29 Nisan Pazartesi 2024
1 yıl önce

ABD’nin Gülşen açıklamasına AK Parti’den jet cevap

Şarkıcı Gülşen, Nisan ayında bir konserinde bir arkadaşına “İmam Hatipte okumuş daha önce kendisi sapıklığı oradan geliyor” sözleri sonrası başlatılan soruşturma neticesinde tutuklanarak cezaevine götürülmüştü. ABD’DEN GÜLŞEN AÇIKLAMASI Türkiye’de infial yaratan ve dünya basınının da takip ettiği olayla alakalı olarak ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, “ABD, Türkiye’de ifade özgürlüğünü kısıtlamak için kullanılan adli taciz biçimlerinden endişe duymaktadır. Türkiye’yi ifade özgürlüğüne saygı duymaya ve güvence altına almaya çağırıyoruz” açıklamasında bulundu. AK PARTİ’DEN JET YANIT Bu sözlere Ak Parti’den ilk tepki TBMM AK Parti Grup Başkanvekili Yılmaz Tunç’tan geldi. Sosyal medyadan yaptığı paylaşımda Tunç şunları söyledi: “ABD Dışişleri Bakanlığı’nın İmam – Hatiplerimize yönelik sarfettigi hakaret ve aşağılayıcı ifadelerinden dolayı yargılanan “Sanatçı” ile ilgili endişeliyiz açıklamasında bulunmasını kınıyor ve reddediyorum. İfade özgürlüğü, milletimizin değerlerini aşağılamak, eğitim yuvalarımıza ve orada eğitim görenlere hakaret etmek değildir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Türkiye’de Yargı bağımsızdır. ABD’nin ülkemizde devam eden bir dava ile ilgili açıklama yapması hadsizliktir. Türkiye Cumhuriyeti, Dünya’nın neresinde olursa olsun, her bir vatandaşının hakkını ve özgürlüğünü korumaya muktedir güçlü bir ülkedir.”

1 yıl önce

Abdullah Gül'le ilgili çarpıcı iddia: Bana niye oy vermesinler

TV100'de yayınlanan 'Taksim Meydanı' programında gazeteci Şaban Sevinç 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile CHP'li bir vekilin yaptığı görüşmenin ayrıntılarını paylaştı. Sevinç, "Sayın Abdullah Gül Cumhurbaşkanı adayı olma hevesini kendisini görmeye gidenlere ifade ediyor" dedi. Gül'ün, CHP'li vekiller diyaloğunu anlatan Sevinç şunları söyledi: CHP'li vekil: Efendim sizin adaylığınız da konuşuluyor... Ama bizim partililer size oy vermez, size çok tepkililer. Gül: Niye vermesinler, Tayyip'e mi verecekler? CHP'li vekil: Tayyip'e oy vermezler ama oy kullanmaya gitmezler. Gül: O zaman Tayyip'in devam etmesini istiyorlar. Sevinç, o konuşmada Gül'ün şunları söylediğini iddia etti: "Kemal Bey'inTürkiye'de kazanma şansı yok. Bu ismi konuşulanların hiçbiri olmaz. Bu makam çocuk oyuncağı değil. Beypazarı Belediye Başkanlığı Cumhurbaşkanlığı için referans olmaz. CHP iktidar olsa Türkiye'yi bu kadro ile mi yönetecek?"

1 yıl önce

Temel Karamollaoğlu: Abdullah Gül'ün adaylığı müsbet olur

Altılı masada Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı hala belirsizliğini koruyor. Bir araya geldikleri günden beri 6'lı masadaki siyasi liderlerin her biri ya kendi adayını veya bizzat kendisini aday olarak öne çıkarmayı planlıyor. Böyle olunca, muhalefete oy vermeyi düşünen seçmenin kafası da epey karışmış durumda. Masada yer alan liderlerden biri olan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu gündemde olan bu konuları değerlendirmek üzere TV5'de Mustafa Yılmaz'ın sunduğu Gündem Türkiye'ye konuk oldu. "Abdullah Bey'in adaylığını teklif ettim kabul gördü ancak ittifak sağlanamadı" 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün adaylığına dair konuşma yapan Karamollaoğlu, "Geçen sefer Abdullah Bey'in adaylığını ben teklif etmiştim ve kabul görmüştü. Ancak o günkü şartlar altında önceden Cumhurbaşkanı adayı olduğunu ilan edenler olduğu için başta Meral Hanım olmak üzere, bir ittifak sağlanamadı. Sağlansaydı seçilirmiydi seçilmezmiydi ayrı bir konu." dedi. "Abdullah Bey'in adaylığı müsbettir, düşünülebilir" Gül'ün 6'lı masanın adayı olabileceğini belirten Karamollaoğlu, "Bugün Abdullah Bey'in böyle bir intibah doğuracak adımlar atması, bence menfii değil müsbet bir şeydir, düşünülür. Abdullah Bey'in de bir tecrübesi var. Bu konudaki tavrı da net. Geçen sefer "İttifak olursa aday olabilirim" demişti. Adaylığı konusu da gündeme gelebilir, bunu garipsemem." ifadedelerini kullandı.

1 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: PKK ve YPG'nin patenti ABD'dedir onlar olmasa böyle bir terör örgütü olmaz

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarından satır başlıkları; Son 3 yılda Amerikan senatosu PKK/PYD'ye 2 milyar dolar yardım yapmıştır. HDP, PKK ile beraber ABD'nin uşağıdır. Güvenliğimiz olmasa, geceleyin bir yerden bir yere gitme ihtimalimiz olabilir mi? ABD, PKK/PYD'nin güvenliğini sağlamazsa yarım metre adım atamaz. ABD olmasa PKK/PYD olmazdı. PKK ve PYD'nin patenti Amerika'dır, onların uşağıdır. Bizim ABD'ye ihtiyacımız yok. Bizi zayıflatmak için her türlü senaryoyu uyguluyorlar. "TERÖR ÖRGÜTÜ YAKIN ZAMANDA TÜRKİYE'DE BİTECEK" Terör örgütü yakın zamanda Türkiye'de bitecek ama sadece o bize yetmez. Etrafımızdaki coğrafyadan söküp atmalıyız. ABD'yi söküp atmalıyız. Açık söylüyorum lafın arkası ve önü yok. Alevi, Sunni, Kürt, Türk... Onun için bizi birbirimize düşürmeye çalıştılar. Bizi birbirimize yabancılaştırmaya çalıştırdılar. Ne olursunuz... Bu anneler, bu babalar ne diyorsa ben emirlerine amade oldum. Cumhurbaşkanımız zihnen, kalben gönül olarak bize talimatlandırdı. Bu eylemi, bu duruşu kirletmeye çalışıyorlar. Bu millet sıkı durmaktadır, sıkı durmaya da devam etmektedir. Allah razı olsun. Biz içimizde göz yaşımızı dökelim ama artık anneler ağlamasınlar. Elimizden geleni yapıyoruz. Tek tek çocuklarıyla buluşmalarını istiyoruz. Ben öncelikle her birinize minnetlerimizi, şükranlarımızı ifade ediyorum.

1 yıl önce

ABD basını: Türkiye'yi yanımıza çekmeliyiz

Ukrayna savaşında denge siyaseti izleyen Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında yürütülen barış görüşmelerine ve kritik tahıl anlaşmasına aracılık etmesi nedeniyle tüm dünyanın takdirini toplamaya devam ediyor. ABD'li gazete The Hill, ise Türkiye'nin bu süreçte imza attığı diplomasi zaferlere ilişkin dikkat çeken bir analiz yazısı yayımladı. ABD basını, Türkiye'nin "Batı kanadına döndürülmesi gerektiğini" yazdı. "TÜRKİYE'Yİ YANIMIZA ÇEKMELİYİZ" "ABD ile Rusya arasındaki savaşta Türkiye'nin suyuna gitmek" başlıklı yazıda, "Ukrayna savaşına rağmen, Rus-Türk ekonomik bağlarının derinleştiğine dair son açıklamalar, ABD'yi Rusya'nın daha geniş stratejisini hesaba katmaya zorluyor." denildi. 2000'lerin sonlarından bu yana Kremlin'in, Doğu Akdeniz ve Karadeniz'deki stratejik hedefinin, "Türkiye'yi NATO'dan çıkarıp, kendi yanına çekmek olduğu" savunuldu. "BATI KANADINA DÖNDÜRÜLMELİ" Beyaz Saray'ın, artık jeopolitiğin gerçeklerini görmezden gelemeyeceği belirtilerek, "Türkiye, Batı kanadına döndürülmeli. ABD, Türkiye'nin uyumunu sağlamak için gerekli olumlu ve olumsuz teşvikleri uygulamalı" ifadeleri kullanıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna savaşı sonrası yaptığı açıklamada, "Gerek Rusya gerek Ukrayna'yla ilgili denge politikası güdüyoruz. Bu politikada ne Sayın Putin ile ne Zelenski ile bağları koparıp atmaya asla niyetim yok." demişti. "RUSYA İÇİN ÖLÜMCÜL VE TARİHİ BİR TEHDİT" Washington yönetiminin, Rusya'nın yeniden yönelim için yarattığı teşvikleri ortadan kaldırmak ve Ukrayna'yı Kırım'ın kurtuluşunda desteklemek üzere jeopolitik durumu değiştirmesi gerektiği vurgulandı. Moskova'nın, Ankara'yı siyasi-stratejik yönelimini tersine çevirme arzusunun nedeni, "NATO'nun sağlam bir üyesi olan Türkiye, Rusya için ölümcül ve tarihi bir tehdit." şeklinde açıklandı. 'DOĞU AKDENİZ' HEDEFİ Öte yandan aynı yazıda, Rusya'nın "Türkiye'yi Batı'dan ayırmayı ve böylece Doğu Akdeniz'e bir deniz yolu açmayı umduğu" anlatıldı.

1 yıl önce

Teröriste rahmet dileyen, Türk askerinin abdestinden rahatsız olan Şirin Pazyın kimdir?

İşte Metin Özer’in “İbrani Şirin Payzın'ın komünist teyzesi” başlıklı yazısı; “İBRANİ ŞİRİN PAYZIN’IN KOMÜNİST TEYZESİ…
Türkiye’de bir grup var.
Malum gazetelerin köşe başlarına kurulmuşlar, fırsat kollar.
“Allah” dediğinde zıplar, “Din” dediğinde hoplarlar.
Topluca feryat edip, “Laiklik elden gidiyor” diye tepinirler.
Bunlara verilen görev bu.
Hep aynı tipler.
Geçenlerde bunun bir örneğini gördük.
İçişleri Bakanı Soylu, mezun olan subay ve astsubaylara konuşma yaparken; “Görevinize Allah rızası için abdestli çıkın. Ayet-el Kürsi okuyun" deyip, Askerlerimizi koruyacak formülü söyledi.
“Allah” lafzını duyan eski Türkiye artıklarının tüyleri diken diken oldu.
Onlardan birisi olan Şirin Payzın, “Bu nasıl olabilir. Soylu Türkiye’nin laik bir ülke olduğunu unutmuş.” Diye höykürdü.
Arkasından da bir gözdağı verdi; Sen önce oğlunla, şirketinle ilgili iddialara cevap ver.
Vay canına!
Müslüman bir ülkede; Peygamber ocağı Orduda, duaya bile tahammülleri yok.
Adı Şirin, Soyadı Payzın…
Dıştan bakınca senin benim gibi bir Türk ve Müslüman.
Tabi yersen…
Hanımefendi gerçekte ne Türk ne de Müslüman.
O bir İbrani… Ancak açık açık “Ben Yahudi’yim” demiyor.
Suret-i haktan görünüp;  milletin dinine ve imanına saldırıyor.
Bunlar utanmadan herkese dürüstlük dersi vermeye kalkar.
En büyük sahtekâr; gerçek dinini ve milliyetini saklayandır.
Sahtekârlık bunların geninde var… Babaları da dedeleri de böyleydi.
Şirin Hanım, “Bakanın İslami sözleri, bir Yahudi olarak beni rahatsız etti” dese, sorun olmayacak.
Biz de “Elbette, bir Yahudi İslami tavsiyelerden rahatsız olur” deyip kendisini ciddiye almayacağız.
Ama o öyle yapmıyor.
Bir Türk ve Müslüman bakanın İslami söylemlerinden rahatsız oluyor imajı veriyor.
Zaten sıkıntı da sorun da burada.
Bunlar bizden gözüküp, bizi içeriden vurmaya kalkıyor.
Şirin Payzın Türkiye’deki Yahudilerin çıkardığı Şalom Dergisine şöyle dedi;
- “Kazan Tatar’ı olan dedem, Bolşevik İhtilali sırasında Rusya’yı bırakarak tek başına Türkiye’ye geliyor. Ve önce İstanbul’da, ardından da Ankara’da sıfırdan yeni bir hayat kuruyor.”
Şu sözlerine bakınca, Şirin’i Kırım Türk’ü sanıyorsun.
Sözüne dikkat edin, “Türk’üm” demiyor ‘Kazan Tatar’ı diyor.
Peki, Kim bu Kazan Tatarları?
‘Kırım’ denildiğinde, biz Kırım Tatarlarını anlıyoruz, ama orada üç ayrı millet ve 3 ayrı halk var.
Bir tanesi Kırımskiye Tatarı yani Kırım Türkleri, ikincisi Karainler, üçüncüsü de Kırımçaklar.
Kırımçaklar; Türk dili konuşan ve Kırım'da yaşayan Rabbânî Yahudilerdir. Kırım Karayları ile birlikte yaşamışlardır.
19. Yüzyılda diğer Yahudilerden farklı olduklarını belirtmek amacıyla onlara, “Kırımçak” ismi verildi.  Daha önce kendilerine, "İsrail'in çocukları" manasına gelen “Srel Balaları” deniyordu.
Kırım Tatarları Kırımçaklara, ‘zuluflı çufutlar’ (favorili Yahudiler) ve Karaylara, ‘zulufsız çufutlar’ (favorisiz Yahudiler) diye hitap ederlerdi.
Kırımçaklar, net olarak Yahudi kabul edilir.
Karainler yani Karaylar, Karay inancı veya mezhebindendir. Karayiler Yahudiliğin bir koludur. İbraniler “Karaim” der; Batılılar, “Karaibler”, orada yaşayanlar, Türkler ve Ruslar ise “Karaim” derler.
Kırım Tatarlarının veya Kırımlı dediklerimizin önemli bir bölümü Karaim’dir. Bunlara ya “Karia” deriz veyahut “Karia Türkleri” deriz.
Şimdiki Başkanları Vladimir Örmeli ‘dir. Dini liderleri Davut Yel olup, Kiev'de ikamet etmektedir.
Bunlar “kara” sözcüğünden gelirler. “Kara” İbranicede “okumak” demektir. Bunlardan bildiğimiz bir kişi var, o da Refik Halit Karay’dır.
Kırım Tatarları ya da Kırımlılar, Karadeniz'in kuzeyindeki Kırım yarımadası olan Türk halkıdır…
1783'te Kırım Hanlığı ‘nın Rusya tarafından ilhak edilmesiyle birlikte Osmanlı Devleti'ne zorunlu göçe tabi tutulup kendi vatanlarında azınlığa düştüler.
SSCB'nin yıkılmasıyla sürüldükleri topraklardan Kırım'a geri dönen halk, Ukrayna'nın ana Müslüman topluluğunu oluşturdu.
Kırım’ı işgal eden Putin, şimdi bunları tekrar kendine bağlamaya çalışıyor.
AK Parti’nin hükümete getirip meşhur ettiği üç tane Kırımlı var. Ali Babacan, Cemil Çiçek ve Ahmet Davutoğlu.
Bunların; ‘Kırımçak’ mı, ‘Karay’ mı veya ‘Kırım Tatar’ı mı olduğunu sonraya bırakalım.
Davutoğlu ve Babacan’ın Erdoğan’ı devirmek için aynı anda harekete geçip, eş zamanlı partiler kurmasının sebebini siz zaten anlamışsınızdır.
Gelelim meselemize…
İşte bu Karay Yahudilerinden birisi de bizim Şirin Payzın Hanım.(Kırımçak olduğu da iddia ediliyor)
Şirin Payzın Şalom dergisine akrabalarıyla ilgili şöyle dedi; “Hem anne tarafında, hem de baba tarafında siyasetçiler var, üstelik epeyce karışık. Hem CHP’li var,  hem de İşçi Partili var. Büyük teyzem Behice Boran. Kısacası siyasetin içinde, siyasetle pekişmiş bir aileyiz.”
Bizim Şirin’cik meğer azılı komünist Behice Boran’ın yeğeniymiş.
Bugüne kadar hiç bahsetmedi. İlginç değil mi?
Kim bu Behice Boran?
Sabetayların ünlü okulu Robert Kolej'inde okumuş,  Amerikan Michigan Üniversitesi’nde özel bursla yetiştirilmiş bir azılı Komünist (Tabi yersen)…
Amerika’da yetiştirilen Behice Boran, Türkiye’de Komünist görüşlü Türkiye İşçi Partisi’nin genel başkanlığına kadar yükseldi.
1981'de vatandaşlıktan çıkarıldı. Yurt dışında iken TKP (Türkiye Komünist Partisi)  ile TİP'in (Türkiye İşçi Partisi) birleşme kararı aldıklarını duyurdu ve iki gün sonra da öldü.
Cenazesi, çoğu Sabetay’ın gömüldüğü Zincirlikuyu Mezarlığına defnedildi.
Ecevit de Robert Kolej'inden mezun olup Rockefeller Vakfı'nın bursu ile ABD'ye gitmişti.
Güzel ülkemin Sosyalist ve Komünistleri de Amerikan patentli…
Şirin Payzın’ın İbraniliği nasıl ortaya çıktı?
Türkiye’deki Sabetaylarla ilgili geniş araştırmaları bulunan Yazar Yalçın Küçük şöyle yazdı;
- Türkiye'de üç kadın bilirim. Halide Edip Adıvar, Sabiha Sertel ve Behice Boran. Üçü de İbrani.
Behice Boran’ın yeğeni olan bizim Şirin’cik meğerse yıllardır İbrani olduğunu saklamış.
Türk ve Müslüman ayakları yapıp; dinimize, imanımıza ve milletimize saldırdı.
Şirin Payzın, ne zaman dürüst olup gerçek kimliğini açıklayacaksın?
Şirin’in sakladığı tek sırrı, kökeni ve teyzesi değil elbette… 
Bir de babası meselesi var.
Payzın babasıyla alakalı şöyle demiş;
- Babam da gazeteciydi, ama TRT’nin kuruluşundan sonra, yani 70’li yıllardan sonra TRT’de çeşitli kademelerde çalışmaya başladı. En son Dış Haberler Müdürü’ydü. Ekranlarda pek görünmedi.
Şirin hanım, bir kez de doğru söylesen!
Baban Nizam Payzın gerçek bir yalan makinasıydı.
Söylediğin gibi TRT’de değil, Cumhuriyet Gazetesi ve Hürriyet gazetelerinde çalışmıştı.
Baban, yalan haber yapmaktan yargılanmış bir gazeteciydi.
Şirin Payzın, senin baban demokrasiyi yıkan Başbakanı asan askeri darbecilere övgüler dizen birisiydi.
Menderes aleyhine Yalan ve uydurma haber yapan Nizam Payzın, 27 Mayıs darbesinden sonra cuntacıların özel olarak seçtiği tetikçi bir gazeteciydi.
Nizam Payzın; 1 Haziran 1960 tarihli Hürriyet gazetesinde, “27 Mayıs Cuma Sabahı her şey halloldu ve Türk Milleti İçin Yeni Bir Devir Başladı” başlıklı haberde, darbecileri yere göğe sığdıramadı.
Nizam Payzın’ın, Menderes’e olan düşmanlığının sebebi, ezanın tekrar Arapçaya döndürülmesiydi.
Nizam Payzın, gazetecilik hayatı boyunca CIA elemanı olarak tarif edildi.
Tıpkı baban gibi yalan haber yapmaktan sana da dava açıldı.
Sen de tıpkı baban gibi bu milletin dinine ve imanına düşman oldunuz.
İslamiyet’e düşmanlık sizin ailenizin geninde var.
Boş yere şirin görünmeye çalışma.
Teyzen Behice Boran’ın izinden gidip, PKK’lılara övgüler dizdin.
PKK’lı teröristleri aklamak için Kandil’e gidip hatıra fotoğrafları çektirdin ve hakkında terör örgütü propagandası yapma suçundan dava açıldı.
Mehmetçikle çatışmada öldürülen PKK’lı teröriste rahmet diledin.
Sıkışınca taktığınız Laiklik ve Kemalist maskeniz düştü, İbranilik yüzünüz ortaya çıktı.
Baban, Rahmetli Menderes’e ve millete çok çektirdi.
Sen ve senin soyun;  Erdoğan’a ve bu millete çektiremeyeceksiniz.
Payzın; Farsça ayağına pranga vurulmuş kimse demek.
Dedesi bu soy ismini alırken ‘Müslümanlar arasında esir haldeyiz” sinyali verdi.
Emin ol; biz ne seni ne de senin gibi dönmemiş dönmeleri zorla tutmuyoruz.
Eskiden bir devletiniz yoktu. Şimdi İsrail gibi bir devletiniz var.
Biz sizden memnun değiliz, siz de bizden memnun değilsiniz.
Bu durumda ayağındaki prangayı çözüp, İsrail’in dibine kadar yolunuz var.
Defolup gidin ülkemden, biz de kurtulalım siz de kurtulun!..
Yolun açık, bahtın kapalı olsun Şirin’cik…”

1 yıl önce

Aaa ne tesadüf!… Kraliçe’nin majesteleri Abdullah Gül, Kraliçe'nin öldüğü gün Londra’da…

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in ölümü dünya basınında geniş bir yer uyandırdı. Sosyal medya ve dünya basını İngiltere'yi yakından takip ederken, Abdullah Gül'ün Elizabeth'in öldüğü gün Londra'da bulunması dikkat çekti. https://twitter.com/cbabdullahgul/status/1567892047104811008?s=21&t=x4RzMUhI9vltePQOOy_evA SARAY'DA YEMEK VERİLMİŞTİ İngiltere Kraliçesi 2'inci Elizabeth, Abdullah Gül onuruna Buckingham Sarayı'nda yemek vermişti. Ahmet Davutoğlu'nun da bulunduğu davette Abdullah Gül frak giymişti.  KADEH TOKUŞTURMA FOTOĞRAFI GÜNDEM OLMUŞTU Ahmet Davutoğlu ile İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in kadeh tokuşturduğu fotoğraflar gündemde olay olmuştu.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bunlara kalsa 'Abdullah Öcalan’ı da bir KHK kararıyla bırakacağım' derler. Demirtaş için de derler."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan ziyareti dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa'da kış aylarında beklenen enerji krizine ilişkin "Avrupa öyle zannedildiği gibi rahat değil, huzurlu değil. Bu çok farklı bir yere gidiyor. Böyle bir durum var. Hamdolsun bizim şimdilik böyle bir sıkıntımız yok" dedi. Erdoğan, Yunanistan'a yönelik sözlerine ilişkin ise "Onların anlayacağı dil neyse biz parantez açarak o dille konuşuyoruz. Anlıyorum ki onlar da anlıyor" ifadelerini kullandı.

1 2 ... 46 47 48 49 50 51 52 ... 87 88