20 Mayıs Pazartesi 2024
2 yıl önce

Bahçeli: CHP artık HDP’dir, HDP zaten PKK’dır…

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yazılı açıklamasında, "CHP yönetimi PKK'nın ve FETÖ'nün tuzağında kaybolacaktır. Kılıçdaroğlu, HDP'nin girdabında boğulacaktır. Bu ülkede bir sorun varsa o da terördür ve ona destek veren siyasi mihraklardır." değerlendirmesinde bulundu. Bahçeli, açıklamasında şunları kaydetti; Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerini de kapsayacak şekilde geride kalan 1,5 asrın perdesi aralandığında, sömürgeci güçler tarafından önce sorun tanım ve tarifinin yapıldığı, ardından ihanet, istila ve işgal projelerinin devreye alındığı bariz olarak görülecektir. Her seferinde yapay sorunlara çözüm tekliflerinin dayatılması, ya devletimizin ya da insan ve toprak varlığımızın acıklı ve kanlı çözülmesiyle sonuçlanmıştır. Bu meyanda zillet çarkı sürekli dönmüş, hıyanet mesaisi devamlı surette işlerlik ve işlevsellik kazanarak bugünlere kadar gelmiştir. Sözde Kürt sorunu emperyalistlerin hiç taviz vermediği, işbirlikçilerinin hiç vazgeçmediği bir istismar, bir inkar, bir ihanet mekanizması olarak kullanılmıştır. Herkesi uyarıyorum, kökeni, mezhebi, dili ve yöresi ne olursa olsun, Türkiye'de tek bir insanımız bile sorun değildir veya siparişi Türkiye düşmanları eliyle verilen yığma bir sorunun parçası görülemeyecektir. Sözde Kürt sorunundan bahsetmek, başka bir ifadeyle Kürt kökenli kardeşlerimi sorun olarak işaretlemek, hatta fişlemek demektir. Bunun adı da vatana ve millete ihanettir. Cumhuriyet Halk Partisi'yle İP'in aynı anda HDP'yi meşru organ görüp sözde Kürt sorunu üzerinden PKK'ya zeytin dalı uzatmaları terörizmin değirmenine su taşıyan bedhahlıktır. Kalbinde vatan sevgisi olup da HDP'nin PKK demek olduğunu bilmeyen, görmeyen, idrak etmeyen yoktur. HDP'yi meşru görmek, meşruiyet kavramına vurulmuş paslı zincirdir. CHP Genel Başkanı tarihi bir yanlışın içindedir. İP yönetimi terörizmin pençesinde güç ve iktidar devşirmenin izindedir. Karşımızdaki tablonun makul ve münasip tek bir yanı bile asla gösterilemeyecektir. Anlaşılan odur ki, HDP, zillet ittifakının diğer ortaklarını kapı kulu, siyasi kukla, kürek mahkumu haline çevirmiştir. Oy için, iktidar için, koltuk için, makam için Türkiye düşmanlarının bayatlamış projelerine tutunanları, bununla da kalmayıp kuvveden fiile geçenleri Türk milleti affetmeyecektir. Anayasa Mahkemesi'nin HDP'nin kapatılmasını esas alan davayı görüştüğü sırada, CHP Genel Başkanı'nın sivri çıkışı akılları bulandırmış, kuşkuları arttırmıştır. CHP ile Anayasa Mahkemesi arasında kirli bir temas hattı kurulup kurulmadığı, HDP'nin aklanması maksadıyla kripto mesajların karşılıklı gidip gelmediği herkesin merak konusu haline gelmiştir. Zamanlama itibariyle çok manidar olan bir dönemde HDP'yi meşru görmek, meşruiyet çemberine almaya heveslenmek Anayasa Mahkemesi üzerinde fiili baskı kurmak anlamına gelecektir. CHP Genel Başkanı'nın kulağına ne fısıldanmışsa, önüne koyulan ödev listesi neleri ihtiva ediyorsa aynısıyla tatbik ve telaffuz edilmektedir. Birleşmiş Milletler 76.Genel Kurulu'nun yapıldığı bir tarih aralığında, Cumhurbaşkanımızın isabetli ve küresel vicdanın dikkatini çeken konuşmasının yapıldığı esnada, CHP Genel Başkanı'nın gündem ve güven kirliliğini tetiklemesi, buna İP'in heyecanla iştirak etmesi sadece küstahlık değil, aynı zamanda müptezelliktir. CHP bölücülüğün ve terörizmin siyaset ayağı olmaya HDP'den daha çok yatkın ve meyyaldir. Kılıçdaroğlu'nun kahraman gazilerimizle buluşmasında onların gözünün içine nasıl baktığı, yüreğinin sızlayıp sızlamadığı ayrıca tartışılması gereken bir muammadır. Bu şahsa kalpak giyip poz vermek değil; sarı, kırmızı, yeşil poşu takıp ittifak ortaklarıyla kucaklaşması daha çok yakışacak, en azından daha gerçekçi bir fotoğraf vermiş olacaktır. Sözde Kürt sorununu ifade eden kim varsa PKK'nın yanında hizaya girmiş, bölücülüğün ağzıyla konuşmuş sayılacaktır. Terörist Demirtaş'tan selamsız Babacan'a, serok Ahmet'ten satılmış kalemlere varıncaya kadar Kürt kardeşlerimizi sorun olarak gören ve gösteren güruhun ne vatan sevgisi ne de millet mensubiyeti kalmıştır. Kılıçdaroğlu'nun "bu ülkeye barışı dostlarımızla getireceğiz" demesi, adeta Türkiye'de savaş varmış gibi ima ve ihsasta bulunması derin bir yarılma, vahim bir kırılma halidir. Dostlar kimdir, barış ne demektir? Düşmanı dost gören bir anlayışın vatanı karanlığa, milleti uçuruma çekmesi kaçınılmaz bir hayat ve siyaset gerçeğidir. Bir başka ifadesinde "KHK kapsamında görevden alınan herkesi görevlerine iade edeceğim" açıklaması 15 Temmuz'un siyasi dayanağını, FETÖ'ye duyduğu gizli sevdayı deşifre etmekle kalmamış, Pensilvanya'lı caniyle kurduğu dirsek temasını da gözler önüne sermiştir. Bu ülkede bir sorun varsa o da terördür ve ona destek veren siyasi mihraklardır. CHP yönetimi yüz kızartıcı bir haldedir. Türkiye'nin milli varlığını, milli bekasını, milli kimliğini zedelemek, dahası zehirlemek için kuyruğa giren alçakların oyuncağı, siyaset uşağıdır. Yanındaki yöresindeki diğer partilerle milli utanç haline gelen CHP'nin PKK'nın dümen suyuna, FETÖ'nün çekim alanına girmesi rezaletin daniskasıdır. Sözde Kürt sorununun çözüm adresi olarak siyaset ve TBMM'nin gösterilmesi ise millet iradesini hain bölücülere lekeletme iştahı ve iştiyakıdır. Buna da hiç kimsenin hakkı olamayacaktır. CHP ve İP'in medya üzerinden HDP ile pazarlığı yoğunlaştırmaları, PKK'ya sevimlilik ve şirinlik gösterme çabaları bölücü odaklara cesaret aşılamış, nitekim "yarın ne yapacaksınız?" sorusuna cevap aranmaya başlanmıştır. Kılıçdaroğlu'nun amacı ve yapmak istediği etnik temelde bölünmedir, terörle mücadeleye kast etmektir, küresel bir senaryo çerçevesinde sözde Kürdistan'ın kuruluş temellerine harç karmaktır. Terörle mücadele fedakârca ve kahramanca devam ederken, 350 milyar doları doğrudan, 1 trilyon doları dolaylı olmak üzere ağır bir maliyete aziz milletimiz katlanmışken, bebek katillerini meşru görmek, bunlarla görüşme, konuşma, anlaşma şartlarını tesis etmeyi hedeflemek zulümdür, zillettir, Türkiye husumetidir. 1984 yılından bu tarafa onbinlerce şehidimizin kanı dökülmüştür. Masumlar can evinden vurulmuştur. Çocuklar yetim, gelinler dul, analar babalar yüreklerindeki acıyla kalmışlardır. Terör örgütünün darbe üstüne darbe yediği bir dönemde HDP'yi meşru ilan etmek PKK'ya el uzatmak, kol kanat germek, mücadele kararlılığını tartışmaya açmaktır. Zillete düşenler ne yapsa, neyi söylese boştur, bölücü terörün kökü kazınmalı, bir daha doğrulmamak üzere beli kırılmalıdır. Terörle mücadelenin adresi de vatanımızın her köşesi, mücavir topraklarda tehdit saçan her kaynaktır. Zillet ittifakının dile getirdiğinin aksine siyasette konuşmakla vakit kaybedilmeden; dağda, ovada, şehirde hainlerin başı ezilerek devletin hükmü şahsiyetiyle ve milletimizin haysiyetli duruşuyla teröristlere ezici cevap verilmelidir. HDP, yabancıların ve Kandil çetesinin esaret tasmasıyla sözde siyaset yaparken, CHP'nin de bu tasmaya özenmesi ve talip olması hakikaten milli bir felakettir. Kılıçdaroğlu, HDP'nin girdabında boğulacaktır. CHP yönetimi PKK'nın ve FETÖ'nün tuzağında kaybolacaktır. İP teslimiyetçi ve HDP'yi Kürt siyasi hareketi gören siyasi pespayeliğinin bedelini millet nezdinde ödeyecektir. Türk milleti, bölücülüğü ve kalabalıklaşan siyasi bölücüleri tarihin çöp sepetine fırlatıp; mukadderatına, mukaddesatına ve bin yıllık kardeşlik hukukuna cesaretle sahip çıkacaktır.  Kardeşliğimizin ve milli varlığımızın arasına etnik fitne sokmaya ve bu temelde bir ayrışma süreci başlatmaya çalışanlar eninde sonunda pişman olacaklardır. Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye'ye çok ağır bir faturası olacak terör ittifakını ne pahasına olursun durdurmaya azimli, kararlı ve hazırdır. Herkes vakit çok geç olmadan aklını başına toplamalı, Türkiye'nin geleceği ve kaderi üzerinde ölümcül bir kumar oynamaktan vazgeçme basiretini gösterebilmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi, hangi etnik kökenden gelirse gelsin Türk milletine ortaklaşa vücut veren bütün vatandaşlarımızı büyük Türk milleti ailesinin ayrılmaz bir parçası olarak bütünüyle kucaklayan bir siyasi anlayışın temsilcisidir. Bin yıldır birlikte yaşadığımız, ortak kardeşlik hukuku ve akrabalık bağları geliştirdiğimiz Kürt kökenli kardeşlerimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit haklara sahip onurlu bireyleridir. PKK'yla dayanışma içinde etnik bölücülük hevesi peşinde koşanlara Kürt kardeşlerimiz göz yummayacaktır. CHP artık HDP'dir, HDP zaten PKK'dır, nihayetinde İP ile CHP de PKK'nın mandası altına girmiştir. Temel sakatlık etnik bölücülük sorununu Kürt kökenli vatandaşlarımızın tamamını ilgilendiren ve kapsayan bir sorun olarak takdim edilmesi ve ayrıştırıcı bir zeminde çözüm arayışlarına girilmesidir. "Demokratik hesap günü ise uzak değildir" Türk milleti bu kokuşmuşluğa izin vermeyecektir. Bölücü terörün taleplerini tüm Kürt kökenli vatandaşlarımıza yaygınlaştırmaya çalışmak, PKK'nın bunların tümünün sözcüsü ve temsilcisi olduğu anlamına gelecektir. Böyle bir yaklaşım Kürt vatandaşlarımızın çok büyük çoğunluğuna yapılacak bir hakaret olacak, buna da herkesten önce Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi karşı çıkacaktır. Emperyalizmin vaatlerle kiraladığı zillet ittifakı tarih önünde, millet önünde, ecdat önünde, şehit ve gazilerimizin huzurunda mutlaka hesap verecektir.                                                      

2 yıl önce

Devlet Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na HDP tepkisi: PKK'nın mazbata almış maskeli halidir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sert tepki. Bahçeli yaptığı yazılı açıklamada Kılıçdaroğlu'nun "İmralı meşru organ değil. HDP'yi meşru organ görebiliriz. Bu sorun çözülecekse meşru organla çözebiliriz." çıkışıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. "Kalbi Türk milletiyle bir atmayan namertlerdir" Bahçeli, "Türkiye’de Kürt sorunu diye bir sorun yoktur. Var diyen, olduğunu ısrarla dayatıp iddia eden kim varsa kalbi Türk milletiyle bir atmayan namertlerdir" ifadelerine yer verdi.  "CHP yönetimi milli güvenlik tehdidine dönüşmüştür" MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamaları şu şekilde; ''Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi; söylem, eylem ve emelleri itibariyle Türkiye’nin karşısına geçmiş, hatta siyasi mihrak ve militan haline gelerek milli güvenlik tehdidine dönüşmüştür. Aziz Atatürk’ün kurduğu parti meşum ellerin denetimine girerek kökünden ve kimliğinden tehlikeli ölçülerde kopmuş, nihayetinde başkalaşıp melezleşerek siyasi merkezini ve ahlaki metabolizmasını kaybetmiştir. Küresel merkezkaç güçlerin tesir ve telkiniyle yörüngesinden kayan CHP, geçmişiyle çatışan, milli gerçeklerle çelişen bir duruma savrulmuştur. Bir diğer ifadeyle, CHP yönetiminin gayri milli tavır, tutum, teklif ve temennileri vahim bir noktaya dayanmış, tamiri ve telafisi neredeyse imkânsız bir çizgiye kapılanmıştır. Maalesef CHP’nin hal-i pürmelali dağınık, dengesiz, düzeysiz ve içler acısıdır. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bay Kemal ve İttifakları” belgeselinin ilk bölümünde “Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz.” sözleri, temelsiz Sezai’nin de bu çürük sözlere cevaben “demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır” mesajı kimin kimlerle beraber olduğunun itirafı ve ispatı niteliğindedir. "Ahlaksız ortaklığı resmileştirme arayışına girmiştir" Kılıçdaroğlu, olmayan bir sorunu varmış gibi sunarak HDP’yle sürdürdüğü yasak ilişkiyi ve ahlaksız ortaklığı resmileştirme, kaldı ki meşrulaştırma arayışına girmiştir. CHP ile HDP arasındaki danışıklı dövüş irtibatlar, kamuoyunu sinsi bir plan dahilinde ikna çabaları ve bu sürece İP’in kurnazca ve gözcü sıfatıyla dahil olma hevesi uyanık şuur sahibi hiçbir insanımızın dikkatinden kaçmamıştır. Karşımızdaki bu rezalet ve melanet su katılmamış bir ihanet ve millet iradesine meydan okuma alçaklığıdır. HDP’yi meşru organ görmek demek, PKK’yı muhatap almak demektir. CHP yönetimi siyasi ikbal ve istikbalinin çürük şifrelerini Kandil mağaralarının pespaye karanlığında bulmak üzere harekete geçmiştir. Kılıçdaroğlu’nun aracılar vasıtasıyla PKK’yla temas kurup kurmadığını, geçtiğimiz ayın son günlerinde Irak’ın kuzeyine giden CHP heyetinin PKK’lılarla görüşüp görüşmediğini yalana ve saptırmaya tevessül etmeden açıklığa kavuşturması ertelenemez zorunluluktur.  Muğlak ifadeler, müphem teviller, kaçak güreşmeler, suya sabuna dokunmayan açıklamalar milletimiz nezdinde değersizdir, yok hükmündedir. HDP, meşru bir organ değil, terör örgütü PKK’nın mazbata almış maskeli halidir. Bu yalın gerçeği bilmemek, görmemek, afişe etmemek hem ayıplı bir siyaset örneği, hem de bölücü hedeflere siperlik yapan, terörist niyetlere müsamahalı ve muhabbetle bakan terörseviciliktir. Türkiye’de Kürt sorunu diye bir sorun yoktur.  Var diyen, olduğunu ısrarla dayatıp iddia eden kim varsa kalbi Türk milletiyle bir atmayan namertlerdir. "Emperyalizmin dümen suyuna girmişler" CHP ile HDP, yedek kulübesinde ısındırılan İP ile birlikte küresel emperyalizmin dümen suyuna girmişler, bayatlamış bir senaryo kapsamında Kandil’den İmralı’ya kadar adı konulmamış bir müzakere köprüsü kurmuşlardır.  Kılıçdaroğlu’nun iradesi rehin alınmış, vicdanı haczedilmiştir. CHP yönetimi, Türkiye üzerinde hesapları olan zalimlerin gözüne girmek, dikkatlerini çekmek, onların hain desteklerini alabilmek için İblisle bile ortaklığa hazır bir kıvama gelmiştir. "Mavi Vatan'a dil uzatan CHP'li Ünal Çeviköz'e sert tepki" Bu sırada, Kemal Kılıçdaroğlu’nun dış politika başdanışmanının mavi vatanla ilgili soysuz düşünceleri, partisinin de bu düşüncelere hüsranla iştirak etmesi CHP zihniyetine hakim olan alçalmanın kahredici boyutlara ulaştığını tescil etmiştir. Deniz yetki alanlarının tespiti yapılarak muhafaza edilmesi, bu kapsamda doğal kaynaklardan tüm canlı ve cansız ekonomik varlıklara kadar sahip çıkılması mavi vatanın esasıdır. CHP, vatanın her rengine, her değerine, bizatihi vatanının kendisine karşıdır. Büyükelçilik yapmış, halen milletvekilliği görevini de ifa eden söz konusu başdanışman, tıpkı Megali İdea hayali peşinde koşan herhangi bir Yunan milletvekilini aratmayan bir şeref kaybının içine gömülmüştür. Sevr anlaşmasının bugünkü temsilcisi Sevr Anlaşmasını imzalayanlardan birisi olan Reşat Halis’in bugünkü temsilcisi, bu zaman ki ismi CHP’li Ünal Çeviköz’dür. CHP, Türkiye’nin egemenlik haklarını, tarih çıkarlarını sömürgecilerin bakış açısıyla ele alan bir çarpıklığın, bir hezeyanın pençesindedir. Türkiye’yi yayılmacılıkla suçlayan, dış politikayı agresif ve askeri olarak mimleyen işbirlikçi bir şahsın TBMM’de nasıl görev yaptığı öncelikle CHP’nin sorunu, milletimizin de ana sorusudur. Damarlarında haçlı kanı dolaşan bu başdanışmanı vatansever ve milletsever CHP’lilerin vicdanına havale etmek de bizim için başlıca sorumluluktur. CHP’ye nüfuz etmiş vatansızlara bu aziz vatanı dar etmek cumhurun namus ve haysiyet meselesidir. Nitekim bu meselenin halli Türkiye’nin ve Türk milletinin var oluş yok oluş mücadelesinin canevi, kilit taşıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye düşmanlarının siyaset ayağına, kiralık işbirlikçilerine, demokrasi fanusuna saklanmış vatan ve millet karşıtlarına sonuna kadar direnecek, kurulmuş tuzakları bozarak milli istiklal ve istikbal haklarını fedakârca savunacaktır.''

2 yıl önce

MHP'li Akçay'dan ağır sözler: PKK destekçisi CHP’li Özgür Özel

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milli ve manevi değerler ekseninde kutuplaşmanın milli birlik ve dayanışma ruhuna zarar vereceğini ifade ederek, “Türkiye laik, sosyal ve hukuk devletidir. Millet, Müslümandır. Ne dinimize laf söyletiriz, ne de Cumhuriyet’in Laiklik sütununu kırdırırız.” demişti. MHP Liderinin bu açıklamasından rahatsızlığını dile getirerek “Devlet Bey kimlerle beraber?” diye soran CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'e MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay'dan yanıt geldi. CHP’li Özgür Özel'in PKK destekçisi olduğunu öne süren Akçay, "Siyasi ikiyüzlülük ve yalan görmek istiyorsa genel başkanı Kılıçdaroğlu’na bakmalıdır." diye konuştu. MHP'li Erkan Akçay'ın Twitter hesabından yaptığı açıklaması şu şekilde; "HER MESELEYİ BAHANE EDEREK ÜLKEMİZİ KAOSA SÜRÜKLEMEYE ÇALIŞMAKTALAR" "Gezi olayları, 6-8 Ekim kalkışması, hendek terörü, 15 Temmuz hain darbe girişimi ile Türkiye’yi ele geçiremeyen küresel güçler, şimdi de ekonomik operasyonlar ve kuşatma politikalarıyla milli çıkarlarına sahip çıkan Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışmaktadır. Cumhur İttifakı bu ekonomik operasyonlar ve kuşatma politikalarıyla mücadele ederken zillet ittifakı; Türkiye düşmanları ve terör örgütleriyle işbirliği yapmakta, küresel güçlerin taşeronluğunu yaparak Türkiye’nin milli meselelerine muhalefet etmektedir. Küresel güçlerin taşeronluğunu yapan zillet ittifakı, covid 19 salgınından mülteci meselesine, ekonomik sorunlardan doğal afetlere kadar her meseleyi bahane ederek ülkemizi istikrarsızlaştırmaya, kaosa sürüklemeye çalışmaktadır. İnanç, mezhep, etnik aidiyet, dil ve köken üzerinden gerilim yaratarak Türk Milletini bölmeye ve buradan siyasi rant elde etmeye çalışan zillet ittifakı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş değerlerine ve Türk Milletinin milli ve manevi değerlerine açıkça savaş açmıştır. Değil mi? "TÜRKİYE LAİK, SOSYAL VE HUKUK DEVLETİDİR" Liderimiz, Milli ve manevi değerler ekseninde kutuplaşmanın milli birlik ve dayanışma ruhuna zarar vereceğini ifade ederek, “Türkiye laik, sosyal ve hukuk devletidir. Millet, Müslümandır. Ne dinimize laf söyletiriz, ne de Cumhuriyet’in Laiklik sütununu kırdırırız.” demiştir. Terör örgütleri ve Türkiye düşmanlarıyla işbirliği deşifre olan, taciz, tecavüz skandallarıyla çalkalanan ve politika üretemeyen CHP, her sıkıştığında yalan, iftira ve çarpıtmalarla MHP’ye ve Liderimize saldırmaktadır. PKK destekçisi CHP’li Özgür Özel, Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin bu açıklamasından rahatsızlığını dile getirerek “Devlet Bey kimlerle beraber?” diye sorabilme gafletinde bulunmuştur. "CHP'NİN YİNE DİN DÜŞMANLIĞI MI HORTLADI?" Yalan, iftira ve çarpıtmada sınır tanımayan CHP’li Özgür Özel’e sormak gerekir: Liderimizin bu açıklamasından neden rahatsız oldunuz? Milli ve manevi değerler ekseninde kutuplaşmanın milli birlik ve dayanışma ruhuna zarar vereceğini ifade etmesinden mi? Yoksa “ Türkiye laik, sosyal ve hukuk devletidir. Millet, Müslümandır. Ne dinimize laf söyletiriz, ne de Cumhuriyet’in Laiklik sütununu kırdırırız.” sözünden mi? Hayrola ne oldu? Yine CHP’nin din düşmanlığı mı hortladı? “Önce ülkem ve milletim” diyen Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin ve partimiz MHP’nin safı belli, tarafı belirgindir. Sevdamız millettir. Ne istiyorsak Türk Milleti içindir! Ne amaçlıyorsak Türk Milletinin lehinedir. CHP ise; PKK, YPG, FETÖ, HDP ve Türkiye düşmanları ile birlikte saf tutmuştur. HDP ile yatıp PKK ile kalkan, FETÖ’yü sahiplenip Türkiye düşmanlarının taşeronluğunu yapan CHP, Kandil, Pensilvanya ve Beyaz Saray’dan iktidar dilenmektedir. Atatürk’e hakaret eden, Yunan kazansaydı diyen zihniyet ile terör örgütleriyle işbirliği yapan, Cumhuriyetin değerlerine savaş açan, Atatürk düşmanlarını milletvekili ve il başkanı yapan CHP arasında ne fark vardır? CHP bu haliyle fesli deli Kadir’in siyasetteki Fes’siz uzantısıdır. "ZİLLET İTTİFAKI, TERÖR ÖRGÜTLERİNİN UMUDUDUR" CHP’li Özel, Liderimizin zillet ittifakına ilişkin eleştirilerine “milletin umudu bu ittifakta” demiş. Evet, zillet ittifakı birilerinin umududur. Ama bu Türk Milleti değildir. Zillet ittifakı; küresel güçlerin, Türkiye düşmanlarının ve terör örgütlerinin umududur. Türkiye’ye diz çöktürmeye çalışan küresel güçler ve terör örgütleri dört gözle zillet ittifakını iktidara getirmeye çalışmaktadır. Çünkü zillet ittifakı bunların son umududur. CHP’li Özel siyasette ikiyüzlülük görmek istiyorsa önce aynaya sonra da Kılıçdaroğlu’na bakmalıdır. CHP’li Özel’e sormak gerekir: CHP’yi Atatürk kurdu diyeceksin, bu partiden milletvekili olacaksın, her sıkıştığında Atatürk’ün arkasına saklanacaksın, sonra da Atatürk’ün annesine küfreden haini ölüm yıl dönümünde rahmetle anacaksın. Bu ne riyakarlıktır? CHP’yi Atatürk kurdu diyeceksin, bu partiden milletvekili olacaksın, sonra da “Biz Kılıçdaroğlu’nu genel başkan yaparak Dersim ile helalleştik, yüzleştik.” diyerek isyancı hainlere sahip çıkıp Atatürk’ü katliam yapmakla suçlayacaksın. Bu ne ikiyüzlülüktür! "GÖNLÜNÜN HDP'DE OLDUĞUNU BİLİYORUZ" PKK terör örgütünün taleplerini kanun teklifi olarak Meclise taşıyan, İmralı Canisinin açılım sürecine hukuki zemin kazandırmaya yönelik talebi doğrultusunda TBMM İçtüzük Değişiklik Teklifi veren CHP’li Özel, sahil kesimlerinde milliyetçilikten dem vurmaktadır. Türk Milletinin tepki göstermesi üzerine HDP ile ittifakı yapmadıkları yalanını söyleyen CHP’li Özel, CHP ile HDP’nin ittifakı deşifre olunca da “biz gönül ittifakı yaptık” demektedir. Gerçi biz senin gönlünün aslında HDP’de olduğunu zaten biliyoruz. CHP’li Özgür Özel siyasi ikiyüzlülük ve yalan görmek istiyorsa genel başkanı Kılıçdaroğlu’na bakmalıdır. Kimse siyasi ikiyüzlülükte ve yalan söylemekte Kılıçdaroğlu’nun eline su dökemez. Atatürkçülük ve ulusalcılık konusunda mangalda kül bırakmayacaksınız, sonra da CHP’deki Atatürkçüleri ve ulusalcıları tasfiye edip, terör yandaşları ve Türkiye düşmanlarını CHP yönetimine getireceksiniz. Atatürkçülükten bahsederken Atatürk’e en ağır hakaretleri yapanları CHP’den genel başkan yardımcısı, milletvekili ve il başkanı yapacaksınız. Odasındaki Atatürk resmini indiren milletvekiline sahip çıkaksınız. EMPERYALİSTLERİN UŞAKLIĞINI YAPMAKTADIR CHP Atatürk’ün partisidir diyeceksiniz, ancak, 11 yıldır CHP genel başkanlığı koltuğunda oturup milyonlarca kelime kuracaksınız ama bir kez bile Atatürk'ün 'Ne Mutlu Türküm Diyene' sözünü söylemeyeceksiniz. Sıkışınca CHP Atatürk’ün partisi diyeceksiniz sonra da “Atatürk'ün CHP'si ile bugünkü CHP arasında dünya kadar fark var." diyeceksiniz. Atatürk’'ün CHP’si emperyalistlere savaş açarken Kılıçdaroğlu’nun CHP’si emperyalistlerin uşaklığını yapmaktadır. Atatürk’ün CHP’si Türkiye’nin ve Türk Milletinin birliği ve beraberliği için yedi düvele meydan okurken Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, Türkiye’yi bölmek için çalışan emperyalistlerle ve bunların uşakları HDP, pkk ve fetö ile işbirliği yapmaktadır. Kuvayi Milliye geleneğinden geliyorum, diyeceksiniz sonra da Türkiye düşmanları ve terör örgütleriyle işbirliği yapacaksınız, mandacı zihniyetle yabancı başkentlerden iktidar dileneceksiniz. CHP bugün dünün İngiliz uşağı kuvvayı inzibatiyesine dönüşmüştür. "İKİYÜZLÜLÜKTE KİMSE, KILIÇDAROĞLU VE ÖZGÜR ÖZEL'İN ELİNE SU DÖKEMEZ!" Görüldüğü üzere bugünkü CHP yönetimi ile Atatürk’ün kurduğu Halk Fırkası arasında hiçbir bağ kalmamıştır. Bugünkü CHP, terör destekçileri, Atatürk ve Türkiye düşmanları tarafından işgal edilmiştir. Artık CHP Türkiye düşmanlarının safındadır. “Darbelere karşıyım, darbe olursa tankın önüne ilk ben çıkarım” diyeceksiniz, 15 Temmuz hain darbe girişimi esnasında İstanbul’da Atatürk Havalimanında tankların arasından elini kolunu sallayarak geçip televizyonun karşısında keyif kahvesi içeceksiniz! Darbelere karşıyız diyeceksiniz, 15 Temmuz darbe girişimine 'tiyatro, kontrollü darbe' diyerek fetö terör örgütünü meşrulaştırmaya çalışacaksınız, fetöcüleri meydanlarda alkışlatıp ihraç edilen fetöcüleri görevlerine iade edeceğinizi söyleyeceksiniz. Bu ne yaman çelişkidir! Demokrasiden bahsedip darbe tellallığı yapacaksınız, kadın haklarından bahsedip CHP’deki tacizcilere sahip çıkacaksınız. Görüldüğü gibi siyasi ikiyüzlülükte kimse Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’li Özgür Özel’in eline su dökemez!"

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: CHP'nin ipini tutup diyet listesi dayatanlar Türkiye’nin muazzam yükselişini engelleyemeyecektir

Bahçeli'nin Twitter hesabından yaptığı açıklamaların tamamı şöyle: "Boş kafadan dolu bir sözün çıktığı görülmemiştir. Susulacak yerde konuşmak, konuşulacak yerde susmak insan ruhunu kararttığı gibi korkakça bir duruşun da kanıtıdır. Öyle insan vardır ki, aklına ne eserse onu işler, ardına kim gelirse onu dişler. Bunlar zaaflarının esiridir. "CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI İÇİN AYNI İSİMLERİN TELAFFUZ EDİLMESİ BU ZATLARI PARLATMA GİRİŞİMİDİR" 2021 yılı girdi gireli zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tartışılmaktadır. Televizyon ekranları özellikle bu tartışmanın odak noktası halindedir. Papatya falları açılırken, talih kuşunun kimin başına konacağı, çekilişten kimin çıkacağı sürekli gündemdedir. Her akşam ekranlara beşlik simit gibi dizilen sözde uzman ve sivri yorumcular bir torbaya doldurdukları isimleri sırasıyla gün yüzüne çıkarmaktadır. Milletimiz bu sakil ve sefil tartışmadan bıkmış usanmıştır. Zillet ittifakı adayının eşgali ve robot resmi bile çizilmiştir. Zillet ittifakı cumhurbaşkanı adayının izi sürülürken ayıplı ve ahlaken ağır kusur içeren bir strateji takip edilmektedir. CHP, HDP, İP Genel Başkanlarıyla iki büyükşehir belediye başkanının devamlı surette telaffuz edilmesi bu sıfatları taşıyan zatları parlatma girişimidir. "BU NASIL BİR SEVİYESİZLİKTİR?" Oyun bellidir, hesap kurnazdır. Kendi piar çalışmalarını maşaları vasıtasıyla yaptıran beş isimden başka hiç kimse yok mudur? Bu çarpıklık mesela CHP’nin, mesela İP’in diğer yöneticilerini, oy ve gönül veren değerli mensuplarını değersizleştirip sıfıra indirmek değil midir? Milletimiz hep aynı şeyleri dinlemekten, hep aynı ezberlerin tekrarından ileri düzeyde rahatsız ve memnuniyetsizdir. Türkiye’nin başka işi gücü kalmadı da zillet ittifakı adayının kimliği ve kim olacağı meselesi mi tek gündem konusu oldu? Bu nasıl bir seviyesizliktir? “O mu olacak? Bu mu olacak? Şu mu olacak?” sorularına cevap arayan gafillerin akıl hocaları boşa düşmüşlerdir. Kuklacıya değil de kuklaya baktırmak için kuyruğa giren bozuk zihniyetler yaş tahtaya basmışlardır. Siyasi kalpazanlar ve milli irade kaçkınları suçüstü basılmıştır. "CHP'NİN İPİNİ TUTUP DİYET LİSTESİ DAYATANLAR TÜRKİYE'NİN MUAZZAM YÜKSELİŞİNİ ENGELLEYEMEYECEKTİR" Zilletin aday meselesi milletin meselesi değildir. Terörist Demirtaş’ın kanlı teklifleri, Sorosçu Kavala’nın kansız tembihleri, dış mihrakların karmaşık tertipleri, PKK/FETÖ kaotik tezvirleri, Kılıçdaroğlu ve diğerlerinin kirli tezgâhları aziz Türk milletine sökmeyecektir. Kendi isimlerini parlatmak için yakın çevrelerini kullanan malum beşli çetenin demokrasiye sürülmüş kara bir leke, Türk siyasetine sirayet etmiş istismar ve izansızlık numunesi olduklarını inanıyorum ki yakın bir zamanda herkes idrak ve ifade edecektir. Zillet ittifakı bir strateji kapsamında aday tartışmasını hem yapıyor hem de yaptırıyorken Cumhur İttifakı dimdik ayaktadır. Bayağı dedikoduların hepsi bühtan ve beyhudedir. Cumhurbaşkanı adayımız bellidir, seçimin ne zaman yapılacağı da bilinmektedir. CHP’nin ipini tutup diyet listesi dayatanlar, Türkiye’nin muazzam yükselişini engelleyemeyecektir. Bu CHP’nin milli, manevi, kültürel ve tarihi değerlerimizle arasına kalın bir çizgi çektiği de en son İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin rezilliğiyle teyit edilmiştir. YARI ÇIPLAK SEMAZEN GÖSTERİSİNE SERT SÖZLER: BU SOYSUZLUK NASIL GÖSTERİLMİŞTİR? Be hey utanmazlar, yarı çıplak semazen nedir? Bu soysuzluk nasıl gösterilmiştir? 7,5 asırlık Mevlevi kültürüne bu saygısızlık nasıl hazmedilecektir? Bu kepazeliği izleyen belediye başkanını geçtik de Kılıçdaroğlu hiç mi utanmamış, hiç mi vicdanı sızlamamıştır? CHP’li İzmir Belediyesi edepsizlik çukuruna devrilmiştir. Bir de çıkmışlar, yarı çıplak soytarıyı, Türkiye’yi 50’den fazla ülkede temsil etmiş bir modern dans sanatçısı ve koreograf olarak tanıtmışlar. Neymiş, modern bir dans gösteriymiş. Batsın sizin modernliğiniz! CHP yönetimi, köksüzlüğün bataklığına saplanmıştır. Hz.Mevlana ne güzel de söylemiş: “Kiminle gezdiğinize, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin. Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür.” CHP çöptedir, nitekim kılavuzları, ortakları, dostları insanlığın yüz karalarıdır. Son sözüm de serok Ahmet’e. Hz.Mevlana; “kalp denizdir, dil de kıyı. Denizde ne varsa kıyıya o vurur.” Serokun diline vuranlar yozlaşmış ve yosun tutmuş kalbinin eseridir. Türkiye bir musibet tarafından az kalsın felakete uğrayacakmış. Şükür zamanında gereği yapılmış. Bak serok, Amed değil Diyarbakır diyeceksin. İstanbul’u da dünyanın en büyük Türk-İslam kenti olarak söyleyeceksin. Suriye’de federasyon önermen, fiilen Kobanili Ahmet olduğunun delilidir. Haddini bil, haysiyet sahibi ol. Sen ve efendilerin Türkiye’yi geçemez, bunu da unutma.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli’den laiklik tartışmalarına sert tepki: “Ne dine laf söyletir ne de Cumhuriyet’in laiklik sütununu kırdırırız”

İşte MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar: Ülkemiz on yıllar boyunca sığ ve kısır tartışmalarla meşgul edilmiş, gücü ve enerjisi devamlı surette içe dönük konu başlıklarında harcanmıştır. Milli ve manevi değerler eksenine tutunan sert kutuplaşmalar zaman zaman tehlikeli boyutlara ulaşarak milli birlik ve dayanışma ruhuna zarar vermiştir. “İSLAM HOŞGÖRÜ DİNİDİR” Bu esnada birbirimize çatık kaşla bakıyorken, haricimizdeki birilerine, hadiselerin bilenmiş akışına müdahale ve mukabelede ne yazık ki geç kalınmıştır. Köprülerin altından sular hızla akıyorken, hala köprü üzerinde cepheleşme hastalığına maruz kalmak talihsiz ve esef verici gelişmelere davetiye çıkarmıştır. İnanç, mezhep, etnik aidiyet, dil ve köken gerilimlerini taammüden kamçılayan, nihayetinde insanlarımızın gönül ve muhabbet bağlarını koparmak için gerginlikleri körükleyen fırsat düşkünleri işin özünde ateşle oynamışlardır. Bir yanda Laikliği siyasi hesapları için acımasızca istismar edenlerle, diğer yanda barış ve kardeşlik dinimizin evrensel mesajlarını çarpıtanlar, görüntüde ayrı, gerçekte aynı kirli maksada kilitlenmiş bağnaz kafalardır. Bilhassa ifade etmek lazımdır ki, kimin Müslüman kimin münafık; kimin mümin kimin münkir olduğunu tayin ve tefrik etme görevi fani insana verilmiş bir ruhsat değildir. İslam hoşgörü dinidir. Rahmet elçisi Efendimizin hayatı, hadisleri; akıl, adalet ve haysiyetle pekişmiş muamele ve mücadelesi hepimize örnektir. “TAHAMMÜLSÜZLÜK ZEHİRDİR” Huzurlu bir toplum hayatı için hoşgörü altın bir davranış kalıbıdır. Tahammülsüzlük zehirdir, girdiği bedeni ve zihni her zaman mahvedecek, bir süre sonra da nefret salgınına dönüşecektir. Manevi hoşgörü acziyet değil, mükâfatını Allah’tan bekleyen ve dileyen ihlaslı bir teslimiyet halidir. Bununla birlikte hoşgörü demek; hiç kimseyi ayıplamamak, kırıcı ve aşağılayıcı olmamak, farklı inanç ve düşüncelere müsamaha göstermek demektir. Onurlu ömründe Resullullah kötülüğe bile kötülükle cevap vermemiştir. Nitekim hoş gören her zaman hoş görülmeye müstahaktır. Camilerimizin, mescitlerimizin, cemevlerimizin sahte anlaşmazlıkların ve sanal ihtilafların merkez üssü haline getirilmesi ağır bir vebaldir. Onun ölüsü camiye girmemeli, bunun cenaze namazı kılınmamalı çağrıları Allah’ın rahmet ve merhametiyle ters düşmektir. Elbette böylesi bir tablonun sonu uçurum, sonucu felakettir. En iyisini hakkıyla bilen Cenab-ı Allah’tır. Din değiştirmedikten ve bazı haller zuhur etmedikten sonra bir Müslüman’ın ölüsüne veya dirisine nasıl yaklaşılacağı, nasıl davranılacağı bellidir. Sevmediğimiz birisinin Camiye sokulmasına, cenaze namazının kılınmasına itiraz etmek demek Türk ve İslam düşmanlarının oyununa gelmek demektir. “LAİKLİK DİNSİZLİK DEĞİLDİR” Düşüncesini, fikriyatını, fiillerini, söylediklerini, yazdıklarını tasvip etmediğimiz her insanın, insan olmaktan kaynaklanan hakları vardır ve herkes bu haklara saygıyla mesuldür. Allah indinde üstünlük takvadadır, kalpleri bilen ve gören yalnızca Allah’tır. Son zamanlarda gazetelerde ve televizyon ekranlarında baş gösteren kaygı verici kamplaşmanın devamı, hatta genişlemesi halinde milli ve manevi hayatımız bir plan dahilinde yürütülen tahrik ve taciz kampanyalarının girdabına kapılacak, bunun bedeli de vahim olacaktır. Bugünkü nazik ve hassas dönemde, Diyanet İşleri Başkanlığımızı ve Laikliği eş zamanlı olarak sıcak tartışmaların içine sürüklemek Türkiye’nin aleyhine kulis yapan, yıkım senaryosu hazırlayan zalim mihrakların eline koz vermektir. Türkiye bu karanlık tünelden süratle çıkmalıdır. Bir başka sorun ise Laikliğin Anayasa’dan çıkarılma meselesidir. “NE DİNİMİZE LAF SÖYLETİRİZ, NE DE CUMHURİYET’İN LAİKLİK SÜTUNUNU KIRDIRIRIZ” Bu görüşü seslendiren veya destek verenler Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temellerini dinamitlemek isteyen, kurucu emanetleri kundaklamak için gün sayan hastalıklı ve hasarlı zihniyetlerdir. Laiklik dinsizlik değildir. Kavramsal çatısı dinle çatışmalı da görülmemelidir. Türkiye laik, sosyal ve hukuk devletidir. Millet, Müslümandır. Herkesin dini inanç ve vicdan hürriyetine hürmet duymak asıldır. Bilinmelidir ki, ne dinimize laf söyletiriz, ne de Cumhuriyet’in Laiklik sütununu kırdırırız. Kötü niyet sahipleri sabırları sınayıp sınır ihlali yaparak milletimizin sinir uçlarıyla oynamaya kalkışmamalıdır. Din Allah’ındır, Müslüman Türk milleti mukaddesatı üzerinde karalama yapmak için devreye girenlere müsaade etmeyecektir. Hiç kimse üstüne vazife olmayan konularda fetva makamı gibi hareket etmeye heveslenmemeli, 2023 vizyonumuzun hızını yapay gündemlerle kesmeyi de aklından geçirmemelidir.

2 yıl önce

Bahçeli: Siyasi çıkar uğruna fethimizi ve Fatihimizi sıradanlaştırma çabasında olanlar ecdadımızın hatıralarını sulandıran meczuplardır

Bahçeli’in açıklamaları şöyle; Adaletli hükmün, ahlaklı hürriyetin, akıllı hüner ve hükmü şahsiyetin hüsnü zan ve hükümran bir haysiyetle kristalize olması tarihe Türk milletinin damga vurmasını temin etmiş; mukadderatın kaynağından beslenen iman, inanç ve irade bayrağı kıtaları gölgesi altına almıştır. Gıpta edilecek mazimizin derinlikleri halin kuvvesi, atinin de kuluçkası; aynı zamanda güvenli, huzurlu ve geniş ufuklu milli varlığın kucaklaşma ve kudret ilhamıdır. Asırların kilidi Türk milletinin müdahalesiyle açılmış, zorlu engeller kutlu mücadelesiyle aşılmıştır. Aziz ecdadımız üzerinde yaşadığımız vatan toprağına bereket fidanları dikmiş, birlik tohumları serpmiş, devamında barış ve kardeşlik ruhu aşılamıştır. Söğüt; cihanı kavrayan, cihanşümul bir kuvveti mayalandıran, oba oba büyüyüp fütuhat şuuruyla güçlenen bir tarih yakutudur. Elleri öpülesi dedemiz Ertuğrul Gazi ve muhterem ahfadı, tekfur hesaplarıyla çembere alınmış bir coğrafyaya asalet ve soylu duruşu getirmiş, zulüm zincirlerini kırıp esaret prangalarını sökerek beşeriyeti şefkat, merhamet ve adil yönetim meşalesiyle aydınlatmıştır. Türk milleti, yalnızca kılıç kuşanmamış, yalnızca cihat ve gaza onuruyla donanmamış, kaleleri fethettiği kadar kalpleri de fethetmiş, Hayme Ana’nın dirayetiyle, Dursun Fakih’in duasıyla; alplerin, erenlerin, neferlerin dokunuşuyla horgörü silinmiş, hoşgörü sivrilmiştir. Söğüt ruhunda; sabır vardır, strateji vardır, iman vardır, atılganlık ve cesaret vardır, bu ruha aynısıyla teslim olmayan, taviz vermeyen, tehir etmeyen bir mizaç hâkimdir. Bu sayededir ki, 400 çadırlık bir beylikten devasa bir dünya imparatorluğu doğmuş ve yükselmiştir. Elbette geçmişimizle ne kadar övünsek azdır, yetersizdir. Kendimizi tanımak, kimliğimizi tanımak irfan sahibi olmak demektir; tarihimizi, kültürümüzü ve medeniyet hazinemizi bilmek kendimizi bilmektir. Kendimizi bilmek kanımızın ve kaderimizin yol haritasını çizmek demektir. Dünden bugüne kuşaklar eliyle intikal eden milli emanetlerin sırrına erişenler, yalana, iftiraya ve ihanete sırtını dönmüş yüksek karakterlerdir. Siyasi çıkar uğruna fethimizi ve Fatihimizi sıradanlaştırma çabasında olanlar ecdadımızın hatıralarını sulandıran meczuplardır. Çürümüş Bizans ve haçlı emellerini canlı tutmak için kılıktan kılığa girenler Ötüken dimağını susturmaya, Söğüt çağrısını bastırmaya çalışan bir avuç gafil ve kendini bilmezdir. Müfteri ve münafık diller ne söylerse söylesin, faziletsiz bedenlerde Fatih şanının izi bulunamaz. Dün, millet haşmeti, zillet rezaletini yenmiştir. Bugün tarih bir kez daha tekerrür edecek, zillete düşen fitneciler kaybedecektir. Bu, Ertuğrul Gazi’ye ve evlatlarına namus borcumuzdur. Bu, İstanbul’a milli varlığımızı ilmik ilmik dokuyan Fatihimize vefa sorumluluğumuzdur. Bu toprakların her karışı şehit kanlarıyla sulanmış ve bunun sonucunda toprak vatan olmuştur. Terörle mücadele sırasında şehit düşen kahraman evlatlarımız milli bekamıza ve milli güvenliğimize şükran, minnet ve duayla yad edeceğimiz hizmetlerde bulunmuşlardır. Bugün İdlib’de şehit düşen iki evladımız başta olmak üzere, tarihin herhangi bir döneminde batıla, haine, caniye, küfre ve mütecaviz maksatlı nice saldırılara direnirken şehit olan cesur yüreklere Cenab-ı Allah’tan gufran niyaz ediyor, yaşayan gazilerimize hürmetlerimi sunuyorum. Söğüt’ün bağrından çıkarak Anadolu Türk birliğinin kurulmasını sağlayan ve ardından da şevkle ve inanmışlıkla cihan devletine giden yolu inşa eden büyük ecdadımız Ertuğrul Gazi’yi, Osman Gazi’yi, dualarıyla destek veren manevi önderlerimizi rahmetle, saygıyla anıyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun. Cenab-ı Allah hepsinden ayrı ayrı razı olsun.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Diyanet İşleri Başkanı’nın duasına tahammül edemeyenler izan ve insaflarını kaybetmiştir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yargıtay binası açılışındaki duadan rahatsız olanlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Duanın bazı tepkiyle karşılanmasının kelimenin tam anlamıyla ilkellik olduğunu belirten Bahçeli, "Duaya tahammül edemeyenler izan ve insaflarını kaybetmiştir" dedi.

2 yıl önce

İstanbul'da 8 ilçede uyuşturucu operasyonu; Çok sayıda şüpheli gözaltına alındı

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, yapılan teknik ve fiziki takibin ardından bugün sabah saat 06.00'da 8 ilçede önceden belirlenen 35 adrese eş zamanlı operasyon düzenledi. Baskınlarda çok sayıda şüpheli gözaltına alındı. Adreslerde yapılan aramalarda uyuşturucu ele geçirildi. Operasyona, özel harekat polisi, polis helikopteri, narkotik şube ekipleri, narkotik köpeği ve ilçe emniyet müdürlüğü ekipleri destek verdi. Öte yandan, Fatih Karagümrük Mahallesi Kuruçınar Sokak'ta bulunan gecekonduya düzenlenen operasyonda 1 şüpheli gözaltına alındı. Yine Fatih Zeyrek Mahallesi Tezgâhçılar Sokak'ta 3 katlı binanın 1. katına ve Bahçelievler Hürriyet Mahallesi Gülnihal Sokak'ta bulunan bir apartmanın 2. katı olmak üzere 3 ayrı adrese baskın düzenledi. Operasyon anları kameralara yansırken, baskınlarda gözaltına alınan çok sayıda şüpheli sorgulanmak üzere İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.

1 2 ... 38 39 40 41 42 43 44 ... 48 49
Server Error
500
Server Error