Son Dakika:
Yunanistan Türkiye'yi dilinden düşürmüyor. Yunanistan Barolar Birliği ve Pan-Kıbrıs Barosu Başkanları Genel Kurulu tarafından Lefkoşa'da ortaklaşa düzenlenen "Doğu Akdeniz'deki Deniz Bölgelerinin Sınırlandırılması Sorunu" konulu bir etkinliğe katıldı. Dün düzenlenen etkinliğe, eski Başbakanlar Yorgo Papandreu, Antonis Samaras, Aleksis Çipas, Yunanistan Eğitim Bakan Yardımcısı Angelos Sirigos ve Yunanistan Genelkurmay Onursal Başkanı, eski Milli Savunma Bakanı Evangelos Apostolakis konuşmacı olarak katıldı. "TÜRKİYE İLE SICAK DÖNEM ÇOK YAKIN" Yunanistan Genelkurmay Onursal Başkanı, eski Milli Savunma Bakanı Evangelos Apostolakis, “Doğu Akdeniz’deki deniz bölgeleri: Mevcut koşullar altında fırsatlar ve riskler” konusunda bir sunum yaptı. Apostolakis, Yunanistan'ın her şeye hazırlıklı olması gerektiğini vurguladı. "EN KÖTÜ SAVAŞ SENARYOSUNA BİLE HAZIRLIKLI OLMALIYIZ" Eski Savunma Bakanı, aynı zamanda ülkenin Türkiye ile savaş ihtimaline bile hazır olması gerektiğini savundu. Türkiye ile sıcak bir dönemin çok yakın olabileceğini iddia eden Apostolakis, Yunanistan'ın en kötü ihtimal olan Türkiye ile savaşa bile hazırlıklı olması gerektiğinden doğrudan söz etti. "Yunanlılar tarihteki zorluklara nasıl tepki verdiklerini gösterdiler" diyen Apostolakis, tehdit gibi sözlerine şöyle devam etti: “En kötü savaş senaryosuna bile hazırlıklı olmalıyız. Ve herkes, müttefikler ve rakipler, bunun iyi farkında olmalıdır.” "ASKERİ ANLAŞMALAR ETKİN ŞEKİLDE KULLANILMALI" Aynı zamanda GEETHA'nın onursal başkanı da olan eski Savunma Bakanı, kıyı bölgesinin karasularını 6 deniz milinden 12 deniz miline çıkarma kararlarının kademeli olarak desteklenmesini bir "fırsat" olarak nitelendirdi. Bununla da kalmayan Yunan provokatör, bunun "Casus Belli" yani "savaş nedeni" kabul edilemeyeceğini ileri sürdü. Yunanistan'ın Fransa ve ABD ile yaptığı askeri anlaşmaları etkin bir şekilde kullanması gerektiğini de ileri sürdü. Yunanistan'ın, başka bir devletin Ulusal Meclisi'nin kararı nedeniyle kontrollü egemenlik ülkesi olamayacağını savunan Evangelos Apostolakis, Casus Belli'nin Yunan hükümeti için bir meydan okuma olduğunu ileri sürerek, "Ankara'nın yaptığı yorumlarla değil, ulusal çıkarlarla uyumlu bir şekilde yorumlanması gerektiğini" söyledi. Apostolakis, kendini bilmez yorumlarına şöyle devam etti: “Karasularının genişletilmesi, yani Yunanistan'ın böyle bir şeyi yapmak için yasal hakkını Girit'in güneyine ve doğusuna kadar kullanması, tamamen yasal bir tepkidir.” Angelos Syrigos ise Yunanistan ile Türkiye arasında hararetli bir dönem yaşanacağını düşünüp düşünmediği sorusunu yanıtlayarak, "Günler ve haftalar geçtikçe riskin arttığını düşünüyorum ama Türkiye'nin amacı bizi tam ölçekli bir müzakereye sürüklemek" dedi. "TÜRKİYE HER YÖNDEN GERİLİM PEŞİNDE" Bu Evangelos Apostolakis'in tansiyonu yükseltmen için yaptığı ilk provokasyon değil. Eski Savunma Bakanı, yaklaşık bir ay önce de ERT'ye konuşmuş ve “Türkiye her yönden gerilim peşinde. Bunu herhangi bir şekilde yapar" ifadelerini kullanmıştı. Yunan medyasında bu hafta sonu gündem yine Türiye'yeydi. CNN Yunanistan, 'Gözdağına yanıt: 'Yunan kalkanı aşılmaz', Atina Ankara'yı bilgilendiriyor' manşetini attı. "Hükümet sözcüsü Yannis Oikonomou, Türkiye'ye sert bir mesaj gönderdi, 'Yunan kalkanı aşılmaz' dedi" ifadesine yer veren CNN Yunanistan, Ankara'nın Atina'yı korkutma, terörize etme ve paniğe sürükleme taktiklerini kullandığını savundu. "ERDOĞAN'IN STOLTENBERG MENÜSÜ..." Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in İstanbul'daki görüşmesi de Yunan medyasında geniş yer buldu. To Vima gazetesi, 'Erdoğan'dan Stoltenberg'e-Atina'yı diyalog ve mantığa yönlendirmek' manşetiyle okurlarının karşısına çıktı. Gazete ayrıca bir diğer haberinde 'Erdoğan'ın Stoltenberg menüsünde Ukrayna, NATO ve elbette Yunanistan var' ifadelerini kullandı. Ta Nea gazetesi, 'Stoltenberg'e neden bilgi verdi? Erdoğan'dan NATO Genel Sekreteri'ne: Yunanistan tansiyonu yükseltiyor-Diyaloğa yönlendirelim' başlığını seçti. Erdoğan Stoltenberg'le görüştü: Türkiye gerilimi tırmandırmıyor, Yunanistan makul davranmalı' diyen Ethnos gazetesi, NATO Genel Sekreteri'nin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile de görüştüğünü yazdı. Gazete, Çavuşoğlu'nun Stoltenberg'e Ege Denizi'ndeki adaların silahsızlandırılması konusunu açtığını bildirdi. Yunanistan'ın en popüler internet sitelerinden in.gr, 'Erdoğan, Stoltenberg'i Yunanistan'ın 'saldırgan eylemleri' hakkında bilgilendirdi' başlığını kullandı. To Vima'daki göze çarpan bir başka haberin başlığı, 'Erdoğan neden İstanbul'daki kalabalığa 'Selanik simitleri' dağıttı? Sembolizm, mesaj' oldu. Gazete, Taksim Meydanı'nda Türk lideri selamlamak için toplanan kalabalığa Erdoğan'ın simit verdiği fotoğrafı yayımladı. To Vima'daki haber, in.gr internet sitesinde de aynen yayımlandı. Kathimerini gazetesi, Doğu Akdeniz'deki deniz alanları ve meydan okumalar' başlığıyla bir haber yayımladı. Habere göre, Yunanistan ve Güney Kıbrıs barolarının Lefkoşa'nın güneyinde düzenlediği etkinliğin başlığı ise, 'Doğu Akdeniz'de deniz alanlarının sınırlanması.'
Ümit Özdağ tarafından kurulan ve kurulduğu günden bu yana adı taciz, darp, şantaj ve uyuşturucu skandallarıyla gündemden düşmeyen Zafer Partisi‘nde kimse kalmadı. Yalan söyleme konusunda uzman olan Özdağ’ın üye sayısı konusunda da yalan söylediği ortaya çıktı. KAÇAN KAÇANA Kurucular Kurulu’nda yer alan isimlerin ve kurucu il başkanlarının yüzde 70’ine yakınının istifa ettiği partide, Özdağ’ın genel başkan yardımcısı yaptığı 10’dan fazla kişi de istifa etti. Siyasi parti olmaktan öte, sokak çetesini andıran Zafer Partisi’nde genel başkan yardımcısı yapacak isim bulamayan Özdağ, siyasetten bihaber Sevdagül Tunçer, İlkim Yüksel gibi genç ve güzel kızları başkan yardımcılığına atadı. ÜYE SAYISI 10 BİN KİŞİ KALDI İl başkanlarının ve yönetim kurulu üyelerinin peş peşe istifa ettiği partide istifalara gerekçe olarak parti genel merkezindeki şantaj, cinsel taciz, yolsuzluk gibi skandalların yanı sıra Genel Başkan Ümit Özdağ’ın partiyi sokak çetesine dönüştürme hayallerinin de olduğu iddia edildi. Sadece 10 bin 213 üyesi bulunan Zafer Partisi’nin üye sayısının tabela partisi konumundaki ANAP’ın yarısı kadar olması dikkatlerden kaçmadı. İSTİFALARDA ADEM TAŞKAYA FAKTÖRÜ Ümit Özdağ’ın ‘manevi oğlum’ dediği Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Adem Taşkaya, Zafer Partisi’ni eritmeye devam ediyor. Parti kurulduğu günden bu yana onlarca genel başkan yardımcısı ve kurucu üye, Adem Taşkaya’nın küfür ve hakaretleri sebebiyle istifa etti. ‘ÜMİT ÖZDAĞ’IN KİRLİ İŞLERİNİ YAPIYOR’ İDDİASI Aralarında Bartu Soral, Jülide Nihal Yılmaz, İsmail Koncuk, Neslihan Seven, Mehmet Ceylan, Kübra Kayhan, Gülümser Heper gibi isimlerin bulunduğu pek çok genel başkan yardımcısı ve GİK üyesi, Adem Taşkaya’yı ima ederek partideki görevlerinden istifa etti. Milletvekili, bilim insanı, akademisyen geçmişi olan pek çok ismi Adem Taşkaya için feda eden Ümit Özdağ’ın ‘manevi oğlum’ dediği Taşkaya’yı bu kadar kollamasının altında yatan sebebin Taşkaya ile Özdağ arasında çok eskiye dayanan ilişkinin olduğu biliniyor. Taşkaya’nın geçtiğimiz haftalarda sosyal medyaya düşen İranlı işadamına şantaj videosu gibi pek çok vakasının olduğu ve şantaj yoluyla elde edilen paranın Özdağ ile Taşkaya arasında bölüşüldüğü iddia edildi. KİMLERİ HARCADI? Zafer Partisi’nde yöneticilik yapan pek çok isim, Adem Taşkaya tarafından oluşturulan troll çetesinin kendilerini hedef aldığını söyleyerek partiden istifa etti. En son dün Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gülümser Heper, sosyal medyadan istifasını açıkladı. İşte istifa eden isimlerin bazıları:
Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığınca; Jandarma Komando timlerinin katılımıyla nokta istihbaratına dayalı olarak icra edilen Eren Abluka Sonbahar Kış-3 Şehit J.Asb.Üçvş.Şükrü CEYLAN operasyonu kapsamında; Diyarbakır Lice kırsalında önceden tespit edilen 50 farklı noktadaki arazi arama tarama faaliyetinde; 222 bin kök kenevir, 47 bin kök skunk, 750 kg. toz esrar, 1200 kg. kubar esrar ve (1) adet av tüfeği ele geçirilerek terör örgütünün finans sağlaması engellendi.
Tahıl anlaşmasından Rusya'nın çekilmesi sonrası devreye giren Ankara, İstanbul'da varılan mutabakatın sürdürülmesi konusunda hayati bir rol oynadı. Küresel pazarlara tahıl sevkiyatının devamını sağlayan Türkiye'nin hamlesi konuşulmaya devam ediyor. Erdoğan ile görüştükten sonra anlaşmaya döndü Financial Times, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen hafta sonu Ukrayna'nın Karadeniz üzerinden tahıl ihracatını kolaylaştıracak anlaşmadan aniden çekilme kararının ve Rus ordusunun sevkiyatları engellemekle tehdit etmesinin küresel gıda krizini yeniden tetikleme riskini getirdiğini belirtti. Ancak günler sonra Putin'in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştükten sonra anlaşmaya yeniden katıldığına dikkat çekildi. "İzolasyon, Rusya'yı Türkiye'ye bağımlı hale getirdi" Haberde, "Putin, bu hafta Erdoğan'ın tarafsızlığını ve anlaşmaya dönerken yoksul ülkelere yardım etme kararlılığını övdü. Ancak analistler, Batı yaptırımlarının ve uluslararası izolasyonun, Rusya'yı giderek Türkiye'ye bağımlı hale getirdiğini söylüyor." denildi. Erdoğan'ın, katıldığı bir televizyon yayınında Putin'i işaret ederek, "Tahıl koridorunu başkaları aracılığıyla açmayı kabul etmiyor. Ama ben aradığımda hemen tahıl koridorunu açtı." dediği belirtildi. "Erdoğan'ın çok kartı var" Anlaşmaya yakın bir kaynağın, "Erdoğan, 'Kartın yok Vladimir, ya koridoru açarsın ya da daha çok istenmeyen şeyler yaparız' demiş olmalı. Erdoğan'ın çok kartı var." şeklindeki görüşleri paylaşıldı. Diyaloğun sürdürülmesinin sadece Türkiye ve Rusya için değil, NATO için de önemli olduğu ifade edilerek, "Birisi Rusya ile konuşabilmeli." vurgusu yapıldı.
CHP’den 1 yıl süreyle geçici ihraç edilen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amerika gezisinin ardından İngiltere gezisini de eleştirdi. Özcan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda; “Sn.Kemal Kılıçdaroğlu Amberin Zaman gibi hain bir kaçakla İngiltere’de ne görüşür niye görüşür? Bunu bikaç gün önce terör örgütü siyasi tetikçileriyle görüşen AKP sormadan ben sorayım. Gerçekten bu tiplerle görüşerek, başörtüsü tartışması açarak nereye varmak istiyoruz. Bir anlasam” diye sordu. https://twitter.com/tanjuozcanchp/status/1588936243030945794?s=46&t=PyfSwVifFvO-1eHHvya-mw
Yunanistan'ın Orta Makedonya Bölge Başkanı Apostolos Tzitzikostas, Avrupa-Akdeniz Bölgesel ve Yerel Meclisi (ARLEM) Genel Kurul toplantısına katılmak üzere feribotla İzmir'e geldi. Gümrük işlemleri sırasında diğer yolcularla birlikte kimlik kontrolü yapılan Tzitzikostas, giriş kısıtlaması bulunan biriyle isim benzerliğinden kaynaklanan teknik sorundan dolayı bir süre yerel makamlarca misafir edildi. İsim benzerliği sorununun çözülmesinin ardından görevliler Tzitzikostas'a İzmir'e giriş yapabileceğini söyledi. Ancak sorun 15-20 dakika içinde çözülmesine rağmen olayı drama haline getiren Tzitzikostas, yetkililere, Türkiye'ye giriş yapmaktan vazgeçtiğini söyledi. Bazı Yunan haber siteleri ise aynı zamanda Avrupa Birliği'ne bağlı Avrupa Bölgeler Komitesi Başkanlığı görevini yürüten Tzitzikostas'ın gecikme durumuna ilişkin asılsız iddialar ortaya attı. Yunan haber sitelerinin "provokasyon" iddialarına Türk tarafından ise yalanlama geldi. İMAMOĞLU: ARAŞTIRACAĞIM Yunan Opentv beyan veren CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu "Arkadaşım Kostas'tan (Bakoyannis) bugün meydana gelen olay hakkında çok kısa bir bilgi almayı başardım. Olayın detaylarını öğrendikten sonra yarın hem kamuoyunu hem de tüm Balkan şehirlerini bilgilendireceğim" dedi.
Yerli araç TOGG'un seri üretime geçeceği fabrika Gemlik'te açıldı. Bu gelişmeyi sindiremeyen troller sosyal medyada birçok algı operasyonu başlattı. Son olarak Fatih Altaylı fabrikanın açılışının ardından "Görüntülerde ortada bir üretim bandı yok, sağda solda tek tük TOGG’lar var" demişti. Bu iddiaların ardından TOGG'un sosyal medya hesabından üretim sürecine dair görüntüler paylaşıldı. Altaylı, cumartesi akşamı çok sert bir üslupla sosyal medya hesabından kendisine yöneltilen yorumlara tepki gösterdi. YALANI ORTAYA ÇIKINCA ÇILGINA DÖNDÜ Altaylı şu ifadeleri kullandı: “Togg’un üretilebileceğini ben yazdım. Tesisi ilk ben gezip tanıttım. Ama seri üretimde olmayan yan aynası kamera olan bu aracın seri üretim tanıtımında ne işi var diye sorunca maaşlı kuduz köpekler saldırdı. Tek kelimem var. Hoooşşşttt”
CHP’nin HDP ile olan gönül bağı, CHP’li belediyeleri PKK’nın istihdam merkezi haline getirdi. Kandil’de eğitim almış teröristlerin Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde işe başlatıldığı iddiaları sonrası peş peşe gelen tutuklama haberleri gözleri Mersin’e çevirdi. VAHAP SEÇER’İN FATMA KURTULAN’LA YETKİLERİ ORTAK MI? MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’a mektup yazan Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan bir personel, belediyedeki PKK yapılanmasını gözler önüne serdi. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’li Vahap Seçer ve HDP’li Fatma Kurtulan tarafından ortaklaşa yönetildiğini iddia eden kadın personelin mektubunda PKK’lı olmayan belediye çalışanlarına mobbing uygulandığını iddia edildi. CHP’LİLERE DE MOBBİNG VAR CHP’li Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde PKK ile yakınlığı olmayan herkesin mobbinge uğradığını iddia eden belediye personeli, CHP’li olan personelin bile baskılardan bunaldığını dile getirdi.
