29 Mart Cuma 2024
2 yıl önce

Nusaybin'de 2 mahalle karantinaya alındı

İlçe Hıfzıssıhha Kurulu tarafından alınan kararla artan koronavirüs vakaları nedeniyle Bahçebaşı ve Çatalözü mahallelerinin 14 gün boyunca karantinaya alındığı bildirildi. Karantinaya alınan mahallelerin girişlerinde jandarma ekipleri görevlendirildi. İhtiyaçların giderilmesi için Nusaybin Belediyesi ekipleri görevlendirildi. İlçe Sağlık Müdürlüğü ise karantina süresince aşı sırası gelenlere, mobil aşı ekiplerince aşılarının evlerinde yapılabileceğini duyurdu.

2 yıl önce

'Öğrencilerle ilgili ne aşı ne PCR zorunluluğu var'

Milli Eğitim Bakanı Özer, gündeme ilişkin merak edilen soruları TRT Haber'de yanıtladı. Bakan Özer'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle: 'Okullarımızın açılması için çok kapsamlı bir rehber hazırladık' Okullarımızın yüz yüze eğitime açılması için Sağlık Bakanlığı ile birlikte alınması gereken önlemlerle ilgili çok kapsamlı bir rehber hazırladık. Öğretmenlerimize de bilgilendirme ve farkındalığı artırmak için ciddi bir eğitim verdik. Git be kardeş 'Bir haftada 198 sınıfta yüz yüze eğitime ara verildi' Türkiye'de aktif kullanılan derslik sayımız 850 bin. Yüz yüze eğitimden sonra bir hafta içinde 850 bin sınıftan 198'inde vaka veya yakın temas nedeniyle yüz yüze eğitime ara verildi, ancak uzaktan eğitim kesintisiz şekilde sürüyor. Vaka nedeniyle tatil edilen hiçbir okul yok. 'Okullarımızın açık kalması için her türlü tedbir alınacak' Tüm okullarımızda uyulması gereken kuralları belirledik. Okullarımızın açık kalması için her türlü tedbir alınacak. Vakaların yaygınlaşması durumunda okulla ilgili değil sınıfla ilgili karar alacağız. Okullar açık kalmaya devam edecek. '200'e yakın okulumuz ikili eğitime geçti' 200'e yakın okulumuz ikili eğitime geçti. Problemin olduğu okulda ikili eğitime geçilebilir. Vakanın olduğu yere göre esneklik sağlayacağız. 'Öğretmenlerin aşılanma oranı Türkiye ortalamasından yüksek' Aşı gönüllülük esasına dayalı olmasına rağmen öğretmenlerin aşılanma oranı Türkiye ortalamasından yüksek. En az bir doz aşı olan öğretmen oranı yüzde 91'e çıktı. İki doz aşı olan öğretmenlerin oranı yüzde 78. Öğretmenlerimiz sadece kendi sağlıkları için değil toplumda örnek olma açısından da çok başarılılar. 'Öğrencilerle ilgili ne aşı ne PCR zorunluluğu var' Öğrencilerle ilgili ne aşı ne PCR zorunluluğu var. Velinin rızası olmadan çocuğa PCR testi yapılmayacak. 'Okulların açık kalması milli güvenlik meselesidir' Okulların açık kalması milli güvenlik meselesidir. Şimdi el birliği yapma zamanı. Okulların en son kapanan yerler olması için tüm vatandaşlarımızın fedakarlık yapması gerekiyor. 'Süresi geçmemiş olan tüm adaylara başvuru hakkı tanıdık' (15 bin yeni öğretmen atanacak) Şu andaki öğretmen sayımız 1.2 milyon. Cumhurbaşkanımız eğitimin kalitesinin artması yönünde gereken her türlü desteği veriyor. Biz adil olmak durumundayız. Milli Eğitim Bakanlığı olarak 2020 ve 2021 KPSS'sine giren tüm öğretmen adaylarımıza bu şansı tanıdık. Süresi geçmemiş olan tüm adaylara başvuru hakkı tanıdık.

2 yıl önce

Pfizer'den Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci hakkında itiraf geldi! Meğer ilk aşı teklifini reddetmişler

Koronavirüs tüm dünyada maddi ve manevi kayıplara yol açmaya devam ederken,  mRNA teknolojisi ile Pfizer-BioNTech ortaklığında üretilen aşı milyonlara umut oldu. Dünya genelinde bugüne kadar uygulanan aşı sayısı 5 milyarı geçerken, aşı şirketleri zaman zaman yaşadıkları süreçleri paylaşıyor. PFİZER'DEN AŞI İTİRAFI Son olarak ilaç devi Pfizer'den aylar sonra şaşırtan bir itiraf geldi. Pfizer yetkililerinin, koronavirüs pandemisinin kısa sürede sona ereceğini düşündükleri için aşı üretmeyi ilk etapta reddettikleri öğrenildi. "BU İŞ YÜRÜMEYECEK" Pfizer’in Baş Aşı ve Bilim Sorumlusu Dr Phil Dormitzer BioNTech’in kurucuları Dr Uğur Şahin ve eşi Dr Özlem Türeci ile aralarında geçen görüşmeyi anlattı. Pfizer yöneticileri virüsün hızla kontrol altına alınacağını düşündüğü için başta aşı geliştirme fikrini reddetti. Ancak Dr Uğur Şahin ve eşi Dr Özlem Türeci, zamanla birlikte bu ön görünün beklendiği gibi gelişmediğini fark edip, aşı geliştirme fikrini ortaya attı. Ancak firma görevlileri bile ikilinin bu çabasına ‘Arkadaşlar bu iş yürümeyecek’ yanıtını verdi. PES ETMEDİLER Şahin ve Türeci'nin önerdiği mRNA teknolojisi, Pfizer’in başkan yardımcısı ve baş bilim sorumlusu olan Dr. Phil Dormitzer tarafından ''fazla deneysel'' bulundu. Ancak Türeci ve Şahin ilk denemelerinin olumsuz yanıt almasına rağmen bu projeyi savundu. Pfizer yetkililerinin fikrini değiştirmek için zamanla yarışan Türeci ve Şahin, bir ay sonra şirketi ikna ederek anlaşmayı imzaladı. Türeci ve Şahin’in yaklaşık 720 milyar TL değerindeki şirketi BioNTech’in Pfizer işbirliğiyle geliştirdikleri 1.4 milyar doz koronavirüs aşısı 120’den fazla ülkeye gönderildi. ISRARLARI MİLYONLARI KURTARDI Uğur Şahin ve Özlem Türeci'nin ısrarları sonucu bugün Pfizer-BioNTech aşısı milyonlarca insanın hayatını kurtarıyor. Açıklanan rakamlara göre, koronavirüs aşısı olmayanların hastalığa yakalanma riskinin 4,5 kat fazla olduğu belirtilirken, ölüm riskinin ise 11 kat fazla biliniyor.

2 yıl önce

Dünya tıp literatüründe bir ilk! Covid-19 akciğer kanserini taklit etti

Kent dışında çalışan N.T.'nin, göğüs ağrısı şikayetiyle gittiği hastanede çekilen tomografisinde sağ akciğerinde 4 santimetre çapında tümör tespit edildi. Kanser olabileceği şüphesiyle yapılan ileri tetkikler sonrası N. T.'ye akciğer kanseri teşhisi kondu ve acil ameliyat kararı verildi. Bunun üzerine N.T., ameliyat için memleketi Kahramanmaraş'a geldi. Sütçü İmam Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Fatoş Kozanlı da tomografi ve test sonuçlarına göre N. T.'ye akciğer kanseri teşhisi koydu ve ameliyat yapılması gerektiğini söyledi. 'AKCİĞER KANSERİ OLSAYDI TÜMÖRÜN ORTADAN KALKMASI MÜMKÜN DEĞİLDİ' Ameliyat öncesi N.T.'nin Covid-19 testi pozitif çıkınca operasyon ertelendi. Koronavirüs tedavisine başlanan N.T.'nin son testi negatif çıktı. Dr. Fatoş Kozanlı, tedavi sonrası tomografisi çekilen N.T.'nin akciğerindeki tümörün yok olduğunu gördü. Kozanlı, N.T.'nin kendilerine başvurduğunda koronavirüs belirtisi olmadığını ancak ameliyat öncesi PCR testi yaptıklarını söyledi. Koronavirüs tedavisinin ardından ortaya çıkan sonucun kendisini de şaşırttığını belirten Kozanlı, şunları söyledi: "Hastamız, çalıştığı başka bir kentte göğsünden darbe alıyor ve ağrıları geçmeyince bir üniversite hastanesine başvuruyor. Burada hastaya bir akciğer grafisi çekiliyor. Sağ akciğerinde bir kitleye rastlanıyor. Daha sonra hastaya, bir akciğer tomografisi çekiliyor ve göğüs cerrahisi için önemli büyüklükte olan 4 santimetre çapında, akciğer kanserine benzer özellikte radyolojik bulgular olan bir kitle tespit ediliyor. Daha sonra hastaya yapılan ileri tetkiklerde akciğer kanseri teşhisi konuluyor. Hastaya bir cerrahi planlanıyor. Hasta Kahramanmaraşlı olduğu için kendi memleketine gelmeyi tercih ediyor. Bize başvurdu ve göğüs ağrısı şikayeti vardı. Öksürük, nefes darlığı, balgam çıkarma, ateş gibi şikayetleri yoktu. Hastayı biz de değerlendirdik ve ameliyat olmasına karar verdik. Çünkü akciğer kanserine çok benzer radyolojik bulguları vardı. Sağlık Bakanlığımızın kuralları gereği her hastayı ameliyat öncesi PCR testi yapılır. Biz de ameliyat gecesi hastadan PCR testi aldık ve testi pozitif geldi. Ameliyatımızı 14 gün erteledik ve hastamıza koronavirüs tedavisi uygulandı. Hasta 14'üncü gün tekrar bize başvurdu ve yapılan PCR testi negatif çıktı. Yeni bir tomografi çektik ve tümörün tamamen ortadan kalktığını gördük. Şimdi sonuç bilgilerinden başlangıca gittiğimizde, bu bir akciğer kanseri olsaydı, ortadan kalkması mümkün değildi. Başka bir patolojiye bağlı durum olsaydı, yine verdiğimiz tedaviyle ortadan kalkmasını çok beklemeyiz. Antiviral tedavisi verdik ve hastanın radyolojik bulguları neredeyse tamamen normale döndü. Hastaya bunu izah ettik, 'Dünya literatüründe hiç görülmeyen bir radyolojik bulgu' diyerek. Bu gördüğümüz manzara artık hastanın akciğer grafisinde yok, akciğer kanseri değil.” Hastayı takip etmeye devam ettiklerini belirten Kozanlı, 2 yıldır dünyayı etkisi altına alan koronavirüsün akciğer kanserini taklit ettiğini, böyle bir durumla ilk defa karşılaştıklarını söyledi. Hem Türkiye'de hem de diğer ülkelerde buna benzer bir vakanın olup olmadığını araştırdığını ifade eden Kozanlı, "Genel olarak dünya literatürüne baktığımızda koronavirüsün akciğer bulguları, radyolojik bulguları infiltrasyon, buzlu cam dansitesi gibi bilinen bulgular. Ama bizim hastamızda akciğer tümörünü taklit eden bir kitle vardı. Ve biz bunu dünya literatüründe hiç görmemiştik. Bununla ilgili geniş çaplı bir araştırma yaptım. Hem kendi deneyimlerimden hem kendi hastanemizde yatan hastalardan yola çıkarak birçok hastanın radyolojik bulgularına baktık. Dünya literatürlerini karıştırdım, diğer arkadaşlarıma danıştım, benzeri bulguya rastlamadım" diye konuştu.

2 yıl önce

Uzmanlardan kritik uyarı: İki virüs aynı anda vücutta bulunabilir

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, çok nadir görülen virüsleri hatırlatarak grip sezonu öncesi değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Ceyhan, şunları söyledi: "Henüz Türkiye'de grip sezonu başlamadı, bir tane bile grip vakamız henüz yok. Böyle bir vaka şu an yoktur; ama teorik olarak mümkün. Delta varyantı o kadar yaygın ki, halen daha 500 bin civarında aktif vaka var. Belirtisi olanlara test yaptığımız için 'yüzde 90'ı aşağı yukarı belirtisiz seyreder' diyoruz, bunları saptayamıyoruz. Demek ki, 'toplam 5 milyon civarında aktif vaka var' demektir bu. Bu kadar yoğun vakanın olduğu dönemde, yaklaşık 1 ay önce grip kurulunda sonuçları gördük. Geçen sene çok nadir gördüğümüz birçok virüs, bu yıl ciddi artış gösteriyor. Bunun da tek nedeni; artık eskisi kadar maske ve mesafe kuralına bu yıl uymamamız. Doğal olarak onu yakaladığımızda, bir insanın boğazında da o sırada çoğalmakta olan koronavirüs olabilir, dolayısıyla ikisini birden tespit edebilirsiniz. Grip, soğuk algınlığı vakalarından örnek aldığımızda çok fazla vakada birden fazla virüs olduğunu görüyoruz. İki virüs de aynı anda vücutta bulunabilir, bunlardan biri hastalık yapabilir, diğeri de boğazda sadece çoğalabilir; ama aynı anda ikisi birden hastalık yapamaz. Hastalık sadece aynı anda bir virüs ile olur ama kişinin boğazında PCR testi yaptığınızda birden fazla virüsü bulabilirsiniz. Teorik olarak belki koronavirüstür, grip virüsü olabilir, belki de griptir ama aynı anda koronavirüs de boğazında bulunabilir." 'BU YIL GRİP ARTI KORONAVİRÜS VAKALARINI GÖRECEĞİZ' Prof. Dr. Ceyhan, bu yıl grip sezonunun başlamasıyla bu tablo ile karşılaşılabileceğini belirterek, "Grip sezonu başlayınca bunu muhtemelen yaşayacağız. Grip virüsü, Güney Yarım Küre'de geçen yıla göre artış gösterdi. Onlar grip sezonunu bizden önce yaşıyor. Kuzey Yarım Küre'de de sadece biz değil, diğer ülkelerde de grip vakalarında bu yıl artış göreceğiz. Geçen yıl virüsü gösterilmiş kesin olan tek vakamız vardı, bu yıl muhtemelen bunun epey üstünde olacak. Bu yüzden grip aşılarını insanlar yaptırmayı ihmal etmesin. Geçen yıl çok az vaka görülmesinin nedenlerinden biri de grip aşısının önceki yıllara göre, daha fazla yapılmasıydı. Bu çok soruluyor; 2 aşının aynı anda mı, kaç gün arayla mı yapılacağı kuralları tamamen iki canlı aşı için söz konusu. Ne grip aşısı ne de koronavirüs aşısı canlı aşılar değil. Bunları aynı gün, birer gün arayla, 3 gün arayla istediğiniz aralıkta yaptırabilirsiniz. Hiçbir sakıncası yok. Bunu ihmal etmemek de yarar var. Bu yıl grip artı koronavirüs vakalarını göreceğiz. Beklentimiz şu; eğer böyle görürsek gripse daha öncekilerden daha ağır bir grip tablosu, koronavirüs ise diğerlerinden daha ağır koronavirüs tablosu ortaya çıkaracak" diye konuştu. ÜMİT SAVAŞÇI: BU YIL GRİP AŞISINI ÖNERMEYEBİLİRİZ Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı da 15 Ekim'den itibaren grip vakalarının görülmeye başlayacağını belirterek "Grip sezonu daha henüz gelmedi, genelde Ekim'in 15'inden itibaren grip vakalarımız başlar. Aşılanmayı şu an için önermiyoruz. Sağlık Bakanlığımız, Bilim Kurulu ile görüşüp görüş verecektir. Bazı kurallara dikkat etmesek de maske, el hijyeni, okullarda sınıfların havalandırılması, mesafe korunduğu için bu yıl çok fazla grip vakası beklemiyoruz. Bu yıl grip aşısını önermeyebiliriz. Grip aşısı için yaptırma anlamında herhangi bir önerimiz yok, şu an için erken" ifadesini kullandı.

2 yıl önce

Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Tıp Ödülleri, sahiplerini buldu

Şahin ve Türeci, 2019 yılının son aylarında başlayıp hızla tüm dünyaya yayılarak milyonlarca insanın hastalanmasına ve yüz binlercesinin ölümüne neden olan SARS-COV-2’ye karşı, bir yıldan daha kısa sürede etkili ve güvenilir bir aşı geliştirerek tıp tarihinde kayda değer bir başarıya imza atmaları nedeniyle Tıp Onur Ödülü’ne layık görüldüler. Yeni bir teknolojinin ilk ürünü olma özelliğini taşıyan COVID-19 aşısı, keşfi 1960’ların başına kadar giden ve başta kanser olmak üzere birçok alandaki aşı projesine konu olan messenger RNA teknolojisinin de onay alarak insanlar üzerinde kullanıma sunulan ilk örneği. Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci çifti, enfeksiyon dışında kanser ve nadir hastalık alanlarında da aşı geliştirme çalışmalarını sürdürüyor. Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Tıp Ödülleri Bilimsel Değerlendirme Kurulu’nun değerlendirmeleri sonucunda 2021 Tıp Bilim Ödülü ise, immünoloji alanında birçok önemli buluşun sahibi bir bilim insanı olan ve Swiss Institute of Allergy and Asthma Research’de 2003 yılından beri İmmün Regülasyon Bölüm Başkanı olarak çalışan Prof. Dr. Mübeccel Akdiş’e verilirken, Tıp Teşvik Ödülü’nü Prof. Dr. Elif Çadırcı, Bilimsel Araştırma Destek Ödülü’nü Doç. Dr. Özgür Kütük, Tıp Öğrencileri Proje Ödülü’nü de Bengisu Karaköse kazandı. 7 Eylül 2021 Salı günü İstanbul’da düzenlenen ödül törenine, Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Tıp Ödülleri Bilimsel Değerlendirme Kurulu üyeleri ve ödül kazananların yanı sıra, Eczacıbaşı Topluluğu yöneticileri ve basın mensupları katıldı. Bilimsel çalışmalarının yoğunluğu nedeniyle İstanbul’a gelemeyen ve ödüllerini geçtiğimiz günlerde Almanya’da Bülent Eczacıbaşı ile Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Tıp Ödülleri Bilimsel Değerlendirme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Turgay Dalkara’nın elinden alan Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci, gönderdikleri video mesajı ile ödülden duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Törende konuşan Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Topluluğun 79’uncu, Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Tıp Ödülleri’nin 62’nci yılına, dünyayı ve ülkemizi yaklaşık iki yıldır kuşatan pandemi koşullarında ulaştıklarını hatırlatarak, “Salgın sırasında dünyanın çeşitli bölgeleriyle birlikte ülkemizde de etkili olan deprem, yangın, sel gibi felaketlerle de sarsıldık ve hepsi birden; doğaya, çevreye karşı sorumluluklarımızın, araştırma ve bilimin önemini bir kez daha anlattı. Geleceğimiz için çok sayıda ders çıkarttık. Söz konusu ulusal ve küresel tehdit ve endişeler, ülke çapındaki kadar, uluslararası işbirliği ve dayanışmanın değerini de bir kere daha gösterdi. Virüs çok kısa sürede nasıl küresel bir salgına dönüşmüşse; insanlığın, milletlerin, devletlerin felaketlerle mücadelesi de küresel olmak zorundaydı. Çözümün sınırları olamazdı. İki bilim insanının, Almanya’da bir Amerikan firmasıyla işbirliği yaparak çok kısa sürede bütün dünyaya sunduğu aşı geleceğe dair umudumuzu daha da güçlendirdi. Dört milyonun üzerinde can kaybı yaşayan dünya, iki yıl dolmadan beş milyar doz dolayında aşı yapabildiyse, bu onların katkılarıyla gerçekleşebildi” dedi. 1923’de sadece 300 kadar doktora sahipken 1933 üniversite reformunda misafir bilim insanlarının katkısıyla tıp eğitiminde çağı yakalayan Cumhuriyetin, bugünkü mücadelenin sağlam ve bilimsel temellerini hazırladığını vurgulayan Bülent Eczacıbaşı, “Topluluğumuz da, bu tarihin öncü ve önemli bir parçası olarak çağdaşlık yolculuğunda yerini aldı. İzmir’de Süleyman Ferit Bey’in eczanesiyle başlayan “toplumsal değerlere adanmışlık” II. Dünya Savaşı’nın yokluk şartlarında, İstanbul’da Nejat Eczacıbaşı’nın ufkuyla Türkiye’nin sağlık, hijyen, temizlik ve kaliteli yaşam sürecinin temel taşlarını oluşturdu. Topluluğumuzun faaliyetleri, ülkemizde daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşama öncülükle kalmadı; pandemi döneminde de sağlık sisteminin ve toplumun hayati ihtiyaçlarının karşılanmasına büyük katkı sağladı” diye konuştu. Toplumsal hayatın her alanında “normalleşebilme” umudunun şimdi daha da güçlü olduğunu belirten Eczacıbaşı, “Elbette bu işin bitmediğini, yeni varyantlarıyla çok hareketli, inatçı bir virüsle karşı karşıya olduğumuzu unutmadan, gerekli tedbirleri elden bırakmadan hayatımızı sürdürmek durumundayız. Bu vesileyle, sağlık çalışanlarımızın ve her alandaki mücadelemizin tüm üyelerini yürekten selamlıyor, tüm kayıplarımızı saygıyla anıyoruz” dedi. Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Tıp Ödülleri Bilimsel Değerlendirme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Turgay Dalkara da, pandeminin yarattığı kaygı ile kişisel dünyamızın ötesindeki küresel sorunların da farkına varmaya başladığımıza dikkat çekerek, “Böyle kritik bir dönemde bilime her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bu zor sorunların çözümünde bilimi kılavuz almak konusunda tereddütümüz yok. Nitekim salgının ortaya çıkması ile birlikte bilim insanları virüsü tanımlamayı, tanı—tedavi yöntemleri ile aşı geliştirmeyi tarihte görülmemiş bir hızla başarabildiler. Sağlık çalışanlarımız ise daha ilk günden kendi hayatlarını hiç tereddütsüz riske atarak salgınla savaşta en ön cephede yer aldılar. Bu vesile ile hayatlarını kaybeden değerli sağlık çalışanlarımızı saygı ve şükranla anıyorum” dedi. Bütün zorluklara rağmen, bilimle güzel günlere erişeceğimize inancın tam olduğunu belirten Prof. Dalkara, “Merhum Dr. Nejat Eczacıbaşı’nı yıllar içinde pek çok değerli bilim insanımızı yüreklendiren ilerici vizyonu nedeniyle saygıyla anıyor ayrıca, başvuruları büyük bir titizlikle değerlendiren tüm Tıp Ödülleri Bilimsel Değerlendirme Kurulu üyeleri hocalarıma ve bilime koşulsuz destekleri için başta Sayın Bülent Eczacıbaşı olmak üzere Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı’na en içten teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu. “Bilime katkı, başarıya ödül” geleneğinde 62 yıl Ülkemizde tıp ve eczacılık bilimlerinin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla, 1959’da Dr. Nejat F. Eczacıbaşı tarafından dönemin çok değerli tıp hocaları Ord. Prof. Dr. Ekrem Şerif Egeli, Ord. Prof. Dr. Arif İsmet Çetingil, Ord. Prof. Dr. Muhiddin Erel, Prof. Dr. Reşat Garan, Prof. Dr. Sabih Oktay, Prof. Dr. Behiç Onul, Prof. Dr. Zafer Paykoç, Prof. Dr. Necmeddin Polvan’ın öncülüğünde bilimsel araştırmaları destekleme, başarılı bilim insanlarını ödüllendirme geleneği başlatılmıştı. 2019 Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Tıp Ödülleri Bilimsel Değerlendirme Kurulu Prof. Dr. Turgay Dalkara başkanlığında, Prof. Dr. Murat Akova, Prof. Dr. Şermin Genç, Prof. Dr. Ahmet Gül, Prof. Dr. Arzum Erdem Gürsan, Prof. Dr. Hakan S. Orer ve Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu’ndan oluşuyor. Dünya tıp çevrelerinde evrensel ölçütte başarı gösteren Türk hekimlerine 2002 yılından itibaren ise Eczacıbaşı Tıp Onur Ödülü verilmesi benimsendi. Eczacıbaşı Tıp Onur Ödülü’nün ilki Prof. Dr. Münci Kalayoğlu’na, ikincisi Prof. Dr. Olcay Neyzi’ye, üçüncüsü Prof. Dr. Masel Mesulam’a verilirken, dördüncü ödülün sahibi Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci oldular. 2002 öncesinde, “Cumhuriyet Dönemi Tıp Ödülü” adıyla verilen ödülü, 1982 yılında Ord. Prof. Dr. Hulusi Behçet, Dr. Refik Saydam, Ord. Prof. Dr. Tevfik Sağlam, Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman ve Ord. Prof. Dr. Akil Muhtar Özden, 1988 yılında Prof. Dr. Muzaffer Aksoy, 1992 yılında ise Prof. Dr. Gazi Yaşargil almıştı.

2 yıl önce

Vakaların yüzde 90’ı aşısız kişilerden

Bakan Koca'nın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: Heyecan verici bir sebeple karşınızdayım. 18 aylık mücadelemizde kutlanmaya değer bir gün. Aşılamada 100 milyon dozu aştık. 100 milyonuncu doz aşı hayırlı olsun. 100 milyonuncu doz aşı Kocaeli Gebze'de yapıldı. Yeri geldiğinde yüksek dağlara çıkan, aşı yapmak için tarlalara giden sağlık çalışanı arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum. Şu dakikalar itibarıyla 100 milyon dozun bir hayli üzerindeyiz. 18 yaş ve üzerinde ilk doz aşı oranımız yüzde 82, ikinci doz 63.8, 6 milyon 32 bin kişi ise tam doz aşısını yaptırdı. İlk doz aşısını olup ikinci dozu yaptırmayan 11.3 milyon kişi bulunuyor. İlk doz aşının koruyuculuğu yok. Beklediğimiz sonucu aşıları tamamlayarak alabiliriz. Aşıların zaman geçmeden yapılması hayat kurtarır. Şu an koronavirüs sebebiyle yatanlardan bir kısmı aşıları tam olmayan kişilerdir. Aşılar tamamlanır tamamlanmaz hemen o gün koruyucu olmayacak. Hastanelerdeki aktif vakalardan yüzde 90'ı aşıolmamış veya aşısı tamamlanmamış kişilerdir. 3 doz aşı olan vatandaşlarımızın vaka sayıları içindeki oranı yüzde 2'dir. Aşısı tamamlanmış kişi, iki doz inaktif aşı olup, ikinci doz aşısından sonra hatırlatma yaptıran veya iki doz mRNA aşısını yaptıran kişidir. Hatırlatma dozu zamanı gelen yaklaşık 6 milyon insanımız var. Bu akşam yarına randevu almalarını hiç vakit kaybetmeden hatırlatma dozunu yaptırmalarını rica ediyorum. Bilmenizi isterim, bilimin tespit alanı dışında kalanlar hariç her sorunun bir cevabı var. Tam doz aşılama oranında henüz yeterli düzeye ulaşamadık. Aşının tam dozla sağlanan koruyucu gücüne toplumun büyük kısmında sahip değiliz. Tedbirleri sıkı şekilde sürdürmüyoruz. Virüsün yeni varyantları daha hızla yayılıyor. Bilim Kurulu'nun aşıda hatırlatma dozunu uygulamaya alması büyük gelişmelerin önünü kesmiştir. Dünyadaki örneklere baktığımızda Türkiye olarak aldığımız kararın doğruluğunu gösteriyor. Çözüm tam doz aşıdır. Aşılarımızı birlikte hızlı şekilde tamamlamak hepimizin yararınadır. Bir kısmımız aşıları olur, diğer kısmımız ertelerse başarıyı azaltır. YERLİ AŞIYA ACİL KULLANIM ONAYI BAŞVURUSU 100 milyon doz aşıyı tamamladığımız bugün bir müjde daha vermek istiyorum. Yerli aşımız Turkovac acil kullanım onayı alacak düzeye geldi. Daha seri üretim yapılacak altyapı çalışmaları tamamlandı. Ekim ayında onay alırsa seri üretime geçeceğiz. SORU-CEVAP (Mu varyantı) Varyantlarla ilgili koruyucu tedbirlerin bir farklılığı yok. Onun için de aşı olmamız gerekiyor. Vatandaşımız açısından bir farklılık yok. Bizim açımızdan önemi var. Bakanlık boyutunda varyantların varlığı ve tedbirlerin nasıl alınması gerektiği bizim için önemli. Toplumda yüzde 90'ın üzerinden Delta varyantı var. Mu varyantında iki vakamız var ve İstanbul'da. İki vaka da ayaktan takip edilen ciddi bir sorunu olmayan hastalar. Mu varyantının daha ağır seyrettiğini biliyoruz. mRNA aşısı için 3-4 ay sonrasının verilerini biliyoruz. Koruyuculuğun azaldığını fakat devam ettiğini biliyoruz. Toplumumuzu bu anlamda bilgilendirmiş olacağız. Hatırlatma dozu şu an için mRNA aşıları için geçerli değil. Hatırlatma dozunu inaktif aşılar için önemsiyoruz. Koruyuculuğu 6 katına çıkarıyor. (Aşı yaşı 12'nin altına inecek mi?) Biz 18 yaş ve üzerini önemsiyoruz. 12 yaş ve üzeri için de ek hastalığı olanlar için tanımlamayı yaptık. 12 yaş üstü kişilerin de aşılanmasını da önemsiyoruz. Velinin, ailenin onayıyla aşıyı yaptırmanın önünü açmış olduk. 12-13-14 yaş aralığında yüzde 3'ü geçmedi. Oran yüksek değil. (Sahte aşı kartı ve PCR testi) Aşıları kimlerin yapması gerektiğini biliyoruz. Bu aşıyı yaptıran birimleri de takip ediyoruz dijital ortamda. İstismarın yapıldığı bilgisi bize gelmedi. Olacağını düşünmüyorum ama olursa da müeyyidenin güçlü olacağını, hiçbir şekilde çekinmeyeceğimizi ifade ediyorum. (Vefat ve vaka sayılarının yüksekliği) 18 yaş ve üzeri yatan hastada, yüzde 90'ı aşısını tamamlamamış olan kişiler. Aşısını tamamlamayanlar vaka sayımızın yüzde 80'ini oluşturuyor. Toplamdaki rakamı 26 milyon. Aşısını tamamlamış kişilerin sayısı 36 milyon ve yaş ortalaması 46. Tamamlayanların yaş ortalaması daha yüksek. Yüzde 10'una tekabül ediyor. 26 milyonun yaş ortalaması daha düşük. Aşısını tamamlamayanların yaş ortalaması 36... 36 milyon aşılanmamış olsaydı, var olan hasta sayısı 3 kat artmış olacaktı. Vaka sayımız da 4-5 kat artacaktı. (Aşı temini) Geçen yıl aşıların temininde bir sorun yaşamamıştık. Bu yıl da geçen yıl siparişi verilen miktardan daha fazlası tedarik edildi. Sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum. İki hafta içinde Almanya'nın da doz aşısını geçmiş olacağız. Son 2-3 aydan bu yana 100 binde yapılan aşı sayısı anlamında genelde ilk 2-3 ülke içindeyiz. Günlük nüfus başına yapılan aşı oranı da dünyada ilk 3 arasında. (Yoğun bakımlardaki Sinovac aşısı olan hastalar) Daha önce ilk aşıyı yaptırdığımız grup sağlık çalışanları oldu. Aşısını yaptırmış hekim arkadaşlarımızdan hiç kaybettiğimizi duydunuz mu? 1-2 doz arkadaşımız oldu, Sinovac yaptırıp hatırlatma dozunu olmayan. İnaktif aşılarda koruyuculuğun bir süre sonra azaldığını biliyoruz. İnaktif aşıların 3 aydan sonra hatırlatma dozunu başlattık. 9 milyon kişi üçüncü dozunu da yaptırdı. Bunların hastane yükü yüzde 1.6, hatırlatma aşısını yaptırmayanların hastane yükü 6-7 kat daha fazla. (PCR zorunluluğu) Vatandaşımızın güvenliği için yabancılardan da PCR istiyoruz. Her geçen gün PCR testi sayısı artıyor. Şu an herkesten istemiyoruz. Okulda aşısını yaptırmayan öğretmen ve hizmet edenler, iki seyahat edecekler, sinema, tiyatro, konser gibi alanlarda istiyoruz. Şu an kapasiteyle ilgili bir sorun yok. (Öğretmenlerin aşılanması) Öğretmenlerimizin iki doz aşısını yaptıranların oranı yüzde 77'yi, en az bir doz olanların da 90'ı geçti. (Okullarda salgının ilk hafta seyri ve yerli aşıdaki gelişmeler) Pazartesiden itibaren illerimizde örnek olabilecek okulları taramak istiyoruz. Biz üçüncü doz aşı içinde uygulama yapıyoruz. Yarın bitmiş olacak. Önümüzdeki dönemde iki kıyaslamayla ilgili sonuçlar ve Faz-3 çalışmaları devam ediyor. (Tedbirlerin güncellenmesi) Yeni dönemde biz okulları kapatmak istemiyoruz. Çünkü artık elimizde aşı var. En fazla sınıf kapatılabilir. Onu da mümkün mertebe kapatmaktan yana değiliz. Önümüzdeki süreçte eğitimin aksamadan sürdürülmesi istiyoruz. Toplumsal bağışıklık henüz oluşmadı. Tedbirler devam etmeli.

2 yıl önce

Pegasus ‘PCR testi ve aşı zorunluluğu sadece T.C. vatandaşları için geçerlidir’ uyarısını düzeltti: Uygulama tüm misafirlerimiz için geçerlidir

Hava yolu şirketi Pegasus’tan yapılan açıklama şöyle; Değerli Misafirlerimiz,
 T.C. İçişleri Bakanlığı'nın yayınlamış olduğu genelgeye istinaden yurt içi uçuşlarımızda aşılı ya da hastalığı geçirmiş olan tüm misafirlerimiz (bilimsel olarak bağışık kabul edilen süreye göre) herhangi bir test zorunluluğu bulunmadan seyahatlerini gerçekleştirebilmektedir. Aşısız olan tüm misafirlerimizin 6 Eylül tarihi itibarıyla seyahatlerinden önce en fazla 48 saat içinde yapılmış negatif PCR testini ibraz etmesi gerekmektedir. Hastalığı geçirmemiş, aşısı bulunmayan ve negatif PCR testi sunmayan misafirlerimiz uçuşa kabul edilmeyecektir. T.C. vatandaşları için aşı, hastalık ve PCR test durumuna ilişkin bilgiler HES uygulaması üzerinden takip edileceği için, seyahat öncesi misafirlerimizin HES uygulamasında yer alan “HES Kod Ayarları” bölümüne giriş yaparak, bilgi paylaşımına izin vermiş olmaları gerekmektedir. Yabancı ülke vatandaşlarının aşı, hastalık ve PCR test durumuna ilişkin bilgilerini ayrıca ibraz etmeleri gerekmektedir. Uygulama Detayları: 1. Uygulama tüm misafirlerimiz için geçerlidir.

2. Uygulama sadece iç hat uçuşlarını kapsamaktadır. Yurt dışından gelen veya yurt dışına devam edecek olan bağlantılı iç hat uçuşu olan tüm yolcular (T.C. Vatandaşları da dahil ) uygulamadan muaf tutulmuştur.

3. 18 Yaş altı (18 yaşından gün almamış) çocuk yolcular uygulamadan muaf tutulmuştur. (18 yaşını doldurmuş yani reşit olan  olan yolcular AŞI veya BAĞIŞIKLIK şartını sağlamıyorsa, PCR testi sunmalıdır.)

4. AŞI: Uçuştan en az 14 gün önce düzenlenmiş 2 doz Covid-19 Aşı sertifikasına ( Johnson& Johnson için tek toz ) sahip olunması gerekmektedir.

5. BAĞIŞIKLIK: En fazla 6 ay önce düzenlenmiş (180 gün olarak kontrol edilir) Covid-19 PCR test sonucu “POZİTİF” olan veya son 6 ay içerisinde düzenlenmiş “İyileşme sertifikası” sahibi olanlar yolcular hastalığı geçirmiş olarak kabul edilmektedir. Yolcunun hastalık sonrası karantinası bitmiş ve HES kodu risksiz statüsüne geçmiş olmalıdır.

6. BAĞIŞIKLIK+AŞI: Süreye bakılmaksızın hastalığı geçirmiş ve uçuştan en az 14 gün önce düzenlenmiş tek doz Covid-19 Aşı sertifikasına sahip olunması gerekmektedir.

7. 4., 5. ve 6. Maddelerde açıklanan AŞI veya BAĞIŞIKLIK şartlarından herhangi birini sağlayamayan yolculardan, Negatif PCR testi talep edilmektedir.

8. Tüm misafirlerimiz için PCR Testi, uçuşun kalkış saatinden önceki son 48 saat içerisinde numunenin verilmiş olması gerekmektedir. 

9. Sadece PCR testi kabul edilmektedir, antijen veya hızlı testler gibi alternatif testler kabul edilmemektedir.

10. Negatif PCR test sonucunun E-Nabız sistemine yansımış olmasının, yolcularımız tarafından uçuş öncesinde kontrol edilmesi, test yaptırdıkları sağlık kuruluşundan E-Nabız sistemine kaydedilmesini talep etmeleri ve ek olarak fiziki çıktı şeklinde yanlarında test sonuçlarını bulundurmaları tavsiye edilmektedir.

11. Sağlık otoriteleri tarafından aşı olması uygun görülmeyen tüm misafirler PCR testi uygulamasına tabidirler.

12. Yurtdışında aşı olan ve aşı bilgileri henüz Sağlık Bakanlığı sistemlerine yansımamış olan tüm misafirlerimiz aşı sertifikalarını göstererek uçuşa katılabilirler. Health Pass uygulaması üzerinden QR okutarak aşı sertifikası kontrol edilecektir.

13. PCR test sonucu yeni çıktığı için henüz HES uygulamasına yansımamış olursa; test, E-nabız veya HES uygulamasından QR kod okutularak kontrol edilecektir. 

14. PCR testi yurtdışında yaptırmış olanlar içinse manuel kontrol yapılacaktır.

15. 12., 13. Ve 14. Maddelerde yer alan istisnalar dışında uçuşa kabul sırasında yapılacak HES uygulamasından yapılan sorgu sonucu dikkate alınıp, onay verilmeyen yolcular manuel evrak kontrolüyle uçuşa kabul edilmeyecektir.

16. AŞI, BAĞIŞIKLIK ve TEST bilgilerinin HES uygulaması entegrasyonu sayesinde tarafımıza ulaşması için yolcunun HES Uygulaması > HES Kod Ayarları bölümüne giderek Aşı Durumu, Hastalık Durumu ve Test Durumu bilgilerinin görüntülenmesine izin vermesi gerekmektedir. Bu izinlerin kapalı olması durumunda kişilerin verileri tarafımıza ulaşmayacağı için , uçuşa kabul sırasında uygun olmayan yolcu olarak görüntülenecektir.

1 2 ... 14 15 16 17 18 19 20 ... 36 37
Server Error
500
Server Error