Son Dakika:
Türkiye'nin gündemine oturan ve uzun yıllar süren yargılama süreci karara bağlandı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, Adnan Oktar ile birlikte 14 kişinin, 8 bin 658 yıl hapis cezasına çarptırılmasıyla ilgili 73'ü tutuklu 215 sanıklı davada verilen hapis cezalarını onadı. Sanık Adnan Oktar; "örgüt yöneticiliği", "cinsel istismar", "eğitim hakkının engellenmesi", "eziyet", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" ve "kişisel verilerin kaydedilmesi" suçlarından toplamda 891 yıl hapse çarptırıldı. Diğer sanıkların suçlarından da sorumlu tutuldu Heyet ayrıca Oktar'ı, yönetici konumunda bulunduğu için diğer sanıkların suçlarından da sorumlu tuttu. Oktar, diğer sanıkların cezalarıyla birlikte toplamda 8 bin 658 yıl hapse mahkum edildi. Ceza alan örgüt elebaşları Mahkeme, örgüt elebaşı oldukları iddiasıyla yargılanan sanıklar Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Ulviye Didem Ürer, Yeliz Sucu, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan ve Fatma Ceyda Ertüzün'e de benzer suçlardan ayrı ayrı 8 bin 658 yıl hapis cezası verdi. 106 sanığı "örgüt üyeliği" suçundan 4 yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptıran mahkeme, 8 sanığı "örgüte üye olmamakla birlikte yardım" suçundan 3'er yıl hapisle cezalandırdı. Heyet, haklarında etkin pişmanlık hükümleri uyguladığı 16 sanığa ise çeşitli hapis cezaları verdi. Davada ayrıca 67 sanık da benzer suçlardan değişen sürelerde hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme ayrıca, sanık Mert Sucu'yu "örgüt üyeliği", "cinsel istismar", "cinsel saldırı", "görevini yaptırmamak için direnme" ve iki polis memuruna karşı "öldürmeye teşebbüs" suçundan 152 yıl 5 ay hapisle cezalandırdı.
14 Mayıs'ta yapılacak seçimlere yaklaşık 1 ay kaldı. Seçim sürecinde 7'li koalisyon tarafından ortak aday olarak açıklanan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu gelişme sonrası soluğu Kandil'in siyasi uzantısı HDP'nin yanında almış ve desteklerini alabilmek için pazarlık masasına oturmuştu. Pazarlık sonrası HDP Kılıçdaroğlu'na desteğini açıklarken, Kandil'den de terör örgütünün liderleri peş peşe açıklamalarla CHP liderine destek olmuştu. Kılıçdaroğlu'na açıklanan desteklerin ardından pazarlık masasında neyin konuşulduğu kamuoyunda tartışma konusu olurken, HDP'ye verilen vaatler de gün yüzüne çıkmaya başladı KILIÇDAROĞLU'NUN ORTAKLARINDAN MECLİS'TE KÜRDİSTAN'A ÖZERKLİK ÇALIŞMASI HDP'nin Van milletvekili adayı olan Sinan Çiftyürek, TBMM'de "Kürdistan'a özerklik" için çalışacaklarını söyledi. Aydınlık'ta yer alan habere göre, terör örgütü PKK'nın yayın organı olan Yeni Yaşam'a açıklamalarda bulunan Çiftyürek, 'Öz itibari ile 'Kürdistan'a özerklik Türkiye'ye demokrasi' diyor. Kürdistan'a özerklik deyince içini dolduruyor. Kürt meselesi (Meclis'te) tüm boyutları ile konuşulsun.' dedi. FEDERASYON TALEBİ İttifakın seçim deklarasyonu ile ilgili olarak sorulan "Öne çıkan taleplerden biri Kürtlere statü verilmesiydi. İttifak nasıl bir statü talep ediyor?" sorusunu cevaplayan Çiftyürek, "Deklarasyon öz itibari ile 'Kürdistan'a özerklik Türkiye'ye demokrasi' diyor. Kürdistan'a özerklik deyince içini dolduruyor. Sadece kültürel haklarla olmaz. Kürdistan'ın iki parçasında federasyon varsa en büyük parçada kültürel haklar olmaz. Dolayısıyla deklarasyonumuz çıtayı yükseltti. Kürt meselesi Meclis'e gelecekse, biz Meclis'ten gelmesinden yanayız. Kürt meselesi tüm boyutları ile konuşulsun. Kürt yoktur diyorlardı. Şimdi geldikleri nokta 'Kürt vardır Kürdistan yoktur.' İyi de Kürtler uzaydan mı geldi! Toprağı ve vatanı olmayan bir millet olur mu?" ifadelerini kullandı. "KILIÇDAROĞLU KANDİL'LE MÜZAKEREYE MECBUR" Tüm bu yaşananların gölgesinde HDP'nin adaylarından Cengiz Çandar, Kılıçdaroğlu'nun Kandil'e müzakere etmeye ve anayasayı değiştirmeye mecbur olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu'nun seçilmesinde Yeşil Sol Parti ve Emek ve Özgürlük İttifakı'nın rol sahibi olacağını dile getiren Çandar, "Anayasanın değişmesi lazım, bazı adımların atılması için. Kemal Kılıçdaroğlu'nun güçlü bir muhalefete de ihtiyacı olacak o muhalefet de burası. O bakımdan tekrar dönersek mecbur öyle olacak" diye konuştu.. HASAN CEMAL: BU DÜZENİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN GELİYORUZ Cengiz Çandar'ın "Kılıçdaroğlu ittifakın diyetini ödemeli" algısıyla yaptığı açıklamaların etkileri sürerken topa HDP'nin bir başka adayı Hasan Cemal girdi. PKK ile ağız birliği yaparak olmayan Kürt sorununu varmış gibi gösteren Cemal, "Elbette barış ve demokrasi, elbette adalet ve özgürlük var. Elbette hapisteki bütün tutsakların salınması var. Elbette insanları yeniden ekmeğe kavuşturmak var. Türkiye bir krizler ülkesi haline gelmiş durumda. Bu krizler ülkesinde her şeyi yeni baştan inşa etmek zorundayız" dedi.
Göç İdaresi Başkanlığı’ı Sözcü gazetesi yazarı Deniz Zeyrek’in “Son iki ayda kaç kişi vatandaş oldu?” başlıklı köşe yazsındaki iddialarını yalanladı.
7'li koalisyonun Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, "Çanakkale ve Balıkesir'in birer bakanı olacak" diyerek Ahmet Akın ve Muharrem Erkek'e işaret etti. Her fırsatta PKK ve FETÖ'cülere göz kırpan mesajlar veren Kılıçdaroğlu'nun açıklamasının ardından ise akıllara Muharrem Erkek'in 'Sınırımızda PYD olsun' şeklindeki terörü öven sözleri geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı pozisyonunda bulunan Muharrem Erkek'in, Kılıçdaroğlu'nun seçilmesi halinde Adalet Bakanı olacağı ifade ediliyor. Türkiye, 14 Mayıs seçimlerine kilitlendi. Terör örgütü PKK'nın siyasi kanadı olan HDP'nin de desteğini alan Kılıçdaroğlu'nun FETÖ ve PKK'ya destek niteliğinde açıklamaları bilinirken, terör örgütü yandaşlarından da her geçen gün 'Öcalan ve Demirtaş'a özgürlük' benzeri açıklamalar geliyor. 'PYD İLE SINIR OLMAMIZDA BİR SAKINCA YOK' 14 Mayıs'taki seçimlerde Kılıçdaroğlu'nun liste dışı bıraktığı Muharrem Erkek daha önce Türkiye'de temel sorunun demokrasi olduğuna dikkat çekerek, "Dünyada melez demokrasi sınıfındayız. Türkiye'de demokrasi askıya alınmış. Birinci önceliğimiz, birinci sınıf demokrasi ki bu seçim bildirgemizde de var. Suriye ve Irak'tan bahsedildi. Biz kardeşsek, sınırımızda başkası olacağına PYD olsun. Bizce hiçbir sakıncası yok" ifadelerini kullanmıştı. https://twitter.com/bugunguncel/status/1646108874255073280?s=46&t=kgYu0XH04hCo9hDKdwyLsQ
Alınan bilgiye göre MHP, 14 Mayıs'ta yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi çalışmaları kapsamında seçim beyannamesini hazırladı. "Yükselen Ülke Türkiye" vizyonuyla hazırlanan beyannamede, ekonomiden dış politikaya, eğitimden sağlığa, bölgesel kalkınmadan tarıma, işsizlikle mücadeleden turizme kadar bütün politikalar bu vizyon çerçevesinde belirlendi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne uyum kapsamında yeni anayasa vurgusu yapılan beyannamede, bu kapsamda Meclis İçtüzüğü ile seçim ve siyasi partiler kanunlarında öngörülen düzenlemelere ilişkin başlıklar da yer aldı. Beyannamede, terörle mücadele operasyonlarında hükümete verilen destek yinelendi. AFETLE MÜCADELE BAŞLIĞINA AĞIRLIK VERİLDİ Beyannamede, deprem, yangın ve sel gibi afetlerle ilgili daha önceki seçim beyannamelerinde yer alan politikalara yeni maddeler eklendi. "Afetle Mücadele" başlığıyla afet öncesi, afet ve sonrasında yapılacak çalışmalar ile alınacak önlemlere ilişkin politikalara geniş yer ayrılan beyannamede, Kahramanmaraş merkezli depremlerin yaralarının sarılması için atılması gereken adımlar da vurgulandı. "YAPARSA CUMHUR İTTİFAKI YAPAR" MESAJI MHP ayrıca EYT ve asgari ücretten vergi alınmaması gibi son 5 yıllık süreçte Cumhur İttifakı'nın gerçeğe dönüştürdüğü vaatlerinin yer aldığı kitapçık ve broşür hazırladı. Milletvekili adaylarına dağıtılacak kitapçık ve broşürle, seçmene "yaparsa Cumhur İttifakı yapar" mesajı verilecek. Beyannamenin bu hafta sonu kamuoyuyla ve teşkilatlarla paylaşılması planlanıyor.
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, akşam saatlerinde Çengelköy’de bulunan Tarihi Çınaraltı işletmesine gitti. Özdağ ve beraberindekilerin sosyal medyada paylaşılan videolarda, ‘Tarihi Çınaraltı’ adlı kafeye hiçbir gerekçe sunulmadan içeriye alınmadığı iddia edildi. Bu iddianın ardından Çengelköy Tarihi Çınaraltı işletmesi sosyal medya hesaplarından açıklama yaptı. https://twitter.com/tarihicinaralti/status/1645894638199242753?s=46&t=kgYu0XH04hCo9hDKdwyLsQ “ZORLAMACI BİR TAVIRLA İÇERİYE GİRMEYE ÇALIŞTILAR” Çengelköy Tarihi Çınaraltı’ndan yapılan açıklamada, “Sayın Ümit Özdağ ve Zafer Partili kalabalık bir grup işletmemize gelmiş, zorlamacı bir tavırla içeriye girmeye çalışmış, durumdan rahatsız olan müşterilerimizin bir kısmıyla tartışmaya girerek, huzursuzluk çıkarmışlardır.” ifadeleri kullanıldı. Tarihi Çınaraltı’nın yaptığı açıklamanın tamamı şu şekilde; “Sayın Ümit Özdağ ve Zafer Partili kalabalık bir grup işletmemize gelmiş, mekan sahibi tarafından elleri sıkılarak nezaketle karşılanmıştır. Müşterilerimizle iletişim kurmak isteyen Sayın Ümit Özdağ’a, daha önceki seçim dönemlerinde diğer siyasi parti temsilcilerinden de rica ettiğimiz gibi insanların rahatsız olmayacağı şekilde küçük bir grupla propagandalarını yapmaya imkan verildiği halde kalabalık kitle agresif ve zorlamacı bir tavırla içeriye girmeye çalışmış, durumdan rahatsız olan müşterilerimizin bir kısmıyla tartışmaya girerek huzursuzluk çıkarmışlardır. ‘İŞLETMEMİZ SİYASİ AMAÇLI ŞOVLARLA PROVOKASYONA MARUZ KALMIŞTIR’ Tarihi Çınaraltı kendi sektöründe yazılı ve görsel basında en fazla habere konu olan, Çengelköyümüzle özdeşleşmiş köklü bir müessesedir. Bu mekan her şeyden önce dışarıdan yiyecek getirmeye müsaade ederek Çengelköy esnafının ortak salonu gibi çalışmaktadır. Müşterilerini hiçbir ırk, mezhep, meşrep ve siyasi aidiyet ayrımı yapmadan Türk örf ve âdetlerine uygun bir şekilde karşılayıp misafir etmektedir. Tüm İstanbulluların yakından tanıdığı işletmemiz birilerinin siyasi amaçlı şovlarla provokasyonuna maruz kalmıştır. Sayın Ümit Özdağ ve çevresindeki Zafer Partili şahısların, işletmemizin ticari imajına zarar veren, Türk örf ve âdetlerine uygun olmayan bu davranışlarını esefle kınıyoruz.”
Dünya Ankara'daki gelişmeleri anbean takip ediyor. 2023'ün en önemli olaylarından birisi olarak gösterilen seçimler için geri sayım sürerken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Seçim Beyannamesini açıkladı. Erdoğan'ın açıklamaları dünya basınında geniş yer buldu. İngiliz BBC 'Türkiye seçimleri: Erdoğan iktidarda kalma yarışını başlattı' başlığı ile okurlarının karşısına çıktı. Haberde 14 Mayıs'taki cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri için altı muhalefet partisinin güçlerini birleştirdiğinin altı çizildi ve bu ittifak için 'şimdiye kadarki en sert meydan okuma' yorumunda bulunuldu. İsrail merkezli Jerusalem Post 'Erdoğan, Türkiye enflasyonunu düşürme vaadiyle seçim kampanyasını başlattı' başlığını attı. Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu ile yarışacağını belirten gazete şu değerlendirmede bulundu; 'Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs seçimlerinde iktidarını uzatmak isterken, enflasyonu tek haneli rakamlara indirme ve ekonomik büyümeyi artırma taahhüdüyle Salı günü AK Parti'nin yeniden seçim kampanyasını başlattı.' Bir başka İsrail gazetesi Haaretz 'Türk siyasetinin zirvesinde geçen 20 yılın ardından, önce başbakan, ardından cumhurbaşkanı olarak görev alan Erdoğan ve partisi zorlu bir yarışla karşı karşıya' dedi. SEÇİM ANKETLERİ DIŞ BASINDA Alman DW ise adatları okurlarına tanıttığı haberinde şu ifadelere yer verdi; 'Türkiye'de parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 14 Mayıs'ta yapılması planlanıyor. Son anketler yakın bir yarışa işaret ediyor.' Bloomberg, 'Türkiye cumhurbaşkanı seçim sonrası politika yolunu açıkladı' derken, İngiliz Independent 'Türkiye'de Erdoğan yeniden seçim kampanyasını başlatırken çetin bir meydan okumayla karşı karşıya' yorumunda bulundu. İSVEÇ'İN GÖZÜ 14 MAYIS SEÇİMİNDE Yahoo News NATO üyeliği için Türkiye'nin onayını bekleyen İsveç'in gözünün seçimlerde olduğunu yazdı. Al Monitor 'Erdoğan, Mayıs seçimleri öncesinde yaşam standartlarını iyileştirme sözü verdi' dedi. 'Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeniden seçim kampanyasını Salı günü başlattı' diyen Euronews, Türkiye'nin Moskova ve Kiev ile karmaşık bir ilişkisi olduğunu öne sürdü. Haberde, 'Ankara, Ukrayna'da savaşın başlamasından bu yana hem Moskova hem de Kiev ile karmaşık bir ilişkiye sahip. Bir yandan Türkiye - BM ile birlikte tüm dünyayı tehdit eden bir gıda kıtlığı korkusunu hafifleten güvenli bir deniz koridorunun açılmasına yardımcı oldu. Öte yandan Türkiye, Moskova'ya yönelik yaptırımlara uymayan tek NATO ülkesi oldu' ifadelerine yer verildi. Yunan Ethnos ise 'Türkiye Cumhurbaşkanı konuşmasına Türkiye'nin Selçuklu geçmişinden başladı. Ardından, İstanbul'un Fethi ile yeni bir dönem açan Fatih Sultan Mehmet ile devam etti' dedi ve Erdoğan'ın konuşmasında yerli ve milli imkanlar ile geliştirilen silahlara yer verdiği vurgulandı. "KILIÇDAROĞLU'NA KARŞI ÜSTÜNLÜĞÜ VAR" ERT News ise 'Son anketlere göre Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'deki depremlerin ardından kaybettiği zemini seçimlere 33 gün kala kazanıyor' değerlendirmesinde bulundu. Capital.gr 'Erdoğan'ın Seçim beyannamesi, 2028'de 1,5 trilyon dolarlık GSYİH ve tek haneli enflasyon hedefliyor' derken Proto Thema şu değerlendirmede bulundu; 'Türkiye'deki son anketler, 14 Mayıs seçimleri öncesinde Recep Tayyip Erdoğan için olumlu görünüyor. Türkiye cumhurbaşkanı aradaki farkı kapatıyor gibi görünüyor ve şimdi rakibi Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı bir üstünlüğü var.'
Muhalefet kanadından Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'ya özgürlük vaatleri gelmeye devam ediyor. Bu konuda Ahmet Davutoğlu'nun Genel Başkanı olduğu Gelecek Partisi'nden de bir açıklama geldi. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve CHP Antalya Milletvekili Adayı Serap Yazıcı, Fatih Altaylı'nın Habertürk'te sunduğu 'Teke Tek' programına konuk oldu. DEMİRTAŞ VE KAVALA'YA ÖZGÜRLÜK Seçimi kazanmaları durumunda atacakları adımları anlatann Serap Yazıcı, Demirtaş ve Kavala ile ilgili de "Suç işlememiş olmalarına rağmen hürriyetlerinden mahrumlar" diyerek özgürlük vaadinde bulundu. İşte Yazıcı'nın sözlerinin tamamı: "Cumhurbaşkanlığını kazandığımız takdirde Türkiye için çok ciddi reformlar yapabiliriz. Geçiş yol haritasında Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini yardımcıların da katılımıyla, uzlaşmayla düzenleyecek. O metinler aracılığıyla pekçok reformu yapabiliriz. Biz hukukun sınırları içinde kalacağız. Türkiye'de tek sorunlardan biri keyfi tutuklamalar. Ve bunların uzun sürmesi, ifade hürriyetinin ihlal edilmesi. Pek çok muhalif figürün suç işlememiş olmasına rağmen hürriyetlerinden mahrum kalmaları. Bunun iki örneği Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş. Uluslararası camiadaki taahhütlerimize uymuş olsaydık, ne Demirtaş ne Kavala ve ne benzerleri içeride olacaktı. Demokratik hukuk devletini kurmak Türkiye'yi oksijen pompalamak anlamına gelecek. Parlamento kurulduğunda, sandalye dağılımını gördüğümüzde, acaba anayasa değişikliğini isteyen sadece biz mi olacağız? Bana kalırsa Adalet ve Kalkınma Partisi'ndekiler bizden daha fazla parlamenter sistem isteyebilecek." https://twitter.com/bugunguncel/status/1646024206511923202?s=46&t=kgYu0XH04hCo9hDKdwyLsQ
