18 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

Türkiye'den 'Kazımi' açıklaması: 'Saldırıyı en güçlü şekilde kınıyoruz'

Dışişleri Bakanlığı, Irak Başbakanı Mustafa Kazımi'nin konutuna yapılan terörist saldırıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, "Irak Başbakanı Mustafa Kazımi’nin konutuna bugün (7 Kasım) sabaha karşı insansız hava araçlarıyla yapılan terör saldırısını en güçlü şekilde kınıyoruz. Irak’ın egemenliğine ve istikrarına zarar vermeyi hedeflediği açık olan bu korkakça saldırının faillerinin en kısa sürede tespit edilerek adalet önünde hesap vermelerinin sağlanmasını temenni ediyoruz. Türkiye, kaynağı ne olursa olsun terörle mücadelesinde Irak halkı ve devletinin yanında yer almaya devam edecektir." denildi.

2 yıl önce

Birleşik Krallık Büyükelçisi Chilcott: Türkiye'nin iklim eylem planına destek vereceğiz

Britanya'nın COP26 ev sahipliği ve BM İklim Değişikliği Tarafl ar Konferansı dönem başkanlığı, Glasgow zirvesi öncesinde Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği'ne farklı bir misyon yükledi. Büyükelçi Sir Dominick Chilcott, zirve BM iklim değişikliği elçisi gibi çalıştı. COP26 zirvesi Glasgow'da sürerken Büyükelçi Sir Chilcott iklim değişikliği konusunda DÜNYA'nın sorularını cevapladı. Türkiye'nin Paris Anlaşması için ve genel olarak iklim değişikliği ile mücadele adına attığı adımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye'nin bu alandaki adımları mali açıdan nasıl desteklenebilir? Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) ve Kyoto Protokolü'ne taraf olarak Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadelede daima önemli bir rolü oldu. Paris Anlaşması'nı onaylamak ve 2053 net-sıfır karbon hedefini ilan etmekle Türkiye, bu küresel çabadaki rolünü ve yerini sağlamlaştırma yolunda da çok önemli bir adım atmış oldu. Birleşik Krallık ve COP26 Başkanı olarak, Türkiye'nin çok zamanında vermiş olduğu bu uluslararası toplumun küresel ısınmayı durdurma çabalarına katkısını Paris Anlaşması çerçevesinde hızlandırma kararını gerçekten takdir ediyoruz. Türkiye'nin gezegenimiz için düşük emisyonlu ve iklim dirençli bir gelecek inşa edilmesinde çok esaslı bir katkısı olacağına inanıyoruz. Türkiye'nin Paris Anlaşması'nın gereklerinden biri olan Ulusal Katkı Beyanı (NDC) olarak da bilinen emisyonların azaltılmasına yönelik 2030 planını ve 2053 itibarıyla net sıfır hedefine ulaşmak için üreteceği uzun vadeli planını heyecanla bekliyoruz. Birleşik Krallık olarak, Türkiye'nin iklim eylemini pek çok farklı şekilde desteklemekteyiz. Örneğin, Türkiye'de İklim Finansmanı Hızlandırma Programı'nı Haziran ayında başlattık. Bu program, finansmanı iklim dostu, düşük emisyonlu projelerle buluşturmayı hedefl iyor. Gelecek yıl Londa'da, Türkiye'nin karbonsuzlaşma planlarına özel sektör finansmanını çekebilmesi için güzel bir fırsat olacak olan Birleşik Krallık – Türkiye Yeşil Finansman Konferansını gerçekleştireceğiz. Bunların yanı sıra, Birleşik Krallık İhracat Finansmanı Birimi, Türkiye'deki projeleri desteklemek için büyük miktarda bir para ayırdı ve iklim dostu yatırımlara öncelik verecek. "DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK DENİZ RÜZGAR ENERJİSİ ÜRETİCİSİYİZ" Birleşik Krallık, BMİDÇS ve eklerinin öngördüğü gereksinimleri yerine getirmek için ne gibi çalışmalar/politikalar geliştirdi? Bu konuyu, özellikle enerji politikaları çerçevesinde değerlendirebilir misiniz? Birleşik Krallık, kendi Ulusal Katkı Beyanını Aralık 2020'de açıkladı ve bu beyan, sera gazı emisyonlarımızı 2030 itibarıyla 1990'lardaki seviyelere göre yüzde 68 azaltma planını ortaya koyuyor. Bu rakam, bir büyük ekonominin verdiği 2030 itibarıyla en büyük emisyon kesintisi sözü. Ayrıca Birleşik Krallık, 2050 itibarıyla net sıfır karbon emisyonu sağlamak zorunda olduğumuzu kanuna koyan ilk büyük ekonomi. Enerji, tabii ki küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlandırılabilmesi için ele alınması gereken ana sektör. Birleşik Krallık, 2010'dan bu yana neredeyse dört katına çıkarttığı yenilenebilir elektrik üretimi konusunda rekor kırmaya devam ediyor. Düşük karbonlu elektrik enerjisi bugün toplam üretimimizin yüzde 50'sinden fazlasını karşılıyor. Dünyanın en büyük açık deniz rüzgar enerjisi üreticisiyiz. Birleşik Krallık, temiz teknolojilerin kullanılmadığı kömür üretimine son verme kararı alan ilk ülkelerden biri oldu ve bu kararımızı 2024'te hayata geçireceğiz. Deneyimlerimiz bize, çok köklü değişikliklerin yapılabileceğini gösterdi: 2012'de elektrik enerjimizin yüzde 40'ı kömürden sağlanıyordu. Bu rakam şu anda yüzde 2'nin altında. Birleşik Krallık'ın yeşil enerjiye geçişinin bir parçası olarak, tüm ülke genelinde yeni ve düşük karbonlu sanayiler geliştirilebilmesi için gereken becerileri güvence altına almak amacıyla petrol ve gaz sektörünün karbonsuzlaştırılmasına da destek veriyoruz. Brexit öncesinde ve sonrasında, Birleşik Krallık'ın iklim değişikliği ile ilgili politikalarında değişiklik oldu mu? Birleşik Krallık, Brexit sonrasında Sınırda Karbon Düzenlemesi'nden nasıl etkilenecek? Birleşik Krallık uzun süredir gerek ülke içerisinde gerekse ülke dışında, yüksek iklim standartlarına ulaşmaya çalışıyor. Bunu, örneğin, kanunlaştırdığımız net sıfır hedefimiz ve Paris Anlaşması kapsamında karbon emisyonlarımızı 2030 itibarıyla 1990'ların seviyelerine göre yüzde 68 azaltma taahhüdümüz ile gösterdik. AB'den ayrılmamız bu hedefimizi değiştirmedi. AB'den ayrıldıktan sonra, iklim alanındaki liderliğimizi daha da ilerlettik ve gelecek otuz senede bu hedefimizi nasıl gerçekleştireceğimizi ortaya koyan Net Sıfır Stratejimizi açıkladık. Bu strateji, Başbakan'ın Yeşil Bir Devrim için 10 Maddelik Planı ve ekonominin diğer sektörlerinde yapılan girişimler ile birlikte Birleşik Krallık'ın iklim değişikliğine ulusal katılımını nasıl sona erdireceğini ortaya koyuyor. AB'nin teklifi, AB ile uzun sürecek bir müzakerenin başlangıcını oluşturuyor. Bu süreç ilerledikçe, Karbon Sınır Ayarlama Mekanizması da büyük ihtimalle gelişip büyüyecek. Biz tabii ki bu gelişmeleri yakında takip ediyoruz. Birleşik Krallık, karbon fiyatını emisyon ticaret programı çerçevesinde belirliyor. AB Sınırda Karbon Düzenlemesi'nin bu uygulamayı dikkate almasını bekliyoruz. "ÖZEL SEKTÖR FİNANSMANI DA DEVREYE GİRMELİ" Sizce, Paris İklim Değişikliği Anlaşması'nda öngörülen hedeflerin tutturulması mümkün mü? 22 Ekim'de Elçilik Konutu'nda düzenlediğiniz forumda, "her yıl 100 milyar dolarlık bir finansman sağlanması" yönünde bir beklenti olduğundan bahsettiniz. Sizce bu finansman sağlanabilir mi? Ülkeler vermiş oldukları taahhütleri yerine getirebilirler mi? İklim değişikliğinin etkilerine ayak uydurabilmeleri ve ekonomilerini karbonsuz hale getirebilmeleri yönünde gelişmekte olan ülkeleri desteklemek için para toplanması Paris Anlaşması'nın ısı hedefl erinin gerçekleştirilebilmesi ve başarılı iklim müzakereleri yapılabilmesi için çok önemli. BMİDÇS kapsamında, uzun süre önce belirlenen fi nansman hedefi , yılda 100 milyar dolar. 2021-25 dönemi için 500 milyar dolar sağlamamız ve 2025 yılından sonraki yıllar için yeni ve iddialı bir ortak fi nans hedefi belirlememiz gerekiyor. Zengin uluslar, COP26'nın başlamasından birkaç gün önce, 100 milyar dolar hedefi nin gerçekleştirileceği tarihin 2023'e uzatılması gerektiğini kabul ettiler. Almanya ve Kanada, bunun için 2023 yılından sonra iklim için toplanacak yıllık meblağın 100 milyar dolar rakamını geçebileceğini öngören bir plan hazırladı. Gelişmiş ülkeleri ve çok tarafl ı kalkınma bankalarını bu iklim fonuna katkıda bulunmaya ikna etmek, COP26 başkanlığımızın en önemli önceliğiydi. 100 milyar dolar hedefi nin gerçekleştirilebilmesi için kamu fi nansmanı hala esas olsa da özel sektör fi nansmanını da devreye sokmamız gerek. Birleşik Krallık olarak biz, davranışlarımızla bir örnek olduk. 2021-2025 dönemi için mali katkımızı en az 11,6 milyar GBP olacak şekilde iki katına çıkarttık. Parayı hem emisyonların salınması için hem de daha yoksul ülkelerin iklim değişikliğine uyum sağlamasına yardımcı olmak için kullanacağız. Ayrıca, finans sistemimizi de 'yeşilleştiriyoruz'. YEŞİL GELECEK OLMADAN REFAH OLMAZ Gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler, iklim değişikliğinin olumsuz etkisini azaltmak için ne yapmalı? Bilim çok net: eğer şimdi harekete geçmezsek, artan sıcaklıkların etkisi çok daha sık ve şiddetli olacak. Küresel ısınma, türümüzün yeryüzünde yaşadığı nispeten kısa zamanın en büyük tehdidini oluşturuyor. Birleşik Krallık, bir sonraki COP Başkanı olarak çalışmaya başladığında, sadece küresel GSMH'nin yüzde 30'unu oluşturan ülkelerin net sıfır emisyon hedefl eri vardı. Bu rakam şu anda yüzde 90. Bu gerçek bir ilerleme. Fakat Paris Anlaşması'nın hedefl erini tutturmak ve 1,5 derecelik küresel ısınma çatısını korumak için, küresel ekonomiyi önümüzdeki on yıl içerisinde son yirmi yılda yaptığımızdan yaklaşık üç ila beş kat daha hızlı bir şekilde karbonsuzlaştırmamız gerekiyor. Her ülke, seragazı emisyonlarında ciddi kesintiler yapmak, hem 2030 yılı için verilen Ulusal Katkı hedefl erine hem de yüzyılın ortası itibarıyla istenen net sıfır hedefine ulaşmak için acilen planlar ortaya koymalı. Daha sonra da bu planları hayata geçirmeliyiz. Daha net konuşmak gerekirse, artık ülkelerin, 1,5 derece hedefini canlı tutabilmek için kritik bir öneme sahip olan dört alanda harekete geçmesi gerekiyor: enerji, ulaşım, ormansızlaşma ve metan gazı. Emisyonların kesilmesi, çok zor olacak ama imkansız değil. Son 30 yılda, Birleşik Krallık ekonomisi, aynı zamanda emisyonlarını yüzde 44 oranında azaltırken yüzde 75'lik bir büyüme kaydetti. Çevremizi temizlemek ve ekonomimizi büyütmek arasında bir seçim yapmak zorunda değiliz. Refah bir geleceğe de yeşil bir geleceğe de sahip olabiliriz. Gerçekten de yeşil bir gelecek olmadan, gelecek nesillerin refah sahibi olacağını düşünmek oldukça zor.

2 yıl önce

Türkiye'nin dört bir yanından şehit yakınına küfreden İyi Partili Lütfü Türkkan'a tepkiler sürüyor: “Milletvekilliğinden istifa etsin”

"İSTİFAYA DAVET EDİYORUZ" Sinop'ta şehit yakınları ve gaziler, Bingöl'de şehidin ağabeyine küfreden İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan'a tepki gösterdi. Sinop Şehit ve Gazi Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehmet Özgen, gaziler ve şehit aileleri olarak dimdik ayakta ve nöbette olduklarını dile getirdi. Özgen, şunları dile getirdi: "Bu büyük milletin asıl unsurları olan bizler, bu kişi ve onun gibilere asla prim vermeyiz. Bu kişiyi milletvekilliğinden istifaya ve soyadındaki Türk ismini değiştirmeye davet ediyoruz. Sen, siyaset yapacaksın diye milletle alay edemez, dalga geçemezsin. Biz gaziler ve şehit yakınları olarak buna asla müsaade etmeyiz." Özgen'in yanı sıra basın açıklamasına katılan şehit yakınları da Türkkan'a tepki göstererek istifaya davet etti. TBMM ÖNÜNDE TOPLANDILAR TÜRKİYE Harp Malulü Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Ankara Şubesi üyeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) girişinde basın açıklaması yaparak, Bingöl'de şehit ağabeyi Tahir Gürmen'e küfreden ve tepkiler üzerine grup başkanvekilliği görevinden istifa eden İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan'a tepki gösterdi. Türkiye Harp Malulü Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Ankara Şubesi Başkanı Alparlan Fırat, " "Türkkan’ı siyasetten uzaklaştın. Şehit aileleri ve gaziler olarak, bizler siyaset üstüyüz. Kimse, haklı tepkimizi, farklı yönlere çekmesin. İsmi geçen İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, bu yakışıksız hareketiyle, bebek katili terör sevicilerinin yanında olup, ekmeğine yağ sürmüştür. Türk milletini Gazi Meclisimizde temsil edenlere yakışmayan bu çirkin üslubundan dolayı, ismi geçen milletvekilini kınıyor samimiyetten uzak özrünün yetersiz olduğunu bildirerek, mensubu bulunduğu parti tarafından bir an önce ihraç edilerek, siyasetten uzaklaştırılmasını haklı olarak beklediğimizi kamuoyuna duyuruyoruz" dedi. SUÇ DUYURUSU Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimler Derneği Diyarbakır Şubesi Başkanı Reşit Can, İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın Bingöl'de şehit yakınına hakaret içeren sözleri nedeniyle hem Türkkan hem de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener hakkında suç duyurusunda bulundu. Şehit ağabeyi Tahir Gümren de savcılığa dilekçe verdi.

2 yıl önce

Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfından, Lütfü Türkkan hakkında suç duyurusu

Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Bilge Gürs, yaptığı yazılı açıklamada, "Şehit İsa Gürmen, ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyenler tarafından şehit edilmiş bu ülkenin bir evladıdır." ifadesini kullandı. Şehidin emaneti olan ağabeyi Tahir Gürmen'e Bingöl'de İYİ Parti Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından ağıza alınmayacak türde hakaretler edildiğini kaydeden Gürs, "Terör belasından hayatı zehir olmuş, kardeşini kaybetmiş bir insan 'Ben şehit kardeşiyim' diyerek yüreğindeki acıyı paylaşmak isterken, milletin vekili olarak onun gönlünü ferahlatması, destek olması gereken kişinin tam tersi bir tutum ile gösterdiği çirkin tavrı, şiddeti, küfür ve hakareti Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı olarak asla kabul edemeyiz." açıklamasını yaptı. "TÜRKKAN'IN PARTİDEKİ GÖREVİNDEN ALINMASINI YETERLİ GÖRMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL" Millet ve vatan uğruna bağımsızlığı ve beraberliği korumak için bu yolda canını feda eden şehitler ile şehitlerin geride bıraktığı ailelerin korunmasının Vakfın yegane amacı olduğunu belirten Gürs, şunları kaydetti: "Lütfü Türkkan'ın söylem ve davranışları şehitlik mertebesinin saygınlığını ve itibarını zedelemekte olduğu gibi hiçbir Türk vatandaşına söylenemeyecek türden kelimelerdir. Lütfü Türkkan'ın partideki görevinden alınmasını kesinlikle yeterli görmemiz mümkün değildir. Lütfü Türkkan'ın samimiyetten ve utançtan uzak, konumunu korumak amacıyla yayınladığı özür videosunu da kabul etmiyoruz. Ailemizden dilemediği özrü, milletimizin vicdanına oynama ve yasak savma kabilinden kabul ediyoruz. Bu tavrını ayrıca şiddetle kınıyoruz. Milletin vekilinin, bu çirkin davranışından sonra milletvekilliğinden de istifa etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Lütfü Türkkan'ın bir an önce milletvekilliğinin düşürülmesi, İYİ Parti'den ihraç edilmesi ve yargılanmasının önünün açılması gerekmektedir. O koltuk, milletimizin onur, şeref ve haysiyetini en iyi şekilde temsil eden, milletimizin değerlerine sahip çıkan kişiler içindir. Milletimiz için en değerli makam olan şehitlik makamına karşı bu çirkin zihniyete sahip kişileri milletvekili olarak Gazi Meclisimizde görmek istemiyoruz. Halkın vicdanında yargılanmış olan bu kişinin en kısa sürede yargı önünde de hesap vermesini talep ediyoruz. Bu sebeple de bugün Vakfımız adına suç duyurusunda bulunduk. Gereğinin yapılacağına olan inancımız tamdır."

2 yıl önce

İklim değişikliğiyle mücadeleyi amaçlayan ve TBMM'de onaylanan Paris Anlaşması bugün itibarıyla Türkiye'de yürürlüğe girdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eylüldeki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Türkiye'nin Paris Anlaşması'na taraf olacağını açıklamasının ardından anlaşma, 6 Ekim'de TBMM'de onaylandı. Anlaşmanın onaylanmasına ilişkin karar 7 Ekim'de Resmi Gazete'de yayımlanırken, Türkiye'nin Paris Anlaşması'na ilişkin onayı 11 Ekim'de BM Sekretaryası'na bildirildi. Böylece, onayın sekretaryaya bildirilmesinden sonraki 30'uncu gün olan 10 Kasım itibarıyla anlaşma Türkiye'de yürürlüğe girdi ve Türkiye anlaşmaya taraf olan 192'inci ülke oldu. Paris Anlaşması'nın yürürlüğe girmesi, politikalarda ve yasalarda küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefine uygun şekilde düzenlenme yapılmasını sağlayacak hukuki ortamı oluştururken, Türkiye ulusal katkı beyanlarına ilişkin güncellemelerini bu çerçevede yapacak. Yasal bağlayıcılığı olan anlaşma kapsamında daha önce emisyonlarını 2030'a kadar yüzde 21 artıştan azaltma taahhüdünü veren Türkiye'nin, ilk adım olarak, enerji, atık, ulaşım, binalar ve tarım sektörlerindeki emisyon azaltım hedeflerini içeren ulusal katkı beyanlarını güncelleyerek BM Sekretaryası'na sunması planlanıyor. Türkiye'nin güncelleyeceği ulusal katkı beyanlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı 2053'te net sıfır emisyona ulaşma hedefine yönelik yol haritasının oluşturulması bekleniyor. ULUSLARARASI KAMUOYUNDAN TÜRKİYE'NİN ANLAŞMAYI ONAYLAMASINA DESTEK Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryası İcra Direktörü Patricia Espinosa, İskoçya'nın Glasgow kentinde 31 Ekim'den beri devam eden 26. Taraflar Konferansında(COP26) Türkiye'nin Paris Anlaşması'na taraf olmasına ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Türkiye'nin bu adımından duyduğu memnuniyeti dile getiren Espinosa, "Böyle bir anlaşma için herkesi bir araya getirmenin uzun bir süreç olduğunun bilincindeyiz. Türkiye'nin de anlaşmaya tam bir taraf olmasından dolayı mutluyuz." dedi. Espinosa, Türkiye'nin uluslararası alanda önemli bir ülke olduğunu vurgulayarak, "Türkiye, büyük bir ekonomi. Bu nedenle, Paris Anlaşması'nın kapsadığı tüm alanlarda Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede yapabileceği katkı çok önemli." diye konuştu. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol ise 10 Kasım itibarıyla Paris Anlaşması'nın Türkiye'de yürürlüğe girmesinin son derece önemli bir adım olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Bu adımın Türkiye'nin temiz enerji konusunda daha güçlü ve seri adımlar atmasına vesile olmasını temenni ediyorum. Biz de Uluslararası Enerji Ajansı olarak Türkiye'nin bu attığı adımları ve Paris Anlaşması'nı yürürlüğe koymasını destekliyoruz." Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Enerjiden Sorumlu Üyesi Kadri Simson ise, Paris anlaşmasını onaylayıp taahhütlerini yerini getiren her ülkenin kendisine fayda sağladığını dile getirdi. İklim değişikliğiyle mücadelede karbon nötr ekonomi oluşturmanın yeni iş olanakları ortaya çıkaracağını ve ekonomik büyüme sağlayacağını aktaran Simson ,"Ayrıca, bu adımlar iklim değişikliğiyle mücadele etmeye yardımcı olacak. Hangi ülke Paris Anlaşması'na katılıyorsa hem kendi vatandaşı için hem de küresel boyutta doğru bir karar vermiş olacak." dedi. 2050'DE NET SIFIR EMİSYON HEDEFLENİYOR Paris Anlaşması, Aralık 2015'te Paris'teki COP21'de imzalanırken, 4 Kasım 2016 itibarıyla yürürlüğe girmişti. Anlaşmanın 197 imzacısı bulunmasına rağmen, onaylayan 191 ülke bulunuyordu. Türkiye'nin de anlaşmayı onaylamasıyla bu sayı 192'ye çıktı. Paris Anlaşması'nı imzalamasına rağmen taraf olmayan 5 ülke (Eritre, Irak, İran, Libya, Yemen) bulunuyor. Küresel emisyonların 2030'a kadar en az yüzde 50 azaltılmasının hedeflendiği Paris Anlaşması ile 2050'de net sıfır emisyon ekonomiye ulaşılması amaçlanıyor. Bu kapsamda, ülkelerin emisyonları azaltmak için atacakları adımlara yönelik ulusal katkı beyanlarını 5 yılda bir güncellemesi bekleniyor. Paris Anlaşması'nın kabulünün 5'inci yılında ise ülkelerin bir kısmının güncellediği ulusal katkı beyanlarına göre, emisyonların 2030'a kadar yaklaşık yüzde 13 artacağı hesaplanıyor. Bu kapsamda, iklim değişikliğiyle mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için anlaşma kapsamındaki taahhütlerin acilen eyleme dönüşmesine ihtiyaç duyuluyor. Diğer yandan, devam eden COP26 müzakerelerinde Paris Anlaşması'nda eksik kalan konuların ele alınarak tamamlanması hedefleniyor.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazi Mustafa Kemal’in serencamı bugünkü Türkiye’nin yol haritasıdır

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: Her alanda kurduğumuz sağlam altyapı üzerinde, siyasi ve ekonomik gücüyle dünyanın birinci liginde iddia sahibi bir Türkiye inşa etmenin gayreti içindeyiz. Küresel krizlerin üstesinden başarıyla gelen bir ülke olarak her geçen gün hedeflerimize biraz daha yaklaşıyoruz. Devraldığımız birikime sahip çıkan, bugüne kadar yapılanları 10'a katlayan cumhuriyeti büyütmek için gece gündüz çalışıyoruz. İstanbul'daki AKM'nin eski ve yeni binaları da ülkemizin nereden nereye geldiğinin sembolleridir. Milli iradenin üstünlüğü üzerine bina edilen yeni devletimizin, arayışlara, badirelere rağmen 2 bin yıllık devlet silsilemizin devamı olduğu unutulmamıştır. Atatürk'ü anmak elbette önemlidir, ama asıl olan Atatürk'ü verdiği mücadelenin izini sürerek gerisindeki sebepleri doğru tespit ederek anlamaktır. Ülkemizde dillerinden Atatürk'ü ismini düşürmeyen ama onu anlamakta en küçük gayret göstermeyen kesim her dönem olmuştur. Mustafa Kemal, yüzbaşı rütbesiyle 1905'te Şam'daki 5. Ordu'da göreve başladı. 1908'de Libya'daki ilk görevine gitti. 1910'da Fransa, İsviçre, Belçika ve Hollanda'yı kapsayan bir gezi yaptı. İtalyanların Libya'ya saldırması üzerine 1911'de Binbaşı rütbesiyle Trablus'a giderek gözünden ve kolundan yaralandığı tarihi bir mücadele yürüttü. 1915 sonunda İstanbul'a döndü.  Samsun'a ayak bastığı andan itibaren şanlı milli mücadele dönemi başladı. Her fırsatta önünde poz verdikleri ama içinde bilmedikleri Nutuk'ta üç hedef belirtilir. Yurdumuzu dünyanın en medeni memleketleri seviyesine çıkartacağız, milletimizi en geniş refah vasıtalarına ulaştıracağız. Milletimiz her tökezlemenin ardından devletine daha güçlü sahip çıkmıştır.  Mustafa Kemal Libya'da, Suriye'de, Çanakkale'de, Kafkasya sınırlarımızda, Anadolu'nun her karış toprağında, hani bize diyorlar ya  Azerbaycan'da, Suriye'de ne işiniz var? Hani siz Kemalistsiniz, hani Atatürk'ün yolundan gidiyordunuz. Dürüst değiller.  GAZİ MUSTAFA KEMAL'İN BU SERENCAMI BUGÜNKÜ TÜRKİYE'NİN YOL HARİTASI Biz ABD'de BM binasının tam karşısında Türkevi inşa ettik. Ve orada adeta birilerine mesajımızı da en güzel şekilde verdik. Gazi Mustafa Kemal'in bu serencamı bugünkü Türkiye'nin yol haritasıdır. Türkiye, bugün de Suriye'de, Libya'da, Kafkaslardadır. Eğer bu ülkede Gazi'nin, bölgemizi ve dünyayı kucaklayan siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri mirasına sahip çıkan birisi varsa, o da biziz. Atatürk isminin arkasına sığınanlar ne yapıyorlar? Milletleri aleyhine hangi faaliyet varsa onun değirmenine su taşıyan bir kesimle karşı karşıyayız. Bizi gidip Avrupa'ya şikayet edenlerden bir şey olur mu? Batı'nın büyükelçilerine bizi şikayet edelerden bir şey olur mu? Ülkenin en büyük yatırımını engellemek için kendi iş insanlarımızı tehdit ediyor. İnanın gazi hayatta olsaydı bunları o partiden sopayla kovalardı. Bu partinin mevcut yapısı içinde Atatürk o partinin kapısından içeri sokulur muydu, onu da bilmiyoruz. Kibirden yanlarına varılmayan, tehdit eden, gavurun kılıcını çalmaktan başka iş bilmeyen faşist zihniyet milletimizden hak ettiği dersi alacaktır. 

2 yıl önce

Türkiye ile ilişkileri normalleştirmek istiyorlar

ABD'nin Orta Doğu ve Kafkasya politikalarının belirlenmesinde güçlü etkisi bulunan düşünce kuruluşu The Newsline Institute for Strategy and Policy'nin internet sitesinden yayınlanan bir yazıda Türkiye ve Ermenistan'ın bir süredir güçlü ve somut yakınlaşma çabaları sarf ettikleri anlatıldı. Bu çabaların başarıya ulaşması durumunda en büyük kazananın Türkiye olacağı da vurgulandı. 'Gölge CIA' olarak adlandırılan Stratfor'un eski Kafkasya bölge analizcisi Profesör Emil Avdaliani'nin kaleme aldığı yazıda hem Ermenistan hem de Türkiye'deki yetkililerin faaliyetlerinin iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek amacı taşıdığına vurgu yapıldı. Yazıda Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın ön koşul aramadan Türkiye ile uzlaşma çağrısında bulunduğu, Türk yetkililerin de benzer açıklamaları ifade ettiği vurgulanarak Ermenistan'ın ayrıca 5 yıllık faaliyet planına Ankara ile ilişkilerin normalleştirilmesini de eklediği vurgulandı. OYUN DEĞİŞTİRİCİ KARAR Akşam Gazetesi'nin haberine göre, Ermenistan'ın Dağlık Karabağ savaşını kaybetmesinin ardından Türkiye'nin desteğini almış Azerbaycan'a rakip olamayacağını anladığının ifade edildiği yazıda "Kafkasya'nın güneyindeki demiryolu hattı projesi ilerliyor. Ermenistan Azerbaycan'dan Türkiye'ye uzanacak projeye açık olduğunu ifade ederken Türkiye-Ermenistan sınırının açılması ise tüm Güney Kafkasya'yı etkileyerek oyun değiştirici olur" ifadesi kullanıldı. Bu ilerlemelerin bölgede Rusya ve İran'ın ekonomik çıkarlarını ve etkilerini zedeleyeceği de vurgulandı. TÜRKİYE İLE İYİ İLİŞKİLER İSTİYORUZ Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan, Türkiye ve Azerbaycan ile iyi ilişkiler kurmak istediğini söyledi. Ermenistan ile Türkiye arasındaki uzlaşmanın mümkün olup olmadığı sorulan Sarkisyan, asırlardır karşılıklı cephelerde bulunan Fransa ile Almanya'nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında aynı tarafta olabildiğini ve Türkiye ile Ermenistan'ın birbirlerinin kültürlerine, tarihleri ne hoşgörüyle yaklaşmaları gerektiğini ifade etti. "Bazı görüşlerimi gizlemiyorum. Evet, Ermenistan'ın dünyadaki herkesle iyi ilişkileri olmalı" diyen Sarkisyan şöyle devam etti: "Karmaşık bir mesele olsa bile Azerbaycan ile sorunların çözülmesini isterim. Türkiye ile de iyi ilişkiler kurmak güzel olur ki bu daha da zor.

2 yıl önce

Miçotakis'in Türkiye'ye yönelik sözlerine Erdoğan'dan sert tepki: Nankörlüktür! Belgeler elimizde

Cumhurbaşkaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan Başbakanı Orban ile basın toplantısı düzenledi. Macaristan'la 9 anlaşmanın imzalandığı toplantının ardından Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Miçotakis'in mülteci sözlerine sert tepki gösterdi ve ABD'nin Dedeağaç'a askeri sevkiyatıyla ilgili kritik mesajlar verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde; Sayın Başbakan, değerli heyet üyeleri kıymetli basın mensupları sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Macaristan Başbakanı ve heyetini Ankara'da ağırlamaktan bahtiyar duyuyorum. Bugün dost ve müttefik Macaristan'la 2019 yılında kurduğumuz Yüksek stratejik konseyinin 5. toplantısını yaptık. Uluslararası ve bölgesel konularda görüşlerde bulunduk. Ekonomik ilişkilerimiz her geçen gün gelişiyor. Ticaret hacmimiz 4 milyar dolar diyor. İlk etapta ikili ticaret ilişkisinde 6 milyar doları hedefliyoruz. Değerli dostumun ve Macar makamlarının desteğiyle bu hedeflerin üstüne çıkacağına inanıyoruz. Türkiye olarak biz de Macar yatırımcılara her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz. Türk ve Macar girişimcilerin Afrika kıtasındaki ortak yatırımlarını taktirle karşılıyoruz. Ülkelerimiz arasındaki dostluk anlaşmasının yürürlüğe girişinin 100. yılı münasebetiyle 2024 yılı Türkiye-Macaristan Kültür yılı olarak kutlayacağız. 2016 yılında Macaristan'da yakalanan tarihi eserin bugün Türkiye'ye kavuşmasına yardımcı oldu. Macar dostlarımız tarafından sergilenen bu işbirliğinin başka ülkelere de örnek olmasını temenni ediyorum. Yarın Türk Konsey Zirvesi'ne Orban da katılacak. Stratejik ortağımız Macaristan'la Türk Konseyinin yanı sıra diğer platformlarda yürüttüğümüz işbirliğini daha ileriye taşımak da kararlıyız. Bizim için Yassıada olan, şimdi ise Demokrasi ve Özgürlükler Adası koyduğumuz bu güzel adamızda ilk toplantımızı yapacağız. Yarınki toplantıya bu yüzden milletçe çok önem veriyoruz. Stratejik ortağımız Macaristan'la buna başlayacağımız bize ayrı bir güç katmaktadır. Bize her desteği veren Orban'a teşekkür ediyorum. Üyelik için verdikleri destekleri her zaman anacağım. MİÇOTAKİS'İN MÜLTECİ KRİZİNE İLİŞKİN AÇIKLAMALARI.. Zira Türkiye'de toplam mülteciye baktığımız zaman 5 kişiye ev sahipliği yapıyoruz. Bunun 4 milyonu yakını sadece Suriye. 5 milyona yakın mülteciyi ev sahipliği yapan ülkeye, "Mülteci sorunu Türkiye'den kaynaklanıyor" demek nankörlüktür. Biz kapıları açarsak Yunanistan ne yapar bilemem. Ege'de Akdeniz'de mültecilerin botlarını şişleyerek onları ölüme mahkum eden Yunanistan'dır. Çoluk çocuk demeden, botları şişleyerek, bazen kıyı emniyet oradan süratle gererek batıran, insanları ölüme mahkum eden Yunanistan. Neyi konuşuyor bunlar. Tamamı ile Miçotakis ve avanesi de dürüst davranmıyorlar. Dürüst davranmadıkları için de bölgede güven telkin etmiyor. Elimizde bütün belgeler var. Kayıtları var. Nasıl Ege'de Akdeniz'de düzenli düzensiz göçmenleri nasıl ölüme terk ettiklerinin belgeleri var elimizde. Dünyayı aldatabilirsiniz ama Türkiye'yi aldatamazsınız. "ABD'NİN ÜSSÜ HALİNE GELDİLER" Maalesef Dedeağaç'la ilgili konuda, aslında Dedeağaç bir üs değil. Yunanistan'ın kendisi şu anda ABD'nin bir üssü noktasına gelmiştir. Şu anda Yunanistan'ın içerisindeki ABD üslerinin sayısını ben saya saya bitiremedim. Şöyle hepsini bir araya toparladığınız zaman, ortaya öyle bir tablo çıkıyor ki; Yunanistan'ın kendisi adeta ABD'nin bir üssü gibi. Böyle bir tablo var. O da harita üzerinde bir belge. Dedeağaç bunların içerisinde sadece ufak bir bölge. Bütün bunlar neden yapılıyor, neden yapılıyor. Biz bunu tabii gerek Biden'la gerek ilgililerle Savunma Bakanım, Dışişleri Bakanım sorduğunda dürüst davranmıyorlar. Kaçamak cevap veriyorlar. Ve kendilerine seçtikleri komşu yanlış bir komşu. Üs olarak da Ege'de Yunanistan'la takındıkları bu tavır doğru değil. Düşünün biz NATO üyesiyiz, ABD NATO üyesi, Yunanistan NATO üyesi. Ama NATO üyeleri olarak Amerika en çok destek veren olduğuna göre, e biz niye birbirimize düşüyoruz. NATO üyeleri içinde gerek asker sayısı itibarıyla, gerek mali destek itibarıyla Türkiye, ABD'den sonra ilk 7 içerisinde yer alan bir ülkedir. Yunanistan'ın böyle bir durumu yok. Çok gerilerde. Fakat biz kendimize inanıyoruz. Kendimize güveniyoruz. Ve bu bölgenin biz sigortasıyız.

1 2 ... 47 48 49 50 51 52 53 ... 188 189