye bindiği görüntüsünün yanı sıra, cinayetin ardından Alibeyköy terminalinden eve gitmek üzere taksiye binmeye giderken ve Etiler'deki evine girdiği anlara ait güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı. Akçekaya'nın, 12 Temmuz günü Karainebeyli köyüne giderken ve 13 Temmuz günü İstanbul Etiler'deki evine dönerken farklı kıyafetlerle görülmesi dikkat çekti.

1 yıl önce

Ankara Valiliği’nden Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin açıklama

Ankara Valiliğince, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin saldırının faillerinin tespiti ve yakalanmasına yönelik çalışmaların sürdürüldüğü bildirildi. Valiliğin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, "Çankaya ilçemizde meydana gelen Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesi olayının faillerinin tespit ve yakalanmasına yönelik çalışmalar, olayın olduğu andan itibaren büyük bir titizlikle sürdürülmektedir. Gelişmelerden kamuoyu ayrıca bilgilendirilecektir." ifadelerine yer verildi. NELER YAŞANMIŞTI? Ateş, arkadaşı Selman Bozkurt ile Çankaya ilçesi Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi'nde bir binadan çıktıkları sırada silahlı saldırıya uğramıştı. Yaralanan Ateş kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiş, Bozkurt ise omzundan yaralanmıştı.

5 ay önce

1756 Filistinli çocuğun öldürülmesini görmezden gelen Batı medyası İsrail'in akıl almaz yalanına sarıldı

7 Ekim'den bu yana İsrail'in 1756 çocuğu öldürdüğü gerçeğini görmezden gelen Batı medyası, İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın internet hesabından paylaşılan 'Hamas 40 bebeğin başını kesti' yalanına sarıldı. İsrail hükümetinin yalanı, ABD Başkanı Biden'ın ağzından da resmileştirilerek kamuoyu önünde sistematik bir algı mühendisliği yapıldı.