28 Mart Perşembe 2024
1 yıl önce

HDP, binlerce insanın katili, terörist başı Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması çağrısında bulundu

HDP Sözcüsü Ebru Günay, partisinin genel merkezinde yaptığı açıklamada skandal ifadeler kullandı. Günay, binlerce insanın katili, terörist başı Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması çağrısında bulundu. Terör örgütü PKK'nın sözcülüğüne soyunan Günay, "Barış" gelmesi için Öcalan'ın serbest kalması gerektiğini iddia etti. Günay, "Bu topraklara barış gelebilmesinin tek yolu ise İmralı kapılarının açılarak Sayın Öcalan’ın barış kurucu rolünü tekrar oynamasından geçiyor" dedi. Günay, şu ifadeleri kullandı: "Biz, bu topraklar üzerinde yaşayan halkların en acil ihtiyaçlarından birinin barış olduğunu biliyoruz. Barış olmadan demokrasi de olmuyor, özgürlük de olmuyor. Bu topraklara barış gelebilmesinin tek yolu ise İmralı kapılarının açılarak Sayın Öcalan’ın barış kurucu rolünü tekrar oynamasından geçiyor. Tüm dünyanın şahitlik ettiği gibi biliyoruz ki, İmralı’nı kapısı ne zaman aralansa bu coğrafyada yaşayan tüm halklar için barış ve özgürlük imkanları artıyor, halkların birlikte yaşama umutları yeşeriyor." TSK'NIN PKK'YA OPERASYONLARINA "SOYKIRIM" DEDİ Ebru Günay, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terör örgütü PKK'ya yönelik askeri harekatları için "Soykırım" dedi. Günay, "Kürtleri soykırıma uğratma, varlıklarını ortalıktan kaldırma ve yok etme planıdır. Bu plan sadece Kürtlere değil, bu topraklarda tüm halkların geleceğine yöneltilmiştir. Yaşayan tüm demokrasi güçleri, aydınlar, sanatçılar bu kirli oyuna ses çıkartmalıdır."

1 yıl önce

Türkiye'nin yeni harekat açıklamaları ABD'yi telaşlandırdı: Çekildiği üslere geri dönmeye başladı!

2019 yılında gerçekleştirilen Barış Pınarı Harekatı’ndan sonra PKK’lı teröristleri Türkiye sınırından uzaklaştırma sözü veren ABD, Ankara’dan gelen “yeni harekat” açıklamasıyla panikledi. Washington’dan ardı adına açıklamalar yapılırken, ABD Barış Pınarı Harekatı’ndan önce Ruslara terk ettiği PKK bölgesindeki üslere geri dönüyor. ABD'DEN PEŞ PEŞE 'ENDİŞELİYİZ' AÇIKLAMALARI Yeni harekat mesajları hem diplomasiyi, hem de Suriye’de sahayı hareketlendirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’in "Suriye’nin kuzeyinde artan potansiyel askeri faaliyetlere ve özellikle buradaki sivil nüfus üzerindeki etkisine ilişkin raporlar ve tartışmalar konusunda derin endişe duyuyoruz" açıklamasının ardından Pentagon Sözcüsü John Kirby de "Endişeliyiz" diyerek PKK’nın Suriye kolu YPG ile temas halinde olduklarını söyledi. ONLARCA TIR GÖNDERİLDİ ABD’nin Suriye’deki saha unsurlarında da hareketlenme başladı. Irak üzerinden PKK/YPG işgali altındaki bölgelere silah ve askeri araç sevkiyatı hız kazandı. Velid Kapısı’ndan Suriye’ye giren onlarca TIR ve tanker, terör örgütünün işgali altındaki Haseke’ye ulaştı. Rejimin yayın organlarında görüntüleri yayınlanan konvoyda zırhlı araç, askeri mühimmat ve teçhizat bulunduğu belirtildi. ABD ÇEKİLDİĞİ ÜSLERE GERİ DÖNMEYE BAŞLADI ABD’nin hareketliliği bununla da sınırlı değil. ABD askerleri 2019 yılında enkaza çevirdikten sonra Rus güçlerine bırakarak çekildiği üslere geri dönmeye başladı. Bu üslerden biri de Türkiye’nin muhtemel hedefleri arasında yer alan Ayn el Arap’ın (Kobani) güneyindeki Kharab Ashik üssü. Bu üsse lojistik ekipman ve teknisyenler gönderildi. 2019’da tahrip edildikten sonra Ruslara terkedilen üssün eski haline döndürüleceği kaydedildi. RUSYA: TÜRKİYE KAYITSIZ KALAMAZ Rusya’nın Suriye’deki varlığına ilişkin açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD askerlerinin, Fırat Nehri’nin doğu yakasının büyük bölümünü işgal ettiğini kaydetti. Lavrov, "Orada sözde devlet kurmaya çalışıyorlar, bölünmeyi destekliyorlar. Türkiye, tabii bunlara kayıtsız kalamaz" dedi. İŞTE KOBANİ VE MÜBİÇ'DEKİ TÜNELLER PKK, Suriye’nin kuzeyinde alıkoyduğu kişiler için hücre hazırlıyor. ABD ve Rusya’nın verdiği taahhüde rağmen Türkiye sınırından çekilmeyen PKK’lı teröristler, Münbiç ve Ayn el Arap’ta (Kobani) işgal altında tuttuğu bölgelerde tünel kazıyor. Örgütün alıkoyduğu kişiler için yerin 4 metre altına inşa ettiği tüneller zindanlarla dolu. 2 metre yüksekliğinde, 1 metre genişliğindeki tüneller ve hücreler görüntülendi. Tünellerde bulunan hücrelere, mazgallı çelik kapılar takılmış. İçeride de havalandırma boşlukları var. Farklı bölgelerde yüzlerce kilometre uzunluğundaki tüneller, hava saldırılarına karşı da betonla güçlendiriliyor. PKK’lı teröristler bu tünelleri, sınır hattına yakın alanlarda askeri harekatlara karşı direnme, sızma ve ani saldırı amacıyla da kazıyor. Tünellerin yapımında, alıkonulan siviller çalıştırılıyor. Geçtiğimiz yıllarda Zeytin Dalı Harekatı ve Barış Pınarı Harekatı’yla PKK’dan temizlenen bölgelerde de çok sayıda tünel bulunmuştu.

1 yıl önce

Diyarbakır annelerinin evlat nöbetine dört aile daha katıldı: Kızımı zorla kaçırdılar

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin 3 Eylül 2019'da başlattığı ve pazar günü 1000. gününü dolduracak evlat nöbeti sürüyor. Adana'da 12 yıl önce 17 yaşında dağa kaçırılan kızı Suzan için gelen anne Zeynep İpek, Adıyaman'dan dağa götürülen kardeşi Aziz için gelen İlyas Mutlu, Adıyaman'dan kardeşi Nusret için gelen Hamit Atlamaz ve Gaziantep'ten kuzeni Serkan Yıldız için gelen Veysel Cam da oturma eylemine katıldı. Anne Zeynep İpek, kızının 2010'da gittiğini ve şu ana kadar hiçbir haber alamadığını bildirdi. Kızının kaçırıldığı gün kendilerini korkutmak için kapılarına vurduklarını anlatan İpek, "Kızımı zorla kaçırarak götürdüler. Kızımı getirsinler. Ben kızımı istiyorum. Orası onun yeri değil. Kızımı nasıl götürdüyseler, getirsinler. Orada kalmasın." dedi. Ağabey İlyas Mutlu ise geçen yıl 26 Ekim'de kardeşinin gittiğini, o günden beri haber alamadıklarını belirterek, "Merak ediyoruz. Neredeyse çıkıp gelsin. Yeri orası değil ve annesi merak ediyor. Bizi görüyorsan dön gel seni bekliyoruz." diye konuştu. Aileler adına konuşan Rukiye Canbey de şunları kaydetti: "Diyarbakır anneleri olarak 998 gündür HDP binası önünde nöbetteyiz. Pazar günü 1000. günümüz. HDP'den çocuklarımızı kardeşlerimizi istiyoruz. Bu haklı davamızdan kesinlikle vazgeçmeyeceğiz. HDP'den çocukları ve gençleri istiyoruz. Dağa kaçırdığı ülkenin pırıl pırıl çocuklarını istiyoruz. Pazar günü tüm Türkiye'yi yanımıza davet ediyoruz. Haklı davamızda sesimizi duyurmamızda bizlere yardımcı olun." Eylem yapan anne ve babalar, HDP ve terör örgütü PKK aleyhine slogan attı.

1 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu'dan Gaziantep'teki saldırı girişimine anında müdahale eden polislere ödül

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün saat 17.10 sularında Gaziantep Emniyet Müdürlüğü önündeki saldırı girişimine anında müdahale ederek saldırgan şahsı etkisiz hale getiren polis memurları ile video konferans yöntemi ile görüşme gerçekleştirdi. Video konferansa Gaziantep Valisi Davut Gül ile birlikte İl Emniyet Müdürü Mustafa Emre Başbuğ, ödüllendirilen polis memurları Yılmaz Ordu, Yılmaz Uyanık, Ali Kurt, Orhan Çelik ve bomba imha uzmanı Sinan Güneş katıldı. Bakan Soylu, olaya müdahale eden polis memurlarını kutlayarak tek tek sohbet etti. "Polislerimizi ortaya koydukları müdahale sebebiyle tebrik ediyorum ve kutluyorum" Bakan Soylu, görüşme esnasında yaptığı konuşmada, "Dünkü olaydan biz MGK toplantısındayken gelen bilgi notu ile öğrendik. Özellikle o anları videodan da izledim. Polis arkadaşlarımızın hem aldıkları eğitim çerçevesinde hem soğukkanlılıkla hem cesaretle hem de görev bilinci ile ortaya koydukları müdahale sebebiyle tebrik ediyorum ve kutluyorum. Üzerinde canlı bomba süsü verilmiş bir düzenekle emniyet müdürlüğü binamızın önüne gelen bu meczubu ve olayın tüm yönlerini araştırıyoruz. O esnada ortaya koyduğu eylem biçimini arkadaşlarımızın tekrar altını çizerek söylüyorum görev bilinci ile aldıkları eğitimle ve aynı zamanda soğukkanlılıkla yaptıkları mukabele takdire şayandır. Ölçülü ve doğru bir mukabele yapıldı. Polis arkadaşlarımızın her birini tebrik ediyor ve kutluyorum" ifadelerini kullandı. Bakan Soylu, olaya hızlı müdahale ederek saldırganı etkisiz hale getiren polis memurlarını başarı belgesi ve altınla ödüllendirdi.

1 yıl önce

Bakan Kurum: Türkiye Çevre Ajansının hiçbir özel şahısla ilgisi, ilintisi veya illiyeti yoktur. Ajansın yaptığı işler hukuki, meşru ve olağandır!

Bakan Kurum, bazı basın organları ve sosyal medyada yer alan "Çevre Kanunu'nda yapılacak değişiklikle koylara kurulacak mapa ve şamandıra ihalelerinde yetkinin Emine Erdoğan'ın himayesinde kurulan Çevre Ajansı'na verileceği" iddialarına ilişkin açıklama yaptı. Türkiye Çevre Ajansı'nın iklim değişikliğiyle mücadele ve çevrenin geliştirilmesi kapsamında Bakanlıkla eş güdüm halinde çalıştığına işaret eden Kurum, Ajansın denizlerde, göllerde temizlik faaliyetleri, yeşil alan projeleri, Sıfır Atık Projesi ve depozito uygulaması kapsamında çalışmalar yürütmekle görevli olduğuna dikkati çekti. Çevre konusundaki hassasiyeti herkes tarafından bilinen Emine Erdoğan'ın Bakanlığın çevre projelerine büyük destek verdiğini kaydeden Kurum, "Türkiye’nin en büyük çevre hareketi olan Sıfır Atık Projesi bir kadın hareketidir ve Sayın Emine Erdoğan'ın himayesinde yürümektedir. İftiraların nedeni çevre projelerine verdiği destektir, o projelere sahip çıkmasıdır, Salda’ya gidip 'İnşallah bu proje tamamlandığında Türkiye’nin en büyük değeri olacak.' demesidir." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye Çevre Ajansı üzerinden Emine Erdoğan’ın hedef alınmasına tepki gösteren Kurum, "Sanki iştirak Sayın Emine Erdoğan'ın şirketiymiş gibi yalanlar, iftiralar ortaya atıyorlar. Algı operasyonlarıyla kamu iştiraki olan Çevre Ajansı’nı şirket gibi gösteriyorlar." ifadelerini kullandı. "HİÇBİR ÖZEL ŞAHISLA İLGİSİ YOKTUR" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Türkiye Çevre Ajansı da konuyla ilgili açıklama yaparak iddiaların asılsız olduğunu, Ajansın hiçbir özel şahısla ilgisi ve ilintisinin bulunmadığı bildirdi. Türkiye Çevre Ajansı'nın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) milletin temsilcilerinin onayıyla kurulduğuna işaret edilen açıklamada, Ajansın faaliyet alanına ilişkin yeni bir kanuni düzenlemenin de yine TBMM eliyle gerçekleşeceği belirtildi. Türkiye Çevre Ajansının kanunlar çerçevesinde faaliyet yürüttüğü vurgulanan açıklamada, "Türkiye Çevre Ajansı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı kuruluşlardan biridir. Türkiye Çevre Ajansının hiçbir özel şahısla ilgisi, ilintisi veya illiyeti yoktur. Ajansın yaptığı işler hukuki, meşru ve olağandır. Olağanüstü olan ise milletin iradesiyle kurulmuş olan bir kamu kurumuna iftiralarda bulunmak, itibar suikastına girişmektir. İddialar asılsız ve gerçek dışıdır." ifadelerine yer verildi. Türkiye Çevre Ajansı'nın, "atık toplama konusunda en verimli uygulamaları hayata geçirerek Depozito İade Sistemi’ni etkin bir şekilde yürütmek", "çevrenin, doğal varlıkların korunmasına yönelik toplumsal duyarlılık ve farkındalık oluşturacak çalışmalar yapmak" amaçlarıyla kurulduğunun altı çizilen açıklamada, ülke genelinde uygulanacak Depozito İade Sistemi'yle İstanbul'un yıllık enerji tüketiminin yüzde 10'u kadar enerji, Türkiye'nin günlük petrol tüketiminin iki katı petrolden tasarruf sağlanmasının hedeflendiği bildirildi. "HUKUKİ YOLLARA BAŞVURULACAK" Çevrenin, doğal varlıkların korunmasına yönelik toplumsal duyarlılık ve farkındalık oluşturacak çalışmalar yapma görevi bulunan Ajansın çalışanlarının, çevrenin korunması ve geliştirilmesi adına gecesini gündüzüne kattıkları belirtilen açıklamada, hiç kimsenin Türkiye'nin geleceği için atılan adımları, yapılan güzel işleri suistimaline müsaade edilmeyeceği vurgulandı. "Vatandaşların iade makinelerine bıraktığı her bir cam şişe, ülkemize önemli ekonomik kazançlar getirecek. 20 yılda Türkiye ekonomisine yaklaşık 100 milyar liralık katkı ve 12 bin vatandaşımıza istihdam sağlanacak." ifadelerine yer verilen açıklamada, iddialarla ilgili hukuki yollara başvurulacağı belirtildi.

1 yıl önce

27 Mayıs Darbesi'nin 62. yılı... Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihi belgeyi gösterdi: ‘Bay Kemal’in söylediklerinden farkı var mı?’

Programa, TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da katıldı. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: İsimleri milletimizin hafızasına şehit olarak yazılan Menderes, Polatkan ve Zorlu'yu rahmetle yad ediyorum. Düzmece mahkemelerle bu yeri utanç ve zulüm adasına çevirenleri de burada lanetle anıyorum. Milletimiz Yassıada zulmüne imza atanları da asla affetmeyecektir. Yassıada milletimiz tarafından yıllarca Yaslıada olarak adlandırılmıştır. Burada işlenen hukuk cinayetleri insanımızın zihninde çok derin yaralar açmışlardır. Bu adanın seçilmişler için tehdit kaynağı olarak hafızalara kazınmasını istemişlerdir. Türk demokrasisine ilk hançerin saplandığı 27 Mayıs'tan beri Yassıada demoklesin kılıcı gibi milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti.   TEHDİTLERE, ŞANTAJLARA ASLA BOYUN EĞMEDİK Menderes'in idam sehpasındaki o fotoğrafı siyasetçilere ayar vermek için sürekli gündemde tutuldu. Yassıada'nın karanlık gölgesi on yıllar boyunca sivil siyasetin öbnünden hiç kalkmadı. O fotoğraf bizim de önümüze kondu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan itibaren millet iradesine çöreklenmiş çevrelerin tehditlerine maruz kaldık. O fotoğraf üzerinden pek çok kez sindirilmek istendik. 'Sonu Menderes'e benzemesin' diyerek aba altından sopa gösteren siyasetçi müsveddelerini gördük. Ellerinin altında ne kadar yılan, hain varsa hepsini üzerimize saldılar. Hiçbirine eyvallah etmedik. Kefenimizi giyerek çıktığımız kutlu yolculukta tehditlere, şantajlara asla boyun eğmedik. 15 Temmuz'da daveti yaptık. 15 dakika daha kalmış olsaydık bu kardeşiniz belki burada yoktu. Orada telefonla yaptığımız anonsla 10 binler Atatürk Havalimanı'na geldi. Bay Kemal ise FETÖ'nün oradaki düzenlemesi ile tankların arasından kaçarak Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gitti.  BAY KEMAL'İN TATLI CANINI KURTARMAK ADINA DA KİMLERLE NE PAZARLIKLAR YAPTIĞI DA ORTAYA ÇIKACAKTIR Biz Erol Olçok gibi yol arkadaşlarımızı şehit verdik. Darbe gecesinden önce 'Tankın üzerine ilk ben çıkarım' diyordu. Tankları görünce kuyruğunu kıstırıp kaçan CHP'nin başındaki zata rağmen bu ülkeyi FETÖ'cü alçaklara teslim etmedik. Bu adam şu anda da aynı mı? Aynı. Şu andaki açıklamaları 15 Temmuz gecesinin benzeri ifadeler. 15 Temmuz gecesi millet can derdindeyken Bay Kemal'in tatlı canını kurtarmak adına da kimlerle ne pazarlıklar yaptığı da ortaya çıkacaktır. Gündemde seçim yokken 'Temmuz'da başbakan olacağım' diye ortalıkta dolananların da foyaları ortaya dökülecek.  YASSIADA, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADASI OLDU Bu adanın her bir taşına sinmiş vesayetçi zihniyetin izlerini de ortadan kaldırmaya çalıştık. Yassıada, Yaslıada ardından da Demokrasi ve Özgürlükler Adası oldu. Burada orta öğretimden üniversitelerimize özellikle hukuk fakültesi öğrencilerinin stajlarını çok farklı şekilde yapmalarını arzu ediyoruz.  BU ADA NİÇİN BİR CAMP DAVİD OLMASIN 60 yıl boyunca yas tutan bu adayı milletimizin darbecilere karşı zaferinin yeni bir sembolü haline dönüştürdük. Bu adada artık Türkiye'yi adalette ileriye taşıyan etkinlikler düzenlenleniyor. Bu ada niçin bir Camp David olmasın. Bunu da yapabiliriz ve yapacağız. İlk önce Türk cumhuriyetlerinin burada güzel bir zirvesini yaptık. Bunu daha da geliştireceğiz. Bu ada yeni kimliği ile gençlerimiz için bir nevi okul işlevi görüyor.  27 Mayıs Darbesi milli iradeyi anti demokratik yollarla zapturapt altına almaya çalışan müdahale zincirinin ilk halkasını teşkil etmiştir. Darbeler sebebiyle ülkemiz ekonomik kalkınma mücadelesinde telafisi zor bedeller ödemek zorunda kalmıştır. Güney Kore bizimle birlikte bu yarışa girmişken bizi sollayıp geçti. 1960 darbesi ülkemizi IMF'ye mahkum etmiştir. 1980 darbesi ülkemizin savunma hamlelerinin rafa kaldırılmasına sebep olmuştur. IMF komiserlerinin elinde ekonomik bağımsızlığına da halel getirmiştir. Seçkin zümre krizden nemalanırken çiftçisinden ev hanımına kadar on milyonlarca insanımız bir gecede fakirleşmiştir. Asıl tahribat adalet sistemimizde ve milletimizin siyaset kurumuna olan güveninde yaşanmıştır. Yargımız itibar kaybını 15 Temmuz gecesi sergilediği destansı duruş ile telafi edebilmiştir. *Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı'nın tebliğinde göreceksiniz: 'Beraberinde 17 uçak dolusu altın ve parayı kaçırmaktayken yakalandılar'... Bay Kemal'in geçen akşam söylediğinden farkı var mı? Aynı değil mi? Cumhurbaşkanı da kaçırmış. Man Adası dediler, oradan 150 bin TL ceza. Ardından bir 100 bin lira daha. Ben de bunları TÜRGEV ve Ensar Vakfı'na veririm dedim. Hiç olmasa Bay Kemal'in bir kaç kuruşu da buralara nasip olsun.  Bu paraları nereden bulacağı da önemli. Devletin CHP'ye verdiği paralardan oraya naklediyor. Milletimiz uzun senelerden sonra Menderes ve arkadaşlarında kendi değerlerini buldu. Tek parti faşizminin karanlık günlerinin ardından Anadolu insanı özgürlüğü ilk defa Menderes yönetiminde buldu. BU ÜLKEDE BİR DAHA YASSIADA KURULMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ Yaptığı ne? Sadece iftira. Sen ne zaman dürüst konuşacaksın? Yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor ama geçti. Yüzlerce iddia CHP yöneticileri tarafından dillendirilmiştir. CHP Genel Merkezi bugün de 27 Mayıs arefesinde olduğu gibi bugün de yalanın merkezi konumundadır. Bugün de yılan dilleri ile siyaseti zehirlemenin çabası içindedir. CHP, bir provokasyon üssüne dönmüştür. Kavga siyaseti, 27 Mayıs öncesinde uyguladıkları siyaset tarzının yeni bir sürümünden ibarettir. Bu çirkef siyaset tarzının yeniden sergilenmesine asla izin vermeyeceğiz. Herkes bilsin ki Türkiye, demokratik bir hukuk devletidir. Türkiye, egemenliğin millete ait olduğu büyük bir devlettir. Ekonomisi ile dış poltiikası ile vizyonuyla güçlü bir devlettir. Milletin çelikten iradesine kimse zincir vuramaz. Türk demokrasisinin altını kimse oyamaz. Bu millete hizmet edenlerin kılına kimse dokunamaz. Sandık dışında yol arayanlar akıllarına başlarına toplamalıdır. Bu ülkede bir daha Yassıada kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Terör örgütlerine ülkeye teslim edecek hiçbir pazarlığın hayata geçirilmesine sessiz kalmayız. Gazete manşetleri ile siyasete ayar verildiği günler geride kalmıştır. 15 Temmuz'la beraber artık anti dmeokratik yöntemlerle iktidara gelme kapıları bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Yok 6'lı masaymış, ne yaparsanız yapın. Bu masalar sizin için hayat göstergesi olmayacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye'yi kaosa sürükleme niyetleri rafa kaldırılmıştır.  BU MİLLET MEVLANA'NIN DİLİ İLE KONUŞTUĞU GİBİ YERİ GELDİĞİNDE 15 TEMMUZ KAHRAMANLARININ DİLİ İLE KONUŞMAYI DA GAYET İYİ BİLİR Biz şu anda Irak'ın kuzeyinde de sınırlarımızın 30 km güneyinde yine terörle mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu millet Yunus'un, Mevlana'nın dili ile konuştuğu gibi yeri geldiğinde Dadaloğlu'nun, 15 Temmuz kahramanlarının dili ile konuşmayı da gayet iyi bilir. Bu millet sağ yanağına vurunca birilerinin yaptığı gibi sol yanağını çevirmez. Biz o sol yanağını çeviren korkaklardan değiliz. Aklınızı başınıza alın. BİZ SİZ KUKLALARLA DEĞİL İPİNİZİ ELİNDE TUTAN EFENDİLERİNİZLE MÜCADELE EDİYORUZ Ülkenize ihanet derecesine varan söylemlerinizi, hırslarınızı bir kenara bırakın. Hayırda yarışacaksınız biz sonuna kadar varız ama şerrinizi sürdürecekseniz bu bizim yolumuz, yöntemimiz, ahlakımız değildir. Sizi milletimizin ferasetine havale ediyoruz. Biz siz kuklalarla değil ipinizi elinde tutan efendilerinizle mücadele ediyoruz.  2 Nolu Baro, 1 Nolu Baro'nun yerine geçmelidir. Bunun için her noktada 2023 diyoruz. Habis zihniyet mensupları 15 Temmuz'da milletimizin irfan duvarına nasıl çarptıysa inşallah 2023'te de aynısıyla karşılaşacaklardır.  TBMM BAŞKANI ŞENTOP: 27 MAYIS, DARBELERİN ANASI Programda konuşan TBMM Başkanı Mustafa Şentop ise şunları söyledi: 
"Darbecilerin teşebbüslerine gerekçe olarak ilan ettikleri her şey dışardan uygulanan bir bahanedir. 27 Mayıs, Türkiye'de millet iradesini vesayet altına alan bir düzenin kuruluş tarihidir. Milletin oyu ile iktidar olamayan zihniyet, sandık dışında yollar aramaya başlamıştır. 27 Mayıs'ı Menderes'in hataları ile ilişkilendirmek külliyen yalandır. 27 Mayıs'ta sadece askeri darbe yapılmamış sürekli bir darbe rejimi kurulmuştur. 27 Mayıs'ı darbelerin anası olarak nitelendirebiliriz. Vesayetçi sistem 2002'den bu yana vesayetin alanı daraltılarak adım adım ortadan kaldırılmıştır. Bu süreç büyük mücadelelerle gerçekleşmiştir. Yassıada, milletin temsilcilerine en ağır muamelelerin reva görüldüğü işkence merkezi olmuştur. İdamlar toplumsal ve siyasi hafızalarımızda tamiri çok zor yaralar açmıştır. Menderes, darbeden 10 gün önce Ege gezisine çıkar, aziz milletimizin büyük coşkusu ile karşılaşır. Menderes'in katline sebep milleti ile kurduğu bu bağdır. Bugünkü kavgalar ve dayatmalar da bundan ibarettir. Bugünden bakıldığında Başbakanlık dönemi gözönüne alındığında merhum Menderes'i darağacına götüren icraatları değil millet düşmanlarının kinidir. "

1 yıl önce

Şırnak’ta terör örgütü PKK’ya ait mühimmat ele geçirildi

Eren Abluka-5 Operasyonları kapsamında, Şırnak Jandarma Bölge Komutanlığı koordinesinde, Şırnak İl Jandarma Komutanlığınca, sürdürülen istihbari çalışmalar neticesinde, Silopi ilçesi kırsalında, 27 Mayıs 2022 tarihinde icra edilen operasyonda, toprağa gömülü vaziyette; - 20 adet AK-47 kalaşnikof piyade tüfeği, - 1 adet mauser keskin nişancı tüfeği ele geçirilmiştir.

1 yıl önce

“Çevre Ajansı Emine Erdoğan’ın himayesinde” yalanı

Muhalif medya, Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi üzerinden başlattıkları kirli algı operasyonuna devam ederken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ı da algı operasyonuna dahil etmeye kalktı. Devletin resmi bir kurumu olan Çevre Ajansı'nı kişiler ile özdeşleştirmek suretiyle girişilen algı operasyonu tipik bir dezenformasyon… Çevre konusuyla ilgili yapılan bu operasyon ve yalanlar Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi açılışı öncesine denk gelmesi ise tesadüf değil… BİRGÜN GAZETESİ ELİYLE ALGI OPERASYONU TBMM’de kabul edilen Çevre Kanunu ile koylarda kurulacak mapa ve şamandıraların Türkiye Çevre Ajansı Başkanlığı izni ile yapılacağı kabul edilmişti. Birgün Gazetesinden Bahadır Özgür’ün attığı twit ile bu değişikliği manipüle ederek TÇA’nın Emine Erdoğan’a bağlı bir kuruluş olduğu ve izinlerin Emine Erdoğan’dan alınacağı algısını oluşturmaya çalıştı.

1 2 ... 487 488 489 490 491 492 493 ... 941 942
Server Error
500
Server Error