28 Nisan Pazar 2024
2 yıl önce

Afgan ve Suriyeli sığınmacıları ölüme iten Yunanistan Başbakanı Miçotakis: Ukrayna'dan gelecek mültecileri kabul etmeye hazırız

Rusya Ukrayna savaşı 6. gününde devam ederken, yüzlerce Ukraynalı mülteci ülkeyi terk ediyor. Çevre ülkeler, yüzlerce aileyi güvenli bölgelere yerleştirmeye çalışırlen Yunanistan'dan skandal bir hamle geldi. "KABUL ETMEYE HAZIRIZ" Afgan ve Suriyeli sığınmacıları ölüme iten Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Avrupa Birliği'nin (AB) Rusya'yı hedef alan yaptırımlarını desteklediklerini ve Ukrayna'dan gelecek mültecileri kabul etmeye hazır olduklarını duyurdu. "ONLAR BİZDEN" Miçotakis, açıklamasında "Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve Ukrayna halkı ile tam dayanışma" ifadesine yer verdi. Ukrayna'nın Avrupa Birliği (AB) tercihini memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Miçotakis, "Onlar, bizlerden biri" ifadesini kullandı. ÖLÜME GÖNDERMİŞLERDİ Ancak Yunanistan, her yardıma ihtiyacı olan mülteciye karşı böyle değil. Geçtiğimiz günlerde Yunanistan, onlarca mülteciyi korunmasız bir şekilde geri itmiş ve ölmelerine sebep olmuştu. Bu skandal, dünya gündemini oldukça meşgul etmişti.

2 yıl önce

Suriyeliler geri döndükçe Türkiye’de tekstil sektörü eleman sıkıntısı yaşıyor

Son iki yılda tekstil ve hazır giyim sektörü pandemi sonrasında artan siparişler ve Türkiye’ye kayan üretim ile hızlı bir çıkış yakalarken, yüzde 85’e varan kapasite kullanım oranları yeni yatırım ve istihdam talebini tetikledi. Tekstil ve hazır giyim sektörünün önemli bir ayağını oluşturan Laleli ve Osmanbey bölgelerinde yüksek kapasite kullanımları yeni yatırım ihtiyacını artırırken, bazı üretim tesislerinde Suriyeli gibi yabancı çalışanların da sektörden çekilmesi ile imalatta sıkıntı yaşandığı aktarıldı. “50 KİŞİDEN 20 KİŞİYE DÜŞTÜ” Sözcü’den Sayime Başçı’ya konuşan Laleli Sanayici ve İş İnsanları Derneği Başkan Yardımcısı Ercan Hardal, özellikle küçük ölçekli atölyelerde imalat sanayinin sıkıntıya girdiğini aktararak, “İmalat sanayide sıkıntı var. Yerli çalışan yok çok fazla. Yabancı çalışan daha çoktu. 50 kişilik atölyeler 20 kişiye düştü. Suriye’deki hazır giyim ve tekstil üretimi ile Türkiye’nin benzeşik yönleri vardı. Onlar bir anda ellerini çekince yüzde 50’lik bir düşüş oldu” bilgisini verdi. “SURİYELİLER GERİ DÖNDÜ” Son dönemlerde 500 bin Suriyelinin ülkesine geri döndüğünü ve bunlar arasında sektör çalışanlarının da bulunduğunu kaydeden Hardal,  şöyle devam etti: “Atölyelerdeki çalışan eksikliği son 6 ayda hat safhaya çıktı. Buralarda maliyetler de arttı. Şu anda ‘vasıfsız eleman’ diye ilan veriyoruz ancak çalışan bulamıyoruz.”

2 yıl önce

İsmail Saymaz’ın ‘mültecilere’ iki yüzlülüğü, Ukraynalılara başka Suriyelilere başka…

Rusya, Ukrayna’yı işgal girişiminde sivilleri de hedef almayı sürdürürken, iki yüzlü Batı’nın tüm dikkati Ukraynalı vatandaşlar üzerine çevrildi. ‘MÜLTECİ DEĞİLLER’ Suriye’deki savaştan kaçıp ülkemize sığınılanları bugüne kadar eleştirenler, Ukrayna’daki savaştan kaçan sivilleri konuşturmak için adeta birbiri ile yarışıyor. Önceki gün Ukraynalı sivillerin sığındığı kampta bir ailenin çadırına izinsiz şekilde girerek tepkileri üzerine çeken Saymaz, Ukrayna’daki savaştan kaçan sivillerle röportaj yapmayı sürdürüyor. Savaştan kaçan bir Ukrayna vatandaşı ile röportajını aktaran Saymaz, “Ukraynalılar savaşın ve mülteci olmanın kederini saygı uyandıran bir ağırbaşlılıkla yaşıyorlar. Romanya’nın Ukrayna sınırındaki Siret sınır kapısında Türkiye’ye kalkan otobüste tanıştığım Elana hanım, ‘Ülkemin yok olmasını istemiyorum’ diyor.” ifadelerini kullandı. Gazeteci İsmail Kılıçaslan, savaştan kaçan Suriyeliler için “mülteci değiller” ifadesini kullanıp, “Mülteci veya sığınmacı ya kampta yaşar veya gösterilen şehirde” diyerek hemen her konuşmasında Suriyeli sivilleri hedef alan Saymaz’ın Ukraynalı sivillere yönelik tutumunu “ikiyüzlülük” olarak değerlendirdi. Kılıçaslan, şu değerlendirmeyi yaptı: Ulan canına yandığımın dünyası be. Daha savaşın onuncu gününde ülkesini terk eden 500 bin kişiden biri olan Elena’nın saygı uyandırdığı, Suriyeli Ayşelere de “çok seviyorsanız evinizde besleyin” denilen dünya burası.

2 yıl önce

Yeniçağ’ın ‘dolandırıcılık’ davası açtığı Batuhan Çolak’ın Trabzon’daki Suriyeli aileyle ilgili yalanı ortaya çıktı

Son zamanlarda göçmenler konusunda peş peşe provokatif ve yalan haber paylaşan Batuhan Çolak isimli gazeteci, geçtiğimiz yıl çalıştığı Yeniçağ gazetesinden ‘hırsızlık ve nitelikli dolandırıcılık’ suçlamasıyla kovulmuştu. Son zamanlarda göçmenler konusunda peş peşe provokatif ve yalan haber paylaşan Batuhan Çolak isimli gazeteci, geçtiğimiz yıl çalıştığı Yeniçağ gazetesinden ‘dolandırıcılık’ suçlamasıyla kovulmuştu. Yeniçağ’ın avukatı Faruk Daşkaya, Batuhan Çolak ile ilgili şu açıklamayı yapmıştı: “Yeniçağ ile iş akdinin feshinin akabinde gazete idaresinin yaptığı incelemede Batuhan Çolak’ın internet servisi için çalıştıklarını beyan ederek iki kişiye ücret tahakkuk ettirdiği, İzmit’de ikamet ettikleri ve 1 gün dahi mesai yapmadıkları belirlenen Recep Ali Korkmaz ve kardeşi Resul Korkmaz’a tahakkuk edilen ücretleri, ‘Ben kendilerine elden vereceğim’ diye alıp Yeniçağ’ı dolandırdığı tespit edilmiştir. Batuhan Çolak, ayrıca gazetemizin envanterinde kayıtlı laptopu gazete dışına çıkarmış ‘iade et’ ihtarnamesine rağmen iade etmemiştir. Yeniçağ’a ait internet google şifrelerini de kendisine çekilen ihtarnameye rağmen gazete idaresine vermeyerek kurumumuzu maddi ve manevi zarara sokmuştur” DOLANDIRICILIKTA BU DEFAKİ HEDEFİ GOOGLE Yeniçağ’dan kovulduktan sonra Aykırı isimli haber sitesini kuran Çolak, sitesinin gelirini artırmak için ise Türkiye’deki Suriyeliler ve diğer göçmenleri kendisine hedef seçti. Hemen her gün sosyal medyada çok rağbet gören mülteciler konusunda yalan haber paylaşan Çolak, bu sayede hit alarak Google Adwors üzerinden kendisine gelir sağlıyor. SON YALANI TRABZON’DAKİ SURİYELİ AİLE Gün boyunca sosyal medyada ‘Suriyeliler’ kelimesiyle arama yapan Çolak, yerel medyada ve sosyal medya hesaplarında bulduğu paylaşımları uydurduğu senaryolar ile gerçekmiş gibi servis ediyor. Geçtiğimiz gün Trabzon’daki Haber61 sitesinde yayınlanan bir haberde “Trabzon’da Suriye’deki savaştan kaçarak 9 yıl önce Türkiye’ye gelen ve 2019’da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilen Sahar Zalt ve Mohamad Haj Rabee ailesinin Trabzon’daki bir hastaneyle ilgili yaşadıkları sorun” aktarılmıştı. Haberi bulan Çolak, aktarılan olayı tamamen çarpıtarak sitesine tıklanma sağlamak için yine yalana başvurdu. HABER61’DEN BATUHAN ÇOLAK’A GAZETECİLİK VE AHLAK DERSİ Haber61 sitesinin yazı işleri müdürü Songül Mazlum, Batuhan Çolak’ın yalanını deşifre eden ve ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçuyla yargılanan Çolak’a gazetecilik dersi verdi. İşte o yazı:   Size baştan sona hatalarla ve yanlışlarda dolu olarak kaleme alınmış “Suriyeliler vatandaş olunca devleti suçlamaya başladı: Neden sağlık ücretsiz değil!” başlıklı bir yazı üzerinden başlatılan linç kampanyasının iç yüzünü anlatayım. Önce neden hatalarla ve yanlışlarla diye yazdığımı 6 madde de özetleyeyim sonra da haberin öyküsünden bahsedeyim. 1- Doğum öncesi hastane önünde parasızlık yüzünden bekletilen ailenin yanındaydık. İster Suriyeli olsun ister herhangi başka bir milletten olsun 42 haftalık gebe bir annenin ağrılar içinde hastane önünde bekletilmesine duyarsız kalmadık. Onlar bizim kapımızı çalmadı, biz aldığımız bir istihbarat üzerine ailenin yanında durduk. 2-“Suriyeliler vatandaş olunca devleti suçlamaya başladı.” deniyor. Hayır Suriyeliler vatandaş olunca devleti suçlamaya başlamadı. Mülteci olarak geldikleri ülkede Türk vatandaşlığı verildiği için kimliklerinin aktif olmasını istiyorlar. Turist olmadıkları için turist gibi ücret ödemek istemiyorlar. 3- Hastane ya da doktoru biz hedef haline getirmedik. İlk haberimizde ne hastane ismi verdik ne de doktor. Ancak İl Sağlık Müdürlüğü kullandığı cevap hakkında, hastane ismini açık açık verdi. Hastanedeki doktorlar da dolayısıyla bundan etkilendi. İkinci haberimizde hem Sağlık Müdürlüğünün cevap hakkına yer verdik hem de ailenin elindeki belgelere. Keza “Gerçek dışı bilgiler” diye yalan haber yapmakla suçlanınca belgeleri ortaya koymak boynumuzun borcu oldu. 4-Sağlık Müdürlüğü “Hastadan herhangi bir ücret alınmamıştır” diye cevap hakkını kullandı. Oysa bizim elimizde doğumdan önce ödenen 55 ve 73 TL’lik dekont ve doğumdan sonra çıkarılan 2 bin 756 TL’lik bir borç vardı. Biz bunu haber yaptık. Haberimizin de arkasındayız.  Şu an bu borç ödenemediği için doğum kontrolleri yaptırılamayan bir bebek var. Ne yapalım, sırf aile Suriyeli diye bir bebeğe sağlık hizmeti verilmemesini mi alkışlayalım? “Sağlık hizmeti vermeyin, hepsi ölsün!..” başlıkları mı atalım? 5-Sağlık Müdürlüğü “Gebelik takipleri öncesinde özel hastanede yapılmış” diyor. Hayır, bu aile özel hastanede muayene olmadı. Özel bir muayenehanede tanıdık bir hayırsever vasıtasıyla ücretsiz muayene oldu. 6- Sırf Suriyeli aile, Türk kimlikleri aktif hale getirilmesini istedi diye ortaya “hain” profili çıkarmak, ne ahlaki ne de vicdani bir şeydir. Keşke bu aykırı kafalar ırkçılığı değil de vicdanlarını birazcık körükleyebilse… Zaten var olan Suriyeli düşmanlığı üzerinden duyar kasmak tam da gazetecilik etiği! *** Madde madde yaptığım tespitlerin ardından haberin öyküsünü de sizinle paylaşayım. 4 Mart günü değer verdiğim bir insan tarafından arandım. 42 haftalık Suriyeli bir kadının doğum sancısı başladığı halde parasız muayene edilmediğini, hastane önünde kalakaldıklarını söyledi. Yanıma iki arkadaşımı alarak hemen hastaneye gittim. Hastane önünde çektiği ağrı yüzünden belli olan bir anne ve eşini gördüm. Linç kampanyasında ön plana çekildiği gibi Suriyeli bir aileyi değil, çaresiz iki insanı gördüm. Yani olaya “Suriyeli bunlar, kahrolsunlar, ölsünler, gitsinler, bitsinler, bana ne, ya da bize ne vb.” penceresinden bakmadım. Neden sağlık hizmeti alamadıklarını, yaşadıkları mağduriyete neyin yol açtığını sordum. Mohammed Haj Rabee, 9 yıl önce Türkiye’ye geldiklerini ve 2019 yılının 9. ayında cumhurbaşkanlığı kararıyla Türk vatandaşlığı aldıklarını ancak kimliklerinin aradan yıllar geçmesine rağmen aktif hale getirilmediğini anlattı. Bugün Türk kimlikleri aktif hale getirilmediği için ve artık Göç İdaresi tarafından verilen kimliklerinin de aktif olmadığı için bir çıkmaza düştüklerini ve sağlık hizmetlerinde para talep edildiğini aktardı. Yani yazıda bahsedildiği gibi Türk vatandaşı oldular da ücret ödememek için devleti kötülüyorlar gibi bir safsatanın gerçeklikle bir bağı yok. Bir aile arafta bırakıldı. Ne mülteciler ne de Türk vatandaşı… Yani yazıda bahsedildiği gibi “bizim gibi” değiller. Türk vatandaşlarından alınan muayene ücreti onlardan tahsil edilmiş olsaydı 20 Ocak 2022’de yine şehrimizdeki bir hastaneden “Turistin Sağlığı Hastalarından Elde Edilen Gelirler” başlığı adı altında tahsilatlar yapılmazdı. Bu aile Türk vatandaşıysa turist statüsünde tahsilat yapılamaz, mülteciyse Göçmen kimlikleri aktif olur ve ücretsiz sağlık hizmetinden faydalanır. Burada ikisi de yok. Savaştan kaçıp geldikleri ülkede turist muamelesi görmüşler. Aileden önce 200 TL civarında bir para istediler.  Aileye yardımcı olmak adına ödemeyi kartla yapmak istedim. Kartla ödeme yapılamayacağını ifade edince para çekmek için dışarı çıktım. Döndüğümde ücreti 55 liraya çektiklerini ve ailenin de bu ücreti ödeyebildiğini öğrendim. Haberi yazmak için ofise döndüm ve 42. haftalık bir hamile kadının acılar içinde bekletilmesini eleştirerek “Sen nasıl bir hastanesin?” başlığını attım. 55 lira yüzünden bir annenin sancılar içinde bırakılmasınaydı tepkim? Eğer senin benim gibi Türk vatandaşıysalar ellerinde Türk kimlikleri olmalı, değillerse göçmen kimliği olmalı… Kimliksiz bırakılan bir insana “Neden çalışıp para kazanmıyorsun?” diye tepki gösterip kayıt dışı istihdama özendirmeyeceğiz herhalde ya da neden dilencilik yapmadıklarını sorgulamayacağımızı ümit ediyorum. *** Haber yayınlandıktan sonra söz konusu hastaneden ismini paylaşmayacağım bir doktor aradı. Anne Hakları gereği ücret alınamayacağını ve yardımcı olmak adına bizi bilgilendirmek istediğini söyledi. Görüşmeden memnuniyet duyacağımı ve konu hakkında aileyi de bilgilendireceğimi söyledim. 8 Mart’ta aileyle bağlantı kurdum. Yaptığım görüşmeyi anlatıp, doktorla irtibatlandırabileceğimi söyledim. Çocuğun doğduğunu ve doğum belgesi alamaya gideceklerini öğrendim. Sonrasında bana 2 bin 756 TL borç çıkarıldığına dair dönüş yapıldı.  9 Mart’ta ismini paylaşmak istemediğim beni arayan doktoru geri aradım, açmadı. Dönüş yaptığında da ben farklı bir haber takibinde olduğum için açamadım. Ofise döndüğümde masamda İl Sağlık Müdürlüğünün cevap hakkı vardı. Metni inceledim. “Hastadan herhangi bir ücret alınmamıştır, gerçek dışı bilgiler” vb. şeyler yazıyordu. Bu sefer aileden ödeme yaptıklarına dair dekontları istedim. Hem hastanenin cevabının hem de ailenin beyanlarının ve belgelerinin yer aldığı bir haber daha yaptım. Bu kez de ödeme yapıldığı halde ödeme yapılamadığına dair açıklama yapıldığından “Suriyeli bir aileye yaşatılan mağduriyet yok sayıldı” diye bir haber yaptım. Bugün 2 bin 756 TL ödenemediği için bir bebek kimliksiz kaldı. Üstelik İl Sağlık Müdürlüğü alınan ücretleri yok sayıyor, talep edilen ücreti de yok sayıyor. Özel hastaneye gitmediğini ifade eden bir aileyi, “Özel hastaneye gitmişler, paraları var” şeklinde lanse etmeye çalışıyor. *** Sırf Suriyeliler diye yaşanılan bu olayı destekleyenler desteklesin, linç edenler hız kesmeden devam etsin… Benim vicdanımda da, insanlığımda da bir ailenin yaşaması gereken senaryo bu değil. Yazımı Ümmetimizin büyük bir bölümünün unuttuğunu ve bir önce hatırlaması gerektiğini düşündüğüm bir vasiyetle sonlandırıyorum. Veda Hutbesi Resûl-i Ekrem Hz. Muhammed: “Sözümü iyi dinleyin ve belleyin. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir.”

2 yıl önce

Hatay’da siyasi güç kaybına uğrayan Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Şavaş, Suriyelilere saldırdı

Hatay’da siyasi gücünü kaybeden partisi CHP ile ters düşen Şavaş, kurtuluş yolu olarak mazlum göçmenlere saldırıyor. Kullandığı nefret söylemi ile göçmenleri hedef haline getiren ve ötekileştiren Savaş, son olarak skandal bir açıklamaya imza attı. https://twitter.com/genelgundem/status/1401924864064245760?s=21 Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Suriyeli nüfus artışının şehrin geleceğini kritik noktalara sürüklediğini açıkladı. Hatay’da yeni doğan her 4 bebekten 3’ünün Suriyeli olduğunu söyleyen Belediye Başkanı Savaş “Önlem alınmaması halinde 12 yıl sonra Hatay Suriyeli bir başkana teslim edilecek” dedi. OY KAYGISI Öte yadan, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, katıldığı bir TV programında Suriyelilere dair açıklamada, “Böyle giderse şu anda belli ilçelerimizde belediye başkanlığına aday olsalar rahatça kazanırlar” demişti. https://twitter.com/genelgundem/status/1419675217446805509?s=21

2 yıl önce

Almanya, Ukraynalı mültecilere yer açmak için geçici barınaklardaki Suriyeli, Afgan ve Afrikalı aileleri çıkarmaya başladı

Ukrayna krizi Batı'nın mülteci politikasındaki ikiyüzlülüğü gözler önüne serdi. Rusya'nın işgali sonrası Ukraynalıların önemli bir bölümü Avrupa Birliği ülkelerine sığınmayı tercih etti. Bu ülkeler de kapılarını Ukraynalılara sonuna kadar açtı. Fakat bu durum hâlihazırda Avrupa'da mülteci olan Ortadoğulu, Afrikalı ve Afgan mültecileri çıkmaza sürükledi. Almanya geçici barınaklardaki Suriyeli, Afgan ve Afrikalı aileleri çıkarmaya başladı. Danimarka ise Ukraynalı mültecilere yer açmak için "Suriye artık güvenli" diyerek yüzlerce Suriyeli mültecilerin oturma iznini geri çekti. Alman makamları Ukraynalı mültecilere yer açmak adına çok sayıda Suriyeli mülteci aileyi kaldıkları geçici barınaklardan çıkardı. UYARMADAN SÜRGÜN Yeni Şafak'ın haberine göre, Suriyeli aktivistler, yetkililerinin Suriyeli aileleri Almanya'da "Haimat" olarak adlandırılan geçici barınaklardan çıkararak önceden uyarıda bulunmadan sınır dışı ettiğini doğruladı. Nakledilen mülteciler zorla sürüldükleri yeni bölgede şartların çok kötü olduğunu ve küçük odalarda onlarca kişinin kaldığını söyledi. Aktivistler bu kararın sadece Suriyeli aileleri değil, Afgan ve Afrikalı aileleri de kapsadığının altını çizdi. Almanya, yaklaşık 780 bini Suriyeli olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinden yaklaşık iki milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. HAPİSHANEYE GÖNDERDİLER Mülteci ayrımı dalgası Danimarka'da da kendini gösterdi. Rusya'nın Ukrayna'ya savaş açmasından kısa bir süre sonra, Danimarka Göçmenlik Bürosu ülkedeki 98 belediyeden Ukraynalı mültecileri kabul etmelerini talep etti. Hükümet yetkilileri Ukraynalılara yer açmak için Suriye'nin bazı bölgelerinin güvenli olduğunu gerekçe gösterip yüzlerce Suriyeli mültecinin oturma iznini geri çekmeye başladı. Ukraynalı mültecilere açık kapı politikasını uygulayan Danimarka hükümeti, oturma izinlerini iptal ettiği yüzlerce Suriyeli mülteciyi hapishanelerde bir suçlu gibi bekletiyor. Aynı zamanda Danimarka, Esad güçleri tarafından öldürülme veya tutuklanma riskiyle karşı karşıya kalan mültecilere sığınma hakkı vermeyen ilk Avrupa ülkesi.

2 yıl önce

Zafer Partisi’nin “Suriyeli üniversite öğrencilerine devlet tarafından 4200 TL hibe veriliyor” yalanı

Zafer Partisi mensupları tarafından Ekşi Sözlük ve Twitter başta olmak üzere pek çok sosyal medya platformunda, Türkiye’de okuyan Suriyeli üniversite öğrencilerine, devlet tarafından 4200 TL hibe verildiği iddia edildi. Tıklanma almak isteyen sosyal medya kullanıcıları ve siyasi çıkar elde etmek isteyen Zafer Partisi mensupları tarafından savaştan kaçarak ülkemize sığınan Suriyelilerle ilgili her gün onlarca yalan haber paylaşılıyor. Devlet memuru olmalarından, marketlerde bedava alışveriş yapmalarına, araç muayene istasyonlarında sıra beklememelerinden para karşılığı vatandaşlık almalarına kadar her gün onlarca yalan, sosyal medyada ısrarla paylaşılıyor. 2000’li yılların başında FETÖ terör örgütü mensuplarına algı yönetimi derslerini veren Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın ‘Algı Yönetimi” kitabında bahsettiği ‘yalanın ısrarla tekrarlanması’ prensibi gereğince paylaşılan yalan haberlerin ardı arkası ne yazık ki kesilmiyor. Türkiye’de okuyan Suriyeli üniversite öğrencilerine, devlet tarafından 4200 TL hibe verildiği iddiası tamamen yanlış. İddiaya kaynak olarak gösterilen Gaziantep Üniversitesi web sitesinde yayımlanan ilana bakıldığında söz konusu mali yardımın Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından yapıldığı görülmektedir.

2 yıl önce

CHP’nin mülteci ikiyüzlülüğü! Türkiye’de ırkçılık yapan CHP, Avrupalılardan Suriyelilere ‘anlayış’ istedi

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Denetim Komisyonu Eş Raportörlerinden John Howell ve Boriss Cilevics’i Meclis’te kabul etti. Özkoç, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ile daha düzenli ve istikrarlı bir bağ içinde görüşmeleri sürdürmeyi arzu ettiklerini belirtti. “TÜRKİYE, AVRUPA’YA DÜZENSİZ GÖÇÜ YÜZDE 97 ENGELLEDİ” Özkoç, Ukrayna-Rusya savaşı ile başlayan Ukraynalı mülteci akınına dikkat çekti. Engin Özkoç, AB ve Türkiye arasında 2015 yılında 18 Mart’ta varılan mutabakatı hatırlatarak, “Bu çerçevede Avrupa’ya yönelik düzensiz göç, ülkemiz tarafından yüzde 97 oranında engellenmiştir. Ancak aynı dönemde ülkemiz üzerindeki göç baskısı tahammülleri de zorlayacak şekilde sürmüştür. Samimi olmak gerekirse buna karşılık AB yükümlülüklerini yerine getirmemiştir. “UKRAYNALILARA GÖSTERDİĞİNİZ ANLAYIŞI SURİYELİLERE DE GÖSTERİN” AB Yüksek Temsilcisi Borell, AB Konseyi’ne sunduğu raporda ülkemizin yükümlülüklerini yerine getirdiğini teyit etmiştir. Ülkemizde 3,7 milyonu aşkın geçici koruma altındaki Suriyeliler barınmakta, 4 milyon civarında sığınmacı, mülteci bulunmaktadır. Konseyin ve AB’nin Ukraynalı göçmenlere gösterdiği anlayışı, Türkiye’de büyük bir baskıyla konuşlandırılan Suriyeli göçmenlerle ilgili de göstermelerini talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı. CHP’Lİ HATAY BELEDİYE BAŞKANI IRKÇILIĞI ELDEN BIRAKMIYOR Öte yadan, Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın her fırsatta Suriyelilere karşı ırkçı söylemlerde bulunduğu biliniyor.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 20 21