24 Nisan Çarşamba 2024
2 yıl önce

CHP’li Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’den Serdar Bilgili’ye büyük kıyak! Belediye meclisinde skandal savunma…

TV100’den Ercan Öztürk’ün haberine göre; İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2011 yılında arazinin 1/5000’lik planlarını onaylandı. Meclis kararıyla arazinin yüzde 60’ı otel yüzde 40’ı da ticaret artı konut olarak onaylanmış oldu. 15 bin metrekarelik arazi planları onaylandıktan sonra 2013 yılında 24 milyona ihaleye çıktı. İhaleye bir şirketle ortak giren Beşiktaş eski Başkanlarından Serdar Bilgili, başka taliplinin çıkmaması üzerine yıllardır tartışma konusu olan araziyi satın almış oldu. SATIŞ MAHKEMELİK OLDU Satış sonrası kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı ortaya çıkan arazinin satışı mahkemelik oldu. Mahkeme işlemleri son erdikten sonra Büyükçekmece Belediyesi 2015 ve 2016 yılında yeniden Meclis’e geldi. İki meclis üyesi, 10 kat olacak otel projesinin imar yoğunluğu yaratacağını öne sürerek karara şerh düştü. Mecliste oy çokluğuyla geçen karar İstanbul Mimarlar Odası tarafından mahkemeye taşındı. MAHKEME İPTAL ETTİ İstanbul 13’ncü İdare Mahkemesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Büyükçekmece Belediyeleri tarafından onaylanan planları iptal etti. https://twitter.com/drhasanakgun/status/878185245148762112?s=21 YENİDEN GÜNDEME GELDİ Mahkeme kararıyla birlikte yüksek katlı otel hayali suya düşen Bilgili, Büyükçekmece Belediyesi’ne yeniden başvurarak arazide plan tadilatı yapılmasını istedi. Yüzde 60’ı otel yüzde 40’ı konut artı ticaret alan olan arazisinin konut ağırlıklı olarak düzenlenmesini istedi. BAŞKAN AKGÜN PLANI SAVUNDU Hasan Akgün yönetimindeki İstanbul Büyükçekmece Belediyesi’nin Şubat ayı Meclis oturumuna Bilgili’nin başvurusu üzerine ‘kişiye özel’ imar teklifi damga vurdu. Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, tartışmalı plan teklifini şöyle savundu: 18 sene önce belediyeye para lazımdı kat yüksekliğini fazla verirsek satarken daha yüksek para alırız meselesiydi. Çok iyi hatırlıyorum. Bunun üzerine 20 kat olarak verilmişti değil mi? Şimdi ne diyoruz. Yok kardeşim biz 20 kat yaptırtmayız ya belediyenin binası adliye binasının yüksekliğini geçemeyecek. İster konut yap ister ister otel yap böyle bir mücadele var aramızda. AK PARTİ ŞERH DÜŞTÜ AK Partili Komisyon üyesi, araziyle ilgili mahkeme kararının olduğunu belirterek karara şerh düştü.

2 yıl önce

İçişleri Bakan Yardımcısı ve Bakanlık Sözcüsü İsmail Çataklı: Afrika'da vize verilen bütün ülkelerde parmak izi alınmasına başlıyoruz

Çataklı, "Medya Temsilcileri ile Göç Buluşması Toplantısı"nda Türkiye'nin göç politikalarına ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Göç konusunun bugünün meselesi olmadığını farklı sebeplerden dolayı dünyanın göçle karşı karşıya olduğunu belirten Çataklı, yaklaşık 4 milyon yabancının yaşadığı Türkiye'nin en çok göçmene ev sahipliği yapan ülke konumunda bulunduğunu dile getirdi. Göç sorununun kaynağında çözülmesi gerektiğine işaret eden Çataklı, Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere devletin bütün kurumlarıyla kaynak ülkelerle doğrudan temaslar yürütülmeye çalışıldığını anlattı. İsmail Çataklı, Türkiye'nin insani yardımlar konusunda da öncü olduğunu, Afganistan'a da cuma günü üçüncü yardım treninin gönderileceğini kaydetti. "1316 KİLOMETRELİK SINIRIMIZIN GÜVENLİK DUVARI TAMAMLANMIŞ OLACAK" Sınır güvenliğine de değinen Çataklı, "Bu yıl sonunda ihale aşamasındakiler ve bitenlerle birlikte 1316 kilometrelik sınırımızın güvenlik duvarı tamamlanmış olacak." bilgisini paylaştı. Geri gönderme merkezleriyle ilgili çalışmaları da anlatan Çataklı, kapasite artırımları yapıldığını, Avrupa'nın tamamındaki geri gönderme kapasitesi kadar fiziki alana ulaşıldığını söyledi. Çataklı, İran'da, sınıra yakın bölgelerde ciddi bir Afgan nüfusunun bulunduğuna dikkati çekti. Türkiye'nin, Suriye'de operasyon yaparak güvenliği sağlanan bölgelerdeki nüfusun katlanarak çoğaldığını ifade eden Çataklı, "Suriye'ye 486 bin kişi döndü. Bunlar, büyük çoğunluğu Türkiye'nin operasyon yaparak güvenliğini sağladığı, normalleştirdiği bölgelere olan dönüşler." dedi. Göçmenlerin uyumuna yönelik yapılan çalışmalara da değinen Çataklı, Türkçe eğitimleri de verildiğini dile getirdi. İçişleri Bakan Yardımcısı ve Bakanlık Sözcüsü İsmail Çataklı, şöyle devam etti: "Yeni bir planlamaya gittik. Bir mahallenin nüfusunun yüzden 25'inden fazla yabancı varsa orayı yabancıların ikametine kapatıyoruz. O mahalleye ikamet için yeni kayıt almayacağız. Bunu mahalle mahalle yaptık. Toplam nüfusun yüzde 25'ini geçtiği için Türkiye'de 781 mahalleyi kayıtlara kapatmış oluyoruz. Yabancıların yoğunlaştığı yerlerde metruk binalarda, sağlıksız koşullarda, bazen konut bile olmayan iş yeri gibi yerlerde ikamet ettiklerini görüyoruz. Önceliğimiz, ikamete kapattığımız yerlerde metruk binaların ortadan kaldırılması, konut olmayan ama konut gibi kullanılan yerlerin boşaltılmasını sağlamak. Yapılan çalışmayla yoğunluğun düşürüleceğine değinen Çataklı, "Kimseyi yakasından paçasından tutup, zorla alıp götürdüğümüz yok." değerlendirmesinde bulundu. Bu konuda bilgilendirmeler yapılacağını, süreler verileceğini bildiren Çataklı, ikamete kapatmanın mevzuata ve uluslararası hukuka uygun olduğuna dikkati çekti. YABANCILARA İKAMETE KAPATILAN İLLER Soru üzerine Çataklı, bazı illerin yabancılara ikamete kapatıldığını bildirdi. Çataklı, "Geçici korumaya kapatılan, uluslararası korumaya kapatılan, bir de her ikisine birden kapatılan iller var. Geçici ve uluslararası koruma kaydına kapatılan iller Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Çanakkale, Düzce, Edirne, Hatay, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Muğla, Sakarya, Tekirdağ, Yalova." bilgisini paylaştı. Vizeyle Türkiye'ye gelen ve daha sonra pasaportlarını imha ederek dönüş yapmayanların bulunduğunu kaydeden Çataklı, bu durumun da kişilerin tespitini zorlaştırdığını, yakalananların savaşlar nedeniyle ülkelerini terk ettiklerini ileri sürdüğünü anlattı. Bu konuda Dışişleri Bakanlığıyla çalışma yapıldığını, vize verilen noktalara parmak izi cihazlarının gönderildiğini bildiren Çataklı, "Afrika'da vize verilen bütün ülkelerde parmak izi alınmasına başlıyoruz. Sistem kuruldu, testleri yapıldı. Vize başvurusunda parmak izlerini alacağız. Türkiye'ye geldikten sonra kimlik bilgilerini imha etmiş olsalar bile parmak izinden kim olduğunu belirleyeceğiz. Bu anlamada düzenli göçten düzensiz göçe geçiş konusunu büyük oranda halletmiş olacağımızı düşünüyorum." diye konuştu. - "DOĞRUDAN GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜ VERMEYECEĞİZ" Son dönemde Suriye'den ekonomik sebeplerle çoğunluğu erkek olan bir nüfus hareketi olduğuna dair tespitlerin yapıldığını aktaran Çataklı, Suriyelilere geçici koruma statüsü verilmesiyle ilgili başlatılacak yeni uygulamayı da anlattı. Bakan Yardımcısı Çataklı, "Kaydolmamış, yeni gelmiş Suriyelilere doğrudan geçici koruma statüsü vermeyeceğiz. Bundan sonra bunları önce kampa alacağız, kamplarda araştıracağız. Geçici korumaya ihtiyacı var mı, yok mu, hangi sebeplerle geldi, bakacağız. Suriye'den, özellikle Şam ve çevresinden ekonomik anlamdaki göç hareketliliğine müsaade etmeyeceğiz. Türkiye'nin neresinde yakalanırsa yakalansın belirlediğimiz kamplar var, o kamplarda ikamete mecbur bırakacağız. Geçici koruma statüsünü orada değerlendireceğiz." şeklinde konuştu. Soru üzerine kısa dönem turizm ikametine de değinen Çataklı, yeni dönemde turistik sebeplerle Türkiye'de ikamet almak isteyenlere ikamet verilmeyeceğini sözlerine ekledi.

2 yıl önce

İçişleri Bakan Yardımcısı İnce’den terör bağlantılı belediyelere sahip çıkan Deva Partisi lideri Babacan’a tepki: Terör örgütlerine yaranmak için bu yapılmaz!

https://twitter.com/genelgundem/status/1496540608319664134?s=21 İnce, “Ben daha bugün gittim gördüm. Teröre kanalize edilmeyip milletin hizmetine sunulan kaynaklarla Belediye Başkan Vekillerinin yüzlerce modern şehircilik hizmetlerini sunduklarını… Milletimizin bundan duyduğu mutluluğu… Terör örgütlerine yaranmak için bu yapılmaz!” dedi. https://twitter.com/muhteremince/status/1496565615397593090?s=21

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan Gülistan Doku açıklaması: “İftira ve yalanın kamusallaştırılması Türk Siyaseti açısından kaygı vericidir”

Bakan Soylu’nun açıklamalarının detayları şöyle; Üniversite öğrencisi Gülistan Doku’nun 5 Ocak 2020 tarihinden beri kaybolmasının ardından milletçe büyük bir üzüntü yaşanmış ve hem ailesinin acısını paylaşmak, kendilerine destek olmak hem de sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmek üzere devletin tüm imkânlarıyla ve samimiyetle ciddi bir gayret ortaya koyulmuştur. Bu samimi çabaya rağmen; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Meral Akşener’in ve terör örgütünün siyasi uzantılarının da dün ve bugünkü grup toplantılarında yaptıkları gerçeklikten ve hakkaniyetten uzak değerlendirmeler, ölüm üzerinden yaptıkları istismar, siyasi rant adına siyaset sorumluluğundan ve insani değerlerden ne denli uzaklaşıldığının; ilgili tüm birimleriyle yapılması gereken ne varsa yapan devletimize karşı bitmeyen bir öç alma duygusunun, açık bir tezahürüdür. Gülistan Doku’nun kaybolması olayı ile ilgili olarak ilk andan itibaren Emniyet Genel Müdürlüğü’nden bir İstihbarat Şube Müdürü başkanlığında, KOM, İstihbarat ve Siber Suçlar birimlerinden uzmanlardan oluşan ortak bir ekip oluşturulmuştur. Bu ekip Tunceli’ye gönderilmiş ve eldeki tüm delil ve bulgular, İl Emniyet Müdürlüğü ekipleriyle koordineli şekilde sahada titizlikle takip edilmiştir. Kayıp ihbarının alındığı ilk andan itibaren, 5 Ocak 2020 tarihinde Tunceli İl Emniyet Müdürlüğü tarafından arama çalışmalarına başlanmış, Tunceli ilindeki tüm giriş çıkış noktalarındaki MOBESE kameraları ve 863 araç geçişine ait PTS kayıtları taranmıştır. Soruşturma boyunca bilgi sahibi 219 kişi, 2 müşteki ve 1 şüpheli ile görüşme yapılmış, araç kameraları ve HTS kayıtları dahil eldeki bütün alternatifler titizlikle incelenmiştir. 5 Ocak 2020 tarihinden itibaren yürütülen kapsamlı çalışmalar neticesinde; Gülistan Doku’nun en son olarak Uzunçayır Baraj Gölü üzerinde bulunan Sarı Saltuk Viyadüğü (Dinar Köprüsü) üzerinde görüldüğü, görgü tanıklarının beyanı ve araç kamerası görüntüsü ile tespit edilmiştir. Telefon sinyalinin köprü üzerinde kesildiğinin tespit edilmesi üzerine, su altı ve su üstü arama çalışmaları, Tunceli İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğümüz koordinesinde hızlıca başlatılmıştır. Arama çalışmaları kapsamında Uzunçayır Baraj Gölü birisi yarım, birisi tam seviye olmak üzere iki kez boşaltılmış, su seviyesinin teknik olarak mümkün olan minimum seviyesine kadar indirilmesi sağlanmıştır. Tüm bu çalışmalar, toplamda 261 gün sürmüştür. Bütün bunların yanı sıra; Sarı Saltuk Viyadüğü(Dinar Köprüsü) civarı ile 1 km. üstü ve 1 km. baraj bendine doğru su altı ve su üstü arama faaliyetleri icra edilmiş, baraj gölü botlarla günlük olarak taranmıştır. 15 Ekim 2020 tarihinde Uzunçayır Baraj Gölü’nden başlatılan ikinci tarama; Öğretmenevi’nden Uzunçayır Baraj bendine kadar row ve dalgıçlarla su altı araması şeklinde yapılmıştır. Gülistan Doku’nun 261 gün süren söz konusu arama çalışmalarına; 97 su altı ve su üstü kurtarma ekibi, 545 personel, 101 araç, 45 bot, 14 row, 6 drone, 7 sonar, 3 köpekli arama ekibi katılmıştır. Gülistan Doku’nun ailesinin yapılan çalışmalarla alakalı bilgilendirilmediğine dair yapılan açıklamalar da tamamen yalandır. Bu elim hadise, ilk anından bugüne kadar her aşamasında bizzat Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın takibinde olmuştur. Kendileri aile ile hem telefonla hem de Elazığ ziyareti sırasında bizzat yüz yüze görüşmüştür. Ayrıca Sayın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız ve İçişleri Bakanı olarak bizzat kendim, Elazığ’da, Ankara’da ve Tunceli’de aile ile defalarca görüşme gerçekleştirdik ve her süreçte bilgilendirdik. Ayrıca; Valilerimiz, arama kurtarma birimlerimiz, arama çalışmalarının her safhasında; yine konuyla ilgili kurulan özel ekibimiz, yürütülen çalışmanın bir çok bölümünde, aileyi sık sık bilgilendirmiştir. Bizatihi aile üyeleri, arama kurtarma çalışmalarını ve tüm detayları, olay yerinde de takip etmiştir. İçişleri Bakanlığı olarak, arama ve kurtarma faaliyetleri için ayrı bir eğitim, ayrı bir yapılanma ve ayrı bir kapasite ayırmış bulunmaktayız. Burada herhangi bir zaafiyet söz konusu değildir. Son yıllarda üst üste yaşadığımız afetlerde de benzer arama kurtarma çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Rize’deki sel afetinde kaybolan 2 vatandaşımız için 65 gün; Giresun’da 4 kayıp vatandaşımız için 76 gün; Kastamonu sel afetinde kayıp 8 vatandaşımız için 100 gün; Sinop-Ayancık sel afetinde kayıp 6 vatandaşımız için 100 gün; Balıkesir-Manyas Gölü’ndeki kayıp vatandaşımız için 34 gün süren arama kurtarma çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Devlet olarak görev ve sorumluluğumuzun farkındayız ve buna ait bir gayret ortaya koyuyoruz. Ancak muhalefetin de bir görevi var. Bu görev, elbette ki sorumsuzca iftira atmak ve her meseleyi devlete, iktidara kara çalma vesilesi olarak görmek değildir. Bu açık bir haksızlıktır, vicdansızlıktır ve bu konuda gayret gösteren, günlerce suda arama yapan, sahada bu konuyu takip eden personelimizin hakkına girmektir. Bir kayıp olayını, tam da terör örgütünün ve uzantısı olan siyasi partinin stratejisine uygun şekilde siyasi sahaya çekmeye çalışmak, eli direğe bağlanıp öldürülen masumlara, bombalı eylemlerde şehit olan bebeklere bir çift kelamı olmayanların çukurluğudur, “işine gelen ölümlerden” beslenmektir. İftirayı ve “yalan”ı sistematik hale getirmiş, rahatça iftira atabilsin diye kendisi için “ajanslar” kurulmuş bir “siyasi”den ve yıllardır siyasi sahada terör örgütünün sözcülüğünü yapanlardan “etik davranma” ve “hakkaniyet” erdemlerini beklemenin gerçekçi olmadığını elbette ki biliyoruz. Ancak, Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi, Meral Akşener’in de İYİ Parti’yi, terörün örgütünün partisinin iftirasına payanda yapmaları, bulundukları kürsüleri de istismar ederek iftirayı ve yalanı kamusallaştırmaları, bunun için ayırt etmeksizin masum insanların acılarını istismar etmeleri, dekorasyonu terör örgütüne ait olan hafıza odalarında kaybolmaları, Türk siyaseti açısından kaygı verici bir görüntüdür.

2 yıl önce

Diyarbakır nöbetindeki bir aile daha evladını PKK'dan kurtardı

Çocuklarının terör örgütü PKK-HDP işbirliği ile kaçırıldığı iddiasıyla 3 Eylül 2019'da farklı kentlerden Diyarbakır'a gelerek HDP il binası önünde oturma eylemi başlatan ailelerin yaktığı ateş her gün bir yeni kavuşmaya daha imkan sağlıyor. Ailelerin kararlı duruşu ve İçişleri Bakanlığı koordinesinde yürütülen ikna çalışmaları neticesinde bugün bir aile daha mutlu sona ulaştı. KAÇARAK TESLİM OLDU Muş'tan 12 Ağustos 2020'de Diyarbakır'a gelerek HDP il binası önünde oturma eylemine katılan anne Adalet ile baba Abdülsamet Doğan'ın, 16 yaşındayken dağa kaçırılan oğulları Ferdi Doğan, Muş İl Jandarma Komutanlığı ve İstihbarat Komutanlığı ikna süreci uzmanlarınca yapılan çalışmalar sonucu güvenlik güçlerine teslim oldu. DUYGUSAL KAVUŞMA Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki tarihi İçkale'de düzenlenen buluşmada, Doğan çifti, 7 yıl sonra kavuştukları oğulları Ferdi'ye sarıldı, gözyaşı döktü. "İNŞALLAH TÜM ÇOCKLAR GELİR" Anne Doğan gözyaşları içerisinde, "Allah'a çok şükür, Allah inşallah bütün çocukları sağ salim getirir. Çok teşekkür ederim." dedi. Baba Doğan da yetkililere teşekkür ederek, "Özellikle Cumhurbaşkanına, valiye, kaymakama ve tüm Türkiye'ye çok teşekkür ederim. Oğlumdan ayrı 7 yıl oldu. Çok sevindim." ifadelerini kullandı. EVLADINA KAVUŞAN 35'İNCİ AİLE OLDU Doğan ailesinin de evlatlarına kavuşmasıyla, uğruna oturma eylemi yaptıkları çocuklarını terörün pençesinden kurtaran aile sayısı 35'e yükseldi.

2 yıl önce

Emniyet bünyesinde "Dolandırıcılık Şube Müdürlüğü" kuruldu: Devlet kesinlikle para istemez

Hırsızlık suçunun azalmasında önemli rol oynayan Asayiş Daire Başkanlığında, Kovid-19 salgınıyla, teknoloji kullanılarak yapılan dolandırıcılık yöntemlerine karşı vatandaşların bilinçlendirilmesi ve bu yöntemle dolandırıcılık yapanların özel yöntemler kullanılarak belirlenmesi amacıyla yapısal değişikliğe gidildi. Bu kapsamda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun talimatıyla Dolandırıcılık Şube Müdürlüğü kuruldu. Daha önce Asayiş Şube Müdürlüğü çatısı altında, özellikle dolandırıcılık suçlarıyla mücadelede başarılı çalışmalara imza atan Murat Sarıyıldız Dolandırıcılık Şube Müdürü olarak görevlendirildi. Müdürlükte görev alacak diğer personel de titizlikle seçildi. DEĞİŞİKLİK İL EMNİYET MÜDÜRLÜKLERİNE DE YANSIYACAK Murat Sarıyıldız, yeni kurulan Şube Müdürlüğünün kuruluş amacı hakkında açıklamalarda bulundu. "Son zamanlarda dolandırıcılık konusunda teknolojik gelişmelerle birlikte yapısal bir değişiklik oldu. Bu yapısal değişiklikle, dolandırıcılıkla daha etkin mücadele amacıyla Asayiş Daire Başkanlığı bünyesinde Dolandırıcılık Şube Müdürlüğü kuruldu. Faaliyetlerimize bundan sonra böyle devam edeceğiz" ifadelerini kullanan Sarıyıldız, değişikliğin il emniyet müdürlüklerine de yansıyacağını belirtti. Sarıyıldız, Asayiş Şube müdürlükleri bünyesinde yankesicilik ve dolandırıcılık büro amirlikleri bulunduğunu, yankesicilik kısmının hırsızlık büro amirliklerine devredileceğini ve yeni kurulacak Dolandırıcılık Büro amirliklerinin sadece dolandırıcılık suçlarını aydınlatacağını söyledi. Sarıyıldız, il emniyet müdürlüklerinin operasyonlarına desteğin yanı sıra merkezde yapacakları analizlerle kapsamlı operasyonlara katkı sağlamayı hedeflediklerini belirtti. Asayiş Daire Başkanlığı'nın geçmişte de vatandaşın dolandırıcılık suçlarına karşı bilgilendirilmesi için bir dizi çalışma yaptığını anlatan Sarıyıldız, bu amaçla vatandaşlara SMS'ler gönderildiğini, vatandaşlarla toplantıların yapıldığını, afişler ile emniyetin sosyal medya hesapları üzerinden ve cami hutbelerinden konuya ilişkin bilgilendirme faaliyetlerinin yürütüldüğünü kaydetti. DOLANDIRICILIK YÖNTEMLERİNE KARŞI UZMANINDAN ALTIN ÖĞÜTLER Bilgilendirme çalışmalarının aralıksız süreceğini belirten Sarıyıldız, vatandaşları dolandırıcılık yöntemlerine karşı uyararak şunları kaydetti: "Vatandaşlarımız özellikle kendisini polis, asker ve savcı olarak tanıtıp 'adınız terör örgütüne karıştı, altınınızı, paranızı bize verin, inceleyeceğiz' şeklindeki telefon aramalarına kesinlikle itibar etmesin. Parasını, ziynet eşyasını kesinlikle vermesin. Cep telefonlarına gelen 'Hediye kazandınız' veya bir hukuk bürosundan 'Adınıza icra takibi başlatıldı para gönderin' şeklindeki mesajlara itibar etmesinler. Bu tür mesajlara vatandaşlarımız, hakkında bir icra takibi olmasa bile korkusundan inanıyor. Bu yönde bizim bilgilendirme çalışmalarımız devam ediyor. Güvenli internet sitelerinden alışveriş yapsınlar, kapora adı altında bir para gönderimi yapmasınlar." "DEVLET KESİNLİKLE PARA İSTEMEZ" "Devlet kesinlikle para istemez" diyen Sarıyıldız, soruşturmayı yürüten polisin, vatandaşı en yakın karakola davet ederek ifadesini aldığını söyledi. Sarıyıldız, vatandaşlardan bu tarz durumlarla karşılaşmaları halinde en kısa sürede 112'yi arayarak bilgi vermelerini istedi.

2 yıl önce

Katar: Avrupa'ya gaz tedarikinde Rusya'nın yerini alamayız

Katar Enerji Bakanı Saad el-Kabi yaptığı açıklamada Katar ya da başka bir ülkenin Rusya'nın Avrupa'ya sağladığı gazı LNG olarak sağlamak için yeterli kapasitesi bulunmadığını söyledi. Katarda üretilen doğalgazın büyük bir kısmının uzun dönemli kontratlarla Asyalı alıcılara bağlı olduğunu belirten Saad el-Kabi, Katar'ın doğalgaz hacminin yalnızca yüzde 10-15'inin Avrupa'ya ihraç edilebileceğini dile getirdi. Bloomberg HT'de yer alan habere göre, Kabi, "Rusya Avrupa'nın ihtiyacının yüzde 30-40'ını sağlıyor. LNG ile bu açığı kapatabilecek tek bir ülkenin olduğunu düşünmüyorum" dedi. Kabi'nin LNG tedariğiyle ilgili değerlendirmesi Avrupa'nın enerji güvenliğiyle ilgili endişeleri daha da artırdı.

2 yıl önce

Adalet Bakanlığı, Birleşik Arap Emirlikleri'nden, hakkında kırmızı bülten çıkarılan Sedat Peker'in Türkiye'ye iadesi amacıyla geçici tutuklanmasını talep etti

https://twitter.com/genelgundem/status/1496392367171112962?s=21 Interpol, Sedat Peker hakkında 194 ülkede kırmızı bültenle arama kararı çıkarmıştı.

1 2 ... 587 588 589 590 591 592 593 ... 947 948
Server Error
500
Server Error