29 Nisan Pazartesi 2024
2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Birçok sıkıntılardan geçtik ve geçiyoruz ama dünyada hiç kimseyi yalnız bırakmadık

 İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hak-İş Konfederasyonu tarafından düzenlenen afetle mücadelede çalışanlara yetkinlik kazandırılması, HAK Arama ve Kurtarma-Umut timi kurulması projesi kapanış programına katıldı. Türkiye'nin afet yönetiminde 20. yüzyılın içerisinde yaşadıklarının herkese büyük bir ders olduğunu vurgulayan Soylu, "21. yüzyılın başından itibaren her alanda ortaya koyduğumuz gelişme, aldığımız dersler, tecrübeler ve yakaladığımız istikrarla birlikte devletimizin gücünün artması, gerçekleştirdiğimiz büyük altyapı hamleleri ve pek çok alanda olduğu gibi afet yönetiminde de doğal olarak olumlu yansımıştır." diye konuştu. Soylu, son iki yılda yaşanan afetlerden tedbirler alınması ve ortaya çıkan tabloda el ele verilmesi gerektiğini belirterek "Elbette ki bu tabloyu seyretmedik, Türkiye pek çok küresel güvenlik meselesini yönetirken bir yandan kendi içindeki güvenlik sorunlarını birlikte afet meselesi yönetmek üzerine ciddi bir kapasite üretmiştir." ifadelerini kullandı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) afetlerde çatı kurum haline getirilmesinin önemine dikkati çeken Soylu, "AFAD'ın kuruluşu ile birlikte Türkiye'de afet yönetiminde temel bir strateji üretildi. Bir yandan kurumsal kapasite geliştirildi bir yandan da afet yönetimini, afet öncesi hazırlık, afet anı müdahale ve afet sonrası iyileştirme süreçleri olarak üç aşamada ele alındı. Bu anlayışa yönelik stratejik planlar üretildi, bugün Türkiye'nin bir afet müdahale planı var ve uygulanıyor." şeklinde konuştu. Bakan Soylu, tüm vatandaşlara afet acil mobil uygulamasını cep telefonlarını indirmeleri yönünde çağrıda bulundu. 2021'in afetlere yönelik eğitim yılı ilan edildiğini ve 81 il valisi, 1283 mülki idare amiri, muhtarlar, çarşı ve mahalle bekçileri, güvenlik korucuları, özel güvenlik görevlileri ve toplam 410 bin gönüllüye afet eğitimi verildiğini aktaran Soylu, "Tüm kurumlarımızla tüm sivil toplum örgütlerimizle 360 derecelik bir eğitim dönemini 2021 yılında Allah'a hamdolsun, pandemi ve salgın varken bu meseleleri hiç aksatmadan bu noktaya kadar getirebilme fırsatını elde ettik." dedi. Soylu, Türkiye'nin afet yönetiminin sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumları ile tam bir koordinasyon ve uyum içerisinde olduğunu kaydetti. "Bizi hayal kırıklığına uğrattı" Muğla'daki orman yangınlarına ilişkin Soylu, şunları söyledi: "Antalya'da o kadar yaşamadım ama Muğla'da çok yaşadım ve çok karşılaştım. Arama kurtarmadan çok arama kurtarmayı engellemeye çalışan insanlar gördüm, bunu siyasallaştırmaya çalışan insanlar gördüm, oradan siyaset çıkarmaya çalışan insanlar gördüm. Hep birlikte canhıraş yangını söndürmeye çalışırken, ormancılarımız yangını söndürebilmek için hayatlarını feda etme ve fedai can etme konusunda en ufak bir tereddüt yaşamazken, yangının ortasına kendini atarken, felaketin daha büyümesini engellemek için elinden gelen bütün gayreti ortaya koymaya çalışırken hala orada siyasi rant elde etmeye çalışanları, hala orada yangının etrafında dolaşıp yangını söndürmek için çaba sarf etmeye çalışanlara hakaret etmeyi kendileri adına bir kazanım olarak görenler, ifade etmem gerek ki orada bizi hayal kırıklığına uğrattı." "Kimseyi yalnız bırakmadık" Soylu, Türkiye'nin son 4 yılda dünyada en çok yardım yapan ve en çok elini uzatan ülkelerden olduğunu vurgulayarak "Kimseyi yalnız bırakmadık, birçok felaketlerden geçtik, birçok sıkıntılardan geçtik ve geçiyoruz ama dünyada hiç kimseyi yalnız bırakmadık." ifadelerini kullandı. 2021'de 20 bin 135 kalıcı konutu tamamladıklarını belirten Soylu, "Bunlar sadece son 2 yıldaki afetlerde, 38 bin konutunda inşaatı devam ediyor." dedi. "Çok başarılı bir operasyon gerçekleşti" Eren kış operasyonları kapsamında, Mardin'de gerçekleştirilen operasyona ilişkin bilgi veren Soylu, "Dün bir operasyon yapmıştık, bugün de arkadaşlar mağaraya girdiler 6 tane daha sarı torba aldılar. Mardin Bagok'taydı çok başarılı bir operasyon gerçekleşti, uzun zamandır Tunceli'de yaptığımız gibi ve kış üstlenme bölgelerinde de mağaraya girince rahat olacaklarını zannediyorlar ama ülkemizin ve devletimizin geldiği noktayı unutuyorlar." Bakan Soylu, HAK Arama ve Kurtarma-Umut timinde yer alan 120 kişiye AFAD tarafından hafif arama ve kurtarma eğitimlerinin verildiğini belirterek "Bizim şu anda bir arama kurtarma birliğimiz de Hak-İş bünyesinde var." diye konuştu. AFAD tarafından HAK Arama ve Kurtarma-Umut timine malzeme desteği sağlanacağını aktaran Soylu, bir arama ve kurtarma aracının da AFAD tarafından kendilerine verileceğini kaydetti. Programa, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Yunus Sezer, Hak-İş Konfederasyonu Başkanı Mahmut Arslan, Hak-İş Genel Sekreteri Eda Güner ile konfederasyona bağlı sendikaların yöneticileri katıldı.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Frontex yüzyılımızın kara kurumudur ve kollarına siyah bant takmak zorunda olan bir kurumdur

Soylu, 'Frontex yüzyılımızın kara kurumudur ve kollarına siyah bant takmak zorunda olan bir kurumdur. Hayatları boyunca bunun sorumluluğunu üzerlerinde hissedeceklerdir. Temiz bir kurum değildir. Avrupa medeniyeti ve Avrupa, bu kurumun hesabını verecektir.' dedi. Soylu, Sahil Güvenlik Komutanlığındaki 2021 Yılı Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, dünyanın gördüğü gerçek ve klasik anlamdaki son imparatorluğun bakiyesi olan bir ülke olduğunu belirtti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının Cumhuriyet'i bu birikim ve kültürün üzerine yeni bir vizyon, büyük bir emek ve fedakarlıkla kurduklarını dile getiren Soylu, "Bu birikim ve sorumluluğun gereği olarak, tarihin bu millete biçtiği rolün, bu coğrafyada ayakta kalabilmenin bir gereği olarak her meseleyi büyük düşünmekle, her meseleye sınırlarımızı aşan bir vizyonla bakmak durumundayız. Aksi takdirde bedel ödemekle karşı karşıya kalıyoruz." diye konuştu. Soylu, kendilerine çizilen sınırlara hapsolmuş, ideal yoksunu, korkak, ürkek bir politikayla bu coğrafyada ayakta kalınamayacağına dikkati çekti. Doğuda, istikrarsızlık üreten birden fazla nokta bulunduğunu dile getiren Soylu, Suriye-Irak hattı, Afganistan, Pakistan-İran, aynı yoğunlukta olmasa bile göç üretmesi açısından Orta Asya'daki ülkeler ile Afrika'nın bu alanlardan olduğunu aktardı. Bunların hepsini aynı botun içinde yakalayanların ve bu istikrarsızlığın ne ürettiğini en iyi bilenlerin Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli olduğunu ifade eden Soylu, "Bildiğimiz ve gördüğümüz bir şey daha var ki o da şudur: Eğer önümüzdeki birkaç yıl içinde, bu ülkelerin her birinin başına, aynı anda birer tane Recep Tayyip Erdoğan gelmeyecekse yakın bir gelecekte bu istikrarsızlık ve getirdiği sorunlar bitecek gibi değildir. Ya da Batı'nın başına, tüm bu istikrarsızlık politikalarını unutturacak, vazgeçirecek büyük bir felaket gelmezse yine bu akış bitecek değildir." şeklinde konuştu. Yerin altında Doğu'nun zengin, Batı'nın ise fakir; yerin üstünde de Batı'nın zengin, Doğu'nun ise fakir olduğunu dile getiren Soylu, şöyle devam etti: "ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi tarafından yayınlanan bir rapora göre, Kıbrıs, Lübnan, Suriye ve İsrail arasında kalan Levant Havzası'nda 3,45 trilyon metreküp doğal gaz ve 1,7 milyar varil petrol var. Nil Deltası Havzası'nda ise 6,3 trilyon metreküp doğal gaz ve 6 milyar varil sıvı doğal gaz var. Yani toplamda Doğu Akdeniz'de 30 milyar varil petrole eşdeğer hidrokarbon kaynağı var. Batı'nın bu enerjiye olan ihtiyacı ve bağımlılığı, Doğu'ya saldırmasına ve Doğu'da istikrarsızlığa yol açıyor. İstikrarsızlığın kaynağının temelinde de esas itibarıyla Batı'nın hem kendi sorunlarını doğuya yıkma talebi hem de Doğu'yu istikrarsızlaştırarak yeni bir sömürge anlayışını ortaya koyma süreci var. Yerin üstünde ise batılı ülkelerdeki refah seviyesi, Doğu'dan çok yüksek olduğu için, Doğu'daki istikrarsızlık ve çatışmadan kaçanlar batıya yöneliyor." "ANADOLU'NUN ÇEVRESİNDEN BİR TÜRLÜ KOPAMIYOR" Bakan Soylu, yer altıyla yer üstündeki bu Doğu-Batı dengesizliğinin bir istikrarsızlık ve göç paradoksu oluşturduğunu aktararak şunları söyledi: "Bütün problemimiz bu dengeyle bitiyor mu? Ne yazık ki hayır. Afganistan'dan çekilen, güneyimizden kısmen çekilen veya çekilmiş gibi yapan ABD, şimdi Balkanlara ve özellikle Karadeniz'in batısına yerleşmeye çalışıyor. Yani Anadolu'nun çevresinden bir türlü kopamıyor. Bunun bize ve bölge ülkelerine nasıl bir maliyet getireceğini, burada kimin hangi adımları atacağını, dengelerin nasıl değişeceğini, burada fiili olarak ne tür çatışmaların yaşanacağını, diplomasinin ne oranda çözüm üretebileceğini henüz net olarak bilebiliyor değiliz." Yaklaşık 10 gün önce Yunanistan Sahil Güvenlik Komutanlığı ve ABD Sahil Güvenlik Komutanlığı arasında iş birliği anlaşması yapıldığını belirten Soylu, "Büyük ihtimalle Yunanistan'ın fakirliğini ve Türkiye fobisini sömürüp, istediklerini yaptıracaklar ve orada uzun bir süre kalacaklar. Barbaros Hayrettin Paşa, 'Denizlere hakim olan, dünyaya hakim olur.' diyeli yaklaşık 500 yıl geçti ama ifadesi hala doğrudur." dedi. Özellikle "verimli hilal"in tam ortasında yer alan Doğu Akdeniz'in, enerji kaynakları bakımından tüm dünyanın iştahını kabartan ilgili ilgisiz bütün büyük ülkelerin hak iddia eder hale geldiği yeni bir siyaset alanına dönüştüğüne dikkati çeken Soylu, bunun yanı sıra Kıbrıs Adası'nın, tam bir uçak gemisi konumuyla tarih boyunca var olan cazibesini 21. yüzyılda daha yüksek bir noktaya yükselttiğini vurguladı. Bölgeye sınırı olmamasına rağmen ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkeler Doğu Akdeniz'de var olmaya çalışırken Türkiye'nin bu denkleme dahil olma yönündeki çabalarına, "Ne işiniz var orada?" şeklinde ülke içinden gelen itirazların, anlaşılmaz ve üzücü olduğunu ifade etti. Soylu, "Nokta atışı mı dersiniz, kısmet mi dersiniz bilemiyorum ama böyle bir hikayenin tam ortasındaki ülkede, tüm bu olan bitenin cereyan ettiği denizlerde alabildiğine sorumluluk sahibiyiz." dedi. "DENİZCİ YETİŞTİRMEK KOLAY BİR İŞ DEĞİL" Denizci yetiştirmenin kolay bir iş olmadığını, özellikle de 15 Temmuz'dan ağır bir tahribat yemiş bir kurumda bunu yapmanın hiç kolay olmadığını dile getiren Soylu, "Sizlerin gayretiyle beraber, hep birlikte bunu başardık. Hiç şikayetlenmeden, büyük bir fedakarlıkla, görev bilinciyle, bu kurumun ve bu ülkenin denizciliğinin tarihine yakışır şekilde, bu sorumluluğun gereğini yerine getirdiğiniz için, garip gurebaya umut olduğunuz için, denizlerden can kurtardığınız için, uyuşturucu yakaladığınız için, kaçırılmak istenen tarihi eserlerimizi yakaladığınız için, denizlerimiz mavi kalsın diye uğraştığınız için, balıkçılığımızın geleceğini kaçak avcılardan koruduğunuz için, afetlerde, arama kurtarma çalışmalarında vatandaşımıza elinizi uzattığınız için her birinize minnet ve şükranlarımı ifade etmek isterim." diye konuştu. Sahil Güvenlik Komutanlığının gelecek 25 yıllık perspektifinde, iş yükünün hafifleyeceği değil, artacağının görüldüğünü anımsatan Soylu, şunları kaydetti: "Bu kurumun kapasitesini, belki birkaç kat arttırmak zorunda kalacağımız bir vizyona şimdiden sahip olmamız lazım. Birilerinin Türkiye Sahil Güvenlik vizyonu, kıyılarda balık tutmanın ötesine geçmeyebilir. Ancak bu bizim işimiz ve işimizle ilgili geleceği açıkça görüyoruz. Türkiye, son yıllarda güvenlik alanında attığı hiçbir adımda, ürettiği hiçbir söylemde, denizler dahil, kof kabadayılık yapıyor değildir. Bugün büyük hedeflere yürürken sonuç alabiliyorsak, sözümüzü dinletebiliyor, tezlerimizi hayata geçirebiliyorsak, her sözümüzün altını, 21. yüzyılda yükselttiğimiz gücümüzle doldurabildiğimiz içindir." Soylu, Sahil Güvenlik Komutanlığındaki 2021 Yılı Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, son yıllarda güvenlik alanında önemli adımlar attığını belirterek bu gelişimin, Sahil Güvenlik Komutanlığına da önemli yansımaları olduğunu dile getirdi. Sahil Güvenlik Komutanlığının personel sayısının 15 Temmuz 2016'dan bu yana yüzde 55 arttığını ifade eden Soylu, 2016'da yüzde 71 olan profesyonelleşme oranının ise yüzde 100'e ulaştığını bildirdi. Süleyman Soylu, teknik kapasitenin artırıldığını, Sahil Güvenlik Gözetleme Radar Sistemi Projesi'nin devam ettiğini anlattı. Sahil güvenlik görevi icra edilirken teknolojiden, sahil güvenlik radar sisteminden, yeni botlardan ve yetkinliklerden istifade edilmek zorunda olunduğunu vurgulayan Soylu, 14 sahil gözetleme istasyonunun kurulumunun tamamlandığını aktardı. Bakan Soylu, 107 kontrol botunun 2022'de envantere girmesinin hedeflendiğini, denizlerin her tarafında görev alacak bu botların güce güç katacağını ifade etti. Boş söz söylemediklerinin altını çizen Soylu, Türk Sahil Güvenlik Teşkilatının yüksek bir kapasitesinin olduğunu dile getirdi. "FRONTEX BU DÜNYADAN ELİNİ AYAĞINI ÇEKMELİDİR" İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Önümüzdeki en önemli mesele, elbette ki düzensiz göçle mücadeledir ve burada özellikle Yunanistan tarafından yapılan geri itmeler hem ciddi bir sorundur hem de bütün dünyanın gözünün içine baka baka insanlık suçudur. Yunanistan unsurları, sınırlarına ulaşan düzensiz göçmenlerin yüzde 83'ünü geri itmektedir." diye konuştu. Bakan Soylu, geri itmeler nedeniyle geçen yıl 2 can kaybı ve 3 de kayıp vakası yaşandığını hatırlatarak 2021'de ise bu nedenle 8 can kaybının yaşandığını anlattı. Frontex'in de uluslararası hukuku hiçe sayarak bu suça ortak olduğunu söyleyen Süleyman Soylu, şöyle devam etti: "Frontex yüzyılımızın kara kurumudur ve kollarına siyah bant takmak zorunda olan bir kurumdur. Hayatları boyunca bunun sorumluluğunu üzerlerinde hissedeceklerdir. Temiz bir kurum değildir. Avrupa medeniyeti ve Avrupa, bu kurumun hesabını verecektir. Dünyanın en kirli kurumu Frontex'tir. Avrupa bu kurumdan vazgeçmelidir. Yargılamalarını yapmaktadırlar, bu yargılamaların sonunda Frontex kurumu mahkum olmalıdır ve elini ayağını dünyadan çekmelidir. 21'inci yüzyıldaki Avrupa'nın hakikaten kara zihniyetinin en önemli temsilcisi Frontex kurumudur. Bu utanç bunlara yeter ama anlarlar mı, elbette anlamazlar." Soylu, 28 Şubat 2020-21 Aralık 2021 arasında, geri itme sebebiyle toplam 1430 göçmen olayının kaydedildiğini, bu olaylarda 42 bin 879 göçmenin ölümden kurtarıldığını bildirdi. Geri itme olaylarının iyi takip edilmesini isteyen belirten Soylu, Frontex'e, Yunanistan'a ve Avrupa'ya dersinin verilmesi gerektiğini söyledi. "AYLAN BEBEK FOTOĞRAFI MAALESEF ACIMASIZ BATI'YI KENDİNE GETİRMEYE YETMEDİ" Her geri itme vakasının video kaydının, haberinin Batı'nın çirkin yüzü olarak değerlendirilerek yalanların yüzlere çarpılması gerektiğini dile getiren Soylu, "Bir Aylan bebek fotoğrafı maalesef acımasız Batı'yı kendine getirmeye yetmedi." dedi. Süleyman Soylu, düzensiz göç açısından hassasiyetle takip edilmesi gereken bir alan olan Karadeniz'in, 2017'de hareketlendirilmek istendiğini, hızlıca tedbir alınarak geçiş rotasının kapatıldığını anlattı. Son dönemde burada yaşanan gelişmelerin ve ABD'nin bölgeyle ilgilenmesinin, bu rotanın yeniden canlanması sonucunu doğurabileceğine işaret eden Soylu, "ABD ile Avrupa arasında bir rekabet var, burada bir karışıklık olması işine gelebilir ve tıpkı Afganistan'a gittiklerinde uyuşturucu ekimini hızlandırdıkları gibi, Karadeniz'e adım attıklarında da buradaki göç rotasını, saha ajanları ve PKK iş birlikleri sayesinde canlandırmayı denemeleri, uzak bir ihtimal değildir. Kaldı ki bu geçişlerin ara ara denendiği malumdur." şeklinde konuştu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İtalya rotasının önemine değinerek jandarma, emniyet, sahil güvenlik, göç idaresi ve valilerle kurulacak entegrasyonla İtalya'yı hareketlendiren ana kaçakçılık örgütlerini tespit etmenin sorumluluk ve zorunluluk olduğunu vurguladı. Bu hattı canlandırmak isteyenlerin tasfiye edilmesi gerektiğini belirten Soylu, Ege Denizi'nde İtalya rotası üzerinde yaşanan can kayıplarını hatırlattı. Afetlerle mücadeleye de işaret eden Soylu, orman yangınlarında, sel afetlerinde arama kurtarma ve tahliye çalışmalarında Sahil Güvenlik Komutanlığının hızlı müdahalelerinin vatandaşa güven verdiğini kaydetti. Programa, İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Ahmet Kendir, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş ve sahil güvenlik personeli katıldı.

2 yıl önce

Diyarbakır annelerini ziyaret eden AK Parti'li Dağ: Dicle'nin kuzularını çakallara bırakmayacağız

Diyarbakır'da oğlu Mehmet Akar'ın terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını söyleyerek HDP il binası önünde oturma eylemi başlatan Hacire Akar'ın evladına kavuşması, diğer aileler için de umut oldu. Hacire Akar'ın da çağrısıyla çocuklarını bulmak isteyen aileler, 3 Eylül 2019'da HDP binası önünde evlat nöbeti başlattı. 859 gündür sürdürülen evlat nöbetinde Hacire Akar ile birlikte çocuklarına kavuşan aile sayısı, 33 oldu. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Genel Merkez Tanıtım ve Medya Başkanı Hamza Dağ, bugün eylemlerini sürdüren 251 aileyi ziyaret etti. Hamza Dağ'a, milletvekilleri Mehmet Şükrü Erdinç, Mehmet Mehdi Eker, Ebubekir Bal, Oya Eronat ve AK Parti MKYK Üyesi Abdurrahman Kurt ile partililer de eşlik etti. 'GENÇLERİMİZİN HAYALLERİNİ YERLE BİR ETTİLER' Aileleri tek tek dinleyen Dağ, PKK terörünün tamamen ortadan kalktığı günleri yakında göreceklerini belirterek şöyle konuştu: "Burada 251 ailemiz, terör örgütüne HDP'liler tarafından çocuklarının kaçırılması sebebiyle bir oturma eylemi gerçekleştiriyorlar. Bugüne kadar 33 tane gencimiz, Diyarbakır annelerinin eylemleri neticesinde ailelerine kavuştu. Bundan sonra da 251 ailenin tamamının ve oturma eyleminde bulunmuyor olsa da kendi evlatları HDP aracılığı ile PKK terör örgütüne katılması sağlanan diğer evlatlarımızın da kavuşacağı günleri inşallah çok uzun olmayan bir zamanda hep beraber göreceğiz. PKK terörünün bu topraklarda tamamen tarihe kazındığını, artık terörle alakalı ülkemizin anılmadığı günlerini şu anda yaşadığımız gibi bundan sonra da tamamen ortadan kalktığı günleri de inşallah göreceğiz. Biz AK Parti olarak evlatlarımızın tamamının bu ülke için hakim, savcı, doktor, avukat, eczacı, iş adamı, esnaf ve her bir yerde bu ülkeye hizmet eden kişiler olmasını hep istedik, temenni ettik ve bunun için uğraş verdik. Ama başkaları kendi evlatları için iyi üniversitelerde, iyi kolejlerde batıda okumasını sağlarken, iyi yerlerde tatil yapmasını sağlarken, ne yazık ki ülkenin doğusundan batısına gariban insanımızın, Kürt'üyle Türk'üyle, sadece Kürt çocuklarının değil, benim Kütahyalı hemşehrimin de evladını dağa HDP aracılığıyla kaçıran bir zihniyet söz konusu. Ülkenin her bir tarafından genci dağa götürmek suretiyle onların gelecekle ilgili bütün hayallerini, bu ülkeye fayda sağlayacak bu gençlerimizin hayallerini yerle bir ettiler. Biz Dicle'nin kuzularını çakallara bırakmayacağız, bu konudaki kararlığımız çok nettir." Hem İYİ Parti'ye ve hem de CHP’ye çağrıda bulunan Dağ, "Ben buradan iki siyasi partiye çağrıda bulunmak istiyorum, İYİ Parti Genel Başkanı hem Diyarbakır, hem Bingöl, hem de bu bölgede ziyaretler yaptı. Yaklaşık 1,5 yıldır Türkiye'nin bir ilinde, ilçesinde esnaf gezileriyle siyasi propagandasını yapıyor. Ama İYİ Parti Genel Başkanı, Diyarbakır'a bir program koymuyor ki Diyarbakır annelerini ziyaret etmek mecburiyetinde herhalde kalmasın diye. Yine Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, Urfa programı olmasına rağmen Diyarbakır programını iptal etti. Çünkü Diyarbakır'a geldiğinde Diyarbakır annelerine ziyaret edip etmemeyle karşı karşıya kalacağı bir durum söz konusu olacak. Benim çağrım şudur, HDP'den korkmasınlar, cesaretli olsunlar, siyaset cesaret işidir, siyaset bir duruş işidir. Burada tüm dünyaya haykıran ve tüm dünya tarihine ve literatürüne giren bir hadise söz konusudur, Diyarbakır anneleri. Siz üç maymunu da oynasanız, görmedim, duymadım, işitmedim deseniz de Diyarbakır anneleri artık tarihe geçen bir durumdur ve Allah'ın izniyle Diyarbakır annelerinin bu cesareti, bizim siyaseten net duruşumuz ve devletimizin de terörle mücadelesi ile PKK terör örgütü inşallah tamamen ortadan kalkacaktır" dedi.

2 yıl önce

Afganistan insani yardım treni uğurlama töreni… Bakan Soylu: Oradaki kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "İyilik Treni Afganistan Yolunda" Afganistan insani yardım treni uğurlama törenine konuştu. Bakan Soylu, "Kim ne derse desin oradaki kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız" dedi.

2 yıl önce

CHP’den sapkınlığa açık destek: Medeni ülkelerde aynı cinsiyetten kişiler evleniyor Osmanlı'nın kör bakışından bakmamalıyız

Kadıköy Belediyesi CHP'li Meclis Üyesi İrfan Gümrah, LGBT'lilerle ilgili yaptığı açıklamada skandal ifadelere yer verdi. Gümrah, medeni ülkelerde aynı cinsiyetten kişilerin evliliğine izin verildiğini belirterek, 'Artık dünyaya Osmanlı'nın eski o kör bakışından bakmayıp daha modern bakmak gerekir.' dedi.

2 yıl önce

Ekrem İmamoğlu’nun “yaptık” dediği “Atık Yakma ve Enerji Üretim Tesisi” AK Parti’nin eseri çıktı… Özalan’dan Tepki: Utanmadan hâlâ "Yaptık" diyor

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Haftaya güzel bir haberle başlayalım. Avrupa'nın en büyük tesisini yaptık, 6 faklı tesiste atıklardan 2 milyon kişilik elektrik ürettik, ülkemize ve şehrimize katkı sağladık. Yeşil ve ekonomik çözümlere devam edeceğiz.” diye duyurduğu “Atık Yakma ve Enerji Üretim Tesisi” AK Parti döneminde yapıldığı ortaya çıktı. AK Parti Milletvekili Alpay Özalan, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sanki CHP döneminde yapılmış gibi lanse ettiği paylaşıma tepki gösterdi. Özalan, “Utanmadan hâlâ "Yaptık" diyor. Ekrem İmamoğlu ve diğer CHP'li belediye başkanları, sadece yan gelip yatıyor. Övündüğü tesis, Ak Parti eseridir. Yaptıkları tek iş; yalan söyleyip milleti kandırmaya çalışmak. Söylediğiniz yalanları, tek tek suratınıza çarpacağız.” dedi. https://twitter.com/alpayozalan35/status/1496094530847793160?s=21

2 yıl önce

Le Point: "Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika’yı yaklaşık 40 kez ziyaret etti, dört ayda iki Afrika turuna çıktı. Erdoğan Afrika’da sahayı boş bırakmıyor."

Türkiye'nin Afrika ile ilişkileri dünya basınında konuşulmaya devam ediyor. Fransız medya kuruluşu Le Point’de “Erdoğan: Türkiye'nin gündeminde her zamankinden daha fazla Afrika var” başlıklı bir haber yayımlandı. Yazıda şu ifadelere yer verildi: Erdoğan Afrika'yı yaklaşık kırk kez ziyaret etti "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2003 yılından bu yana Afrika kıtası ile ticaret hacmini 2 milyar dolardan en az 25 milyar dolara yükseltti. Erdoğan , 2005 yılından bu yana her zaman ülkesinden iş adamları eşliğinde Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak Afrika'yı yaklaşık kırk kez ziyaret etti. O zamandan beri Türkiye kıtada yaklaşık 40 büyükelçilik açtı ve ulusal havayolu şirketi Türk Hava Yolları'nın ağını genişletti. Ardından Erdoğan, çok sayıda Afrikalı temsilcinin katılımıyla İstanbul'da 3. Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nu düzenledi. 2021 yılı, Ankara'nın kıtadaki artan yatırımını gösteren 3. Türkiye-Afrika ortaklığı zirvesinin düzenlenmesiyle sona erdi." "Erdoğan Afrika'da sahayı boş bırakmıyor" "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Afrika'da olabildiğince sahayı boş bırakmıyor. Ankara, özellikle savunma alanında diplomatik ve aynı zamanda ekonomik ve ticari bağlar geliştirmek için Erdoğan'ın himayesinde son yirmi yılda Afrika'ya büyük yatırımlar yaptı. Erdoğan, hükümet üyeleri ve Türkiye'den iş adamlarından oluşan geniş bir heyet eşliğinde Kongo Devlet Başkanı Felix Tshisekedi ile bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Tshisekedi, iki ülke arasında imzalanan ve ilişkilerimizi güçlendirme arzusunu simgeleyen anlaşmalar nedeniyle "Bugün Türkiye ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerde tarihi bir gün" dedi. Bu anlaşmaların birkaç işbirliği alanı ile özellikle “güvenlik, altyapı, sağlık, ulaşım” ile ilgili olduğunu ve “kazan-kazan işbirliğini” memnuniyetle karşıladığını belirtti."

2 yıl önce

Prof. Dr. Çağrı Erhan: Montrö açık kapı bırakmıyor, yetki tamamen Türkiye'ye ait

Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik başlattığı askeri harekat sonrası en çok merak edilen konuların başında Montrö Anlaşması'nın hükümleri ve sürecin nasıl ilerleyeceği geliyor. Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi ve Altınbaş Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Milliyet'e Montrö Sözleşmesi'ni değerlendirdi: Sözleşme açık kapı bırakmıyor. Montrö'ye göre savaş ve barış durumlarındaki uygulamalar farklı, Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin durumu diğer ülkelerden farklı olarak net olarak belirtilmiş. Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin büyük savaş gemileri veya uçak gemilerini Karadeniz'e sokamayacakları güvence altına alınmıştır. BAĞLAMA YERİ KRİTER Savaş olarak tanımlanan durumda savaşan devletlerin savaş gemilerinin Boğazlar'dan geçemeyeceğini ancak savaşa katılmayan Karadeniz'e kıyıda ülkelerin ise barış zamanında olduğu gibi gemilerini geçirebileceğini dile getiren Prof. Dr. Erhan, "Ancak bağlama limanından ayrılan ve geçici görevle Suriye açıklarına giden savaş gemileri, tekrar limanlarına dönebilir. Ancak bağlama limanı Baltık Denizi olan bir gemi ise mevcut durumda Boğazlar'dan geçemez. BM Güvenlik Konseyi'nden karar çıkması durumunda veya Türkiye'nin askeri yardım antlaşması varsa gemilerin geçmesine müsaade edebilirler" diye konuştu. 21 GÜNLÜK SÜRE "Montrö Anlaşması'na göre Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkeler savaş gemilerini Boğazlar'dan geçirmek için 15 gün önce Türkiye'ye başvurup izin almak zorunda" diyen Prof. Dr. Erhan, şu bilgileri paylaştı: "Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin ise 7 gün önceden geçiş izni almaları gerekir. ABD, İngiltere, Fransa gibi Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin Boğazlar'dan Karadeniz'e geçirebileceği savaş gemilerinin 8 bin ton ağırlığını geçmemesi gerekir. Montrö'ye göre Boğazlar'dan geçen savaş gemileri 21 günlük süre sonunda Karadeniz'den çıkması gerekir. Bunu yaparken sadece İstanbul Boğazı'ndan değil, Marmara ve Çanakkale Boğazı'nı da geçerek çıkış yapma zorunluluğu vardır. 21 günlük süreden sonra yeniden izin alarak giriş yapılabilir. ABD, İngiltere, Fransa gibi Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkeler insani amaçla bile olsa Boğazlar'dan uçak gemisi ve büyük destroyerlerini geçiremez. 'SAVAŞTA YETKİ BİZDE' Montrö Sözleşmesi'ne göre Türkiye'nin içinde bulunduğu bir savaş durumu veya yakın savaş tehdidinde Boğazlar'ın denetim yetkisi tamamen ülkemize ait. Türkiye, savaşa girmesi durumunda Boğazlar'ı istediği gibi geçişe açıp-kapama hakkına sahip. Böyle bir durumda istediğimiz ülkenin gemilerini geçirip, geçirmeme yetkimiz bulunuyor. Aynı şekilde bir ülkeye ültimatom verilmesi durumunda Boğazlar'dan geçiş ve yetki tamamen Türkiye'nin denetiminde olur. NATO üyesi ülkelerin Boğazlar'dan geçişiyle ilgili bir hüküm bulunmuyor. Ancak NATO'nun bir müdahelesi olur ve Türkiye'de bu müdahalenin içinde yer alırsa Boğazlar konusunda yetki meselesi Tükiye'nin lehinde gelişir." KARADENİZ'E KIYISI OLAN ÜLKELER - Türkiye, Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan - Türkiye, Bulgaristan, Romanya ise hem Karadeniz'e kıyısı olan hem de NATO üyesi ülkeler '3. DÜNYA SAVAŞI ÇIKMAZ AMA RUSYA DAĞILIR' Nükleer savaş ya da 3. Dünya Savaşı çıkmasına ihtimal vermediğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Erhan, "3. Dünya Savaşı çıkmaz, bunun adı 'Dünya ile Rusya Savaş' olur. Rusya'nın, Belarus dışında müttefiki yok. Çin bile Rusya'nın arkasında durmaz. Putin'in daha akıllı hareket edeceğini ve tüm dünyayı karşısına almaya devam etmeyeceğini düşünüyorum. Putin mevcut politikasını sürdürürse, Rusya dağılır, dümdüz olur" değerlendirmesini yaptı.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 13 14