20 Mayıs Pazartesi 2024
2 yıl önce

"Kılıçdaroğlu'nu zor günler bekliyor"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TürkGün gazetesinde yayımlanan röportajında, "Duymayan varsa tekrar edeyim, Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri zamanında yapılacak. CHP, boşa kürek çekiyor. Sabretsinler, 2023 yılının Haziran ayında sandıkta hesaplaşacağız. Cumhur'un zaferine şahit olacaklar. Yüzleri varsa bundan ders ve ibret alırlar, yoksa aynı hamam aynı tas devam ederler, ama Kılıçdaroğlu'nu zor günler bekliyor. Cumhurbaşkanı adaylığına iyice ısındığı belli. Ama zillet ortakları İP ve HDP'yi hesaba katmasında yarar var. Çünkü adaylık düşü kuranlar kuyrukta bekliyor. Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı bellidir, o da Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır" ifadelerini kullandı. Bahçeli, şöyle devam etti: "Peki zillet ittifakının adayı kimdir? Daha neyi bekliyorlar? Niye adaylarını netleştirmiyorlar? Yoksa henüz Biden'dan izin ve icazet alamadılar mı? Neymiş, Cumhurbaşkanı adayını ulusal ve uluslararası karar vericilerin işaret edeceği birisini yapacaklarmış. Kim bu karar vericiler? Milletten başka karar verici mi var? Bu esaret altında bir siyaset anlayışı değil mi? İşte zillet budur. Teslimiyet budur. İşte zavallılık böyle bir şeydir." "Kıbrıs'ta, eşit, egemen ve bağımsız bir devletin tezahürü kaçınılmazdır" diyen Bahçeli, "Müzakereler çuvalladı. Herkes kendi yolunu tercih etti. Biz Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni destekliyoruz. Akıncı benim muhatabım değil. Onun seviyesine inemem. Onun dengi ve eşiti Rumlardır. Çarpıtmasın, AKEL mensubu mu değil mi? EOKA militanı mı değil mi? Onu söylesin" şeklinde konuştu. 'AB'YE GELİNCE, KAPALI MARAŞ'IN AÇILMASINA BAKTIKLARI YER YUNANİSTAN-RUM ÇİZGİSİ' Bahçeli, röportajında şunları kaydetti: "AB'ye gelince, Kapalı Maraş'ın açılmasına baktıkları yer Yunanistan-Rum çizgisidir. Ne biliyorlarsa yapsınlar. Elle gelen düğün bayram. Bu tehditlere aldırış edilirse Kıbrıs'ta Türk varlığı tartışmaya açılır. Verilmiş bir karardan geri dönüş olmaz. Maraş'ın açılması ENOSİS defterinin bir sayfasını kapatacaktır. Rahatsızlıkları bundandır. Varsın rahatsız olsunlar, Kıbrıs Türklüğünün hakları, tarihsel çıkarları ve egemenlik kazanımları neyi gerektiriyorsa onu yapmalıyız. Sayın Ersin Tatar demişti ki, "47 yıldır kapalı olan Maraş'ın insanlığa açılması gerekiyordu. O yapılmıştır." Yapılan tekrar yıkılmaz, herkes aklını başına alsın. AB sabrımızı test etmesin." Afganistan ile Türkiye'nin tarihi bağları olduğunu belirten Bahçeli, Milli Mücadele yıllarına atıfta bulunarak kurulan ikili ilişkilerden bahsetti. Bahçeli, "İki ülke arasında 1 Mart 1921'de imzalanan Türkiye-Afganistan İttifak Antlaşması'nda dikkat çeken ifadelerden birisi 'Bu iki ülkenin kaderi ve saadeti birbirinindir'. İkincisi de 'Eğer bir ülkeye düşman hamle ediyorsa bu, diğer ülkenin de aleyhine bir hücumdur'" diye konuştu. 'İŞGALCİ OLMAYI AKLIMIZDAN DAHİ GEÇİRMEYECEĞİZ' Bahçeli, Afganistan konusunda da şu açıklamaları yaptı: "Bunlar, Afganistan'ın birlik ve bütünlüğünün korunması, güvenlik ve istikrarının sağlanması, ülkede halk desteğini ve katılımı ön planda tutan geniş tabanlı siyasi yapının güçlenmesi ve Afganistan'ın terörden ve aşırı akımlardan arındırılarak, halkın huzur ve refaha kavuşturulmasıdır. Bu ülkenin istikrar ve iç barışına destek vermemiz tabidir, olmalıdır. Mesele bir havalimanını beklemenin çok daha ötesindedir. Bu ülkede huzurun ve güvenliğin temini için Türkiye üzerine düşeni yapabilir. Netice itibarıyla orada işgalci olmayacağız. Bunu aklımızdan bile geçirmeyeceğiz. Türkiye, Afganistan'da her kesimle görüşmelidir. Buna Taliban da dâhildir. ABD'yle masaya oturan Taliban'ın, Türkiye'ye şaşı bakması eşyanın tabiatına aykırıdır. Afganistan yönetimi, ülkemizin havaalanı misyonunun hukuki altyapısı için gereken davet mektubunu bildiğim kadarıyla Türkiye'ye iletti. Askeri varlığımızın meşruiyet zemini ise, NATO anlaşması ve tezkere çerçevesinde 11 Eylül'e kadar geçerli. Bunu uzatmalıyız. Taliban, 13 Temmuz'da bir açıklama yapmış. Afganistan'daki askeri varlığımızın Doha Anlaşması hilafına sürdürülmesini kınamış. Taliban ve diğer unsurlarla çözülemeyecek bir sorun yoktur. Hedef Afganistan'ın güvenliği ve dirliğidir. Bu ülke nüfusunun yüzde 20'ye yakını soydaşımızdır. Biz başkalarından çok daha yakınız. Beraberce her müşkülü aşarız. Parti olarak Türkiye'nin Kabil Uluslararası Hamid Karzai Havalimanı'ndaki muhtemel mevcudiyetini destekliyoruz. CHP yönetimi bu işlerden anlamaz. Yaydıkları karamsarlık tutmaz." AVUSTURYA BAŞBAKANI KURZ'A TEPKİ Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz'a tepki gösteren Bahçeli, "Halt etmiş. Kendi işine baksın. Bu tip meseleleri çok yönlü, bilgiye ve insafa dayalı şekilde incelemesini öneririm. Nerenin güvenli olup olmayacağına Viyana'dan karar veremez. Bu şahıs daha Afganistan'ın hangi ülkelere komşu olduğunu bilmiyor. Gitsin tarih ve coğrafya öğrensin"dedi. 'TUNUS'U DEMOKRASİ HAYATINA TEKRAR DÖNMEYE DAVET EDİYORUM' Bahçeli, şöyle devam etti: "Dost ve kardeş ülke Tunus'u demokrasi hayatına tekrar dönmeye davet ediyorum. Bu ülkeyi derinden sarsan ekonomik ve sağlık krizinin gölgesinde bu anti demokratik tutumun çok tehlikeli olaylara kapı aralayacağını düşünüyorum. Gördüğüm kadarıyla, anayasadaki bir madde kötüye kullanılarak sivil darbe yapılmış. Halkın demokratik iradesine muhakkak saygı duyulmalıdır. Yanlıştan dönülmelidir. Tunus Cumhuriyet Bayramı'nda yaşanan bu darbe ülkenin birlik ve bütünlüğünü zayıflatacaktır. Diğer yandan bir hukuk profesörü olan Kays Said'in bu pervasız ve yasa dışı müdahalesinin arkasında hangi güçlerin, hangi lobilerin, hangi bölgesel veya küresel çevrelerin bulunduğu da iyi analiz edilmelidir. Arap Baharı'nın merkez üssünün tarihin gerisine düşmesi sadece kendisini değil, bölgeyi de karanlık bir girdaba çekebilecektir. Tunus'ta aklıselimin, demokrasinin, toplumsal ve siyasi mutabakatın hâkim olmasını diliyorum. 'BİZE HİÇ KİMSE ÖZGÜR MEDYA MASALIYLA GELMESİN' Türkiye'de bazı medya organlarının ABD'de faaliyet gösteren Chrest Vakfı tarafından fonlandığı ortaya çıktı. Daha doğru bir deyimle satın alındı diyelim. Kalemleri satılık, vicdanları satılık, iradeleri satılık güruhun medya özgürlüğünden bahsetmesi tam bir akıl tutulmasıdır. Meğerse parayı nereden alıyorlarsa oranın düdüğünü çalıyorlarmış. Bu durum bir milli güvenlik sorunudur. Yargı derhâl konunun üstüne gitmelidir. Dikkat ediniz, Türkiye'ye kim hakaret ediyorsa, kim ihanete teşneyse onu paraya boğmuşlar. Bir de satılmışlara casusluk yaptırmışlar. Vah ki vah! Bu mudur basın özgürlüğü? Bu mudur demokrasi? Bu mudur adalet, özgürlük, medya etiği? Türkiye aleyhtarlarına ganimet olmuş içimizdeki uşakların maskeleri düşmüştür. Hepsinin ipliği pazardadır. Bağımsız medya diyenler, Türkiye'nin bağımsızlığını kundaklamaya çalışan iş birlikçilerdir. Oyun bellidir. Bize hiç kimse özgür medya masalıyla gelmesin, bu gelenlerin hepsi manen ölmüş medya taraftarlarıdır." Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz'daki açıklamasında,"Bu arada tabii Taliban'ın bazı rahatsızlıkları söz konusu .Taliban'la bu süreci görüşmek suretiyle, nasıl ki ABD ile bazı görüşmeleri Taliban yaptıysa, Taliban bu görüşmeleri Türkiye ile daha rahat yapması lazım. Çünkü Türkiye'nin inancıyla alakalı ters bir yanı yok, onlarla bu konuları daha iyi görüşebileceğimize ihtimal veriyorum. Doha'dan oraya akan bir süreç var. Bu süreci de iyi değerlendirebileceğimizi düşünüyorum" ifadelerini kullanmıştı.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Bahçeli 'Cumhur İttifakı ne zamana kadar devam edecek?' sorusuna yanıt verdi: Millet ne zaman kadar isterse

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkgün Gazetesi'ne konuştu. Bahçeli, gündeme dair soruları yanıtladığı röportajda "Cumhur İttifakı ne zamana kadar devam edecek" sorusuna şu yanıtı verdi: "Millet nereye ve ne zamana kadar devam etmesini istiyorsa o zamana kadar. Bir vade biçmek doğru değil. Biz millet ne diyor ona bakarız. Türkiye'nin şartları, milli güvenliği, milli bekası, istikrarı e demokratik normalleşmesi neyi gerektiriyorsa onu yaparız. Cumhur İttifakı tarihin doğru yerinde, doğru şekilde, doğru zamanlamayla durmaktır. Bu duruş geleceği imar ve ihya edecektir. Bundan en küçük şüphem yoktur." SADECE BİR SEÇİM İTTİFAKI KURMADIK
 Cumhur İttifakı'nın 2053 ve 2071 vizyonunun alt yapısını kurduğunu söyleyen Bahçeli, "İttifakımız Türkiye'yi bölgesel güç ve lider ülke yapacak 2023 hedeflerini gerçekleştirmenin yanı sıra, İ'la-yı Kelimetullah uğruna asırlarca dünya barışının ve adaletinin teminatı, Türk-İslam aleminin ve bütün mazlum milletlerin yegane ümidi olan Türk milletini küresel bir güç haline getirecek, 2053 ve 2071 vizyonun alt yapısını adım adım kuracaktır. Böylesi bir vizyonun tarafları günlük siyasi çekilmelerle yüksek hedeflerini heba etmez, etmemelidir. Yola çıkarken ne dedik, 'gayret bizden, tevfik Allah'tandır.' Aynı düşünce ve kararlılıktayız" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Bahçeli: Kıbrıs'ta iki ayrı devlet varlığı artık herkesçe kabul edilmelidir

MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle: "1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın siyasi ve stratejik sonucu 47 yıl sonra vasat bulmuş, Kıbrıs Türk devleti ufukta görünmüştür. Ok yaydan çıkmış, artık geriye dönüş yolu kapanmıştır." Kıbrıs’ta çözümden korkan, barış ve uzlaşmadan kaçan yegâne taraf Rumlar olmuştur. Kıbrıs'ta iki ayrı devlet varlığı artık herkesçe kabul edilmelidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın, 20 Temmuz 2021'de açıkladığı Cumhurbaşkanlığı binası ile parlamento binası yapılma hedefi betonlaşmanın, yeni bir inşaat hamlesinin değil, bağımsız bir devlet halinin ilk harcıdır. ABD’nin ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bu açılımı reddeden açıklamaları ise Türk milleti nezdinde yok hükmündedir."

2 yıl önce

Buldan resti çekmişti... CHP'den HDP'ye 'ittifak' yanıtı

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, geçtiğimiz günlerde yaptığı konuşmada, seçimlere ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulunmuştu. Buldan'ın sözlerine CHP'den cevap geldi.  CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı açıklamada, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Özel, HDP'li Pervin Buldan'ın muhalefete yönelik ittifak açıklamalarının hatırlatılması üzerine "Eskiden bir parti tek başına iktidar olursa hükümeti kuruyordu. Olamazsa 40 gün koalisyon konuşuluyordu. Sonra da ülke yönetiliyordu. Şimdi seçim geçiyor. 40’ı çıkmadan gelecek seçimin ittifakları konuşuluyor. Bu ittifak tartışmalarının bugünden seyre oturması, olgunlaşması zaten olanaklı değil. Kaldı ki CHP geçmiş seçime baktığımızda Millet İttifakı’nın içerisindeydi. Önümüzdeki seçimde ittifak yapar mı yapmaz mı, Millet İttifakı devam mı eder genişler mi, daralır mı; bunların hepsi partilerin yetkili organlarının vereceği kararlar ve yapacağı yetkilendirmelerden sonra olacak işler" dedi. PERVİN BULDAN REST ÇEKMİŞTİ! HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, ''Biz, kimseye mecbur ve mahkum değiliz. Ama bu ülkede eğer demokrasinin gelişmesini istiyorsanız işte o zaman HDP'sini ve Kürtleri esas almak zorundasınız. Hiç kimse HDP'yi kolay lokma olarak görmesin. Geçmişte özellikle son seçimlerde İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin ve Antalya seçimlerinde desteklediğimiz demokratik güç birlikleri elbette önemli ve kıymetliydi. Ancak bundan sonraki seçimlerde hiç kimse bizden aynı tavrı beklemesin. Aynı tavrı göstermeyeceğimizi herkes artık bilsin ve bilmelidir" ifadelerini kullanmıştı. "BİZİM DE İLKELERİMİZ OLACAK" Buldan ayrıca "Herkesin çok açık ve net olması lazım. Tabi ki bizim de ilkelerimiz var. Bu ilkelerimizi belki yakın bir zamanda bir deklarasyonla açıklayacağız. Şimdi bunun hazırlıklarını yapmaya başlayacağız. Deklarasyon hazırlayacağız ve ilkelerimizi ortaya koyacağız. Bu ülkede eğer demokrasi gelişecekse, Kürt sorununun çözümüyle başlanmalı. HDP’nin mutlaka ilkeleri olacaktır. HDP’nin mutlaka seçim açısından söyleyeceği sözleri olacaktır. Bu sözlerimizi, ilkelerimizi, yakın bir zamanda kamuoyuyla paylaşacağız. Elbette bunu muhalefet partilerine de duyurmak için bu süreci başlatacağız" diye konuşmuştu.

2 yıl önce

MHP'den Ali Babacan'a zehir zemberek sözler: “Satış ustası, dönüş uzmanı...Haydi başka kapıya!”

HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun TBMM'ye dönmesiyle ilgili açıklama yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli "Anayasa Mahkemesi’nin, HDP’li Gergerlioğlu hakkında vermiş olduğu karar terörizme örtülü destektir” dedi. Bahçeli'nin bu açıklamasını eleştiren DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Twitter hesabından bir paylaşımda bulunarak "Krizlerin ortağı, Anayasa Mahkemesi’ni yine tehdit etti. Ben de bir kere daha hatırlatıyorum" diyerek 8 Temmuz'da yaptığı bir paylaşımı yeniden gündeme getirdi. "Anayasa Mahkemesi’nin kararları herkes için bağlayıcıdır, istisnası yok. Hele hele anayasada ‘Bahçeli hariç’ diye bir hüküm de yok.” sözlerinin yer aldığı paylaşıma MHP cephesinden yanıt geldi. MHP'Lİ YÖNTER: HAYDİ BAŞKA KAPIYA! Babacan'a zehir zemberek sözlerle cevap veren MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter, "Kriz yok ki ortak olalım...Seni kandırmışlar, kafeslemişler, iyi keklemişler!" dedi. Yönter, sözlerini şöyle sürdürdü: "Selamsız Babacan aynı anda iki tarafı idare eden çok yüzlü, itibarsız ve güvenilmez yabancı dokumasıdır...Türk siyasetinin utanç vesikası, satış ustası, dönüş uzmanıdır...Haydi başka kapıya!"

2 yıl önce

Bahçeli’den Anayasa Mahkemesi’nin Gergerlioğlu kararına itiraz

“Anayasa’nın 14’üncü maddesine göre; Anayasa’da yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Hakkın kötüye kullanımı haksızlıktır, bu haksızlığı aklamak, temize çıkarmak adalet ilkelerine kast etmek, hukukun evrensel kaidelerine kara çalmaktır. Bunun yanında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 17’inci maddesini açın bakın görüp göreceğiniz de aynısıyla budur. Hak, insanın ve insanlığın onurudur. Bu onurun çiğnenmesi, bu onura gölge düşürülmesi aynı zamanda insana yapılabilecek en vahim kötülüktür. Hak ile haksızlık yer değiştirilirse, yani haklı olana haksız, haksız olana da haklı muamelesi yapılırsa dünyanın temelleri sarsılır. Özellikle ve altını çizerek ifade etmeliyim ki, terör örgütü propagandası yapmanın hakkı olamaz, haklı yanından bahsedilemez. İnsanın malına, canına, varlığına husumet duyan terör örgütlerini düşünce planında bile olsa savunmaya kalkışmak işlenmiş suçlara taammüden iştiraktir. Tüm yargı kurumlarının görevi hakkı ve hukuku her makam ve mevkii karşısında korumak, hiçbir dayatma ve telkine aldırmadan millet nam ve hesabına güvence altında tutmaktır. Bölücünün hakkı olmaz, teröristin hakkı olmaz, ihanetin hakkı olamaz. Lafım Anayasa Mahkemesi’nedir. Hak, çok geniş cepheli bir değerdir. Bu değerin yalnızca bir tarafını görmek hiçbir şeyi görmemektir. Anayasa Mahkemesi’nin, HDP’li Gergerlioğlu hakkında vermiş olduğu hak ihlali kararı milletin hakkına riayet ve hürmet değil, terörizme örtülü destektir. Hakkındaki mahkûmiyet kararının 17 Mart 2021 tarihinde Gazi Meclis’te okunmasıyla milletvekilliği düşen Gergerlioğlu, müteakiben 2 Nisan 2021 tarihinde de Sincan 2 No. lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’na koyulmuştur. Çok geçmeden devreye giren Anayasa Mahkemesi, bu bölücünün “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkıyla ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine, üstelik de bu şaibeli şahsa 30 bin lira manevi tazminat ödenmesine” hükmetmiştir. Yani tam bir haksızlık vücut bulmuştur. Bizim Anayasa Mahkemesi’yle ilgili görüşümüz değişmemiştir. Bu mahkemenin yeni ve sivil nitelikli bir anayasa yazımıyla yeni baştan yapılandırılması millet vicdanının yegane arzu ve beklentisidir. Bu kervan böyle gitmez, bu devran bu şekilde süremez. Anayasa Mahkemesi, büyük Kürdistan’ı hak olarak görüyor mu? PKK’lı teröristler toplanıp müracaat etseler onları da hak ihlali şemsiyesi altına alacak mı? O halde, Karma Komisyon’da bekletilen dokunulmazlık dosyalarını görüşmeye ve karara bağlamaya ne gerek var? HDP’li Gergerlioğlu, hakkındaki kararın bugün TBMM’de okunmasıyla tekrar milletvekilliğine dönmüş, Genel Kurul’daki sırasına oturmuştur. Ama yok sayılan hak ve hukuk olmuştur. Hakikaten derin ızdırap verici bir süreç maşeri vicdanı kanatmıştır. Sebep olanlar utanmalıdır. Cezaevinden çıkar çıkmaz “nerede kalmıştık” diye soran Gergerlioğlu’nu heyecanla alkışlayanlar PKK’lı ve FETÖ’cü alçaklardı. Kaldığı yer melanetin yeriydi, rezaletin iniydi, karanlığın meskeniydi. Artık oradan devam etmesinin önü de Anayasa Mahkemesi tarafından açılmıştır. Açılan bir şey zamanı geldiğinde kapatılır. Bu hesap da elbet bir gün muhataplarına sorulur. Hak zayi olmaz, heba olmaz, gecikse bile hakkın teslimi eninde sonunda tarafını ve yerini bulur. Anayasa Mahkemesi Başkanı’na tavsiyem bu sözlerimi aklından çıkarmamasıdır.”

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Cumhur İttifakı, sipariş üzerine kurulmadı

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar: 12 Temmuz 2021 pazartesi günü yani dün partimizin MYK ile Merkez Disiplin Kurulu'nun ortak toplantısını gerçekleştirdi. İç ve dış gelişmeleri tüm boyutlarıyla ele aldık. MHP sahadadır, kalptedir, milli kaderin taşıyıcı siyaset omurgasıdır. Biz çıkarlarımızın değil, ülkülerimizin peşindeyiz. Biz yalanın değil hakikatin izindeyiz. Halkın yanındayız, helalin safındayız. Bizim anlayışıma göre siyaset bir meftuniyet olmasının yanı sıra insana hizmetin, hürmet göstermenin cümlesidir. Bu cümleden mahrum olanların siyaseti kötüdür, kötürümdür, köhnedir. Siyasetin doğru olması kadar zamanlamanın da doğru olması lazımdır. MHP bugüne kadar siyasette zamanlama yanlışına düşmemiştir. "CUMHUR İTTİFAKI DÜNDEN DAHA GÜÇLÜ ŞEKİLDE AYAKTADIR" Bu itibarla ara rejim özlemi duyanlar, demokrasiye silah çekenler bize yabancı ve uzaktır. Karanlık lobilerin telkinlerine kapımız sürgülüdür. Cumhur İttifakı'nı hedef alan alçak kampanyalara tamamiyle kulağımız kapalıdır. Cumhur İttifakı dünden daha güçlü bir şekilde ayaktadır, varlık ve birliğini kararlılıkla muhafaza etmektedir. Cumhur İttifakı Türk milletinin duruşudur. Bu duruş ipotekli bir duruş değildir, bastığımız yer sağlamdır. Akıllarınca ittifakımızda çatlak arayanlar, her konuyu çarpıtanlar nal toplamaya devam edecektir. Cumhur İttifakı sipariş üzerine kurulmadı. Ahlaken bunalım geçirenler bu milli ve tarihi tutumu hayatta algılayamaz. Bizi hiç kimse yular takıp sürükleyemez. Bizi hiç kimse esaret altına alıp köle muamelesi yapamaz. 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ 15 Temmuz inancın, işgale karşı kahramanca direnişidir. 15 Temmuz, demokrasi ve milli birlik günüdür. Bu gün Türkiye için aynı zamanda bir dönüm noktasıdır. 15 Temmuz, FETÖ kalkışmasına karışan kim varsa, kim ortak olmuşsa, ismi mevki ne olursa olsun Türk askeri değildir, asla da olmamıştır. Türk askeri onur sahibidir. Bir terörist, Türkiye düşmanlığı konusunda eğitilmiş, maklube yiyerek açılan karanlık meskenlere örgütlenerek vatana ihanete dokunmuşlardır. Kardeşçe yaşayacağız, birbirimize saygı duyup hoşgörü ve dayanışmayı her daim vaiz tutacağız. 15 Temmuz hain teşebbüsünün dış bağlantıları konusunda söylentiler aslında malumun ilanıdır. Bu darbe mekaniğinin arkasında Türkiye'ye kin ve nefret besleyen odakların olduğu tartışma getirmeyen bir gerçektir. "ABD, GÜLEN'İ DERHAL İADE ETMELİDİR" 15 Temmuz'un sis bulutu henüz dağılmamıştır. Fetullah Gülen de Türkiye'ye getirilmelidir, başka çözüm yoktur. ABD, Fetullah Gülen'i derhal Türkiye'ye iade etmek zorundadır. İP Başkanı, FETÖ'cüleri kastederek 'Bütün ağababaları uçup gitti, ne kadar gariban varsa içerde' demiştir. Gariban dediği, soruları çalan hırsızlardır, kalemini ve vicdanını satan savcı ve hakimlerdir. İçeridekiler gariban değil casusdur, haindir, katildir. CHP yönetimine göre 15 Temmuz tiyatrodur, masaldır. CHP emperyalizmin dolmuşuna binmiş, melanet yolculuğuna çoktan çıkmıştır. KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ Kılıçdaroğlu, yalan ve iftira kampanyasına her gün yenisini eklemektedir. Biz onu dinlerken utanıyoruz ama o konuşurken utanmıyor. Kılıçdaroğlu demiş ki "Bahçeli bütün bürokratik kadrolarını devlete yerleştiriyor" Öncelikle şunu söylemek isterim ki milliyetçi ülkücü hareketin mensupları Türkiye'nin zencileri, dışlanmış vatandaşlar değildir. Bu ülkeye hizmet eden kardeşlerimizin hakkının savunmak bizim için haysiyet nedenidir.  Biz ölsek ne çıkar yeter ki devlet yaşasın. Cennet vatanımız sonsuza kadar var olsun dedik. Ey Kılıçdaroğlu sana sesleniyorum; iddialarınla ilgili bir bildiğin varsa açıklamıyorsan namerdin ağababasısın. En küçük bilgi ve belgen varsa açıklamıyorsan müfterinin en önde gidenisin. Biz hesabi davranmayız, biliyoruz ki kim nasıl bakıyorsa öyle görür. Biz bakınca vatan görüyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu sen bakınca acaba ne görüyorsun? Büyük Kürdistan'ı mı? Unutma ki baktığın yer aynı zamanda bittiğin yer olacaktır. CHP'li bir sanatçı ve siyasetçi 'Kimse benim ağzıma FETÖ gibi tabirleri takamaz' demiştir. Bu kişinin bir tek Kemal Kılıçdaroğlu'na laf etmediğini hepimizin yalın şekilde gördüğü bir gerçektir. Önemli olan kimin ne söylediği değil, kimler tarafından konuşturulduğudur. Tesadüfe bakın ki aralarında Zülfü Livaneli'nin de bulunduğu büyük demokrasi konferansı toplanmıştır. Her tarafından içi boşaltılmış, bir demokrasi kuşatması altındayız. NATO'nun 2030 vizyon belgesine yapılan atıf kapsamında ittifakın siyasi boyutunun önümüzdeki süreçte güçlendirileceği kararını ifade etmiştim. Bu süreçlerin ardından yapılan açıklamaların hepsi tek merkezden kaleme alınmış gibidir ve hedef ülke Türkiye'dir.  "SEROK AHMET FİTNEYİ BIRAKSIN" Hiç kimse niyet okuyuculuğu yapmasın. Serok Ahmet fitneyi bıraksın. Onun Serok'luğu bölücülüğün umududur. Serok Ahmet, zillet çamurunun içinde çırpınmaktadır. Erken seçim dayatması yalnızca CHP'nin yalnızca İP'in yalnızca HDP'nin talebi değildir. Aziz milletim, şu gerçeklerin özellikle anlaşılmasını rica ediyorum: Oyun içinde oyun vardır. Demokrasi paravanı altında Türkiye'nin sırtını yere getirme stratejisi kontrollü şekilde yapılmaktadır. "BAL GİBİ CHP, HDP, İP ORTAKTIR" Hani ittifak yoktu? Bal gibi buz gibi CHP, HDP, İP ortaktır. Kimin cumhurbaşkanı adayı olacağı konusu da aralarında ihtilaf yaratmıştır. Zillet ittifakına tavsiyem kimin aday olacağını öğrenmek istiyorlarsa ajanslarına sorsunlar, cevap alamazlarsa Biden'a sorsunlar. Hiçbir ülke bize demokrasi dersi verecek kadar sicili temiz değildir. Bileğimizi bükemeyeceklerdir. Türk milletini yenemeyeceklerdir. Büyük Kürdistan ve Büyük İsrail hedeflerinin gerçekleşmesini ümit edenler muhakkak kaybedeceklerdir. Cumhur İttifakı geleceğe yürürken ayak bağı olanlar demokratik yolla kenara itilecektir. Bu milletin yürüyüşünü durduramazlar. Cumhur İttifakı güvencedir. SEÇİM MESAJI: BAHANE İSTEMİYORUM, YILGINLIK İSTEMİYORUM Siyasette ara olmadığını sizler gayet iyi bilmektesiniz. Hepinizden beklentim seçim bölgelerinde her insanımıza ulaşmanızdır. Her eli tutunuz, her haneye giriniz. Bahane istemiyorum, yılgınlık istemiyorum. Seçimler 2023 yılının haziran ayında yapılacaktır. Yaygara koparanları muhatap dahi almayın. MHP'yi küçümseyip oy oranlarının düştüğünü söyleyenlere hanyayı da Konya'yı da gösterelim.

2 yıl önce

“Murat Karayılan yolundan giden Soylu düşmanları!”

Çiçek’in yazısı şöyle; Süleyman Soylu’yu itibarsızlaştırma, yıpratma meselesi bir organize suç örgütü liderinin açıklamalarıyla bugün başlayan bir mesele değildir. Süleyman Soylu, İçişleri Bakanı olduğu günden bu yana gerek trafik terörü, gerek uyuşturucu terörü, gerek suç örgütlerinin terörü, gerekse de terör örgütlerinin eylemleri karşısında mücadele ve önleme metodlarını çok başarılı uyguladığı için hedef hâline getirilmiştir. Üç yıl önce Kandil’deki Murat Karayılan alçağının “Adını anmak istemediğim Süleyman Soylu mu, soysuz mu? Süleyman Soylu tahriş ediyor, böyle İçişleri Bakanı olmaz” diye hakaretleri sıralamasının sebebi de işte bu yüzdendir. Kandil’deki teröristbaşları her konuşmasında sürekli Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu hedef göstermektedir. Bunun ana sebebi de Türk devletinin terörle mücadelesindeki başarısı, kararlılığı ve tavizsiz duruşudur. Bu üç isim terör örgütü PKK’nın kâbusu olduğu için, teröristbaşları onların isimlerini anmadan cümle kuramıyorlar. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli de kendi duruşunun gereği olarak son günlerde büyük yıpratma saldırılarına maruz kalan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’ya yapılan itibar suikastlarını, siyasi linç girişimlerini, zulme varan isnatları kaygıyla izlediğimizi, asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not olarak düşmek istiyorum. Kim demiş, Sayın Soylu yalnız diye? Kim demiş, Sayın Soylu kimsesiz diye? Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren, gece demeden, gündüz demeden bölücü terörle mücadele eden mert ve milletperver bir devlet adamıdır. Hakkında ne söylenirse söylensin, bizim bölücülerle iş tutan, terör örgütlerine hayranlık besleyen odakların hayâsız tezviratlarına aldırış etmemiz mümkün değildir. Zelil emel failleri terörle mücadeleyi sekteye uğratma arayışındadır. Zillete batanlar, sütre gerisine saklanıp iftira oku atanlar Sayın Soylu’yu yıpratma gayesiyle PKK/PYD/YPG’yi selamlarken şirinlik taslama hevesindedir. Geçin bunları geçin, terörle mücadeleyi dağda taşta, sınır içinde, sınır ötesinde cesaretle yürüten bir hükümeti, bir bakanı, topyekûn tüm güvenlik güçlerimizi ama, ancak, fakat demeden ön şartsız destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz” sözleriyle desteğini yinelemiştir. Bu cümleler her şeyin özetidir. Mesele sadece bir suç örgütü liderinin iddialarıyla başlayan zamanlama olsa da önünü-arkasını hemen ortaya koysak… Süleyman Soylu’ya İçişleri Bakanı olduktan hemen sonra başlayan bir saldırı süreci var. Özellikle terör örgütü PKK’ya darbe üstüne darbe vuruldukça ciyaklama oranında büyük artış olmuştur. Terör örgütü PKK ortak noktasında buluşan ne kadar siyasi parti, yayın organı, sivil toplum kuruluşu varsa Süleyman Soylu’nun tutumundan, duruşundan, söylemlerinden aşırı derecede rahatsızdır. Süleyman Soylu’dan HDP rahatsızdır, CHP rahatsızdır, İP rahatsızdır, Kandil rahatsızdır, FETÖ rahatsızdır, DHKP-C rahatsızdır. Kandil’deki teröristbaşı Murat Karayılan’a ve diğerlerine “Süleyman Soylu” denilince cinnet geçirmesinin sebebini kavrayanlar, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Süleyman Soylu’ya sahip çıkan açıklamaları içindeki anlamlı sebebi de çok iyi kavrayacaktır. Çünkü ortaya çok net konulan, Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek isteyen, Türk milletine acılar yaşatan terör örgütleri karşısındaki başarılı mücadele grafiğidir. Menfaatine, rahatına dokunulan, hedeflerine engel çıkarılan terör örgütleri, mafyalar, suç örgütleri, Süleyman Soylu’yu hedef yapmıştır. Tam tersi olsaydı, Süleyman Soylu hakkında bu atmosfer oluşur muydu? Asla oluşmazdı. O yüzden, oynanan oyunu iyi görmek gerekiyor. Süleyman Soylu, organize suç örgütü liderinin başlattığı gündemde ortada adı yokken, kendi iradesini ortaya koyarak tavır almıştır. Sert girişi, net tavrı yüzünden olayın odağı hâline gelmiştir. Zaten bugün Süleyman Soylu’yu suçlayan organize suç örgütü lideri bir yıl önce “Neymiş efendim beni Süleyman Soylu kaçırtmış. Ben İçişleri Bakanı ile hayatımda bir kere yan yana gelmedim. Özel dostluğu gerektirecek bir şeyimiz olmadı” açıklamasını yapmıştı.Geçmişte Süleyman Soylu hakkında en ağır yazıları yazmış ve onunla mahkemelik olmuş bir yazarım. Ama İçişleri Bakanı olduğu günden bu yana ortaya koyduğu duruşu, mücadeleyi Türkiye’nin birliğini, varlığını ve geleceğini düşünen herkesin görmesi gerekiyor. Zaten onun gitmesini isteyenlere bakarsanız Türkiye üzerinde hesap yapanlar olduğunu anlarsınız. Türkiye’yi bölmek isteyen, bu hedef için askerimizi, polisimizi şehit eden, masum insanlara kıyan terör örgütü PKK’nın Kandil’deki en tepedeki teröristbaşı 3 yıl önce “Süleyman Soylu tahriş ediyor, böyle İçişleri Bakanı olmaz” diyorsa meselenin anlaşılmayan bir yönü kalıyor mu? CHP’nin başını çektiği ve kuyruklarının uyum sağladığı çirkef muhalefet, Cumhur İttifakı içinde fitne yaratıp, bu ittifakı parçalamak için her gün yeni bir tezgâh, yeni bir iftira servis ediyor. Günlük Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldırıyorlar, oradan MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye geçiyorlar, oradan da Süleyman Soylu’ya… Ve uzayıp gidiyor. Sürekli fitne yaratarak aralarını açmaya çalışıyorlar. Süleyman Soylu görevden ayrılınca bunlar duracak mı sanıyorsunuz? Yarın, Milli Savunma Bakanı hakkında çeşitli iddialarda bulunup onu yıpratmaya çalışmayacaklar mı? Yarın, Dışişleri Bakanı hakkında çeşitli iddialarda bulunup onu yıpratmaya çalışmayacaklar mı?   Zaten Süleyman Soylu’yu bir yeseler, doymak bilmeyen fitne ve iftira iştahları yeni bir hedef seçecektir. En basit soru şudur: CHP, HDP, Kandil, FETÖ birlikteliği Süleyman Soylu’dan niye nefret ediyor ve ısrarla niçin görevden alınması için propaganda yapıyor? Bu sorunun cevabı bile yeterli değil mi? Sizce bunlar Türkiye’de demokrasi, hukuk, adalet, şeffaflık istediği için mi Süleyman Soylu’yu hedef seçiyor? “AK Parti-MHP ittifakına karşı çıktığı için CHP ile hemfikiriz” diyen ve Süleyman Soylu’ya mafyanın yaptığı gibi en çok hakaret eden Murat Karayılan, Kandil’deki mağarasında terör eylemlerinin planını mı yapıyor yoksa Türk milletinin huzurunu mu, refahını mı düşünüyor? O yüzden MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin, Süleyman Soylu konusundaki duruşu fitne ve iftiralarla gölgelenecek bir duruş değildir. “Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu’ya sahip çıkarak Erdoğan’a tuzak kurdu” diyen embesiller emin olun, teröristbaşı Murat Karayılan ile birlikte Türkiye’ye tuzak kurmaya çalışan hainlerdir. Dikkat edin hepsinin ortak özelliği CHP’yi destekleyen hem PKK’ya, hem FETÖ’ye sahip çıkanlardır. Bir de sol medyanın figüranı olan ve sürekli bunların televizyonu ve gazetelerine açıklama yaparak MHP’ye saldıran eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan var. Bu utanmaz adam, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Süleyman Soylu’ya sahip çıkmasını “Bu söylemle bir hamle yaptığı yok. Sadece kendi tutsaklığını ifade ediyor” demiş… Süleyman Soylu’ya sahip çıkarak neyin tutsaklığı olacak Sol’un figüranı Sadettin Tantan? O zaman biz de sana “Süleyman Soylu düşmanlığı yapan teröristbaşı Murat Karayılan’ın tutması, onun esiri” mi diyelim? Hayırdır İçişleri Bakanı eskisi, o kadar Türkiye düşmanlarını, hainleri, alçakları geçtin de tek derdin MHP mi oldu? Allah’tan korkun yok belli, bari kullarından utan… Haini ve ihanet figüranı bol bir ülkede yaşıyoruz. Türkiye üzerindeki oyun o kadar net ki, önlemek adına Türkiye’yi sevenler uyanık ve şuurlu olsun yeter…

1 2 ... 40 41 42 43 44 45 46 ... 48 49
Server Error
500
Server Error