20 Nisan Cumartesi 2024

HDP’nin içindeki çatlak ne anlama geliyor?

HDP’nin içindeki çatlak ne anlama geliyor?

Son dönemde HDP içerisindeki çatlak giderek daha da derinleşiyor. HDP'nin gidişatından hem Kürt milliyetçileri hem de muhafazakarlar rahatsız durumda. Yeni Şafak Gazetesi yazarlarından Mehmet Acet, konuyu bugünkü köşesinde ele alırken, “Ancak, HDP temsilcilerinin içeriden gelen “PKK ile araya mesafe koyun, Türkiye partisi olun” çağrılarına verdiği tepkiye bakılırsa, ders çıkarmaya pek de niyetleri olmadığı görülüyor.” görüşünü savundu.

 

Yeni Şafak yazarının bugünkü yazısı şöyle:

 

“HDP içinden gelen sorgulamalar ne anlama geliyor?

 

HDP’nin PKK’dan uzaklaşıp terörle araya mesafe koyması ve Türkiyelileşmesi gibi iki ana başlıktan oluşan, zaman zaman kendisini tekrar eden bir tartışma konusu var malum.

En son bu parti içinde siyaset yapmışlığı olan Altan Tan ve Ayhan Bilgen’in açıklamaları üzerinden aynı konu yeniden gündeme geldi.

Eski HDP Milletvekili Altan Tan Hürriyet Gazetesi’ne konuştu, özetle şunları söyledi:

“HDP, PKK’ya karşı tavrını net bir şekilde söylemesi lazım. Türkiye kamuoyunu da bu konuda ikna etmesi lazım. Legalite ile illegalite arasında kalın bir çizgi çizmeli. İkincisi HDP, Türkiye’nin bütün sorunlarıyla ilgilenmesi lazım.”

6/8 Ekim soruşturmasından tutuklu yargılanan HDP’nin eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in sözleri de dikkat çekiciydi.

O da, kurduğu cümleleri soru kipine dönüştürmeniz halinde “Neden kimse bizimle yan yana gözükmek istemiyor” anlamına gelecek bir değerlendirme/sorgulama yaptı.

Şöyle dedi:

“Bugün itibarıyla HDP, kendi geleceği ve ülkenin geleceğini ittifak stratejilerine endekslemiş görünmekle birlikte, hiçbir parti kendisiyle açık ittifak yapmayı göze alamamaktadır.”

Bu iki ismin HDP’nin geleneksel siyasi çizgisinde olmayıp sonradan partiye katılmış isimler olduğunu hatırlatalım.

Bu nüans önemli. Çünkü bu haliyle Altan Tan ve Ayhan Bilgen’in ‘sorgulayıcı’ bir tutum sergilemeleri, HDP’nin geneli için benzer bir yorum yapmayı zorlaştırır.

Ama bu böyle diye, buradan parti içinde başka isimlerin benzer bir sorgulama içinde olmadıkları anlamı da çıkmaz.

2015 Haziran seçimleri öncesi parti grubunun marjinal sol gruplara ‘peşkeş çekilmesinin’ parti içinde ‘gelenekten gelenleri’ ciddi ölçüde rahatsız ettiğini, bu rahatsızlığın bugün için de varlığını koruduğunu biliyoruz.

Tan ve Bilgen’in açıklamalarından sonra HDP’den nasıl bir cevap geleceği merak konusu oldu.

O cevap parti sözcüsü Ebru Günay’dan geldi.

Günay, öfkeli bir dille şöyle dedi:

“HDP’de rant arayan ama aradığı rantı bulamayan isimler üzerinden HDP’yi kriminalize edemezsiniz. HDP’nin illa bir yerle bağını arıyorsanız biz söyleyelim, bizim tek ve en sağlam bağımız halkımızladır.”

Dün Kanal 7’de yaptığımız programda AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un da dile getirdiği gibi, aslında HDP’nin PKK ile arasında mesafe koyması ve bir Türkiye partisi gibi hareket etmesi için, şartlar bugün için de müsait.

Numan Bey, kendisi de bu konuda çok umutlu olmadığını söylüyor ve değerlendirmesini “Çıkmadık candan ümit kesilmez” rezervini koyarak yapıyor.

Kendisi, Tan ve Bilgen’in çağrılarına dönük soruma cevap verirken özetle şunları söyledi:

“Bu iki siyasetçi de geç kalmış da olsa çağrı yapıyorlar. Bu çağrıların gerçekleşmesi için müsait bir ortam var. Ben çok ümitvar değilim ama ‘Çıkmayan candan ümit kesilmez’ denir. Kendilerine oy veren seçmen bile artık terör örgütlerine lanet ediyor. Diyarbakır Anneleri’nin feryadı bunun bir sonucudur. Onların evlatlarını dağa kaçıranlar terör örgütleri değil mi? Bunlara zemin hazırlayanlar emperyalist ağababaları değil mi?”

HDP’nin Türkiye partisi gibi hareket etmek yerine PKK’nın siyasi uzantısı gibi davrandığına dair ‘acı hatıralar’, bugünlerde 6/8 Ekim olaylarıyla ilgili soruşturmalar nedeniyle tekrar hatırlandı.

6 Ekim gecesi (2014) parti yönetiminin, içinde “Bundan böyle her yer Kobani’dir” ifadesi de geçen çağrısının nasıl bir vandalizme dönüştüğünü hatırladık.

O dönemde, Suriye’deki ‘Rojava projesini’ Türkiye’ye taşıma fikri, PKK kadar HDP’nin de gözünü karartmıştı.

Türkiye partisi olmak şöyle dursun, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne isyan bayrağı açan bir tutum geliştirdiler.

2015 yazında hendek kazıp terör estirilirken, ellerine megafonlar alıp “Biz artık buralarda devlet kurumlarını tanımıyoruz. Kendi kendimizi yönetmek istiyoruz” diyenler yine HDP yöneticileri tarafından koruma altında tutuldular.

Sonrasında neler olup bittiğini biliyoruz.

PKK’nın ‘Rojava projesini’ Türkiye topraklarına taşıma fikri hayat bulamadığı gibi, Ankara’nın teröre kaynağında müdahale politikası sayesinde bu proje ‘kendi kaynağında’ bile güçlenip serpilme imkânı bulamadı.

Suriye’nin kuzeyine yapılan operasyonlarla hançer darbesi gibi üç darbe indirildi ve PKK artık Türkiye’de tutunmak şöyle dursun, Suriye’de bile rahat hareket edemiyor.

Numan Bey, “HDP’nin geldiği siyasi geleneğin yaşadığı serüven var. Onların da çok tecrübelenmiş olmaları, ders çıkarmış olmaları lazım” derken biraz da şu geride kalan 5-6 yılda olup bitenleri referans gösteriyor. Ancak, HDP temsilcilerinin içeriden gelen “PKK ile araya mesafe koyun, Türkiye partisi olun” çağrılarına verdiği tepkiye bakılırsa, ders çıkarmaya pek de niyetleri olmadığı görülüyor.”

Yeni Yorum