15 Mayıs Çarşamba 2024
2 yıl önce

AB Afgan göçüne hazır olmalı

Türkiye, NATO misyonunun tamamlandığı Afganistan’da Kabil Havaalanı’nın güvenliğinde görev üstlenmeye hazırlanırken ve gerek askeri gerekse diplomaside planlamalar devam ederken, Afganistan’da iç çatışmaların tırmanması halinde göç yönetimi de çalışmaların odağında. NATO askerlerinin geri çekilme takvimi işletilirken bir kısım Amerikan askeri ve İngiliz askerinin yanı sıra Kabil Havaalanı’nın güvenliğini sağlayan 500’ü aşkın Türk askeri 11 Eylül’e kadar bölgede bulunmaya devam ediyor. Çekilme süreciyle birlikte Taliban’ın başta sınır kapıları olmak üzere ülkede 1 Mayıs sonrası yüzde 85 oranında kontrolü ele geçirmesi, ülkede yeni bir iç çatışma riskini de beraberinde getirdi. İran üzerinden düzensiz göç dalgası kaygısı, Türkiye’nin Afganistan diplomasisinde, gündem maddelerinden biri. Türkiye’ye 2020 yılında geçmeye çalışırken yakalanan düzensiz Afgan göçmen sayısı yaklaşık 50 bin düzeyinde iken, Türkiye’de yakalanan düzensiz göçmenlerin neredeyse yarısını Afgan nüfus oluşturuyor. AVRUPA’YA GİDEN SURİYELİ SAYISINA YAKLAŞTI Olası Afgan göçü, Türkiye kadar Avrupa için de endişe konusu. Son dönemde Avrupa’ya geçen Afganistan uyruklu mülteci sayısı Suriyelilere yaklaştı. Suriyelilerin Avrupa ülkelerine kabul edilme oranı yüzde 35 iken Afgan mültecilerin kabul rakamı yüzde 51 seviyesinde. Ancak yerinden edilmiş 3.5 milyon Afgan halkın oluşturduğu göç baskısının yanı sıra Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin, olası bir iç savaş halinde 10 milyondan fazla Afgan vatandaşın göç etmek zorunda kalacağına ilişkin uyarıları, tedbir gerekliliğini ortaya koyuyor. AB HAZIRLIKLI OLMALI AB içinde Afganistan özelinde göç konulu bir diyalog şu ana kadar başlatılmış değil. Ancak bu konu görüşmelerde gündem maddeleri arasında yer alıyor. Halen Suriyeli göçmenlerle ilgili Türkiye’ye katkı sunan AB’nin Afgan göçmenler konusunda da benzer mekanizmaları devreye alması gerekebileceğini belirten diplomatik kaynaklar, 2015 yılında Suriye’den yaşanan göçe hazırlıksız yakalanan AB’nin göç karşıtlığı sonucu yaşanan vahim sahnelerin yeniden yaşanmaması ve benzer hatalara düşülmemesi için Afganistan’dan olası göç dalgasına hazırlıklı olması gerektiğine işaret ediyorlar. ROTALARI DEĞİŞMEZ Türkiye, havalimanının güvenliğinin yanı sıra göç baskısı konusunda da Avrupalı müttefikleriyle yakın çalışıyor. Afganistan barış müzakerelerin sonuçsuz kalması halinde 1992-1996 yıllarında yaşanan ve İran ile Pakistan’a milyonlarca Afgan nüfusun göç ettiği büyük göç dalgası ile benzer tabloların yaşanmasının kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiliyor. Böylesi bir olasılıkta Türkiye de İran üzerinden ana destinasyon konumunda bulunuyor. GÖÇ MEKANİZMASI YOK Olası bir göç dalgası, Türkiye için İran ile de ortak kaygı durumunda. Antalya’da yapılan Türkiye-İran-Afganistan zirvesi sonrası yayınlanan bildiride bir iyi niyet beyanı deklare edilmiş olsa da halen Türkiye’nin İran ile göç konusunda herhangi bir işleyen mekanizması bulunmuyor.

2 yıl önce

DEVA Partisi'nde bir istifa daha: Genel Başkan Yardımcısı Ali Rıza Babaoğlan partiden ayrıldı

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi kurucu üyesi ve Genel Başkan Yardımcısı Ali Rıza Babaoğlan, istifa ettiğini açıkladı. Yazılı açıklama yapan Babaoğlan, "12 Nisan 2021 tarihinde DEVA Partisi Genel Başkanı Sayın Ali Babacan'a sunmuş olduğum ve kabul edilmeyen istifa mektubumda belirttiğim hususların hala devam ettiğini gözlemlediğim için 19 Temmuz 2021 tarihi itibariyle DEVA Partisi'nde aktif olarak devam eden Genel Başkan Yardımcılığı, Genel Merkez Yönetim Kurulu ve Kurucu Üyelik görevlerimden istifa ettiğimi tüm kamuoyu ile paylaşmak isterim" dedi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Her ne kadar bizlerin burada sergilediği birlik, beraberlik, kardeşlik iklimi Amerika'da birilerini rahatsız etmiş olsa da, biz bu yolda kararlılıkla yürüyeceğiz."

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 47’nci yıldönümü törenlerine katılmak üzere bugün Lefkoşa’ya gelen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, KKTC Meclisi’nde vereceği ‘müjde’ merakla bekleniyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, merakla beklenen konuşmasında müjdeyi açıkladı. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: Bugün bizim için çok ama çok anlamlı bir gün. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 47'nci yıl dönümünde KKTC'de bulunmanın bahtiyarlığı içindeyim.  Bugün Türkiye ile KKTC arasındaki, gücünü şehitlerimizin kanlarından alan ebedi ve ezeli kardeşliğimizi tüm dünyaya isteseler de istemeseler de bir kez daha ilan ediyoruz. Yine bu ziyaret vesilesiyle ülkelerimiz için son derece önemli bazı müjdelerimizi kamuoyu ve dünya ile paylaşma fırsatı bulacağım.  Cumhuriyet Meclisi, Kıbrıs Türk'ünün azmini, iradesini ifade eden bir kurumdur. Cumhuriyet Meclisi, Kıbrıs davasına güç katmıştır. Kuruluşundan bugüne Kıbrıs davasını savunan tüm Meclis üyelerine buradan bir kez daha şükranlarımı ifade ediyorum. BUGÜNLERE BİRİLERİNİN İHSANIYLA DEĞİL BEDEL ÖDEYEREK GELDİK Kıbrıs davası gelecekte de sizlerin omuzlarında yükselmeye devam edecektir. Bu dava öksüz, garip, sahipsiz değildir. Kıbrıs davası büyük bir davadır. Bu dava, tarihiyle büyük, vicdanıyla büyük, mücadelesiyle büyük, 1974'te yazdığı kahramanlık destanıyla büyük bir milletin davasıdır. Kıbrıs davasının sahibi, yavru vatanıyla, anavatanıyla, büyük Türk milletinin tamamıdır. Bu davanın sahibi şehitlerimiz, gazilerimizdir. Bu dava için 1974'te ülkemizin dört bir yanından 498 Mehmedimizi şehit verdik. Kıbrıs Türk halkı 170 evladını kara toprağın bağrına emanet etti. Türkiye nasıl dünyanın en büyük şehitliği ise KKTC de her karışında bir kahraman yatan şehitler yurdudur. Biz burada özgürce nefes alabiliyorsak bunda en büyük pay bu toprakları şehitler yurdu yapan kahramanlara aittir. Bugünlere birilerinin ihsanıyla, lütfuyla değil bedel ödeyerek geldik. Bu topraklarda elde ettiğimiz her başarıyı çein mücadelelerin sonucunda adeta söke söke kazandık.  KARŞILARINDA KIBRIS TÜRK HALKININ ÇELİKTEN İRADESİNİ BULDULAR Haksızlık karşısında sessiz kalanlardan olmadık. Hukuksuzluklara eyvallah edenlerden olmadık. Başkalarına değil kendi bileğimizin gücüne güvendik. Sırtlarını dayadıkları güçlere güvenerek Kıbrıs Türkü'nü yok edeceklerini sananlar, karşılarında Kıbrıs Türk halkının çelikten iradesini buldular. BİZLERİN BURADA SERGİLEDİĞİ KARDEŞLİK AMERİKA'DA BİRİLERİNİ RAHATSIZ ETMİŞ OLSA DA... Kıbrıs davasının sancaktarlığını yapan tüm kurumların dayanışmasını güçlü tutması çok önemlidir. Kıbrıs davasını içerden çökertmek için yapılan hamleler de Kıbrıs Türk'ünün feraseti ile boşa çıkmıştır. Birlik ve beraberliğimizi hedef alan belli çevrelerin kardeşliğimize fitne mayası çalmasına müsaade etmeyeceğiz. Kimi gafillerin zehirli ayrılık oklarını Kıbrıs Türk halkının kalbine saplamasına fırsat vermeyeceğiz. Yaptığınız her çalışmada yanınızda olacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Her ne kadar bizlerin burada sergilediği birlik, beraberlik, kardeşlik iklimi Amerika'da birilerini rahatsız etmiş olsa da, biz bu yolda kararlılıkla yürüyeceğiz. Artık sıkıntı olmayacak derken Amerika'da birileriyle ortak mahfiller oluşturmak suretiyle yeniden ortalığı karıştırmayı çalışanları iyi biliyoruz. Yarınki konuşmamda da bunlara değineceğim. Adada kimin işgalci zihniyeti temsil ettiğini gayet iyi biliyoruz.  BİR 50 YIL DAHA KAYBETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakereler bir sonuca ulaşamadı. Konuşulmadık konu kalmadı. Artık bizim bunlara inanmamız, bir 50 yıl daha kaybetmemiz mümkün değildir. Rum tarafının kendilerini adanın tek sahibi olarak görmeleri çözümsüzlüğü getirdi.  Adada iki ayrı devlet, iki ayrı halk var. Uluslararası toplum da bu gerçeği er ya da geç kabul edecek. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından Cenevre'de sunulan öneriye desteğimiz tamdır. Taviz vermeyiz, veremeyiz. Kıbrıs Türk'ünün önünde kurulmaya çalışılan tuzakları hep birlikte bozacağız. Aydınlık geleceğimizi de birlikte inşa edeceğiz. Rum tarafı Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarını yok saymayı ısrarla sürdürüyor. Doğu Akdeniz'deki işbirliği alanlarını ele almak üzere AB'ye bölgesel bir konferans düzenlenmesini önerdim. Yapıcı teklifimize henüz yanıt alamadık. Bizim kimsenin toprağında, hakkında gözümüz yoktur. Niyetimiz gerginlik değil. Rum tarafının Kıbrıs Türk'ünün hakknı yok sayarak atacağı her adımın karşısında olduğumuzun altını çiziyorum.  MÜJDEMİ VERMEK İSTİYORUM Sizlere bir kaç gündür gündemde olan müjdemi vermek istiyorum. KKTC Cumhurbaşkanlığı'nın ne doğru düzgün Cumhurbaşkanlığı binası veyahut da doğru düzgün parlamento binası var. Bunu KKTC'ye yakıştırmıyoruz. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki bina malum İngilizlere ait bir gecekondu. KKTC Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili adımın proje çalışmaları bitti ve inşasına da inşallah yakında başlıyoruz. Nerede başlıyoruz? Metehan bölgesinde TSK ile görüşerek 500 dönüm araziyi bu iş için tahsis ettik. Bu arazide külliyeleri yapacağız. Bir de muhteşem bir millet bahçesini orada yapalım, gerçekleştirelim. Devlet olmanın işte ifadesi budur. Bu projeyi hayata geçirerek, nasıl bir Kuzey Kıbrıs devleti varmış birilerinin görmesi lazım. Mimarımız güzel bir çalışma ile projeyi ortaya çıkardı. Bizzat ben de takip ettim. Ardından hemen işin statiklerine ve inşaatına gireceğiz. Fazla zamanımız yok. KKTC'nin ilan edildiği bu tarihi binanın da müze haline getirilerek yeni nesillere bırakılmasının isabetli olacağını düşünüyorum.

2 yıl önce

ABD merkezli Chrest Vakfı resmi sitesinde, Türkiye'de fonladığı basın kuruluşlarını açıkladı

ABD'nin fonladığı medya kuruluşları arasında 140Journos, Medyascope, Serbestiyet ve P24 öne çıkıyor. Vakıftan milyonlarca lira hibe alan Medyascope stajyerlere para vermemesi ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne firar eden Sedat Peker’i gündeme getirmesiyle bilinirken, Serbestiyet de Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan yanlısı haberler yapan gazeteler arasında yer almasıyla dikkat çekiyor. Vakfın kendi internet sitesinden açıkladığı listede Türkiye'den birçok kuruluş var. On binlerce dolarlık destek alan kurumlar arasında Anadolu Kültür Derneği, Hrant Dink Vakfı, Filmmor Kadın Kooperatifi, 140Journos, Mezopotamya Vakfı, IKSV, Serbestiyet, Hafıza Merkezi, Sivil Sayfalar, Sabancı Üniversitesi, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24, Mekanda Adalet Derneği, Mor Çatı Kadın Derneği, Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi (EDAM) ile TESEV, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV), Yurttaşlık Derneği ve Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA) bulunuyor. NEDİR BU CHREST FOUNDATION Medyascope başta olmak üzere Türkiye’deki kuruluş ve derneklere binlerce dolarlık “hibe” desteği veren söz konusu dernek, Amerika Birleşik Devletleri Irving, Texas'da kurulmuş bir vakıf olmasıyla tanınıyor. Chrest Vakfı, 1999 yılında gazeteci ve yazar Jeff Jensen ve Lou Anne King Jensen tarafından Teksas, Amerika’da kuruldu. Bağışçılık geleneği olan ailelerden gelen Jeff ve Lou Anne Jensen; ABD’de dezavantajlı çocuklar, diyabet araştırmaları ve sosyal girişimler gibi alanlara yönelik mali desteklerine 2001 yılında uluslararası bir boyut katarak Türkiye’deki STK’lara mali ve teknik destek vermeye başladı. Türkiye ile ailece yaptıkları bir seyahat ve Mısır’da katıldığı bir uluslararası toplantı sonucunda tanışan Chrest Vakfı kurucusu ve başkanı Lou Anne King Jensen, vakfın mali desteklerini Türkiye’ye yönlendirme kararını şöyle açıklamaktadır: “Vakfımızın kaynakları sınırlı olduğundan, var olan kaynakları birden çok ülkeye dağıtmak yerine tek ülke üzerinde yoğunlaşmanın daha etkili sonuçlar yaratacağını düşündük. Desteklerimizi tek bir ülkeye yönlendirerek ülkenin dinamiklerini daha iyi anlayabileceğimize, o ülkede yaşayanlarla daha yakın ilişkiler kuracağımıza ve toplum tarafından belirlenen sosyal hedeflere ulaşılmasına daha fazla katkı sağlayacağımıza inanıyoruz.” Yapılan açıklamaya göre Chrest Vakfı Yönetim Kurulu, hibe almaya hak kazanan projeleri, proje bölgelerini yakından tanıyan Türk danışmanlarının desteği ile belirliyor. Hibe alan kuruluşların çalışmaları ve projelerin etkisi ise faaliyet raporları ve finansal raporlarla takip ediliyor. İzleme ve değerlendirme için kullanılan bir diğer yöntem ise, vakıf yetkililerinin yaptığı saha ziyaretleri olarak belirtiliyor. Vakıf tüm bu süreçlerin ardından hibe desteğine karar veriyor.

2 yıl önce

ABC Gazetesi’nin “HES patladı böyle oldu” başlıklı haberi yalanı çıktı

ABC Gazetesi’in 'HES patladı' iddiasının yayılmasının ardından, baraj veya HES'lerde sorun olmadığı felaket yerinden gelen görüntülerle ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarıyla teyit edilmiş oldu. "PATLADIĞI İDDİASI DOĞRU DEĞİL" Sel sularını HES patlamasına bağlayan yayın organlarının doğru haber yapmadığını aktaran Bakan Soylu, "Beklenilenin çok üstünde, tabi mevsim normallerinin de üstünde bu yağmurlar. Bir tek şey söz konusu oldu. Barajlar yukardan patladı geldi diye. Herhangi bir baraj da yok, baraj patlaması da yok. Bu bir yanlış bilgi diyelim. Kulaktan kulağa yayılan bilgiler. Sadece HES'ler var. Zaten su onların üzerinden aşmış geçmiş oldu. Onun için vatandaşımızın bu konuda ki bilgisinin doğru olmadığını ifade etmek istiyorum. Geldiğimizde burada bir korku söz konusuydu. Doğal olarak eğer böyle bir baraj var ve taşacaksa o bilginin yanlış olduğunu iletmek istiyorum." ifadelerini kullandı. "TÜM TEDBİRLERİ ALIYORUZ" Bakan Soylu, "Geçmiş olsun dileklerimiz var. Buradayız. İnşallah buralar normal haline dönene kadar çalışmalarımıza devam edeceğiz. Tüm kurumlarımıza teşekkür ediyorum. Bütün ekipler, büyük bir gayret içerisinde. Allah'a şükür can kaybımız yok. İnşallah gerisini hep birlikte telafi ederiz." dedi.

2 yıl önce

ABD ve Almanya Kuzey Akım 2 boru hattı projesinde anlaştı

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ABD ziyaretinin ardından gelen anlaşma ile ABD ve Almanya, Rusya'nın Kuzey Akım 2 boru hattını siyasi bir koz olarak kullanma girişimine karşı koyma taahhüdünde bulundu. ABD ve Almanya tarafından yapılan ortak açıklamada, "ABD ve Almanya, yaptırımlar ve diğer araçlarla maliyetler yükleyerek Rusya'yı saldırganlığı ve kötü niyetli faaliyetlerinden sorumlu tutma kararlılığında birleşiyor." ifadesi kullanıldı. Rusya'nın enerjiyi bir silah olarak kullanması veya Ukrayna'ya yönelik daha fazla eylemde bulunmaya teşebbüs etmesi halinde Almanya'nın ulusal düzeyde harekete geçeceği belirtilen açıklamada, Rusya'nın enerji sektöründe Avrupa'ya ihracat kapasitesini sınırlamak için yaptırımların uygulanması da dahil Avrupa düzeyinde etkili önlemler için baskı yapılacağı kaydedildi. Açıklamada, söz konusu taahhüdün, Rusya'nın enerjiyi bir silah olarak kullanarak agresif siyasi amaçlara ulaşmak için Kuzey Akım 2 dahil hiçbir boru hattını kötüye kullanmamasını sağlamak için hazırlandığı aktarıldı. Ukrayna ile Orta ve Doğu Avrupa'nın enerji güvenliğinin desteklendiğine işaret edilen açıklamada, ABD ve Almanya'nın Ukrayna'nın enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi için 1 milyar dolarlık bir fonu destekleme taahhüdünde bulunduğu ve ilk olarak Almanya'nın 175 milyon dolarlık hibe sağlayacağı belirtildi. Açıklamada, Almanya'nın özellikle yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanında Ukrayna ile ikili enerji projelerini desteklemeye devam edeceğinin altı çizildi. ABD ve Almanya'nın Üç Deniz İnisiyatifi ile Orta ve Doğu Avrupa'da altyapı bağlantılarıyla enerji güvenliğini güçlendirme çabalarını desteklediği belirtilen açıklamada, Almanya'nın inisiyatif ile olan ilişkisini genişletmeyi taahhüt ettiği ve 2027'ye kadar girişim için 1,7 milyar dolarlık Avrupa Birliği (AB) fonuna katkıda bulunmaya yardımcı olacağı belirtildi. Kuzey Akım 2 projesi nedir? Toplam maliyeti 10 milyar euro civarında olması beklenen Kuzey Akım 2 projesiyle yılda 55 milyar metreküplük Rus gazının Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya sevk edilmesi planlanıyor. ABD, Ukrayna, Polonya ile Baltık ülkelerinin inşasına karşı çıktığı projenin ortakları arasında proje sahibi Gazprom'un yanı sıra Shell, OMV, Engie, Uniper ve Wintershall gibi şirketler yer alıyor. Projeye karşı çıkan ülkeler, Kuzey Akım 2'nin Avrupa ülkelerinin Rusya'ya bağımlılığını artırmaya çalıştığını öne sürüyor. 1 Nisan'da yapılan açıklamada, Rus enerji şirketi Gazprom'un, Kuzey Akım 2 Doğal Gaz Projesi'nin yüzde 95'ine denk gelen 2 bin 339 kilometrelik boru döşeme işini tamamladığı bildirilmişti. ABD yönetimi, mayıs ayında Kuzey Akım 2 boru hattı projesini inşa eden Alman "Nord Stream 2 AG" şirketi ve şirketin CEO'su Mathias Warnig'in projeye yönelik uygulanan yaptırımlardan muaf tutulduğunu açıklamıştı.

2 yıl önce

Gara Şehidi Vedat Kaya'nın babasından Kılıçdaroğlu'na sert tepki

Diyarbakır'da evlat nöbeti tutan aileler Gara Şehidi Vedat Kaya'nın evine bayram ziyaretine geldi. Şehit polis memuru Vedat Kaya'nın babası Şehmus Kaya, ziyaret esnasında Selahattin Demirtaş'ın hakkının ihlal edildiğini iddia eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na tepkisini dile getirdi. Diyarbakır'da evlat nöbeti tutan aileler Gara'da şehit edilen polis memuru Vedat Kaya'nın baba evine bayram ziyaretine geldi. Ziyaret esnasında baba Şehmus Kaya Selahattin Demirtaş'ın hakkının ihlal edildiğini iddia eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki gösterdi. Baba Kaya, çocuklarının hakkını savunmayan Kılıçdaroğlu'na kendi haklarının nerede olduğunu sordu. Bu Kurban Bayramında da şehit ailelerini yalnız bırakmadıklarını kaydeden Süleyman Aydın, "Biz evlat nöbeti turan anne ve babalar olarak sonuna kadar şehit ailelerimizin yanındayız. Şehmus amcamızı ve Emine annemizi yalnız bırakmadık geldik, buraya bayramlaşmaya. Şehit ailelerimizin yanındayız. Çünkü en iyi onlar bizi anlar, bizde onları anlarız. İyi bilsinler ki sonuna kadar HDP ve PKK ile mücadele edeceğiz. İyi bilsinler ki biz şehit aileleri ile biriz ve hepimiz mağduruz" dedi. "Selahattin Demirtaş'ın hak ihlali varsa bunların hakkı nerede?" Herkes teşekkür eden baba Şehmus Kaya ise "Bizi hiç yalnız bırakmıyorlar. Onlarında çocukları evlattır. Sonuçta her ne şekilde bu alçaklar bu çocukları almış ise benim zoruma giden şudur, ana muhalefet partisi başkanı Kılıçdaroğlu diyor ki Selahattin Demirtaş hakkı ihlal ediliyor. Peki bu insanlar 2 seneyi geçti evlat nöbeti tutuyor. Bunların hepsi mi yalan söylüyor? Onun hak ihlali varsa bunun hakkı nerede? Kılıçdaroğlu bunların hakkı nerede? Sen bir evladı okut, büyüt, sonra iki çapulcu gelsin silah zoruyla dağa kaldırsın. O mağaralarda, o bataklığa düşen insanlardan kim kurtuldu ki? Bak 6 sene benim çocuğumu silah zoruyla aldı ve şehit etti. Bizim hakkımız nerede? Bir seferde o kürsüye çık deki, HDP sen bu ailelerin hakkını vereceksin, ya kınayacaksın ya da vereceksin" diye konuştu. "Selahattin Demirtaş bir teröristtir" "Sana Mardin'de oy çıkmaz" diyen Kaya, "Biz ölmedik daha Kılıçdaroğlu. Bizim için hiçbir şey yapmadın. Bir kere olsun sen o kürsüye çıkıp da demedin bunların çocukları polis, asker, diğerleri sivil, çoluk çocuk bunları niye dağa kaldırıyorsun? Bunları niye şehit ediyorsun. Bunu bir kere söyle içimiz biraz rahatlasın. Neymiş, Selahattin Demirtaş hakkı ihlal edilmiş. Hadi oradan ne hakkı? Selahattin Demirtaş bir teröristtir. Biri Kuzey Irak'tan polisimizi, askerimizi şehit ediyor diğeri Trakya'dan bizi şehit ediyor. Son ferdim kalana kadar PKK ve HDP ile mücadele edeceğim. Bu ailelere de elimden ne gelirse yardım edeceğim" şeklinde konuştu.Hiçbir zaman Şehmus Kaya'yı, Şevket Altıntaş'ı ve Cennet Abla'yı unutmayacaklarını dile getiren Celil Bektaş da "Her zaman ölene kadar yanlarındayız. Şehmus Kaya bütün dünyaya başkaldırdı. Değil HDP'ye Amerika'ya İsrail'e başkaldırdı. Biz de onların yanındayız. Bir Vedat gider bin tane Vedat kazanırız. Hepimiz Kürt'üz ama Amerika'nın, İsrail'in kürdü değiliz. Bunlar alçaktır. Bunları alçakça şehit ettiler. Ben buradan HDP'ye sesleniyorum. HDP kendine gelsin. Bizi kullanmasınlar. Beni bir Kürt olarak kullanmasınlar" dedi. Aileler ev ziyaretinin ardından şehit polis memuru Vedat Kaya'nın Selen Şehitliği'nde bulunan kabri ziyaret ederek dua okudu.

2 yıl önce

Türkiye'nin 23 Temmuz koronavirüs tablosu açıklandı: Vaka sayısı yükselişte

Sağlık Bakanlığı, 23 Temmuz corona virüs tablosunu paylaştı. Tabloya göre  son 24 saatte 219 bin 528 Kovid-19 testi yapıldı, 11 bin 94 kişinin testi pozitif çıktı, 60 kişi hayatını kaybetti.  BAKAN KOCA'DAN TEDBİR ÇAĞRISI Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda tedbir çağrısı yaparak, "Yarın bugünden daha iyi olsun istiyorsanız tedbirlere uyun. Aşınızı olun. Verilen emekler milletçe hepimizin emeğidir" ifadelerini kullandı. 22 TEMMUZ KORONAVİRÜS TABLOSU Sağlık Bakanlığı, 22 Temmuz corona virüs tablosundaki test sayısını 214 bin 196 olarak açıklarken, 9 bin 586 vaka tespit edildiğini bildirmişti. Koronavirüsten 52 kişi hayatını kaybetmiş, iyileşen sayısı ise 5 bin 093 olarak açıklanmıştı.

1 2 ... 52 53 54 55 56 57 58 ... 336 337