24 Nisan Çarşamba 2024
2 yıl önce

"Acil Mobil Uygulaması" devreye alındı: Selde, depremde, yangında...

Selde, depremde, yangında... AFAD, tüm afetlerde ve acil durumlarda hemen harekete geçiyor ve yardım elini uzatıyor. Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı teknolojiyi kullanarak yardım ağını genişletti, "Acil Mobil Uygulaması"nı devreye aldı. Amaç ise afetlerde daha çok can kurtarmak ve yardımları en hızlı şekilde ulaştırmak. Uygulama, afetzede için kolaylık sağlıyor Uygulama başlatıldığında 112 ACİL çağrı merkezine bağlanılıyor. Afetzedenin durumunu anlatan kısayol butonları da sistemde mevcut. Arayan kişi konuşamayacak durumda ise sisteme kayıtlı taslak cümleleri kullanarak mesaj yoluyla da yardım alabiliyor. En yakın toplanma alanlarını gösteriyor Uygulama ile afet anında kişiye en yakın toplanma alanı gösteriliyor. Afetzedenin toplanma alanına ulaşabilmesi için harita uygulaması üzerinden yol tarifi yapılıyor. Toplanma alanına gidemeyecek durumda olanlar için ise gerektiğinde internet üzerinden acil çağrı başlatılabiliyor. Uygulamada ayrıca afet eğitim videoları da yer alıyor.

2 yıl önce

26 yıl sonra bölgede savaş alarmı! Diken üstündeler: Türkiye'nin varlığı hayati önemde

Bosna Savaşı, Avrupa'da yaşanan yüz yılın en kanlı savaşlarından biriydi. 1992 yılındaki savaşta 100 bin kişi hayatını kaybetti, 2 milyon kişi de evini yurdunu terk etmek zorunda kaldı. 21 Kasım 1995'te taraflar ABD'nin Dayton şehrinde bir araya geldi. Kanlı Bosna Savaşı, sağlanan anlaşma sayesinde sonlandırılırken, Bosna Hersek 3 parçaya bölündü. Dönemin Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç, Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloşeviç ve Hırvatistan Cumhurbaşkanı Franjo Tudjman, Dayton'da Wright-Patterson Hava Üssünde bir araya geldi. ÜLKE, İKİ OTONOM BÖLGEYE AYRILDI Görüşmelerin ardından masa üstünde harita çizildi. Ülke nüfusunun çoğunluğunu Boşnaklar oluşturmakla birlikte, toprak üç eşit parçaya bölündü. Ülke, Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti Entitesi olmak üzere iki otonom bölgeye ayrıldı. Bir de özel statüye sahip Brçko bölgesi oluşturuldu. Ülkedeki bütün idari otoritelerin üstünde Yüksek Temsilcilik Ofisi bulunuyor, uluslararası toplum adına barışın uygulanmasını denetliyor. ENTİTE YÖNETİMİNİN KARARLARI, TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ TEHDİT EDİYOR Yüksek Temsilcilik makamını tanımayan Bosnalı Sırplar, Dayton Anlaşmasını entite çıkarları için kullanıyor. Entite yönetiminin aldığı kararlar ülkenin toprak bütünlüğünü tehdit ediyor. Bosna Hersek'teki Sırp Entite yönetiminin kendi yargı ve ordularını kurma kararı bardağı taşıran son damla oldu. YENİDEN SAVAŞ ENDİŞESİ TRT Haber'in derlediği habere göre, Sırpların ayrılıkçı politikaları 26 yıl sonra yeniden savaş endişesini beraberinde getirdi. Uluslararası toplumdan ise henüz somut bir adım gelmiş değil. TÜRKİYE'NİN VARLIĞI BOŞNAKLAR İÇİN HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR Bölgede dengeli ve yapıcı bir siyaset yürüten Türkiye, Hırvatistan ve Sırbistan ile iyi ilişkilere sahip. Sağlanacak olası bir anlaşmada Türkiye'nin varlığı Boşnaklar için hayati önem taşıyor.

2 yıl önce

Evlat nöbetindeki baba Süleyman Aydın’dan CHP’nin helallik açıklamasına sert tepki: Hakkımız bunlara haram olsun

HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde evlat nöbeti tutan ailelerin direnişi 811’inci gününe girdi. Evlat nöbetindeki baba Süleyman Aydın, CHP’nin “helalleşme” açıklamasına tepki gösterdi. Çocuklarının terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığı iddiasıyla 3 Eylül 2019’da farklı kentlerden Diyarbakır’a gelen ailelerin HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemi 811’inci gününde de sürüyor. 6 yıl önce terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını iddia ettiği oğlu Özkan için eylem yapan baba Süleyman Aydın, evladını CHP’nin dostu dediği HDP’den isteyerek, CHP’nin “helalleşme” adımına tepki gösterdi. Hakkımızı helal etmiyoruz Sonuna kadar buradan kalkmayacağını hatırlatan Süleyman Aydın, evladının yolunu burada sonuna kadar gözleyeceğini ifade etti. Evladının daha 15 yaşında olduğunu belirten Aydın, “15 yaşındaki çocuğun iradesi yoktur. Benim evladımı CHP’nin dostları götürdü. Ama CHP, bir gün bile bize sahip çıkmadı. Konu HDP olduğunda susuyorlar. Biraz ellerini vicdanlarına koysunlar. Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medyada diyor ki, ‘helalleşmeye çıkacağım.’ Ben bir baba olarak, biz anne, babalar olarak hakkımızı helal etmiyoruz. Çünkü bizim çocuklarımızı, CHP’nin dostları götürdü. O yüzden hakkımızı hem HDP’ye hem de CHP’ye haram ediyoruz. Hakkımız bunlara haram olsun. Biz, sonuna kadar burada mücadelemize devam edeceğiz. Devletimiz, çocuklarımız için büyük bir mücadele veriyor. İnşallah çocuklarımız için bir sonuç alırız. Çocuklarımız da sesimizi duyuyorsa oğlum, güvenlik güçlerine teslim ol” dedi.

2 yıl önce

CHP Grup Başkanvekili Altay: HDP'yi terör örgütü olarak görmüyoruz

TV 100 ekranlarında yayınlanan Pınar Işık Ardor sunumundaki 'Pazar Siyaseti' proramının bugünkü konuğu CHP Grup Başkanvekili Engin Altay oldu. Engin Altay, canlı yayında Pınar Işık Ardor'un sorularını yanıtladı. "HDP'Yİ TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK GÖRMÜYORUZ" Konuşmasında HDP ile ilgili görüşlerine yer veren Altay, "Biz HDP'yi terör örgütü görmüyoruz. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'nın cezaevinde tutulmasını doğru bulmuyoruz. Bu konularda açk ve cesuruz." diye konuştu. "İLİŞKİLERİ VARSA MİNİMALİZE EDİLMELİ" Altay, Ardor'un, "HDP'ye PKK'nın siyasi kolu demiyorsunuz" sözleri üzerine ise şu yanıtı verdi: "HDP'nin PKK ile ilişkisi varsa minimalize etmesini ben de isterim. İddialar var, gördüğüm bir ilişki ben bilmiyorum. Bir siyasi partinin terör örgütüyle ilişkisi olmamalı. "LEGAL VE MEŞRU BİR PARTİ" HDP 6 milyon oy almış en az AK Parti kadar, MHP kadar, CHP kadar İyi Parti kadar legal bir siyasi partidir, meşrudur. PKK da Türkiye Cumhuriyet için bir tehdittir, eli kanlı terör örgütüdür, bertaraf edilmelidir."

2 yıl önce

Terörden temizlenen Gabar Dağı'nda doğa yürüyüşü

Teröristlerden arındırılan Şırnak Gabar Dağı, şimdilerde doğaseverleri ağırlıyor. Şırnak Üniversitesi öncülüğünde dağın doğal güzellikleri ve tarihi yapılarını tanıtmaya yönelik yürüyüş etkinliği düzenleniyor. Etkinlik kapsamında ilk durak ise vadilerin ardındaki Kırkağaç bölgesinde bulunan yedi katlı apartman mağara oldu. "TARİHİ OLMAYANIN GELECEĞİ OLMAZ" Şırnak Üniversitesi Rektörü Mehmet Emin Erkan, “Şırnak Üniversitesi öncülüğünde DİKA’nın destekleriyle Şırnak genelinde kültür rotaları oluşturuluyor. 10 rota belirlendi. Bunların bazıları Hz. Nuh, ters lale, Cehennem Deresi, Şerefiye rotası ve bugün de Akdizgin rotasını gezdik. Bu rotada 100 yaşındaki zeytin ağaçlarını gördük. Burada çok yoğun tarihi eserler var. Herkesi rotam Şırnak gezilerine davet ediyoruz. Özellikle tarihi olmayanın geleceği olmaz. "40 YILDIR ÇIKILAMAYAN BÖLGEYE ÇIKTIK" Biz özellikle tarihimizi, doğal güzelliklerimizi tanıtıp, bu güzellikleri görebilmenin huzurunu yaşıyoruz. 40 yıldır çıkamadığımız Sefine bölgesine bu sene çıktık. Annelerimizin ve büyüklerimizin Sefine'deki gözyaşlarını gördük ve çok etkilendik. Tarihten bir kopuşumuz var. Bu medreseleri, kültür abidelerini muhakkak bütün dünyaya tanıtmamız gerekiyor.” dedi. YATIRIMCI VE TURİZMCİLER MEMNUN Şırnak Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Yüksekokulu Öğretim Üyesi Doç. Sedat Çelik de “Bugünkü trekking yürüyüşümüzü Akdizgin köyünden başlayıp, Kırkağaç mıntıkasında bulunan 7 katlı mağarada tamamladık. Şu an bulunduğumuz yer de apartman mağaraları. Bu apartman mağaraları 7 katlıdır. Burada daha önce yaşam olmuş ve İslam alimlerinin burada çok fazla talebe yetiştirdiği biliniyor. Bu tarihi unsurlar burayı çekici hale getiriyor. Dolayısıyla gelen kişiler de hem yatırımcılar hem de turizmciler olsun çok memnun kaldılar. Bu trekking yürüyüşümüz geçen yıl Şırnak Üniversitemiz tarafından yürütücülüğü yapılan ve Dicle Kalkınma Ajansı tarafından finansman sağlanan bir projedir. Şırnak’ta sürdürülebilir kültür ve turizm rotaları adı altında biz bu proje kapsamında var olan potansiyeli, fizibilite raporunu ortaya koymaya çalıştık. Bir ay sonra projemizin bütün faaliyetleri tamamlanmış olacak. İnternet sitemiz ve bütün rotaların yer aldığı, haritaların da çizildiği, aynı zamanda tanıtım kitapçığının da yapıldığı bir şekilde proje tamamlanacak.” diye konuştu. OYULAN KAYALARA CAMİ YAPIMI Akdizgin köyü sakinlerinden Nesim Sevgin, “Akdizgin köyünde 1991 yılından önce yerleşim vardı. Biz o dönemde ihtiyaçlarımızı katırla görüyorduk. Akdizgin köyünde pirinç, mercimek, buğday, bıttım, zeytin yetişiyordu. Hepsi doğal bir şekilde yetişiyordu. Biz hayvancılıkla geçiniyorduk. O dönemde tek masrafımız elbiselerdi. Bu taş mağaralar Artuklular döneminden kalma ve Müslüman köyü. Çünkü oyulan kayalarda cami yapmışlar.” şeklinde konuştu. "İNANILMAZ BİR COĞRAFYA" Cizre’de bir otelin müdürü olan Nail Turunç, uzun zaman İstanbul ve Irak'ta otelcilik yaptıktan sonra farklı bir deneyim olması için Cizre ilçesine özel bir otele tayin olduğunu söyledi. Turunç, "Yaklaşık 11 aydır burada görev yapıyorum. Şırnak’ın öyle kadim bir tarihi var ki, Mezopotamya’nın beşiği dediğimiz yer. Burayı keşfetmek için böyle bir projede yer aldık. Gerçekten bölgeye ciddi yatırımcıların gelmesinin gerekli olduğunu gösteren iyi bir işaret. Bunun devamının gelmesi lazım. Şu an Gabar Dağı apartman mağaraların olduğu yerdeyiz. Burası gerçekten ulaşım anlamında biraz zor olmakla birlikte keşfetmek isteyen herkese açık olan yerlerdir. İnanılmaz bir doğası var. İnanılmaz bir coğrafya, inanılmaz bir tarihi var. Burayı dinlediğinizde, hissettiğinizde aslında tarih, coğrafya dediğimiz turizm hissederek yapılması gereken bir şeydir.” ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Yunanistan'dan Ege Denizi'nde insanlık dışı uygulama!

Milli Savunma Bakanlığınca (MSB), Yunan Sahil Güvenlik personelinin, silah doğrulttukları ve sopayla vurdukları göçmenleri, Türk kara sularına ittikleri görüntüler paylaşıldı. Farklı dönemlerde kaydedilen görüntülerde, Yunanistan'ın aralarında kadın ve çocukların da olduğu düzensiz göçmenleri acımasız şekilde geri ittiği görülüyor. Kamera kayıtlarıyla da defalarca kanıtlanan insanlık dışı uygulama ile Yunanistan Sahil Güvenlik unsurları düzensiz göçmenlerin bulunduğu botları, Türk kara sularına çekerek getiriyor. Tehlikeli manevralarla Göçmen botunun ilerlemesine engel olan Yunan unsurları göçmenlere sopa ile vuruyor, silah doğrultuyor ve botu batırmak için teşebbüslerde bulunuyor. Görüntülerde, Yunan unsurlarının havaya ve botun çevresine ateş açtıkları anlar da yer alıyor. Türkiye tarafından yardım eli uzatılan göçmenlerin arasında Yunan personeli tarafından darbedilenler de bulunuyor.

2 yıl önce

Belarus-Polonya sınırından Avrupa'ya geçmeyi amaçlayan göçmenler, Almanya'da yaşama umuduyla sınır bölgesindeki bekleyişlerini sürdürüyor

Belarus'un Grodno şehrindeki Bruzgi sınır bölgesindeki kişilerin büyük çoğunluğu Irak'ın kuzeyinden geliyor. Vize alarak Belarus'a gelen, Avrupa'ya göçme arayışıyla bu ülkeden de Polonya'ya geçmeye çalışan kişiler, kendileri için ayrılan lojistik merkezindeki kapalı alanda beklerken ümitlerini de kaybetmiyor. Çok sayıda çocuk ve kadının aralarında bulunduğu 2 bin civarındaki kişi, ülkelerindeki zor koşullardan dolayı daha iyi bir yaşam için özellikle Almanya'ya gitme amacıyla ülkelerini terk etmiş durumda. Polonya'nın sınırlarını açarak Almanya'nın kendilerini kabul etmesini bekleyen bu kalabalık, Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko ile Almanya Başbakanı Angela Merkel'in yaptığı telefon görüşmeleri sonrasında dikkatlerini AB'den gelecek haberlere çevirdi. Lukaşenko, Merkel'e Polonya üzerinden bir koridor açarak sınır boyundaki 2 bin civarındaki göçmenin Almanya'ya gönderilmesi konusundaki mekanizma önerisinde bulunmuştu. Merkel'in bu öneriyi Avrupa Birliği (AB) ile görüşeceği belirtilmişti. GÖÇMENLERİN GEREKÇESİ IRAK'TA YAŞAM KOŞULLARININ ZOR OLMASI Türkmenlerinden Mehmet, Kerkük'ten geldiğini ve Almanya'ya gitmek istediğini belirterek "Irak'ta bize bir şey vermeyecekler. Hakkımız yok orada. O yüzden buraya geldik." dedi. Mehmet, Irak'ın kuzeyinde Türkmenlerin ellerinden haklarının alındığına dikkat çekti. Almanya'da çalışmak istediğini anlatan Mehmet, "Orada iş var, orada çalışırız." diye konuştu. Irak'tan gelen 13 yaşındaki Fırat, Belarus-Polonya sınırına, Almanya'ya gitme hedefiyle geldiklerini söyledi. Fırat, Irak'ta yaşamanın zor, eğitimin de kötü olduğunu belirterek "Ben büyüyünce ne olacağım diye düşününce korkuyorum Irak'ta. Buraya Almanya'ya gitmek için geldim. Hedefim büyüyünce doktor olmak. Irak'ta bizim hakkımızı yiyorlar." diye konuştu. Polonya sınırına yakın ormanlık alanda 20 gün beklediklerini hatırlatan Fırat, "Irak'a gitmek istemiyoruz. Biz Almanya'ya gitmek istiyoruz. Okumak istiyoruz, bir yerimiz olsun istiyoruz." dedi. Irak'ın kuzeyinden gelen Royal Abdulvahid Ahmed, Almanya'ya veya Avrupa ülkelerinden birine gitmek istediğini belirterek "Çünkü benim ülkemde hayat yok." dedi. Ahmed, 10 gün ormanda sınır boyunda yaşadığını ifade ederek kendileri için ayrılan kapalı alanda uyuyabildiğini dile getirdi. Göçmenlerden Iraklı Süleyman da Belarus-Polonya sınırında Almanya'ya gitmek için beklediklerini ifade ederek "Çalışmak için, iyi bir gelecek, iyi bir iş için Almanya'ya gitmek istiyoruz. Benim bütün ümidim bu." diye konuştu. Ülkesinde iyi bir gelecek göremediğini anlatan Süleyman, sınırdaki bekleyişleri esnasında herhangi bir planı olmadığını, geleceklerini Almanya ve Avrupa'nın bildiğini ifade etti. Süleyman, Avrupa'nın kendilerine yardım etmesi halinde iyi bir geleceğe, ümide ve hayale sahip olacağını dile getirdi. Irak'tan Belarus'a gelerek Avrupa'ya gitmek isteyen Muhammed de Irak'ta yaşamak için yeteri kadar para kazanamadıklarını anlattı. Muhammed, "Orada verilen 300-400 dinarla ailemizi geçindiremiyoruz. Sekiz kişiyiz ve kirada kaldığımız için tahammül edemedik." dedi. Suriye'nin Humus şehrinden gelen Yusuf Maruf da Almanya'ya gitmek istediğini belirterek "Suriye'de evimiz yok. Orada hayat kötü. Benim Almanya'ya gitmem lazım. Ardından ailem Almanya'ya gidecek. Çünkü Suriye'de hayat yok." diye konuştu. Belarus-Polonya sınırında 8 Kasım'dan bu yana Avrupa'ya göçme arayışıyla çoğunluğu Irak ve Suriye'den gelerek Belarus üzerinden Polonya'ya geçmeye çalışan kişiler, ormanlık alanda kendi kurdukları kampta ve sınır önünde bekleyişini sürdürüyordu. Bir süre önce bu kişiler sınır boyunda kurdukları kampı tamamen boşaltarak Belarus hükümetinin bölgedeki hazırladığı kapalı alana geçmişti.

2 yıl önce

Zorunlu kış lastiği uygulaması 1 Aralık'ta başlıyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Karayolları Trafik Kanunu gereği yolcu ve eşya taşımalarında kullanılan araçlara kış lastiği takılmasını, illerin hava ve iklim şartlarına göre yılın belirli dönemi için zorunlu tutuyor. Söz konusu yetki, Bakanlıkça valiliklere de devredilebiliyor. Araçların denetimi, Bakanlığın yetkilendirdiği personelin yanı sıra Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Ticaret Bakanlığının sınır kapılarındaki birimleri ve belediyelerin denetim birimleri tarafından yapılıyor. Kış lastiği takma zorunluluğu 1 Aralık'ta başlayacak ve 1 Nisan 2022'ye kadar devam edecek. Kurala uymayan araçların sürücülerine 846 lira ceza kesilecek. Söz konusu ceza, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanacak yeniden değerleme oranı kapsamında 1 Ocak 2022 itibarıyla güncellenecek. Uygulama "hususi" değil, "ticari" araçlarda zorunlu Yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar dışındaki hususi araçlar için uygulama zorunlu değil ancak can ve mal güvenliğiyle sorunsuz seyahat için kış şartlarında tüm araçlarda kış lastiği kullanılması önem taşıyor. Bu uygulamayla kış şartlarına göre önlemini almayan, kış lastiği olmayan araçların yolu kapatması ve insanların mağduriyete uğraması önlenmeye çalışılıyor. Kış lastikleri, 7 derecenin altındaki sıcaklıklarda, ıslak, karlı ve çamurlu zeminlerde yaz lastiklerine oranla daha iyi yol tutuşu ve yüksek güvenlik sağlıyor. "Lastiklerin mevsime uygun olması gerekir" Motorlu Araç Satıcıları Federasyonu (MASFED) Genel Başkanı Aydın Erkoç, trafiğin güvenli seyredebilmesi ve trafik kazalarının önüne geçilebilmesi için lastik değişiminin büyük önem taşıdığını söyledi. Bir araçta kazaya sebebiyet veren unsurların başında lastiğin geldiğini belirten Erkoç, kullanılan lastiklerin mevsime uygun olması gerektiğini bildirdi. Erkoç, "Hava sıcaklıkları 7 dereceye ve altına indiğinde, artık kışlık lastikleri takmanın zamanı gelmiştir. Kışın meydana gelen trafik kazalarının sebebi çoğunlukla mevsime uygun olmayan lastiklerin kullanılmasıdır. Çünkü yaz lastikleri soğuk havalarda, karlı ve buzlu zeminlerde tutunma kaybına, frenlemelerde kaymaya, savrulmaya ve hakimiyet kaybına yol açar." dedi. "Lastik alınırken mutlaka tarihine bakılmalı" Kış lastiği uygulamasının zorunluluğun ötesinde hayati önem taşıdığını vurgulayan Erkoç, "Sürücüler hem kendi hem de diğer sürücü ve yolcuların güvenliği için bu kurala uyarak bir an önce lastik değişimini yapmalılar." diye konuştu.

1 2 ... 2021 2022 2023 2024 2025 2026 2027 ... 2647 2648