29 Nisan Pazartesi 2024
2 yıl önce

İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 'at' açıklamalarını yalanladı!

İddiaların gerçek dışı olduğu savunun İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü “İBB’nin atları sahiplendirme aşamasında Bakanlığımız ya da İstanbul Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’müzün tek görevi; Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu gereği, Adalar İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’nce gerekli sağlık kontrolleri yapılarak, ‘Yurt İçi Veteriner Sağlık Raporu' düzenlemektir. Bunun dışında herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır” denildi. “SORUMLULUK HAYVAN SAHİPLERİ VE İBB'DE” Açıklamada, il müdürlüğünün üzerine düşen bu görevi yerine getirdiği kaydedilerek “Bundan sonraki sorumluluk tamamen hayvan sahiplerinin yani İBB ve atları sahiplenen kurum, kuruluş ve kişilerin uhdesindedir” denildi. “DENETİM VE KONTROL BİZDE DEĞİL” 861 atın, İBB yetkililerinin belirlediği kriterlere göre kurum, kuruluş ve kişilere gönderildiği anlatılarak şunlar kaydedildi: •Sahiplendirilmiş atların ‘denetim ve kontrolü' Sayın İmamoğlu’nun iddia ettiği gibi İl / İlçe Tarım Orman Müdürlükleri yetkisinde değildir. •Bahse konu atlar İBB tarafından alınmış ve İBB uhdesine geçmiş atlardır. Adalar’daki atların sahiplendirilmesinde İBB ve sahiplenenler arasında ‘At sahiplendirme taahhütnamesi’ imzalanarak,  iki taraf arasındaki sorumluluk ve taahhütler kayıt altına alınmıştır. “ÇİPLER İLE TAKİP MÜMKÜN DEĞİL” Açıklama atlara takılan çiplerle ilgili de bilgi verildi. Adalar'da bulunan tüm atlara; 2011 yılından itibaren çip takıldığı ifade edildi. Takılan çiplerin, atların “tanımlama numarasından” ibaret olduğu,  “uzaktan veya uydudan izlenmesi” gibi bir durum söz konusu olmadığı kaydedilerek “Çip okuyucular, atların boynuna yaklaştırıldığında okunmaktadır. Dolayısıyla Tarım ve Orman İl/İlçe Müdürlükleri’nin atların yerini bilmelerine imkân yoktur” denildi. İMAMOĞLU NE DEMİŞTİ? İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, FOX TV'de konuyla ilgili yaptığı açıklamada “860 atı sahiplendirdik. Beraberce yaptık. Kurumların başvurularını aldık. Bize başvuran belediyelere, kurum ve kuruluşlara, STK’lara sahiplendirdik. Tarım Bakanlığı ile iş birliği yaptık. Çip takıldı. Tarım Bakanlığı taktı. Nakliyesini biz üstlendik. Çip, Tarım Bakanlığı tarafından takip ediliyor. Sayın Cumhurbaşkanı soruyor; ‘Nerede o atlar?' Tarım Bakanı; çıkıp açıklama yapsana. Her anına şahitler. Kayıp atlar varsa, bulacak Tarım Bakanlığı” demişti.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan önemli açıklamalar

ştırılmak istendiğini hep beraber gördük. Hakikaten bu meselelerin hangi siyasal sonuçlar doğurduğunu da bütün Türkiye gördü. Ben teşkilat başkanıydım. Sayın Davutoğlu ile çalıştım da. O dönem de çok iyi olmadığımız süreçler yaşadık. Biz 6-7 arkadaş biraraya geldik, 'bu mesele tehlikeyi bir noktaya gidiyor' dedik. 'Bunun geri dönüşü olmayacak' dedik. CHP ile kurulacak koalisyon 1 Kasım'dan sonra butlan oldu. Bir Recep Tayyip Erdoğan varlığı var. Siyaset bilgisi var, Türkiye'de yaptıkları var. Bir de dışarının eliyle onun sıkıştırılmaya çalışıldığı bir süreç var. Burada ortaya çıkan süreç tam anlamıyla, biz arkadaşımızla mücadele başlattık, 3-4 arkadaşımız ve o zaman da büyüklerimiz vardı. İsimlerini vermeyeyim. Sayın Davutoğlu'nun partinin içerisinde, partinin genel kuruluş kodlarını, yürüyüşünü, vizyonunu, sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuna uygun hareket etmediği kanaatini bir vesileyle gördük. Bir MKY öncesinde imzalar toplandı. Bunda benim de dahlim var. Arkadaşlarımızın da dahlim var. Ben burada olduğum için söylüyorum. Netice itibariyle HDP, Kuzey Suriye veya Apo veya başka bir şey meselesini kendi siyasal anlayışımızdan uzaklaştırmık olduk. Yıl 2015 ve 2016. Sonra Binali Bey genel başkan oldu. Bugün bir Kuzey Suriye'de bir devlet kurulmaya çalışılıyor. Suriye'nin içerisinde ABD'nin üsleri 6'dan 14'e çıktı. 2020 ve 2021'de. Bir taraftan bütün bunlar sağlanırken Türkiye'ye karşı bir ekonomik saldırı var. Bunu hep berebar yaşadık. Türkiye dağılsın, ekonomik olarak küçülsün, hareket kabiliyeti olmasın. Bizim istediğimiz bir anayasası olsun. Türkiye, Suriye, Lübnan, Irak gibi ülkelerin konumuna düşsün. 17-25, 6-7 Ekim, 15 Temmuz. Bütün süreçlerin içerisinde Türkiye bir operasyona tabi tutuluyor. Dikkat ederseniz Türkiye'nin faizi 4-4,5'tu. Bugün 20 seviyelerinde. Burada Türkiye'nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da budur. Burada hedef Türkiye. Çok basit bir operasyon var; Türkiye'de bugün siyasal istikrarı nasıl sağlıyor? İçeride bir problem gözükmüyor. Dün Cudi'de, Cudi Tenis Turnuvası yapıldı. Kimle sağlıyor? MHP ile Meclis'teki işbirliği ile. Tartışılmayacak siyasi üstünlük var. Başkanlık hükümet sistemi var. Siyasi istikrarsızlık yok. Peki ne yapmak lazım? Terörden bir şey yapılıyor mu? Hepimiz terörü unuttuk. Sultanahmet, Dolmabahçe, Ankara saldırıları, Gaziantep'e kadar DEAŞ, PKK her şey. Her gün bir bombanın patladığı, İstanbul'da kapanmayı göze alan alışveriş merkezleri vardı. Burada öznelikle benim alakam yok. Ben olayın tamamen fotoğrafını görüp, eski Türkiye'nin sol kalıntılarını süpürmeye geldiği andan itibaren birileri devreye girdiler. Özel Harp ne zaman kuruldu? Parasını kim verdi? Bunu rahmetli Ecevit söyledi. 6-7 Eylül olaylarını kontrgerilla örgütledi. Paşa kitapta 'biz yaptık' diyor. Sabri Yirmibeşoğlu. Bugünün işi mi? Erhan Tuncel ile Sedat Peker'i kim ortak yapar? Bu sorunun cevabını bana verir. Erhan Tuncel kim? Sedat Peker'e Erhan Tuncel'i kim emanet eder? Bireylerden değil bir sistemden bahsediyorum. Erhan Tuncel yıllardan beri bu ülkenin en önemli meselelerinden birisi olan Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi gözükmüyor mu? Hangi anlayış emanet eder? Bu kadar cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kıza. Karakola gidiyor, emniyette teşhis ediyor 'budur' diyor. Dosya orada kapanıyor. Benim iddiam yok, belge var. Ben bir iddianın sahibi değilim. Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor. Netice itibariyle orada herşey kapanıyor. Oradaki iki kişi, 'Biz Bilecik'ten aldık' diyor. Neyi alıyor? Silah ruhsatlarını. 'Bilecik'e hiç gitmedik' diyor. Bilecik'te kim var? Veli Küçük var. Doğru mu? Meselenin hangi iklimde oluştuğunu ifade etmek için anlatıyorum bunu. Genellemek çok yanlış bir şey olur. AK Parti siyasi hayatı içerisinde 2002'ye kadar eğer varsa, 2002'deki notları çok açık bir şekilde gösterebilirse arkadaşlar. O zamanın manşetlerinde 'Türkiye'yi mafya teslim aldı' başlığı var. Türkiye mafyaya teslim oldu. Ben AK Parti'de değilim o dönem. AK Parti'nin ilk meselesi budur. Avukatlar, iş adamları ve Türkiye'deki herkes bilir. AK Parti Türkiye'de ilk kez ekonomiyi sıçratmadı, mafyayı bitirdi. Özne seçilmemin sebebi şu; bir, ben hükümetin bir üyesiyim. AK Parti'nin yöneticiliğini de yaptım. Yalın kılıç mücadelemize devam ediyoruz. Terörle mücadelemize devam ediyoruz. Türkiye'de 15 Temmuz civarında 5550 kişi terör örgütüne katılıyordu. Şu anda, 12 kişi, üçü veya dördü yurt dışında. Bu katılmıyor demektir. Türkiye'de organize suç örgütleri açısından, ben Ankara'dan geliyorum, İzmirliler söylesinler, 355 suç şebekesini çökerttik, 393 uyuşturucu çetesi çökerttik. Eğer siz buna yalan derseniz ben herşeyi kabul edeceğim. Okulların önünde uyuşturucu çeteleri çocuklarımıza uyuşturucu satıyorlardı. Banzai içen çocuklar zombi gibi her tarafta duruyorladı. Bana İstanbul'da üç örneği göstersinler, Ankara'da göstersinler. AK Parti iktidarı dedi ki, 'Bunu yapmakla sen mükellefsin' . Ortaya konulan iradeyle bunu sağladık. Bu bir başarı mı? Bana göre başarı. Bu topyekün bir başarı. Sadece benim başarım değil. Bir de FETÖ ile mücadele yapıyoruz. Bizim üzerimizde FETÖ ile ilgili az gidiyorlardan tam tersi sert gidiyor diye eleştirenler var mı, yok mu? Her gün bir DEAŞ operasyonu yapılıyor mu? Türkiye'nin içinde istikrarsızlık sağlayamayacaklarsa, hükümetin uyguladığı politikalar ve aynı zamanda İçişleri Bakanlığı'nın müktesebatı. Benim İçişleri Bakanlığımı teslim aldığında 6500-7000 kişi kalmıştı. Kaymakamların üçte biri gitmişti. FETÖ'den dolayı gitmişti. Hiçbir mazeret ortaya koymadan Türkiye'de operasyonları yürüten, çocukları rahat rahat sokağa çıkartan bir anlayış. Ben açık söyleyeyim, bu operasyonun Türkiye'nin üzerine gelen operasyon olarak gördüm, bizim de kendimizi ifade edeceğimizi anladım ve ortaya çıktım.

2 yıl önce

Türkiye'den İsrail'e tepki: Yasa dışı uygulamaları reddediyoruz

Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in işgal altında bulunan Batı Şeria'daki yasa dışı yerleşim faaliyetlerine tepki gösterdi. Bakanlıktan konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, İsrail makamlarınca, işgal altındaki Batı Şeria'da yer alan Ramallah kenti yakınındaki Beyt El yasa dışı yerleşim bölgesinde 350 konuttan oluşan projenin temel atma töreninin gerçekleştirildiğinin öğrenildiği bildirildi. Gazze'de yaşanan acıların tazeliğini koruduğu bir dönemde bu tür tahriklerin sürdürülmesinin, İsrail makamlarının yaşanan olaylardan hiçbir ders çıkarmadığını gösterdiğinin belirtildiği açıklamada, şunlar kaydedildi: "İsrail'in söz konusu yasa dışı uygulamalarını reddediyoruz. İsrail'in uluslararası hukukun ihlalini teşkil eden politika ve uygulamalarından dolayı sorumlu tutulmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz." İsrail, işgal altındaki Batı Şeria'da yer alan Ramallah kenti yakınlarındaki yasa dışı Beyt El Yahudi yerleşim bölgesinde 350 konuttan oluşan projenin temel atma törenini gerçekleştirmişti.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Uyuşturucuyla mücadelemiz ve yakalamalar olmasa; Avrupa, tamamen uyuşturucuya teslim olurdu

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Uyuşturucuyla mücadelemiz ve yakalamalar olmasa; Avrupa, tamamen uyuşturucuya teslim olurdu." dedi ve verileri paylaştı. Soylu’nun paylaşımları şöyle;

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Uyuşturucu yakalamalarında son yıllarda, tarihi rekorlar kırıyoruz

Bakan Soylu, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Bir haftada Mersin Limanı’nda, 1 ton 763 kg. kokain yakalama başarısını gösteren Gümrük Muhafaza Ekiplerini ve tüm katkı koyan birimleri tebrik ediyorum. Uyuşturucu yakalamalarında son yıllarda, tarihi rekorlar kırıyoruz. Uyuşturucuya ve uyuşturucu tacirlerine geçit yok" ifadesini kullandı. 

2 yıl önce

Yandaş medyada kavga büyüyor! Uğur Dündar’ın Halk TV ile ilgili açıklamalarına Aslı Baykal’dan yanıt

Dündar "Aslı Baykal, 31 Mart seçim zaferinin yaşandığı gece, sabaha kadar çalıştırdığı emekçileri kullanılmış eşya gibi kapı önüne bıraktığında, hem kızı, hem de Deniz Bey, benim gözümde bitmişti. 7 yıl süreyle markalaşmasına büyük katkıda bulunduğum Halk TV'den bu nedenle ayrılmıştım." açıklamasında bulundu. Dündar'ın sosyal medya üzerinden Deniz Baykal'ın kızı Aslı Baykal ile ilgili Halk TV iddialarına Aslı Baykal'dan cevap geldi. Baykal, Dündar'a "Her zaman tek kuruş almadım diyorsunuz, yaptığınız business class uçuş biletlerini kanalımız ödedi; ege bölgesinde de hatırlarsınız, bazı temsilcileriniz vardı." dedi.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bir araya geldi! Basın toplantısında önemli açıklamalar

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Antalya'da bir araya geldikten sonra düzenledikleri ortak basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. İşte toplantıdan önemli satır başları... Çavuşoğlu toplantıya şu sözlerle başladı: "Bu toplantıyı bu sefer Türkiye'de gerçekleştireceğiz. Ayrıca sayın Putin, Cumhurbaşkanımızı Rusya'ya davet ettiler. Bir sonraki toplantı ise Moskova'da yapılacak. Birçok konuda görüş alışverişinde bulunduk. Geçen seneyi telafi ettik, bizim hedefimiz 100 milyar dolar hedefidir. Çalışmamız gerekiyor, ekonomiyle ilgili diğer çalışma gruplarımız da bir araya gelecek. Turizm tabii önemli. Rusya'nın en son 22 Haziran itibariyle ülkemize uçuş sınırlamalarını kaldırmaları isabetli bir karar oldu. Rus turistlerin de dört gözle beklediği bir karardı. Diğer taraftan bizim salgınla mücadelede de işbirliğimiz başından beri devam etti. Sputnik V aşısının 400 binlik dozu Türkiye'ye geldi. Bu aşının ortak üretimi konusunda da birimlerimiz çalışıyor. Güvenli turizm bakımından da bu tür işbirliğimizi devam ettirmek arzusundayız. İkili ilişkilerimizde ciddi bir sorun görmüyoruz. Var olan küçük sorunları da birlikte çözme azmimiz var. Bölgesel konularda da bugün görüş alışverişinde bulunduk, Suriye'yi ele aldık, Karabağ yine bugün bölgesel konularımızdan bir tanesiydi. Amacımız bu ülkelerde istikrarın kalıcı olması. Suriye'de siyasi bir süreç için Rusya ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz. İşbirliğimiz somut sonuçlar doğuruyor, liderlerimiz arasında samimi bir dostluk var. Dostum Lavrov ile kapsamlı işbirliğimizi daha da ileri taşımak için çalışmaya devam edeceğiz." Bakan Çavuşoğlu bu önemli açıklamalardan sonra sözü mevkidaşı Lavrov'a bıraktı. Sergey Lavrov ise bu önemli görüşmeyle ilgili şu açıklamalarda bulundu: "Çok teşekkür ederim Mevlüt Bey. Çok kapsamlı bir şekilde konuları ele aldık. İşbirliğimiz çok yönlü olarak devam ediyor. Beşeri, iktisadi alanlarda işbirliğimizi sürdürüyoruz. Liderlerimiz arasındaki mutabakatları hayata geçirmek için çalışıyoruz. Toplantı yakın bir zamanda Moskova'da yapılacaktır. Akkuyu'da çalışmalar aktif olarak devam ediyor. Bu kapsamda kesintisiz olarak Türk Akımı'nın çalışması için çalışmalar yürütüyoruz. Koronavirüs pandemisi kapsamında Sputnik V aşısının Türkiye'ye sevkiyatı ile birlikte üretimini önlemli görüyoruz. Devasa bir proje gündemde... Turizm çok büyük bir popülariteye sahiptir. Bu turizmin gelişimi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Kendileri her türlü tedbirin alınacağı bize teyit ettiler. Biz Azerbaycan'da ortak Rus merkezinin faaliyetlerini takdirle karşılıyoruz. Buradaki çabalar, ulaşımın yeninden tesis edilebilmesi için önem taşımaktadır. İdlib'de askerden arındırılmış bölge oluşturulması kapsamındaki çalışmaları ele aldık. Mutabakata vardık, Suriye sorununun BM bünyesinde barışçıl şekilde çözümlenmesi için fikir beyan ettik. Ortadoğu, Afganistan, Ukrayna'daki durum ele alındı. Bu tür temaslar düzenli olarak yapılıyor. Aynı şekilde dış politika koordinasyonu konusunda çalışma yürütüyoruz. SORU CEVAP Bakan Çavuşoğlu: Cumartesi günü Kanal İstanbul'un ilk köprüsünün temelini attık. Evet, siz de söylediniz. Şu anda boğazdan geçen trafiğe baktığınızda ciddi bir risk oluşturuyor. Ve her bakımdan ihtiyacı olduğu için yıllar önce ortaya konulan proje için somut adımlar atmaya başladık. Bu projeyi hayata geçirmek için ilgili kurumlarımız çalışıyor. Uluslararası şirketlerden de çok ciddi ilgi ve talep var. Bazen Türkiye'de de dışarıda da tartışmalar oluyor. Ne Kanal İstanbul'un Montrö'ye bir etkisi var, ne de Montrö'nün Kanal İstanbul'a bir etkisi var. Ayrıca Montrö Anlaşması'nın nasıl revize edileceği ya da sonlandırılacağı anlaşmanın içinde var. Türkiye bugüne kadar Montrö Anlaşması'na harfine kadar uymuş bir ülkedir. Kanal İstanbul'u inşa ederek Boğaz'daki riski azaltacağız. Montrö Anlaşması'yla herhangi bir ilişkisi yoktur, Kanal İstanbul bizim iç hukukumuza tabi olacak. Lavrov: Ben de ilave etmek isterim, biz Türk dostlarımızla Montrö Sözleşmesi kapsamında yükümlülüklerin yerine getirilmesi konusunda memnunuz. İstanbul Kanalı yabancı askerlere zemin hazırlamaz. Görüşmeler konusunda Cumhurbaşkanı bugün açıklama yaptı, olup biteni kapsamlı olarak değerlendirdi. ABD'liler Cenevre'de konuşulan bütün konuları kendi çıkarları doğrultusunda değerlendiriyor. Bir heyetimiz hazırlanıp görüşmeler yapacak. Bu tür ön görüşmeler kapsamında her iki tarafın çıkarlarına uygun sonuç olabilir. Birbirimizden ne beklememiz gerektiğini biliyoruz. Burada tuhaf bir durum var, biz dürüst bir şekilde yaklaşmak istiyoruz. Bizim kaynaklarımıza saldırılar ne olacak? ABD'lilerin yaklaşımı pek doğru bir yaklaşım değildir. 

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan KKTC'de önemli açıklamalar: 'Kimse geriye dönüş beklemesin'

Cumhurbaşkanı Erdoğan KKTC'de Barış Harekatı'nın 47. yılında resmi geçit töreninde konuşma yaptı. Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: "Türkiye ve KKTC adil ve kalıcı çözüme ulaşılması için her türlü samimi çabayı göstermiştir." "GAFLETTEN BİR TÜRLÜ UYANAMADILAR" "Rumlar, Kıbrıs Türkü'nü azınlık olarak görme, eşitlik temelinde çözümü reddetme gafletinden bir türlü uyanamadılar." "Rum tarafı gerçeklerden kopuk, maksimalist, samimiyetsiz ve şımarık yaklaşımını sürdürmekte ısrarcıdır." "(Güney Kıbrıs Rum Yönetimi) İçlerinde hala 1974 öncesi katliamların özlemini çekenler bulunduğunu görebiliyoruz. Bunlar dürüst değil." "BİZ HAKLIYIZ, HAKKIMIZI SAVUNACAĞIZ" "Öncelikle Kıbrıs Türkü'nün egemen eşitliği ile eşit statüsü teyit edilmelidir. Çözümün anahtarı da budur." "(Kıbrıs sorunu) Biz haklıyız, haklı olduğumuz için de sonuna kadar hakkımızı savunacağız." "Mülkiyet haklarına riayet edilerek yürütülen çalışmalar ışığında artık Maraş'ta herkesin yararına olacak yeni bir dönemin kapıları açılacaktır." "(Rum tarafının sondaj açıklaması) Kimin tek yanlı faaliyetler gerçekleştirdiğinin, kimin gerginliği artırdığının muhakemesini uluslararası toplumun vicdanına bırakıyorum" "KİMSE ARTIK BUNDAN SONRA GERİYE DÖNÜŞ BEKLEMESİN" "Avrupa Birliği mali noktada, idari noktada Kuzey Kıbrıs'a desteklerini verecekti, verdi mi hayır. Bunların hayatı yalan üzerine kurulu." "On yıllardır değişmeyen, kısa sürede de değişmesi beklenmeyen nobran tavrın artık hiçbir hükmü kalmamıştır. Bizden kimse artık bundan sonra geriye dönüş beklemesin." "Hiç kusura bakmasınlar, değil 47, 147 yıl da 247 yıl da geçse Kıbrıs Türk halkı bağımsızlığından ve özgürlüğünden taviz vermeyecektir."

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 19 20