07 Mayıs Salı 2024
2 yıl önce

Sosyal medya düzenlemesi hızlandı… Almanya modeli üzerinde duruyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı bir televizyon programında TBMM'nin açılmasıyla birlikte sosyal medyaya yönelik bir düzenlemenin yapılması gerekliliğini vurgulamıştı. Meclis Araştırma Hizmetleri tarafından yapılan çalışma rapor olarak hazırlandı. SABAH'ın ulaştığı raporda, dünyada sosyal medya düzenlemeleri tek tek anlatıldı. SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ İÇİN RAPOR HAZIR Sosyal medya düzenlemesi ile yalan, nefret ve şiddet suçlarına hapis cezası getirilmesi öngörülüyor. Konuya ilişkin AK Parti Afyon Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanvekili Ali Özkaya, TBMM Araştırma Hizmetleri'ne sosyal medya ile ilgili dünyadaki örnekler hakkında bir araştırma yaptırdı. ABD, AB, Almanya, Avusturya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin yaptığı sosyal medya çalışmaları detaylı bir şekilde incelendi. AK Parti düzenleme için özellikle Almanya modeli üzerinde duruyor. BİR MÜEYYİDE OLMAK ZORUNDA Özkaya, TBMM'ye getirmeyi düşündükleri düzenlemeye ilişkin "Gerçek hayatta suç olan her şey sosyal medyada da suç ama yalanla ilgili suç düzenlenmediği için bir boşluk var. Sosyal medya inanılmaz derecede etkili bir alan. Düzgün yürür, iyi işlerse ve kişiler birbirine karşı iftira atmaz, hakaret etmezse, terör ve şiddetin baskısını sunmazsa doğru ama aksi olursa buna bir müeyyide getirmek lazım. Bunu yapanın sonucuna katlanacağı, 1 yıldan 3 yıla veya 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası gibi cezalar getirilmeli. Yalanı, dezenformasyonu, iftirayı, şiddeti, kin ve nefreti, provokasyonu önleyen bir düzenleme yapacağız" dedi. İŞTE ÖRNEKLER Almanya... 2017'de Sosyal Ağların Düzenlenmesi Kanunu yürürlüğe girdi. Bu kanunun amacı; sosyal ağlardaki nefret söylemi ve yalan haberlerle mücadele etmek, sosyal ağ platformlarını hesap verebilir hâle getirmek ve gerekli durumlarda platformlara cezai müeyyide uygulamak. Kanun, ülkede yalnızca 2 milyon ya da daha fazla kayıtlı kullanıcıya sahip sosyal ağlara uygulanabiliyor. Adalet Bakanlığı'nın bir sosyal medya şirketine ceza verebilmesi için mahkeme kararı gerekiyor. Yalan habere azami bir yıllık hapis ya da para cezası var. Kanununun yürürlüğe girdiği ilk 6 ayda, Facebook gelen şikâyete tabi içeriklerin yüzde 21,2'sini, YouTube yüzde 27,1'ini, Google+ yüzde 46,1'ini ve Twitter ise yüzde 10,8'ini kaldırdı. Bu yıl sosyal medya şirketleri yasa dışı içeriği kaldırmanın yanında, bu durumu Federal Kriminal Polis Dairesi'ne bildirmekle yükümlü kılındı. Kullanıcıların şikayet mekanizmalarına daha rahat ve doğrudan erişebilmeleri adına platformların sağlaması icap eden koşullar artırıldı, bu mekanizmaların "kolay kullanılabilir" olmaları şart koşuldu. ABD... Amerika'da, sosyal medya şirketlerinin yükümlülüklerine yönelik adım ABD Başkanı Donald Trump tarafından atıldı. Kararnamede; sosyal medya şirketlerinin ifade özgürlüğüne müdahale ettikleri, kendilerine uygun gelmeyen görüşleri bir nevi sansürledikleri ve kamuoyunu ilgilendiren olaylara ilişkin vatandaşların neyi görüp göremeyeceğini kontrol edebilecek bir güce sahip oldukları belirtildi. Kararname uyarınca Federal İletişim Komitesi, sosyal medya şirketlerinin içeriklere müdahale kriterlerini, müdahale edilen içeriklerin niteliğini ve müdahalenin iyi niyet gözetilerek yapılıp yapılmadığını incelemeye yetkili kılındı. Ayrıca Adalet Bakanı tarafından bir çalışma grubu oluşturularak sosyal medya platformlarının siyasi görüşe göre içerik erişimini şekillendirdiği varsayılan algoritmalar gibi tarafgirlik arz ettiği belirtilen çeşitli unsurlarının incelenmesi gerekli görüldü. COVİD-19 SALGINI MEZENFORMASYONU YAYMADA ÖRNEK GÖSTERİLDİ ABD Kongresi Araştırma Servisi tarafından hazırlanan bir raporda, özellikle Covid-19 salgınının sosyal medya mecralarında mezenformasyonun nasıl yayıldığını gözler önüne seren bir örnek olduğu belirtildi. Salgının kaynağı, virüsün yayılma şekilleri ve salgınla mücadele yöntemleri hakkında ortaya çıkan bilgi kirliliği, sosyal medya mecralarının içerikleri algoritmalarla biçimlendirme eğilimi ve kullanıcıların yalnızca beğendikleri paylaşımlar üzerinden özelleşmiş ağlar kurabilme olanakları gibi sebeplerle daha da ivmelendi. AVRUPA BİRLİĞİ Avrupa Birliği'nde çevrimiçi ortamlarda terörle alakalı içeriklerin yayılmasını engellemek amacıyla yapılan düzenleme 6 Haziran 2021'de yürürlüğe girdi. 7 Haziran 2022'de uygulanmaya başlayacak olan bu düzenlemenin gerekçesinde, çevrimiçi ortamların nefret, şiddet, aşırılık ve terörist propagandanın yayılmasına imkan tanıdığı söylendi. Terörist gruplarla somut pratiğin yanı sıra çevrimiçi mecralarda da mücadele edilmesi gerektiği vurgulanarak Avrupa Birliğine bu bağlamda yöneltilen tehditlerin engellenmesi şart koşuldu. TERÖRİST İÇERİK KAVRAMI Düzenlemede terör içeriklerinin ilgili ulusal otorite tarafından verilen kararı izleyen bir saat içerisinde kaldırılması, sosyal medya platformlarının sunduğu araçların suiistimalinin önüne geçilmesi ve kaldırılan içeriklerin diğer platformlarda tekrar paylaşılmasının engellenmesi amaçlandı. "Terörist içerik" kavramı, terör suçlarının işlenmesini kışkırtan veya savunan, terörist grupların aktivitelerini teşvik eden ya da terör suçlarının işlenmesine yönelik teknik bilgiler ve yöntemler gösteren içerikler olarak tanımlandı. PLATFORMLAR ŞEFFAF VE HESAP VEREBİLİR OLMALI Platformlar tarafından içeriklere yapılan müdahalelere dair yıllık raporlar hazırlanması; platformların şeffaf ve hesap verebilir olması; platformların içerik kaldırma kararlarına itiraz edilebilmesi; ihlal durumlarında ise sosyal medya şirketinin bir önceki yıldaki küresel cirosunun yüzde 4'üne kadar para cezası verilebilmesi öngörüldü. İlgili sosyal medya şirketinin merkezinin bulunduğu üye ülke, içerik kaldırma kararını izleyen 72 saat içerisinde karara itiraz edebilmekte. İtirazdan sonra içerik ya geri yüklenmekte ya da tamamen silinmekte. Servis sağlayıcılar veya içerik sağlayıcılar ulusal yetkilinin içerik kaldırma kararına 48 saat içerisinde itiraz edebiliyor. Avrupa Parlamentosu bünyesinde Nisan 2021'de hazırlanan bir raporda, dezenformasyonun demokratik süreçler ve insan haklarına etkileri mercek altına alındı. Raporda dezenformasyonun bir yandan düşünce özgürlüğü, mahremiyet hakkı ve toplumsal süreçlere katılım hakkı gibi hakları ihlal ettiği, öte yandan ise dezenformasyona karşı yürütülecek mücadelelerin de ifade özgürlüğü gibi diğer bazı hakları ihlal etme riskini taşıyabileceği söylendi. Raporda ayrıca dezenformasyonun kurumlara duyulan güveni tahrip ettiği, seçim süreçlerine müdahil olabildiği ve dijital zorbalıkla şiddete cevaz verebildiği vurgulandı. Bu doğrultuda dezenformasyona karşı atılacak adımların insan haklarını merkeze alması gerektiği ve yalnızca dezenformasyonun değil, dezenformasyonun yayılmasına olanak sağlayan yapısal koşulların da titizlikle irdelenmesinin öneminin altı çizildi. AVUSTURYA Avusturya, sosyal medya platformlarını müstakil bir kanunla düzenleyen az sayıdaki örnekler arasında. 1 Ocak 2021 itibarıyla yürürlüğe giren bir federal kanun, sosyal medya şirketlerinin yükümlülüklerini düzenledi ve paylaşımların kaldırılması ya da engellenmesi yönünde sorumluluklar tayin etti. Kanun, Avusturya'da faaliyet gösteren, ülkede ortalama yüz binden fazla kullanıcıya sahip ve yıllık cirosu 500 bin avrodan fazla olan yerli ve yabancı kâr odaklı platformlara uygulanıyor. PLATFORMLAR ETKİLİ VE ŞEFFAF OLMALI Platformlar kullanıcılara etkili ve şeffaf bir "şikâyet ele alma mekanizması" sunmak durumunda. Bu şikâyetler; cebir, tehdit, ısrarlı takip, telekomünikasyon araçları vasıtasıyla sürekli taciz, aşağılama, izinsiz görüntü kaydı, şantaj, terör örgütü üyeliği, suça teşvik veya Nasyonal Sosyalist aktiviteleri yasaklayan kanunlara yönelik ihlaller gibi suç unsuru oluşturan fiillere ilişkin yapılabilir. 24 SAAT İÇİNDE İÇERİĞİ KALDIRMAK MECBURİYETİNDE Platformlar şikâyete konu olan içeriğin yasa dışılığının açık olması hâlinde, ek bir tahkikat yürütmeksizin ilgili içeriği en fazla 24 saat içerisinde kaldırmak ya da erişime kapatmak mecburiyetinde. Yasa dışılığı açık olmayan içeriklerin kaldırılması için tanınan azami süre ise 7 gün. Silinen ya da erişime kapatılan içeriklere dair veriler, delil oluşturması sebebiyle azami 10 gün boyunca saklı tutulur. Bu süre yetkili kamu otoritesinin talebi hâlinde uzatılabiliyor. Sosyal medya mecraları ayrıca içerikler hakkında vermiş oldukları kararların incelenmesine yönelik şeffaf bir mekanizma sağlamakla da yükümlü. Arka arkaya talimat verilmesini gerektiren ve süreklilik arz eden ihlal durumlarında platformlar Kurul tarafından 10 milyon avroya varan para cezasına çarptırılabilir. FRANSA Fransa'da 22 Aralık 2018'de yalan haberlerin sosyal medya ekseninde demokrasiye yönelttiği iddia edilen tehditlerin önüne geçilmesi amacıyla, Enformasyonun Manipüle Edilmesine Karşı Mücadele Kanunu yürürlüğe girdi. "Yalan haber kanunu" olarak da bilinen Kanunun amacı, dijital mecralarda yalan haberlerin büyük bir hızda yayılmasının önüne geçmek ve yabancı devletler tarafından sosyal ağların manipüle edilmesini engellemek. Özellikle seçim süreçleri öncesinde ve seçimler esnasında bu türden manipülasyonların varlığına dikkat çekilmekte. Bu bağlamda ilk olarak sosyal medya platformlarının seçim süreçlerinde sponsorlu içerikler hakkında hesap vermeleri gerekmekte, ayrıca günlük belli bir sayıda bağlantının üzerine çıkan mecraların Fransa'da yasal bir temsilci bulundurmaları ve algoritmalarını kamuya açmaları şart koşulmakta. YALAN HABERLERİN YAYILMASINI ENGELLEMEK İkinci olarak da yalan haberlerin hızlıca yayılmasına engel olmak adına yasal işlem başlatılması öngörülmekte. Burada yalan haber nitelemesini yapmak davayı gören hâkime bırakılmakta ve bu nitelemede 1881 tarihli Kanun baz alınarak geliştirilen üç kriter uygulanmaktadır: Yalan haber açık olmalıdır, yapay yollardan ve büyük bir çapta yayılmaya başlamış olmalıdır, kamu düzenini veya seçimlerin güvenliğini bozma tehdidi barındırmalıdır. Ayrıca, erişim ve yer sağlayıcıların illegal içeriklere erişimi engellemek, nefret içeriklerini bildirmek, bazı illegal içeriklerle ilgili bilgi vermek, kimlik ve bağlantı verilerini depolamak ve iletmek, videoları dijital olarak işaretlemek gibi yükümlülükleri mevcut. NEFRET SUÇLARINA YENİ MAHKEME Diğer yandan, son olarak 24 Haziran 2020'de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından imzalanarak kanunlaşan hükümler arasında nefret suçlarına has yeni bir mahkeme kurulması ve konuya ilişkin Yüksek Yayıncılık Kurulu tarafından görev sınırları tayin edilecek bir gözlem merkezinin oluşturulması yer alıyor. İNGİLTERE İngiltere'de sosyal medya şirketlerine yönelik herhangi bir yasal düzenleme mevcut değil. Ancak dijital iletişim platformlarının yaygınlık kazanmasıyla birlikte İngiltere'de sosyal medyanın hem yabancı devletlerin ülke içindeki siyasi süreçlere müdahil olmasına hem de azınlıklara karşı nefret ve şiddeti teşvik eden içeriklerin artmasına sahne olduğu belirtildi. Bu doğrultuda İngiltere Parlamentosu konuya ilişkin incelemeler başlattı. Komisyonun 18 Şubat 2019'da yayımladığı raporda, "yalan haber" kavramı yerine mezenformasyon ve dezenformasyon ifadelerinin kullanılması gerektiği belirtildi. Yalan haberlerin hem olgulara hem de kamu yaşamına güveni azaltıp demokrasi ve kamuoyuna ilişkin olumsuz sonuçlara gebe oldukları kaydedildi. ÇEVRİMİÇİ GÜVENLİK KANUNU TASLAĞI İngiltere'de sosyal medya düzenlemeleri açısından somut bir adım atılarak öneriler ve tüm istişareler doğrultusunda "Çevrimiçi Güvenlik Kanunu" taslağı yayımlandı. Taslağa göre, çevrimiçi içerik paylaşım platformları ve arama hizmetleri özen yükümlülüğüne tabi kılınacak ve Ofcom bu şirketlere 18 milyon pound veya yıllık küresel cirolarının yüzde 10'u kadar (hangisi yüksekse) ceza verip duruma göre sitelere erişimi engelleyebilecek. "Kategori 1" olarak nitelendirilen sosyal medya şirketleri, yani en yaygın ve popüler mecralar, yalnızca yasa dışı içeriklerle değil, ceza gerektiren fiil eşiği altında kalmasına rağmen zarar verme riski taşıyan edimler ile mezenformasyon ve dezenformasyon gibi zararlı içeriklerle mücadeleye yönelik de yükümlülük altına alınacaklar. Şirketler demokrasi kaygısı güderek farklı bakış açılarına karşı nötr bir tavır takınacak ve değişik görüşlere farklı muamele uygulayamayacak. TASLAĞIN ÖNÜMÜZDEKİ YASAMA YILINDA KANUNLAŞMASI BEKLENİYOR Ofcom'un bünyesinde dezenformasyon ve mezenformasyon üzerine uzmanlardan oluşan bir komite kurulması da yine taslakta öngörüldü. Taslakta düzenlenecek içerikler 3 kategoride ele alındı. Bunlar yasa dışı içerikler, çocuklar açısından zararlı içerikler ve yetişkinler açısından zararlı içerikler. Yasa dışı içerikler genellikle terör suçları ve çocuk istismarı gibi fiilleri kapsamakta. Zararlı içerikler ise çocukların ya da yetişkinlerin fiziksel ya da psikolojik sağlığını bozabilecek paylaşımlar. Taslağın önümüzdeki yasama yılı içerisinde kapsamlı bir şekilde tartışılarak kanunlaşması beklenmekte.

2 yıl önce

Almanya Başbakanı Merkel: Taliban ile müzakere etmeye çalışmalıyız

Merkel ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, başkent Moskova'da görüşmelerinin ardından basın toplantısı düzenledi. Afganistan’daki duruma değinen Merkel, "Taliban’ın ülkeyi kontrol altına alması üzücüdür. Ancak bu bir gerçek." dedi. Merkel, "Taliban, ülkede istediğimizden daha fazla destek aldı. Ancak Taliban ile müzakere etmeye çalışmalıyız. Hayatı tehlikede olanlara da ülkeyi terk etme konusunda yardımcı olmalıyız." diye konuştu. Rusya’dan Taliban ile görüşmelerinde, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Afganistan’a insani yardım ile ilgili konuları ele alınmasını talep ettiklerini dile getiren Merkel, ABD ve NATO askeri güçlerinin 20 yıl önce Afganistan’a girdiğini anımsattı. Merkel, "Afgan halkının geleceği konusundaki pozisyonu ile ilgili hedeflerimize ulaşamadık. Bunun açık açık söylüyorum." ifadelerini kullandı. "DONBAS MESELESİNİN ÇÖZÜM SÜRECİNDE DURGUNLUK VAR" Ukrayna’nın doğusundaki Donbas meselesine de değinen Merkel, bu meselenin çözüm sürecinde "durgunluğun" yaşandığını belirtti. Söz konusu meseleye ilişkin Normandiya Formatı kapsamında (Ukrayna, Rusya, Almanya ve Fransa) çalışmaların yoğunlaştırılması yönünde adımlar attıklarını dile getiren Merkel, "Ukrayna halkının barış içinde yaşaması için bu sorunda ilerlemelerin kaydedilmesi amacıyla girişimlerde bulunacağız." dedi. Merkel, Donbas meselesine ilişkin Minsk Anlaşmalarının uygulanması gerektiğini vurguladı. Kırım’ın Rusya tarafından yasa dışı ilhak edildiğine dikkati çeken Merkel, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklediklerini vurguladı. "YABANCI PARALI SAVAŞÇILARIN LİBYA'DAN ÇIKARILMASI GEREKİYOR" Merkel, Libya meselesi ile ilgili geçen yıl Almanya’nın başkenti Berlin’de Libya Konferansı’nın düzenlendiğini anımsatarak, şunları kaydetti: "Libya Konferansı’nın sonuçlarının uygulanması, yabancı paralı savaşçıların Libya’dan çıkarılması ve Libyalılara ülkenin geleceği ile ilgili planlarını serbest şekilde hayata geçirmesine izin verilmesi gerekiyor." Rusya’da muhalif Aleksey Navalnıy’nın daha önce tutuklandığını hatırlatan Merkel, bu durumun "karamsar" ve "kabul edilmez" olduğunu söyledi. Merkel, Putin ile görüşmede Navalnıy’nın serbest bırakılması talebinde bulunduğunu aktardı. Putin ile iklim değişikliği sorununu da ele aldıklarını dile getiren Merkel, bu konuda birlikte mücadele edilmesi gerektiğini belirtti.

2 yıl önce

Almanya Federal İstihdam Dairesi Başkanı Scheele: 400 bin göçmene ihtiyacımız var

Almanya Federal İstihdam Dairesi Başkanı Detlef Scheele, “Her yıl demografik nedenlerle iş gücü kaybı yaşıyoruz. Şu anda özellikle hasta bakıcısı, klima teknisyeni, lojistik, gibi farklı sektörlerde yılda 400 bin göçmene ihtiyacımız var.” dedi.

2 yıl önce

Kabil Havalimanı'na dair Almanya'dan açıklama: ABD, Türkiye ve Taliban'la görüşüyoruz

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ın açıklamaları şöyle; * Kabil havalimanındaki durum daha da kaotik bir hal alıyor. * ABD, Türkiye ve Taliban ile Kabil havalimanını nasıl çalışır durumda tutacağımızı görüşüyoruz. * Kabil havalimanı sadece güvenliğin sağlanması durumunda 31 Ağustos sonrası açık kalacak. * Kabil havalimanından tahliyelerin G7 tarafından koordine edilmesi önemli. * G7 ülkelerinin Afganistan'dan gelen göçmenler konusunun nasıl çözümleneceğini konuşması lazım.

2 yıl önce

Almanya'da yaşanan sel felaketinin ardından 40 gün geçti yaralar hala sarılmadı: Elektrik su doğal gaz yok

5 Temmuz'da Almanya’nın Rheinland-Pfalz, Kuzey-Ren Vestfalya ve Bavyera eyaletlerinde yaşanan sel felaketinde 180'den fazla kişi hayatını kaybetmişti. Ülkede yaklaşık 25 milyar euroluk zarar yaşanırken, erken uyarı sistemlerinin bulunmaması nedeniyle hükümet yoğun eleştiri almıştı. Felaketin üzerinden 40 gün geçerken, sulara teslim olan bölgeler hala temizlenemedi. İçme suyu, elektrik ve kanalizasyon sorunları da tam olarak çözülemedi. Almanya’nın eyalet sistemiyle yönetilmesi de son doğal afetlerde federal hükümetin acilen devreye girmesini geciktiren bir faktör oldu. Federal hükümet, felaket için 16 eyalet yönetimiyle yapılan toplantı sonrasında devreye girebildi. Sel mağdurları sorunlarının hala çözülememiş olmasından şikayetçi. Sel felaketinin ardından birçok ilçe ve kasabada uzun süre elektrikler kesildi, cep telefonu şebekeleri devre dışı kaldı. 14 ve 15 Temmuz’daki yoğun yağışların ardından Euskirchen, Bad Münstereifel, Eifel, Rhein-Sieg-Kreis’ın da aralarında olduğu yerleşim bölgelerde yaklaşık 200 bin kişi uzun süre elektriksiz kaldı. Bazı bölgelerde elektrik şebekeleri büyük zarar görürken, bazı bölgelerde ise ekipler güvenlik amacıyla elektrikleri kesti. Selden en çok etkilenen ve 30 bin kişinin yaşadığı bölgelere, yaklaşık bir hafta boyunca elektrik verilemedi. Rheinland Pfalz eyaletinin Ahrtal bölgesinde ise yaklaşık 2 bin kişi, sel felaketinin ardından iki hafta boyunca elektriksiz kaldı. Sel nedeniyle cep telefonu şebekesi ancak iki hafta sonra devreye alınabildi. Bölgelerde 150’den fazla baz istasyonu zarar gördü, birçok bölgede günlerce cep telefonu şebekeleri çalışmadı. Deutsche Telekom, sel felaketinden üç gün sonra baz istasyonlarının ancak yarısını tekrar devreye sokabildi. Afet bölgelerinin tamamında cep telefonu şebekelerinin tümünün tekrar devreye sokulabilmesi yaklaşık iki hafta sürdü. Bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen yaklaşık 20 bin nüfuslu Bad Münstereifel ilçesinde evlere ulaşan su içilemiyor. Yetkililer eve gelen suları kaynatarak kullanmalarını ya da dışarıdan temiz su temin etmeleri yönünde uyarılarda bulunuyor. Sel felaketinden en çok etkilenen Ahrtal bölgesinde aradan bir ay geçmesine karşın kanalizasyon sistemi yeniden inşa edilemedi. Çalışmadığı için en ufak bir yağışta kanalizasyonda taşmalar meydana geliyor. Doğaya büyük zarar verecek nitelikteki atıkların doğrudan Ahr nehrine boşalması eleştirilere neden oldu.

2 yıl önce

Almanya'da sel felaketinin ardından 45 gün geçti: 20 bin hanede hala telefon bağlantısı yok

Alman telekom şirketi Deutsche Telekom'un Üst Yöneticisi (CEO) Walter Goldenits, sel felaketine ilişkin gazetecilere değerlendirmede bulundu. Goldenits, Kuzey Ren Vestfalya ve Rheinland Pfalz eyaletlerinde 15 Temmuz'da meydana gelen sel felaketinin üzerinden 45 gün geçmesine karşın bölgede 20 bin hanede telefon bağlantısının halen sağlanamadığını belirterek, "Bunu değiştirmek (tekrar telefon bağlamak) aylar alacak" ifadesini kullandı. Deutsche Telekom'dan yapılan açıklamada da sel bölgesindeki telefon altyapısının kötü bir şekilde tahrip olduğu, bazı yerlerde altyapının tamamen yeniden inşa edilmesi gerektiği kaydedildi. Sel bölgesinde sabit telefon hattı bağlantılarının yaklaşık yüzde 80'inin tekrar sağlandığı belirtilen açıklamada, 20 bin hanenin telefon bağlantısı için de mobil iletişim yoluyla alternatif çözümler üzerinde çalışıldığı aktarıldı. Bu arada, 15 Temmuz'da meydana gelen sel felaketinde, afet bölgelerinin tamamında tüm cep telefonu şebekelerinin tekrar devreye alınabilmesi yaklaşık 2 hafta sürmüştü. Öte yandan, Kuzey Ren Vestfalya ve Rheinland Pfalz eyaletlerinde, afet bölgelerindeki otoyolların tamiri devam edeceği için insanların yaklaşık bir yıl boyunca trafik kısıtlamalarına hazırlıklı olması istendi.

2 yıl önce

Almanya'da tarihi sonuçlar! Merkel sonrası hezimet

16 yıllık Angela Merkel dönemini bitiren seçim büyük çekişmeye sahne oldu. Sandık çıkış anketlerine göre SPD yüzde 25,7 ile birinciliğe uzandı. Muhafazakar Hristiyan Birlik Partileri (CDU-CSU) yüzde 24,1 ile ikinci sırayı alırken, koalisyon hükümetinin kaderini belirlemesi beklenen Yeşiller Partisi'nin oy oranı yüzde 14,8 oldu. Anketlere göre federal parlamentoya giren dördüncü parti Hür Demokrat Parti'nin (FDP) oyları yüzde 11,5. Aşırı ağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) yüzde 10,3 ile beşinci, Sol Parti (Die Linke) de yüzde 4,9 oy oranına sahip. Mevcut projeksiyonlara göre SPD'nin parlamentodaki sandalye sayısı 205, CDU/CSU'nun 194 olarak hesaplanıyor. SPD lideri Olaf Scholz, partisinin iktidar yetkisine sahip olduğunu söyledi. Büyük bir başarıya imza attıklarını ifade eden Scholz, "Sonuçlar, seçmenlerin beni başbakan olarak görmek istediklerini gösteriyor" dedi. Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) başbakan adayı Armin Laschet ise seçim sonuçlarını değerlendirdiği konuşmasına, 16 yıl Almanya Başbakanı olarak görev yapan Angela Merkel'e teşekkür ederek başladı. Armin Laschet, "Çok çekişmeli bir yarış olacağını biliyorduk" dedi. Laschet, henüz nihai sonuçlar belli olmasa da, ilk sonuçların kendilerini mutlu edemeyeceğini söyledi ve ekledi: "CDU liderliğinde bir hükümetin kurulabilmesi için her şeyi yapacağız". CDU/CSU, sandık çıkış anketlerine göre oyların yüzde 25'inden biraz daha fazla almış görünüyor ve bu, partinin Almanya'da federal düzeyde aldığı en düşük oy oranı. Almanya'da II. Dünya Savaşı sonrası yapılan hiçbir seçimde CDU/CSU'nun oy oranı yüzde 30'un altına inmemişti. KOALİSYON PAZARLIKLARI BBC'nin Avrupa'dan sorumlu editörü Paul Kirby, başından beri seçim sonuçlarının belirleyici olmadığının bilindiğini hatırlatıp Başbakan Merkel'in koalisyon kurulana kadar görevde kalacağını, koalisyon müzakerelerinin de Noel'e kadar uzayabileceği söylüyor. Merkel'in halefi, Avrupa'nın en büyük ekonomilerinden Almanya'yı gelecek dört yıl yönetecek ve gündemin baş maddeleri arasında da iklim değişikliği yer alacak. İktidarda yalnızca muhafazakârlar ve Sosyal Demokratlar'ın gözü yok. Koalisyon pazarlıklarında tavırları belirleyici olacak olan Yeşiller Partisi ve liberal Hür Demokrat Parti'nin (FDP) de gözü iktidarın parçası olmakta. İki parti de sandıkta çok büyük başarı elde etmedi ama oy oranlarının toplamı tüm oyların dörtte birine denk geliyor. Bu da, her iki büyük partiyi de ileriye taşıyabilecekleri anlamına geliyor. Ülkenin en büyük iki partisi Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) "büyük koalisyon" kurmaması halinde, yeni hükümet için en az üç partinin bir araya gelmesi gerekecek. Tüm partiler, aşırı sağcı ve Avrupa Birliği karşıtı Almanya İçin Alternatif (AfD) Partisi'yle birlikte çalışmayacaklarını açıkladı. Bu durumda partilerin renklerini sembolize eden koalisyon seçenekleri şöyle: * 'Trafik Işığı': Sosyal Demokrat Parti-Yeşiller Partisi-Hür Demokrat Parti koalisyonu * 'Kırmızı-kırmızı-yeşil': Sosyal Demokrat Parti-Yeşiller Partisi-Sol Parti koalisyonu (Ancak Sol Parti'nin yüzde 5 barajını aşıp Federal Meclis'e girip giremeyeceği henüz netleşmedi) * 'Jamaika': Hristiyan Birlik partileri, Yeşiller Partisi, Hür Demokrat Parti koalisyonu. * SPD ve CDU/CSU'nun yanlarına Yeşiller Partisi'nin de almaları halinde 'Kenya', liberal Hür Demokrat Parti'yi de almaları halinde 'Almanya' koalisyonu gündeme gelebilir. Yeşiller Partisi, Sosyal Demokrat Parti'ye; liberal Hür Demokrat Parti de Hristiyan Birlik partilerine daha yakın. Ancak iki blok da koalisyon hükümeti kuramıyor. Sosyal Demokrat Parti de Hristiyan Birlik partileri de yeni hükümetin liderliklerinde kurulmasını istiyor ve birlikte hükümet kurmaya mevcut şartlarda sıcak bakmıyor. Yeşiller Partisi, Hristiyan Birlik partileri ve Hür Demokrat Parti'yle; ya da Hür Demokrat Parti, Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller Partisi'yle anlaşırsa koalisyon düğümü de çözülmüş olacak. Yeşiller Partisi'nin eş başkanı ve başbakan adayı Annalena Baerbock, 'muhteşem bir sonuç aldıklarını' söyledi. Annalena Baerbock, Almanya'nın yeni bir başlangıca ve 'iklim hükümetine' ihtiyaç duyduğunu ifade etti. YEŞİLLER PARTİSİ'NİN YÜKSELİŞİ Seçim kampanyasında bir ara Yeşiller ve adayları Annalena Baerbock'in oy oranı anketlerde yüzde 28 civarındaydı. Ama ilk projeksiyonlar partinin oy oranın yüzde 14,8 olduğunu ve FDP'nin üstünde üçüncü sıraya yerleştiğini gösteriyor. Yine de daha önce genel seçimlerde (2009'da) oy oranı yalnızca yüzde 10'un biraz üstünde çıkan bir parti için bu sonuçlar oldukça yüksek. Bu da iklim değişikliğinin Almanlar için ne kadar önemli hale geldiğine işaret ediyor. Yeşiller Partisi daha önce hükümetin küçük ortağı olmuştu ama hiçbir zaman aldıkları destek bu seviyeye çıkmamıştı. Yeşiller Partisi'nin dışişleri bakanı olarak görev yapan ve Almanya'da 1998-2005 arasında merkez soldan iktidar olan Gerhard Schröder döneminde başbakan yardımcılığı da yapan merkez sol üyesi Joschka Fischer'i hatırlıyor olabilirsiniz. 'PARTİ DAHA İYİ YAPABİLİRDİ' Sonuçlar iyi görünse de anketlerdeki oranlara göre düşük kalıyor. BBC'ye konuşan Yeşiller Partisi milletvekili ve partinin dış ilişkilerden sorumlu üyesi Omid Nouripour 'partinin daha iyi yapabileceğini' ama halkın gözündeki algıları henüz yıkamadıklarını söyledi. Nouripour, "Kampanya yaparken yaşadığımız en komik durum, halkın gelip size yasaklar partisi olduğunuzu söylemesi oluyor. 'Arabalarımızı, uçaklarımızı, köprülerimizi, veya nehirlerimizi her neyse elimizden almak istiyorsunuz', diyorlar. Bu yıkmamız gereken bir klişe" dedi ve ekledi: "Son haftalarda iyi iş çıkaramadık. Bu daha sonra konuşmamız gereken hatalarımızdan biri. Ama günün sonunda bu klişeler sonsuza dek kalmayacak ve üstelerinden geleceğiz." GENÇLER KİME OY VERDİ? İlk seçim projeksiyonlarına göre 30 yaş altı seçmenlerde iki parti öne çıktı. Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) gençlerin oylarının yüzde 40'tan fazlasını almış görünüyor. FDP ve Yeşiller, seçim sonrası gelecek koalisyon görüşmelerinde en çok söz sahibi olacak partiler olarak öne çıkıyor. Sosyal Demokratların genç oylarında yeterince başarılı olmaması ise bazı kesimler tarafından şaşırtıcı olarak değerlendiriliyor. ZDF ve Forschungsgruppe Wahlen'in projeksiyonlarına göre genç seçmenin oy dağılımı şöyle: * Yeşiller - Yüzde 22 * Hür Demokrat Parti (FDP) - Yüzde 20 * Sosyal Demokrat Parti (SPD) - Yüzde 17 * Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) - Yüzde 11 * Sol Parti - Yüzde 8 * Almanya için Alternatif Partisi (AfD) - Yüzde 8

2 yıl önce

Almanya'da 18 Türk kökenli aday milletvekili seçildi

Geçici ilk resmi sonuçlara göre, Aydan Özoğuz, Hakan Demir, Metin Hakverdi, Macit Karaahmetoğlu, Derya Türk-Nachbaur, Mahmut Özdemir, Cansel Kızıltepe, Gülistan Yüksel ve Nezahat Baradari, Sosyal Demokrat Partiden (SPD) milletvekili seçildi. Yeşiller Partisinden Cem Özdemir, Ekin Deligöz, Canan Bayram, Filiz Polat ve Melis Sekmen meclise girmeye hak kazanırken, Sol Partiden Ateş Gürpınar, Sevim Dağdelen ve Gökay Akbulut da seçilen diğer Türk kökenli milletvekilleri oldu. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinden Serap Güler milletvekili seçildi. TÜRK KÖKENLİ VEKİL SAYISI ARTTI Böylece geçen seçimde 14 olan Türk kökenli milletvekili sayısı bu seçimde 18'e yükseldi. Bunların dışında ayrıca seçilenler arasında, Türkiye kökenli Rum bir aileden gelen Takis Mehmet Ali de bulunuyor. Seçimde, 100'ün üzerinde Türk asıllı kişi adaylık açıklamıştı.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 29 30