17 Nisan Çarşamba 2024
2 yıl önce

Binali Yıldırım: İstanbul seçimlerinde yalanın siyaseti başroldeydi

Yıldırım, parti genel merkezinde AK Parti Genişletilmiş Bilgi ve İletişim Teknolojileri Eğitim İstişare Toplantısı'na katıldı. Şu anda hayatları, bütün alışkanlıkları ve iş yapma şekillerini kökten değiştirecek bir sürecin yaşandığını ve bunun adına "dijital dönüşüm süreci" denildiğini belirten Yıldırım, şunları kaydetti: "Şimdi artık güçlü devlet yok, süper devlet yok. Şu anda dijital imparatorluklar kuruluyor. Dünyayı artık dijital imparatorluklar idare ediyor. Seçimleri etkiliyorlar, rejimleri değişime zorluyorlar, dünyanın herhangi bir yerinde karışıklık çıkarmaya da çalışıyorlar. Her şey bu dijital imparatorluklar marifetiyle yapılmaya çalışıyor." Yıldırım, içinden geçilen bu dönüşüme endüstri 4.0 veya dördüncü sanayi devrimi denildiğini hatırlatarak, bu dönüşüm nedeniyle gelecek yıllarda pek çok meslek dalının yok olacağını ve yeni meslek dallarının ortaya çıkacağını söyledi. AK Parti iktidarlarının döneminde ulaşım ve teknoloji alanında yapılan yatırımları anlatan Yıldırım, şöyle devam etti: "2008 yılında tarihi bir karar aldık ve e-Devlet'i kurduk. e-Devleti kuran öncü ülkelerden biriyiz. İsim vermeyeceğim ama o zaman Bakanlar Kurulumuzda olan, bugün de partimizde olmayan, bize karşı muhalefet yapan arkadaşlarımızdan bazıları e-Devlet'e şiddetle karşı çıktılar, 'Bu bir fantezidir, buna ne gerek.' var dediler. Biz de ısrarla inat ettik, inat da bir murattır dedik, e-Devlet'i kurduk." "57 MİLYON KİŞİ E-DEVLET'İ KULLANIYOR" Yıldırım, e-Devlet aracılığıyla 842 kuruma yönelik 6 bin 170 hizmetin verildiğini ve toplam kullanıcı sayısının 57 milyon olduğunu bildirerek, Türkiye'nin dijital dönüşüm sürecinde yapması gerekenlere ilişkin, şunları söyledi: "Yapmamız gereken bir kere bu değişimi okuyup uzun vadeli istihdam programlarımızı gözden geçirmek, eğitim sistemimizi süratle buna göre dönüştürmek. Yani yeni iş alanları, yeni meslekler, geleceğin teknolojilerinin eğitim programımızda daha çok yer almasını sağlamak. Yani efendim işte Lidyalılar, Frigyalılar tamam bunları da bilelim de ağırlıklı olarak geleceğe yönelelim. Gelecekte ne bizi bekliyor? Bunları, çocuklarımızın, yavrularımızın hayal gücünü artırmaya yönelik yeni programları, yeni müfredatı belirlememiz lazım. Yarın Milli Eğitim Şurası var. Burada herhalde bu vizyonu ortaya koyacak, onu takip edeceğiz." "İSTANBUL SEÇİMLERİNDE YALANIN SİYASETİ BAŞROLDEYDİ" AK Parti'nin dijital dönüşüm ile bilgi, iletişim teknolojileri alanlarında hızla yapması gereken işlerin olduğunu dile getiren Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu: "Sanal alemde haberleşmek isteyen, fikirlerini beyan etmek isteyen ve bizim fikirlerimizi öğrenmek isteyen milyonlar var. Ben bunu İstanbul seçimlerinde yaşadım. İstanbul seçimlerinde yalanın siyaseti başroldeydi. Sosyal medyada yalanı ilk söyleyen kazandı. Yalan da bizim lügatimizde, siyasetimizde yer almadığı için biz uzak durduk. Sosyal medya sorumsuz medya değildir, sanal alem yalan alem değildir. Bunlara dikkat etmemiz lazım. İşin etik yanları da tabiatıyla önemli. Yani her şey kazanmak olmamalı ama etik değerleri yok sayarak kazanmanın bu ülkeye de faydası yok, kazanana da bir faydası olmaz." Sosyal medyanın toplumları mobilize etme, hareketlendirme ve kanaat oluşturmada çok etkin hale geldiğinin altını çizen Yıldırım, "Dolayısıyla bu araçlardan, bu platformdan sızlanmak yerine bu araçları en iyi, en etkin şekilde kullanmanın yollarını daha çok bulmamız lazım. Burada donanımımız, mücadele ederken aynı araçlarla olmazsa buradan sonuç alamayız. Dolayısıyla sosyal medyayı en etkin şekilde kullanmamızın yolu da yine bu Başkanlığımızın yapacağı faaliyetlerden geçiyor." şeklinde konuştu. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri de dijital alanın artık siyasi söylemlerin paylaşıldığı bir yer olmanın ötesinde, bizatihi kendisinin siyasetin konusu haline geldiğini ifade ederek, "Dijital siyaset kavramı yerini dijitalin siyaseti kavramına bırakmaktadır. İşte bu açıdan baktığımızda AK Parti tam da bu dönemde kurulmuş olması kesinlikle bir tesadüf değildir." değerlendirmesinde bulundu.

2 yıl önce

Türkiye 3'üncü çeyrek büyüme oranıyla G20'nin zirvesinde

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye ekonomisi geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,4 büyüme kaydederken salgının olumsuz etkilerinin görülmeye başlandığı ikinci çeyrekte yüzde 10,4 daralmıştı. Ekonomide normalleşme sürecinin etkisiyle 2020'nin 3'üncü çeyreğinde yüzde 6,3, son çeyreğinde de yüzde 6,2'lik büyüme oranına ulaşıldı. Kovid-19 ile mücadeleyle geçen 2020 yılında ortalama yüzde 1,8 büyüyerek diğer ülkelerden olumlu ayrışan Türkiye, bu yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 7,4, ikinci çeyreğinde baz etkisiyle yüzde 22 büyüme kaydetti. Türkiye, bugün açıklanan 3'üncü çeyrekteki yüzde 7,4'lük büyüme performansıyla verisi açıklanan G20 ülkeleri arasında en yüksek oranda büyüyen ülke olarak dikkati çekti. Birleşik Krallık yüzde 6,6, Suudi Arabistan yüzde 6,2'lik büyümeyle Türkiye'yi izledi. G20 ülkelerinden ABD ve Çin yüzde 4,9, Meksika yüzde 4,7 büyüme kaydetti. Güney Kore'nin 3'üncü çeyrekte elde ettiği büyüme oranı yüzde 4, İtalya'nın yüzde 3,8 ve Endonezya'nın yüzde 3,7 olarak kayıtlara geçti. Bu dönemde Fransa yüzde 3,3, Almanya yüzde 2,6, Japonya yüzde 1,3 büyüme performansı sergiledi. TÜRKİYE, OECD ÜLKELERİ ARASINDA DA 2. SIRADA Öte yandan Türkiye, 3'üncü çeyrek büyüme verisiyle OECD ülkeleri arasında da öne çıktı. Şili, bu dönemde baz etkisiyle yüzde 17,3 büyüyerek listenin zirvesinde yer alırken Türkiye, ikinci oldu. Şili geçen yılın aynı döneminde yüzde 9,8 daralmıştı. Verisi açıklanan G20 ülkelerinin yılın 3'üncü çeyreğinde elde ettikleri büyüme oranları şöyle: Ülkeler Büyüme oranları (yüzde) Türkiye 7,4 Birleşik Krallık 6,6 Suudi Arabistan 6,2 ABD 4,9 Çin 4,9 Meksika 4,7 Güney Kore 4 İtalya 3,8 Endonezya 3,7 Fransa 3,3 Almanya 2,6 Japonya 1,3

2 yıl önce

Macron'un telefonlarını dahi açmadı! Bölgeden siliniyorlar: Rotayı Türkiye'ye çevirdiler

İlişkilerin mutlaka yeniden başlayacağını ancak bunun yeni belirleyicilerle gerçekleşeceğini kaydeden Kasımi, Cezayir'in İspanya, İtalya, Almanya gibi Avrupa Birliği içinden yeni ortaklarla ilişkiler kurma konusunda önemli adımlar attığını; Rusya, Çin ve Türkiye'yle de stratejik ilişkilerini güçlendirdiğini aktardı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 2 Ekim'de Le Monde gazetesinde yayımlanan "Cezayir'in sömürge tarihini Fransa nefreti üzerine inşa ettiği" şeklindeki sözleri, Fransa'nın Cezayir'deki "kanlı sömürge" tarihiyle ilgili tartışmaları ciddi şekilde tırmandırdı. Cezayir yönetimi, Macron'un açıklamalarına tepki olarak 3 Ekim'de hava sahasını Fransız askeri uçaklarına kapattı ve ardından Cezayir'in Paris Büyükelçisi Muhammed Anter Davud'u istişare için ivedilikle ülkeye çağırdı. CEZAYİR CUMHURBAŞKANI ÖFKELİ Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un sözlerinin, iki ülke arasında son dönemde büyük bir krizin yaşanmasına neden olduğu görülüyor. Fransa'nın tavrına tepkisini açık bir şekilde gösteren Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, arayı düzeltmek için girişimde bulunan taraf olmayacaklarını belirtiyor. Almanya'da yayınlanan haftalık siyasi dergi Der Spiegel'de Kasım ayı başında yayınlanan röportajda, Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun'un Fransız mevkidaşından gelen aramaları reddettiği ifade edildi. Macron'un açıklamalarının "çok tehlikeli" olduğunu kaydeden Tebbun, krizi hafifletmek için girişimde bulunmayacaklarını, "hiçbir Cezayirlinin, söz konusu hakaretleri yapanlarla tekrar temasa geçmesini kabul etmeyeceğini" söyledi. Fransa'daki Libya konulu Paris Konferansı'na katılan Cezayir Dışişleri Bakanı Ramazan Lamamra da, sadece Libyalıları desteklemek amacıyla Paris'te bulunduğunu dile getirdi. Lamamra, ziyareti süresince de Fransız mevkidaşıyla bir araya gelmedi. Elysee Sarayı'ndan yapılan bir açıklamada, Macron'un, söz konusu açıklamalardan kaynaklanan yanlış anlamalardan üzüntü duyduğu belirtilerek, kendisinin, "Cezayir ulusuna, tarihine ve bu ülkenin egemenliğine büyük saygı duyduğu" aktarıldı. KRİZ DAHA DA BÜYÜYEBİLİR Elysee Sarayı'nın bu açıklaması dışında, krizi aşmak için somut adımlar atılmaması nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkilerin yakın gelecekte krizin büyümesi de dahil tüm ihtimallere açık olduğu ifade ediliyor. Analistler, Macron'un Cezayir karşıtı aşırı sağın oylarını umarak bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Cezayir ile gergin ilişkileri sürdürmek istediği değerlendirmesinde bulunuyor. AA muhabirine konuşan tarihçi Amir Rahile, Fransa'nın resmi tavrının, dostça davranma ve tehdit arasında gidip geldiğini belirtti. Siyasi Bilimler alanında çalışmaları bulunan İdris Atiyye de aynı görüşü paylaşıyor. Atiyye, Fransız Cumhurbaşkanlarının seçim kampanyaları sırasında daha önce de Cezayir'e yönelik "kabul edilemez" açıklamalar yaptığını kaydetti. Cezayir'e karşı bu tavrın ve Elysee Sarayı'na yeni liderlerin gelmesini beklemenin, krizi daha da büyütebileceğini ifade eden Atiyye, "Fransa Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan üzüntü açıklaması, asla bir özür olarak değerlendirilemez. Bu, tarihten ve siyasi boyutlardan uzakta ilişkileri yeniden normale döndürmek için yapılan bir manevra sadece." dedi. ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK Uluslararası kriz uzmanı Hasan Kasımi de Cezayir-Fransa ilişkilerinin en kötü dönemini yaşadığını söyledi. İki ülke arasında ilişkiler yeniden başlasa bile "eskisi gibi olmayacağını" kaydeden Kasımi, "Cezayir, siyasi anlamda, özel ekonomik ayrıcalıklar sağladığı Fransa'nın himayesi değil." diye konuştu. "Bugün Cezayir, Val de Grasse'nin Cezayir'i de değil." ifadesini kullanan Kasımi, eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'nın 2013 yılında tedavi gördüğü Fransız hastanesine işaret etti. Kasımi, "Fransa'nın Buteflika'ya tedavi ve sağlık dosyasıyla milyonlarca avro imtiyaz karşılığında şantaj yaptığını" belirtti. İlişkilerin mutlaka yeniden başlayacağını ancak bunun yeni belirleyicilerle gerçekleşeceğini kaydeden Kasımi, Cezayir'in İspanya, İtalya, Almanya gibi Avrupa Birliği içinden yeni ortaklarla ilişkiler kurma konusunda önemli adımlar attığını; Rusya, Çin ve Türkiye'yle de stratejik ilişkilerini güçlendirdiğini aktardı. Cezayir'in hava sahasını Fransız askeri uçaklarına kapattığını belirten Kasımi, söz konusu adımın, karşılıksız ayrıcalıklar üzerine değil, eşitlik ve karşılıklı saygıya dayalı ilişkilerin kurulması için yeni kuralların benimsendiğinin açık bir göstergesi olduğunu dile getirdi.

2 yıl önce

Türkiye, seçime hazırlanan Libya'yı her koşulda desteklemeye devam edecek

Kalın, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) Brüksel ofisinde düzenlenen "Libya'nın seçim öncesindeki siyasi belirsizlikleri" konulu çevrim içi panelde konuştu. "Libya'nın toprak bütünlüğü ve siyasal birliğinin önemini vurgulamak gerektiğini düşünüyorum." diyen Kalın, iç savaşın bitişinin siyasal istikrar ve demokratik yönetim için zemin hazırladığının, 24 Aralık'ta yapılması planlanan seçimlerin de bu nedenle ekseriyetle önemli olduğunun altını çizdi. Kalın, seçimlerle ilgili siyasi zorlukların bulunduğu ve seçimlerin yapılıp yapılamayacağının Libyalı tarafların vereceği bir karar olduğunu vurgulayarak "Her halükarda ne karar verirlerse versinler, Libyalılarca yürütülen bir süreç olmalı. Tüm uluslararası aktörler bu sürece saygı duymalı ve onu desteklemeli." diye konuştu. Avrupalı ülkeler ve ABD'nin Libya'ya "terör, göç ve enerji" çerçevesinden baktığını belirten Kalın, bunun oldukça dar bir açı olduğunu, Türkiye'nin ise farklı bir yaklaşım benimsediğini ifade etti. Kalın, Türkiye'nin Libya'nın askeri konularını "yalnızca Libya halkı, hükümeti ve seçilmiş yetkilileriyle" müzakere ettiğini vurgulayarak Berlin ve Paris konferanslarının, Türkiye'nin Libya'ya dahlinden memnun olunduğunu teyit ettiğini belirtti. "Birleşmiş bir Libya ordusu görmek istiyoruz. Türkiye olarak bu hedef doğrultusunda yardım etmeye her zaman hazırız." diyen Kalın, Türkiye'nin Libya'daki rolünü "Biz orada Libya hükümetine güvenliği sağlama ve birleşmiş bir ordu oluşturma amacıyla yapılan bir anlaşanın parçası olarak bulunuyoruz." sözleriyle özetledi. Kalın, "Türkiye'nin müdahalesi, olayların (olumsuz) gidişatını değiştirdi, çatışmaya bir denge getirdi." diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, "Trablus'ta herhangi birine sorun. Bağımsız bir uluslararası gözlemciye sorun. Türkiye'nin güvenlik durumunu daha iyi bir düzeye getirmekteki ve siyasi sürecin ilerlemesini sağlamaktaki katkısını kabul edecektir. Bunun, Berlin Konferansı ve Paris toplantısında da altı çizilmiştir." ifadelerini kullandı. Kalın, "Seçimlerin 24 Aralık'ta yapılamaması durumunda da Libya'yı siyasi ve ekonomik olarak ve diğer alanlarda da desteklemeye devam edeceğiz. Uluslararası toplumdan da aynısını yapmasını bekliyoruz." diyerek seçimlerin ertelenme ihtimalinin kötüye kullanılmaması gerektiğinin altını çizdi. "Bu belirsizlikler, bizi iki kez düşünmeye sevk ediyor" SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran da Birleşmiş Milletler (BM) liderliğindeki uluslararası barış çabalarının, Libya'ya istikrar getirmediğine ancak sahada askeri denge oluştuktan sonra ülkenin gerçek bir siyasi sürece geri döndüğüne dikkati çekti. Libya'da seçimlerle ilgili "pek çok belirsizlik" olduğunu ifade eden Duran, "Bu belirsizlikler, bizi iki kez düşünmeye sevk ediyor. Libya'daki kırılgan barış, pek çok faktöre ve koşula bağlıdır." diye konuştu. Duran, Libya'da seçimlerin planlanan tarihte düzenlenmesi konusunda Libyalı yerel aktörler üzerinde uluslararası baskı olduğunu belirterek "Libyalı aktörlerin ve sorumlu uluslararası paydaşların seçim sonrası kaos çıkması durumunda ne yapacakları konusunda bir eylem planı veya yol haritası yok. Libya'nın geleceği konusunda iyimser olmak istiyoruz. Libya'nın barış ve istikrar yönünde hareket ettiğini görmek istiyoruz." değerlendirmesini yaptı. Libya halkının da istediği üzere ülkedeki barışı ve istikrarın ancak yerel aktörlerin samimi siyasi katılımı ve diyaloğu yoluyla geri getirilebileceğini vurgulayan Duran, 24 Aralık seçimlerinin ve seçimlerden sonraki gelişmelerin Libya'nın barış ve istikrarına katkıda bulunmasını umduklarını dile getirdi.

2 yıl önce

Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü: Almanya'da ekonomi 4. çeyrekte daralacak

DIW, Almanya'ya ilişkin kasım ayı ekonomik barometresini açıkladı. Buna göre, ekonomik barometre, 4. çeyrekte 9,6 puan azalarak 97,1 puana geriledi. Bu da 2020'nin 2'inci çeyreğinden bu yana en düşük değer olarak kayıtlara geçti. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayılarının artışıyla ekonomiye yönelik riskin her geçen gün arttığına yer verilen açıklamada, "Son çeyrekte istihdamdaki artış muhtemelen gözle görülür şekilde yavaşlayacak ve kısa süreli çalışan sayısındaki hızlı düşüş muhtemelen şimdilik durma noktasına gelecek." değerlendirmesinde bulunuldu. DIW'in açıklamasında mal kıtlığının geçici olarak enflasyonu körüklediğine vurgu yapılarak, enflasyon oranının bu yıl sonuna kadar yüzde 5 seviyesinde kalacağı öngörüldü. Alman ekonomisinde tedarik darboğazlarının devam etmesiyle ivme kaybı yaşandığının belirtildiği açıklamada, bu yılın son çeyreğinde GSYH'nin daralacağını tahmin edildi. DIW ekonomistlerinden Simon Junker, konuya ilişkin değerlendirmesinde, tedarik darboğazlarının devam ettiğini ve son çeyrekte de Alman sanayi üretimini baskıladığını vurguladı. Junker, "Buna ilave olarak, Kovid-19 salgınında 4. dalgaya yönelik endişeler önemli ölçüde arttı ve konaklama sektörü gibi yoğun hareketlilik gerektiren birçok hizmet sağlayıcısını etkiliyor. Ek olarak, Kovid-19'un Güney Afrika'da ortaya çıkan yeni varyantı, hızlı bir ekonomik toparlanma umudunu baskılıyor." değerlendirmesinde bulundu. Bu arada, Almanya'da geçen ay yüzde 4,5 olan yıllık enflasyon, enerji fiyatları ve salgının etkisiyle kasımda yüzde 5,2'ye yükselerek, son 29 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Öte yandan, Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), 22 Kasım'da yayınlanan ekonomiye yönelik aylık raporunda, Alman ekonomisinin üretim için ara mal ve çalışan eksikliği ile Kovid-19 salgınında yeni kısıtlamalar nedeniyle "durgunluğa doğru yol aldığını" duyurdu. Almanya ekonomisi, yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 1,7 büyümüştü. Alman hükümetine ekonomik danışmanlık yapan Ekonomi Bilirkişi Kurulu (SVR), ortalama enflasyonun bu yıl yüzde 3,1, gelecek yıl yüzde 2,6 olarak gerçekleşmesini bekliyor. Almanya'da hükümet, 27 Ekim'de bu yıl için daha önce yüzde 3,5 olarak açıklanan resmi büyüme beklentisini Kovid-19 salgınının kalıcı etkileri ve tedarik zincirindeki sıkıntılardan dolayı aşağı yönlü revize ederek yüzde 2,6'ya çekti.

2 yıl önce

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan'dan büyüme açıklaması

Türkiye ekonomisi, 2021'in üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,4 büyüme kaydetti. Verinin ardından, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. Elvan'ın açıklaması şöyle: Dış talebin verdiği önemli katkıyla 2021'in üçüncü çeyreğinde yıllık %7,4 oranında büyüdük. Ücretli kesimin milli gelirden aldığı payı artırmak için gerekli adımlar atılacaktır. Vatandaşlarımız müsterih olsun, herkesin büyümeden en iyi şekilde faydalanması temel önceliğimizdir.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Bahçeli: Erken seçim yoktur

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Muhterem arkadaşlarım, kıymetli basın mensupları yapacağım konuşmaya geçmeden evvel sizleri selamlıyorum. Televizyon ekranlarından, radyo kanallarından toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza en kalbi selamlarımı iletiyorum. Siyasetimizin ve hareketimizin öznesi insan, aynı zamanda bunun cümlesi olan millettir. Tanzimatın neslinin önemli isimlerinden biri olan Merhum Ziya Paşa bazı yazılarında Anadolu'yu sefalet coğrafyası olarak göstermişti, Halbuki Anadolu bir cevherdi. Aklımızın estiği gibi davranmadığımız bilinmelidir. Anadolu'yu karış karış gezmemiz tesadüf olarak değerlendirilmemelidir. 70 ilimizi ziyaret etmiş olduk, elbette bunu yeterli görmüyoruz. Önümüzdeki hafta sonu kalan illerimizi kucaklayacağız, ufuk açacağız, yalancıların maskesini düşüreceğiz. Kurulan tuzakları aktaracağız, kötü niyetlileri açıklayacağız. Halkımızla bütünleşeceğiz, mutlaka anlaşacağız. 'Geliyor gelmekte olan' diyorlar ya biz de 'Gidiyor, gitmekte olanlar' diyeceğiz. Türk milletini zillete ikna edemeyecekler. Milletimiz varlığına sahip çıkacak, istikbaline sahip çıkacak, birliğine ve kardeşliğine sonuna kadar destek olacak.  Cumhurun kaderi cumhuriyetin kaderidir. Cumhur İttifakı, Türkiye'yi kaos tetikçilerinden fedakarca koruyacaktır. Çalışacağız, çağıracağız, sular gibi coşacağız. Emek vereceğiz, mücadele edeceğiz, mutlaka başaracağız. Program ve ziyaretlerde partimizi temsilen görev yapan bütün dava arkadaşlarımı bir kez daha yürekten tebrik ediyorum. Geleceğin yol haritasını geçmişin tecrübeleriyle çizmekten başka çaremiz yoktur. Türk milleti yaklaşık 200 yıldır ekonomik baskılara, siyasi dayatmalara maruz kalmıştır. Daha istikrarlı bir ekonomi, daha güçlü bir devlet özlemi milli yüreklerde kor gibi yanarak alev alacağı zamanı beklemiştir. Umudunu hiç kaybetmemiş, kutlu hedeflerinden en ufak sapma göstermemiştir. Siyasi tarihi kültürel varlığımız, ekonomik yaptırımlarla taciz edilmiş, sürekli tahribata uğramıştır. Bu ülke hepimizindir. Temiz bir dil kullanmak, empati yapmak, meseleleri geniş bir açıyla ele almak herkesin müşterek sorumluluğudur. Birbirimizi suçlayarak kin ve öfkelerimizi yarıştırmak Türkiye'ye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Ekonomik çetelerin, küresel tefecilerin neyi amaçladıkları vicdan sahibi her insanımızın malumudur. "PARA YOKSA BULURUZ, ORDU YOKSA KURARIZ" Nice badirelerden geçerek bugünlere geldik. Onurumuzdan, şerefimizden asla vazgeçmedik. Biliyoruz ki bir Türk dünyaya bedeldir. Çayımıza koyacak şekerimiz yoktu ama Çanakkale'de destanlar yazdık. Çünkü irademiz, imanımız kadar büyüktü. Çünkü yokluğa dayanabilirdik ama esarete kesinlikle tahammül edemezdik. Yeri geldi silah, mermi bulamadık, bunları alacak para bulamadık. 19. ve 20. yüzyılların zorlu dönemeçlerinde ekonomik saldırılarla milletimizi teslim alamayacakların boyun eğeceğimiz mi zannediliyor. Para yoksa buluruz, ordu yoksa kurarız. Merkez Bankası rezervleri eridi yalanına bel bağlayan CHP yönetimi başta olmak üzere zilletin diğer ortaklarının bunu görmesi için milli duruş göstermeleri gerekmektedir. Ekonomi, rakam, oran, yüzde, matematikten çok daha öte bir alandır, böyle de olmalıdır. Sorun yeni fikirlerde değil, eski fikirlerdedir. 20. yüzyıl ekonomisinin yakasına rasyonel isyan portresi astılar. Aslında hepimiz aynı şeylerden konuşuyoruz, fakat konuştuğumuz şeyin ne olduğu konusunda anlaşabilmiş değiliz. Eski teorik şemaları yıkan yeni keşifler yapmadıkça daha adil, daha eşitlikçi bir dünyaya ulaşmamız sadece entellektüel bir sızlanma olarak kalacaktır. TEMEL İHTİYAÇLARDA YÜZDE 2 İLE YÜZDE ARASINDA İNDİRİM ÇAĞRISI Ne ekonomi eski ekonomidir, ne de dünya eski dünyadır. Böylesi bir düzen Allah'ın nizamı olarak görülemeyecektir. Ekonomide yeni bir zihniyet devrimine ihtiyaç olduğunu görmeliyiz. Önümüzde dikilen bentleri birlikte aşmalıyız. Türkiye ekonomisinin yapısal zaafları vardır ve bellidir ancak hiçbiri çözümsüz olarak görülmemelidir. Dayanışma ve yardımlaşmaya en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, sokakları karıştırmaya çalışan odaklara milletimiz prim vermeyecektir. Ekonomik dengeleme ve normalleşmenin günbegün hayata geçtiğinin de görünmesini istiyoruz. Vatandaşlarımızın ekonomik sorunlardan istifade ederek servetlerine servet katanlarla kıran kırana mücadele edilmesini istiyoruz. Herkesin yapacağı fedakarlıklar vardır ve olmalıdır. Enflasyonla mücadelede gönül birliğini hayata geçirmeliyiz. Temel ihtiyaçların fiyatında yüzde 2 ile yüzde 5 arasında indirime gitmeleri gerekir. Zillet ittifakının bittik propagandasına kulak asmadan, darda ve zorda kalan vatandaşlarımıza elimizi uzatabiliriz. "BUNLARIN ALAYI SAHTEKARDIR" Mutfaklarımızda büyük bir yangın var diyorlar. Erdoğan gitmeden ekonomideki sorunlar çözülemez diyorlar. Diyorlar ki Türkiye en büyük istikrarsızlığı Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde yaşıyor. Yalan bunlarda, saptırma bunlarda, bunların alayı sahtekardır. Alayı aydınlıktan korkan müfteriler korosudur. ALİ BABACAN'A SERT TEPKİ: PARTİSİNE İHANET EDEN FIRSATINI BULUNCA MİLLETİNE DE İHANET EDER Biz kayyum değiliz, MHP'yiz. Bu tipler aslında bizim muhatabımız değildir. Kendisine ve partisine ihanet eden fırsatını bulunca milletine de ihanet eder. Bu şahsa sesleniyorum; kayyumu falan geç partine doldurduğun casuslarla birlikte hangi örgütlere peşkeş çektiğini adamsan açıkla. Zillet ittifakı bütün imkanlarıyla faaliyettedir. Kılıçdaroğlu sosyal medyadan video yayınlamaya iyiden iyiye merak salmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu fazla zahmete girme; CHP'nin başına bir kaset komplosuyla inmen, terörle mücadeleye hayır demen, terörizme gülücükler saçman, HDP'yi meşru sayman, terörist Demirtaş'ı övmen, İstiklal Marşı'nı okuyamaman, yabancı büyükelçilerden aman dilemen, senin lekeli mirasın olarak anılacaktır. ERKEN SEÇİM TARTIŞMASI Bu mudur sizin helalleşmeniz? Buysa eğer siyasetiniz yere batsın diyorum. PKK'nın terör elebaşları özerklik şartıyla helalleşmeye hazır olduklarını açıklıyor. Peki CHP Genel Başkanı buna ne diyor? Utanmadan gayri milli diyen Kılıçdaroğlu, milliyetçiliğin derin manasını bilmeyen zilletin temsilcidir. Gayri milli arıyorsa çevresine baksın. Sayın Kılıçdaroğlu benim millet ve vatan sevgimin fitresini versem sana ve sülalene 100 yıl yeter. Erken seçim yoktur, hemen seçim yoktur, sevsen de sevmesen de alışman, riayet etmen tavsiyemdir. 2023 yılının haziran ayını bekleyin, biraz daha dişinizi sıkın.  SİSTEM TARTIŞMASI Güçlendirilmiş parlamenter sistem zaman kaybıdır. Parlamenter sistemde kurulan hükümetler, özellikle koalisyon hükümetleri ülkeyi tek bir adım öteye götürememişlerdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle çift başlılık sona ermiştir. Cumhurbaşkanı'nı millet aracısız ve doğrudan seçmektedir. Geleceğiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Türkiye artık denenmiş yollardan geçmeyecektir. 2022 Mali Yılı Bütçesi haftaya TBMM Genel Kurula gelecek. MHP olarak destek vereceğiz ve evet oyu kullanacağız. 

2 yıl önce

Gaziantep’te bebeğe şiddet uygulayan baba gözaltına alındı

Gaziantep Valiliği’nden yapılan açıklama şöyle; “Bazı sosyal medya mecralarında İlimizde çekildiği anlaşılan bir babanın bebeğini darp ettiğine dair görüntüler yer almaktadır. 29.11.2021 tarihinde emniyet güçlerimize bildirilen bir bebeğin darp neticesinde yaralandığı olayla ilgili alınan ifadelerde Y.G. isimli şahsın C. G. isimli bebeğini darp ettiğine dair kamera kayıtları bulunduğu anlaşılmıştır. Hastaneye getirilen bebek C.G.’nin doktor raporunda kafasında travmaya bağlı yaralanma olduğu bildirilmiş, hastanede tedavisine başlanmıştır. Olayın şüphelisi Y. G. isimli şahıs yakalanarak gözaltına alınmış ve adli süreç başlatılmıştır.”

1 2 ... 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 ... 2637 2638