29 Mart Cuma 2024
1 yıl önce

Şırnak'ta PKK'lı terörist çevirmede yakalandı! 23 suçtan aranıyordu

Şırnak İl Jandarma Komutanlığınca, Silopi-Cizre karayolunda çevrilen bir takside 2 polisi şehit eden, 2 polisi yaralayan ve 23 suçtan aranan PKK'lı terörist yakalandı. İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre; PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütü üyelerine ve işbirlikçilerine yönelik Şırnak İl Jandarma Komutanlığınca gerçekleştirilen operasyon kapsamında; Silopi-Cizre karayolunda, içerisinde 3 kişinin bulunduğu şüpheli bir ticari taksi durduruldu. Yapılan araştırmada, ticari taksideki 3 şahıstan 1’inin Baran Amed kod adlı Kadir Sezgin isimli terörist olduğu, teröristin ‘’Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma’’ suçu başta olmak üzere 23 suçtan aranma kaydının olduğu tespit edildi. Baran Amed kod adlı Kadir Sezgin isimli teröristin; - 2005 yılında terör örgütüne katıldığı, - 28 Ekim 2011 tarihinde Osmaniye ilinde PKK/KCK terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen (2) polis memurunun şehit edilmesi eylemine katıldığı, - 13 Ağustos 2012 tarihinde ise Hatay İli, Erzin İlçesinde kaymakamlık konutundaki polis noktasına, İlçe Jandarma Komutanlığına ve İlçe Emniyet Müdürlüğüne (2 polis memurunun yaralanmıştır) yönelik eş zamanlı gerçekleştirilen silahlı saldırı olayına katıldığı belirlendi.

1 yıl önce

PKK'nın dağ kadrosunda olan terörist Şanlıurfa'da öğretmenlik yaparken yakalandı

Edinilen bilgiye göre, Şanlıurfa İl Jandarma Komutanlığı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) ekipleri, Viranşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünde görev yapan Pınar Ç. isimli bayan öğretmenin PKK terör örgütünün Suriye ve Irak'taki dağ kadrosunda silahlı faaliyet yürüttükten sonra yasadışı yollarla Türkiye'ye geldiği istihbaratını elde etti. OKULDA ÖĞRETMENLİK YAPIYOR Kadın öğretmenin Viranşehir ilçesindeki bir okulda halen öğretmenlik yaptığını tespit eden ekipler, fiziki takibe başladı. Okulda da örgütsel faaliyette bulunduğu iddia edilen terörist Şanlıurfa İl Jandarma Komutanlığı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) ile Viranşehir İlçe Jandarma Komutanlığının titizlikle planladığı bir operasyonla yakalandı. Gözaltına alınan terörist, jandarmadaki işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak gözaltına alındı. Yakalanan öğretmenin 2 kız kardeşinin daha terör örgütüne üye olmak suçundan arandıkları belirtildi. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

1 yıl önce

Canan Kaftancıoğlu'ndan TSK'ya iftiraya tam destek: Öğrencisi olmaktan gurur duyduğum Şebnem Hocayı susturamayacaksınız

Türk Tabipleri Birliği Şebnem Korur Fincancı, terör örgütü PKK'nın medya kuruluşunda katıldığı canlı yayında Türk Silahlı Kuvvetleri'nin teröristlere yönelik kimyasal silah kullandığını iddia etti. "ÖĞRENCİSİ OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM" HDP ile ağız birliği yaparak TSK'ya iftira atan Fincancı'nın açıklamaları büyük tepki çekti. TTB Başkanı Fincancı'ya CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'ndan ise destek geldi. Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Kaftancıoğlu, "Öğrencisi olmaktan gurur duyduğum Şebnem Hocayı susturamayacaksınız" dedi. Kaftancıoğlu paylaşımında şu ifadeleri kullandı: "Öğrencisi olmaktan gurur duyduğum @SKorurFincanci’nın ahlakının ve adaletinin milyonda birine sahip olmayanlar Şebnem Hocayı korkutarak susturacaklarını zannederlerken trolleri de bir yandan bu twitimi bulmuş saldırıyorlar. Hatırlattınız madem ben de paylaşayım bir kez daha!" https://twitter.com/canan_kaftanci/status/1583195392027504640?s=46&t=3EzwEpGVqM0DiNoTjPUWuA

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Lafarge tepkisi: Macron'a da anlattım şimdi parlamentosu hesabını sordu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı 12. Enformasyon Bakanları Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açılamalarından satırbaşları: Bu yılki konferansın ana temasını Hakikat Ötesi Çağda Dezenformasyon ve İslamafobi ile mücadele teşkil ediyor. Müslümanlar yanında tüm insanları da etkileyen bu iki temel sorunun gündeme alınmasını son derece isabetli buluyorum. Konferansa katkı sunan, içeriğini zenginleştiren, tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum. İnancımız sadece habere değil, haberin kaynağına, kimden geldiğine, hangi amaçla getirildiğine dikkat etmemiz gerektiğini emrediyor. Herhangi bir konuda karar almadan, harekete geçmeden önce haberi taşıyanı, yazanı, konuşanı iyi araştırmamız tavsiye ediliyor. Bilhassa iletişim çağında bu ilahi tavsiyelerin ne kadar önemi haiz olduğunu bizzat tespit ediyoruz. Habere ulaşmak kolaylaşırken insanlığın hakikatle bağı giderek zayıflıyor. Medyanın, özellikle sosyal medyanın günlük hayatımızda daha fazla yer edinmeye başlaması avantaj yanında beraberinde hayati riskleri de getirmektedir. Bilgi kirliliği ve dezenformasyon bu tehditlerden en fazla öne çıkanlardır. Yalan, sahte, çarpıtılmış haberler sebebiyle dünyada milyonlarca insan mağduriyet yaşamaktadır. Sınırın, ahlakın, etik değerin, otokontrol olmadığı bu mecralar insanları düşmanlaştıran, kutuplaşmayı artıran, nefret ateşini körükleyen operasyon aygıtına dönüşmüştür. Dijital terör ülkelerin milli güvenliklerine de açık tehdit oluşturmaktadır. Dezenformasyon hibrit savaş kapsamında sık başvurulan araçlardan biri haline gelmiştir. Türkiye olarak siyasetten diplomasi, kamu düzeni ve toplumsal olaylara kadar sıkça karşılaşıyoruz. Dünyada yalan üretilmiş, maksatlı haberlere en çok maruz kalan ülkelerin başında Türkiye geliyor. FETÖ'den bölücü terör örgütüne, marjinal yapılardan uluslararası medya kuruluşlarına kadar ülkemiz karşıt odakların hedefi durumundayız. Bilhassa terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz haklı mücadele tamamı yalan, hezeyan dolu haberlerle yıpratılmaya çalışılıyor. DEAŞ'a karşı zafer kazanan tek ülke olmamıza rağmen aksi yönde ahlaksız suçlamalara maruz bırakılıyoruz. Dün bize iftira atanların DEAŞ'la iş tuttuğu, ticaret yaptığı, teröristlere milyonlarca Avro aktardığı bugün delillerle, mahkemelerle ortaya konuluyor. Fransız çimento devinin Suriye'nin kuzeyinde terör örgütlerine nasıl destek verdiğini, yardımcı olduğunu, onlara tüneller açmak suretiyle oralarda nasıl mikserlerle betonlar döktürdüğünü anlattığımda bunu Fransızlar anlamıyordu. Fransa'nın Başkanı sayın Macron'a bunları anlattım. Şimdi Fransa parlamentosunda Macron'a bunun hesabını sordular. Şu anda gündemdeki en önemli konulardan biri hale geldi. Çünkü yalancının mumu yatsıya kadar yalan. Bu yalan tutmadı. Teröre destek veren en önemli kurumlardan bir tanesi olarak artık her şeyiyle açığa çıktı. On binlerce masum sivilin ve Müslüman'ın kanını döken bu vahşi DEAŞ örgütü kimler tarafından desteklendiği bu tür örneklerle net şekilde anlaşılıyor. Aynı riyakâr tavrın PKK; PYD ve FETÖ terör örgütlerine yönelik tutumlarda da sergilendiğini biliyoruz. Ellerindeki masum kanlarına rağmen bu örgütler destekleniyor, korunuyor. Ağızlarını her açtıklarında özgürlük, demokrasi ve insan haklarından bahsedenler akla ziyan bahanelerin arkasına saklanarak bu örgütlere sahip çıkmayı sürdürüyor. Yalan haber ve terör örgütlerine verilen destek madalyonun bir yüzünü oluştururken diğer yüzünde İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı vardır. Müslümanlara yönelik ırkçı saldırılar ve nefret söylemleri pekçok yerde artış göstermektedir. Faşizan düzenleme, antidemokratik mevzuat çalışmalarla ibadet hürriyetleri kısıtlanmaktadır. Başörtüsü, sakal, cübbe, tesettüre müdahaleler normalleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu vahim tablo İslam karşıtlığı maksadıyla yapılan medya müdahalelerine karşı ortak hareket etmemizi zaruri kılıyor. Medya organları da aynı mesuliyet duygusuyla hareket etmeli, toplumun bir kısmını karalamaya yönelik iftiralardan uzak durmalıdır.

1 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: “Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye'de gerçekleştirilemeyenleri gerçekleştiren bir devrimcidir”

Bakan Soylu, Diyarbakır'daki temasları kapsamında Çınar ilçesini ziyaret etti. AK Parti Çınar İlçe Başkanlığında partililerle bir araya gelen Soylu, burada bina önünde vatandaşlara hitap ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını iletti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçen hafta Diyarbakır'a yapacağı ve Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Amasra Müessesesine ait maden ocağındaki patlama nedeniyle ertelenen ziyaretinin 23 Ekim Pazar günü yapılacağını belirten Soylu, patlamada hayatını kaybeden işçilere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diledi. Geçmişte ülkede insanların "Ben dindarım." diyemediğini, çocukların ancak 15 yaşından sonra Kur'an-ı Kerim, dini eğitim ve öğretim kabiliyetine sahip olabildiğini aktaran Soylu, "Şu pantolonlara bakarlardı, 'Acaba bu adam namaz kılıyor mu, kılmıyor mu, şurasında iz var mı, yok mu?' İnsanları fişlemeler ve insanların evlerinde karşı karşıya kalmış olduğu süreçte nasıl yaşadıklarını kayıt altına almaları. Bunların her birini birlikte yaşadık." diye konuştu. Bir dönem insanların kıyafetlerinden dolayı sorgulandığını anlatan Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Memur olamazsın başörtülü olunca. Çocuğun asker olur, orduevinde düğüne gidemezsin. Neden? Anne başörtülü giremez buraya. Öğretmen olamazsın, subay olamazsın. Zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girmeyi kimse aklından geçiremez. Bütün bunların hepsi bu ülkedeki insanların kendilerini, kendi anlayışlarını ifade etmesini engelleyebilmek için yıllarca üzerimize bir anlayış olarak çöreklendirdiler. Mahallemizde, etrafımızda Kürt arkadaşlarımız, dostlarımız vardı. Ama öyle bir zaman dilimi geldi ki arkadaşla konuşuyorsun, 'Nerelisin?' diyorsun. 'Ben Kürt'üm ama.' diye başlıyor. Aması ne arkadaş. Yani size, 'Zararlı bir adam değilim, merak etme.' demek istiyor. Ticaret yaptım yıllarca. Recep Tayyip Erdoğan iktidara geldikten sonra bir kısmının Alevi olduğunu öğrendim. Çünkü söyleyemiyorlardı. İfade edemiyorlardı. Korkuyor, çekiniyor, acaba beni başka şekilde yaftalarlar mı, acaba beni başka türlü anlarlar mı diyorlardı. Çok uzun yıllardan beri bütün bunlar yaşandı." "Kimse ötekileştirilmiyor, itilmiyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sadece bu ülkede duble yolları, otobanları, şehir hastanelerini, dünyanın en büyük barajlarını, havalimanlarını yapmadığını, sanayide, üretimde ihracatı 50 milyar dolarlardan 150 milyar dolarlara şimdi 250 milyar dolarlara çıkarmadığını, mazlum ve mağdur ne varsa onlara el uzatmadığını, büyük bir zihniyet dönüşümünü gerçekleştirdiğini aktaran Soylu, artık insanların kendilerini istedikleri gibi ifade edebildiğini anlattı. Artık insanların rahat bir şekilde, "Dindarım, Kürt'üm, Alevi'yim" diyebildiğini aktaran Soylu, konuşmasına şöyle devam etti: "Kimse kılık kıyafetinden dolayı yargılanmıyor. Kimse ötekileştirilmiyor, itilmiyor. Dün Meclis'e kanun verildi. Yakında kurumu da kuruluyor. Herkesin kendini ifade edebildiği bir anlayış. Bunu yapabilmek kolay bir iş değildir. Bunu yapabilmek çok zor bir iştir. Geçmiş yıllarda defalarca bu ülkenin siyasetçilerine bedel ödetildi. Bunu sağlayabilmek, bunu gerçekleştirebilmek durduğu yerde olamaz. Milletimiz sahip çıktı. Dedi ki, sen yolunda, istikametinde devam et, bir sürü dedikoduya, bir sürü yanlışa, bir sürü söylenen sözlerin çarpıtılmasına rağmen." Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sürekli temaslarda bulunduğunu ve ilişki geliştirdiğini, bundan bu ülkenin her insanının yararlandığını ifade eden Soylu, "Kürt iş adamı çantasını alıp etrafımızdaki coğrafyaya ve dünyaya gitmiyor mu? Herkes gidiyor. Eline çantasını alan istediği yere gidebilme kabiliyetine sahip. Yani ekmeğimizi büyütmeye çalışıyoruz. 2 bin dolarlık bir ülkeydi bu ülke, bu 10 bin doları aşan bir ülke oldu. Ve bunu hep beraber sağlıyoruz." diye konuştu. Sadece bu ülkeye ait sorumluluklarının olmadığını, Afganistan'da on binlerce, yüz binlerce insanın heder olduğunu, 1 milyona yakın insanın Suriye'de hayatını kaybettiğini belirten Soylu, şunları kaydetti: "Arap'ı, Kürt'üydü hepsi, hiç rengine, diline, etnik kökenine bakmadan. Batı, Amerika bütün sorunlarını üzerimize yıkıyorlar. Sebebi bunlar düşünmesinler, çalışmasınlar, önlerine bakmasınlar, problemleri çözmesinler. Sürekli onları dindarlıkla, Kürtlükle, Alevilikle sabahtan akşama kadar uğraştıralım, etrafındaki sorunlarla uğraştıralım. Gelişmesinler, kalkınmasınlar. Neden eğer gelişip kalkınırlarsa ne olur biliyor musunuz, Türkiye'ye mahkum olurlar. Ne yaptılar gıda krizi çıktı mı, Ukrayna-Rusya Savaşı'nda. Hadi Amerika büyük ülke Biden konuştuğunda mangalda kül bırakmıyor, Avrupa Birliği dünyada öyle laflar ortaya koyuyor ki, söylediği sözlerinin rüzgarından neredeyse yanından geçemiyoruz. Yüz yıllık, iki yüz yıllık planlar yapıyorlar, 50 yıllık planlar yapıyorlar. Hadi yapsınlar, 50 yıllık, 100 yıllık planlarını. Ya sen önünü göremiyorsun ya. Recep Tayyip Erdoğan'a ve Türkiye'ye bunlar ömrü billah gelmezlerdi. Gıda krizinin çözülebilmesi için nasıl tıpış tıpış geldiler? Eğer biz bir fiskeyle beraber yıkılsaydık, bu problemleri eğer göğüsleyemeseydik, bugün bizden rica etmezlerdi, bize talimat verirlerdi. Bugün talimat alan bir ülke değiliz. Bizim yapacaklarımız belli. Ne söylerlerse söylesinler, ne ortaya koyarlarsa koysunlar onların bir gücü varsa bizim de Allah'ımız var. Bu kadar açık ve nettir." "Dünyanın en zorlu coğrafyasının tam göbeğindeyiz" İnsanların huzur içerisinde üretmesi ve yaşamasını istediklerini dile getiren Soylu, şu görüşleri paylaştı: "Bir hafta önce Kültür Festivali oldu, binlerce, on binlerce çocuk, genç, Diyarbakırlı insan hepsi o festivalde oldular. Birileri dedi ki, 'Gitmeyin, şöyledir, böyledir.' Ya bırakın insanları huzur içerisinde üretsinler, yaşasınlar, otursunlar. Diyarbakır'da gecenin ikisine, üçüne, dördüne kadar dolaşarak değil biz ne zaman tam huzurlu oluruz biliyor musunuz? Erbil, Bağdat, Şam, Afganistan, Pakistan etrafımızdaki coğrafya huzurlu olduğu zaman. Allah bunu Recep Tayyip Erdoğan'a nasip edecek, bunu bilmenizi istiyorum. İnşallah Türkiye'ye nasip edecek. Bunu hep beraber sağlamalıyız." İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sağın solun dedikodusunu, lafı çarpıtmalarını, bir tarafa çekmelerini elinizin tersiyle itiniz. Kürtlüğünüzle gurur duyun. Dininizle, Müslümanlığınızla, bu ülkenin vatandaşlarıyla gurur duyun. Bu ülkede 5 vakit Ezan-ı Muhammedi'nin çocuklarımız yetişirken kulaklarımızda çınlamasından, ay-yıldızlı bayrağımızla gurur duyun. Hep beraber gurur duyalım. Hep birlikle yapacağımız çok iş var. Gerçekleştireceğimiz çok iş var. Pazar günü Cumhurbaşkanımız gelecek ve Sayın Cumhurbaşkanımız sadece bir lider değil. Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye'de gerçekleştirilemeyenleri gerçekleştiren bir devrimcidir. Bu kadar açık ve net. Herkesi ürküttüler ve korkuttular. Herkesi itibarsızlaştırmaya çalıştılar. 20-21 yıldır Türkiye'nin kaderini değiştirebilmek, her 10 yılda bir darbe olmamasını temin edebilmek, demokrasinin daha fazla gelişmesi için elinden geleni yapıyor. Birileri maval okuyordu, işte başkanlık sistemi şöyledir, Cumhurbaşkanlığı sistemi şöyle. Bakıyorsunuz İngiltere'ye. Ne güzel ya voleybol oyuncusunu değiştirir gibi başbakan değiştiriyorlar. Türkiye'de bugünleri hepimiz hatırlıyoruz. Sorunların karşısında eğer dirayetli hükümetler olmazsa yerle yeksan ederler bizi. Biz dünyanın en zorlu coğrafyasının tam göbeğindeyiz. Etrafımızda fırtınalar esiyor, ama biz fırtınalardan Türkiye'yi korumak, muhafaza edebilmek ve yükselmek için çalışıyoruz." Daha fazla yükselerek ülkenin huzurunu, birliğini, beraberliğini ve zenginliğini artırmaya çalıştıklarını belirten Soylu, çocukların geleceğine ait bir anlayışı ortaya koymaya çalıştıklarını bildirdi. Soylu, katılımcılara şöyle seslendi: "Diyarbakır'ı sadece Diyarbakır olarak görmeyin ne olursunuz. Diyarbakır'dan yükselen her ses Sayın Cumhurbaşkanımızın Diyarbakır'a geldiği her dönem söylediği her söz sadece Diyarbakır'ı değil, Şam'dan Bağdat'a, Erbil'den Kabil'e, Yemen'den Filistin'e, Balkanlar'a, Avrupa'ya kadar her yerde makes bulan bir anlayıştır. Hep diyorum, acaba Recep Tayyip Erdoğan Diyarbakır'da ne söyleyecek diye. İnşallah o anlayışıyla birlikte hep beraber orada Allah nasip ederse kucaklaşmayı sağlayalım. Pazar günü huzurumuzun, birliğimizin, beraberliğimizin, yükselmemizin ve Türkiye'yi yarınlara daha güçlü getirmemizin ve coğrafyamızı karıştırmak isteyenlere 'Artık siz karıştıramayacaksınız.' mesajını verme günüdür." "Bizim bir tek kırmızı çizgimiz var, o da terördür" Daha sonra Bismil ilçesine geçen Bakan Soylu, burada da partisinin ilçe binası önünde vatandaşlarla bir araya geldi. Soylu, burada yaptığı konuşmada, ekmeği büyüteceklerini, Türkiye'yi güçlü hale getireceklerini söyledi. Bugün dünyanın birçok ülkesine üretim ve ihracat yaptıklarını dile getiren Soylu, "Özbekistan ile aramız iyi. Türk iş adamı da Kürt iş adamı da gidiyor, herkes gidiyor, Antalyalısı da Trabzonlusu da Diyarbakırlısı da gidiyor. Dünyada en itibarlı memleket haline gelmeye devam ediyoruz. Sizden bir tek şey istiyoruz, bize itimat edin, Recep Tayyip Erdoğan'a güvenin, sağın solun iftirasına ve dedikodusuna bakmayın. Bizim bir tek kırmızı çizgimiz var, o da terördür, başka hiçbir şey değil. Çünkü çok çekti bu insanlar." diye konuştu. Bakan Soylu'ya, AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehdi Eker de eşlik etti

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Yunanistan'a 'Tayfun' mesajı! Gençlere kripto kumar uyarısı

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar... Türkiye'nin her alanı gibi ülkemizin dijital dönüşümünün altında da AK Parti imzası olacaktır. Ülkemize kazandırdığımız her eserde dijital dönüşümün izlerini görmek mümkündür. Zamanın ruhuna uygun şekilde güçlü bir teknolojik altyapı kurmayı da ihmal etmedik. Bizim bu hıza uyum sağlamamız şarttır. Başka türlü ülkemizi 2053 vizyonumuzun hedefleriyle buluşturamayız. Artık kendi uydularını üreten bir ülke haline gelmemiz, internet altyapımızı güçlendirmemiz bunların işaretleridir. Fiber altyapı konusunda çok önemli adımları hızla hayata geçirmiş olacağız. "TEKNOPARK SAYIMIZ 94'E ULAŞTI" Araştırma-geliştirme harcamalarını 55 milyar liraya çıkartarak milli gelirimizin yüzde 1'inin üzerinde yükseltmiş bir ülkeyiz. Teknoparklarda da benzer bir gelişmeye şahitlik ediyoruz. Teknopark sayımız 59 şehrimize yayılmış şekilde 94'e ulaşmıştır. Savunma sanayi, teknolojinin hem lokomotifi hem de en çok kullanıldığı alandır. Türkiye 750'nin üzerinde projeye ve 5.5 milyar Dolar bütçeden 75 milyar dolar bütçeye çıkmıştır. Cumhuriyetimizin 99'uncu yılında Togg otomobilinde ülkemizin teknolojide geldiği seviyenin sembollerinden biridir.
Üreticilerinin deyimiyle otomobilin çok ötesindeki özellikleriyle akıllı cihaz olan Togg'un ülkemize değerli katkıları olacaktır. Blok zincirin popüler olmasını kripto para alanındaki gelişmeler sağlamıştır. Merkeziyetsiz kayıt ve güvence imkanları mevcut ticari sistemi kökten değiştirebilme potansiyeline sahiptir. Alternatif iş yöntemleri hayatımıza daha fazla girmeye başladı. Şayet bir benzetmeyle dijital varlıklar teknolojinin yakıtı, blokzincir vasıtasıdır, aracıdır. "KENDİ SANAL EVRENİMİZİ KURMA PEŞİNDEYİZ" Türkiye Yüzyılı'nın hazırlıklarını yaparken böyle bir potansiyeli göz ardı edemeyeceğimiz açıktır. Yakıt koyan durumunda kalmaktan ziyade bu aracı kullanan ülke olmak istiyoruz. Başkalarının açtığı sanal evrenlerde yer almaya çalışmak yerine kendi evrenimizi kurma peşindeyiz. İnsansız hava araçlarımız yazdıkları destanlarla adlarına şarkı bestelenen eserler haline gelmiştir. Akıncı gibi teknoloji ve güce sahip araçlarımız dünyadaki savaş stratejilerini kökten değiştirmeye sahiptir. "ARTIK BİZİM TAYFUN'UMUZ VAR" Cesaret ve azmimizin yanında çalışkanlığımızla dünyaya örnek olduğumuz gibi bugün de teknolojik atılımları ortaya koyuyoruz. Artık bizim Tayfun'umuz da var. Bunlar artık bir yerlere de işaret oluyor. Bunu ileri safhaya taşıma gayretindeyiz.
 Bu heyecanla çalışmalarımıza hız veriyoruz. BM kürsüsü başta olmak üzere pek çok platformda dile getirdiğimiz dünya 5'ten büyüktür çağrımız teknolojideki adaleti de kapsayan bir itirazdır. TEKNOFEST kuşağı dediğim gençler sayesinde sadece eksikleri hızla tamamlamakla kalmıyor dünya çapında pek çok yeniliğin de altına imzamızı atıyoruz. Türkiye'de teknolojiye dair ne varsa hepsi de gündemine olan parti hangisidir diye bakarsanız tek siyasi teşekkül AK Parti olur. Diğerlerinden teknoloji adına bir şey duydunuz mu, gördünüz mü? Ya bakıyorsunuz terörle iç içeler ya da terör bölgelerinde neler yapılıyor, bunlara bakıyorlar. Biz bugünü değil, yarını değerlendiriyoruz. Yarın neler olacak? Dijital dünyamızı nasıl organize edeceğiz? Hem kurumlarımızın hem partimizin teknolojiyle ilgili programlarda yer almaya gayret ediyoruz. Her TEKNOFEST'te yer alıyoruz. Türksat uydularının hizmete girene kadar her aşamasını yakından izliyorum. Bugünkü programımızı da ayı anlayışın tezahürü olarak İstanbulumuzun en önemli üniversitesinde bu açıklamayı yapıyoruz. Uluslararası katılımcıları, kamu ve özel sektör temsilcilerini buluşturacak bu etkinlik teknolojiyi yakın takibin göstergesidir. "MERKEZ BANKAMIZ KRİPTO PARAYLA İLGİLİ ÇALIŞMA YÜRÜTÜYOR" Merkez Bankamız kripto parayla ilgili çalışma yürütülmektedir. Diğer bakanlıklarımız da bu teknolojiyi yakından takip etmektedir. Önümüzdeki dönemde kamu kuruluşlarımızda özel sektörde bu alanda ülkemize katkı sağlayacak yeni projeleri hayata geçirmeyi sürdüreceğiz. Gençlerimize hiçbir dayanağı olmayan kripto para kumarlarına yöneltmek yerine blokzincir teknolojisinin geliştirilmesi mecralarına yönelmeleri tavsiyesinde bulunuyorum.

1 yıl önce

Hatay’da PKK'ya ağır darbe! 4 depo imha edildi

Hatay İl Jandarma Komutanlığı ve İl Emniyet Müdürlüğünce; Jandarma Komando, Polis Özel Harekat ve Güvenlik Korucusu Timlerinin katılımıyla müşterek icra edilen, Şehit Jandarma Er Ahmet ÇERÇİ operasyonu kapsamında, Arsuz ilçesi Kurtbağı mahallesi kırsalında yapıla. arazi araması neticesinde 4 depo tespit edildi. Depolar içerisinde; - (2) adet AK-47 Kalaşnikov piyade tüfeği, - (1) adet M16 piyade tüfeği, - (1) adet tabanca, - (2) adet av tüfeği, - (4) adet savunma tipi el bombası, - (18) adet piyade tüfeği şarjörü, - (660) çeşitli çapta ve ebatta fişek, - (1) adet EYP, - (4) adet EYP komuta kumandası, - (2) adet EYP komuta sistemi, - (8) adet elektrikli fünye, - (2) kg. dinamit lokumu, - (1) adet ateşleme anahtarı, - (202) kg. amonyum nitrat gübre, - (1) adet elektronik devre kartı, - (1) adet büyük telsiz, - (1) adet gece görüş dürbünü, - (1) adet gündüz görüş dürbünü ve çok miktarda yaşam malzemesi ele geçirildi.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Azerbaycan dönüşü önemli açıklamalar: Kimyasal silah iddiasına sert tepki

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçakta gazetecilerle gerçekleştirdiği söyleşi... Kardeş Azerbaycan’ın Zengilan ve Cebrayıl şehirlerine gerçekleştirdiğimiz çalışma ziyaretini hamdolsun başarıyla tamamladık. Zengilan Uluslararası Havalimanı’nın açılışını aziz kardeşim İlham Aliyev ile birlikte gerçekleştirdik. Son derece önemli bir konumda bulunan Zengilan’da yapımı tamamlanan havalimanı sadece Azerbaycan için değil tüm bölge için önemli bir katma değer teşkil edecektir. Bölgenin dünya ile bağlantısının yeniden tesisi ve ulaştırma hatlarının kuvvetlendirilmesi, stratejik hamlelerdir. İnşallah bu atılımları seneye Laçın Havalimanı’nı da hizmete açarak taçlandıracağız. Ayrıca Karabağ Cebrayıl Orman Eğitim Merkezi ve Fidanlığı’nın da temelini attık. Zengilan Akıllı Tarım Köyü Projesi’nin ilk etabının açılışını yaptık. Dost Agropark’ın temelini de geçen sene aziz kardeşimle birlikte atmıştık. Organik tarım ve hayvancılığın yanı sıra gıda işleme faaliyetlerinin de yapılacağı bu modern tesis, kırsal kalkınma çalışmalarına büyük katkı sağlayacaktır. Azerbaycanlı kardeşlerimiz işgalden kurtarılan topraklarında başlattıkları imar ve kalkınma hamlelerini süratle devam ettiriyor. Geçen sene Şuşa ve Fuzuli’yi ziyaret ettiğimizde azat edilen topraklardaki çalışmaları yerinde incelemiştik. Bir yıl sonra Karabağ’ın geldiği noktayı görmek, günden güne gelişimine şahit olmak, doğrusu beni son derece mutlu etti. Bu projelerde kurumlarımızın ve Türk şirketlerinin payının olması bizler için ayrı bir iftihar kaynağıdır. Bu vesileyle başta İlham kardeşim olmak üzere tüm Azerbaycan halkını bir kez daha tebrik ediyorum. Azerbaycan’ın yatırım hamleleriyle Karabağ’ın kısa süre içinde bölgenin parlayan yıldızı olacağına inanıyorum. "ERMENİSTAN’IN BU TARİHİ FIRSATI DEĞERLENDİRMESİNİ BEKLİYORUZ" Ziyaretimizde ayrıca ikili ilişkilerimizi, bölgesel ve uluslararası gelişmeleri İlham Aliyev kardeşimle yaptığımız görüşmede ele aldık. Güney Kafkasya’ya yönelik ortak vizyonumuzun barış, istikrar ve kalkınma temelinde inşa edildiğini bir kez daha teyit ettik. Sınırların belirlenmesi, Nahçıvan ve Azerbaycan’ın batı bölgeleri arasındaki bağlantı yolunun açılması ve barış anlaşmasının imzalanması bölgenin normalleşmesi için mühim adımları teşkil edecektir. Büyük bedeller ödenerek uzun yıllar sonra bölgede kalıcı barış şansı yakalanmıştır. Biz tüm samimiyetimizle Ermenistan’ın bu tarihi fırsatı değerlendirmesini bekliyoruz. Azerbaycan-Ermenistan müzakerelerindeki ilerlemenin Türkiye-Ermenistan arasındaki normalleşme sürecine de müspet katkı yapacağı şüphesizdir. Kardeş Azerbaycan ile iş birliğimizi “tek millet iki devlet” şiarıyla her alanda daha da güçlendirmekte kararlıyız. Ziyaretimin sadece ikili ilişkilerimiz bakımından değil tüm bölgemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Tahıl koridoruna ilişkin bir soru sormak istiyorum. Türkiye’nin öncülüğünde bu proje hayata geçti ve üç ayını doldurmak üzere. Bugüne kadar da yaklaşık 8 milyon ton tahıl Ukrayna’dan dünya limanlarına taşındı. Önümüzdeki ay bu süre doluyor. Siz hem Sayın Putin ile hem Sayın Zelenskiy ile konuyu görüşüyorsunuz. Bu süreyi uzatma noktasında Rus tarafından net bir yanıt aldınız mı? Sahadaki son gelişmelere baktığınız zaman anlaşmanın devam edip etmeme noktasında bir endişe taşıyor musunuz? Karadeniz tahıl koridoru inisiyatifi kapsamında 20 Ekim 2022 tarihi itibarıyla 363 gemi 8 milyon ton tahıl ve diğer gıda ürünleri dünya piyasalarına arz edildi. Ukrayna limanlarından yapılan sevkiyatın yüzde 62’si Avrupa, yüzde 19,5’i Asya, yüzde 13’ü Afrika, yüzde 5,3’ü Orta Doğu ülkelerine ulaştı. En az gelişmiş ülkelere ise 454 bin 626 ton buğday sevk edildi; bu miktar sadece yüzde 5,7’sine karşılık geliyor. Ürün olarak mısır, buğday, ayçiçeği yağı, kolza tohumu ve ayçiçeği küspesi öne çıkıyor. Bu ürünlerin toplam içindeki payı yüzde 96 civarında. Sevkiyat anlaşmasını uzatma noktasında herhangi bir mâni söz konusu değil. Dün akşam Zelenskiy ile yaptığım görüşmede de Sayın Putin ile yaptığım görüşmede de yine bunu gördüm. Ama bu arada herhangi bir tıkanma olursa aşmamıza mâni bir hal de yok. "UMUTSUZ DEĞİLİZ" Putin ve Zelenskiy ile görüşebilen tek lider sizsiniz. Savaşı kalıcı olarak bitirmek için Türkiye arabuluculuğunda acaba bir masa kurulabilir mi? Bu konuyla ilgili ben Sayın Putin’in de şu anda geçmişe göre çok daha yumuşak, çok daha görüşmelere açık olduğunu gördüm. Önümüzdeki günlerde yapacağımız telefon diplomasisiyle bunların nereye varabileceğini her iki liderden de dinlemek suretiyle göreceğiz. Dün Zelenskiy ile yaptığım görüşmede onda da böyle bir tıkanmanın olmadığını, onun da bu işi aşmaktan yana olduğunu hissettim. Umutsuz değiliz. Temennimiz odur ki iki lideri de bir araya getirmek suretiyle yola barış için devam edelim. Çünkü her iki tarafın ciddi kayıpları oluyor. İnanıyorum ki barışın kaybedeni olmayacaktır. "ALİYEV DE OLUMLU BAKIYOR" Avrupa’da hayat pahalılığı ve enerji krizi ciddi protestolara yol açıyor. Birçok Avrupa başkentinde bir süredir her gün eylemler var. Avrupa’da kış siyasi yönden de sert geçiyor. Ülkemize gelince aldığımız tedbirler var. Rusya’nın bir önerisi vardı transit enerji merkezi kurulması yönünde. Avrupa ile Türkiye’yi kıyasladığımız zaman Türkiye’nin bu sıkıntıdan uzak olduğunu, hatta çözüm üretme noktasında bir rol aldığını da görüyoruz. Hem bu transit enerji merkezi konusunda hem de Avrupalı muhataplarınızla konuştuğunuzda da onların Türkiye’den enerji konusunda beklentileri varsa o konuda değerlendirmelerinizi merak ediyorum?  Bunlar şu andan itibaren tabii ki Rusya’dan istedikleri anda istedikleri gibi doğal gaz temin edemiyorlar. Beklentileri nedir? Türkiye bu işin hub’ı olursa, Türkiye’den bu tür doğal gaz talepleri karşılık bulur mu, bulmaz mı; bunu gidermektir. Aynı şekilde tabii Azerbaycan’dan da yani TANAP’tan bu noktada doğal gaz talebinde bir temin olur mu olmaz mı? Bu konuda da İlham Aliyev kardeşimin olumlu baktığını görüyorum. Bunların değerlendirmesini yapıp ona göre de gelişen süreci değerlendirip adımlarımızı biz de atacağız. "BİZİM İÇİN TEK ÇIKIŞ YOLU AMERİKA DEĞİLDİR" Amerikan Senatosu’ndaki yasa tasarısında Türkiye’ye F-16 satışındaki şartlar kaldırılmıştı ancak Amerikalı Senatör Bob Menendez “Saldırganlık politikasını durdurmazsa Türkiye’ye hiçbir şekilde F-16 tasarısına onay vermeyeceğim.” dedi. Bunun tabii ki biraz Yunan lobisini desteklemek amaçlı olduğu aşikardı ancak bir senatörün imzasıyla bu sürecin akamete uğraması mümkün mü? Ki sizin zaten hükümetler nezdinde görüşmeleriniz de sürüyor. Bir taraftan da Atina yönetiminin Türkiye’ye karşı sert söylemleri ortada. Atina ve Washington ittifakının ve dolayısıyla NATO üyesi Türkiye’ye karşı tavrının izahı nasıl yapılacak ileriki dönemde bu ülkeler tarafından? Malumunuz olduğu üzere F-16 ile ilgili çalışmalarımız geçen sene başlatıldı ve şu anda da bu süreç normal planlandığı şekilde devam ediyor. Amerikan Savunma Bakanı da Milli Savunma Bakanımızla görüşmelerinde yönetim olarak, bakanlık olarak, askeri olarak bunu desteklediklerini ifade ediyor. Daha önce de Milli Savunma Bakanlığımız bu konuda üçü Türkiye’de biri Amerika’da olmak üzere heyetler arası dört toplantı yaptı. Prosedür devam ediyor. Bu Menendez gibi senatörlerin ifadeleri kendi şahsi görüşüdür, şahsi iddialarıdır; herhangi bir şekilde kurumsal bir durumu yansıtmıyor. Ayrıca bunların Yunanistan ile olan münasebetleri de ayrı bir inceleme konusu; niye bu kadar tarafgirler bu konuda? Yine geçtiğimiz günlerde NATO’daki Savunma Bakanları toplantısında Stoltenberg de bizzat bu konuda açık ve net bir şekilde tarafsızlığını ifade etti; F-16’ların Türkiye’ye verilmesinin sadece Türkiye için değil NATO için de önemli bir hadise olduğunu, Türkiye ne kadar güçlü ne kadar hazır olursa NATO’nun da ortalama değerinin bu şekilde yükseleceğini belirtti. Dolayısıyla biz gelişmeleri, süreci yakından takip ediyoruz. Olumlu şekilde sonuçlanması için yapılacak ne varsa yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Fakat diğer taraftan da dünya pazarı geniş, dolayısıyla çeşitli çözümler de mevcut. Tek başına Menendez’in karşı çıkması bu işi engellemez. Herkes teklif verebilir ama yasa tasarısının Kongre’den geçmesi gerekir ki şu andaki atmosfer öyle değil. Yani bir kişinin karşı çıkmasıyla olmaz. Diğer taraftan yönetim de zaten olumlu istikamette gerekli adımları atıyor. Benim de son Amerika ziyaretimde Senato temsilcileriyle de Kongre temsilcileriyle de gayet olumlu bazı görüşmelerim oldu. Bu görüşmelerde “Ben bizzat Menendez ile de görüşeceğim” diyen senatörleri de gördüm ve Menendez’in bu yaklaşımlarını kabul etmediklerini gördüm. Dolayısıyla da burada bütün mesele Kongre’nin de Senato’nun da geneli itibarıyla nasıl bir tavır alacağıdır. Şu an itibarıyla yönetimin bakışı olumlu istikamette gelişiyor. Tabii bizim için tek çıkış yolu Amerika değildir. Gerektiğinde aynen S400’lerde olduğu gibi biz Amerika’nın dışında da alternatiflerle görüşüyoruz. Oralardan da bu işin temini yoluna gideriz. Elimizde bu tür alternatifler de var. Firari FETÖ’cülerin İsveç’teki lüks yaşamları gündemde. Türkiye’den NATO üyeliği için destek bekleyen İsveç’in haklarında 3’er kez müebbet istenen bu firarilere ev sahipliği yapmasını, onlara kucak açmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Tabii ki olumlu değerlendirmiyorum. Bu arada İsveç’in yeni başbakanı randevu talebinde bulundu. Arkadaşlarımıza “randevu verin, gelsin” dedim. Ülkemizde kendisiyle bu konuları da görüşürüz. Bizim bu noktadaki düşüncemiz değişmedi. Bu tür cezai müeyyidelere çarptırılmış olan bu teröristleri bunların yakalayıp bize vermeleri lazım. Bunlar bize verilmediği sürece parlamento aşamasında bu iş yürümez. Şu andaki yeni başbakanın yaklaşım tarzı, terörle ve teröristlerle mücadeleden yanadır; “bizim terörü ve teröristleri barındırmamamız gerekir” diye açıklamaları var. Bu konudaki samimiyetlerini de biz tabii yapacağımız görüşmeyle test etmiş olacağız. Onların da hayrına, tüm insanlığın da hayrına olacaktır. Bizim duruşumuz değişmez. Çünkü terörle mücadelede tavizsiziz ve taviz vermeye de asla niyetimiz yok. Türk Devletler Teşkilatı aslında kritik bir rol oynuyor ve Teşkilatın Devlet Başkanları Zirvesi de 11 Kasım’da yapılacak Semerkant’ta. Bu bağlamda aslında tam bir yıl önce İstanbul’daki zirvede kritik bir mesaj vermiştiniz ve mesajınızda “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni aramızda görmeyi can-ı gönülden arzu ediyoruz.” demiştiniz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gözlemci üye olarak katılacak ancak daimî üyeliği için bir kapı aralanacak mı, bu zirveden böyle bir sonuç beklenir mi? Beklenmemesi için bir sebep yok. Katılan ülkeler bizler için gerçekten olumlu sinyal vermesi gereken ülkeler. Yani Türk Devletleri Topluluğu olarak burada yaptığımız ikili görüşmelerde her zaman şunu söylüyorlar, “Türkiye bu konuda nasıl bir adım atarsa biz de tabii ki onun yanındayız.” Nitekim bugün İlham Aliyev kardeşimle de yaptığımız görüşmede yaklaşım buydu. Burada Türk Devletleri Topluluğu zirvesinde tabii ki onu da çalışacağız ve Semerkant’ta alınması gereken en olumlu neticeyi de alacağız. Temennimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yönelik Birleşmiş Milletlerde yaptığımız açıklamalar istikametinde Türk Devletleri liderleri olarak müşterek bir çalışmanın içerisine girmek. Yaklaşık 30 yıldır Karabağ bölgesi Azerbaycan elinde değildi ve sonunda Azerbaycan’a bağlandı. Bu bölgede Şuşa başta olmak üzere tarihi ve kültürel kimliğiyle çok önemli şehirler var. Hatta Şuşa, 2023 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edildi. Benim sorum, Türk halkı olarak bu bölgeye kültürel ve turistik geziler ne zaman başlayacak? Zengilan ve diğer havaalanı açılışlarıyla bu işin önü bir yerde açılıyor. Şu anda buralarda yolların altyapıları bitirilmek üzere. Öyle zannediyorum ki bir yıl içerisinde üst yapıları da bitirildiği andan itibaren Şuşa’ya ulaşım çok daha kolaylaşacak. İlham Bey önümüzdeki yıl buraya çok ciddi bir para ayırdıklarını, ayıracaklarını söyledi. Türk müteahhit firmalarımız da eğer planlar hayata geçirilirse biz burayı 1-1,5 yıl içerisinde bitiririz diyorlar. Tabii karayolları yanında demiryolları da var. Bunları bitirmekte kararlılar. Bunu bitirdikleri andan itibaren zaten Şuşa’nın yolu açılmış olacak. Gerek iç gerek dış turistlerle buralar hayata geçmiş olacak. Tabi Şuşa bu işin Azerbaycan’da en önemli çekim merkezi. Bu çekim merkezini bundan sonra İlham Bey, özellikle inanıyorum ki yapılacak otellerle filan çok daha cazip hale getirecek. Çünkü o noktada atılması gereken adımlar var. Fakat gerçekten Sayın Başkan durmuyor. İşte çok kısa zamanda yapılan tek katlı da olsa o binalarla buraya bir hareket getirdi. Ama Şuşa ile ilgili yapılacak olan otel yatırımları da orayı bir cazibe merkezi, bir çekim merkezi haline getirecektir. Biz de Şuşa’da Başkonsolosluğu açıyoruz. "SÖYLEDİĞİM ÇOK AÇIK AMA ONLARIN İSTİSMARI BİTMEZ" Birisi İzmir Milletvekilli Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti'ye katılım töreninde çok çocuk tavsiyesinde bulundunuz. Buradaki bir ifadeniz üzerinden HDP, CHP, Gelecek, Deva gibi partiler bunu istismar ettiler, “Kürtlere yönelik söyledi” dediler. Kürtleri mi orada kastettiniz? Ben her zaman açık açık en az 3 çocuk diyorum zaten. Bu benim gizli bir politikam değil ki. Böyle bir şeyi hiçbir zaman gizlemedim zaten. Orada da söylediğim çok açık ama onların istismarı bitmez. Onların istismarına cevap yetiştirmeye de gerek yok. 'KİMYASAL SİLAH' İDDİASINA TEPKİ Bir de PKK’nın siyasi uzantıları, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yürüttüğü operasyonlarla ilgili olarak “kimyasal silah kullanılıyor” diye bir kampanya başlattı. Milli Savunma Bakanlığı da bu konuda bir açıklama yaptı. Bu konuda ne söylersiniz? Bu konuyla ilgili arkadaşlarıma da söyledim ve Hulusi Paşa ile de bunu tekrar tekrar konuştuk. Arkadaşlar hemen süratle davaları açtılar ve bunun peşini kesinlikle bırakmayacağız. Hem tazminat hem ağır ceza davaları açarak üzerine üzerine gideceğiz. Silahlı Kuvvetlerimizin bugüne kadar kimyasal silah kullanmak gibi bir taksiratı yoktur. Attığı bütün adımları uluslararası hukuk neyi gerektiriyorsa bu çerçevede atmıştır ve bu çerçevede atmaya da devam edecektir. Bu, bunların namussuzluklarındandır, ahlaksızlıklarındandır. Bunlar ilk defa da bu iftiraları atıyor değiller. Bunlar densizdir, bunlar ahlaksızdır. Ordumuza hep attıkları çamur budur. Çamur at, tutmazsa iz bırakır diye düşünüyorlar. Bu komünizmin, komünistlerin de en önemli şiarıdır. Bunlar da onların artıkları olduğu için bu tür iftiraları her zaman atacaklardır. Biz de hukuk içerisinde ne gerekiyorsa bunlara bunun hesabını orada soracağız. KILIÇDAROĞLU'NA: BÖYLE SAĞA SOLA TOPU ATMAKLA İŞİ KURTARAMAZ Meclis’te gerçekleştirdiğiniz konuşmanızda Kılıçdaroğlu'na “Çık karşımıza. Hodri meydan. Aday ol.” dediniz. Fakat Kılıçdaroğlu, bir futbol tabiriyle topu karşı alana yıkmaya çalışıyor. Değişik bir stratejisi var. Sizi televizyonda tartışmaya davet ediyor. Kaçak mı güreşiyor acaba kendisi? Böyle sağa sola topu atmakla işi kurtaramaz. Zira futbolu ondan çok çok iyi bilirim. O, bu işin çok acemisi. Kim kalede, kim orta sahada, kim geri dörtlüde veya kim forvette oynaması gerekir bunu bilmez. Lefter’i kaleci olarak tanıtan bir adamdan bir şey olmaz. Seçime giden süreçte muhalefet sırayla Amerika Birleşik Devletleri’ni ziyaret ediyor. Önce CHP, şimdi İYİ Parti… Kılıçdaroğlu, Amerika’da 8 saat boyunca neredeydi tartışması var. Hamburger yemeye gittiğini söyledi. Dün İYİ Parti'den bir açıklama geldi. Amerika’daki heyetten Genel Başkan Yardımcısı “biz hamburger yemeye gelmedik” dedi. Hem ziyaretleri hem de bu karşılıklı yorumları nasıl okuyorsunuz? Türkiye’de hamburgerci dükkanları filan bitmiş değil. Fakat yani bunu KILIÇDAROĞLU’nun bizzat kendinden duymamış olsak ben bile “gerçekten böyle bir şey oldu mu” derdim. Ama maalesef kendinden dinledik; yani bir benzin istasyonuna uğramışlar, orada bir hamburgerci dükkanı görünce orada yemişler. Bunu bizzat kendisi söyleyince gerçekten ben de şok oldum. Yani böyle bir şey yapmış olsan bile söylemeye gerek yok. Bu da siyasetin ne kadar acemisi olduğunu ortaya koyuyor. Tabii bir de onunla kalmadı. Yapılmakta olan Türken Foundation binasının karşısına geçip orada çekim yaptı. Buradan da aile kavramına yönelik bizim şu anda ileri sürdüğümüz teze, güya tersinden bir yaklaşımla sataştı; “Önce sen kendi ailenin, kızlarının, oğlunun buraya yapmış olduğu destekleri açıkla” gibi bir yaklaşımın içerisine giriyor. Bu da hukuk bilmezliğin, aile kavramını tanımazlığın bu adamda ne kadar ileri olduğunu gösteriyor. Biz aile kavramını inşallah bu başörtüsü meselesiyle ilgili çalışmanın içerisine alacağız. Arkadaşlarımızla gerek ilgili kamu görevlileri gerek akademisyenlerle geniş bir çalışma yaptık. Bu çalışmayı da arkadaşlarımız nihayete erdirdiler. En son dün akşam da bana sundular, gördük, baktık. Kısa zamanda bunu da kamuoyuna inşallah sunacağız. Tabii bu kadar açtığımız davalardan bundan tazminatları koparıyoruz. Şimdi bundan da yine tazminatı koparacağımıza inanıyorum. Türken Foundation, yine bundan şöyle bir miktar para alacak. "ARSA NOKTASINDA YENİ BİR ADIM ATIYORUZ" Konut fiyatlarında son dönemde yaşanan fahiş fiyatların önüne geçmek için Cumhuriyet tarihinin en büyük Sosyal Konut Projesini hayata geçirdiniz, İlk Evim İlk İşyerim Projesinde bu hafta 25 Ekim’de temeller atılacak. Tabi vatandaşların yoğun ilgisi var ilk günden bu yana. Diğer yandan muhalefetin de bu konuya ilişkin projenin tamamlanamayacağı ve gerçekleşemeyeceği yönünde iddiaları var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunlarda yalan dolan çok çok fazla. Zira şu an itibarıyla bizim sadece TOKİ’de bitirip sahiplerine teslim ettiğimiz konut sayısı yaklaşık 1 milyon 170 bin. Yapılmakta olan demiyorum, bitirip de sahiplerine teslim ettiğimiz... Şimdi ise gerek konut gerek işyeri gerekse arsa noktasında yeni bir adım atıyoruz. İlk etapta 1 milyon arsa planladık. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, Türkiye’nin dört bir yanında hangi bölgede ne kadar parsel, arsa ayıracağız, bunların çalışmalarını yaptı ve inşallah bunların teslimini de kura ile sahiplerine yapacağız. Bunun gerçekleştirilememesi için, yapılmaması için hiçbir sebep yok. Çünkü bizim icraatlarımızın ulaştığı yere bunların hayalleri dahi ulaşamaz. Biz bunu yaptık. Eserimiz ortada. Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri. Biz eserlerimizle konuşuyoruz. Olay bu kadar basit. "BİZ MUHAFAZAKÂR DEVRİMCİYİZ" “Muhafazakâr devrimciyim” ifadeniz çok konuşuldu, çok tartışıldı. Muhafazakâr bir devrimci neye muhaliftir? Bir muhafazakâr devrimci neyin yanında ve neyin karşısındadır? Biz muhafazakâr devrimciyiz. Milli ve manevi değerlerimize tavizsiz şekilde sahip çıkan; haklarımızı, menfaatlerimizi her şartta koruyan yanımızla muhafazakârız. Ülkemiz için eser ve hizmet siyasetinden demokrasi, hak ve özgürlüklere, her alanda devrim niteliğinde adımlar atan; dünyadaki zulme ve adaletsizliklere itiraz eden yanımızla da devrimciyiz. Yakıp yıkan, taş üstüne taş koymayan sözde devrimciliğin aksine; kendi medeniyetinin değerlerinden yana olarak sürekli okuyan, çalışan, üreten, imar eden, geliştiren ve atılım içinde olan gerçek bir devrimciliktir bu. Muhafazakâr devrimcilik işte budur. Bu anlamda özellikle gençlerimize Nuri Pakdil’in eserlerini okumalarını tavsiye ediyorum. Ben merhum Nuri ağabeyimizin aynı zamanda talebesi durumundaydım. A Haber de zaman zaman Nuri ağabeyi anlatırken onun bu konudaki duruşuna da işaret ediyor.

1 2 ... 324 325 326 327 328 329 330 ... 942 943
Server Error
500
Server Error