25 Nisan Perşembe 2024
2 yıl önce

Ülkü Ocakları'na 'terör örgütü' soruşturmasının altından FETÖ çıktı: Teklifi sunan vekil Enes Kanter ile görüşmüş

ABD Temsilciler Meclisi, Nevada vekili Dina Titus'un Ülkü Ocakları'nın "yabancı bir terör örgütü olup olmadığının araştırılmasını" teklifini onayladı. Tasarının yasalaşmasından sonra altı ay içinde, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın araştırmaya ilişkin raporunu ABD Kongresine sunması isteniyor. Söz konusu maddenin bağlayıcı olabilmesi için savunma bütçe yasa tasarısının Senato'da da aynı şekilde kabul edilmesi ve ABD Başkanı Joe Biden tarafından imzalanarak yasalaşması gerekiyor. TEKLİFİ SUNAN VEKİLİN FETÖ'CÜLERLE TOPLANTI YAPTIĞI ORTAYA ÇIKTI Öte yandan skandal kararın ardından bir kez daha FETÖ çıktı. Araştırma önergesini meclise sunan Titus'un, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in manevi oğlu olduğunu açıklayan Enes Kanter’le toplantı yaptığı görüntüler ortaya çıktı.

2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı: Gri kategorideki sözde bölge sorumlusu etkisiz hale getirildi

Bakanlıktan yapılan açıklama şöyle; Eren-13 Operasyonları kapsamında; kahraman Jandarmamız tarafından Şırnak ili Bestler / Dereler bölgesinde 22 Eylül 2021 tarihinde; J-SİHA/İHA ve Hava Kuvvetleri destekli, Jandarma Komando ve JÖH birliklerince gerçekleştirilen operasyonda; 2 terörist silahları ile birlikte etkisiz hale getirilmişti.    Etkisiz hale getirilen teröristlerden birinin sözde Şırnak bölgesinde Botan Eyaletinde sorumlu düzeyde faaliyet yürüten ve Terörden Arananlar Listesinde 500 Bin TL’ye kadar ödülle Gri kategoride aranan Zagros Cudi kod adlı Mehdi Uysal olduğu tespit edildi.   Teröristin katıldığı eylemler arasında; 2015-2016 yıllarında Şırnak Merkez İsmetpaşa ve Cumhuriyet mahallelerinde çukur / barikat eylemlerine aktif olarak katıldığı tespit edildi.    Bölgemizde halkımızın huzur ve güvenliğini sağlamaya yönelik operasyonlara, yine halkımızın desteği ile daha da güçlü ve kararlı bir şekilde aralıksız olarak devam edilecektir.

2 yıl önce

3600 ek gösterge çıkacak mı?

Soylu, Balıkesir'in Ayvalık ilçesindeki Vilayetler Evi'nde düzenlenen Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü Merkez ve Taşra Teşkilatı Hizmetiçi Eğitim Semineri Programı'nda yaptığı konuşmada, dünyanın hızla şehirleşme alanında ilerlediğini belirterek, bu değişime teknolojiden birçok alana kadar herkesin yaşayıp şahit olduğunu söyledi. Kurumların ve kişilerin değişimi ıskalama lüksünün olmadığını vurgulayan Soylu, şöyle konuştu: "Hem değişimi hem de dünyanın evrildiği noktayı hem de bu dünya içinde kendimizi doğru tanımlamalıyız. Farklarımızı, tehdit ve avantajlarımızı doğru olarak çözümlemek durumundayız. Mesela sizlerin konusu olan sivil toplumla alakalı olarak Batı ile aramızda şöyle bir fark var, Batıda sivil toplumun yükselişindeki temel motivasyon bilhassa İkinci Dünya Savaşı'nın etkisiyle devletlere bağlanan umutların boş çıkması ve o alanın doldurulmasına yönelikti. Bizde ise sivil toplum motivasyonunun kaynağı, güçlü devlet geleneği içinde sivil topluma dayanan ve sivil toplum için belki de bırakılan özgürlükçü ve demokratik bir alanın varlığıdır. Bu yüzden Osmanlı'daki loncalar, ayan ve vakıf gibi yapılardan oluşan sivil toplum-devlet ilişkisi, modern dünyada görülen sivil toplum ve devlet ilişkisine oldukça benzer. Hatta Osmanlı'daki vakıf sistemi halihazırda ülkemizdeki sistemle neredeyse tamamen aynı işleyişe sahiptir. Bu alanın gücü, buranın bir özgürlükler alanı olması kendine ait bir etki alanı olmasıdır. Bilhassa yoğun terör ve vesayet faaliyetlerinin olduğu ülkede bu alanın korunması meselesi elbette ki çok daha önemli hale gelir. Bu alanı istismar etmek isteyen yapılara, buraya sızmak isteyen ve burası üzerinde vesayete destek olmak isteyen yapılara karşı uyanık olunmalı. Bir şekilde sivil toplum alanının güvenliğini, buradaki demokrasi ve özgürlüğün güvenliğini sağlamak durumundayız." Soylu, terör örgütleri PKK ile FETÖ'nün, aşırı radikal grupların, marjinal yapıların hep sivil toplum alanını istismar etmeye çalıştığına işaret etti. Bugün PKK'nın, Türkiye içinde finans kaynağı bulmakta zorlanmasının temel sebeplerinden birinin belediyelerle ilgili aldıkları görevlendirme kararları olduğuna değinen Soylu, "Buna da çok itiraz ediyorlar ama bir taraftan da sivil toplum örgütleri üzerinden hem parayı hem insan kaynağının devşirmesinin, özellikle buradaki arkadaşlarımızın ortaya koyduğu iradeyle engellenmesidir. Bir taraftan belediyelerdeki insan kaynağı ve para kaynağının, lojistik kaynağının transferinin engellenmesi, diğer taraftan da sivil toplum marifetiyle onu istismar ederek, aslında demokrasi ve özgürlük alanını istismar ederek, aslında insanın kendine ait bir alan olarak bulduğu, girişimci olarak gördüğü o alanı istismar ederek bir terör örgütünü beslemek." değerlendirmesini yaptı. Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aynısı FETÖ... Hakkari'de veya Şırnak'ta kurulmuş henüz bir yıllık olan sözde çocuk ya da kadın derneklerine Norveç, Danimarka, bilmem ne krallığı veya Türkiye içinde bulunan büyükelçiliklerin, bizimle hiç ilgisi olmayan İskandinav ülkelerinden 1 milyon avro ya da 900 bin dolar gibi blok bağışların gitmesi, üstelik sadece bir yıl gitmesini, öncesinin ve sonrasının olmamasını.. Oysa biz sivil toplumla da uğraşıyoruz. Siz sivil toplum konusunda üstatsınız. Bir yıl olan bir bağış, öncesi olmayan, sonrası olmayan faaliyetleri izlenmeyen, faaliyetleri görülmeyen, desteklenen veya desteklenmeyen, bunun kesintili bir şekilde veya hiç olmadığı noktada bir kereliğine oluşabilir şekilde gündeme gelmesi elbette ki hem de binlerce kilometre öteden başka bir eylemin işareti fişeğidir. Tam da PKK'nın yığınak yaptığı başka bir zaman diliminde gitmesini kim acaba hangi normal gerekçeyle izah eder?" "PKK'NIN YAKIP YIKTIĞI MAHALLELERİ ONARIRKEN NİYE KİMSE BİZE 5 KURUŞ PARA GÖNDERMEDİ?" ABD'deki Chrest adlı vakıftan, Türkiye'deki 18 medya kuruluşu ve araştırma merkezine toplam 1,3 milyon dolar yardım geldiğini aktaran Soylu, şunları dile getirdi: "Dernek ve vakıfları anladık diyelim, bir medya kuruluşuna niye Amerika'dan yardım gelir? Onun gelişmesini istiyor olabilirler. Çok mu yardımseverler. PKK'nın 6-8 Ekim olaylarında yakıp yıktığı mahalleleri onarırken niye kimse bize 5 kuruş para göndermedi? İnsanların evlerini yapıyoruz orada. Altyapılarını, mahallelerini yapıyoruz. Neden göndermedi? Görevlendirme yaptığımız belediyeler yol yaparken, park yaparken, kültür merkezi yaparken, köprü yaparken, çocukları oyun alanı yaparken neden Amerika'dan, Avrupa'dan, İskandinav ülkelerinden 5 kuruş para gelmedi. Biz İdlib'de yardım kampanyası düzenlerken, Afrika'da su kuyuları açarken ne hikmetse bu ülkelerden hiç kimse bizi arayıp, '5 avro da biz gönderiyoruz' demedi. Bu Chrest Vakfının yazar çizer takımı var ya Türkiye'deki eşek yüküyle para alıp da bu ülkenin yöneticilerine küfreden, istiskal etmeye çalışan, aşağılamaya çalışan kişiler var ya ben onların böyle neler yazdıklarını son 4 yılda tamamen çıkartırdım. İnsan olsalar utanırlar ama onlar insan değiller. Buna emin olunuz. Elin oğlu seni parasıyla kullanacak. Seni ülkene ve ülkenin bütün attığı adımlara karşı istediği gibi söz söylettirecek, bu ülkenin bayrağına bu ülkenin değerlerine değil başka ülkenin bayraklarına ve değerlerine tabi olacaksın sonra da adın aydın gazeteci yazar olacak. Ciğerleri 5 kuruş etmez. Karakterleri 5 kuruş etmez insanlar. Onun için işimiz çok zor. Avrupa'dan Amerika'ya kadar tüm Batı avrolarını, dolarlarını siz denetlediniz, LGBTİ derneklerine akıttılar. Türkiye'nin bir eksiği bu muydu? Neden? Aile yapımızı tarumar etmek için. Değerlerimizi ortadan kaldırmak için en demokratik, en özgürlükçü ve en katılımcı alanımızı kullanmaya çalıştılar. Keza FETÖ aynı yöntemleri bu sefer ters bir akışla kullandı. Buradan kadınların bileziklerine varıncaya kadar toplayıp, yurt dışındaki kasalarını gönderdiler. ByLock yazışmalarının deşifresinden hatırlayalım. Milyon dolarlar havada uçuşuyordu. Kurdukları veya sızdıkları farklı yapılarla öğrenci yurtlarından derneklere kadar her yerden, teşbihte hata olmaz, her yerden bunu yapmışlar, hortum gibi çekmişler." Bakan Soylu, sivil toplum alanındaki bu kapasiteyi doğru tahlil edip, her türlü istismardan, örgütsel faaliyetten, ülkenin güvenliğine, ahlakına yönelik bir hazırlık içinde olanların yuvalanmasından korunması gerektiğine dikkati çekti. Siyasetin içinde olan aktörlerin bu yapılarla yan yana durup durmadıklarının, onlara cesaret verip vermediklerinin de iyi tahlil edilmesi gerektiğini anlatan Soylu, şöyle devam etti: "Mesela bugün Sayın Kılıçdaroğlu birtakım ifadeler kullanmış. Polisimizin 3600 meselesi üzerinden güya eleştiri yapacak. Doğrudur. 3600 ek gösterge bizim taahhüdümüzdür. Taahhüdümüzün de sonuna kadar arkasındayız ve gerçekleştireceğiz. Bundan herhangi bir şekilde sarfınazar etmemiz mümkün değildir. Bu sözümüzü de yerine getirmek için Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla arkadaşlarımız çalışıyorlar. Ancak lafa burada girip, son yıllardaki başarılarıyla huzurumuzu, güvenimizi en üst seviyeye çıkartan Türk polis teşkilatını siyasetin içine çekmek, onu siyasetin bir aracı gibi göstermek Kılıçdaroğlu'na yakışmamıştır. Doğru bir yaklaşım değildir. Yıllarca bu tahrikleri orduya yaptılar. Türk Silahlı Kuvvetlerine, kahraman ordumuza. Artık bu alışkanlıkları bıraksınlar. Fitne siyasetini bıraksınlar. Bunun üzerinde de yine İstanbul'daki eski İnönü Stadyumu'ndaki saldırıdan dolayı, PKK'nın katliamından dolayı şehit olan polislerimiz, oradaki diğer şehitlerimizle alakalı da çok abes bir cümle kullandı. Dedi ki beni de itham ederek 'Bu paranın üstüne çöktüler' dedi. Böyle bir şey söz konusu değil. Bizim çok nazik yerimizdir burası. Şehit aileleri, gazilerimiz ve gazi ailelerimiz için biz her şeyimizi feda etmeye hazırız. Onların evlatları ve kendileri bu ülke için her şeyi feda ettiler. Onu böyle ucuz bir siyaset malzemesi haline getirmenin edepten yoksunluk olduğunu düşünüyorum." Bakan Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik şu ifadelere yer verdi: "Sayın Kılıçdaroğlu, biz bu dünyanın da öteki dünyanın da hesabını yaparız. Şehitlerimizin bize emaneti olan şehit ailelerimizin, gazilerimizin ve gazi ailelerimizin her zaman emrine amadeyiz. Ne ihtiyaçları varsa da Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla tüm devlet emirlerine amadedir. Biz bir yere çökmüş değiliz ama biz senin nereye çöktüğünü biliyoruz. Sen FETÖ'nün kasetiyle bir partiye çöktün, hala devam ediyorsun. Bunlar yanlış işlerdir. Bu alanlara girmek doğru bir yaklaşım değil. Ucuz siyaset manevralarıdır. Kahraman polisimize 'katil polis' diyenlerle iş birliği tutan ben değilim, sen ve senin arkadaşların. 'Polis devleti' deyip polisimizi tahrik etmeye çalışan anlayış da tam senin zihniyetinin anlayışıdır, bizim anlayışımız değildir. Demişim ki 'Polisimiz kendi görevini para için yapmaz.' Çünkü polislik şerefli bir meslektir, karakterli bir meslektir, vatansever bir meslektir. Hiçbir anne ve baba oğlunun kaç lira maaş aldığına bakmaz. Onun giydiği kıyafetin ve üniformanın namusuna, şerefine ve onuruna bakar. Ne demek istediğimi sizin mahalle anlayamaz. Sayın Kılıçdaroğlu senin konuştuğun adamlar da anlayamaz. Doğru, Türk polisi PKK'yı, DHKP-C'yi uyuşturucu tacirlerini sevmez. Çünkü yıllarca bu yapılarla mücadele etmiştir, şehitler vermiştir. Dolayısıyla PKK ve PYD'nin siyasi sözcüsü olan yapıları meşrulaştıranları da meşrulaştırmaya çalışanları da DHKP-C'lileri hapishanede bir kahraman gibi ziyaret edenleri de sevmez. Polisin hakkını savunacaksa önce onun sevmediklerinden kendini sıyırsın oradan bağımsızlığını kazansın ondan sonra da söyleyeceği sözü varsa söylesin. Hem bu yapılarla dirsek temasında olacaksın hem PKK'nın siyasi koluna 'meşrudur' diyerek arka çıkacaksın hem de dönüp bu alanı istismar etmeye çalışacaksın.* 3600 EK GÖSTERGE NEDİR?
 Memurların emekli olduklarında alacakları emekli aylıkları ile emekli olurken alacakları emeklilik tazminatının hesaplanmasında çeşitli göstergeler kullanılıyor. Bu göstergeler ise hesaplamayı dolayısıyla da maaşı ve tazminatı otomatik olarak etkiliyor. Ek göstergenin 2200'lerden 3600'lere çıkması durumunda emeklilik tazminatı ve emeklilik maaşında artış öngörülüyor.

2 yıl önce

Sedat Peker’in psikolojisi iyice bozdu

Hakkında yakalama kararı bulunan firari Erk Acarer’i eleştirdiği için Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’yi hedef alan organize suç örgütü elebaşı Peker çok geçmeden Bidirici’den, “Yaşadığım şartların üzerime yüklediği fazlaca gerginlikten dolayı gazeteci Sayın Faruk Bildirici’yi eleştirirken nezaket sınırını biraz aşmış olabilirim. Bu yüzden kendisinden özür dilerim. Erk Acarer’e haksızlık yapıldığına inandığım için böyle davrandım.” diyerek özür diledi. “Örnek alınacak bir insan değilim” Öte yandan, organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’i “temiz toplum savaşcısı” olarak niteleyen Sözcü Gazetesi Uğur Dündar’a “Uğur Ağabey (Dündar) geçtiğimiz günlerde bir tweet paylaştı. Halkın beni artık suç örgütü olarak değil de temiz toplum savaşçısı olarak gördüğünü söyledi.Ben kendisine teşekkür edip temiz toplum savaşçısı olmadığım anlamına gelecek sözler söyledim. Ancak verdiğim bilgilerin 40 yaş altı arkadaşlarımızın gelecekte kuracakları yeni bir sistem için faydası olacağına inandığımı yazdım.Ben 40 yaş altı kardeşlerime tekrardan söylüyorum,temiz toplum savaşçısı değilim,örnek alınacak bir insan değilim.” dedi. Peker’in “Temiz Toplum” hakkındaki yorumu Organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker, Türkiye Cumhuriyeti’ne iftira attığı videolarda “Temiz Toplum” kavramıyla ilgili “İnsanın üzerine kurulan sistem hiç değişmez… solcular geldiğinde ‘temiz toplum, bağırsakları temizliyoruz’ dediklerinde arkaya bakın kesin bir film vardır.” demişti.

2 yıl önce

Suç örgütü elebaşı Peker, PKK’lılarla program yapan sözcüsü Acarer’i eleştiren Medya Ombudsmanı Bildirici’yi hedef aldı

Türkiye Cumhuriyeti’ne türlü iftiralarda bulunan Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) firari olarak yaşayan organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker, hakkında yakalama kararı bulunan, yaşadığı memlekette terör örgütü PKK’lılarla aynı televizyon kanalında Türkiye Cumhuriyet’ini eleştiren sözcüsü Erk Acarer’i eleştiren Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’yi hedef aldı. Twitterlerinde, Türkiye Cumhuriyeti’ni terör örgütü DEAŞ’a yardım etmekle suçlayan, terör örgütü PKK/PYD'nin 'diplomatik maske'si Salih Müslüm ile canlı yayına katılan sözcüsü Erk Acarer’den ‘namuslu bir gazeteci’ diye bahseden organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker, Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’yi “Erk Acarer’in bu namuslu tavrını Z kuşağı gelecekte saygıyla anarken Faruk Bildirici gibi kişileri ise nasıl anacaklarını hep beraber göreceğiz.” şeklinde hedef aldı. Öte yandan, her fırsatta kendisin akıllı olduğunun vurgulayan fakat giriştiği operasyonda satışa gelen Peker, Medya Ombudsmanlığı’nın atama ile belirlenen bir makam olmadığını meslekte tecrübeli kişilere bir yakıştırma olduğunu bilmediği görüldü. Medya Ombudsmanı nedir? “Gazetecilikte ombudsman, halk temsilcisi, halkın sözcüsü ve koruyucusu demektir. Yayın yoluyla haksızlığa uğrayanları temsil eder. Birçoğunun, gazetelerinde köşesi vardır. 1967'de ABD'de ilk defa uygulamaya başlamıştır.”

2 yıl önce

Afetler için mobil uygulama geliyor

Bakan Soylu, Türkiye Belediye Birliği tarafından alınan 5 mobil mutfak TIR'ının AFAD'a teslim edildiği ve kentsel arama kurtarma ekiplerine akreditasyon sertifikalarının verildiği törene katıldı. AFAD'da düzenlenen törende, AFAD Başkanı Yunus Sezer, Türkiye Belediyeler Birliği ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile AFAD çalışanları ve belediyelerin arama kurtarma ekipleri yer aldı. Burada konuşan Bakan Soylu, her afet sonrası afet içinde ve sonrasında yaptıkları faaliyetin özetini çıkardıklarını, hangi tecrübeler ile karşı karşıya kaldıklarını değerlendirdiklerini söyledi.  'BELEDİYELER BİRLİĞİNDE AFET EĞİTİMİ ALAN KİŞİ SAYISI 753 BİN' 2021 yılını afet eğitim yılı ilan ettiklerini hatırlatan Bakan Soylu, "Türkiye Belediyeler Birliği gibi onlarca kurumla, sendikalardan Türkiye Odalar Borsalar Birliğine kadar onlarca kurumla protokol imzaladık. Sadece Belediyeler Birliğinde afet eğitimi alan kişi sayısı 753 bin kişi. Yılbaşından bugüne kadar toplamda 29 milyon 650 bin kişiye yüz yüze eğitim verdik. 13 milyon kişi bu konudaki eğitim videomuzu izledi. Demek ki karşı karşıya kaldığımız birtakım afetlerin bize öğrettiklerini afet alanında bırakmıyor, tam tersi Allah korusun bir daha karşı karşıya kalırsak el birliğiyle neleri yapmamız lazım geldiğini ortaya koyuyoruz. Özellikle il afet risk azaltma planlarımız var. Şu anda bu risk azaltma planlarımız 7 vilayetimizde bitti. Yıl sonuna kadar 81 vilayetimizin il afet risk planları tam anlamıyla bitmiş olacak" diye konuştu. 'YÜZDE YÜZÜNÜ TAMAMLADIK' Bakan Soylu, en son Kastamonu, Sinop ve Bartın'da afet yaşadıklarını anımsatarak, "2 bine kadar aracın maliyetlerinin yüzde 70-75'ini karşıladık ve tamamladık. Araçlar pert oldu, denize, dereye sürüklendiler veya hasar gördüler. Yaklaşık 1500'ün üzerindeki iş yeri sahibinin yine hasarlarının yüzde yüzünü tamamlamış olduk. Ortalama, kiminin 2 milyon, kiminin 3 milyon, kiminin 4 milyona kadar, kiminin 50, 150, 350 bin liraya kadar hasarlarının tamamını karşıladık ve bitirdik. Dünyanın hiçbir yerinde bunun örneği söz konusu değildir" ifadelerini kullandı. 'ÇOK BÜYÜK İŞE YARAYACAK' Bakan Soylu, deprem ve afet durumları için hazırlanan mobil uygulamanın tamamlandığını belirterek, şunları kaydetti: "Mobil bir program yaptık, programımız hazır, bitti. Tüm telefon operatörleriyle beraber mutabakatımızı sağladık. Programımız AFAD'da büyük işe yarayacak. Deprem oldu; deprem olur olmaz programımız bize ne yapacağımızı hatırlatacak. Bizi hemen alacak, navigasyonla toplanma alanına götürecek. Enkazın altında ya da zorlu bir yerde kaldık, oradan hemen bizim 10 kişiye aramamızı temin edecek, lokasyonumuzun nerede olduğunu teknik cihazlarımızla bulabilme kabiliyetine sahip olacak. Bu da bir ihtiyaçtan çıktı. Elazığ ve İzmir depreminde trafik alt üst oldu. Bizim burada mümkün olduğunca bu afet uygulamasını tüm vatandaşlarımızın telefonlarına yükleyeceğiz, yükledikten sonra bir afet durumunda karşı karşıya kalındığında direk telefonlara değil, afet uygulaması üzerinden en çabuk bir şekilde yakınlarına ulaşabilecek anlayışı gerçekleştireceğiz." 'İNSANLAR YARDIM ETMEK İSTİYOR' Bakan Soylu, bazı kişilerin kendilerine 'Niye bağış topluyorsunuz?' şeklinde sözler söylendiğini belirterek, "İnsanlar yardım etmek istiyor. Telefon açıyor, diyor ki; 'Ben nasıl yardımcı olayım'. Bizim gelen bağışları koordine etme gibi sorumluğumuz var ama aynı zamanda yapılacak bağışları da yönlendirme gibi bir sorumluğumuz var. Şu anda 946 milyona ulaştı en son. Bugün de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Memur-Sen yardım yapacak. Katar toplam 30 milyon dolar yardım yaptı. Kuveyt 5 milyon dolar AFAD'a, 5 milyon dolar Kızılay'a yardım yaptı" dedi.

2 yıl önce

Gazeteci Uğur Dündar suç örgütü elebaşı Sedat Peker’i övmek için para mı aldı?

Yılmaz twitter hesabından Uğur Dündar hakkında, “Yıllar önce şimdi hayatta olmayan Mehmet Ali Yaprak ile bir röportaj yapmıştım. Gaziantep'te yaşıyordu ve bana, "İstanbul'dan gelen ünlü bir gazeteciye hakkımda haber yapmaması için servet ödedim. Bu adam ülkede en fazla namustan meslek ahlakından bahseden biri" demişti...” dedi. https://twitter.com/bilgen1973/status/1442971051751874560?s=21 Özdil de Dündar hakkında benzer iddialarda bulunmuştu Geçtiğimiz aylarda Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Uğur Dündar’ın kurucuları arasında yer aldığı Artı 1 TV’nin kuruluşunu Sezgin Baran Korkmaz’ın finanse ettiğini iddia etmişti. Canlı yayında Yılmaz Özdil’e cevap veren Uğur Dündar canlı yayında ağzını bozmuş ve aynı gazetede çalıştığı Özdil’i çok ağır ifadelerle tehdit etmişti. Peker’den de para mı aldı? Son dönemde adı akçeli işlerle anılan Uğur Dündar’ın, yalnız kalan organize şu örgütü elebaşı Sedat Peker’i övmesi karşılığında para alıp almadığı merak konusu… Meslektaşlarından kınama Gazeteci Zeynel Lüle, Uğur Dündar’ın son dönemdeki Peker çıkışını kastederek “Son dönemlerde bazı meslek büyüklerimiz dahil 'Peker hayranlığı' başladı. Onun suç örgütü lideri olduğunu unutmayalım. Söyledikleri doğru, çünkü bizzat içinde. Savcılar dikkate almasa da biz alıyoruz. Ama 'halk kahramanı güzellemesi' yapmaya gerek var mı?” dedi.

2 yıl önce

İstanbul'u kana bulayacaklardı: Otogarda bombayla yakalanan PKK'lı teröristlerin iddianamesi tamamlandı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "İstanbul polisi çok önemli bir katliamı önledi" şeklinde kamuoyuna duyurduğu olayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığını yürüttüğü soruşturma tamamlandı. 28 Nisan tarihinde meydana gelen olayda, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü 15 Temmuz Demokrasi Otogarında tavırlarından şüphelendiği 2 kişiyi durdurmak istemiş şüphelilerden Ramazan A. elindeki çantayı yol kenarındaki araç altına atıp kaçmaya başlamıştı. Polislerin şüphelileri kovalaması sonucu çanta içerisinde 5 kilogram civarında patlamaya hazır 4 adet uzaktan komutalı 2 adet zaman ayarlı toplam 6 adet plastik patlayıcı madde ele geçirilmişti. Emniyet güçleri tarafından gözaltına alınan İbrahim Z., Ramazan A., ve Yaşar S.'nin alınan ifadelerinin ardından çıkarıldıkları nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Savcılık tarafından şüpheliler hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. KAÇAK SİGARA İÇERİSİNDE 5 KG BOMBA Hazırlanan iddianamede sigara paketleri içerisine gizlenmiş halde bulunan el yapımı 5 kilogramlık bomba bulunduğu, söz konusu bombanın Esenler otogarında durumundan şüphelenilen kişiler tarafından taşındığı ve ele geçirildiği anlatıldı. İddianamenin devamında, şüphelilerin para kazanmak amacıyla silah taşımacılığı yapmak için şüphelilerin Esat K., isimli kişinin kendilerini aramaları sonucu harekete geçtikleri ancak patlayıcı madde taşıdıklarını bilmedikleri anlatıldı. 100 DOLAR'A BOMBA TAŞIDILAR İddianamede Esat K, isimli kişinin Yaşar S'yi arayarak Harem'de kendisine ait olan bir paket olduğunu, paket içerisinde silah bulunduğunu Yaşar S'nin paketi alması durumunda 100 dolar kazanacağı teklifinde bulunduğu ifade edildi. Yaşar S'nin teklifi kabul etmesi üzerine olay yerine İbrahim Z. ve Ramazan A. isimli kişileri gönderdi. İki şüpheli Yaşar S, tarafından kendisine gönderilen fotoğraftaki şahsa teslim aldıkları poşeti teslim etmek için harekete geçti. POLİS ÇEVİRİNCE ÇANTAYI ATIP KAÇTILAR Poşetle birlikte Esenler otogarına korsan taksi ile gelen İbrahim Z., ve Ramazan A., otogar polislerinin dikkatini çekince yanlarında bulunan bomba yüklü çantayı atarak kaçamaya başladı. Polisler kovalaması sonucu yakalanan 3 şüpheli, para karşılığında silah taşıyacaklarını düşündüğünü bu nedenle çantayı teslim aldıklarını söz konusu çantada silah olduğunu bomba olduğunu bilmediklerini polislerden çantada silah olduğunu düşündüklerini için kaçtıklarını ifade ettiler. Haklarında 'Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma veya El Değiştirme' ve 'Örgüt Üyesi Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşleme' suçları kapsamında 18 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlenen 3 şüphelinin olay günü bomba yüklü çantayı aldıktan sonra harekete geçtiği görüntüler dosyaya delil olarak sunuldu. Görüntülerde şüphelilerin taksiye bomba yüklü çantayla bindikleri ardından Esenler otogarında inerek polisin takibi sonrası açmaya başladıkları görülüyor.

1 2 ... 708 709 710 711 712 713 714 ... 948 949
Server Error
500
Server Error