Son Dakika:
https://twitter.com/bilgiedinelim/status/1586795620882341890?s=46&t=1hD3upZVgHaIbbgNzNnPLQ Sık sık siyasi ve politik konulara yer veren Güldür Güldür Show programında bu hafta da Yılmaz Özdl’i ve Uğur Dündar konu alındı. Skeçte kız isteme merasiminde siyasi kaygı yaşayan bir baba anlatılırken Yılmaz Özdil için ise "Yılmaz Özdil yeni Atatürk kitabından sonra senin nikah şahidin olacak" ifadeleri yer aldı. Burada Özdil'in solculuğunun sadece Atatürk kitapları yazmaktan ibaret olduğuna dem vurulurken Özdil ve Dündar ince bir şekilde eleştirildi. CEVAP VEREYİM DERKEN ÇUVALLADI Sosyal medya hesabından bu skece cevap vermek isteyen Yılmaz Özdil, olayı farklı anlayıp çuvalladı. https://twitter.com/yilmazsozcu/status/1586781029196513281?s=46&t=MRylrV72oAyI8w9gTeKnyw DİNİ NİKAHI DA Tİ'YE ALDI Skeçte geçen "Yeni Atatürk kitabımı yazdıktan sonra sendeyim" gafını anlamayan Özdil, olayı nikah şahitliğine çevirdi. "Nikah şahidi ben olduğuma göre, o evlilik hukuken sağlamdır, imam nikahına benzemez :))" açıklamasını yapan Özdil, bu açıklamayla da tepki çekti. Kültürel değerlerimizde de yeri olan dini nikahı Ti'ye alan Yılmaz Özdil'e tepki yağdı....
MSB'nin açıklamasında, "İstanbul’da bulunan Müşterek Koordinasyon Merkezinde görevli Rus personel halen Merkezdedir. Bu sürede Ukrayna’dan gemi çıkışı olmayacaktır. İstanbul önlerinde bekleyen tahıl yüklü gemilerin denetlenmesine ise bugün (pazar) ve yarın (pazartesi)devam edilmesi planlanmaktadır" denildi. Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve BM Genel Sekreteri Sayın Antonio Guterres riyasetinde 22 Temmuz 2022’de imzalanan Karadeniz Tahıl Girişimi belgesi kapsamında kurulan Müşterek Koordinasyon Merkezi çalışmaları ile bugüne kadar Ukrayna limanlarından 9,3 milyon ton tahılın ihtiyacı olan ülkelere emniyetle sevki sağlanmıştır. Geçici durdurma kararı 29 Ekim günü Sivastopol’da gerçekleştirilen saldırılar nedeniyle tahıl girişiminin geçici olarak durdurulduğu Rusya Federasyonu tarafından Birleşmiş Milletler ve ülkemiz makamlarına iletilmiştir. Gemi çıkışı olmayacak İstanbul’da bulunan Müşterek Koordinasyon Merkezinde görevli Rus personel halen Merkezdedir. Bu sürede Ukrayna’dan gemi çıkışı olmayacaktır. İstanbul önlerinde bekleyen tahıl yüklü gemilerin denetlenmesine ise bugün (pazar) ve yarın (pazartesi)devam edilmesi planlanmaktadır. Görüşmeler sürüyor Sorunun çözümü ve tahıl girişiminin bugüne kadar koordinasyon içerisinde başarıyla sürdürülen faaliyetlerinin devam etmesi için Millî Savunma Bakanımız Sayın Hulusi Akar muhataplarıyla ve ilgili makamlar da kendi aralarında görüşmelere ve koordinasyona devam etmektedir. Söz konusu görüşmelerde taraflara, dünya genelinde insanlığa olumlu etkisi olan ve tüm krizlerin iyi niyet ve diyalogla çözülebileceğini kanıtlayan bu girişimin devam etmesinin ve mekanizmanın devamını olumsuz etkileyecek her türlü provokasyondan uzak durulmasının önemi hatırlatılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti bölgede barışın temini ve insani yardım konusunda bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da üzerine düşeni yapmaya devam edecektir.
Kamuoyunda Sedat Peker'in basın banışmanı olarak bilinen ve Peker'in sözlerini Twitter'dan aktaran Emre Olur, Arnavutluk'ta yakalanarak Türkiye'ye getirilmişti. Olur hakkında, 8 yıl 3 aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi. "SEDAT PEKER SUÇ ÖRGÜTÜ" Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, "Sedat Peker Suç Örgütü" hakkında soruşturma yürütülerek dava açıldığı ve davanın Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesinde devam ettiği hatırlatıldı.
Gazeteci Yılmaz Özdil 2017 yılında yazdığı yazıya atıf yaparak dün seri üretime başlayan yerli ve milli aracımız TOGG'un Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yer alan fotoğrafını paylaşarak, "Reno var, Pejo var, bunun adı da Reco olsun" dedi. Özdil'in paylaşımına takipçileri tarafından tepki gösterildi. Daha önce yazdığı yazıda arabanın yapılamayacağını iddia eden Özdil, TOGG'un seri üretime başlamasından rahatsız oldu. Özdil'in paylaşımı ve takipçilerinden gelen tepkiler:
EGM’den yapılan açıklama şöyle; “Terörle mücadelede sayısız başarılara imza atan Teşkilatımız, hakkında Anayasa Mahkemesi'nde, "üyelerinin beyan ve eylemleriyle devletin milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı, ortadan kaldırmayı amaçladığı" gerekçesiyle kapatma davası açılan partinin yeni bir iftirası ile karşı karşıya... Bu defa ileri sürülen ama gerçeklerle örtüşmeyen iddia; "HDP Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş’e polis tarafından mermi çekirdeği atıldığı" yönünde... İddia edilen olay, 29.10.2022 günü saat 13.30’da Cizre Belediyesine kayyum görevlendirilmesinin yıldönümü nedeniyle HDP Cizre ilçe binası önünde basın açıklaması gerçekleştirildiği sırada meydana gelmiştir. HDP Cizre İlçe Başkanı Mesut Nart'ın bir cismi yerden alarak, HDP Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş’e verdiği görülmüştür. Gerekli incelemelerin yapılabilmesi amacıyla cismin teslim edilmesi istenmesine rağmen ısrarla teslim edilmemiştir. Basın açıklamasına ilişkin görseller incelendiğinde; bahse konu cismin iddiaların aksine bir personelimiz tarafından gruba atılmasının teknik olarak mümkün olmadığı gayet açıktır. Hasan Özgüneş'e isabet eden mermi çekirdeğinin, personelimiz tarafından atıldığını ileri sürmek fizik kurallarını tersine işletmek anlamına gelmektedir. Grubun arkasında bulunan personelimizin eliyle attığı varsayılan merminin yaklaşık 10 metre uzaklıkta, grubun önünde bulunan Hasan Özgüneş’in karın bölgesine isabet etmesinin ihtimal dışı olduğu açık ve nettir. Yine olay anına ilişkin görseller üzerinde yapılan analizde; Özgüneş'in karnına isabet eden cismin, grubun ön tarafından geldiği ve yukarıdan düştüğü görülmektedir. İncelemede, cismin tabanca mermi çekirdeği olduğu, mermi çekirdeği üzerindeki yiv setlerin düz çizgi şeklinde olması nedeniyle namlusu değiştirilmiş bir tabancadan atıldığı, mermi çekirdeğinin burun kısmındaki ezilmenin az ve yaklaşık 45 derece açı oluşturmasından dolayı yorgun mermi çekirdeği olduğu değerlendirilmektedir. Görseller üzerindeki inceleme, HDP milletvekiline mermi çekirdeği attığı dezenformasyonunun öznesi haline getirilmeye çalışılan personelimizin, kendisine ait çevik kuvvet kalkanı üzerinde bulunan şeffaf renkli jelatini kazıdıktan sonra sağ el başparmağı ile yere doğru attığını ortaya koymaktadır. Olayla ilgili başlatılan adli tahkikat da devam etmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.” https://twitter.com/emniyetgm/status/1586694658419298305?s=46&t=O26fwDZcf6BovTT7qcK2zw
İzmir depreminin üzerinden iki yıl geçti. 6,6 büyüklüğündeki depremde 117 kişi hayatını kaybetti. Yaralar hızla sarıldı ama deprem ve sonrasında yaşananlar İzmirlilerin hafızasında hala taze... Takvimler 30 Ekim 2020'yi gösteriyordu... Saat 14.51'de Yunanistan'ın Sisam Adası açıklarındaki fay kırıldı, 6,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Merkez üssü İzmir'in Seferihisar ilçesine 23 kilometre uzaklıktaydı, sarsıntı tam 40 saniye sürdü. Bayraklı ve Bornova'da binalar yıkıldı, Seferihisar'ı dev dalgalar vurdu Önce çığlıklar, sonra toz bulutu şehri sardı. Bornova ve Bayraklı'dan yükselen duman, yıkılan binaları işaret ediyordu. Seferihisar'da ise kıyı şeridine yönelen su, dev dalgaların habercisiydi. Sarsıntının şoku dakikalarca sürdü. Kimi kendini sokağa attı, kimi de yıkılan evleri görüp yardıma koştu. Depremden en çok Bayraklı ve Bornova ilçeleri etkilendi. 4 apartman tamamen yıkıldı, 200'den fazla kişi enkaz altında kaldı, yüzlerce konut zarar gördü. AFAD, itfaiye, polis ve sağlık ekipleri kısa sürede yıkıntıların olduğu bölgelere ulaştı. Sisam fayındaki deprem İzmir'in Seferihisar ilçesinde dev dalgalara sebep oldu. Yükselen deniz önüne ne geldiyse alıp götürdü. Suya kapılan 1 kişi hayatını kaybetti. İzmir'e yurdun dört bir yanından yardım eli uzandı. Enkaz altında kalanlar için arama kurtarma çalışmaları günlerce sürdü. DEPREMİN MUCİZE ÇOCUKLARI Umudun adı 58 saat sonra İdil oldu. 65'inci saatte de Elif... İtfaiye erinin parmağına sıkı sıkıya tutunan Elif hafızalara kazındı. Mucize çocuk Elif kurtarıldıktan kısa süre sonra TRT Haber ekranından el salladı. Tam umutlar sona eriyor derken 91'inci saatte İzmir Depreminin son mucizesi yaşandı. Küçük Ayda yerle bir olan 8 katlı Rıza Bey Apartmanı'nın enkazından çıkarıldı. İzmir depreminde 117 kişi hayatını kaybetti, bin 35 kişi yaralandı. 731 bina ağır, 598 bina da orta düzeyde hasar aldı. TÜRKİYE, İZMİR İÇİN TEK YÜREK Türkiye tek yürek oldu, depremin yaraları kısa sürede sarıldı. Yıkımların olduğu alanda TOKİ tarafından yaptırılan bin 391 konut, 302 iş yeri hak sahiplerine teslim edildi. Yıkılan binalardaki ölüm ve yaralanmalara ilişkin 5 ayrı davadan 3'ü karara bağlandı. 11 sanığa 7 yıldan 18 yıla varan hapis cezaları verildi BAKAN SOYLU’DAN PAYLAŞIM Bakan Soylu, “İzmir Depremi'nin 2. yılı... İlk andan itibaren hemşehrilerimizin yanında olduk ve yaralarımızı hep birlikte sardık. Depremden etkilenen tüm hemşehrilerimize tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Rabbim, ülkemizi korusun…” dedi. https://twitter.com/suleymansoylu/status/1586667999183896576?s=46&t=3Xq7xy_tVRkpIGpPOtHZXw
Türkiye aleyhine lobi faaliyetlerinin önde gelen isimlerinden olan tarihçi yazar Ayşe Hür, HDP-PKK çizgisindeki tarihçiliğini devam ettiriyor. Daha önce sözde Ermeni soykırımı iddiaları ve Cumhuriyet aleyhine çıkışları ile gündeme gelen Hür, bu defa da Mustafa Kemal Atatürk’ü hedef aldı. Twitter hesabından “1923’te Cumhuriyet kurmaktan başka yol var mıydı? Kokuşmuş Osmanlı hanedanı sınırdışı edilmiş. Memur çocuğu Mustafa Kemal’in hanedan kuracak soyu sopu yok. Elbette tek yol Cumhuriyet’ti. Seçim, Cumhuriyet demokratik mi olacak, totaliter mi olacak arasındaydı.” ifadelerini paylaşan Ayşe Hür’ün skandal sözleri büyük yankı uyandırdı. TEPKİ YAĞDI PKK’nın tarihçisi olarak nitelenen Ayşe Hür’ün, Atatürk hakkındaki skandal ifadelerine sosyal medyadan tepki yağdı.
1933 yılında Türkiye’ye göç eden göçmenlerin Türkiye’ye pozitif yönde katsı olduğunu iddia eden Özdil, zalim Esad’ın kimyasal silahlarından ve Taliban rejiminden kaçarak ülkemize sığınan çoğu çocuk ve kadından oluşan göçmenlere nefret kustu. Geçimini Mustafa Kemal Atatürk istismarı üzerinden sağlayan ve son dönemde bir organize suç örgütü liderinden fonlandığı iddia edilen Sözcü yazarı, hayatının hiçbir döneminde bir göçmen kampı ziyaret etmiş değil. İstanbul ve İzmir’in elit semtlerinden dışarı çıkmayan ve anadolundan bihaber Özdil, Türkiye’deki ara eleman açığının (sanayii, tarım, hayvancılık) büyük bir bölümünün son dönemde ülkemize göç eden göçmelere tarafından karşılandığını bilmeden duyar kastığı yazısıda kitlesine de tavsiyelerde bulundu. Özdil, “Bugünden itibaren artık gün gün, Cumhuriyet'in 100'üncü yılına gidiyoruz, herkesin aklını başına almasının vaktidir. Kaybedilen para, yeniden kazanılır. Satılan mal mülk, yeniden geri alınır. Maddi manevi bütün yıkım illa ki yeniden inşa edilir. Ama… Akp gidici. Bunlar kalıcı. Cumhuriyet'in ikinci yüzyılının en en en en önemli meselesi, demografik bomba olarak ülkeye yerleştirilen mülteci meselesidir.” dedi.
