29 Nisan Pazartesi 2024
2 yıl önce

AB'den Rusya'ya karşı 'yeni yaptırım seçeneklerini değerlendirme' kararı

Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi'nin ilk günkü bölümü tamamlandı. İlk günün ardından zirve bildirisinin Rusya ile ilgili bölümü açıklandı. AB Konseyi, Rusya yönetiminin daha yapıcı ilişki sergilemesi, ayrıca AB ve AB üyesi ülkelerle üçüncü ülkelere karşı eylemlerini durdurması yönündeki beklentiyi bildirdi. Bildiride, AB'nin tavrında değişiklik olabilmesi için Rusya'ya Minsk anlaşmalarını uygulaması çağrısı yer aldı. "AB üyeleri sağlam karşılık vermeli" Rusya'nın "zararlı, yasa dışı ve yıkıcı" faaliyetlerine karşı AB üyelerinin sağlam ve koordineli karşılık vermesinin öneminin altı çizildi. AB'nin ortaklarıyla koordinasyon içinde elindeki araçlardan tam olarak faydalanması gerektiğine vurgu yapılan bildiride, "Bu amaçla AB Konseyi, AB Komisyonu ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisini ekonomik yaptırımları da içeren ilave kısıtlayıcı tedbir seçeneklerini sunmaya davet etmektedir." denildi. AB liderleri ayrıca Birlik'in doğusundaki ülkelerle iş birliğinin geliştirilmesinin ve Orta Asya ile ilişkilerin derinleştirilmesinin önemini vurguladı. "Rusya'nın temel özgürlükleri sınırlandırılmalı" AB'nin, çıkarlarının bulunduğu alanlarda Rusya ile "seçici ilişki" kurulmasına açık olduğu belirtilen bildiride, özellikle iklim ve çevre, sağlık ile İran nükleer anlaşması, Suriye, Libya gibi uluslararası meselelerde şartları ve kozları da içerecek somut seçenekler geliştirilmesi için AB Komisyonu'na ve AB Yüksek Temsilcisine çağrı yapıldı. Bildiride, "AB Konseyi, bu kapsamda Rusya ile diyaloğun şartları ve formatlarını araştıracaktır." İfadesi kullanıldı. AB liderleri, Rusya'da temel özgürlüklerin sınırlandırılmasını ve sivil toplumun alanının daraltılmasını kınadı.

2 yıl önce

"ABD ile mutabık kaldık"

Kılıç ve beraberindeki komisyon üyeleri CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, MHP Erzurum Milletvekili Kamil Aydın ve İyi Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan beş günlük Washington temaslarının ardından Türkiye'nin Washington Büyükelçiliğinde Türk gazetecilerle bir araya geldi. Komisyon Başkanı Kılıç, temasları sırasında 8'i Demokrat, 11'i Cumhuriyetçi olmak üzere ABD Kongresinin iki kanadının Dış İlişkiler ve Silahlı Kuvvetler Komitelerinden 19 Kongre üyesi ile bir araya geldiklerini aktardı. Yahudi kuruluşlarının çatı örgütü Yahudi Toplumu Başkanlar Konseyi üyelerinin yanı sıra ABD Ticaret Odası yetkilileri ile görüştüklerini belirten Kılıç, görüşmelerde iki ülke arasındaki birçok konu üzerine fikir alışverişlerinde bulunduklarını dile getirdi. TBMM'deki dört partinin temsilcileri ile bu temasları gerçekleştirmenin önemine değinen Kılıç, "Türkiye'nin çekinceleri, varoluşsal tehditlere karşı birlik ve beraberlik içinde olduğumuzu gösterme imkânımız oldu." diye konuştu. Temaslarda ABD tarafı ile farklı düşündükleri konular olduğuna işaret eden Kılıç, "Herkesle daha fazla bir araya gelme ve görüşmenin önemli olduğu konusunda mutabık kaldık." ifadelerini kullandı. TÜRKİYE, AZERBAYCAN'IN YANINDA Kılıç, temaslarda Karabağ konusunun da gündeme geldiğini belirterek, Türkiye'nin Azerbaycan'ın yanında durma noktasındaki duruşunun ABD'de iyi bilindiğini kaydetti. Ermenistan'ın zaten Karabağ'da işgalci olduğu Birleşmiş Milletler tarafından da tescil edilmiş bir gerçek olduğuna değinen Kılıç, Türkiye'nin Karabağ konusundaki hassasiyetlerini dile getirdiklerini söyledi. TÜRKİYE, AFGANİSTAN HALKINA YARDIM ETMEYE HAZIR Görüşmelerde sıklıkla kendilerine Türkiye'nin Afganistan'da kalıp kalmayacağına ilişkin sorular sorulduğunu belirten Kılıç, Kabil Hamid Karzai Havalimanının güvenliği konusunda Türkiye ile ABD arasında teknik görüşmelerin devam ettiğini, bu konunun detayları hakkında bilgi sahibi olmadığını ancak prensipte Türkiye'nin Afganistan'ın yanında olduğunu dile getirdi. Kılıç, "Afganistan halkına ve Afganistan'a her zaman yardım etmeye hazır olduğumuzu dile getirdik ama aynı zamanda devam eden teknik bir süreç olduğunu ve Türkiye'nin orada muharip gücünün olmadığını söyledik." dedi.

2 yıl önce

Muhalif medya yalan haber yapmaya devam ediyor… Oda TV’nin algı operasyonu elinde patladı

Oda Tv’nin yalan haberinde bahsi geçen KADEM, yalan haberinde yer alan söz konusu silahların imitasyon çekim aksesuarları olduğunu ve TRT tarafından çekilen FETÖ belgeselinde kullanıldığını açıkladı.

2 yıl önce

Ankara'da terör örgütü DEAŞ'a operasyon! 26 yabancı uyruklu gözaltına alındı

Ankara'da terör örgütü DEAŞ'a yönelik düzenlenen operasyonda 26 yabancı uyruklu gözaltına alındı.

2 yıl önce

AK Parti sözcüsünden Kılıçdaroğlu’nda Katar tepkisi: “Bu haber yalandır”

İşte AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları:  TERÖRLE MÜCADELE MYK'mızda terörle mücadele her zamanki gibi önemli yer tutuyor. Türkiye terör konusunda bütün unsurlarıyla yeryüzünün en büyük mücadelesini veriyor. Bazı grupların Irak'ın egemenliğine yönelik Türkiye'nin ihlalleri olduğu şeklinde ifadeleri var. Bunların hepsi kara propagandadır. Kardeş Irak'ın toprak bütünlüğünü Türkiye destekliyor. Oradan gelen terör tehdidi Irak'ın kendi unsurlarınca bertaraf edemeyince Türkiye kendi topraklarına yönelik terör tehditlerine hukuka dayanan bir mücadele yürütüyor. Bu operasyonlar Türkiye'nin sınır güvenliğini koruyan operasyonlar olduğu gibi kardeş Irak'ın topraklarında konuşlanmış teröristlere karşı Irak halkına verdiğimiz bir destek olarak da değerlendirilebilir. MARMARA DENİZİ'NDEKİ MÜSİLAJ SORUNU Bu konuyu gündemin üst sıralarında tutuyoruz. 20. gününde bu seferberlik. 425 bölgede çalışmalar devam ediyor. Çeşitli stratejiler uygulanıyor. Toplanan müsilajlar düzenli olarak depolama alanlarına gönderiliyor. Bu çerçevede 6 bin 738 denetim gerçekleştirildi. Denetimler sonucu kurallara uymayan 26 işletmeye faaliyetten men cezası verilmiştir. 14 milyon TL civarında da para cezası uygulanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız konuyu yakından takip etmektedir. Verdiği talimatlar titizlikle uygulanmaktadır. PANDEMİDE NORMALLEŞME ADIMI Normalleşme çerçevesinde en önemlisi normalleşmenin hızlanması, hızlandıktan sonra kalıcı olması için aşı programının güçlü bir şekilde yürütülmesi. Günde 1 milyondan fazla aşı uyguluyor sağlık çalışanlarımız. Hepsine teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bilim Kurulu'nun tavsiyelerine uyuyoruz, siyasi olarak söylemiyoruz. Tavsiye herkesin aşılanmasının pandemiyle mücadele için olmazsa olmaz bir koşul olduğudur. Bütün vatandaşlarımınız aşı olmaları son derece önemlidir. Yerli aşı İnşallah hayata geçtiğinde bunu hem milletimiz hem tüm insanlık için bir müjde olarak ortaya koyacağız. Hiçbir şekilde herhangi bir yerden esirgenmeyecek. Aşı konusunda ırkçılık üretenlere karşı Türkiye bir vicdan devleti olduğunu bir kez daha gösterecek. NATO ZİRVESİ
 Orada Cumhurbaşkanımızın yaptığı görüşmeleri sonucu ortaya çıkan neticeleri takip ediyoruz. Orada verilen mesajların merkezini Türkiye'nin NATO güvenlik konseptine yönelik beklentileri ve vizyonu oluşturdu. Türkiye'nin Suriye'de, Libya'da Doğu Akdeniz'de yürüttüğü faaliyetler var. Karabağ'ın kurtarılmasında Türkiye'nin desteği söz konusu. Bununla ilgili sorulara Cumhurbaşkanımız ayrıntılı cevap verdi. Çıkan sonuç şuydu: Cumhurbaşkanımızın muhatapları Türkiye ile pozitif ajandaya yoğunlaşmak istediklerini açık ve net şekilde söylediler.  Anlaşmazlık konularında bir çalışma iradesi söz konusu. Anlaşmazlığın devam ettiği konularda da tansiyonun düşürülmesi söz konusu. Cumhurbaşkanımız tüm bunları olumlu karşıladığını oradaki basın toplantısında da ifade etti. 'YUNANİSTAN'IN GERGİNLİK POLİTİKASINA KARŞI NAVTEX İLAN ETTİK' Miçotakis'in ortaya koyduğu vizyona bundan sonra meselelerimizi çözme konusunda olumlu yaklaşmasına rağmen maalesef oradaki yaklaşımın tersine bir karar aldı Yunanistan. Bir gerginlik politikasını sürdürme eğiliminde Yunanistan. 1988'de imzalanan Atina Mutabakatı'na göre turizm sezonun yoğun olduğu tarihlerde Ege'de herhangi bir askeri aktivite yapılmıyor. Ama Yunanistan bu mutabakata uymayarak Ege Denizi'nde belli bir bölgeyi askeri eğitim sahası ilan etti. Yunanistan'ın ortaya koyduğu bu tutum hem Cumhurbaşkanımızla görüşmedeki tutumuna hem de mutabakata aykırıdır. Yunanistan'ın bu gerginlik politikasını sürdürme eğilimine karşı Türkiye de NAVTEX ilan etmiştir. Sorunların çözümüne odaklanılması yönünde bir ifade kullanılmış ama Yunanistan hemen arkasından bunu ihlal ediyor. Bütün dünyanın görmesi gereken şey şudur: Gerginlik Yunanistan tarafından kaynaklanmaktadır. AB liderleri Cumhurbaşkanımızla konuştuğunda Ege ve Akdeniz'de tansiyonun düşürülmesi gerektiğinden söz ediyorlar. Cumhurbaşkanımız da bunu asıl Yunanistan'a söylemeleri gerektiğini iletiyor. 'AB BİLDİRİSİ YETERİNCE OLUMLU DEĞİL' Burada Türkiye'yle Doğu Akdeniz'de işbirliği yapmanın önemi gibi vurgular var. Ama bu vurgular olumlu gibi gözükse de raporun diğer kısımlarına bakıldığında yeterince olumlu değil. Türkiye bir diyalog başlatılması için üzerine düşeni fazlasıyla ortaya koydu. ancak örneğin AB Gümrük Birliği'nin güncellenmesi gibi bir konuda irade ortaya koymadı. Eğer olumlu bir ajanda ortaya koyacaksak her iki taraf için de kazan-kazan formülünü ortaya çıkaracak maddelerin başında Gümrük Birliği'nin güncellenmesi gelmektedir. Maalesef burada bile somut bir karar alınamadığını görüyoruz. Sürekli olarak bu konularda somut karar almayı erteleyen bir tablo var. Bazı ülkelerin erteleme taktiği var, bazılarının samimiyeti var ama irade ortaya koyamıyorlar. 'AB KENDİ PRENSİPLERİNİ ÇİĞNİYOR' İlk defa tarihinde AB herhangi bir vizyon yaratamayan köşeye kendisini hapsetmiş durumda. Bildiride, Türkiye'nin adaylık statüsünde atıfta bulunulmaması da bu vizyon eksikliğinin neticelerinde biri. 'Hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusunda diyalog öneriyoruz' diyorlar. Biz de diyoruz ki, bu konularda diyalog öneriyorsanız, diyalog mekanizması bellidir. Türkiye bu konudan kaçmıyor. Siz temel diyalog mekanizması olan fasılları açmadan fasılları açmak için bile şart koşarsanız kendi prensiplerinizi çiğnemiş olursunuz. Mali yardım paketi öneriyorlar. Göç meselesi sadece buna indirgenemez. Bu paketi Türkiye'ye vermiş olmuyorsunuz, Suriye ve sığınmacılar için veriyorsunuz. Doğrudan kendinizi ilgilendiren bir konuda bile bu kadar geç karar almanız ve düşük limitli hareket etmeniz vahim bir hatadır. Türkiye bu yükü çekiyor ama bunun da bir sınırı var. Temel haklar ve hukukun üstünlüğü konusunda diyalog istiyorsanız ve samimiyseniz Türkiye 'Bunu hemen konuşalım' diyor. Kıbrıs konusuna ilişkin hükümleri hakkaniyetli bir yaklaşım ifade etmiyor. Rum-Yunan tezlerinden başka bir şey değil. AB'nin bir kere daha Ada'daki gerçekleri görmesi gerektiğini ifade ediyoruz. 'KABİL HAVALİMANI'NYLA İLGİLİ HENÜZ KARAR VERİLMEDİ' Muhalefet partilerinde geçmişte diplomat görevi yapmış kişiler de var. Fakat genel başkanlar, bazen sözcüler düzeyinde yanlış bir yaklaşım üretildiğini görüyoruz. Kabil Havalimanı'nın güvenliği 2013'ten beri ülkemiz tarafından yürütülüyor. Dolayısıyla bu yeni bir durum değil. Türkiye taşeronluk yapacakmış gibi yanlış ve yakışıksız ifadeler kullanılıyor. Bu konuda da henüz bir karar verilmiş değil, istişareler devam ediyor. Hem finans, hem lojistik hem de güvenlik konularında Türkiye'nin uluslararası toplumun güçlü desteğine ihtiyacı var. Sayın Cumhurbaşkanımız başbakanken, Afganistan'a gittiğimizde Afganistan vatandaşlarının arasında en rahat gezen unsurun Türk askeri olmasından büyük gurur duymuştuk. Birileri sadece haritada gördüğü birtakım mesafelere bakarak analizler yapıyor. Halbuki Türkiye'ye kuzey ve doğudan gelen göç tehdidine karşı Afganistan'ın istikrarlı olması bizim için çok önemlidir. Afganistan'daki istikrarsızlık uyuşturucu tacirleri açısından da maalesef elverişli bir ortam oluşturuyor. SORU-CEVAP KATAR'DAN GELEN ÖĞRENCİLERİN SINAVSIZ TIP EĞİTİMİ GÖRECEĞİ İDDİASI 2-3 yıl öncesine kadar bu tip bir şey söz konusu olduğunda, CHP'de bir yanlışlık yapıldığında, CHP'den bir arkadaşımız bu şekilde bir gerçek olmayan bir haberin peşine takıldığında ve bunun gerçek olmadığı söylendiğinde CHP'de özür dileyebilen, özgüvenli kimseler vardı. Daha demokrat kimseler olabiliyordu. Fakat bir şey söyleniyor, yalan olduğu ortaya koyuluyor, hiçbir şey olmamış gibi devam ediliyor. Bu haber yalan bir haberdir. Yalan haber olduktan sonra bir yayın organının bunu geri çekmesi güzel bir şeydir. O haberi yapan siteyi alıntılayarak söylediğiniz. O bilgi çöktü, yalan olduğu ortaya çıktı. Siyasetçinin en önemli görevi topluma doğruyu söylemektir. Muhalefetin en önemli görevi de denetim görevi yapmaktır. İşin psikopolitik bir tarafı da var. Ne kadar zulüm yaparsa yapsın Esed rejimiyle muhabbetli bir ilişki gerçekleştirmek istiyorlar. Ama Türkiye'ye yatırım yapsa bile Katar'a sıcak bakmıyorlar. Bunlar söz konusu olduğunda bile Esed rejimiyle oturmak, konuşmak lazım diyorlar. Ama Katar bizim ülkemize yatırım yapıyor, Türkiye'nin lehine oy kullanan ülkelerden bir tanesi. Buradaki seçmece mantık belli bir politik-psikoloji açısından vahim bir mantık. Biz Türkiye ile dost olanla dost olur, düşman olanla düşman oluruz. Bizim baktığımız yer Türkiye'nin hak ve menfaatleri olmalıdır. Hak ve menfaatleri tehdit edenle ilişki geliştirmek istiyorsunuz, diğer tarafa propaganda yapıyorsunuz. ODA TV'NİN YURTTAN ÇIKAN SİLAHLARI HABERİ Bunlar çok hassas meseleler. Geçmiş zamanlarda Türkiye'de büyük krizler çıkarıldı. Basın demokrasinin dördüncü kuvveti olmakla vesayetin birinci kuvveti olmakla çok gidip gelmiştir Türkiye'de. Birincisi, bu kadar kolay, suçlayıcı haber nasıl yapılıyor? İkincisi, özür dilenmesi lazım. Üçüncüsü de bir daha bunların yaşanmaması için ne tür tedbirlerin açıldığının açıklanması lazım. Eğer Kadın ve Demokrasi Derneği sesini duyuramasa yapılan haber kişileri ne kadar zor duruma düşürecek.

2 yıl önce

Çin Dışişleri Bakanı Sözcüsü Wang Wenbin: ABD, diğer ülkelere karşı yaptırımlar uygulayarak ve askeri olarak tehdit ederek, dünya düzeninin en büyük yıkıcısı olmaktadır

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, ABD'yi dünya düzeninin "en büyük yıkıcısı" olmakla suçladı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wenbin, düzenlediği basın toplantısında, "ABD, diğer ülkelere karşı yaptırımlar uygulayarak ve askeri olarak tehdit ederek, dünya düzeninin en büyük yıkıcısı olmaktadır." dedi. MÜTTEFİKLERİMİZİN ÇOĞU ABD İLE AYNI FİKİRDE DEĞİL ABD’nin kurallarının temelini oluşturduğu düzenin, ABD'nin egemen olduğu hegemonik bir sistem olduğunu dile getiren Wenbin, müttefiklerinin çoğunun ABD ile aynı fikirde olmadığını belirtti. DÜNYA DÜZENİ HEGEMONİK DEĞİLDİR Wenbin, "Dünya düzeni hegemonik değildir veya ABD liderliğindeki bir klik tarafından oluşturulmamıştır. Tüm ülkeler gerçek manada çok taraflılığı uygulamalı, uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesini ilerletmeli ve insanlık için ortak geleceğe sahip bir toplum inşa etmelidir." dedi.

2 yıl önce

“Sedat Peker, ‘Cumhur İttifakını dağıtmak, AK Parti’yi parçalamak’ isteyen derin ABD’nin piyonu olarak ‘özel görev’ yapıyor”

Korkmaz’ın “Enseye Tokat” derin ilişkiler nereden koşuyor?” başlıklı yazısı şöyle; Kara Para aklamakla suçlanan Sezgin Baran Korkmaz’ın, Grandfather (Dede) diye andığı derin ismin CIA eski başkanlarından James Woolsey olduğu öne sürülüyor. SBK’nın Woolsey ile bağlantısı mı; sadece şu elini omzuna atmış, samimi fotoğraftan ibaret değil! Demokratların Başkanı Bill Clinton’ın döneminde CIA Başkanlığı yapan Mister Woolsey, Cumhuriyetçi Başkan Trump’ın 2016’daki seçim kampanyasında ise “Üst Düzey Danışman” sıfatıyla yer almıştı. * Woolsey, Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nün (WINEP) danışmanları arasındadır. WINEP, ABD ile tandemi İsrail’in Ortadoğu’daki girişimlerine, operasyonlarına fikri ve siyasi taban oluşturmak amacıyla kurulmuştur. “İslam düşmanlığı” ile öne çıkmış bir kuruluştur. FETÖ’cü kaçaklardan ve de CIA’in pek kullanışlı elemanı Emre Uslu pardon Uslanmaz’ın ilk işvereni WINEP’tir… Emre ajanı, ilk stajını orada yapmıştı. CIA’in Emre’si, Twitter’de kendisine Türkiye’ye dönüş tarihini soranlara “Temmuz 2016’da” diyordu! -Ta, 14 Eylül 2015’te! 15 TEMMUZ’DAN ÖNCE NEREDEYDİ? Eski CIA Başkanı Woolsey, 15 Temmuz’daki darbe kalkışmasının ardından CNN’e konuşmuş; teşebbüsü “Taktik başarısızlık” olarak nitelendirmişti. O yayında, pek enteresan bir detayı izleyicilerle paylaşan Woolsey, “2015’in altı ayını Türkiye’de geçirdiğini” söylemişti! CIA’in eski Başkanı, FETÖ Cuntasının darbeye hazırlandığı bir dönemde Türkiye’de ne yapmıştı, ne haltlar karıştırmıştı, acaba? Bu sütunda 22 Ağustos 2018’de yayınlanan “Ver Narkozu” başlıklı yazımızda; işte bu sorunun cevabı üzerinde türünden ikinci bir suali şöyle sormuştuk: “Woolsey, örneğin Papaz maskeli CIA ajanı Brunson ile bir araya gelmiş midir?” AYNEN, CON VAYNEN 15 Temmuz’da işin içinde yani sahada olduğunu defalarca vurguladığımız Brunson, 12 Ekim 2018’de tahliye edildi ve apar topar ABD’ye döndü. Bir an için; o güne “Rahip Brunson’ın Serbest Bırakıldığı” haberinin televizyonların Son Dakika’sı olarak geçtiği ana gidelim… Sözde Papazın Avukatı, ekranlarda açıklama yaparken, hemen arkasında siyah gözlüklü bir kişi Brunson’ın serbest kalmasından pek memnun bir vaziyette görülüyor. O dönemde Türkiye’de bilinmediği için kimsenin dikkatini çekmemiş olan bu şahıs; SBK’dan başkası değildi! -Orada ne arıyordu? Oynatalım… Brunson’ın serbest bırakılmasından kısa bir süre önce yani 2018’in Eylül’ünde Türkiye’ye gelen ABD heyeti, SBK’nın uçağıyla seyahat etmişlerdi. Önce İstanbul’a indiler; 18 Eylül’de ise İzmir’de ev hapsindeki Brunson’ı ziyaret ettiler. (CIA Ajanı Brunson 25 Temmuz 2018’de tutuklu bulunduğu cezaevinden ev hapsine alınmıştı.) O derin heyette, kimler mi vardı? CIA eski başkanlarından James Woolsey… Dönemin ABD Başkanı Trump’ın en büyük para bağışçılarından iş insanı Tommy Hicks… Katolik keşiş James McCurry… Ajan Brunson’ın serbest bırakılması için devrede idiler! Heyete Türkiye’de eşlik eden SBK mendeburu, “Enseye Tokat” kıvamındaki dostu James Woolsey’i Bodrum’da da ağırlamıştı. * Brunson’ın serbest bırakılmasından iki gün sonra (14 Ekim 2018) Takvim’de “İşte Krizi Çözen Adam” başlıklı bir haber çıkmıştı. CIA eski başkanından bahsedilmeyen haberde, şu satırlar yazılıydı: “Adı Tommy Hicks: Hem Bush’la hem Trump ile çalıştı. Günlerce Türkiye’de kaldı… Özel bir jetle İzmir’e geçip planını Brunson’a anlattı. Tahliye edilince, onu uçağa bindirip ülkesine dönmesini sağladı.” * Ajan Brunson Beyaz Saray’da Trump tarafından kabul edildiğinde, Tommy Hicks de oradaydı… ABD’de yeni kurulan “Türk Demokrasi Projesi!” adlı malum derneğe üye yazılan (Dönemin Ulusal Güvenlik Danışmanı) Posbıyık John Bolton da orada sırıtanlar arasındaydı. Vaktiyle, bu sütunda “Papaz maskeli CIA ajanı Brunson’ın serbest bırakılmasının “vahim bir yanlış olduğunu” yazdığımızı hatırlatalım ve ekleyelim… CIA tarafından BAE’de sahneye çıkarılan Sedat Bin Zayed; Suç Örgütü elebaşı Mister Sedat Peker tarafından gündeme getirilen de eski CIA Başkanına kankalık yapan SBK’dır! Kullanışlı Sedat “Cumhur İttifakını dağıtmak, AK Parti’yi parçalamak, İktidarı devirmek” isteyen Derin ABD’nin piyonu olarak “özel görev” yapıyor! SİNSİ DEZENFORMASYON “SBK’ya ABD Kapısını Açan Adam” olarak tarif edilen iş insanı Ekim Alptekin için, mütemadiyen “Fetullah’ın derdest edilip Türkiye’ye getirilmesi için temaslarda bulundu” deniliyor. Bu minvalde Trump’ın ilk Ulusal Güvenlik Danışmanı Flynn ile buluştuğu da ekleniyor. Bu lakırdının başlangıcı, New York Times’ın 20 Eylül 2016 tarihli haberine dayanıyor. Güya Alptekin, Woolsey ve SBK, Gülen için Türkiye lehine devreye girmişler! Bütün bunlar, akla yatmıyor: Kafaları karıştırmak içindir. Dezenformasyon kabilindendir!

2 yıl önce

Şişli Belediyesi çalışanı küçük çocuklara Tarlabaşı'ndaki merkezde LGBT eğitimi veriyor

Taci ve tecavüz skandallarıyle gündemden düşmeyen CHP, şimdi de çocuk istismarıyla gündemde. Milat Gazetesi'nin haberine göre; İstanbul Taksim'de bulunan Tarlabaşı Toplum Merkezin'de Suriyeli, Türk ve Roman çocuklara LGBT eğitmenleri veren C.S'nin, CHP Şişli Belediyesi’nde çalıştığı ortaya çıktı. Suriyeli, Türk ve Roman çocuklarını eşcinsel ve PKK’lı yapmak için faaliyet yürüten yurtdışı fonlu Tarlabaşı Toplum Merkezi'nde eğitim veren toplumsal cinsiyet eşitliği uzmanı C.S. ve E.S.'nin özellikle küçük yaşta çocukları ve gençleri eşcinsel olmaya yönlendirdiği belirlendi. İsmini açıklamak istemeyen bir tanık, yurtdışından fonlanan İstanbul merkezli üç STK’da daha benzeri olayların yaşandığını iddia etti. Ahlaksız paylaşımlar yapıyor Tarlabaşı Toplum Merkezi kurucularından LGBT savunucusu, çocuklara LGBT empoze eden, Instagram hesabında ahlak dışı, eşcinsel cinsel ilişki çizimleri paylaşan C.S.'nin CHP Şişli Belediyesi Eşitlik Birimi Mülteci Meclisi’nde görev yaptığı, çalışma alanı olarak özellikle LGBT üzerine çalışabileceği mültecileri seçtiği belirlendi.

1 2 ... 49 50 51 52 53 54 55 ... 335 336