29 Nisan Pazartesi 2024
2 yıl önce

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan’dan BBC Türkçe’nin “AKP’de Süleyman Soylu tartışması” başlıklı haberine tepki

Turan yaptığı açıklamada BBC Türkçe’ye, “15 mv rahatsızlıklarını parti yönetimine iletti”, “B.Turan’ın konuyla ilgili görev üstlendiği” kulis bilginiz doğru değil. @bbcturkce AK Parti her zaman hukuktan, adaletten ve hakkaniyetten yana olmuş; suç örgütleriyle kıyasıya mücadele etmiş bir siyasi harekettir…” şeklinde tepki gösterdi. Turan’ın açıklamasının tamamı şöyle;

2 yıl önce

BBC News Türkçe paylaşımını sildi! Akşener ve Kılıçdaroğlu özür dileyecek mi?

BBC News Türkçe'nin "Türkiye'de mülteci kampı açılacak" haberini yalanlayıp özür dilemesinin ardından Osman Nuri Kabaktepe, Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu'na özür çağrısı yaptı. Kabaktepe resmi Twitter hesabından yaptığı çağrıda şu ifadelere yer verdi: "BBC Türkçe yalan haber yaptığını kabul etti ve özür diledi. Milletimiz BBC Türkçe'nin haberini alıntılayıp paylaşım yapan Meral Akşener ve BBC Türkçe'nin haberine atıf yapan Kemal Kılıçdaroğlu'ndan da özür bekliyor."

2 yıl önce

Terör örgütü YPG'ye yardımlarıyla gündeme gelmişti... Türkçe Twitter hesabı açtı

Bir dönem, terör örgütü YPG'ye yardımlarıyla sıklıkla gündeme gelen ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı olan CENTCOM, Türkçe Twitter hesabı açtı. Açılan hesabın ABD'nin Florida kentinden yönetildiği öğrenildi.

2 yıl önce

DW Türkçe algı çalışmalarını sürdürüyor: Şimdi de Çerkesler üzerinden Türkiye'yi hedef aldı

Türkiye karşıtlığıyla bilinen Alman Deutsche Welle, Türkiye'yi hedef alan bir yenisini daha ekledi. DW Türkçe, yayımladığı haberde Çerkeslerin Türkiye sınırları içinde asimilasyon politikalarına maruz kaldıkları iddia edildi. Çerkeslerin, dünyada 40'tan çok ülkede yaşadığı ifade edilen haberde, 'Dünyada en fazla Çerkes nüfusu Türkiye'dedir ve maalesef en büyük asimilasyon da Türkiye'dedir.' denildi. 'DİLİ VE KÜLTÜRÜ YOK OLACAK' Haberde ayrıca, 'Çerkesler kültürlerini kaybetmemek için uğraşıyor. Teşvik etmek lazım, yoksa yakın bir gelecekte Çerkes dili ve kültürü yakın bir gelecekte yok olacak.' ifadelerine yer verildi. Bu algı haberine başta Türkiye'de yaşayan Çerkesler olmak üzere toplumun birçok kesiminden tepkilere neden oldu.

2 yıl önce

Yunus Emre Yılı ödül töreni... Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Türkçenin önemine vurgu: 'Milli mücadeledir'

Türkçe'nin önemine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde; Bugün bizi bir araya getiren, ömrü boyunca yüreğinden süzülüp gelen sözlerinden başka silahı olmayan Yunus Emre'nin asırları aşıp gelen kahramanlığıdır. Üstat Necip Fazıl "Bir milletin edebiyatı yoksa o millet de yok demektir." Meşhur bir Fransız ise milleti şöyle tanılıyor: Edebiyatı olan toplumdur. Terör sadece insanların canına, malına, özgürlüğüne kastetmekle olmaz, milletlerin varlığının ve devamının teminatı olan dilini, edebiyatını, kültürünü bozmak da bir çeşit terördür. Türkiye maalesef her iki teröre birden maruz kalmıştır. Dilini yaşatamayan bir milletin önünde sonunda benliğini oluşturan değerleri birer birer kaybetmesi kaçınılmazdır. Türkçemizi yaşatmadan milletimizin geleceğine güvenle bakamayız. Medya dilimizin korunmasının ve doğru şekilde yeni nesillere aktarılmasının da ana mecrasıdır. Medyada doğru Türkçe kullanımıyla ilgili hassasiyeti çok yerinde görüyorum. Hz. Adem ile Hz. Havva validemizden beri insanoğlu yeryüzüne dağılmış, zamanla farklı kavimler, farklı diller, farklı kültürler ortaya çıkmıştır. Bugün dünyada konuşulan 3 binden fazla dil olduğu biliniyor. Bize düşen görev bunların tamamını bir ağacın yaprağı olarak görüp insanlığın ortak hazinesi telakki etmektir. "TÜRKÇENİN HER BİR KELİMESİ BİZİM İÇİN PAHA BİÇİLMEZ BİR MÜCEVHERDİR" Elbette her lisan kendi içinde estetikle örülmüş bir şiirdir adeta. Hiç şüphesiz kendi dilimiz, Türkçemiz başka güzeldir. Türkçenin her bir kelimesi bizim için paha biçilmez bir mücevherdir. Medarıiftiharımız Türkçemizle insanlığa armağan ettiğimiz her bir eser mukaddes sayarız. Bugün Adriyatik'ten Çin Seddi'ne uzanan geniş bir coğrafyada en çok kullanılan dil Türkçedir. Anadolu'da yeniden inşa edilen Türkçe, Yunus'un şiirleriyle hayat bulmuş, kökleşmiş, aşk ve mana dili olarak yeni bir kimlik kazanmıştır. Yunus'un aşk odunda pişirdiği her bir şiir çağları ve kıtaları aşarak bütün insanlığa mâl olan mısralara dönüşmüştür.  Malazgirt Zaferi'nin ardından Anadolu'yu fikren ve fiziken bayındır hale getirmek, temelinde adalet olan bir nizama kavuşturmak için çok çetin mücadeleler verdik. Fethettiğimiz bu topraklar kısa zamanda bambaşka bir çehreye büründü. Anadolu'ya taşınan medeniyetimiz Osmanlı ile olgunluk çağına erişti. Milletimiz Kur'an'ın temel kavramlarını, fiillerini, tabirlerini hayranlık uyandıracak bir marifetle Türkçeye taşıdı. Türkçe bu sayede kazandığı ifade kudretiyle tarihinin en parlak çağlarını yaşadı. Maalesef Arapça ve Farsça tamlamaların bolca kullanılmasıyla yazı dilimiz ile konuşma dilimiz arasında fark oluştu. Geçtiğimiz asrın başına geldiğimizde yazı diliyle konuşma arasındaki fark büyük ölçüde kapatılmıştı. Türkiye 1930'lu yıllara geldiğinde bu defa sözde dilde sadeleştirme faaliyetleri tefrit derecesinde neticelerin doğmasına neden oldu. "VERİLEN EMEKLER YOK EDİLMEK İSTENDİ" Asırlar boyunca dilimizin musiki kudreti kazanması kelimelerimizin birer nağme alması için verilen emekler yok edilmek istendi. Hayali kurulan şey aslında ecdadın bütün izlerini silmekti. Aleni, bariz, aşikar, ayan, sarih, üryan, berrak kelimeleri yerine günümüzde sadece "açık" kelimesini kullanmaya mahkûm olmamız başka nasıl izah edilebilir? Hele sosyal medya mecralarında kullanılan dil Türkçemiz için tam bir felaket habercisidir. Bugün milletimizin henüz bir asır önce yazılan Mehmet Akif şiirlerini, Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'sini anlayamaması dilimize yapılan suikastın büyüklüğünü gözler önüne sermektedir. Lisanımızı tehdit eden bir diğer unsur ise tabelalarda, yazışmalarda yabancı kelime kullanma hastalığıdır. Türkçe'mizi korumak, geliştirmek ve zenginleştirmek için verdiğimiz mücadele, esasında bir milli mücadeledir, bir beka meselesidir. Türkçemizi kısırlaştırma çabaları aynı zamanda onu Avrupai dillerin istilasına da müsait hale getirmiştir. Çağdaşlıklarını ve ilericiliklerini ortaya koydukları fikirlerle, eserlerle, ürünlerle değil de kullandıkları yabancı kavramlarla göstermeye çalışanları acı bir gülümsemeyle takip ediyoruz. İnşallah diğer mücadelelerimiz gibi dilimizi koruma gayretini de başarıyla neticelendireceğiz. Bu konuda takip edeceğimiz yol Yunus Emre'nin yoludur.

2 yıl önce

BBC Türkçe’nin “Belçika'da 4 kadını öldüren erkek Türkiye'de serbest bırakıldı” yalanı

Belçika’nın Gent şehrinde 2004 yılında dört kadını öldüren Osman Çallı, Oost-Vlaanderen Ağır Ceza Mahkemesi tarafından müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Cezasını Türkiye’de çekmek isteyen şahsın dönüşüm yargılaması sonucunda infazının uluslararası ve iç hukuk kurallarına uygun olarak yerine getirildiği belirtildi. BBC Türkçe'nin, şahsın cezasını infaz etmediği yönündeki haberine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Bazı haber siteleri ile basın yayın organlarında 'Belçika’nın Gent şehrinde dört kadını öldüren O.Ç isimli kişinin Türkiye’ye iade edilmesi ile serbest kaldığına yönelik' haberlerle ilgili kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla bir basın açıklaması yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. O.Ç’nin 2004 yılındaki kasten öldürme, öldürmeye teşebbüs, genel güvenliği tehlikeye sokma, nitelikli yağma gibi eylemleri sebebiyle yargılandığı Oost-Vlaanderen Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 12 Ocak 2009 tarihinde verilen kararla ömür boyu (müebbet) hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan O.Ç’nin cezasının infazı devam ederken kalan cezasını Türkiye’de çekmek istemesine yönelik talebinin Belçika adli makamlarınca uygun görülmesi üzerine Türkiye’de infaz işlemlerine başlanabilmesi amacıyla Ankara 5.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan dönüşüm (Uyarlama) yargılaması sonucunda; O.Ç’nin 4 kişiyi öldürme suçundan 4 kez ayrı ayrı müebbet hapis cezası ile birlikte diğer eylemleri sebebiyle de süreli hapis cezalarına 30 Kasım 2012 tarihinde verilen karar ile hükmedilmiş ancak uyarlama yargılaması sonucunda verilecek cezanın Oost-Vlaanderen Ağır Ceza Mahkemesi tarafından O.Ç hakkında verilen bir kez ömür boyu hapis cezasını geçemeyeceğine dair yasal düzenlemeler uyarınca O.Ç’nin müebbet hapis cezası üzerinden cezasının infazına karar verilmiştir. O.Ç’nin 28 Haziran 2013 tarihinde ülkemize iade edilmesi üzerine infaz işlemlerinin Belçika ülkesinde yerine getirilmesi halinde 28 Haziran 2015 tarihinde tahliye edilecek olan O.Ç’nin suç tarihinde yürürlükte olan 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunun ilgili hükümleri uyarınca derhal infaz işlemlerine başlanılarak mevcut infaz düzenlemeleri uyarınca 10 Kasım 2019 tarihi itibariyle Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanmak suretiyle, 10 Kasım 2020 tarihi itibariyle ise şartla tahliyesine karar verilerek infaz işlemleri tamamlanmıştır. Adı geçenin infaz işlemleri, lehe kanun ve infaz hukukunun derhal uygulanma prensipleri dikkate alınarak uluslararası ve iç hukuk kurallarına uygun olarak yerine getirilmiş olup, adı geçenin cezasını infaz etmediği ya da yeni çıkan yasal düzenlemeler doğrultusunda kişinin tahliye edildiğine yönelik yapılan haber ve paylaşımlar gerçeği yansıtmamaktadır.”

2 yıl önce

BBC Türkçe gündeme getirmişti! Geri gönderme kararı verilen İranlı şahıslar PKK ve yasa dışı sol örgütlerle bağlantılı çıktı

Bazı medya kuruluşları tarafından “Denizli’de İstanbul Sözleşmesi eylemine katıldıkları için haklarında sınır dışı kararı verildi” şeklinde haber yapılan İranlı şahısların terör örgütü YPG/PKK sempatizanı oldukları ortaya çıktı. 20 Mart 2021’de yapılan eyleme katıldıkları için gözaltına alınan ve sınır dışı edilmelerine karar verilen Esmaeil Fattahi, Leili Faraji, Zeinab Sahafi ve Mohammad Pourakbari Kermani’nin Türkiye’de bulundukları süre içinde yasa dışı sol örgütler ve YPG-PKK militanlarıyla sıkça görüştükleri tespit edildi. Haklarında sınır dışı kararı verilen Esmaeil Fattahi’nin sosyal medya üzerinden de YPG/PKK’lı teröristlerle sürekli iletişimde olduğu, PKK kanallarını takip ettiği anlaşıldı. HDP VE CHP SAHİP ÇIKTI Denizli İdare Mahkemesi, İranlı mültecilere ilişkin verdiği kararda, “kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturduğu anlaşıldığı” ifadelerine yer vermişti. İdare mahkemesi kararda, mültecilerin sınır dışı edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığını da yazdı. CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ile HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, haklarında sınır dışı kararı verilen İranlı mültecilerle ilgili TBMM’ye soru önergesi vermişti. BBC’DE TÜRKİYE’YE İFTİRA Geri Gönderme Merkezlerindeki gayretli çalışmaları ve insani tutumuyla tüm dünyaya örnek gösterilen Türkiye’yi karalamak için BBC’ ye konuşan İranlı aktivistlerden Esmaeil ve Leili, Aydın Merkezi’nde kaldıkları süre boyunca psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldıklarını ve görevliler tarafından ülkelerine gönüllü geri dönüş belgesi imzalamaya zorlandıklarını iddia etti.

1 yıl önce

Bakan Derya Yanık DW Türkçe'nin tepki toplayan haberi için harekete geçildiğini duyurdu

https://twitter.com/bilgiedinelim/status/1539876339225972738?s=21&t=MOOHQbjosLdEMbuMJXCsdw Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Deutsche Welle Türkçe'nin tepki çeken haberine ilişkin sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. Söz konusu habere tepki gösteren Bakan Yanık açıklamasında, "Deutsche Welle Türkçe'nin yaptığı bu haberle tüm basın meslek ilkeleri ve toplumsal değerlere hakaret etmektedir. Öte yandan TCK 227/2. maddede düzenlenen fuhşa teşvik suçunu da işlemektedir" ifadelerini kullandı. "YETKİLİ KURUMLARA GEREKLİ BAŞVURULARI YAPTIK" Yanık, açıklamasına şöyle devam etti: "Kadınları aşağılayan, ahlaksızlığı normalleştiren bu yaklaşım kabul edilemez. Yayıncılık adına bir utanç vesikası olan bu içeriğin engellenmesi için yetkili kurumlara gerekli başvuruları yaptık." https://twitter.com/deryayanikashb/status/1540297887078293505?s=21&t=MOOHQbjosLdEMbuMJXCsdw

1 2 3