29 Nisan Pazartesi 2024

"İstanbul'un bugün geldiği nokta kabul edilebilir bir durum değildir"

"İstanbul'un bugün geldiği nokta kabul edilebilir bir durum değildir"

24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'nün sorularını yanıtlayan Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, "İstanbul'un bugün geldiği nokta kabul edilebilir bir durum değildir." dedi.

 

24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'nün sorularını yanıtlayan Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız açıklamalarda bulunarak, '' İstanbul'un bugün geldiği nokta kabul edilebilir bir durum değildir.'' ifadelerine yer verdi.

 

''İSTANBUL'UN BUGÜN GELDİĞİ NOKTA KABUL EDİLEBİLİR BİR DURUM DEĞİLDİR''

 

İstanbul bizim davamızdır. İstanbul bizim sevdamızdır. İstanbul bizim medeniyet şehrimizdir ve medeniyet kodlarımızın yazılı olduğu, nakış nakış işlendiği bir şehirdir. Bir beldedir. Huzur beldesidir. Dolayısıyla cennet bahçesi olarak tarif edilirç İstanbul'un fethiyle de Fatih aslında dünyanın egemenliğini teslim alır. Çünkü geçmişte Ayasofya ve İstanbul kimin elindeyse dünyanın hakimi odur anlayışı vardı. Şimdi İstanbul böyle bir yer. Napolyon'un ifadesiyle dünyanın başkenti. Dünya tek bir devlet olmuş olsa başkenti bizim medeniyet şehrimiz olurdu. Onun için iddiamız, sevdamız ve mücadele alanımızdır. Şimdi kendi inanç ve medeniyet değerlerimizden yeniden bir inşa ve ihya için İstanbul'un 2024 yılında yeniden bizim anlayışımıza, AK Partili bir belediye anlayışına sahip olması gerekir diye düşünüyorum. 

 

Beş yılda bizim ne yaptığımız ortada. Yani bir önceki dönemde beş yılda rahmetli Kadir Topbaş'ın zamanında beş yılda ne yapıldığı ortada.

 

Sayın Cumhurbaşkanımızın Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki beş yıl bile olmadan İstanbul'un nasıl suya kavuşturulduğu, nasıl çöp dağlarından arındırıldığı, Haliç'in nasıl masmavi, yüzülebilir ve balık alınabilir bir hale geldiği, ulaşım sorununun metrolarla nasıl çözülebildiğini gördük. Recep Tayyip Erdoğan'ın 1994 anlayışı ve daha sonra Kadir Topbaş'la beraber altın çağlarını yaşayan İstanbul'da bugün gelinen nokta İstanbul aşığı biri için kabul edilebilir değil. Sayın Cumhurbaşkanımız da onun için devamlı İstanbul'u hedef gösteriyor. Çünkü İstanbul dediğim gibi bizim mücadele alanımız, davamız, sevdamız. İnsan sevdasına, yarine bir kötülük olmasını ister mi? Istemez. Onun için İstanbul'la ilgili mutlaka yapılması gerekenler hem siyasi olarak hem kültürel anlamda. Çünkü burası dünyanın kültür başkenti.

 

"HER YIL MALAZGİRT PROGRAMLARINI GERÇEKLEŞTİRİYORUM. BU, 7'NCİSİ OLACAK. SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZDA PROGRAMIN TAMAMINA KATILMIŞTI"

 

Malazgirt Zaferi benim gençliğimin tarihe olan merakımın bugüne yansımasıdır. Malazgirt bizim bu topraklarda var oluşumuzun hikayesinin başladığı yer. Hatırlamak kendine gelmektir. Bir durmak lazım bazen. Araf, Arafat o da aynı kök. Arafat'ta insanlar bir dururlar. Arafat bir duruştur. Çünkü orada durarak marifete ulaşılır.

Her yıl Malazgirt programlarını yapıyorum bu yıl yedincisini gerçekleştireceğiz. Saygıdeğer Cumhurbaşkanımız tamamına bugüne kadar katıldı ve hakikaten devletimizin her katı ve milletimiz oraya geldiler. Malazgirt'te bir duruyoruz yani. Bir kendimize geliyoruz. Toprak atalarımızın, dedelerimizin bizim başımızı secdeye koyduğumuz, atalarımızın kanı olan toprak bizim vatanımızdır.

 

Malazgirt'te o toprağı dinlemeye gidiyoruz. Çünkü toprak yani vatan hafızadır. Milletin kendisi tarihtir. Malazgirt'e her gittiğimizde hafızamızı tazeliyoruz.

 

"BUGÜN BİR SANATÇIYI TARİF ETMEK SANKİ BİRİLERİNİN YETKİSİNDEYMİŞ GİBİ"

 

Yani ben bahsettiğiniz isimler onun atanması, ona karşı yazıp çizenler üzerinden değil de sanat sanat için midir? Sanat toplum için midir? Kadim bir tartışma. Burada sanatla ilgili sanat nedir diye soran Tolstoy'a atıf yapmak lazım. O zamanının popüler sanatçılarını ciddi eleştirir. Bugün sanatçıyı tarif etmek sanki birilerinin yetkisindeymiş gibi. Mesela bir ödül töreninde devlete, millete, devletin başkanına hakaret edenler veya ödülleri vatan hainleri için aldığını iddia edenler o bahsettiğiniz halkın içerisinde bir savaşçı gibi kendilerini görürler. Ben dediğim gibi isimlerden ayrı olarak söylüyorum. Ehliyet, liyakat konusunda dediğim gibi ben belirleme noktasında değilim. Ama sanatı ve kültürü kendi belirlediğini zannedenler büyük bir aldanış içerisindedirler.

Yeni Yorum