19 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Alman basınından SİHA ikiyüzlülüğü! Çarpıcı çıkış: Okullarda ders olarak gösterilmeli

Almanya merkezli Bild gazetesi, Azerbaycan'ın Ermenistan tarafından işgal edilen topraklarını geri almak için başlattığı operasyonda kullandığı Bayraktar TB2 SİHA'lardan rahatsız olmuş, yaşananlardan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sorumlu tutarak, "Erdoğan'ın katil drone'ları" manşetini atmıştı. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimlerinde de savunmada elde ettiği başarılarla adından söz ettiren Bayraktar TB2 SİHA'lar, Almanya basınının ikiyüzlü tutumunu da oraya çıkarmış oldu. Karabağ Savaşı sırasında, Bild tarafından 'katil' olarak nitelendirilen TB2'ler bugün Ukrayna'da 'umudun silahı'na dönüştü. "ALMAN İKİYÜZLÜLÜĞÜ DERS OLARAK İZLETİLMELİ" Yaşananları TVNET'te değerlendiren Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, bu sürecin okullarda izletilmesi gerektiğini söyledi. Yarar, "Bu yaşanan süreci, çocuklara ders olarak izleteceksin. Her uluslararası öğrencisine göstereceksin. Her şeyin nasıl yaşandığını, dış politikalardaki tuzakların nasıl bertaraf edildiği anlatılmalı" diye konuştu. "DIŞ POLİTİKADA KURULAN TUZAKLAR" Yarar'ın Alman gazetesinin ikiyüzlü tutumuna ilişkin yaptığı açıklamalar şöyle: "Karabağ Savaşı'nda Türk SİHA'larının ismi neydi Almanlar için? 'Erdoğan'ın katil SİHA'ları...' manşet buydu. Alman Bild gazetesinde. Şimdi ne? Ukrayna'nın kurtarıcısı. Aynı SİHA'lar. Bugün Alman Şansölyesi geldi, ne sordular? Büyük gerilimler var Almanya'da Türkiye'ye silah ambargosu uyguluyorsunuz. Bu konuda herhangi bir şey yapmayı düşünüyor musunuz sorusuna cevabı olmadı. Bu yaşanan süreci, çocuklara ders olarak izleteceksin. Her uluslararası öğrencisine, her şeyin nasıl yaşandığını kitap üzerinden değil gerçeklikler üzerinden okunabileceği bir dönem. Harp tarihindeki pusulardan, tuzaklardan bahsetmiyorum. Bildiğiniz dış politikadaki tuzaklar. İkili davranışlar, hor görmeler, aşağılamalar... ABD kararname ile Golan Tepeleri ile İsrail'e verdi, başka bir ülkenin toprağını verdiler. BM maddesinde Kudüs'ün statüsü belliyken, ona ve onun altına imza atan devletlerin imzasının hiç önemli olmadığını gördük."

2 yıl önce

Almanya, Ukraynalı mültecilere yer açmak için geçici barınaklardaki Suriyeli, Afgan ve Afrikalı aileleri çıkarmaya başladı

Ukrayna krizi Batı'nın mülteci politikasındaki ikiyüzlülüğü gözler önüne serdi. Rusya'nın işgali sonrası Ukraynalıların önemli bir bölümü Avrupa Birliği ülkelerine sığınmayı tercih etti. Bu ülkeler de kapılarını Ukraynalılara sonuna kadar açtı. Fakat bu durum hâlihazırda Avrupa'da mülteci olan Ortadoğulu, Afrikalı ve Afgan mültecileri çıkmaza sürükledi. Almanya geçici barınaklardaki Suriyeli, Afgan ve Afrikalı aileleri çıkarmaya başladı. Danimarka ise Ukraynalı mültecilere yer açmak için "Suriye artık güvenli" diyerek yüzlerce Suriyeli mültecilerin oturma iznini geri çekti. Alman makamları Ukraynalı mültecilere yer açmak adına çok sayıda Suriyeli mülteci aileyi kaldıkları geçici barınaklardan çıkardı. UYARMADAN SÜRGÜN Yeni Şafak'ın haberine göre, Suriyeli aktivistler, yetkililerinin Suriyeli aileleri Almanya'da "Haimat" olarak adlandırılan geçici barınaklardan çıkararak önceden uyarıda bulunmadan sınır dışı ettiğini doğruladı. Nakledilen mülteciler zorla sürüldükleri yeni bölgede şartların çok kötü olduğunu ve küçük odalarda onlarca kişinin kaldığını söyledi. Aktivistler bu kararın sadece Suriyeli aileleri değil, Afgan ve Afrikalı aileleri de kapsadığının altını çizdi. Almanya, yaklaşık 780 bini Suriyeli olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinden yaklaşık iki milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. HAPİSHANEYE GÖNDERDİLER Mülteci ayrımı dalgası Danimarka'da da kendini gösterdi. Rusya'nın Ukrayna'ya savaş açmasından kısa bir süre sonra, Danimarka Göçmenlik Bürosu ülkedeki 98 belediyeden Ukraynalı mültecileri kabul etmelerini talep etti. Hükümet yetkilileri Ukraynalılara yer açmak için Suriye'nin bazı bölgelerinin güvenli olduğunu gerekçe gösterip yüzlerce Suriyeli mültecinin oturma iznini geri çekmeye başladı. Ukraynalı mültecilere açık kapı politikasını uygulayan Danimarka hükümeti, oturma izinlerini iptal ettiği yüzlerce Suriyeli mülteciyi hapishanelerde bir suçlu gibi bekletiyor. Aynı zamanda Danimarka, Esad güçleri tarafından öldürülme veya tutuklanma riskiyle karşı karşıya kalan mültecilere sığınma hakkı vermeyen ilk Avrupa ülkesi.

2 yıl önce

Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Schulz: Türkiye ile pozitif bir ajandamızın olmasını istiyoruz

Schulz, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'un 14 Mart'ta Ankara'ya yaptığı resmi ziyareti, ikili ilişkileri ve Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin güncel gelişmeleri AA muhabirine verdiği yazılı röportajda değerlendirdi. Almanya Şansölyesi Scholz'un 14 Mart'taki Türkiye ziyaretinin, Almanya'da yeni hükümetin görev yaptığı ilk 100 gün içinde gerçekleştiğine dikkati çeken Schulz, "Bu, özellikle bu zor zamanlarda ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin önemini ortaya koyuyor. İlişkilerimiz çok derin köklere ve uzun bir geçmişe dayanıyor. Türkiye ile pozitif bir ajandamızın olmasını istiyoruz." ifadelerine yer verdi. Schulz, Türkiye ve Almanya'nın, Ukrayna-Rusya savaşı ve ortaya çıkan sürdürülebilir enerji tedariki gibi birçok konuda ortak zorluklarla karşı karşıya kaldığını belirterek "Şansölye Scholz'un ziyaretinin, kendisinin Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan ile yapacağı birçok buluşmanın sadece ilki olduğuna ve bu ziyareti yakın zamanda Almanya'nın yeni hükümet üyelerinin ziyaretlerinin izleyeceğine eminim." değerlendirmesinde bulundu. "ALMANYA VE TÜRKİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLER YOĞUN, EMSALSİZ VE ÇOK YÖNLÜDÜR" Bölgesel ve küresel konjonktürün etkisiyle ikili ilişkilerde ivme bekleyip beklemediğine ilişkin soruya Schulz, "Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkiler yoğun, emsalsiz ve çok yönlüdür." yanıtını verdi. Schulz, bu ilişkilerin siyaset, ekonomi, kültür, aile ve arkadaşlar arasındaki özel ilişkiler gibi birçok alanı kapsadığını vurgulayarak şöyle devam etti: "Bizim gibi Türk hükümetinin de Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması ve Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatının (AGİT) temel ilkelerini desteklemesine ve (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'in Ukrayna saldırısına karşı durmasına minnettarız. Türkiye, BM'de anahtar rol üstlendi ve Ukrayna'ya karşı Rus şiddetinin kınandığı kararın hazırlanmasını etkin şekilde destekledi." Son günlerde Putin'in, özgür dünyayı bölme stratejisinde başarılı olmadığının görüldüğünü ileri süren Schulz, "Putin Ukrayna'ya saldırarak uzun yıllardır olmadığı kadar dünyanın birleşmesine sebep oldu. BM Genel Kurul Toplantısı'nda 141 ülke Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını kınadı. Rusya, Belarus, Suriye, Kuzey Kore ve Eritre'den oluşan sadece 5 ülke destek verdi. Bu nedenle savaşa karşı duran ülkeler arasında ilişkilerin hızlanmasını bekliyorum." değerlendirmesinde bulundu. "PUTİN, SAVAŞIYLA RUS HÜKÜMETİNİN BİZİMLE OLAN İLİŞKİLERİNİ TAMAMEN DEĞİŞTİRDİ" Büyükelçi Schulz, Almanya'nın, Batı'da Rusya'ya karşı daha ılımlı ve yapıcı bir yaklaşımın öncüsüyken şu an neden pozisyon değiştirerek ABD ile tam bir uyum içinde hareket ettiğine ilişkin soruyu, "Rusya ve Rus halkı ile yapıcı ve olumlu ilişkilere sahip olma isteğimiz değişmedi. Ancak Putin, savaşıyla Rus hükümetinin bizimle olan ilişkilerini tamamen değiştirdi." diye yanıtladı. Müzakere ve görüşmelerin Almanya için her zaman öncelikli olduğunu belirten Schulz, şunları kaydetti: akşam olabilir "Son aylarda Rusya krizinde diplomasi aracılığıyla barışçıl çözüm bulabilmek için her yolu denedik. Ayrıca Türk dostlarımız gibi biz de diplomatik çözüm için opsiyonları her gün değerlendirmeye devam ediyoruz. Rus hükümeti görüşme tekliflerimize yanıt vermedi. Bunun yerine Putin Ukrayna'ya yönelik askeri saldırı ile dünyanın gözleri önünde uluslararası düzenin ve uluslararası hukukun en temel kurallarını eşi görülmemiş bir şekilde ihlal etmiştir. Rus hükümetinin bunu bir 'barış misyonu' olarak tanımlaması, BM Antlaşmasını saptırıyor. BM'nin, sonraki nesilleri savaş felaketinden korumak için kurulduğunu unutmamalıyız." Schulz, Ukrayna'daki savaşın bir dönüm noktası olduğunu çünkü sadece Ukrayna'yı doğrudan hedef almadığını, bunun aynı zamanda kurallara dayalı düzene de bir saldırı olduğunu vurguladı. Dünyada hiçbir ülkenin, daha güçlü olan komşusu öyle istedi diye egemenliğinin ele geçirilmesini kabul etmeyeceğini kaydeden Schulz, "Uluslararası toplum, başta güç kullanma yasağı olmak üzere BM Antlaşmasının ilkelerinin haksız şekilde ihlal edilmesini kabul edemez. Putin gibi savaş saldırganlarına karşı özgürlüğü, demokrasiyi ve refahı savunup korumalıyız." ifadelerini kullandı. "ALMANYA VE DİĞER AB ÜYESİ ÜLKELER, UKRAYNA'DAN GELEN TÜM SIĞINMACILARI KABUL EDECEK" Schulz, Almanya'nın Ukrayna'ya savunma ve insani durum açısından verdiği desteğe ilişkin de Almanya'nın, Avrupa Birliği (AB) ve diğer ülkelerle Rusya'ya karşı eşi görülmemiş bir yaptırım paketi uyguladığını ifade etti. Alman Silahlı Kuvvetlerinin stoklarından 2 bin 500 Strela tipi uçaksavar füze, 1000 tanksavar silah ve 500 Stinger tipi hava savunma füzesinin Ukrayna'ya gönderildiğini belirten Schulz, "Başka sevkiyatlar da değerlendirilmektedir. Almanya'da üretilen veya Doğu Almanya stoklarından kalan silahları Ukrayna'ya sevk etmeleri için NATO ortakları Hollanda ve Estonya'yı yetkilendirdik. Almanya ayrıca AB'nin Ukrayna'ya silah tedariki için oluşturduğu 450 milyon avro değerindeki fona 100 milyon avro ile katkıda bulunuyor." ifadelerine yer verdi. Schulz, Almanya'nın, Ukrayna'ya ABD ile en büyük sivil desteği ve insani yardımı sağladığını belirterek "Almanya 2014'ten bu yana Ukrayna'ya insani yardım da dahil olmak üzere 2 milyar dolardan fazla destek sağladı. Almanya buna ilaveten 2014'ten beri AB aracılığıyla 3,8 milyar dolar mali yardım sağladı." ifadesini kullandı. Almanya'nın, 5,6 milyon dolara yükselteceği katkıyla Ukrayna İnsani Yardım Fonuna en çok destek sağlayan ülke konumunda olduğunu kaydeden Schulz, bunun yanı sıra Uluslararası Kızılhaça da Ukrayna için 11,2 milyon dolar finansman sağlandığını belirtti. Jürgen Schulz ayrıca AB'nin sivil koruma mekanizmalarının kalbi olarak nitelediği Afet Koordinasyon Merkezi tarafından da Ukrayna'ya ilaç yardımı gibi tıbbi desteğin sağlandığını aktararak "Almanya ve diğer AB üyesi ülkeler, Ukrayna'dan gelen tüm sığınmacıları kabul edecek." ifadesini kullandı. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'in, Ukrayna'ya yönelik saldırıları durdurulmazsa Rusya'nın "Berlin Duvarı'na kadar ilerleyeceği yönündeki sözlerini değerlendiren Schulz, "Ülkelerimizi ve değerlerimizi korumaya kararlı olduğumuz konusunda Putin ile iletişim kurmak için AB, NATO ve Batı ile bir bütün olarak gerekli tedbirleri alıyoruz." ifadesine yer verdi. "KOMŞU ÜLKELERİMİZ ARASINDA YER ALDIĞI İÇİN UKRAYNA'YA DAHA ÇOK DESTEK OLACAĞIZ" Büyükelçi Schulz, Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle ortaya çıkan yeni göç krizini Almanya'nın nasıl ele almayı planladığını ve Avrupa'nın mültecilere kucak açma konusunda Ukraynalılar ve Suriyeliler arasında çifte standart gösterdiği yönündeki eleştirileri de değerlendirdi. Almanya'ya 2015'te 1 milyondan fazla Suriyelinin geldiğini belirten Schulz, "Ülkemize gelen insanların resimlerini iyi hatırlıyorum: Tren garına ve kabul merkezlerine varan Suriyelileri selamlayarak karşılayan insanların resimleriydi. Bu insanlar, gelen Suriyelilerin gıda, su ve kıyafet gibi en acil ihtiyaçlarını karşılamışlardı." ifadesini kullandı. Schulz, sonraki aylarda Almanya'da ihtiyaç sahiplerine yönelik büyük bir destek ve dayanışma dalgasının görüldüğünü anımsatarak "Sadece ülkem adına konuşabilirim ama şunu söyleyebilirim: Koruma ve barınmaya muhtaç acil durumdaki Suriyelilere destek olduk, şimdi Ukraynalı mültecilere de aynısını yapacağız. Komşu ülkelerimiz arasında yer aldığı için Ukrayna'ya daha çok destek olacağız." değerlendirmesinde bulundu. "PUTİN ROTASINI BİR GECEDE DEĞİŞTİRMEYECEK" Almanya'nın, G7 başkanlığı çerçevesinde G7 ortaklarıyla dış politikada güçlü ve birbiriyle bağıntılı ortak tutumu desteklediğini belirten Schulz, şöyle devam etti: "Ayrıca AB ile birlikte, ABD ve G7 üyesi ülkelerin yakın iş birliğinde Rusya ve Belarus'a karşı eşi görülmemiş yaptırımları desteklemektedir: Önemli Rus bankaları, bankalar arası iletişim ağı SWIFT'ten çıkartıldı. Rus Merkez Bankası rezervlerin yönetimine ilişkin transaksiyonlar yasaklandı. İhracat kontrollerinden ve ihracat finansman yasağından oluşan ağır ve hedef odaklı yaptırımlar paketi uygulandı. Putin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve 500'den fazla kişiye yönelik yaptırımlar uygulandı. AB hava sahası Rus mülkiyetinde olan, Rusya'da kayıtlı veya Rus kontrolünde olan tüm uçaklar için yasaklandı. Russia Today ve Sputnik'in AB'de yayın yapmasına yasak getirildi. Belarus'a karşı başka yaptırımlar da uygulandı." Schulz, Alman Silahlı Kuvvetlerinin Doğu Avrupa müttefikleri için desteğini genişlettiğini ve genişletmeye devam edeceğini kaydederek Alman ordusunun, Litvanya'da NATO Muharebe Grubunu yönettiğini ve askeri varlığını artırdığını da vurguladı. Romanya'da hava sahası denetiminin uzatıldığını ve genişletildiğini ifade eden Schulz, Almanya'nın Slovakya'da yeni bir NATO Muharebe Grubunun kuruluş sürecinde yer aldığını belirtti. Schulz, Almanya Deniz Kuvvetlerinin Kuzey Denizi, Baltık Denizi ve Akdeniz'de güvenliği sağlamak için ilave gemilerle yardım sağladığını da aktararak şu değerlendirmelerde bulundu: "Almanya, Doğu Avrupa'da NATO müttefiklerinin hava sahasının savunmasına da katılmak için savaş uçakları ve hava denetimi sistemleriyle hazırlanmıştır. Putin rotasını bir gecede değiştirmeyecek. Ancak Rus yönetimi ödeyeceği bedelin ne kadar yüksek olduğunu çok yakında hissedecek. Sadece geçen hafta Rusya'da borsa yüzde 30 değer kaybetti. Bu bize yaptırımların etkili olduğunu gösteriyor. Başka yaptırımları uygulama hakkını da saklı tutuyoruz." "TÜRKİYE 70 YILI AŞKIN SÜREDİR NATO'NIN GÜVENİLİR ORTAĞIDIR" Büyükelçi Schulz, Türkiye'nin NATO üyeliğinin önemine ilişkin de "Coğrafi konumu, Montrö Sözleşmesi'nin koruyucusu ve diplomatik girişimleriyle Türkiye'nin katkısı önemli bir belirleyiciliğe sahip. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve Rusya'nın saldırganlığının hukuksuzluğunu tanımasıyla Türkiye, bu krizde nerede yer aldığını açıkça ortaya koydu." dedi. Ukrayna'ya yapılan bu saldırının, NATO ve her bir üye ülkesinin ne kadar gerekli ve ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu gösterdiğini belirten Schulz, "Türkiye 70 yılı aşkın süredir NATO'nın güvenilir ortağıdır ve savunma ittifakına olan katkısı her zaman olduğu gibi büyük önem arz etmektedir." ifadesini kullandı. "SAVUNMA İŞ BİRLİĞİ ALANINDA TÜRK-ALMAN PROJELERİ ŞİMDİDEN GENİŞ BİR ALANA YAYILMIŞ DURUMDA" Jürgen Schulz, Almanya'nın, Ukrayna'ya büyük bir tehditten doğan acil bir durum karşısında savunmayı sağlayabilmek için silah vermeyi kararlaştırdığını belirterek "Rusya Ukrayna'ya acımasız şekilde saldırdı. Dünyada her ülke gibi Ukrayna da BM Antlaşmasında yer alan kendini savunma hakkına sahip. Uluslararası hukukun geçerli olduğu topraklarda durduğumuz için biz de BM Antlaşmasını birlikte savunmak zorundayız." ifadelerine yer verdi. Almanya'nın, NATO müttefiki Türkiye'ye bazı askeri malzemelerin satışına getirdiği kısıtlamalara ilişkin ise Schulz, şunları kaydetti: "Savunma iş birliği alanında Türk-Alman projeleri şimdiden geniş bir alana yayılmış durumda. Türkiye'nin NATO müttefikimiz olması gerçeği özel bir anlama sahip. Federal Hükümet esasen kısıtlayıcı ve sorumluluk sahibi silah ihracatı politikası güdüyor. Bu nedenle ihracat izni verilmeden evvel tüm başvurular dış ve güvenlik siyasetinin tüm önemli açıları bakımından titizlikle inceleniyor. Bu alanda geleceğe yönelik iş birlikleri hakkında Türk hükümetiyle yoğun bir fikir alışverişi yürütüyoruz."

2 yıl önce

Rusya - Ukrayna müzakereleri! Alman medyası: Papa ve BM değil Cumhurbaşkanı Erdoğan başardı

Alman gazeteci Wolfram Weimer, "Haftanın Şahsiyeti Erdoğan" başlıklı makalesinde, "Dünya İstanbul'a bakıyor ve barış umuyor" ifadelerini kullandı. Alman gazeteci-yazar Wolfram Weimer, NTV Online'da "Haftanın Şahsiyeti" köşesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yer verdi. "Haftanın Şahsiyeti Erdoğan" başlığıyla yeni bir makale yayınlayan Weimer, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşa dair dikkat çekici ifadeler kullandı. Ateşkesin sağlanabilmesi için barış görüşmelerini Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İsrail, İsviçre, Papa veya Birleşmiş Milletler'in değil Erdoğan'ın İstanbul'da organize edebildiğini söyleyen Weimer, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile Ukrayna arasında bir arabulucu olarak belirlendi. Türkiye, yaptırımlara katılmayan tek NATO ülkesidir. Erdoğan bunun yerine yeni boru hattı anlaşmaları yapıyor ve Rusya ile devasa bir nükleer santral inşa ediyor" yorumunda bulundu. "DÜNYA İSTANBUL'A BAKIYOR" İstanbul'daki müzakere görüşmeleri ile ilgili de açıklamalarda bulunan Weimer, "Dünya İstanbul'a bakıyor ve barış umuyor. Rusya ve Ukrayna temsilcileri, Türk metropolünde ateşkes hakkında görüşmek istiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu konuda şahsen anlaştı. Bakanlar düzeyindeki ilk görüşmeler 10 Mart'ta Türkiye'nin Antalya kentinde gerçekleşti. Erdoğan, Putin'in Ukrayna'dan onurlu bir şekilde çekilmesi gerektiğini formüle ediyor. Erdoğan uyguladığı politikalarla kendisini her iki savaşan taraf için de diplomatik bir müzakereci olarak konumlandırmayı başardı. Erdoğan her iki tarafta da iyi ilişkilere vurgu yapıyor. Türkiye için hem Rusya hem de Ukrayna Karadeniz'de iyi komşular. Türkiye, Rusya'nın Avrupa Konseyi üyeliğinin askıya alınmasından kaçınan tek üye oldu. Türkiye ayrıca Batı'nın Rusya'ya yönelik yaptırımlarına katılmayan tek NATO ülkesidir" dedi. Rusya'daki Türk işletmelerinin öneminde de bahseden Weimer, "Avrupa Birliği'nden farklı olarak, Ruslar halen birçok Türk ATM'sinden yerli banka kartlarını kullanarak para çekebiliyor. Türk inşaat firmalarının Rusya'daki faaliyetleri de önemli. Türk şirketlerinin Rusya'daki inşaat projelerinin toplam hacmi yakında 100 milyar dolara ulaşacak" sözlerine yer verdi. İSTANBUL'DA KURULAN TARİHİ MASA DÜNYA BASININDA Rusya-Ukrayna savaşında ateşkesi sağlamak diplomasi trafiğini yürüten Türkiye, bir kez daha dünya siyasi arenasının kesişim noktası haline geldi. Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul'da Dolmabahçe'de Rusya Ukrayna barış müzakereleri için kurulan tarihi masa, dünya basını tarafından yakından takip edildi. Tarihi görüşmelere ev sahipliği yapan Türkiye'nin arabuluculuk rolüne bir kez daha dikkat çekilirken, Başkan Erdoğan'ın yaptığı açılış konuşmasında kullandığı ifadeler manşetleri süsledi. BBC Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın barış müzakerelerinde yaptığı açılış konuşmasına dikkat çeken İngiliz medya kuruluşu BBC, Erdoğan'ın Putin ve Zelenskiy'i de ağırlama davetine yer verdi. Başkan Erdoğan'ın, barış için somut adımların atılması için zamanın geldiğini vurguladığını belirten BBC, Erdoğan'ın "Barışın ve ateşkesin sağlanması iki tarafın da faydasınadır" sözlerine de yer verdi. CNN ABD'li haber kuruluşu CNN, tarihi görüşmenin açılış anlarını canlı takip etti. Başkan Erdoğan'ın, görüşmelerden her iki ülke için de olumlu bir sonuç çıkması temennisine yer veren CNN, Erdoğan'ın Putin ve Zelenskiy'e verdiği mesajları da manşete taşıdı. THE GUARDIAN Müzakere görüşmelerini canlı yayınlayan İngiliz The Guardian da, Başka Erdoğan'ın açılış konuşmasındaki başlıkları öne çıkardı. Erdoğan'ın, liderler zirvesi çağrısı yaptığını belirten The Guardian, Erdoğan'ın "Adil bir barışın kaybedeni olmayacağına inanıyoruz. Çatışmanın uzaması hiç kimsenin yararına değildir" sözlerine yer verdi. LE FIGARO Fransız Le Figaro da, İstanbul'da gerçekleşen Rusya Federasyonu-Ukrayna Müzakere Heyetleri Toplantısı'nı canlı takip eden kuruluşlardan biri oldu. Erdoğan'ın açılış konuşmasında odaklanan Le Figaro, Erdoğan'ın bu görüşmelerin Ukrayna ve Rusya ile bölge ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dilediği detayına yer verdi. Le Figaro, Erdoğan'ın "Müzakere süreci, barışa dair ümitleri yeşertmiş, tüm dünyayı heyecanlandırmıştır. Görüşmeleri bu kapsamda canı gönülden destekliyoruz" ifadelerini kullandığına dikkat çekti. DEUTSCHE WELLE Alman Deutsche Welle de, görüşmeleri canlı takip etti. İstanbul'da başlayan tarihi görüşmeleri, Başkan Erdoğan'ın açılış konuşmasıyla veren DW, Erdoğan'ın barış mesajlarını manşete taşıdı. Ateşkes lideri çağrısı yapan Erdoğan'ın "Adil bir barışın kaybedeni olmayacağına inanıyoruz." sözleri de öne çıkan başlıklardan oldu. HAARETZ İsrail gazetesi Haaretz, canlı gelişmeleri anbean güncelledi. İsrailli gazete, barış görüşmelerine ev sahipliği yapan Türkiye'nin rolüne dikkat çekti. JERUSALEM POST Bir diğer İsrail yayın kuruluşu Jerusalem Post da, tarihi görüşmeleri yakından takip etti. Barış görüşmelerinde yaşanan anları duyuran JP, Başkan Erdoğan'ın önceki gün Putin ile yaptığı telefon konuşmasına dikkat çekti.

2 yıl önce

Alman usulü fırsatçılık: Kanola yağına yüzde 550 zam yaptılar

Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle tedarik zincirinde yaşanan aksamaların ardından birçok ülkede ayçiçek, koza ve mısır yağı sıkıntısı oluştu. Almanya'da ayçiçek ve kanola yağının stoklarının azalmasıyla, bu ürünlerde fahiş fiyat artışları da yaşanıyor. Bu nedenle ülkedeki bazı süpermarketler geçtiğimiz günlerde müşterilerine ayçiçek yağı alımında sınırlama getirdi. KANOLA YAĞI FİYATINDA FAHİŞ ARTIŞ YAŞANDI Aldı Süd, Rewe ve Netto süpermarket zincirleri bir müşterinin en fazla birer litrelik 4 şişe yağ almasına izin verildiği açıklamıştı. Rewe Marketler zinciri de yaşanan son gelişmelerin ardından krizi fırsata çevirdi. Market, litresi bir ay önce 1 Euro olan kanola yağının 10 litresini 55 Euro'dan satmaya başladı. Ülkelerin ürün fiyatlarının listelendiği GlobalProductPrices sitesine göre Almanya'da mart ayında 1 litre yemeklik yağ fiyatı 3.050 Euro olarak belirtiliyor. 89 ülkenin yağ fiyatlarının listelendiği siteye göre Almanya yağ fiyatları sıralamasında dünyada 23. sırada yer alıyor. RESTORANLAR MENÜLERİNDEN PATATES KIZARTMASINI ÇIKARDI Ayçiçek yağının %94'ünü ithal eden Almanya’da ayçiçek yağı sıkıntısı nedeniyle birçok restoran menülerinden patates kızartmasını çıkarmaya başladı. Geçtiğimiz günlende, Almanya Yağlı Tohum İşleme Endüstrisi Derneği (OVID) yetkilileri ayçiçek yağı krizi konusunda uyarılarda bulunmuştu. Ukrayna’dan tedarikin kesildiğini ve Almanya’daki stokların sadece birkaç hafta yeteceğini bildiren yetkililer, insanların 'kalmayacak’ korkusuyla ihtiyaçlarından fazla ayçiçek yağı satın aldığını, biraz da bu nedenle marketlerdeki rafların aniden boşaldığını açıklamıştı. Almanya Ukrayna’dan yılda 300-500 bin ton arası ayçiçeği yağı ihraç ediyor. Ukrayna ayçiçeği yağında dünya piyasasının yüzde 51’ni elinde bulunduruyor, Rusya ise yüzde 27’sini.

2 yıl önce

Almanya'da yeterli sağlık hizmeti alamayan 3 hasta Türkiye'ye nakledildi

Sağlık Bakanlığına ait ambulans uçakla Dortmund Havalimanı'ndan Ankara'ya nakledilen hastaları, yakınları ve Türkiye'nin Essen Başkonsolosu Tolga Sezai Şimşir uğurladı. Başkonsolos Şimşir, açıklamasında, "Sağlık Bakanlığımızın son yıllarda dünyaya örnek teşkil edebilecek bir uygulaması olan ambulans uçak hizmetimizi, talepleri uygun görülen vatandaşlarımız için başkonsolosluklarımızın iş birliğinde hassasiyetle takip ediyoruz. Bugün Essen Başkonsolosluğu olarak Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki üç ayrı hastamızın naklini gerçekleştiriyoruz. Memlekette şifa bulmaları ve sağlıklarına kavuşmaları en büyük arzumuz." dedi. Türkiye'ye nakledilen hastalardan Sümbül Irmak, "Kalp kapaklarım değişti, diyalize bağlandım, hastalığım orada çoğaldı. Burada benimle hiç ilgilenmediler, hiçbir şeyin faydası olmadı. Yetkililere çok teşekkür ediyorum, yaşadıklarımı bir Allah bir ben biliyorum." diye konuştu. Sümbül Irmak'ın kızı Nazmiye Nefis, "Çok mutluyum, Türkiye'miz sayın Cumhurbaşkanımız bize böyle bir imkan sağladı, Allah bin kere razı olsun." ifadesini kullandı. Beyninde tümör olan kızı Şeyma Nur'u tedavi amacıyla Türkiye'ye gönderen Ali Demirtaş, kızının burada ameliyat olup tedavi gördüğünü ancak hiçbir sonuç alamadıkları için tedavisini Türkiye'de sürdürmek istediklerini söyledi. Demirtaş, "Almanya'da ilgilenmediler, yapacak her şeyi yaptık, daha fazlasını yapamayız deyip eve gönderdiler. Kızımın iyileşmesi için ümidim var." dedi. Şeyma Nur'un akrabası Cevdet Özdemir, "Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan ve Sağlık Bakanlığı bizi burada kimsesiz bırakmadı. Biz oradaki sağlık personeline çok güveniyoruz." diye konuştu. Hastaların Türkiye'ye nakli için çalışma yürüten Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Bielefeld Başkan Yardımcısı Adem Yılmaz da başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, Türkiye'de gece gündüz kendileriyle ilgilenen ve yardımcı olan yetkililere teşekkür etti. Ambulans uçağın, Macaristan'ın başkenti Budapeşte'den de bir hasta alarak 4 hastayla Türkiye'ye döneceği bildirildi.

2 yıl önce

Cem Özdemir’den Almanya vatandaşlığı istediler…

2023 seçimlerinde AK Parti’nin yeniden iktidara geleceğinden emin olan 7 gazeteci ile 1 TKP milletvekilinin Alman vatandaşlığına geçmek için Cem Özdemir ile görüştükleri iddia edildi. ‘BU MUHALEFET KAZANAMAZ’ PKK’ya yakınlığı ile bilinen Türk asıllı Alman siyasetçi ve aynı zamanda Almanya Tarım ve Gıda Bakanı Cem Özdemir ile online platform üzerinden buluşan bir heyet, 2023 seçimleri öncesinde Almanya’dan vatandaşlık almak istediklerini dile getirdi. 2023 seçimlerini tekrar AK Parti’nin kazanacağını, muhalefetin kendi içinde bile anlaşamadığını ve Türk milletinin güvenini kazanmadığını söyleyen heyet sözcüsü; ‘Bazı AB yetkilileri ve bazı vakıflar tarafından kendilerinden istenen’ haberleri yaptıklarını ancak Türk halkını bu haberlere inandıramadıklarını dile getirdi. YARGILANMA KORKUSU Kendilerine Türkiye’de yaptıkları haberler yüzünden soruşturma açıldığını ve yargılamanın başladığını ifade eden gazeteciler, 2023’te iktidar değişmediği takdirde yargılanma sonucunda ceza alabileceklerini belirtti. KİM BU İSİMLER? Cem Özdemir ile online toplantı yaparak Almanya’dan vatandaşlık talebinde bulunan TKP’li milletvekilinin Ahmet Şık olduğu; görüşmeye katılan gazeteciler arasında ise Barış Terkoğlu, Murat Ağırel, Barış Pehlivan gibi isimlerin olduğu iddia edildi. Cem Özdemir’e yakın kaynaklar, talebin olumlu karşılandığını; Türkiye’den 50 civarında isme Almanya’dan 2023 seçimleri öncesi vatandaşlık için yardımcı olabileceği belirtiliyor.

2 yıl önce

Almanya Rusya'nın en büyük dark web pazarı Hydra'yı kapattı

Almanya'nın Siber Suçlarla Mücadele Merkez Ofisi (ZIT) ve Federal Kriminal Polis Ofisi (BKA),“Dünyanın en büyük yasadışı darknet pazarı” olarak adlandırdıkları Hydra'nın operasyonunu bir basın açıklamasıyla duyurdu. Hydra, 2015'ten beri çevrimiçi olan Rusça bir darknet platformuydu. Yetkililere göre pazarda 17 milyon müşteri ve 19.000'den fazla satıcı hesabı var. Yetkililer, pazarın satışlarının 2020'de 1,23 milyar avro olduğunu tahmin ediyor. Polis, Hydra'nın ana sayfasını operasyonu ilan eden bir resimle değiştirdi. Sitedeki listelerde sahte belgeler, kredi kartı bilgileri gibi ve dijital hizmetler de yer almasına rağmen, platform uyuşturucu satışı konusunda uzman. Ürünlerin Rusya, Ukrayna, ve Kazakistan gibi bir dizi ülkede satış için reklamı yapılıyordu. Alman yetkililer ise 25.3 milyon dolar değerinde Bitcoin ele geçirdiklerini söyledi.

1 2 ... 8 9 10 11 12 13 14 ... 29 30