04 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

Türkiye, jeotermalde Avrupa'da lider oldu: 16 yılda çağ atlandı

Türkiye, jeotermal enerji alanında geride kalan 20 yıllık süreçte yatırımlara hız verirken, kurulu güç bakımından 2020 yılı sonu verilerine göre Avrupa'da 1. sırada, dünyada ise 4. sırada yer aldı. Nisan ayı itibariyle Türkiye genelinde 62 adet jeotermal santrali bulunuyor. Sektör bünyesinde yaklaşık 6 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Yeni Şafak'ta yer alan habere göre son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik izlenen sıkı politika ile bu alandaki kurulu güç önemli oranda arttı. Jeotermal enerji kaynakları da en yoğun yatırımın yapıldığı alanların başında geliyor. Ülkemizde ilk jeotermal enerji santrali 1975 yılında MTA Genel Müdürlüğü tarafından kurulan, 0,5 MW güce sahip Kızıldere Santrali oldu. Bu alandaki kurulu güç 2005 yılından itibaren ise yüksek ivmeli artış gösterdi. Ülkemiz jeotermal enerjisi kurulu gücü bakımından 2020 yılı sonu verilerine göre Avrupa'da 1. sırada, Dünya'da ise 4. sırada yer aldı. Dünya sıralamasında ABD, Endonezya ve Filipinler'den sonra 2020 yılı sonu itibarıyla dünya jeotermal kurulu gücünün %11,5'i Türkiye'de bulunuyor. Ayrıca Türkiye 2002 yılından itibaren dünyada jeotermal kurulu gücünü en çok artıran ülke konumunda yer alıyor. 16 YILDA ÇAĞ ATLANDI Jeotermal enerji alanındaki kurulu güç 2005 yılında 15 megavat civarındayken, 2015 yılında 624 megavata kadar çıktı. Geçtiğimiz nisan ayı itibariyle ise bu alandaki kurulu güç bin 647 megavata yükseldi. Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde jeotermal kaynakların payı 2005 yılında sadece yüzde 0,01 olurken, bu oran nisan ayı itibariyle ise yüzde 3,2 olarak gerçekleşti. Yine jeotermal kaynaklı elektrik üretiminde de son 20 yıl içerisinde önemli aşama kaydedildi. 2005 yılında elektrik üretimi 94 gigawatt saat seviyesinde bulunurken, bu rakam 2015 yılında 3 bin 424 gigawatt saat, 2020 yılında ise 9 bin 929 gigawatt saate yükseldi. 2020 yılı itibariyle jeotermal kaynaklı elektrik üretiminin toplam üretim içerisindeki payı yüzde 3,3 olurken, yenilenebilir üretim içerisindeki payı ise yüzde 7,7 olarak gerçekleşti. 6 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYOR Geride kalan nisan ayı itibariyle Türkiye genelinde 62 adet jeotermal santrali bulunuyor. Bunun yanında Türkiye'nin toplam jeotermal teorik elektrik potansiyelinin ise 4.500 MWe olduğu öngörülüyor. Toplam teorik jeotermal görünür ısı potansiyeli de 35 bin 500 MWt olarak tahmin ediliyor. Mevcut durumda değerlendirilen ısı potansiyelinin, yaklaşık 3.495 MWt seviyelerinde olup 340 bin konut ısıtmasına eşdeğer olduğu değerlendiriliyor. Bu açıdan teorik jeotermal ısı potansiyelinin yaklaşık yüzde 10'luk bir bölümünün kullanıldığı görülüyor. Jeotermal kaynaklı elektrik üretim sektörü yaklaşık 6 bin kişiye iş kapısı oldu. YEKDEM 2010'DA DEVREYE ALINDI 2005'te çıkarılan 5346 sayılı "Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının (YEK) Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun" ile yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesisleri için teşvik mekanizması (YEKDEM) 2010 yılında oluşturuldu. Bu adımla birlikte yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik enerjisi üreten tesislerde yurt içinde imal edilen ekipmanların kullanılması durumunda da yerli ürün kullanım desteği devreye alındı. YERLİ ÜRETİM ÖN PLANA ÇIKTI Jeotermal alanındaki pek çok aksam Türkiye'de üretiliyor. Gaz türbinini oluşturan egzoz sistemi, yağlama sistemi ve hız kontrol sistemi isimli bütünleştirici parçalar ile buhar enjektörü, jeneratör ve güç elektroniği yerli üretimden karşılanıyor. Yerli aksam destekleri ile ulaşılan noktada jeotermal gaz türbinlerinin üretimi için 4, jeneratör için 3 ve ejektör için 1 fabrikada yerli üretim imkanı sağlandı. Yerli katkı ilavesi fiyatı uygulamasından ilk olarak 2014 yılında yararlanılmaya başlandı. 2014 yılında yerli katkı ilave fiyatından yalnızca 1 adet JES tesisi faydalanırken, 2021 yılı itibariyle toplam 33 adet JES'e yerli yerli katkı ilave fiyatı veriliyor. KAMUOYU YANLIŞ BİLGİLENDİRİLİYOR Jeotermal alanındaki çalışmaları değerlendiren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Türkiye'de jeotermal kaynaklarla ısınan yaklaşık 140 bin konutun bulunduğu belirtti. Bakan Dönmez, jeotermal tesislerinde çıkan suların yer altına yeniden verildiğini söyledi. Zaman zaman kamuoyunda bu konuda yanlış bilgilendirme yapıldığına dikkati çeken Dönmez, "Bu tesislerin sürekli düzenli üretim yapabilmesi için ısı enerjisini aldıktan sonra soğuyan suyu tekrar yerin altına, aynı seviyelere deşarj etmesi lazım. Hem bizim bakanlığımız hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın yetkilileri bu denetimleri sık sık yapıyor" dedi. Jeotermalin diğer ısı kaynaklarına göre daha temiz ve ekonomik olduğunu vurgulayan Dönmez, sadece elektrik üretiminde değil, sağlık turizmi, tarım alanları ve konut ısıtmada da kullanıldığını ifade etti.

2 yıl önce

BM'den Türkiye açıklaması: Dünyada ilk sıralarda...

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, bu yılki Küresel Eğilimler Raporu'nu açıkladı. Rapora göre geçen yıl koronavirüs salgını nedeniyle getirilen seyahat kısıtlamalarına rağmen yaklaşık 3 milyon kişi daha evini terk etmek zorunda kaldı. YÜZDE 42'Sİ 18 YAŞ ALTI TRT Haber'in haberine göre, ülkesini terk edenlerin başında Suriyeliler, Venezuelalılar, Afganlar, Güney Sudanlılar ve Arakanlı Müslümanlar geliyor. Yerinden edilenlerin yüzde 42'sini 18 yaş altındaki çocuklar oluşturuyor. 2018-2020 yılları arasında yaklaşık bir milyon çocuğun sığınmacı olarak dünyaya geldiği ifade ediliyor. TÜRKİYE EN ÇOK SIĞINMACI KABUL EDEN ÜLKE Birleşmiş Milletler verilerine göre, en çok sığınmacı kabul eden ülkelerin başında Türkiye geliyor. 3 milyon 700 bin sığınmacıyı ağırlayan Türkiye'yi, 1 milyon 700 bin mülteci ile Kolombiya takip ediyor.

2 yıl önce

JP Morgan Türkiye'nin büyüme tahminini yükseltti

ABD merkezli çok uluslu bankacılık ve finans hizmetleri şirketi JP Morgan, yayımladığı raporda Türkiye için büyüme tahminini yukarı yönlü güncellediğini belirtti. Bankanın ekonomistleri, Türkiye için 2021 büyüme tahminlerini yüzde 6,1'den 6,8'e revize ettiklerini ifade etti. Raporda, artan aşılama hızının güncellemede etkili olduğunu belirtildi. Güncellemenin büyük oranda kuvvetli iç talebin göz önünde bulundurarak yapıldığının altı çizildi. Merkez Bankası'nın faiz kararının beklentileriyle uyumlu bir şekilde gerçekleştiği vurgulandı. Ekonomistler, ilk faiz indiriminin 100 baz puan ile Eylül ayında gerçekleşmesini beklediklerini de söyledi. 

2 yıl önce

TRT Genel Müdürü İbrahim Eren açıkladı: Türkiye Eurovision için görüşmelere başladı.

Türkiye 2012 yılından beri Eurovision şarkı yarışması katılmıyor. Bu konu hakkında Milliyet gazetesi yazarı Ali Eyüboğlu’na konuşan TRT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Eren, ‘puanlama sistemi değişmeden katılmayacağız’ kararına halen sadık olduğunu belirtti. Eren, “Yönetim kurulumuz da hâlâ aynı kararda devam ediyor, ama bu arada ‘Eurovision’la da görüşüyoruz” açıklamasında bulunarak, yetkililerin uzun bir aradan sonra tekrar bağlantıya geçtiğinin haberini verdi. Avrupa Yayın Birliği'nin yeni Başdanışmanı Martin Österdahl’dan bahseden Eren, “Eurovision’un başına Kuzey Avrupa’dan çok iyi biri geldi. Bence bu sene çok başarılıydı. Uzun zaman sonra güzel bir yarışma yaptılar. Yeni gelenle bizim arkadaşlar görüşmeye başladı. Ne olur bilemem” dedi.  Türkiye, 1975'teki ilk çıkışından bu yana Eurovision'a 34 kez katıldı. 2012 yılında Can Bonomo’nun 'Love Me Back' şarkısıyla son kez yarışmaya katılan Türkiye, 2013 yılında puanlama sistemiyle ilgili haksızlıklar nedeniyle Eurovision’dan çekilmişti.

2 yıl önce

Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun: Gözaltına alınan Sezgin Baran Korkmaz için iade sürecini başlattık

Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun, Türkiye'de kara para aklamak suçlamasıyla hakkında tutuklama kararı bulunan ve dün ABD’nin talebiyle Avusturya’da gözaltına alınan Sezgin Baran Korkmaz'le ilgili açıklamalarda bulundu. Büyükelçi Ceyhun, "Söz konusu şahıs dün, 19 Haziran günü Viyana’dan takriben 260 kilometre uzaklıkta bir kasabada gözaltına alındı ve kendisi akşama doğru Viyana’ya getirildi. Hali hazırda Viyana Eyalet Ceza Mahkemesi’nde bulunmaktadır. Hakim karşısına çıkmayı beklemektedir. Kurallar gereği, doğal akış gereği yarın çıkması büyük bir ihtimal. Bizler de bakanlığımızdan aldığımız talimat doğrultusunda gereğini yerine getirerek iade işlemleri için süreci 19 Haziran tarihiyle başlatmış durumdayız” ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

ABD'de savcılık, Sezgin Baran Korkmaz'ın Türkiye'deki mal varlıklarına el konulmasını istedi

Utah Bölge Mahkemesi hakimi Jill N. Parish, ABD’nin kara para aklamaktan jüri tarafından suçlu bulunan Lev Aslan Dermen’in dolandırma yoluyla elde ettiği parayı nerede akladığı ve federal hükümetin el koymak istediği mal varlıklarının listesini istedi. Utah eyalet başsavcısı Andrea T. Martinez, Adelet Bakanlığı2na bağlı elektronik işlem sistemi aracılığıyla Sezgin Baran Korkmaz’ın el konulması gerek mal varlıklarını listesini yayınladı. Davanın baş sanıklarından biri olan Sezgin Baran Korkmaz’ın ABD’de ortak olduğu SBK USA Inc tüm varlıklarına el konulması gerektiği kaydedildi ve 7 sayfalık liste sunuldu. VARLIKLAR AMERİKAN HAZİNESİNE Amerika'nın Sesi'nin haberine göre; mahkeme hakimine sunulan dilekçede, savcılığın yayınladığı listedeki tüm malların kara para aklanarak elde edildiği, savcılığın mal varlıklarının Amerikan hazinesine devriyle ilgili yapılacak duruşmada tüm iddialarını ispat etmeye hazır oldukları belirtildi. TÜRKİYE’YE EN AZ 134 MİLYON DOLAR AKTARILDI ABD’de Kingston kardeşler ve Lev Aslan Dermen’in yargılandığı davada, iki kardeş Jacob Ortell Kingston ile Isaiah Kingston haklarındaki suçlamaları kabul etmiş, Amerikan maliyesini 511 milyon dolar dolandırdıklarını itiraf etmişlerdi. Dermen ise hakkındaki suçlamaları kabul etmemiş, jürili seri duruşmalarda yargılanarak suçlu bulunmuştu. İtirafçı Kingston kardeşler hakim Jill B. Parrish’e sundukları 22 sayfalık dilekçede, Türk bankalarına yatırdıkları milyonlarca dolarla bazı şirketleri satın aldıklarını, gayrimenkul yatırımları yaptıklarını, bu işlerde Sezgin Baran Kormaz’ın aracı olduğunu itiraf etmişlerdi.

2 yıl önce

Türkiye normale dönüyor! Erdoğan, Covid-19'la mücadelede yeni kararları açıkladı, tarih verdi…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kabine toplantısının gündemine ilişkin konuşurken, Türkiye'nin Covid-19'la mücadelesinde izlenecek yeni yol haritasını açıkladı... İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: 'SON 1 HAFTADA EN ÇOK AŞI YAPTIRAN ÜLKE OLDUK' Salgında yaşanan gelişmeler ve bu çerçevede ülkemizin izlediği yol haritası, Kabine gündemimizin ilk konusunu oluşturuyordu. Türkiye her alanda salgın döneminin dünyada en parlayan ülkesi olmuştur. Sanayi üretimimiz yükselişini düzenli olarak sürdürüyor. Sanayi sektöründeki kayıtlı istihdam 4 milyon sınırına dayanarak, tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Salgın ve kuraklık nedeniyle ortaya çıkan durumu istismar ederek, yem süt fiyatlarını aşırı şekilde yükseltmeye çalışanlara da izin vermeyeceğiz, gerekli dersi vereceğiz. Salgın döneminde işlerine ara vermek zorunda kalan esnaflarımızı kısa çalışma ödeneğinden pek çok destekle destekledik. Turizimcilere verdiğimiz KDV desteğini de 1 ay daha uzatıyoruz. Bu konuda oldukça iyi bir yere geldik. Bugün itibariyle yaptığımız aşı sayısı 43 milyon doza yaklaşmıştır. Son 1 haftada nüfusuna oranla dünyada en çok aşı yaptıran ülke konumundayız. Hedefimiz birkaç hafta içerisinde 18 yaş nüfusumuzun üstünün tamamına açmaktır. SOKAĞA ÇIKMA KISITLAMASI SONA ERDİ 1 Temmuz itibariyle başlamak üzere sokağa çıkma kısıtlamalarını tümüyle kaldırıyoruz. Müzikle ilgili kısıtlamayı da 24:00'e çekiyoruz. Şehirler arası seyahat kısıtlamaları ile şehir içi toplu taşımadaki kısıtlamalar sona eriyor. HES kodu uygulaması yaygınlaştırılarak sürdürülecektir. Konu ile ilgili ayrıntılar, İçişleri Bakanlığımızın genelgesiyle açıklanacaktır. Sırası gelen herkesin aşı olması hayati öneme sahiptir. Bizde aşımızı olarak bilim insanlarımıza olan güvenimizi gösterdik. NATO ZİRVESİ NATO zirvesiyle başlayan, Azerbaycan'daki temaslarımızla devam eden yoğun bir haftayı geride bıraktık. Bugünkü Kabine toplantısında bu yoğun programlar enine boyuna değerlendirdik. Türkiye, 1952 yılında NATO'ya katılmıştır. Ülkemiz tehditlerle mücadele için NATO üyesi olurken ekonomiden ticarete kadar yeni bir tercihte bulunmuştur. Türkiye ittifaka karşı sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmiştir. Soğuk savaş sonrası bölgesel krizler, terör ve salgın gibi sorunlarla yüzleşirken, NATO'nun önemi bir kez daha görülmüştür. Irak'tan Suriye'ye, Filistin'den Libya'ya kadar can yakıcı durumda NATO kendisinden beklenen güçlü iradeyi ortaya koyamamıştır. 'SINIRLARIMIZDA BAŞKA BİR TERÖR ÖRGÜTÜNE İZİN VERMEYECEĞİZ' İttifakın önümüzdeki 10 yılık haritasını oluşturan NATO 2030 sürecini bu bakımdan önemli görüyoruz. Gerçekleştirdiğimiz temaslarda NATO konseptinin askeri ve diğer şartların günümüz durumuna uyması görüşünü paylaştık. NATO'nun sorumluluk alanlarıyla ilgili önceliklerini müttefiklerimize tekrar sunduk. Suriye'de bir dönem ittifakın en önemli sorunu olarak gösterilen DEAŞ'a karşı tek mücadeleyi yapan Türkiye'yi herkese hatırlattık. Ülkemizin bu gayretine rağmen güney sınırlarımızdaki başka bir terör örgütü üzerinden tehlikeli yapılaşmaların oluşmasına asla izin vermeyeceğimizi hatırlattık. Bu konuda daha samimi ve güçlü katkı beklediğimiz anlattık. Bu zirvede bir kez daha görülmüştür ki Türkiye'siz bir NATO'nun varlığını sürdürmesi güçtür. Türkiye en çok desteğe ihtiyaç duyduğu dönemde yalnız bırakılmış olmasına rağmen NATO'nun korunması önemini kabul etmektedir. Bu anlayışla hükümlülüklerimizi yerine getirirken bir kez daha aynı sıkıntıların yaşanmaması için tekliflerimizi sürdürmeye devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde hem ittifakla hem de müttefiklerimizle daha yakın ve olumlu işbirliği içinde olacağız. NATO ZİRVESİ'NDE GÖRÜŞMELER NATO Zirvesi marjında çeşitli ülkelerin liderleriyle çok kapsamlı görüşmeleri ele aldık. Zirve günü olan 14 Haziran'da Fransa Cumhurbaşkanı Macron'la, İngiltere Başbakanı Johnson, Almanya Şansölyesi Merkel, Yunanistan Başbakanı Miçotakis ve son olarak ABD Başkanı Biden ile bir araya geldik. Ayrıca zirve sırasında pek çok ülke temsilcisi ile de görüştük. Sayın Macron, Miçotakis ve Biden ile doğrudan temaslarımızı sıklaştırma konusunda mutabık kaldık. Çözüm yollarını bulma konusunda karşılıklı olarak ifade ettik. Biden ile yapılan görüşme göreve geldikten sonra ilk yüz yüze yapılan görüşme açısından çok önemliydi. Bu görüşmede ülkelerimiz arasında bilinen sorunları karşılıklı ifade ederek tekrar ortaya koyduk. Bununla kalmadık, asıl bundan sonraki işbirliği kapsamında görüş alışverişinde bulunduk. Biden, görüşme sonrası yaptığı açıklamalarda bu yöndeki değerlendirmeleri kamuoyuyla paylaştı. Sayın Biden ile yakaladığımız bu güzel iklimi ülkelerimiz adına maksimum verime dönüştürmekte kararlıyız. Aramızdaki sorun başlıklarını ise karşılıklı hassasiyetlerimiz, beklentilerimiz içerisinde çözüme kavuşturacağımıza inanıyoruz. Bu şartla her ülkeyle olduğu gibi ABD ile de yakın müttefiklik ilişkileri geliştirmeye hazırız. ABD ile de olumlu ve yapıcı bir temelde yeni bir dönemin kapısını araladığımıza inanıyoruz. 'ŞUŞA'NIN NASIL YIKILDIĞINI, YAKILDIĞINI GÖRDÜK' Azerbaycan'daki programlarımız için Salı günü geç de olsak Bakü'ye ulaştık. Aliyev ile birlikte Şuşa şehrine hareket ettik. Heyet üyelerimizle birlikte Şuşa'ya birlikte giderken savaşın acılarını görme imkanımız oldu. Her tarafın nasıl yıkıldığını, nasıl yakıldığını gördük. Bütün bunlarla beraber bunların kalkıp dünyaya, "Gelin Karabağ'ı görün." Minsk 3'lüsünün buraları tekrar tekrar görün. Altyapının hiç olmadığı ya da tümüyle bozulduğu tarihi ve kültürel mirasların ağaçların yıkıldığı bu güzel coğrafyanın ayağa kaldırılma anına şahit olduk. 'ŞUŞA BEYANNAMESİ İLE YENİ BİR DÖNEMİ BAŞLATTIK' Zor bir coğrafyada başardıkları önemli işleri görünce ülkemiz adına gurur duyduk. Bu bölgenin en geç 1 yıl içinde tamamen yeni bir çehreye kavuşmuş olacağına inanıyorum. Şuşa Karabağ savaşında en son kurtarılan yerlerden biridir. Azerbaycan tarihine damga vurmuş pek çok sanat, bilim erbabı Şuşa'dan çıkmıştır. Yüzlerce tarihi eser bölgeye vurulan Türk mührünü kazımak için vandalca ortadan kaldırılmıştır. Yıllarca vatan hasreti çeken muhacir kardeşlerimizin en kısa sürede evlerine dönmeleri için Türkiye olarak elimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz. Aliyev'le birlikte imzaladığımız Şuşa beyannamesi ile ilişkilerimizde yeni bir dönemi başlattık. Şuşa başkonsolosluğumuzun en kısa sürede açılmasından gündemimizdeki her bir başlığı hızla hayata geçireceğiz. Çarşamba günü de Azerbaycan Milli Meclisi'ne misafir olduk. Azerbaycan'ın hep yanında olduğumuzu tüm dünyaya bir kez daha ilan ettik. Karabağ zaferinin Azerbaycan için ne anlam ifade ettiği önümüzdeki günlerde daha iyi anlaşılacaktır.  ANTALYA DİPLOMASİ FORUMU Perşembe günü Antalya'da Güney Doğu Avrupa Bölgesi işbirliğini toplantısını gerçekleştirdik. Bu zirve örgütünün 25. yıl kuruluşu olması sebebiyle ayrıca anlamlıydı. Belgrad, Saray Bosna otoyolundan salgın ve göç meselesine kadar bir çok konuyu zirvede ele aldık. Üye ülkeler olarak aramızda bölgesel sahiplenme ilkeleri içerisinde çözemeyeceğimiz hiçbir sorun üzerinde çalışıyoruz. Cuma günü ise ülkemizin uluslararası düzeyde Antalya Diploması forumuna katıldık. Foruma yoğun bir katılım oldu. 11 devlet ve hükümet başkanı 60'a yakın örgüt temsilcisi iş dünyasından isimler görüş alışverişinde bulundular. Salgın döneminde yaşananlar bu gerçeği bir kez daha gösterdi. Küresel siyasi ve ekonomik sistemin yeniden yapılanma ihtiyacı bu süreçte bir kez daha gündeme gelmiştir. Ülkemizle ilgili gündeme getirilen eksen tartışmalarının gerisinde diploması dilinin kimi çevrelerde yol açtığı hazımsızlık vardı. Bunun aksine doğru bildiğimiz yolda ilerlemeyi, en iyi olanı, en hakkaniyetli olanı sürdürmeye devam edeceğiz. Öncelik verdiğimiz coğrafyalarda kendimize yakışır mücadelemizi sürdüreceğiz.

2 yıl önce

Reuters’ın çirkin algı çalışması: Türkiye'nin normalleşme kararlarını kepenkleri indirilmiş dükkanların bulunduğu bir fotoğrafla duyurdu

Türkiye ile ilgili olumsuz algı oluşturmak için her fırsatı kullanan İngiliz Reuters haber ajansı, Türkiye'nin normalleşme tarihlerini ilginç bir fotoğrafla duyurdu. Reuters'ın yaptığı algı çalışması aynı içerikteki benzer haberlerin söz konusu Avrupa olunca farklı fotoğraflarla servis edilmesiyle ortaya çıkıyor. Reuters İngiltere, Norveç, İrlanda gibi Avrupa ülkelerindeki normalleşme haberlerini duyururken, sokak ve park fotoğrafları kullanırken Türkiye'nin normalleşme kararlarını kepenkleri indirilmiş dükkanların bulunduğu bir fotoğrafla duyurdu. Reuters’ın bu tutumu tepkilere sebep oldu.

1 2 ... 27 28 29 30 31 32 33 ... 186 187