19 Mart Salı 2024
1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Beyin göçünü tersine çeviriyoruz!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni'nde konuştu. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: Atalarımız "Marifet iltifata tabidir, iltifatsız emek zayidir" diyor. Bugün ödülünü takdim edeceğimiz bilim insanlarımızın her birini ayrı değerde görüyoruz. Ödül alsın almasın bilim insanlarımızın tamamının gecesini gündüzüne kattığını biliyoruz. Ödül sistemini bir teşvik kaynağı olarak görüyoruz. Ödüllerin bilim camiasına hayırlı olmasını diliyorum. Değerli misafirler, ülkemiz milli teknoloji rehberliğinde geliştirdiği çalışmalarla dünyanın ilk 10 ekonomisine girmesini hedefliyoruz. Milli araştırma kurumumuz TÜBİTAK, bilim dünyamızın değerli bir aktörü olarak başarılı çalışmalara imza atıyor. 1 buçuk milyar liradan fazla destek verdik, 10 binden fazla araştırmacı görev aldı. Stajyer araştırmacı burs programıyla üniversite öğrencilerinin araştırma çalışmalarını teşvik ediyoruz. Şanlıurfa'daki Göbeklitepe'de yürütülen çalışmalara destek verdik. Nitelikli insan gücüyle sürekli gelişen alt yapısıyla, teknoloji dünyasının öncü araştırma kurumlarını içerisinde bulunduran Gebze yerleşkesinde TÜBİTAK Fen Lisesini kurduk. "TEKNOFEST KUŞAĞINA GÜVENİYORUZ" Genç beyinlerimizin kendilerini geliştirmek için yurtdışına çıkmasına karşı olmadığımızı belirtmek isterim. Bugün Çin'in başarısının en büyük sebeplerden biri olarak, yurtdışına okumaya giden gençlerin, ülkelerine dönüp verdikleri katkı gösterilmektedir. Biz de TÜBİTAK aracılığıyla önemli adımlar atıyoruz. Türkiye'yi dünyanın her yerindeki bilim insanları için cazibe merkezi haline getirmek istiyoruz. Beyin göçünü tersine çeviriyoruz. Türkiye'de araştırma harcamalarının milli gelirimize oranının yüzde 1,13'e çıkmasının, araştırmacı sayısının 220 bine yükselmesinin katkısı var. Teknoloji geliştiren insanlarımıza verdiğimiz değer ortadadır. Bugün nerede durduğumuzu ve yarın nereye gideceğimizi doğru tespit etmek için nereden geldiğimizi bilmek lazım. Bilim insanlarımız icatlarıyla tarihin yönünü değiştirdiler. İbn-i Sina'dan Hayyam'a etkileri hala devam eden bilim insanlarımız var. Yeniden şahlanışa geçiyoruz. Bu coğrafya tekrar bilimin önde gelen merkezlerinden biri olacaktır. TEKNOFEST kuşağına güveniyoruz. "TÜRK OĞLU TÜRK YAPAR" Evlatlarımız dikey roket, kutup araştırmaları, insansız hava araçları, biyoteknoloji alanlarında çalışıyor. Dünya bizim insansız hava araçlarımızı manşetlerine taşıyor. Önce Akıncı'ya sonra Kızılelma'ya geldik. Orada 3 bin gencimiz çalışıyor. Bu millet Türk oğlu Türk yapar mı? Yapar. ANKA ile Aksungur ile yol alıyoruz. Bu alandaki birime sadece savunma alanında bakmıyor meseleyi daha geniş bir perspektifte değerlendiriyoruz. Togg banttan indiğinde hep birlikte gururlandık değil mi? Bunlar daha başlangıç. Bunlar Türkiye Yüzyılı'nın ilk fotoğrafları.

1 yıl önce

Türk bilim insanı Mete Atatüre, Einstein'ın imkansız olarak kabul ettiği ‘ışık seviyesinin gürültü ölçümünü’ başarıyla yaparak adını tarihe yazdırdı

"Işığı sıkıştırma" olarak adlandırılan yöntemle ölçümü uygulayan Prof. Dr. Mete Atatüre, bunu yaparken atomdan tam 100 kat daha küçük bir süper atom elde etti. PROF. DR. METE ATATÜRE KİMDİR? 1975 Kayseri doğumlu olan Mete Atatüre,1992'de üniversite sınavında ilk 500'e girme başarısı gösterdi. Bilkent Üniversitesi Fizik bölümünü bitiren Atatüre, İngiltere Institute of Physics'de kuantum fiziği üzerine doktora yaptı. Cambridge Üniversitesi'nde çalışmaya başlayan Atatüre, ünlü fizikçi Stephan Hawking'le aynı üniversitesinin aynı bölümünde görev yaptı. İngiltere'nin en prestijli ödülü Thomas Young ödülü ve madalyası ile ödüllendirilen Prof. Dr. Atatüre, ölçülemez denen ışık seviyesinin gürültü ölçümünü yaptığı için bu ödüle layık görüldü.

2 yıl önce

Nobel ödüllü Aziz Sancar, kansere ilişkin heyecan verici araştırmasını Türkiye'ye taşıma müjdesi verdi

Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) davetiyle Ankara'daki Aziz Sancar Eğitim Kampüsü'nün açılış törenine katılmak üzere Türkiye'ye gelen Aziz Sancar, AA muhabirine, bilimsel çalışmalarına ilişkin açıklama yaptı. Nobel ödülüne konu olan araştırmasının dışında, cüzdanında taşıdığı ve "Piri Reis Haritam" adını verdiği 2015'teki çalışmasına ilişkin Sancar, "O haritayı kullanarak kanserde biyolojik saatin etkisini araştırıyoruz. Kanserli dokularla, normal dokulara hangi zaman diliminde daha fazla zararı oluyor, hangi zaman diliminde daha az zararı olacak onu araştırıyoruz ve kanser tedavisinde saati kullanarak tedaviyi optimize etmeye çalışıyoruz. Bu çalışma devam ediyor." dedi. Sancar, kanser tedavisinde biyolojik saatin etkisine ilişkin son makalelerini geçen yıl aralık ayında yayımladıklarını bildirdi. "BİYOLOJİK SAATLE İLGİLİ BAZI YAYINLAR İNSANLARI ÇOK YANILTTI" Sancar, bu konuda hem ABD hem Fransa'dan çok yayın yapıldığını aktararak, şöyle devam etti: "Bu kanser ilacını şu saatte versen, bu kanser ilacını sabah versen, bunu akşam versen 10 fark daha iyi netice alırsın diye... Ama onlar doğru çıkmadı ve insanları çok yanılttılar. Onlar da bilim adamı fakat bilim adamının da sorumlu olması lazım. Doğru dürüst kontrol yapmadan yani gelişigüzel bilim yapmamaları lazım. 'Bu çalışmalar yanlış ve yaymayın.' dedik. Çünkü bu konuda çalışan insanlar en az 5-6 kişi var, fakat biyolojik saat konusunda çalışan yüzlerce kişi var. Onlar, kanserle ilgili makaleyi okuyor, ayrıntılarını bilmiyor, o adamın söylediğini aynen tekrarlıyor. İyice inceleyip bu doğru mu yanlış mı bakmıyor. Bilim demek bir deneyin tekrarlanabilmesi demektir, bir deney tekrarlanamazsa bilim değildir. O bakımdan Türkiye'den bana çok e-mail, mektup gelir, 'hocam ben bir ilaç buldum, kanseri tedavi ediyor' filan diye. Kardeşim sen bunun kontrolünü yaptın mı? Kaç kişi tedavi edildi, vermezsen kaç kişi öldü, verdiğinde kaç kişi kurtuldu? Bilim budur ve biyolojik saatte o sorun oldu." Bu konudaki bazı yayınlarda, "Bağırsak kanserlerinde sabah şu ilacı versek, akşam şu saatte ilacı versek yüzde 28 tedaviye faydası oluyor." denildiğini aktaran Sancar, "Adam namuslu bir dereceye kadar, bu erkeklerde oluyor, aynı rejimi kadınlarda verince kadınların daha erken ölümüne sebep oluyor ama onu derlemelerde yazmıyor. Derlemelerde herkes, erkeklerdeki pozitif etkiyi söylüyor ama kadınları öldürdüğü söylenmiyor. Bu konuda yaptığımız bir derleme, Science Magazin'de çıktı. Editöre telefon ettim, bu gibi yanlışlıklar var, millete yanlış bilgiler veriliyor, bunu düzeltmemiz lazım dedim." diye konuştu. Sancar, aralıkta yayımladıkları son makalelerinde bağırsak kanserini farelerde büyüttüklerini, sisplatin isimli ilacı verdiklerini ve farelerin normal ve kanserli dokularındaki tahribatı karşılaştırdıklarını belirterek, "Şimdi farelerde tabii normal dokularda, sirkadiyen saat ile onarım gün içinde azalıp yükseliyor fakat farelerde ürettiğimiz insan kanserleri bütün gün aynı şekilde öldürülüyor. O bakımdan onu kullanarak sisplatin ilacının daha etkili saatlerini bulmaya çalışıyoruz." dedi. İnsanda araştırma yapmak için yüzlerce gönüllünün gerektiğine işaret eden Sancar, bunun için izin almanın kolay olmadığının altını çizdi. KANSERE İLİŞKİN SON ÇALIŞMASINI İLK KEZ DUYURDU Aziz Sancar, çok yeni bir çalışmasını da ilk kez duyurarak, "Türkiye'ye gelmeden bir gün önce çok yeni bir şey keşfettik. Bu bilimsel, temel bir araştırma metodu, yani kanseri tedavi edecek değil ama bizim için bir bilim insanı olarak çok heyecan verici bir gelişme." dedi. Çalışmasının kanser tedavisine bir etkisinin olup olmayacağının sorulması üzerine Sancar, "Her şey kanser tedavisinde kullanılabilir. Bu çalışma DNA onarımı ile ilgilidir ve yeni bir metottur ve onu ben Türkiye'ye bir yıl içinde aktarabileceğim." dedi. Yaptığı bu çalışmanın makalesi henüz yayımlanmadığından detaylı bilgi paylaşmasının doğru olmayacağını dile getiren Sancar, "Neticeyi ABD'den ayrıldığım günden bir gün önce aldık. Öğrencim, çocuğu olmuş ve hastaneden çıkmıştı, biliyordu Türkiye'ye gelmeden önce neticeyi görmek isteyeceğimi. Onun için evde oturmuş, bilgisayarla dataları araştırmış ve hemen bana gönderdi. 'Türkiye'ye gideceksin ve merak edeceğini biliyorum, sonuçları bilmeni istiyorum.' dedi." ifadelerini kullandı.

3 yıl önce

Cacabey kimdir?

Kırşehir kent merkezinde bulunan medrese Selçuklu döneminde Kılıçaslan oğlu Keyhüsrev zamanında Kırşehir emiri Nurettin Cibril Bin Cacabey tarafından 1271-1272 yıllarında bir gözlem evi medrese olarak yaptırılmıştır. Türk-İslâm kültür ve medeniyetinin en muhteşem mimari özelliklerini yansıtan Cacabey Medresesi, Selçuklular döneminde dinî ilimler yanında müspet bilimlerin de öğretildiği bir fakülte olarak kullanılmış; gökyüzünün, güneşin, ayın, yıldızların hareketlerini inceleyen bir gözlemevi olarak yıllar boyu ayakta kalmıştır. Döneminde "astronomi yüksekokulu" olarak hizmet veren medrese, dünyada gayesine uygun gözlemevi olarak yapılan ilk yapıttır.

3 yıl önce

İstanbul Göçmen Girişimci Araştırması açıklandı: İyi yönetildiğinde zenginliğe kötü yönetildiğinde tehdide dönüşen göç Türkiye'de ekonomik değer üretiyor

istanbul, göç, göçmen girişimci, araştırması, uluslararası göç ve mücadele derneği, imra, fatih belediyesi, topkapı kütüphanesi, doç. dr. emine sare aydın, prof. dr. ayşegül komsuoğlu çıtıpıtıoğlu, prof. dr. yusuf adıgüzel, dr. ahmet oğuz demir, oğuzhan altınkoz, islamofobi

3 yıl önce

Selçuk Bayraktar'dan Akıncı TİHA müjdesi: Seri üretime başladı 2021'de göreve başlayacak

bayraktar, iha, siha, tiha, selçuk bayraktar, akıncı, seri üretim

4 yıl önce

Paniklediler! Volkswagen 1 milyon elektrikli araç hedefini iki yıl erkene aldı

volkswagen, vw, 2025, 2023, elektrikli araç, 2 yıl erkene alındı

4 yıl önce

Yerli otomobil görücüye çıkıyor: 'Bu yeni bir meydan okumadır'

#yerlioto, TOGG, meydan okuma, cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan, lansman

1 2
Server Error
500
Server Error