09 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

ABD'li araştırmacılar, insanların Amerika'ya bilinenden 7 bin yıl daha önce ayak bastığını ortaya koydu

ABD'li araştırmacılar, insanların Amerika'ya bilinenden 7 bin yıl daha önce ayak bastığını ortaya koydu. Bilim insanları, New Mexico eyaletindeki çalışmalarda 23 bin ila 21 bin yıl önceye ait ayak izleri buldu. İnsanların ne zaman Amerika kıtasına yerleştiği on yıllardır tartışma konusu. Son bulgular, insanların 16 bin yıldan önce kıtalara ayak bastığına ilişkin teorileri de alt üst edebilir. Ayak izlerinin, binlerce yıl öncesine ait bir gölün kenarında yürüyen bir grup çocuk ve gence ait olduğu düşünülüyor. Bulgular aynı zamanda Kuzey Amerika'ya daha önce bilmediğimiz birden fazla göç dalgası yaşanmış olabileceğine işaret ediyor. Bu da, göç eden ilk insan topluluklarının yeryüzünden silindiği anlamına geliyor. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) ekibinden araştırmacılar, ayak izlerini New Mexico'daki White Sands çölü yakınlarında sığ bir göl kenarında, yumuşak çamur halinde buldu. USGS ekibi, tortu katmanları üzerinde ayak izlerinin bulunduğu katmanların altında ve üstünde bulunan tohumlar üzerinde radyokarbon tarihleme çalışması yaptı. Bu da araştırmacılara dikkate değer şekilde net bir tarih bulma imkanı verdi. Bilim insanları, büyüklüklerine bakarak ayak izlerinin bölgede dolanan çoğunlukla ergenlik dönemindeki gençlere ve çocuklara ait olduğunu, zaman zaman bu gruplara yetişkinlerin de eklendiğini düşünüyor. İZLERİN BAZILARI GENÇLERE AİT Yeni bulgular, ABD'nin güneybatısındaki bilinen ilk yerleşimcilerin hayatlarıyla ilgili çok geniş de bir çerçeve de çiziyor. Ergenlik çağındaki gençlerin ne yaptığına dair bilim insanları çok kesin bir kanıya varamasa da; avlanmaya giden yetişkinlere yardıma gidiyor olabileceklerini söylüyor. Avlanan hayvanların ise 'çok kısa bir süre içinde etlerinin işlenmesi' gerektiğini, Bournemouth Üniversitesi'nden Dr. Sally Reynolds açıklıyor: "Çok hızlı bir şekilde ateş yakmak ve yağları ayıklamak durumundaydınız." İşte bu aşamada ergen gençlerin ateş yakmak üzere çalı, odun toplamak, su taşımak gibi hızla yapılması gereken görevleri yerine getirdiği tahmin ediliyor. Yeni keşfin tarihi de çok önemli çünkü Amerika'ya ilk yerleşimin tarihiyle ilgili sayısız iddia var. Ancak zaman içinde tüm teoriler bir şekilde çürütüldü. Taşların işlenmesiyle yapılmış bazı aletler üzerinde de tartışmalar sürüyor. Tartışmalar, bu aletlerin zaman içinde doğal ortamda taşların sürtünme ve benzeri doğa olaylarıyla mı bu şekli aldığı yoksa insan eli mi değdiği üzerine kadar gidebiliyor. İlk yerlilerin zamanlarından kalma aletler, 13 bin yıl öncesinden başlayarak günümüze kadar bulunan ve ciddi bir el işçiliği gerektiren aletler kadar net bir resim vermiyor. TARTIŞMASIZ KANIT! Bournemouth Üniversitesi'nde konuyla ilgili yayımlanan makalenin yazarlarından Prof. Matthew Bennett, "Bu kadar çok tartışma olmasının nedeni gerçek anlamda kesin, net ve tartışmasız verilerin olmaması. Şu an artık bu verilere ulaştığımızı düşünüyoruz." diyor: "Ayak izleri taşlar kadar tartışmalı değil. Ayak izi, ayak izidir ve toprak katmanları arasında yer değiştiremez." Fiziksel kanıtlar doğası gereği tartışmaya daha az olsa da, araştırmacılar, ayak izlerinin tarihini gösteren kanıtların 'kelimenin tam anlamıyla su geçirmez olduğundan' emin olmak istiyor. Makalede, 'rezervuar etkisi' adı verilen bir potansiyel tarihleme hatasından söz ediliyor. Bu da, eski karbonların doğal sulu ortamlarda yeniden dönüşerek ve ardından radyokarbona karışarak gerçekte olduğundan daha eskiymiş gibi bir görüntü vermesine yol açıyor. Araştırmacılar, bu etkiyi de hesaba katarak tarihleme yaptıklarında çok da kayda değer bir fark ortaya çıkmadığını söylüyor. Viyana Üniversitesi'nden Radyokarbon tarihleme uzmanı Prof. Tom Higham, o dönem insanları ileri ve geri yürüdüğü bölgedeki suların çok sığ olduğunun düşünüldüğünü, yapılan tüm çalışmalar sonucu her iki durumda da ortaya çıkan tarihler arasında ciddi bir fark olmadığını söylüyor: "Her türlü ihtimali göz önüne aldığımızda sanırım bu izlerin yaşı 21 bin yıl ile 23 bin yıl arasında." 20. yüzyılın ikinci yarısı boyunca Amerika kıtasına ilk ayak basan insan topluluklarının Clovis kültürüne bağlı gruplar olduğuna dair bir fikir birliği oluştu. Bu büyük avcıların, su seviyelerinin çok alçak olduğu son buz devrinde Bering Boğazı üzerinden Sibirya'dan Alaska'ya geçtiği tahmin ediliyordu. Ancak 1970'lerde, Clovislerin Amerika'ya ilk ayak basan insanlar olduğuna dair değişmeyen algı, bazı veriler ışığında çürütülmeye yaklaştı. 1980'lerde, Şili'nin Monte Verde bölgesinde 14.500 yıl öncesinde insanların yaşadığına dair izler bulundu. 2000'lerden bu yana ABD'nin Teksas eyaletinde 15.500 yıllık, Idaho eyaletinde 16 bin yıllık insanlara ait yaşam izleri bulundu. Şimdi de yine ABD'nin New Mexico eyaletinde son Buz Devri boyunca insan yaşamış olabileceğine dair kanıtlar ortaya çıkmış oldu. Uzmanlar, bu insanların buzların oluşturduğu doğal köprülerle Amerika'ya geçmiş olabileceğini ve bu durumda daha birçok yerleşimci grubun aynı dönemde Amerika'ya ayak basmış olabileceğini söylüyor.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu’nun açıkladığı 15.5 puanlık araştırma sonucunu anketçiliği bırakmazsam onursuzun diyen Kemal Özkiraz beğenmedi

Son dönemde yaptığı anketlerle kamuoyunu manipüle etmeye çalışan Avrasya Araştırma Şirketi sahibi Kemal Özkiraz’ın CHP ve HDP olan organik bağı kamu oyunun malumu. Yayınladığı manipülatif anketlerle “AK Parti oy kaybediyor” algısı yaratmaya çalışan Avrasya Araştırma Şirketi Kemal Özkiraz, Tokat’taki konuşmasında AK Parti ile CHP arasında 15,5 puan fark var diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “Soylu'nun yanlışı var. CHP farkı o kadar açamadı, şimdilik.” dedi. Özkiraz’ın manipülatif anketlerine, finansman kaynağı CHP ve HDP Genel Merkezi ile belediyelerinden sağladığı iddia ediliyor. “Referandumda ‘Evet’ çıkarsa anketçiliği bırakmazsam onursuzum” Kemal Özkiraz’ın 2017 referandumunda %57.7 HAYIR çıkacağını iddia etmiş EVET çıkarsa şirketi kapatacağını söylemişti. Referandum günü açık ara farkla EVET çıkmasının ardından Özkiraz, sözümde durmayacak kadar onursuz değilim diye paylaşımda bulunmuş aradan geçen kısa bir zamanın ardından hiçbir şey olmamış gibi işine devam etmişti.

2 yıl önce

Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü: Almanya'da ekonomi 4. çeyrekte daralacak

DIW, Almanya'ya ilişkin kasım ayı ekonomik barometresini açıkladı. Buna göre, ekonomik barometre, 4. çeyrekte 9,6 puan azalarak 97,1 puana geriledi. Bu da 2020'nin 2'inci çeyreğinden bu yana en düşük değer olarak kayıtlara geçti. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayılarının artışıyla ekonomiye yönelik riskin her geçen gün arttığına yer verilen açıklamada, "Son çeyrekte istihdamdaki artış muhtemelen gözle görülür şekilde yavaşlayacak ve kısa süreli çalışan sayısındaki hızlı düşüş muhtemelen şimdilik durma noktasına gelecek." değerlendirmesinde bulunuldu. DIW'in açıklamasında mal kıtlığının geçici olarak enflasyonu körüklediğine vurgu yapılarak, enflasyon oranının bu yıl sonuna kadar yüzde 5 seviyesinde kalacağı öngörüldü. Alman ekonomisinde tedarik darboğazlarının devam etmesiyle ivme kaybı yaşandığının belirtildiği açıklamada, bu yılın son çeyreğinde GSYH'nin daralacağını tahmin edildi. DIW ekonomistlerinden Simon Junker, konuya ilişkin değerlendirmesinde, tedarik darboğazlarının devam ettiğini ve son çeyrekte de Alman sanayi üretimini baskıladığını vurguladı. Junker, "Buna ilave olarak, Kovid-19 salgınında 4. dalgaya yönelik endişeler önemli ölçüde arttı ve konaklama sektörü gibi yoğun hareketlilik gerektiren birçok hizmet sağlayıcısını etkiliyor. Ek olarak, Kovid-19'un Güney Afrika'da ortaya çıkan yeni varyantı, hızlı bir ekonomik toparlanma umudunu baskılıyor." değerlendirmesinde bulundu. Bu arada, Almanya'da geçen ay yüzde 4,5 olan yıllık enflasyon, enerji fiyatları ve salgının etkisiyle kasımda yüzde 5,2'ye yükselerek, son 29 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Öte yandan, Almanya Merkez Bankası (Bundesbank), 22 Kasım'da yayınlanan ekonomiye yönelik aylık raporunda, Alman ekonomisinin üretim için ara mal ve çalışan eksikliği ile Kovid-19 salgınında yeni kısıtlamalar nedeniyle "durgunluğa doğru yol aldığını" duyurdu. Almanya ekonomisi, yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 1,7 büyümüştü. Alman hükümetine ekonomik danışmanlık yapan Ekonomi Bilirkişi Kurulu (SVR), ortalama enflasyonun bu yıl yüzde 3,1, gelecek yıl yüzde 2,6 olarak gerçekleşmesini bekliyor. Almanya'da hükümet, 27 Ekim'de bu yıl için daha önce yüzde 3,5 olarak açıklanan resmi büyüme beklentisini Kovid-19 salgınının kalıcı etkileri ve tedarik zincirindeki sıkıntılardan dolayı aşağı yönlü revize ederek yüzde 2,6'ya çekti.

2 yıl önce

Her seçimde 10 puan yanılan anketçi yine sahnede! MetroPoll Araştırma İBB’de terör iltisaklı personel çalıştıran CHP’li Ekrem İmamoğlu’na siper oldu

30 Mart ve 10 Ağustos seçimlerinde en başarısız seçim araştırmalarına imza atan Özer Sencar, inandırıcılıktan yoksun anketlerle bu kez de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde terör iltisaklı personel istihdam eden CHP’li Ekrem İmamoğlu’na siper oldu. Manipülatif anketler açıkladığı bilinen MetroPoll şirketi, İçişleri Bakanlığı'nın terör örgütleriyle iltisaklı kişilerin işe alındığı iddiasıyla İBB hakkında özel teftiş başlatılmasını itibarsızlaştırmak için, “Seçmenlerin %62’si İBB’ye terörle iltisaklı 500 kişinin alındığı iddiasına inanmıyor. İnananlar sadece %24.” şeklinde bir anket açıkladı. Manipülatif anket ustası Özer Sencar’ın anketi para karşılığı yaptığı iddia ediliyor. Sancar’ın manipülatif anketlerinin bir bölümü:

2 yıl önce

Rusya Araştırmaları Enstitüsü: "Görüşmede 'uzun masa' kullanılmasının sebebi Macron'un 3 PCR testi isteğini kabul etmeyerek sadece bir test yaptırması."

Rusya Devlet Başkanı Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Macron'u Kremlin sarayında ağırlamıştı. Sosyal medyada ise görüşmenin içeriğinden çok, oturdukları uzun masa alay konusu olmuştu. 3 PCR TESTİ YAPTIRMAYI REDDETTİĞİ İÇİN UZUN MASAYA OTURTULDU İDDİASI Rusya Araştırmaları Enstitüsü kaynaklı iddiaya göre Macron'un o masaya oturtulma sebebi, kritik görüşme öncesi sadece 1 PCR testi yaptırması olduğu iddia edildi. Normalde Kremlin'e göre 3 test yaptırması gerekiyordu. Bu şartı reddettiği için uzun masaya oturtuldu. Rus basını ayrıca Fransa Cumhurbaşkanı Macron'a virüslü anlamında "Omacron suşu" lakabını taktı.

2 yıl önce

Nobel ödüllü Aziz Sancar, kansere ilişkin heyecan verici araştırmasını Türkiye'ye taşıma müjdesi verdi

Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) davetiyle Ankara'daki Aziz Sancar Eğitim Kampüsü'nün açılış törenine katılmak üzere Türkiye'ye gelen Aziz Sancar, AA muhabirine, bilimsel çalışmalarına ilişkin açıklama yaptı. Nobel ödülüne konu olan araştırmasının dışında, cüzdanında taşıdığı ve "Piri Reis Haritam" adını verdiği 2015'teki çalışmasına ilişkin Sancar, "O haritayı kullanarak kanserde biyolojik saatin etkisini araştırıyoruz. Kanserli dokularla, normal dokulara hangi zaman diliminde daha fazla zararı oluyor, hangi zaman diliminde daha az zararı olacak onu araştırıyoruz ve kanser tedavisinde saati kullanarak tedaviyi optimize etmeye çalışıyoruz. Bu çalışma devam ediyor." dedi. Sancar, kanser tedavisinde biyolojik saatin etkisine ilişkin son makalelerini geçen yıl aralık ayında yayımladıklarını bildirdi. "BİYOLOJİK SAATLE İLGİLİ BAZI YAYINLAR İNSANLARI ÇOK YANILTTI" Sancar, bu konuda hem ABD hem Fransa'dan çok yayın yapıldığını aktararak, şöyle devam etti: "Bu kanser ilacını şu saatte versen, bu kanser ilacını sabah versen, bunu akşam versen 10 fark daha iyi netice alırsın diye... Ama onlar doğru çıkmadı ve insanları çok yanılttılar. Onlar da bilim adamı fakat bilim adamının da sorumlu olması lazım. Doğru dürüst kontrol yapmadan yani gelişigüzel bilim yapmamaları lazım. 'Bu çalışmalar yanlış ve yaymayın.' dedik. Çünkü bu konuda çalışan insanlar en az 5-6 kişi var, fakat biyolojik saat konusunda çalışan yüzlerce kişi var. Onlar, kanserle ilgili makaleyi okuyor, ayrıntılarını bilmiyor, o adamın söylediğini aynen tekrarlıyor. İyice inceleyip bu doğru mu yanlış mı bakmıyor. Bilim demek bir deneyin tekrarlanabilmesi demektir, bir deney tekrarlanamazsa bilim değildir. O bakımdan Türkiye'den bana çok e-mail, mektup gelir, 'hocam ben bir ilaç buldum, kanseri tedavi ediyor' filan diye. Kardeşim sen bunun kontrolünü yaptın mı? Kaç kişi tedavi edildi, vermezsen kaç kişi öldü, verdiğinde kaç kişi kurtuldu? Bilim budur ve biyolojik saatte o sorun oldu." Bu konudaki bazı yayınlarda, "Bağırsak kanserlerinde sabah şu ilacı versek, akşam şu saatte ilacı versek yüzde 28 tedaviye faydası oluyor." denildiğini aktaran Sancar, "Adam namuslu bir dereceye kadar, bu erkeklerde oluyor, aynı rejimi kadınlarda verince kadınların daha erken ölümüne sebep oluyor ama onu derlemelerde yazmıyor. Derlemelerde herkes, erkeklerdeki pozitif etkiyi söylüyor ama kadınları öldürdüğü söylenmiyor. Bu konuda yaptığımız bir derleme, Science Magazin'de çıktı. Editöre telefon ettim, bu gibi yanlışlıklar var, millete yanlış bilgiler veriliyor, bunu düzeltmemiz lazım dedim." diye konuştu. Sancar, aralıkta yayımladıkları son makalelerinde bağırsak kanserini farelerde büyüttüklerini, sisplatin isimli ilacı verdiklerini ve farelerin normal ve kanserli dokularındaki tahribatı karşılaştırdıklarını belirterek, "Şimdi farelerde tabii normal dokularda, sirkadiyen saat ile onarım gün içinde azalıp yükseliyor fakat farelerde ürettiğimiz insan kanserleri bütün gün aynı şekilde öldürülüyor. O bakımdan onu kullanarak sisplatin ilacının daha etkili saatlerini bulmaya çalışıyoruz." dedi. İnsanda araştırma yapmak için yüzlerce gönüllünün gerektiğine işaret eden Sancar, bunun için izin almanın kolay olmadığının altını çizdi. KANSERE İLİŞKİN SON ÇALIŞMASINI İLK KEZ DUYURDU Aziz Sancar, çok yeni bir çalışmasını da ilk kez duyurarak, "Türkiye'ye gelmeden bir gün önce çok yeni bir şey keşfettik. Bu bilimsel, temel bir araştırma metodu, yani kanseri tedavi edecek değil ama bizim için bir bilim insanı olarak çok heyecan verici bir gelişme." dedi. Çalışmasının kanser tedavisine bir etkisinin olup olmayacağının sorulması üzerine Sancar, "Her şey kanser tedavisinde kullanılabilir. Bu çalışma DNA onarımı ile ilgilidir ve yeni bir metottur ve onu ben Türkiye'ye bir yıl içinde aktarabileceğim." dedi. Yaptığı bu çalışmanın makalesi henüz yayımlanmadığından detaylı bilgi paylaşmasının doğru olmayacağını dile getiren Sancar, "Neticeyi ABD'den ayrıldığım günden bir gün önce aldık. Öğrencim, çocuğu olmuş ve hastaneden çıkmıştı, biliyordu Türkiye'ye gelmeden önce neticeyi görmek isteyeceğimi. Onun için evde oturmuş, bilgisayarla dataları araştırmış ve hemen bana gönderdi. 'Türkiye'ye gideceksin ve merak edeceğini biliyorum, sonuçları bilmeni istiyorum.' dedi." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin akıbeti ne olacak?

İstanbul Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bazı bölümleri, binanın depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle Seyrantepe ve Sarıyer’e taşındı. AK Parti Şişli İlçe Başkanı Mimar Gökhan Yüksel partisinin danışma meclisinde yaptığı konuşmada Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi akibeti hakkında açıklamada bulundu. Mimar Yüksel yaptığı konuşmada, “Şişli Eftal Hastanesi’nin yerine, Cemil Taşçıoğlu gibi, Taksim İlk Yardım Hastanesi gibi, Cam ve Sakura Şehir Hastanesi gibi dört dörtlük bir hastane yapılacaktır.” dedi.

2 yıl önce

İBB'den 'terör soruşturması'na ilişkin itiraf gibi açıklama: Arşiv araştırmasında eksik var

"İBB'DEN ALINAN BİLGİLER SGK VERİLERİYLE KARŞILAŞTIRILDI" Bu zamana kadar yapılan çalışmalar kapsamında, müfettişler tarafından İBB, İETT, İSKİ ve belediye şirketlerinde ilk defa işe alınan kişi sayısı ile bu kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yaptırılıp yaptırılmadığına ilişkin bilgilerin, belediyenin ilgili birimlerinden temin edildiği ve daha sonra bunların SGK verileriyle karşılaştırıldığı aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bu listeler emniyet ve adli birimlere gönderilerek, kaç personel hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yaptırıldığı ve kaç personel hakkında yaptırılmadığı belirlenmiştir. Gelinen aşamada, ilk defa işe alımlarda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sürecinin gereği gibi işletilmediği anlaşılmıştır. Büyükşehir Belediyesince birçok personel hakkında hiç güvenlik soruşturması veya arşiv araştırması talebinde bulunulmadığı, bazı kişiler hakkındaki talebin ise müfettiş incelemesi başladıktan sonra apar topar yapıldığı anlaşılmıştır. TERÖR SEBEİYLE SORUŞTUMA YAPILMIŞ KİŞİLER VAR
 İstihdam edilen kişiler arasında emniyet birimlerimizce 'suç veya istihbarat kaydı' bulunduğu bildirilen kişiler de mevcuttur. Hatta bu kişiler arasında hakkında terör sebebiyle adli soruşturma yapılmış, anayasal düzene karşı işlenen suçlar ve terör suçları sebebiyle mahkumiyet kararı almış kişiler de bulunmaktadır." Bakanlığın açıklamasında, İBB Başkanı tarafından "müfettişler sadece 8 kişi bulabildiler" şeklinde dile getirilen hususun da tamamen gerçek dışı olduğu dile getirilerek, "Bu kişiler, daha müfettişler çalışmaya başlamadan önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen Din Alimleri Yardımlaşma Derneği (DİAYDER) hakkındaki soruşturmada isimleri geçen ve dernek ile bağlantılı olarak İBB şirketlerinde işe alındığı ve soruşturma kapsamında gözaltına alındıktan sonra işten çıkartıldıkları anlaşılan kişilerdir." ifadelerine yer verildi. "86 BİN ÇALIŞANI ZAN ALTINDA BIRAKACAK HİÇBİR DURUM SÖZ KONUSU OLMADI" Açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin 86 bin çalışanını zan altında bırakacak hiçbir durumun söz konusu olmadığının altı çizilerek, "Çünkü yapılan incelemenin, çalışanların tamamıyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Yapılan çalışmanın esası, bu dönemde işe alınanlardan adli sicil kaydı ile emniyet birimlerinde arşiv kaydı bulunanların belirlenmesi ve Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilmemiş olan hukuki sürecin işletilmesidir." değerlendirmesinde bulunuldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesinde halen 80 müfettişin çalıştığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığı vurgulanan açıklamaya, şöyle devam edildi: "5 Nisan 2022 tarihi itibarıyla İBB ve bağlı kuruluşlarında aktif olarak 23 müfettiş görev yapmaktadır. Bunlardan 8'i personel, ihale işlerinin özel teftişinde görevlidir. Diğer müfettişlerin tamamı şikayetler üzerine araştırma ve ön inceleme yürütmektedirler. Araştırma ve ön inceleme gibi görevlerin tamamen Teftiş Kurulunun inisiyatifi dışında, şikayet ve ihbar mekanizması üzerine başlayan bir süreç olduğu izahtan varestedir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın müfettişler tarafından halen çalışma yürütülen bir konuda televizyonlarda kamuoyunu yanıltıcı açıklamalarda bulunmasının devam eden görevi etkileme amacını taşıdığı da aşikardır." İBB'DEN İTİRAF GELDİ: ARŞİV ARAŞTIRMASINDA EKSİK VAR İçişleri Bakanlığı'na yanıt vermek için bir basın duyurusu yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi arşiv taraması yapmadığını kabul eder nitelikte bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada, "86 bin personelimizden 4500 tanesinin adli sicil kayıtları elimizde olsa da, arşiv araştırmasının eksik olduğu tespit edilmiş ve evraklar İstanbul Valiliği'ne gönderilmiştir." ifadeleri yer aldı. Açıklama ile İBB arşiv taramasında eksik kaldığını açıkça itiraf etti. https://twitter.com/istanbulbld/status/1511342788427796487?s=21&t=9sHlaBDEkpZUEZY4oyYofw

1 2 3 4 5