06 Mayıs Pazartesi 2024
2 yıl önce

Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Schulz: Türkiye ile pozitif bir ajandamızın olmasını istiyoruz

Schulz, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'un 14 Mart'ta Ankara'ya yaptığı resmi ziyareti, ikili ilişkileri ve Ukrayna-Rusya savaşına ilişkin güncel gelişmeleri AA muhabirine verdiği yazılı röportajda değerlendirdi. Almanya Şansölyesi Scholz'un 14 Mart'taki Türkiye ziyaretinin, Almanya'da yeni hükümetin görev yaptığı ilk 100 gün içinde gerçekleştiğine dikkati çeken Schulz, "Bu, özellikle bu zor zamanlarda ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin önemini ortaya koyuyor. İlişkilerimiz çok derin köklere ve uzun bir geçmişe dayanıyor. Türkiye ile pozitif bir ajandamızın olmasını istiyoruz." ifadelerine yer verdi. Schulz, Türkiye ve Almanya'nın, Ukrayna-Rusya savaşı ve ortaya çıkan sürdürülebilir enerji tedariki gibi birçok konuda ortak zorluklarla karşı karşıya kaldığını belirterek "Şansölye Scholz'un ziyaretinin, kendisinin Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan ile yapacağı birçok buluşmanın sadece ilki olduğuna ve bu ziyareti yakın zamanda Almanya'nın yeni hükümet üyelerinin ziyaretlerinin izleyeceğine eminim." değerlendirmesinde bulundu. "ALMANYA VE TÜRKİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLER YOĞUN, EMSALSİZ VE ÇOK YÖNLÜDÜR" Bölgesel ve küresel konjonktürün etkisiyle ikili ilişkilerde ivme bekleyip beklemediğine ilişkin soruya Schulz, "Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkiler yoğun, emsalsiz ve çok yönlüdür." yanıtını verdi. Schulz, bu ilişkilerin siyaset, ekonomi, kültür, aile ve arkadaşlar arasındaki özel ilişkiler gibi birçok alanı kapsadığını vurgulayarak şöyle devam etti: "Bizim gibi Türk hükümetinin de Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması ve Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatının (AGİT) temel ilkelerini desteklemesine ve (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin'in Ukrayna saldırısına karşı durmasına minnettarız. Türkiye, BM'de anahtar rol üstlendi ve Ukrayna'ya karşı Rus şiddetinin kınandığı kararın hazırlanmasını etkin şekilde destekledi." Son günlerde Putin'in, özgür dünyayı bölme stratejisinde başarılı olmadığının görüldüğünü ileri süren Schulz, "Putin Ukrayna'ya saldırarak uzun yıllardır olmadığı kadar dünyanın birleşmesine sebep oldu. BM Genel Kurul Toplantısı'nda 141 ülke Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını kınadı. Rusya, Belarus, Suriye, Kuzey Kore ve Eritre'den oluşan sadece 5 ülke destek verdi. Bu nedenle savaşa karşı duran ülkeler arasında ilişkilerin hızlanmasını bekliyorum." değerlendirmesinde bulundu. "PUTİN, SAVAŞIYLA RUS HÜKÜMETİNİN BİZİMLE OLAN İLİŞKİLERİNİ TAMAMEN DEĞİŞTİRDİ" Büyükelçi Schulz, Almanya'nın, Batı'da Rusya'ya karşı daha ılımlı ve yapıcı bir yaklaşımın öncüsüyken şu an neden pozisyon değiştirerek ABD ile tam bir uyum içinde hareket ettiğine ilişkin soruyu, "Rusya ve Rus halkı ile yapıcı ve olumlu ilişkilere sahip olma isteğimiz değişmedi. Ancak Putin, savaşıyla Rus hükümetinin bizimle olan ilişkilerini tamamen değiştirdi." diye yanıtladı. Müzakere ve görüşmelerin Almanya için her zaman öncelikli olduğunu belirten Schulz, şunları kaydetti: akşam olabilir "Son aylarda Rusya krizinde diplomasi aracılığıyla barışçıl çözüm bulabilmek için her yolu denedik. Ayrıca Türk dostlarımız gibi biz de diplomatik çözüm için opsiyonları her gün değerlendirmeye devam ediyoruz. Rus hükümeti görüşme tekliflerimize yanıt vermedi. Bunun yerine Putin Ukrayna'ya yönelik askeri saldırı ile dünyanın gözleri önünde uluslararası düzenin ve uluslararası hukukun en temel kurallarını eşi görülmemiş bir şekilde ihlal etmiştir. Rus hükümetinin bunu bir 'barış misyonu' olarak tanımlaması, BM Antlaşmasını saptırıyor. BM'nin, sonraki nesilleri savaş felaketinden korumak için kurulduğunu unutmamalıyız." Schulz, Ukrayna'daki savaşın bir dönüm noktası olduğunu çünkü sadece Ukrayna'yı doğrudan hedef almadığını, bunun aynı zamanda kurallara dayalı düzene de bir saldırı olduğunu vurguladı. Dünyada hiçbir ülkenin, daha güçlü olan komşusu öyle istedi diye egemenliğinin ele geçirilmesini kabul etmeyeceğini kaydeden Schulz, "Uluslararası toplum, başta güç kullanma yasağı olmak üzere BM Antlaşmasının ilkelerinin haksız şekilde ihlal edilmesini kabul edemez. Putin gibi savaş saldırganlarına karşı özgürlüğü, demokrasiyi ve refahı savunup korumalıyız." ifadelerini kullandı. "ALMANYA VE DİĞER AB ÜYESİ ÜLKELER, UKRAYNA'DAN GELEN TÜM SIĞINMACILARI KABUL EDECEK" Schulz, Almanya'nın Ukrayna'ya savunma ve insani durum açısından verdiği desteğe ilişkin de Almanya'nın, Avrupa Birliği (AB) ve diğer ülkelerle Rusya'ya karşı eşi görülmemiş bir yaptırım paketi uyguladığını ifade etti. Alman Silahlı Kuvvetlerinin stoklarından 2 bin 500 Strela tipi uçaksavar füze, 1000 tanksavar silah ve 500 Stinger tipi hava savunma füzesinin Ukrayna'ya gönderildiğini belirten Schulz, "Başka sevkiyatlar da değerlendirilmektedir. Almanya'da üretilen veya Doğu Almanya stoklarından kalan silahları Ukrayna'ya sevk etmeleri için NATO ortakları Hollanda ve Estonya'yı yetkilendirdik. Almanya ayrıca AB'nin Ukrayna'ya silah tedariki için oluşturduğu 450 milyon avro değerindeki fona 100 milyon avro ile katkıda bulunuyor." ifadelerine yer verdi. Schulz, Almanya'nın, Ukrayna'ya ABD ile en büyük sivil desteği ve insani yardımı sağladığını belirterek "Almanya 2014'ten bu yana Ukrayna'ya insani yardım da dahil olmak üzere 2 milyar dolardan fazla destek sağladı. Almanya buna ilaveten 2014'ten beri AB aracılığıyla 3,8 milyar dolar mali yardım sağladı." ifadesini kullandı. Almanya'nın, 5,6 milyon dolara yükselteceği katkıyla Ukrayna İnsani Yardım Fonuna en çok destek sağlayan ülke konumunda olduğunu kaydeden Schulz, bunun yanı sıra Uluslararası Kızılhaça da Ukrayna için 11,2 milyon dolar finansman sağlandığını belirtti. Jürgen Schulz ayrıca AB'nin sivil koruma mekanizmalarının kalbi olarak nitelediği Afet Koordinasyon Merkezi tarafından da Ukrayna'ya ilaç yardımı gibi tıbbi desteğin sağlandığını aktararak "Almanya ve diğer AB üyesi ülkeler, Ukrayna'dan gelen tüm sığınmacıları kabul edecek." ifadesini kullandı. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'in, Ukrayna'ya yönelik saldırıları durdurulmazsa Rusya'nın "Berlin Duvarı'na kadar ilerleyeceği yönündeki sözlerini değerlendiren Schulz, "Ülkelerimizi ve değerlerimizi korumaya kararlı olduğumuz konusunda Putin ile iletişim kurmak için AB, NATO ve Batı ile bir bütün olarak gerekli tedbirleri alıyoruz." ifadesine yer verdi. "KOMŞU ÜLKELERİMİZ ARASINDA YER ALDIĞI İÇİN UKRAYNA'YA DAHA ÇOK DESTEK OLACAĞIZ" Büyükelçi Schulz, Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle ortaya çıkan yeni göç krizini Almanya'nın nasıl ele almayı planladığını ve Avrupa'nın mültecilere kucak açma konusunda Ukraynalılar ve Suriyeliler arasında çifte standart gösterdiği yönündeki eleştirileri de değerlendirdi. Almanya'ya 2015'te 1 milyondan fazla Suriyelinin geldiğini belirten Schulz, "Ülkemize gelen insanların resimlerini iyi hatırlıyorum: Tren garına ve kabul merkezlerine varan Suriyelileri selamlayarak karşılayan insanların resimleriydi. Bu insanlar, gelen Suriyelilerin gıda, su ve kıyafet gibi en acil ihtiyaçlarını karşılamışlardı." ifadesini kullandı. Schulz, sonraki aylarda Almanya'da ihtiyaç sahiplerine yönelik büyük bir destek ve dayanışma dalgasının görüldüğünü anımsatarak "Sadece ülkem adına konuşabilirim ama şunu söyleyebilirim: Koruma ve barınmaya muhtaç acil durumdaki Suriyelilere destek olduk, şimdi Ukraynalı mültecilere de aynısını yapacağız. Komşu ülkelerimiz arasında yer aldığı için Ukrayna'ya daha çok destek olacağız." değerlendirmesinde bulundu. "PUTİN ROTASINI BİR GECEDE DEĞİŞTİRMEYECEK" Almanya'nın, G7 başkanlığı çerçevesinde G7 ortaklarıyla dış politikada güçlü ve birbiriyle bağıntılı ortak tutumu desteklediğini belirten Schulz, şöyle devam etti: "Ayrıca AB ile birlikte, ABD ve G7 üyesi ülkelerin yakın iş birliğinde Rusya ve Belarus'a karşı eşi görülmemiş yaptırımları desteklemektedir: Önemli Rus bankaları, bankalar arası iletişim ağı SWIFT'ten çıkartıldı. Rus Merkez Bankası rezervlerin yönetimine ilişkin transaksiyonlar yasaklandı. İhracat kontrollerinden ve ihracat finansman yasağından oluşan ağır ve hedef odaklı yaptırımlar paketi uygulandı. Putin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve 500'den fazla kişiye yönelik yaptırımlar uygulandı. AB hava sahası Rus mülkiyetinde olan, Rusya'da kayıtlı veya Rus kontrolünde olan tüm uçaklar için yasaklandı. Russia Today ve Sputnik'in AB'de yayın yapmasına yasak getirildi. Belarus'a karşı başka yaptırımlar da uygulandı." Schulz, Alman Silahlı Kuvvetlerinin Doğu Avrupa müttefikleri için desteğini genişlettiğini ve genişletmeye devam edeceğini kaydederek Alman ordusunun, Litvanya'da NATO Muharebe Grubunu yönettiğini ve askeri varlığını artırdığını da vurguladı. Romanya'da hava sahası denetiminin uzatıldığını ve genişletildiğini ifade eden Schulz, Almanya'nın Slovakya'da yeni bir NATO Muharebe Grubunun kuruluş sürecinde yer aldığını belirtti. Schulz, Almanya Deniz Kuvvetlerinin Kuzey Denizi, Baltık Denizi ve Akdeniz'de güvenliği sağlamak için ilave gemilerle yardım sağladığını da aktararak şu değerlendirmelerde bulundu: "Almanya, Doğu Avrupa'da NATO müttefiklerinin hava sahasının savunmasına da katılmak için savaş uçakları ve hava denetimi sistemleriyle hazırlanmıştır. Putin rotasını bir gecede değiştirmeyecek. Ancak Rus yönetimi ödeyeceği bedelin ne kadar yüksek olduğunu çok yakında hissedecek. Sadece geçen hafta Rusya'da borsa yüzde 30 değer kaybetti. Bu bize yaptırımların etkili olduğunu gösteriyor. Başka yaptırımları uygulama hakkını da saklı tutuyoruz." "TÜRKİYE 70 YILI AŞKIN SÜREDİR NATO'NIN GÜVENİLİR ORTAĞIDIR" Büyükelçi Schulz, Türkiye'nin NATO üyeliğinin önemine ilişkin de "Coğrafi konumu, Montrö Sözleşmesi'nin koruyucusu ve diplomatik girişimleriyle Türkiye'nin katkısı önemli bir belirleyiciliğe sahip. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve Rusya'nın saldırganlığının hukuksuzluğunu tanımasıyla Türkiye, bu krizde nerede yer aldığını açıkça ortaya koydu." dedi. Ukrayna'ya yapılan bu saldırının, NATO ve her bir üye ülkesinin ne kadar gerekli ve ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu gösterdiğini belirten Schulz, "Türkiye 70 yılı aşkın süredir NATO'nın güvenilir ortağıdır ve savunma ittifakına olan katkısı her zaman olduğu gibi büyük önem arz etmektedir." ifadesini kullandı. "SAVUNMA İŞ BİRLİĞİ ALANINDA TÜRK-ALMAN PROJELERİ ŞİMDİDEN GENİŞ BİR ALANA YAYILMIŞ DURUMDA" Jürgen Schulz, Almanya'nın, Ukrayna'ya büyük bir tehditten doğan acil bir durum karşısında savunmayı sağlayabilmek için silah vermeyi kararlaştırdığını belirterek "Rusya Ukrayna'ya acımasız şekilde saldırdı. Dünyada her ülke gibi Ukrayna da BM Antlaşmasında yer alan kendini savunma hakkına sahip. Uluslararası hukukun geçerli olduğu topraklarda durduğumuz için biz de BM Antlaşmasını birlikte savunmak zorundayız." ifadelerine yer verdi. Almanya'nın, NATO müttefiki Türkiye'ye bazı askeri malzemelerin satışına getirdiği kısıtlamalara ilişkin ise Schulz, şunları kaydetti: "Savunma iş birliği alanında Türk-Alman projeleri şimdiden geniş bir alana yayılmış durumda. Türkiye'nin NATO müttefikimiz olması gerçeği özel bir anlama sahip. Federal Hükümet esasen kısıtlayıcı ve sorumluluk sahibi silah ihracatı politikası güdüyor. Bu nedenle ihracat izni verilmeden evvel tüm başvurular dış ve güvenlik siyasetinin tüm önemli açıları bakımından titizlikle inceleniyor. Bu alanda geleceğe yönelik iş birlikleri hakkında Türk hükümetiyle yoğun bir fikir alışverişi yürütüyoruz."

2 yıl önce

Almanya'da yeterli sağlık hizmeti alamayan 3 hasta Türkiye'ye nakledildi

Sağlık Bakanlığına ait ambulans uçakla Dortmund Havalimanı'ndan Ankara'ya nakledilen hastaları, yakınları ve Türkiye'nin Essen Başkonsolosu Tolga Sezai Şimşir uğurladı. Başkonsolos Şimşir, açıklamasında, "Sağlık Bakanlığımızın son yıllarda dünyaya örnek teşkil edebilecek bir uygulaması olan ambulans uçak hizmetimizi, talepleri uygun görülen vatandaşlarımız için başkonsolosluklarımızın iş birliğinde hassasiyetle takip ediyoruz. Bugün Essen Başkonsolosluğu olarak Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki üç ayrı hastamızın naklini gerçekleştiriyoruz. Memlekette şifa bulmaları ve sağlıklarına kavuşmaları en büyük arzumuz." dedi. Türkiye'ye nakledilen hastalardan Sümbül Irmak, "Kalp kapaklarım değişti, diyalize bağlandım, hastalığım orada çoğaldı. Burada benimle hiç ilgilenmediler, hiçbir şeyin faydası olmadı. Yetkililere çok teşekkür ediyorum, yaşadıklarımı bir Allah bir ben biliyorum." diye konuştu. Sümbül Irmak'ın kızı Nazmiye Nefis, "Çok mutluyum, Türkiye'miz sayın Cumhurbaşkanımız bize böyle bir imkan sağladı, Allah bin kere razı olsun." ifadesini kullandı. Beyninde tümör olan kızı Şeyma Nur'u tedavi amacıyla Türkiye'ye gönderen Ali Demirtaş, kızının burada ameliyat olup tedavi gördüğünü ancak hiçbir sonuç alamadıkları için tedavisini Türkiye'de sürdürmek istediklerini söyledi. Demirtaş, "Almanya'da ilgilenmediler, yapacak her şeyi yaptık, daha fazlasını yapamayız deyip eve gönderdiler. Kızımın iyileşmesi için ümidim var." dedi. Şeyma Nur'un akrabası Cevdet Özdemir, "Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan ve Sağlık Bakanlığı bizi burada kimsesiz bırakmadı. Biz oradaki sağlık personeline çok güveniyoruz." diye konuştu. Hastaların Türkiye'ye nakli için çalışma yürüten Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Bielefeld Başkan Yardımcısı Adem Yılmaz da başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, Türkiye'de gece gündüz kendileriyle ilgilenen ve yardımcı olan yetkililere teşekkür etti. Ambulans uçağın, Macaristan'ın başkenti Budapeşte'den de bir hasta alarak 4 hastayla Türkiye'ye döneceği bildirildi.

2 yıl önce

Cem Özdemir’den Almanya vatandaşlığı istediler…

2023 seçimlerinde AK Parti’nin yeniden iktidara geleceğinden emin olan 7 gazeteci ile 1 TKP milletvekilinin Alman vatandaşlığına geçmek için Cem Özdemir ile görüştükleri iddia edildi. ‘BU MUHALEFET KAZANAMAZ’ PKK’ya yakınlığı ile bilinen Türk asıllı Alman siyasetçi ve aynı zamanda Almanya Tarım ve Gıda Bakanı Cem Özdemir ile online platform üzerinden buluşan bir heyet, 2023 seçimleri öncesinde Almanya’dan vatandaşlık almak istediklerini dile getirdi. 2023 seçimlerini tekrar AK Parti’nin kazanacağını, muhalefetin kendi içinde bile anlaşamadığını ve Türk milletinin güvenini kazanmadığını söyleyen heyet sözcüsü; ‘Bazı AB yetkilileri ve bazı vakıflar tarafından kendilerinden istenen’ haberleri yaptıklarını ancak Türk halkını bu haberlere inandıramadıklarını dile getirdi. YARGILANMA KORKUSU Kendilerine Türkiye’de yaptıkları haberler yüzünden soruşturma açıldığını ve yargılamanın başladığını ifade eden gazeteciler, 2023’te iktidar değişmediği takdirde yargılanma sonucunda ceza alabileceklerini belirtti. KİM BU İSİMLER? Cem Özdemir ile online toplantı yaparak Almanya’dan vatandaşlık talebinde bulunan TKP’li milletvekilinin Ahmet Şık olduğu; görüşmeye katılan gazeteciler arasında ise Barış Terkoğlu, Murat Ağırel, Barış Pehlivan gibi isimlerin olduğu iddia edildi. Cem Özdemir’e yakın kaynaklar, talebin olumlu karşılandığını; Türkiye’den 50 civarında isme Almanya’dan 2023 seçimleri öncesi vatandaşlık için yardımcı olabileceği belirtiliyor.

2 yıl önce

Almanya Rusya'nın en büyük dark web pazarı Hydra'yı kapattı

Almanya'nın Siber Suçlarla Mücadele Merkez Ofisi (ZIT) ve Federal Kriminal Polis Ofisi (BKA),“Dünyanın en büyük yasadışı darknet pazarı” olarak adlandırdıkları Hydra'nın operasyonunu bir basın açıklamasıyla duyurdu. Hydra, 2015'ten beri çevrimiçi olan Rusça bir darknet platformuydu. Yetkililere göre pazarda 17 milyon müşteri ve 19.000'den fazla satıcı hesabı var. Yetkililer, pazarın satışlarının 2020'de 1,23 milyar avro olduğunu tahmin ediyor. Polis, Hydra'nın ana sayfasını operasyonu ilan eden bir resimle değiştirdi. Sitedeki listelerde sahte belgeler, kredi kartı bilgileri gibi ve dijital hizmetler de yer almasına rağmen, platform uyuşturucu satışı konusunda uzman. Ürünlerin Rusya, Ukrayna, ve Kazakistan gibi bir dizi ülkede satış için reklamı yapılıyordu. Alman yetkililer ise 25.3 milyon dolar değerinde Bitcoin ele geçirdiklerini söyledi.

2 yıl önce

Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu: Bildiri Almanya Büyükelçisi'ne gönderildi

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu, 'Altılı zirve bildirisinin bir ülkenin büyükelçisine gönderildiği' iddiasını köşesine taşıdı.  Hüseyin Likoğlu, "6’lı masada Brexit gölgesi" başlıklı yazısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili iddiasındaki ismin Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Jürgen Schulz olduğunu öne sürdü.   Hüseyin Likoğlu, 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki çatı aday fikrinin de Almanya'da ortaya çıktığını iddia etti.  NE OLMUŞTU? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, partisinin Esenyurt'taki Danışma Meclisi toplantısında 28 Mart'ta yaptığı konuşmada, ortak bildiri yayınlayan 6 parti liderlerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında şunları söylemişti: “Buradan Kılıçdaroğlu'na bir şey söylemek istiyorum, bir de o altılı masadaki diğerlerine. O masada Kılıçdaroğlu biraz doğruysan, biraz dürüstsen, biraz bu millete ait en ufak bir inancın varsa, ilk altılı masa toplantısından sonra, sen beraber oluşturduğunuz o hepinizin tutanak altına almaya çalıştığı bildiriyi hangi büyükelçiliğe düzelttirmeye gönderdin? Biraz edebin varsa bunu açıkla. Eğer kendilerine biraz saygıları varsa, o masadaki diğer beş kişi de Kılıçdaroğlu'na, benden sonra bizden sonra hangi temsilci ile bunu bir büyükelçiliğe gönderdin, bunu redakte ettirdin? Kendilerine, kendilerinin sorumlu olduğu tabana ve bu aziz milleti en ufak bir saygıları varsa sorsunlar. Bu ülke öyle büyükelçilere beline kadar eğilip, onların efendilerine uşaklık yapanları çok görmüştür. Bu ülke Avrupa'nın, Amerika'nın tezgahlarıyla, oyunlarıyla vesayet kuranları çok görmüştür. Bu ülke, bu ülkenin birliğini ve beraberliğini bozmak için elinden geleni yapanları çok görmüştür.”

2 yıl önce

Bakan Bozdağ'dan Almanya'ya 'Osman Kavala' tepkisi: 'Türkiye tam bağımsız bir devlettir'

Bakan Bozdağ, Twitter'daki hesabından Gezi davasına ilişkin mahkeme kararının ardından Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen'in Almanya Dışişleri Bakanlığı'na çağrılması ile ilgili Almanya’yı kınadı. Bakan Bozdağ, şu ifadeleri kullandı: "Ülkemizde görülmekte olan bir dava ile ilgili Berlin Büyükelçimizin Almanya Dışişleri Bakanlığı’na çağrılması,Türkiye’nin içişlerine açık bir müdahale girişimidir. Almanya dahil hiçbir ülkenin Türkiye’nin içişlerine müdahale girişimi hakkı da haddi de değildir. Kraichtal ve Backnang yangınını,Solingen Faciası,Ludwigshafen Yangını,Hanau'da ırkçı terör saldırısı ve NSU Davası gibi nice katliamın faillerinin yargılandığı davalarda Almanya’nın hukuku nasıl ayaklar altına aldığına tüm dünya şahittir. Almanya Türkiye’ye değil kendine baksın. Türkiye tam bağımsız bir devlettir. Türk milleti adına karar veren Türk yargısı da tam bağımsızdır. Türk hakimleri;Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdan kanaatlerine göre hüküm verirler. Haddini aşan Almanya’yı kınıyorum ve uluslararası hukuka uymaya davet ediyorum. https://twitter.com/bybekirbozdag/status/1520047190655311876?s=21&t=YN6ug5uTLeraRveISvXzcw

2 yıl önce

Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere göre, Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın, Kavala davasıyla ilgili olarak Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen’i çağırması üzerine, Ankara’daki Almanya Büyükelçisi Jürgen Schulz, Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Faruk Kaymakcı tarafından Dışişleri Bakanlığına çağrıldı. Büyükelçi Schulz’a Berlin Büyükelçisi Şen’in Türkiye’deki bir davayla ilgili olarak diplomatik teamüllere aykırı bir şekilde Dışişleri Bakanlığına çağrılmasının ve söz konusu davanın ön plana çıkartılarak siyasileştirilmesinin kınandığı ifade edildi. Ayrıca Büyükelçi Schulz’a bağımsız Türk yargısının vermiş olduğu mahkumiyet kararının hiçbir kurum, makam ve ülke tarafından sorgulanamayacağının, Türkiye’nin, Anayasasının ve uluslararası yükümlülüklerinin bilincinde olan bir hukuk devleti olduğunun, Türk yargısına ve siyasetine yönelik müdahale girişimlerinin reddedildiğinin aktarıldığı da öğrenildi. Büyükelçiye ayrıca Viyana Sözleşmesi’nin içişlerine müdahale etmeme ilkesinin de hatırlatıldığı ifade edildi.

1 yıl önce

Almanya: PKK, terör örgütü listesinde kalacak

KK, 1993 yılından bu yana Almanya'nın terör örgütü listesinde bulunuyor. Terör örgütü, 26 Eylül 1993'te dönemin Federal İçişleri Bakanı Manfred Kanther tarafından listeye alınmıştı. "Alman mahkemeleri defalarca terör örgütü olarak tanımladı" Almanya İçişleri Bakanı Sözcüsü Maximilian Kall, konuya ilişkin açıklamada bulundu. Sözcü Kall, Berlin'de yaptığı değerlendirmede, PKK'nın Alman mahkemeleri tarafından defalarca terör örgütü olarak tanımlandığını söyledi. Terör örgütü PKK'nın yasaklı örgütler arasından çıkarılması konusunda yapılan müracaata ilişkin Kall, şu ifadeleri kullandı: "Mahkemeler teyit etti" "Almanya'da PKK, aşırılık yanlısı olan bir terör örgütü olarak sınıflandırılmaya devam ediyor. Mahkemeler de defalarca bunu teyit etti. Bu konuda çok sayıda hukuki süreç işlemişti. Şu anda bununla ilgili bir değişiklik yapılması için bir sebep görmüyoruz." "Değişiklik yapmaya gerek görmüyoruz" Yasağın kaldırılması için bir müracaat yapıldığını doğrulayan Kall, "Ancak İçişleri Bakanlığı olarak bu konuda herhangi bir değişiklik yapmaya gerek görmüyoruz." dedi. Ülkede, iki avukat aracılığıyla PKK'nın terör örgütü listesinden kaldırılması için İçişleri Bakanlığı'na başvuruda bulunulmuştu.

1 2 ... 6 7 8 9 10 11 12 ... 20 21