02 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

Uluslararası kuruluşlara göre 2020’de Avrupa’da İslamofobi artış gösterdi

Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı ve Georgetown Üniversitesinden Profesör Farid Hafez'in hazırladığı Avrupa İslamofobi Raporu 2020'de, bölge ülkelerinde geçen yıl boyunca yaşanan İslam karşıtı olaylar ve söylemler ele alındı. Çeşitli ülkelerden 37 akademisyenin katkı sağladığı raporda, çoğunluğu Avrupa'da yer alan toplam 31 ülkede İslamofobi'nin gidişatı incelendi. Raporda, başta Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Konseyi olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluşların, Avrupa'da İslamofobi'ye dair araştırmalarına yer verildi. Avrupa Konseyinin Haziran 2020'de yayımladığı "İnternetteki Yasa Dışı Nefret Söylemleriyle Mücadele" başlıklı raporunda, Avrupa'da internet ortamında artan nefret söylemlerine dikkat çekilirken, 2020'de internetteki nefret söylemlerinin yüzde 9,4'ünün İslam karşıtı unsurlar içerdiği gözlemlendi. Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansının Haziran 2020'de yayımladığı ankette, Avrupa Birliği vatandaşlarının yüzde 22'sinin Müslümanlara komşuluk etmekten rahatsız olduğu ve yüzde 21'inin başörtülü bir Müslüman kadını işe almak istemediği sonucu çıktı. Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe karşı Avrupa Komisyonunun raporunda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric'in "Avrupa korkunç gerçekle yüzleşiyor: Antisemitik, Müslüman karşıtı ve diğer ırkçı nefret suçları endişe verici oranda artıyor." ifadelerine yer verildi. BATI AVRUPA'DA İSLAMOFOBİ SOSYAL HAYATTA YAYGINLAŞTI BM İnsan Hakları Konseyinin geçen yıl yayımladığı raporda da Müslümanlara yönelik nefret suçlarının, özellikle sosyal medyada büyük oranda arttığı vurgulandı. Bu artışın çoğunlukla Avrupa ülkelerinde gözlemlendiği ve Avusturya, Belçika, Danimarka, Almanya, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, Hollanda ve İngiltere'de Müslüman toplulukların her geçen gün daha fazla nefret söylemlerine maruz kaldığı belirtildi. Konseyin raporunda, sosyal medya platformu Facebook'un, Müslüman karşıtı nefret söylemlerinde en kilit araç olarak kullanıldığı tespiti yer aldı. Raporda, Batı Avrupa ülkelerinde İslamofobik eylemlerin internet ortamının yanı sıra sosyal hayatta da yaygınlaştığına dikkat çekildi ve bazı ülkelerde kadınların, dini inancı gereği giydiği kıyafetlerle eğitim görmesinin yasaklanması örnek gösterildi. İSLAMOFOBİ'NİN ARTIŞI MÜSLÜMAN TOPLULUKLARI ENDİŞELENDİRİYOR Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatının hazırladığı "Müslüman Karşıtı Nefret Suçlarını Anlamak: Müslüman Toplulukların Güvenlik İhtiyacı" raporunda, İslamofobi'nin fiziksel, duygusal ve psikolojik etkileri incelendi. İslamofobik saldırıya maruz kalan kişilerin günlük hayatta korku ve endişelerinin arttığı, daha fazla güvenliğe ihtiyaç duyduğu gözlemlendi. Avrupa genelinde artan İslam karşıtı eylemlerin, Müslüman toplulukların camiye gitmekten korkması ve Müslüman kadınların dini kıyafet giymekten çekinmesi gibi sonuçlar getirebileceği belirtildi. AVRUPA, İSLAMOFOBİ'NİN EN AKTİF NOKTASI İslam İşbirliği Teşkilatının Kasım 2020'de yayımladığı raporda, Müslüman karşıtlığının, Avrupa'da aşırı sağ grupların kampanyalarında ana unsur haline geldiği ifade edildi. Müslümanlara yönelik sosyal medyada nefret söylemi ve fiziki saldırıların en çok Avrupa'da yaşandığı kaydedilirken, Avrupa'nın İslamofobi'nin en aktif noktası olmayı sürdürdüğü tespiti yapıldı. MEDYA VE DÜŞÜNCE KURULUŞLARI İSLAMOFOBİ'Yİ KALICI HALE GETİRDİ Avrupa İslamofobi Raporu 2020, uluslararası kuruluşların İslamofobi'yi ele almak için düzenlediği etkinliklere ve alınan tedbirlere de değindi. Bu kapsamda geçen yıl Avrupa Parlamentosunda (AP) "21 Eylül Avrupa İslamofobi'ye Karşı Mücadele Günü" dolayısıyla yapılan etkinlikte parlamento üyeleri, Avrupa'da giderek artan İslamofobik eylemler ve özellikle Müslüman kadınlara yönelik nefret suçlarına dair endişelerini paylaştı. Eski AP üyesi Mecid Mecid, "kötü idare edilen medya ve gündem belirleyen düşünce kuruluşlarının, Avrupa'da İslamofobi'yi kalıcı hale getirdiği" fikrini savundu. Avrupa Konseyi de kıta genelinde İslamofobi'yle mücadeleyi güçlendirmek için harekete geçti ve 7 Ekim 2020'de, Konsey'in İletişim Direktörü Daniel Höltgen'i "İslam Karşıtlığı, Antisemitizm, Nefret Suçları Özel Temsilcisi" olarak atadı.

2 yıl önce

İstanbul: Son 10 günde vaka sayılarında artış yaşanıyor

Yerlikaya Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Sağlık Bakanımızın da belirttikleri gibi son 10 günde ilimizdeki vaka sayılarında artış görülmekte Omicron'a karşı 3. doz hatırlatma aşısını mutlaka yaptıralım. Virüsteki güç kaybına değil, maskemize güvenelim. Sosyal mesafemize dikkat edelim" ifadesini kullandı.

2 yıl önce

İBB Meclisi'nde 'Sevtap Ayman' tartışması: Kandil'e giderek talimat aldı.. CHP: Ayman bir kadın, bir anne..

İBB Meclis Ocak ayı olağan toplantısı, Yenikapı'daki Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi'nde yapıldı. Toplantıda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "İBB'de 557 terör örgütleriyle ilintili çalışan olduğu" açıklaması tartışıldı. Terör örgütleriyle bağlantılı olduğu iddia edilen İBB Muhtarlıklar Müdürlüğü çalışanı Sevtap Ayman'ın istifası gündeme geldi. AK Parti Esenyurt ve İBB Meclis Üyesi Hamdullah Arvas'ın, Sevtap Ayman'ın istifasının detaylarının da içinde bulunduğu araştırma soru önergesi oy çokluğuyla kabul edildi. "KİŞİNİN KENDİSİ Mİ İSTİFA ETMİŞTİR?" Hamdullah Arvas, "Basından öğrendiğimiz kadarıyla söz konusu şahıs istifa etmiştir. Bu iddia doğru mudur? Kişinin kendisi mi istifa etmiştir ya da istifası mı istenmiştir? Soru önergemin başkanlık makamına havalesini arz ederim" dedi. "BAHSİ GEÇEN KİŞİNİN EŞİNİN ABLASININ ARAMA KARARI VARMIŞ" İBB Meclisi CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, Arvas'a cevap vererek, "Bahsi geçen kişi öncelikle istifa etmiştir. Can güvenliği kalmadığı gerekçesiyle istifa etmiştir. Başka örgütlerle bağlantılı olduğu doğru değildir. Bahsi geçen kişinin eşinin ablasının yani görümcesi ile ilgili bir arama kararı varmış. Yalnız işin ilginç tarafı şu; ilgili kişi o örgüt saflarına katıldığında bizim çalışanımızın yaşı 6'ymış. O olaydan dolayı terör ile ilişkilendirilmeye çalışılıyor. Belediyelerde işe giriş kriterleri belli. Kendisi adli sicil belgesini sunmuştur ve bir sorun görülmemiştir. " diye konuştu. "KANDİL'E GİDEREK BİZZAT TALİMAT ALDIĞI TESPİT EDİLMİŞTİR" İBB Meclisi AK Parti Grup Sözcüsü Murat Türkyılmaz ise "PKK terör örgütü adına faaliyet yapan şahıslarla ile irtibatlı olduğu, örgüt adına haber yapan Jin Haber Ajansı içerisinde faaliyet gösterdiği ve 2011-2012 yıllarında terör örgütünün sözde üst düzey mensuplarının eylem talimatlarını almak üzere Kandil'e bizzat giderek talimatlar aldığı tespit edilmiştir. Tarık Bey'e soruyorum, bu devletin güvenlik makamları adliyedeki savcının iddianamesindeki bu ifadelerle böyle bir hanımefendiyi kendi ofisinde sekreter olarak çalıştırır mı? Ben size 1 ay önce soruşturma açmanızı talep etmiştim. Siz kamu güvenliği adına gerekeni yapsaydınız bugün o hanımefendi can güvenliğinden bahsetmezdi. Milletimiz bunu takip ediyor. Ülkemizi bölmek isteyenlere karşı, soysuzlara karşı soylu mücadelenin arkasındayız" ifadelerini kullandı. "VARSA BİR SUÇ ÇIKARIN ORTAYA" CHP İBB Meclis Üyesi Ülkü Sakalar, Türkyılmaz'a seslenerek, "Sevtap Ayman bir kadın, bir anne Varsa bir suç çıkarın ortaya. Biz Türkiye Cumhuriyet hukuk düzenine uygun olarak insanların kişisel verilerine saygı duyulmasını talep ediyoruz" diye konuştu.

2 yıl önce

Beyaz Saray: Petrol fiyatlarındaki artışa ilişkin tüm seçenekler masada

Sözcü Psaki, günlük basın brifinginde, petrol fiyatlarındaki artış karşısında Beyaz Saray'ın nasıl tedbirler aldığını değerlendirdi. Psaki, müttefik ülkelerle görüşmek de dahil tüm seçeneklerin masada olduğunu ve bunları tek tek değerlendirdiklerini belirtti. Brent petrolün varili, uluslararası piyasalarda 90 doların üzerine çıkmış, fiyatlardaki kısmi yükselişte güçlü seyreden küresel petrol talebi, Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimin yükselmesi ve ABD'deki soğuk hava şartlarının arz daralmasına yol açacağı endişelerinin etkili olduğu belirtilmişti.

2 yıl önce

Altı muhalefet partinin katıldığı yuvarlak masadan, Türkiye'nin egemenlik haklarını tartışmaya açacak taahhütler çıktı

Ankara'da CHP öncülüğünde bir araya gelen 6 partinin 'yuvarlak masa' toplantısından Türkiye'nin egemenlik haklarını tartışmaya açacak taahhütler çıktı. 6 partinin yayınladığı bildiride, Ayasofya'dan, Ege adalarına, Doğu Akdeniz'den Libya'ya kadar Türkiye'ye birçok konuda dayatmada bulunan Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği kararlarının uygulanacağı ilan edildi. ORTAK BİLDİRİ YAYINLADILAR Yeni Şafak'ın haberine göre; Pazar günü Ankara'da yuvarlak masada bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Deva Partisi Ali Babacan'ın zirve sonrasında ortak bir bildiri yayınladı. 6 muhalefet lideri iktidara gelmeleri durumda izleyecekleri yol haritasını açıkladı. Liderler bildiride, Avrupa Konseyi (AK) ve Avrupa Birliği (AB) karar ve normlarına uymayı taahhüt etti. Muhalefetin sözde 'demokratik ülke inşa etmek için" hayata geçirmeyi vaat ettiği AK ve AB kararlarında Türkiye'nin egemenlik haklarından tavizler isteniyor. İşte o kararlardan bazıları: 1- AYASOFYA YENİDEN MÜZE OLSUN Ayasofya'nın statüsünün camiye dönüştürülmesi üzüntü verici. Karardan vazgeçin. Ayasofya'yı yeniden müzeye dönüştürün. 2- ADALARI YUNANİSTAN'A VERİN Yunanistan'ın Ege adalarındaki egemenliği sorgulanamaz. Türkiye buna saygı duymalı, bu bağlamda provokatif ifade ve eylemlerden kaçınmalı, net bir biçimde iyi komşuluk ilişkilerini taahhüt etmeli ve her türlü ihtilafı barışçıl biçimde çözmek için çaba göstermeli. 3- AKDENİZ'DE SONDAJI DURDURUN Sondaj ve sismik arama gemilerini Akdeniz'den çekin. Doğu Akdeniz'de doğal gaz arama faaliyetlerine derhal son verin. Avrupa Birliği ile kapsamlı bir diyaloğa tam ve iyi niyetle katılın. 4- TERÖR OPERASYONLARI BİTSİN Suriye'nin kuzeydoğusunda PKK/YPG'ye karşı başlatılan askeri operasyon/ harekata son verin. Suriye'den askerinizi çekin. 5-LİBYA'DAN ÇEKİLİN Türkiye'nin Libya Ulusal Mutabakat Hükumeti ile yaptığı deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin anlaşma geçersizdir. Türkiye diğer yabancı güçler gibi Libya'dan çekilmelidir. 6-KAVALA VE DEMİRTAŞ'A ÖZGÜRLÜK AİHM kararları uygulanarak Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş derhal serbest bırakılsın. Kararların gereği yerine getirilmezse Türkiye'ye yaptırım uygulansın. 7- MARAŞ YENİDEN KAPATILSIN Kapalı Maraş'ın yeniden açılmasına karşıyız. Maraş'ta atılan tüm adımların derhal geri alınsın. Aksi halde tüm araç ve seçenekler kullanılacak. 8-İSTANBUL SÖZLEŞMESİ GERİ GELMELİ Türkiye'yi İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını yeniden gözden geçirmeli. 9-ÖCALAN'A 'UMUT HAKKI' VERİN AİHM kararı uyarınca ömür boyu hapis cezası alan Abdullah Öcalan'a ve diğer mahkumlara "umut hakkı" verilsin.

2 yıl önce

Kabine sonrası önemli mesaj! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Canımızı yakan fiyat artışları, hepsi geçici

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 4 saat süren Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. İşte Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan satır başları şu şekilde: 5 Şubat Cumartesi yaptırdığımız Kovid-19 testinde koronavirüsün Omikron varyantına maruz kaldığımız anlaşılmıştı, bunun üzerine kendimizi karantinaya almıştık. Hastalığı hafif belirtilerle geçirdik, çalışmalarımızı evden sürdürdük. KDV İNDİRİMİ... TAKİP EDİLECEK Devlet ve hükümet işlerini de hem yakından takip ettik hem de gereken yönlendirmeleri yaptık. Gıda ürünlerindeki KDV'yi yüzde 8'den yüzde 1'e düşürme, yani etiketlerde doğrudan 7 puanlık bir indirim yapma kararımızın müjdesini milletimizle paylaşmıştık. Üreticiden toptancıya ve perakendeciye kadar gıdanın tüm süreçlerini kapsadığı için enflasyonla mücadeledeki kararlılığımızın bir ifadesi olan bu KDV düzenlemesi devlet olarak bizim attığımız bir adımdır. Bakanlıklarımız KDV indiriminin fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığını yakından takip edecek, aksi yönde davranış sergileyen firmalara gereken yaptırımları uygulayacaktır. TÜRKİYE-BAE İLİŞKİLERİ Pazartesi ve salı günleri BAE'ye giderek hem Abu Dabi'ye resmi bir ziyaret gerçekleştirdik hem de EXP 2022 Dubai-Türkiye'ye katıldık. Toplam 13 anlaşmaya ülkemiz arasındaki münasebetlerin ahdi temelini güçlendirdik. Bir süredir durgunluk içerisinde olan Türkiye ile BAE ilişkilerine yeni bir ivme kazandıran anlaşmaların hayırlı olacağına inanıyorum. Karantina sürecinde yaptığımız takiplerde tespit ettiğimiz en önemli eksiklik ülkemizde dün ile bugün arasında yeterince güçlü bir irtibatın kurulamadığıdır. Hükümete geldiğimizde ülkenin nüfusu 65 milyondu. Ülkemizin altyapısı her alanda sorunların, eksikliklerin ağırlığı altında eziliyordu. Temel hak ve özgürlüklerden güvenliğe kadar yaşadığımız diğer sıkıntıları da bunlara ilave etmek gerekiyor. GÜÇLÜ TÜRKİYE VURGUSU Her isteyen evladımızın üniversite başta olmak üzere eğitime ulaşabilmesinin, her vatandaşımızın kaliteli sağlık hizmeti alabilmesinin, kamuda ve hatta sokakta değerlerine ve kültürlerine saygılı muamele görebilmesinin 81 vilayetimizin hepsinin de belirli bir standardın üzerinde temel altyapılardan faydalanabilmesinin, insanca bir hayat sürmesinin çok zor olduğu dönemlerden geçerek bugünlere geldik. Eski Türkiye ile bugünkü Türkiye fotoğraflarının doğru, sağlıklı bir mukayesesini yapmak hepimizin görevidir. Dün önceliğimiz can ve mal güvenliğimizi tehdit eden terör, dün önceliğimiz egemenlik haklarımızı ve milli çıkarlarımızı hiçe sayan kuşatmalardı. Dün önceliğimiz işsizlikti, teröre ve işsizliğe çözüm bulunmasına mani olan siyasi istikrarsızlıktı, hayatımızın dört bir yanını saran yokluklardı. Bugün ise artık ülke geneline yaydığımız her seviyedeki eğitim kurumumuzla, dünyanın imrenerek baktığı şehir hastanelerimizle, uzunluğunu 28 bin km'yi geçirdiğimiz bölünmüş yol ağımız ve sayısını 56'ya çıkardığımız havalimanlarımızla, yüz binlerce aileyi ev sahibi yaptığımızı toplu konut projelerimiz, millet bahçelerimizle, yerli ve milli katkı oranını yüzde 80'lere doğru taşıdığımız savunma sanayiimizle, 225 milyar dolara çıkardığımız ihracatımızla, 55 milyona vardırdığımız turist ağırlama altyapımızla hedeflerine doğru hızla ilerleyen, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme yolunda son dönemece giren bir Türkiye'de yaşıyoruz. "BUGÜN ARTIK DÜNYADA SÖZ SAHİBİ, BAYRAĞI VE PASAPORTU İTİBARLI BİR TÜRKİYE VAR" Bugün artık sınırları içinde hiçbir terör faaliyetine izin vermeyen, sınırları dışındaki terör örgütlerini de adım adım takip eden bir Türkiye var. Bugün artık siyasi, askeri, diplomatik ve ekonomik olarak bölgesinde ve dünyada söz sahibi, bayrağı ve pasaportu itibarlı bir Türkiye var.  Salgın döneminde sağlık hizmetleri başta olmak üzere tüm alanlarda bu gerçekleri gördük, yaşadık. Gelişmiş ülkeler bile halklarının işini ve hayat seviyesini korumanın derdine düşerken biz yatırıma, istihdama, ihracata, büyüme yoluna giderek kendimizi diğerlerinden ayrıştırdık. Hükümet olarak uyguladığımız ekonomi programının odağında vatandaşlarımızın işini korumak, sürekli yeni iş alanları oluşturarak istihdamı geliştirmek vardır. Nüfusumuz 20 yıl öncesine göre 20 milyon artarken istihdama katılan kişi sayısı da 20 milyondan 34 milyona çıktı. Salgının ilk aylarında işgücüne katılım 29 milyona, istihdam 25 milyona kadar gerilemişti. Bu dönemde biz farklı bir politika izleyerek üretimi ve bireyleri destekledik. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla hedefli ekonomi programımızı ısrarla ve kararlılıkla uygulayarak salgının ilk aylarında kayıpları hızla telafi etmekle kalmadık, ötesine de geçtik. Hükümetlerimiz döneminde 11 milyonun üzerinde insanımıza çalışacak iş sağladık, geçinecek gelir temin ettik. FİYAT ARTIŞLARI... ERDOĞAN: BUNLARIN HEPSİ GEÇİCİ Hayat pahalılığının yol açtığı sıkıntılar elbette var, canımızı yakan fiyat artışları var. Emin olun, bunların hepsi geçicidir. Asgari ücretten memur ve emekli maaşlarına kadar tüm çalışanların gelirlerinde yüksek oranlı artış yaparak esnaf ve sanatkarlarımızı kredi paketleriyle destekleyerek hayat pahalılığının insanlarımızın üzerindeki yükü azaltmanın gayretindeyiz. Alım gücündeki düşüş bir süre sonra telafi edilebilirken kaybedilen işin, huzurun, vaktin geri kazanımı çok daha zordur. ENFLASYON Bunun için fabrikaların çalışması, esnafın dükkanının açık kalması, toprağın ekilmesi, emlak ve araç satışlarının sürmesi çok önemlidir. Halihazırdaki en önemli sorunumuz yüksek enflasyondur. İnşallah onun da üstesinden her ay indirerek geleceğiz. Türkiye'yi 30 milyonun üzerinde vatandaşını istihdam eden bir ülke haline getirmiş olmak en büyük iftihar sebebimizdir. Avrupa'dan Amerika'ya kadar tüm gelişmiş ülkelerin ve gelişmekte olan ülkelerin çoğunun önümüzdeki döneme ilişkin en önemli sancısı işsizliktir. Bunun için batıdaki merkez bankaları enflasyonları 6-7 kat artığı halde faizleri yükseltmekten ısrarla kaçınıyorlar. "ENERJİ FİYATLARI TÜM DÜNYADA YÜKSELDİ" Son dönemde üzerine en çok konuşulan, istismar edilen konulardan biri de enerji fiyatlarıdır. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını harekete geçirmek suretiyle ülkemizin santral sayısını bin 808'e yükselttik. Son dönemde enerji fiyatları tüm dünyada yükselmiştir. Ama bu sadece bize ait değil. Küresel düzeyde doğalgaz fiyatları 10 kat, kömür fiyatları 5 kat, petrol fiyatları 3 kat artmıştır. Elektrik ve doğalgaz fiyatlarının avro cinsinden rakam ve asgari ücrete oranları üzerinden Avrupa ülkeleriyle karşılaştırmasını yaparak sizlerin dikkateine sunmak istiyorum. Konutlarda aylık 200 kw üzerinden bakıldığında Türkiye Avrupa'daki 34 ülke arasında vatandaşlarına en uygun fiyatla elektrik hizmeti sunan 3. ülkedir. Ülkemizdeki elektriğin 200 kw'!a denk gelen tutarı 18 avro iken bu rakam Norveç'te 35 avro, Fransa'da 45 avro, Hollanda'da 60 avro, Belçika'da 92, Almanya'da 100 avrodur. Asgari ücretle mukayese ettiğimizde ülkemizde yüzde 5.5'luk bir oran, ALmanya'da 6.2'lik, Çekya'da yüzde 10'luk, Romanya'da yüzde 15'lik oranlarla karşılaşıyoruz. Türkiye 100 m3'lük tüketime 18.5 avroluk faturayla Avrupa'nın vatandaşına en ucuz doğalgaz hizmeti sunan ülkesidir. Geçtiğimiz yıl 165 milyar liralık sübvansiyon yaparak salgın sebebiyle zaten sıkıntı içinde olan vatandaşımızın ilave yükler altına girmesine mani olduk. Sadece bu 3 kalemdeki sübvansiyon rakamının Türkiye'nin toplam yatırım harcamaları kadar olduğuna dikkatlerinizi çekmek istiyorum. ELEKTRİK FİYATLARINDA YENİ DÜZENLEME Geçtiğimiz Kabine toplantısında 150 kw olan en düşük tarife dilimini 210 kw'a yükseltmiştik. Ocak ayı itibarıyla tüketicilerin yüzde 64'ünün düşük tarifeden faydalandığını görülmektedir. Bugünkü toplantımızda vatandaşlarımızı daha da rahatlatacak yeni adımların karawrını aldık. 210 kw saate kadarki düşük tarife ve üzerindeki yüksek tarife rakamları ilgili kurumlarımızca vatandaşlarımız lehine yeniden değerlendirilecektir. Küçük esnaf ve sanatkarı koruyacak şekilde benzer bir kademelendirme yapılacak. STK'ların elektriği ticarethane statüsünden konut statüsüne dönüştürülecek. DOĞALGAZ DESTEĞİ Doğalgaz tüketim desteğiyle ilgili hazırlıklar tamamlandı. 4 milyon hane için yılda 2 defada ödenmek üzere 450-1150 arasında dğeişen miktarlarda doğalgaz desteği sağlayacağız. Kronik hastaların bulunduğu haneler için bu rakama yüzde 5 ilave yapılacaktır. Başvurular cuma günü başlayacaktır. 15 milyar liralık yeni bir sosyal destek paketiyle ilgili hazırlıklara başlanması talimatını da verdik. Rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarında KDV istisnası ve gümrük vergisi muafiyeti uyguluyoruz. Mevcut desteklerin kapsamını genişleterek lisanssız faaliyetler kapsamındaki yatırımların 4. bölge desteklerinden faydalanabilmesini temin ediyoruz. böylece yüzde 30 oranında vergi indirimi, 6 yıl boyunca prim, sigorta, işveren desteği hissesi sağlamış oluyoruz. Eğitim-öğretim yılının yeni dönemine başladık. Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu geçtiğimiz hafta yürürlüğe koyduk. Öğrenci sayıları 159 binden 335 bine yükselen mesleki eğitim merkezlerimizde hedefimiz bu rakamı 1 milyonun üzerine taşımaktır. Önümüzdeki haftasonu açılışını yapacağımız 1915 Çanakkale Köprüsü ve Malkara-Çanakkale Otoyolu projesinin inşasını 2 milyar 545 milyon avro yatırım tutarıyla tamamladık. 1915 Çanakkale Köprüsü 88 km'si otoyol ve 13 km'si bağlantı yolu olmak üzere toplam 101 km uzunluğa sahip önemli bir projedir. Bu köprü kendi alanında dünyada ilk sırada yer alan bir eserdir. Hizmete açacağımız otoyol projesi Malkara-Çanakkale arasını 40 dakika kısaltacak. Yaklaşık 5 bin 100 personel ve 740 iş makinesiyle tamamladığımız otoyolumuzu 26 Şubat 2022'de hizmete sunuyoruz. ÇİFTÇİLERE MÜJDE Tarım Kredi Kooperatiflerinin satış merkezlerinde hafta başı itibarıyla çay gübrelerinin fiyatlarında yüzde 30'a varan indirim yaptık. Yarından itibaren can gübreyi, amonyum sülfat ve nitro power ürünlerinde de yüzde 30 indirime gidiliyor. Karma hayvan yemi yüzde 12 indirimle yarından itibaren satılmaya başlanacak. Mart ayında alınacak pancar bedellerini 1 ay öne çekip cuma günü hesaplara yatırıyoruz. Bu sezonunu pancar alım fiyatını hasattan önce açıklayacağız. KYK YURTLARINDAKİ ÖĞRENCİLERE MÜJDE Yurtlarda 16 GB olan internet desteğini 2 kat artışla 32 GB'a çıkardık. Şimdi de ikinci dönemden başlamak üzere beslenme yardımını aylık 570 liradan 750 liraya yükseltiyoruz. AŞI TAVSİYESİ Omikron varyantı vaka sayılarının fevkalade arttırmasına rağmen hastaneye yatışlarda sistemi zorlayacak bir yükselişle karşılaşmadık. Aşısı bulunmayan veya eksik olan vatandaşlarımıza en kısa sürede kendi aşımız TURKOVAC'ı yaptırmaları tavsiyesinde bulunuyorum.

2 yıl önce

Ayçiçek yağında stok tartışması... Bahçeli: Altın satar gibi yağ satanlar onurlarını da satmışlardır

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Anadolu coğrafyası doğu-batı koridorunda köprü işlevi gören, yolların kesişme noktasında bulunmasından dolayı tarihin her döneminde stratejik önemi çok yüksek olan vatan topraklarımızdır. Geçmişiyle, geleceğiyle, dağıyla, taşıyla bu coğrafya bizim, bastığımız topraklara vatan mührünü vuran irade Türk milletidir. Coğrafyamızı değiştirme ihtimalimiz yoktur, bu vatan kıyamete kadar bizimdir, bizim kalacaktır. Bir vatana sabahtan akşama sahip olmak mümkün değildir.  Etrafımız tehdit saçıyor diye tüm oyunlar üzerimize oynanıyor bahanesiyle ne korkacak ne de saklanacak halimiz vardır. Her taşı yakut, her insanı aziz olan bu cennet vatanı her şart altında müdafaaya yetkiliyiz ve sonuna kadar da yeminliyiz. Çevremizi saran bütün coğrafyalar bıçak sırtındadır. Milli bekamız çok ciddi risk ve tehlikelerle karşı karşıyadır. Bu nedenle dik duracağız, dirayetli hareket edeceğiz. Karanlık propagandalara aldırış etmeden refakatinde yürüyüşümüzü inançla sürdüreceğiz. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın Türkiye'ye yol açacağı çok boyutlu sonuçları hesaplamak zorundayız. Savaşın küresel dengeleri sarsacağını, dünyanın diplomatik imajını bozacağı gelişmelerle sabittir. Sayın Cumhurbaşkanımızın aktif diplomasisi, ateşkes ve barış ümitlerimizi canlı tutmaktadır, dünya bu fırsatı kaçırmamalıdır. Türkiye arabuluculuk yapacak tek ülke olarak öne çıkmış durumdadır. Savaşın ekonomik, ticari, insani ve vicdani faturasının gittikçe ağırlaştığı görülmektedir. İnsani kriz korkunç seviyelere tırmanmaktadır. Türkiye'ye gelen Ukraynalı sayısı 20 bini bulmuştur. Rusya-Ukrayna heyetleri arasında yapılan görüşmeler bugüne kadar sonuç vermemiştir. Üzerinde anlaşılan geçici ateşkes kararı bile kısa sürede ihlal edilmiştir. Rusya'nın iddia ettiği gibi iki taraflı bir anlaşmazlık değil, tek taraflı bir işgal söz konusudur. Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Sayın Dışişleri Bakanımızın çabalarından dolayı yürekten kutluyor, teşekkür ediyorum. Rusya kilometrelerce uzunluktaki konvoylarını sevk etmektedir. Rusya'nın tüm askeri gücüyle Ukrayna'da etkinlik göstermediği anlaşılmaktadır. ABD, AB ve NATO ise günü kurtarmanın, çatışmaları kızıştırmanın hevesinde ve peşindedir. Ukrayna Cumhurbaşkanı'nın 'Bugünden itibaren tüm ölümlerden NATO sorumlu' beyanı her anlamda düşündürücü bir çıkış olarak değerlendirilmelidir. Rusya'nın Ukrayna işgalinin 3 alternatif senaryo üzerinde sonuçlanabileceği görülmektedir. Bunlardan birincisi kukla bir yönetimin iş başına getirilmesidir. İkincisi Ukrayna'nın ikiye bölünmesidir. Bu kapsamda Rusya'nın bu bölgeyi kontrol etmesi beklenebilecektir. Üçüncüsü ise Donetsk ve Luhanks özerkliğine dair değişikliklerin yapılması ve Kırım'ı doğrudan tanımasıdır. Ukrayna işgali taşları yerinden oynatmakla kalmayacak, benzer skandalların farklı coğrafyalarda sergilenmesine emsal teşkil edecektir. Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaların kazananı değil sadece kalabalık kaybedenler kulübü olacaktır. Türkiye başta olmak üzere pek çok ülke bu savaşın vahim sonuçlarına direkt maruz kalmaktadır. AYÇİÇEK YAĞINDA STOK TARTIŞMASI Savaşın sürmesi, daha vahimi uzaması, ticaret kanallarını kapatacak, ülke ekonomilerini şiddetli bir türbülansa sokacaktır. Bugünkü riskli gündem akışı içinde stokçuluk yapan damgalı ahlaksızların tekrar bitleri kanlanmıştır. Bunların utanmaları kalmamıştır, insanımızın kesesine kent vuranların gözünün yaşına bakılmamalıdır. Sanki altın satar gibi yağ satanlar onurlarını da satmışlardır. İstanbul ve Ankara'daki marketlerde ilkel görüntüler hepimizin yüreğini sızlatmıştır. Sosyal medya üzerinden provokasyon rüzgarı estirilmiştir. Marketlerde izdiham oluşmuş, insanlarımız birbirine girmiştir. Toplam ayçiçek üretimimizin yüzde 17 yükseldiği, yağ ihtiyacının bir bölümünün ithalatla karşılandığı bilinen bir husustur. Gerekli tedbirlerin alındığı Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklanmıştır. İç işgal cephesinin yağ üzerinden toplumsal panik halini tetiklemesi en hafif tabirle şerefsizliktir. CHP yönetiminin bu yalana sarılarak 'Türkiye bunu hak etmiyor' sözleri kaos çıkarmaya yönelik alçak bir kumpastır. Muhalefet demek Türkiye'ye karşı cephe açmak hiç değildir. Sanal ve sipariş yağ krizinin orkestra şefi yine CHP olmuştur. Bu kadar mı nefret dolusunuz? Siyasi keneler asıl siz söyleyiniz? Kimin kuyruğu oldunuz? Bugünkü CHP varken, biliniz ki düşmana gerek yoktur. Bugün ki CHP vaziyet almışken, milli güvenliğimizin, milli ekonomimizin dış kaynaklı saldırı ve suikastlere uğramasına gerek yoktur.  İnsanlarımızın yağ almak için telaşlanması bize yakışmayan köhne görüntülerdir. Yağsız Yemek olur da yarınsız Türkiye olmaz. Yağımız da var, yakacağımız da var, unumuz da var. Ülkemizdeki yağ stoklarının azaldığını açıklaması sorumsuzluktur. Türkiye barış ikliminin yeşermesi için çalışırken ortalığı karıştırmanın gayesi nedir? Tansiyon düştüğünde gemilerimiz limanlarımıza sağ salim yanaşacaktır. Bölge yanarken, Türkiye'de sinekten yağ çıkarıp gerçekleri çarpıtmaya çalışanlar vatanperver olmayan çevrelerdir. Yalan haberlerinin kime ne faydası vardır? Gerekirse kendi yağımızla kavruluruz. Bir eli yağda, bir eli balda olan çapulcuların ortalığı velveleye verip siyasi rant elde etme isteği art niyetliliktir. Fesat yuvalarının üzerine gitmeliyiz, spekülatörleri doğduklarına pişman etmeliyiz. Burunlarından fitil fitil getirmeliyiz. Bunun bedelini Türk mahkemeleri önünde ödemelidir, bunlar en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Batıya yağcılık yapanların tuzaklarını bozacağız, oyunlarını alt üst edeceğiz. Biz yağa değil kana bakarız kana, o kan ki tertemiz millet iradesidir. O kan ki Türk milletinin varlık kefaletidir. O kan ki istikbalimizin kefilidir. Yağdanlıklara diyorum ki yağcılarda ineceksiniz, yağdan yeni bir kriz konusu çıkarmanın hesabını vereceksiniz.  "DÜNYA DÜZENİ HER YERİNDEN ÇATLAMAKTADIR" 1939 yılında milletlerarası politikanın kuvvet odakları 6 devletten ibaretken 1945'ten sonra sahne sadece 2 devleti parlatmıştır. Ukrayna'da yaşanan savaş çok kutuplu bir dünyanın cümle kapısıdır. 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni her yerinden çatlamaktadır. Türk dış politikasının temel prensibi olan Türk milletinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutmak esastır. Çok şükür mevcut devlet yönetimi bu çizgidedir. Milletlerarası kabul ve teyit edilmiş münasebetlerin temel prensibi milletlerin hak eşitliğidir. Bir tarafın devamlı taviz verdiği, devamlı mahkum olduğu bir diyaloğun ne müttefiklikle ne dostlukla bağı olacaktır. Biz bağımsızlığına düşkün bir milletiz. Hürriyete, insan haklarına, milli iradeye dayanmaktadır. Partiler üstü siyasetimiz milli sınırlarla mahdut değildir. Kars, Türk'tür, Ardahan Türk'tür, Erzurum Türk'tür. bu vatan topraklarımızda kuşku uyandırmak kötülüğün en kötüsüdür. Dalımızı kıranın ağacını kökten sökeriz. Dikkatleri Ukrayna'dan Türkiye'ye çevirme gayesi taşıyanlar ya gaflet ya da ihanetin içerisindedir. Bazı cahiller de çıkmış NATO üyesi olmasaydık ABD'nin çoktan Türkiye'yi parçalayacağını söylemişler. NATO olmasaydı Türkiye bölünürdü demek ABD'ye kurşun askerlik yapanların hüsranla çerçevelenmiş hezeyanıdır. FETÖ'yü üzerimize salan kimdir? Barındıran, besleyen kimlerdir? NATO olmasaydı Türkiye bölünürdü demek Türk milletine hakarettir. Acaba NATO olmasaydı darbelere teşebbüs eden çıkabilir miydi? ABD ne yapıyordu? Teröristlere silah yardımını hangi maksatla veriyordu? Kimse bizim aklımızla alay etmesin, bizim aklımız Türk'tür, aklımızdaki de Türkiye'dir. Oncu değiliz buncu değiliz, Türk oğlu Türk'üz. Mazlumlar neredeyse elimizi oraya uzatırız. İçimize kapanamayız, hadiseleri tribünden izleyemeyiz. CHP Genel Başkanı'nın "Ne işimiz var Suriye'de?" sözleri bizahati Aziz Atatürk'le taban tabana zıttır, bütünüyle çelişmektedir. Barışsever olmak insanlığın yüksek bir seviyesidir. Eğer milli bağımsızlığımızı korumak için savaş kaçınılmaz ise buyursunlar, bizim için savaş düğündür. Güle oynaya milli haklarımızı savunuruz. 6 PARTİNİN SİSTEM ÇALIŞMASINA TEPKİ Güçlendirilmiş parlamenter sistem siyasi iktidarsızlık yıllarına duyulan özlemdir. Aynı yoldan giderek farklı bir yere ulaşılamaz. 2 yanlıştan bir doğru çıkamaz. Parlamenter sistem Türkiye şartlarında miadını doldurmuş, bakım, tamir, onarım ihtimali de kalmamıştır. Güçlendirilmiş parlamenter sistem taslağının omurgası kırıktır, yani hiçbir şey söylenmemiştir. Zillet ittifakı şuursuzdur. Köprünün altından çok sular akmıştır, boşuna söylenmemiştir: Gayretin kurusu yalnızca çarık eskitirmiştir. 6+1 formatı zillet ittifakı milletimizin beklentilerini algılamaktan, analiz etmekten mahrumiyet içinde kıvranmaktadır. Ekmeğini kendi yapan yükünü de kendi kaldırır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni Türk milleti kurmuş ve kabul etmiştir. Geleceğe taşıyacak olan Türk milletidir. Güçlendirilmiş parlamenter sisteminin gerçek ismi palavra sistemidir. Kılıçdaroğlu istikrarsız hükümet dönemlerine geri dönmek istiyor. Krizler olsun, hükümetler düşsün hesabı yapıyor. Türkiye'nin yerinde saymasını projelendiriyor. Bitti o sıkıntılı günler, geride kaldı kurulamayan hükümetler dönemi artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye'nin yönetimine hakimdir. Güçlendirilmiş palavra sistemi çürük elmadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gelecek nesillere en büyük armağandır, palavra sistemi de geçmişin kriz ve anlaşmazlıklarına dümen kırmaktır. Türkiye'nin istikameti dosdoğrudur, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi doğrunun ve lider ülke Türkiye'nin tescilidir. TBMM'ye gelirken bir siyasi partinin pankartını gördüm: Pazar günü seçim olsa DEVA hazırdır diyor. Elimde kalem olsa altına yazardım; pazar günü seçim yok, iyi uykular.  12 Mart’ta, İstiklal Marşımızın TBMM’de merhum Hamdullah Suphi Tanrıöver’in heyecanla okuyup, dönemin mebusları tarafından ayakta alkışlanarak kabul ettiği tarihi bir dönüm noktasını hayranlıkla anacağız. Yürekleri bağımsızlık için çarpan kahramanlarımızın cephelerde savaşmaya devam ettiği, zaferin henüz gerçekleşmediği bir sırada yazılan bu muhteşem manzume, başarıya olan milli inancın ve kararlılığın tecellisidir. İstiklal Marşımız, Milli Mücadele’yi ruhunda hissederek mısralara döken bir mütefekkirin şahsi hissiyatı ve yalnızca yaşadığı dönemin hatıralarını yansıtan bir eser değil, aynı zamanda ayağa kalkmaya karar vermiş Türklüğün bedeli kanla ödenmiş bağımsızlık beyannamesidir. İstiklal Marşımız, milli yükselişin sembolüdür. Onu layıkıyla anlayabilmiş yüksek vicdanlarda Türk milletinin geleceğine olan inancın da abidesidir. Mısralara dökülerek tarihin içinden gelen bu kutlu ses, "Ezelden beri hür yaşamış" milletimize zincir vurmaya hala çabalayan çevreler için de caydırıcı ve uyarıcı bir anlam ihtiva etmektedir. İstiklal Marşımızın anlamından habersiz olanlar Türk milletinin en umutsuz anlarda neleri başarabileceğini bir kez daha ibretle hatırlamalıdır. Bugün hepimize düşen en büyük görev, İstiklal Marşımızda anlamını bulan mücadelenin şuuruna vararak ecdadımızın emaneti olan vatanımıza sahip çıkmak ve Cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatmaktır. “Korkma” diye başlayan dizeler, bugün de en çok ihtiyaç duyduğumuz manevi heyecanın başlangıcıdır. Temennim, milletinin kudretinden habersiz, tam bir teslimiyetle ülkemizi felakete sürüklemeyi amaçlayan zillet faillerinin bu tarihi mesajı layıkıyla idraki ve nedamet göstermeleridir. Tarihin her döneminde olduğu gibi, bugün de “yurduna alçakları uğratmamak uğruna göğüslerini siper eden” bütün aziz şehitlerimize, kahramanlarımıza ve bir fazilet timsali olan vatan şairimiz Merhum Mehmet Akif Ersoy’a en derin şükran hislerimle Cenab-ı Allahtan rahmetler niyaz ediyorum. 12 Mart 1921’de, Büyük Millet Meclisi’nin birinci dönem mebusları tarafından İstiklal Marşımızın kabulünün 101’inci yıldönümünü gururla kutluyor, o müstesna günleri, bu kutlu çatı altında bir kez daha iftiharla anıyorum. 8 MART KADINLAR GÜNÜ MESAJI Ayrıca bütün kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü gönülden tebrik ediyor, saygılarımı bahusus paylaşıyorum. Kadınla şiddetin birlikte anılmadığı huzurlu ve güvenli bir geleceği inşa ve ihya çabalarına canla başla destek olacağımızın sözünü veriyorum. Kadına yönelik şiddetin engellenmesi amacıyla TBMM gündemine gelecek yeni düzenlemeyi kararlılıkla destekleyeceğimizi, kadınlarımıza kalkan ellerin kırılması, katillerin en ağır biçimde cezalandırılması amacıyla elimizden gelen her çalışmayı yapacağımızı buradan ifade ediyorum. Unutmayınız ki, kadınlar insandır, biz de insanoğluyuz. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken siz değerli milletvekili arkadaşlarımı saygılarımla selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.

2 yıl önce

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, metroda tartıştığı güvenlik görevlisini işten attırdı

Geçtiğimiz ayın 17’si, saat 16.15 sıralarında meydana gelen olayda, 4. Levent Metro İstasyonu'nda güvenlik görevlisi olarak çalışan Hakan Karakuş, yanına gelen bir kişi ile tartışma yaşadı. 'SEN GÜNÜNÜ GÖRECEKSİN' İddiaya göre, bu kişi, "Ben milletvekiliyim, benimle neden ilgilenmiyorsun? Sen gününü göreceksin" diyerek Karakuş’un yanından ayrıldı. DÖRT GÜN SONRA İŞTEN ÇIKARILDI Güvenlik görevlisi Hakan Karakuş yaşadığı olayın şokunu henüz üzerinden atamamışken 20 dakika sonra amirinden gelen telefonla ikinci şoku yaşadı. Karakuş, kendisiyle tartışan kişinin CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu olduğunu ve tartışma sebebiyle savunmasının istendiğini öğrendi. Savunmasını veren Karakuş, olaydan 4 gün sonra, “milletvekili ile tartıştığı, yöneticilerine haber vermediği, görevi kötüye kullandığı, güvenlik noktasını zafiyete uğrattığı” gibi gerekçelerle disiplin kurulu kararı neticesinde işten atıldı. SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU Kararı hatalı bulan Hakan Karakuş, Sezgin Tanrıkulu hakkında suç duyurusunda bulunup, “İşe İade Davası” açarak sürecin takipçisi olacağını belirtti. 'ÇOK KABA BİR ÜSLUPLA KONUŞTU' CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile arasında geçen konuşmanın ardından işten çıkarıldığını söyleyen Hakan Karakuş, milletvekilinin kendisiyle son derece kaba bir üslupla konuştuğunu belirtti. 'SEN KİMSİN ULAN BEN SANA KİMLİK GÖSTERECEĞİM' “4. Levent İstasyonu Kuzey bölümünde görevimin başındayken, yanımdaki başka bir kişiye adres sordu. Kişi adresi bilmeyince bana yönlendirdiler. Ben de gözüm sağ tarafta güvenlik noktasını kontrol ederken kişiye adresini tarif ettim. Sonrasında bana yönelerek tekrar adres sordu. Ben de tekrar aynı şekilde sol arka taraftan çıkması gerektiğini söyledim. Daha sonra geri gitti, üç adım sonra geldiğinde omzuma sert bir şekilde vurarak, ’Benimle neden ilgilenmiyorsun?’ dedi. Ben de ona, ’Buyurun, bir şey mi soracaksınız? Adres sordunuz, ben de tarif ettim’ dedim. O da bana, ’Ben milletvekiliyim, benimle ilgileneceksin’ deyince, ’Tamam, bir şey daha mı soracaksınız? Ne yapabilirim’ dedim. Bunun üzerine, ’Sen ne kadar terbiyesiz bir adamsın yahu?’ dedi Sonra, ’Milletvekili olduğunuzu söylüyorsunuz, 'Kimliğinizi ibraz edebilir misiniz’ dedim. O da ’Sen kimsin ulan, ben sana kimlik göstereceğim’ deyince ben daha bir şaşırdım" ifadelerini kullandı. 'SEN AK PARTİ'NİN GÜVENLİĞİ MİSİN' Tartışma büyüyünce polis çağırmayı düşündüğünü söyleyen Karakuş, "Bunun üzerine, ’Kimi çağırırsan çağır, sen neyin peşindesin? Sen AK Parti’nin güvenliği misin?’ gibilerinden söylemde bulununca, ’Ben AK Partinin güvenliği değilim. Ben burada işimi yapmakla hükümlüyüm. Burada, kişilere, unvanlara ve makamlara hizmet etmiyorum. Güvenlik görevlisiyim ve herkese aynı şekilde hizmet veriyorum. Ahmet Amca da olur, Ayşe Teyze de, ben herkese eşitim’ dedim” diye konuştu. “O kişinin CHP’li Sezgin Tanrıkulu olduğunu bilmiyordum” Kendisiyle tartışan kişinin Sezgin Tanrıkulu olduğunu, güvenlik şeflerinden öğrendiğini söyleyen Karakuş, “Ben o ana kadar, gelen kişinin CHP’li Sezgin Tanrıkulu olduğunu bilmiyordum. Ağzında maskesi, gözünde renkli kararan bir gözlük vardı ve tanımlayıcı bir şeyi yoktu. Daha öncesinde konuşmadığım için ses tonundan da çıkartamazdım. Güvenlik şeflerim tarafından arandım ve, ’Sen kimle tartıştın biliyor musun, farkında mısın?’ dediler. Ben de kimle tartıştığımı sordum. Çok da büyütülecek bir şey olduğunu düşünmüyordum ki şeflerime haber vermek için 2-3 kere aradım ancak ulaşamadım. Çünkü tren içerisindelerdi. Sonrasında ulaşıp olayı anlattığımda, ’Tamam, hallederiz, bakarız’ denildi. Bana, ’Sen kimle tartıştın, seni mahvedecekler, haberin olsun’ dediklerinde ben, ’Rızık Allah’tandır. Ben hiçbir şekilde bir terbiyesizlik yapmadım. Ben görevimi yaptım’ dedim” ifadelerini kullandı. “Tek kazancım burasıydı, onu da elimden aldılar” Sonrasında kendisine ulaşan tutanakta, milletvekili ile tartıştığı, yöneticilerine haber vermediği, görevi kötüye kullandığı, güvenlik noktasını zafiyete uğrattığı yönünde bir sürü suçlamalar geldiğini söyleyen Karakuş, “Ben disiplin kuruluna gittiğimde bana, ’Konu nedir? Anlat’ dediklerinde, ben de “Sizin haberiniz var mı? Ben buraya neden geldim?” diye sordum. Güvenlik kamerası kayıtları bile izlenmemişti. Sanki milletvekilimiz kimlik ibrazı yaptı, ben ibraz etmesine rağmen CHP’li olduğundan dolayı böyle bir şey yaptığımı ima etmeye çalıştılar. Ama öyle bir şey yok, ben herkese nötrüm. Ben, aileme, anneme, babama ve kız kardeşime bakmakla yükümlüyüm. Tek kazancım burası ve onların yaşamını bununla idame ettiriyorum. Maalesef bunu da elimden aldılar” şeklinde konuştu. “Ekmekle oynamak bu kadar kolay mı?” Milletvekili ile tartıştığı gerekçe gösterilerek işinden edilen Hakan Karakuş, bu yüzden başka bir yerde de iş bulamadığını söyleyerek, “Milletvekiline suç duyurusunda bulunuldu. Bu hafta avukatlarımla birlikte süreci başlatıyoruz. İşe geri dönüş iade mahkemesini de açtım. Ben şu an milletvekili ile tartışma adı altında çıkarıldım, işsizlik maaşı alamıyorum. Verilen görevi yerine getirmemek, ahlaksızlık gibi bir suçtan çıkarılmışım. Bir iş görüşmesine gittiğimde, sigorta kaydıma bakıldığında, “Kusura bakmayın, bu şartlar altında sizinle çalışamayız” gibi bir şey söyleniyor. Ekmekle oynamak bu kadar kolay mı?” ifadelerini kullandı. O anlar güvenlik kamerasında Öte yandan, güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde, Sezgin Tanrıkulu olduğu iddia edilen kişinin önce büfeye ardından güvenlik görevlisinin yanına geldiği, bir şeyler sorduğu görüldü. Görüntülerin devamında, aynı kişinin güvenlik görevlisinin omzuna dokunduğu, aralarında bir süre daha konuşma geçtiği, daha sonra bu kişinin metroya yönelip oradan ayrılırken, güvenlik görevlisini işaret ederek elini, kolunu salladığı anlar saniye saniye kaydedildi.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 16 17