02 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

'Enflasyon küresel bir sorun'... Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gelişmiş ülkeler de fiyat artışlarıyla mücadele ediyor

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları: Son grup toplantımız olan 12 Ocak'tan bu yana TBMM Genel Kurulu'nda 31 adet kanun teklifi yasalaşmıştır. 27'si uluslararası sözleşmedir. Ukrayna'daki son gelişmelerle ilgili Dışişleri Bakanımız Genel Kurulu bilgilendirmiştir. Milletvekilleri, grupları, komisyonları ve Genel Kurulu ile TBMM çalışıyor, üretiyor.  Gazi Meclisi ne kadar iyi çalıştırırsak milletimizin umutlarını o derece güçlü tutarız.  16 SEÇİMDE HEZİMETE UĞRAYAN CHP, SÜREKLİ GERİYE GİTMİŞTİR Seçime artık 15 ay gibi kısa sayılabilecek bir sürenin kaldığını dikkate alarak her anımızı çok iyi değerlendirmeliyiz. Partimizi sandıktaki 16.'ncı zaferine hep birlikte hazırlayacağız. Sadece demokraside değil hayatın tabi akışı içinde iktidarın olduğu yerde elbette muhalefet de bulunacaktır. Türkiye'nin talihsizliği uzunca süredir muhalefet liderliğinden, üslubundan mahrum bulunmasıdır. Karşımızda bırakın milleti kendine bile hayrı olmayan bir CHP vardır. 16 seçimde hezimete uğrayan CHP, sürekli geriye gitmiştir. Bu CHP, güya peşine taktığı, hepsinin ismini açıkça zikretmeye cesaret edemediği 28 Şubat ittifakı kurdu. Ama en azından şu ana kadar karşımızdaki ittifakın ortaya koyduğu fotoğraf kah güldürüyor, kah hayrete düşürüyor. Daha masada hangi sırayla oturacaklarına karar veremeyenlerin gereken etkin, cesaretli adımları nasıl atacaklarını merak ediyoruz.  28 Şubat ittifakının karşı çıktığı hususlara bakınca Türkiye'nin küresel kazanımlarından vazgeçeceklerini anlıyoruz. Daha şimdiden kalkıp bu dev yatırımları yapan müteahhitleri tehdit etmek suretiyle 'Sakın ha' diyen bir muhalefet mantığını dünyanın hiçbir yerinde görmedik. Bu nasıl anlayıştır. Enflasyonu nasıl indirecekleri başta olmak üzere milletin gerçek gündemi ile ilgili herhangi bir program ortaya koyduklarını görmedik. Tek işleri koalisyon güzellemesi yapmak. Daha Cumhurbaşkanı adayını belirlememiş olanlar doğrudan başbakanlık pazarlığına giriştiler. Parlamentoda yeter sayınız var mı? Değil. Bu gülünç orta oyunu bile karşımızdakilerin milletimizi nasıl kandırmaya çalıştığını göstermeye kafidir.  BUGÜN YAĞ ÜZERİNDEN ÜLKENİN BAŞINA KARA BULUTLAR TOPLAMAYA ÇALIŞANLAR YİNE BUNLAR Ülkeye kazandırdığımız her eseri ayrım gözetmeksizin 85 milyon insanımızın emrine veriyoruz. Dün Gezi olaylarında ‘Ekonomiyi batırın’ çağrısı yapan bunlardı. Dün ülkemiz terör saldırıları, ekonomik saldırılarla boğuşurken ellerini ovuşturanlar bunlardı. Dün patates soğan üzerinden bugün yağ üzerinden ülkenin başına kara bulutlar toplamaya çalışanlar yine bunlar. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi halihazırda yaşadığı sıkıntıları da kısa sürede geride bırakacaktır. Israrla peşinden gittikleri müptezellik baki kalacaktır. Muhalefetteyken yani elleri rahatken bile ülkenin meselelerinde somut, akılcı teklif ortaya koymaanlar iş başına gelince birden aydınlanma yaşayacak değiller. Kendi kendilerini gaza getirip sergiledikleri hezeyan asıl niyetlerini ortya koymaya yetiyor. Milletimiz bu zihniyete ülkeyi asla teslim etmez. Milletimize bu gerçekleri, eser ve hizmetleri, küresel krizler karşısında izlediğimiz dengeli politikalarını anlatarak sürekli hatırlatmamız gerekiyor. Her yalanı anında doğru ile boğmalı, her iftirayı anında muhtabanın yüzüne vurmalıyız. Genel merkezimizle teşkilatımızla, bakanlıklarımızla bu konuda teyakkuz halinde bulunmalıyız.  GELİŞMİŞ ÜLKELERİNDE AYNI SIKINTILARLA BOĞUŞTUĞU BİR GERÇEKTİR Enflasyonun sadece ülkemize mahsus durum olmadığı, gelişmiş ülkelerinde aynı sıkıntılarla boğuştuğu bir gerçektir. Bu süreçte Türkiye, üretim ve istihdam gücüyle şoklara karşı dayanıklılığını bir kez daha ispatlamıştır. Salgın döneminde en hızlı toparlanma kabiliyeti gösteren ekonomilerden biri olduk. 2020'de Türkiye ekonomisi yüzde 1.8 oranında büyüyerek Çin ile birlikte pozitif büyüme kaydeden iki ülkeden biri olmuştur.  Küresel tedarik zincirindeki aksamalara rağmen Türkiye ekonomisi 2021'de yüzde 11 ile son 10 yılın en yüksek büyüme oranına ulaşmıştır. Kişi başına düşen milli gelirimizin döviz kurundaki yükselişe rağmen bir önceki yıla göre 9537 dolar olarak gerçekleşmesi de önemli bir veridir. Geçen yıl ihracatımız yüzde 33 artışla 225 milyar doların üzerine çıkarak rekor kırmıştır. Dış ticaret açığımız ise azalmıştır. Şubat itibariyle yıllık ihracatımız 232 milyar dolara ulaşmıştır. Ekonomi büyürken istihdamda önemli artış sağlanmıştır. Aralık sonu itibariyle istihdam 30 milyonu aşarak tarihi bir seviyeye çıkmıştır. Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimin emtia fiyatlarını yükseltmesi ülkemizde de enflasyonu etkiliyor. Petrol fiyatlarındaki yükselişin akaryakıt fiyatlarına yansımasını yakından takip ediyoruz. Sondaj gemilerimizin sayısını 5'e çıkarıyoruz. 4.'ncü sondaj gemimizi alıyoruz ve çok daha güçlü bir hale gelmiş olacağız. Gıda fiyatlarındaki dalgalanmaları mercek altına aldık, müdahalaleleri yapıyoruz. Kur korumalı mevduat ve katılma hesabı uygulamasına vatandaşımız büyük ilgi gösterdi. Bu hesaplarda biriken tutar yaklaşık 550 milyar lirayı buldu. KDV'nin sadeleştirilmesi kapsamında başlatılan çalışmanın ilk adımını attık. Temel gıda, bakliyat ürünleri, sebze, meyve gibi ürünlerde KDV oranını yüzde 1'e indirdik.  GÜYA GELİŞMİŞ ÜLKELER KINAMA MESAJLARI DIŞINDA ZULME SES ÇIKARMADILAR  Ülkemizin de içinde yer aldığı bölge son 11 yıldır sancılı ve meşakkatli günler geçiriyor. Suriye'de 12 milyon insanın evini terketmesine yol açan kriz halen devam ediyor. Acımasızca devam eden bu süreçte de bizler elimizden geldiğince bu işi nasıl bir barış havzasına dönüştürürüz bunun mücadelesini verdik. Ekranlarda izlemişsinizdir ağlayan annesinin gözyaşlarını yalayan bir çocuk. Bu sabah ekranda izledim, polis babasının kaskını yumruklayan bir yavru, arkada anne çocuğuna sahip çıkmaya çalışıyor. Bu vicdansızlıktır. Biz barışın çocuklarını inşallah ihya etmeliyiz. Kendi çıkarları söz konusu olduğunda dünyayı ayağa kaldıranlar, 11 yıldır bölgemizdeki katliamları engelleyecek hiçbir adım atılmadı. Çatışma bölgelerine komşu ülkeler çok ağrı yükleri omuzlarken güya gelişmiş ülkeler kınama mesajları dışında zulme ses çıkarmadılar. Ülkemizin bölgeye istikrar getirmeyi amaçlayan operasyonlarını engellemeye çalıştılar. Mazlumları derisinin rengine göre ayıran zihniyetin insaniyet ve medeniyetle hiçbir bağı yoktur. Irkçılığın daniskası olan bu bakış açısı insanlık adına utanç vericidir. ALMANYA'DA FİLARMONİ ORKESTRASININ ŞEFİ PUTİN'İN ARKADAŞI DİYE GÖREVİNE SON VERİLİYOR. BÖYLE SAÇMALIK OLUR MU? Hale bak, Almanya'da filarmoni orkestrasının şefi Putin'in arkadaşı diye görevine son veriliyor. Böyle saçmalık olur mu? Dostoyevski'nin eserlerine yasak getiriliyor. Böyle saçmalık olur mu? Tarihte Bağdat'taki kütüphaneleri yakıp yıkan Hülagü'den ne farkı var. Aynı bunlar. Ne yazık ki bu asrın artık bu zamanında bunları görmek gerçekten biz siyasetçileri kahrediyor. Ağızlarını her açtıklarında insan hak ve hürriyetlerinden bahsedenler sınıfta kalırken milletimiz insanlık sınavını bir kez daha başarıyla vermiştir. 

2 yıl önce

Furkancılar kimler için sokaktaydı... Hangi iş adamını kaçırıp işkence ettiler... Bu sözler tartışma çıkaracak

Adana'da, kapatılan Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı üyeleri tutuklu bulunan üyelerinin serbest bırakılması için gerçekleştirdikleri yürüyüşe polis müdahale etti. Kapatılan Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı üyeleri, sosyal medya üzerinden tutuklu bulunan üyeleri için organize olarak yürüyüş kararı aldı. Adana'nın Seyhan ilçesindeki Atatürk Caddesi’nde toplanan Furkancılara dağılması için polis ekipleri uyarıda bulundu. Yürüyüş esnasında çıkan tartışmanın ardından polis eylemcilere müdahale etti. NEDEN TUTUKLANDILAR Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı üyelerinin serbest bırakılması için eylem yaptıkları isimlerin kim olduklarını öğrenildi Bu isimler 33 yaşındaki Yusuf Tapan, 39 yaşındaki Haydar Akoraler, 31 yaşındaki Rıdvan Taş ile 34 yaşındaki Erol Ardıç.   Bu dört isim Adana'da 8 Eylül 2021 günü iş insanı Koray Sarısaçlı'yı, otomobile bindirerek kaçırdı.   Olayın öncesine ait 200'e yakın görüntüyü mercek altına alan ekipler, şüphelilerin, kapatılan Furkan Eğitim ve Hizmet Vakfı ile bağlantılı oldukları öne sürülen Yusuf Tapan Haydar Akoraler, Rıdvan Taşile Erol Ardıç olduğunu ve aracın da bölgede birkaç tur attığını tespit etti. Polis, araştırmasında Koray Sarısaçlı'nın eski eşi Asuman S. ve kızı R.S.'ye ait 70 milyon TL değerinde çok sayıda arsa, iş yeri ve laboratuvarın satış vekaletinin farklı tarihlerde şüphelilerden Yusuf Tapan'a verildiğini tespit etti. Söz konusu iş yerlerinden birinin satış vekaletinin geçen ay yine Yusuf Tapan'a verildiği, sonrasında Koray Sarısaçlı ile eski eşi Asuman S.'nin notere giderek vekaletin iptalini sağladığı belirtildi. "İŞKENCE GÖRDÜM" Kaçırıldıktan sonra Alparslan Kuytul’un yanına götürüldüğünü de iddia eden Sarısaçlı, "Devir işlemleri için vekalet vermemle ilgili talimat verdi. Notere giderek vekalet verdim. Senetler ve vekalet ile ilgili savcılığı bilgilendirdik. Hukuki süreci başlattık" ifadesini kullandı. Elektroşok cihazı ve sopalarla işkence gördüğünü söyleyen Sarısaçlı, "Farklı günlerde toplamda 7 milyon dolarlık senet imzalamam karşılığında beni serbest bıraktılar. Gördüğüm işkenceleri söylememem için beni video kaydına aldılar. Gözlerim kapalı işkence yapıyorlardı" dedi. İSLAMA BAKIŞI Furkan Vakfı'nda sohbetler veren Alpaslan Kuytul, İslam devlerinde islam inancından vazgeçen bir kimsenin yargılanmasının ardından son ihtimal öldürüleceğini söylemişti. Alpaslan Kuytul şunları söylemişti: "İslamda zorlama yok demek şu demek. İslamda bir insanı müslüman yapmak için zorlamak yok. Bir kafi mesela illa da müslüman ol diye zorlanmaz. Ama bir müslüman mürted olursa dinden dönerse öldürülmesiyle ilgili peygamberimizin hadisi vardır. Bir kimse üç şeyden dolayı öldürülür diye buyuruyor. Biri de dinden dönen. Bir insanı müslüman olmak için zorlamayız. Müslüman olmuş bir insan küfre dönmek isterse buna izin vermeyiz. Dinin emri budur. İslam devleti dinden döneni tövbeye davet eder. Hakim var mahkeme var hapishane var olmazsa en son öldürür" ifadelerini kullanmıştı. "

2 yıl önce

Türkiye'nin ihracat artışında ABD zirveyi bırakmıyor

Türkiye'deki 2. en büyük yatırımcı ve 4. en büyük ticari partner olan ABD, ihracatın en hızlı büyüdüğü pazarlar arasında da yer alıyor. 20 trilyon dolarlık ekonomiye sahip ABD'nin "ticarette stratejik ortak" olarak tanımlanması ve karşılıklı ticareti kolaylaştırmak adına atılan adımlar, bu ülkenin Türk ürünlerine olan talebini artmasını beraberinde getiriyor. Türkiye'nin 225 milyar 367,7 milyon dolar seviyesine ulaşan 2021 yılı ihracatında ABD'nin payı 28 milyar dolara dayanarak rekor seviyeye yükseldi. Değer bazında, 2021 genelinde en fazla ihracat artışı da ABD'ye gerçekleşirken, söz konusu eğilim bu yıl da devam etti. Böylece Türkiye, geçen ay değer bazında en fazla ihracat artışını 296,8 milyon dolarla ABD'ye gerçekleştirdi. Türkiye'nin ABD'ye yaptığı dış satım, şubat ayında 1 milyar 118,5 milyon dolara çıktı. ABD, aynı zamanda şubat ayında Türkiye'nin en fazla dış satım yaptığı ikinci ülke oldu. İHRACAT ARTIŞINDA İKİNCİ SIRADA ALMANYA YER ALDI İhracat artışı sıralamasında şubat ayında ABD'nin ardından, Almanya geldi. Bu dönemde Almanya'ya yapılan dış satım 289,7 milyon dolar artarak 1 milyar 644 milyon dolara ulaştı. Türkiye'nin ihracatı, Irak'a 240 milyon artışla 832,2 milyon dolara, İtalya'ya 210,5 milyon dolar yükselişle 985,7 milyon dolara ulaştı. Hollanda'ya ihracat ise 160 milyon dolar artarak 575,4 milyon dolara çıktı. İl bazında bakıldığında ABD'ye en fazla dış satımı 423,3 milyon dolarla İstanbullu şirketler gerçekleştirdi. İstanbul'u, 114,6 milyon dolarla Gaziantep, 111,9 milyon dolarla Bursa, 85,4 milyon dolarla İzmir, 82 milyon dolarla Ankara takip etti. ABD'YE İHRACATTA SÖZ SAHİBİ SEKTÖR "ÇELİK" Şubat ayında ABD'ye en fazla ihracatı çelik sektörü yaptı. Çelik sektörü, bu dönemde ülkeye 117,5 milyon dolar tutarında dış satım yaptı. Çelik sektörünü, 113,3 milyon dolarla otomotiv endüstrisi, 92,5 milyon dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri, 84,6 milyon dolarla hazır giyim ve konfeksiyon, 8,5 milyon dolarla halı sektörü izledi. Ülkeye, bu dönemde ihracatını değer bazında en fazla artıran sektörler ise 75,9 milyon dolarla çelik, 44,6 milyon dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri, 28,9 milyon dolarla çimento cam seramik ve toprak ürünleri, 27,9 milyon dolarla hazır giyim ve konfeksiyon, 26,9 milyon dolarla mücevher oldu. ABD'ye şubat ayında çimento cam seramik ve toprak ürünleri, 71,8 milyon dolar, mücevher sektörü 76,8 milyon dolar tutarında dış satım yaptı.

2 yıl önce

Akşener'in son tiyatrosu: Kürsüye çıkardığı 'mağdur' çiftçinin sosyal medya paylaşımları tartışılıyor

Partisinin grup toplantısında her hafta birini kürsüye çıkararak eline tutuşturulan metinle hükümeti hedef aldıran İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yine tartışmaların odağı oldu ALGI OPERASYONU Akşener'in ‘mağdur çiftçi’ diye kürsüye çıkardığı Mehmet Ramazan Karayel'in birçok kez lüks mekanlarda alkol masasında keyif yaparken çektirdiği fotoğraflar sosyal medya kullanıcılarının dikkatinden kaçmadı. Twitter'da vatandaşların Akşener'in algı oyunu ve tiyatro sergilediğini belirtti. BENZERLERİ YAŞANMIŞTI Akşener'in daha önce “mağdur üniversite öğrencisi” diye kürsüye çıkardığı figüran, CHP’li Deniz Barış Çatal çıkmıştı. Bir başka tiyatroda ise Akşener yine mağdur çiftçi diye tehdit, zorbalık, sarkıntılık gibi suçlardan yargılanan bir sicili bozuğu çıkartmıştı.

2 yıl önce

CHP’li yönetici Mehmet Engin Yıldızhan, trafikte tartıştığı kadını darp etti

Bodrum Yalıkavak’ta otomobiliyle seyir halinde olan evli ve iki çocuk annesi Sezin Tekinkaya (43) ile CHP Muğla Gençlik Örgütünden Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Mehmet Engin Yıldızhan arasında trafikte ilerleme meselesi yüzünden tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine Yıldızhan, Sezin Tekinkaya’yı takip edip, aracıyla önünü kesti. Olay bölgedeki güvenlik kameralarına yansıdı. Aracından inen Yıldızhan, önce Tekinkaya’nın 18 yaşındaki oğluyla tartıştı. Yıldızhan, çıkan arbede sırasında Sezin Tekinkaya’yı darp etti, boğazını sıktı. Vücudunun çeşitli yerlerine aldığı darbelerle yaralanan Tekinkaya, hastanede darp raporu alıp polis merkezine giderek Yıldızhan’dan şikayetçi oldu. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. “HALA BOYNUMDA BİR EL HİSSEDİYORUM” Sabah gazetesinde yer alan habere göre Tekinkaya, olay anını şöyle anlattı: “Bana kaza yaptıracaktı. Korkuttu beni. Ve hızlıca sinirli bir şekilde oğluma doğru yürüdü. Küfür ederek üzerimize geldi. Sürekli bize sözlü tacizde bulundu. Arabamın önünü kesti, şiddete meyilliydi. Ben oğlumu sakinleştirmeye çalışıyordum. Kocasını sakinleştirmesi için eşine seslendim. O sırada benim boynumu tutarak beni itti. Yere düştüm. Kendimi çok kötü hissettim. Yaşadığım şoku hala üzerimden atamadım. Hala boynumda bir el hissediyorum. Kadına saygısı yok bu kişilerin. İnsan olsa bari gelse özür dileseydi. CHP üyesi bu kişi, bunlar kadınlar gününde gül dağıtıyorlar, sonra da kadınlara şiddet uyguluyorlar” diye konuştu. “ÇİZGİM NETTİR” CHP’li Mehmet Engin Yıldızhan’ın yaptığı ‘Çizgim nettir’ şeklindeki açıklama ise pes dedirtti: “Hiç yaşanmaması gereken fakat herkesin de başına sıkça ve kolaylıkla gelebilen veya gelebilecek olan bir trafik tartışması yaşamış bulunmaktayım. Bu olayın sebep gelişme ve sonuç ilişkisinin iddia edildiği gibi olmadığını, yaşananların çarpıtıldığını asıl gerçeğin adliyeye intikal eden dosyalardaki ifadelerimizde ve raporlarımızda olduğunu belirtmek isterim. Çizgim nettir, bu zamana kadar her türlü şiddete karşı durduğum ve olduğum noktada söylem ve eylemlerimle ispatlıdır! Hayatın olağan akışında hiç beklemediğim bir anda tahrik hakaret ve darba maruz kalıp bir tartışmanın içinde kendimi bulduğum için üzgün olduğumu belirtirim. Unutmayın ki ben de genç, yeni evlenmiş ve yeni bir hayat kurmuş bir bireyim. Bu tür olaylardan kavga ve kargaşalardan çok uzak durmuş ve durmaya devam edecek bir hayatım var”

2 yıl önce

Şeker fiyatlarındaki fahiş artış... Devlet Bahçeli: Stokçulardan hesap sorulmalı

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Biliyor ve inanıyoruz ki tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur. Fikir ırmağında ıslanmış her söz önümüze koyulan taştır. Fikrimiz köklüdür, fedakarlığımız aşkındır. Biz ne yapacağını, nereye ulaşacağını bilen ve bu doğrultuda bıçkın bir iradeyle mücadelesini sürdüren Türkiye sevdalılarıyız. MHP'nin vizyonu kısıtlı, kırılgan bir çerçevede tanımlanamaz. Milletimiz ne diyorsa sözümüz odur. 2023 Türkiye'nin kader ve karar yılı, aynı zamanda tarihsel kavşağıdır. Bu bilinçle siyasi faaliyetlerimizi günden güne yaygınlaştırıyoruz. MHP'yi itibarsızlaştırmaya, oy oranının düşüşte olduğunu göstermeye çalışan kim varsa 2023'te nal toplayacak, bozguna uğrayacaktır. Algı operasyonları bize sökmez. Sipariş ve yalan anketler doğru duvarı yıkmaya, milletin iradesine ket vurmaya yetmez, yetmeyecek. Aziz milletimizin iradesi üzerinde hiç kimse ambargo koyamayacaktır. Bizim anketimiz 85 milyon Türk vatandaşının duasıdır, güzel bakışıdır. Bizim hakkımızda tek söz ve karar sahibi büyük Türk milletidir. MHP, Türk milletinin gür sesi, parlak geleceğinin müjdesidir. Biz Türkiye'nin her yerindeyiz, biz vatanımızın her yöresindeyiz. Adım Adım 2023, İlçe İlçe Aydınlatma ve Anlatma Toplantılarımızı geçtiğimiz hafta sonu tamamladık. CHP'nin sandıktan 1. çıktığı 6 il 125 ilçede bu partinin gerçek emel ve hedeflerini açık seçik paylaştık. Parti yönetiminin ne hallere düştüğünü üstüne basa basa ifade ettik. 131 seçim bölgesinde CHP'nin yakalandığı iflah olmaz hastalığı detaylarıyla anlattık. Çalışmalara katılan siz değerli milletvekili arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Allah nasip ederse Ramazan Bayramı'nı müteakiben kalan ilçelerimizi ziyaret edip aynı şevkle mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu suretle 2023 hedeflerimizi, ülkemiz üzerinde oynanan oyunları aktaracağız. Güçlü siyaset diyeceğiz, kutlu emanete hep birlikte sahip çıkacağız. MHP'nin teşkilatları birbiriyle bağlantılı, farklı siyasi programı başarıyla yerine getirmiştir. Biz çok bilen değil, çok seven ve çalışan, çok inanan bir davanın mensuplarıyız. Gücümüz millet, güvencemiz devlettir. Zillet kervanının önü kesilecekse onun yegane yolu MHP ile Cumhur İttifakı'nın tavizsiz emsalsiz mücadelesidir. Geçtiğimiz hafta sonu MHP'li belediye başkanlarımızla Antalya'da bir araya gelerek ufuk açıcı bir toplantı sürecini gerçekleştirdik. Belediye başkanlarımızın duruşları, tutumları, hem sevindirici bir gelişme hem de gelecek için umut verici demokratik bir fırsat olarak teyit edilmiştir. MHP ve Cumhur İttifakı, Türkiye'nin istikbal aydınlığıdır. Biz 2023 yılının haziran ayına kadar durmayacağız. Sürekli bir adım önde olmanın gayesi ve gayreti içinde olacağız. Fitnecilerin tuzaklarına takılmayacağız. Biz muazzam bir tarihi özümseyerek, Türkiye ve Türk milletinin muasır medeniyetlerin üstüne çıkarmaya Cumhur İttifakı olarak sonuna kadar varız ve buna da kararlıyız. RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINDA 34. GÜN Daha adil, daha dengeli, daha hür bir hayat kuşku yok ki her insanın amacıdır. Sosyal gerilimler, siyasal anlaşmazlıklar, huzur ümitlerini sistematik olarak baltalamaktadır. Terörizmin sancıları, başarısız devletlerin savrulmaları, düzensin göçlerin neden olduğu sorunlar artık coğrafyayla bağlantılı değildir. Bugünkü dünya tablosunda sayıları 85 milyona ulaşan mülteci durumuna düşmüş, yurtlarından ve yuvalarından kopmuşlardır. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Türkiye'ye sığınanların sayısı 60 bini bulmuştur. Silahların konuştuğu yerde insanlık susmaktadır. Elbette haklı bir bahanesi olmayan hiçbir savaşın kazananı olmayacaktır. Neticesi ne olursa olsun her savaşın kaybedeni insani değerlerdir. Rusya dünya doğal gaz rezervlerinin dörtte birine sahiptir. Küresel gıda ihracatının neredeyse yüzde 25'i Rusya'nın tekelindedir. Rusya ve Ukrayna hükümetlerinin buğday ihracatını durdurduklarını açıklaması bazı ülkeler için felaket habercisidir. Küresel ticaretin sekteye uğraması, ekonomik faaliyetlerdeki daralmalar, beka düzeyinde bir tehdittir. Türkiye'nin 3 ana başlık altında acil ve stratejik tedbirler alması milli bir zaruret olarak karşımızdadır. Gıda güvenliğinin sağlanması şarttır. Konuyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları milletimizi rahatlatmaktadır. Hem doyacağız, hem doyuracağız, hem de kendi kendimize yetebilen bir ülke olacağız. Çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Tarım sektörünün teknoloji kullanabilen, ihracat kapasitesi yüksek bir yapıya kavuşturulması esastır. Üretici örgütlerinin güçlendirilmesine, pazarlama ağlarının genişletilmesine ağırlık verilmelidir. Ülkemiz şartlarına uygun yüksek verim ve kalitede tohum, fide, fidan üretimi desteklenmelidir. "TARIM KENTLERİ KURULMALI" Tarım kentleri kurulmalıdır. Ülkemizde gıda güvenliği çağdaş normlara ulaştırılmalıdır. 2. stratejik tedbir olarak enerji arz güvenliğinin temin edilmesidir. Bizim enerji politikamızın temel amacı şudur; Yerli enerji kaynaklarının verimli kullanılması, yeni enerji teknolojilerinin üretecek yetkinliğe ulaşılması. Karadeniz'de keşfedilen doğal gaz kaynağı, Doğu Akdeniz'de bulunacak yüksek rezerv ülkemizin elini güçlendirecektir. Türkiye hiç kimseye el açacak, ona buna minnet edecek bir ülke değildir. Türkiye tahıl harmanıdır. Milli seferberlik ruhuyla stratejik tehditlerin önüne geçilmesi herkesin müşterek görevidir.  ŞEKERDE STOK TARTIŞMASI Ayçiçek yağından sonra şeker fiyatlarında yaşanan artışların gerçekçi bir dayanağı yoktur. 2 hafta içinde 7 liradan 19 liraya çıkması pis bir kumpasın dış bağlantıyla servis edilmesinden başka bir şey değildir. Fiyat artış beklentisi, şeker stoklayan fırsatçıların gözünü hırs bürümesi birden bire şekeri tartışmalı hale getirmiştir. Şu anda şeker eksiği değil fazlası mevcuttur. Dini imanı para olan çıkarcılara mutlaka hesap sorulmalı, bunların yırtık yakalarından tutulmalıdır. Ortalığı karıştırmaya çalışanlar bugün farklı ürünlere bel bağlamışlardır. 2023'e kadar bu karanlık kampanya hız kesmeyecek, farklı boyut ve içeriklere bürünerek tehdide devam edecektir. Bunlar Türkiye'nin karşısına dizilen husumet aktörleridir. Zillete düşüp fiyat artışlarından siyasi propaganda konusu çıkarmaya heves edenleri asla iyi niyetli göremeyiz. İSTANBUL'DA RUSYA-UKRAYNA MÜZAKERESİ  Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın neden olduğu yıkım ve yüksek tansiyon sadece mahut bir bölgeyle sınırlı kalmamış, tesirini pek çok ülkede az ya da çok hissettirmiştir. Türkiye, iki ülke arasında barışın savunucusu, anlaşmanın ve uzlaşmanın arabulucusu olarak tarihi bir rol üstlenmiştir. Bir yanda Putin, diğer yanda Zelenski’nin ülkemizin tutumuna, sürdürdüğü diplomatik performansa güven duyduğu anlaşılmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya Devlet Başkanı Putin ile en son telefon görüşmesinde, iki ülke müzakere heyetlerinin bir sonraki toplantısının İstanbul’da yapılması hususunda görüş birliğine varılmıştır. Ukrayna da bu gelişmeye sıcak yaklaşmıştır. Kremlin Sözcüsü ise, Rusya ve Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin bugünden itibaren başlayabileceğini açıklamıştır. Bu tarihi nitelikli görüşmenin şu sıralar Dolmabahçe'de başlayacağı anlaşılmaktadır. Ateşkes ve barış arayışlarının İstanbul'da ele alınacak olması bizleri umutlandırmış, Türkiye'nin tarafsız politikalarıyla güvenilir bir ülke olduğunu tescillemiştir. Dileğimiz Putin ile Zelenski'nin yüz yüze görüşmelerini İstanbul'da yapmalıdır. Biz çatışmaların son bulmasını, statükonun yeni baştan ele alınmasını arzuluyoruz. Geçmişte Rusya yanlısı olarak mangalda kül bırakmayanlar bugün 1 numaralı Amerikancı kesilmişlerdir. İstanbul Dolmabahçe rıhtımına demirleyen ABD'nin 6. filosuna 17 Temmuz 1968'de saldıranlar utanmadan, sıkılmadan o filonun tayfası, kurşun askeri haline gelmişlerdir. Bunların dünü mü doğruydu? Bize göre bu namertlerin dünü de yanlıştı, bugünü de yanlıştır. Yeri gelir Rusya yanlısı yeri gelir ABD taraftarı olurlar ancak Türkiye'yi hayatlarında ağızlarına alamazlar. Türkiye nerede duruyorsa bunlar karşısında yer alır. Biden devşirmelerinin emperyalizmin kuklalarının, ülkelerimize yönelik kurulmuş tuzak olduğunu artık hiç kimse yok sayamaz. İşte CHP bunların topal siyaset ayağıdır. Zillet İttifakı'nın Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta Batı bloğuna kandaşlık yapması sırf göze girmek üzere şekillenmiş küstah ve köhne bir sapmadır. Bunlara gelin Türkiye'nin haklarının savunun derseniz öncelikle neyi kazanıp neyi kaybedeceklerine bakarlar. Vatan ve millete yan bakanlara sessiz ve seyirci kalmak şerefli ve onurlu bir davranış mıdır? Biz hiç kimsenin milletine bakmadan, derisinin rengine odaklanmadan ilkelerimiz ne diyorsa Türkiye'nin hakları ne gerektiriyorsa siyasetimizi ona göre belirliyor, ona göre hareket ediyoruz. Biden hem hukuktan hem demokrasiden söz açıp da ülkelerin rejimlerinin değişmesini ne hakla isteyebilmektedir? Dün Türkiye'yi hedef alan Biden'ın bugünkü hedefi Rusya'dır. Okyanusun karşı kıyısından bakınca Türk ve Müslüman çocuklarının ölümü masum bir vaka olarak mı görülüyor? Biz hiçbir ülkenin yanında veya karşısında değiliz, olamayız, olmamalıyız. ABD bu savaştan rahatsız değildir, bilakis uzamasından yanadır. Stratejik çıkarlarına uyan budur. Serseri mayınların kimlerin tuzağı olduğu, işin özünde muamma değildir. Çok dikkatli, temkinli olmak hayati derecede mühimdir. Kanlı savaş NATO'ya yeni bir ruh katmış, öldüğü söylenen beyin yeniden çalışmaya başlamıştır. 6 PARTİNİN SİSTEM TOPLANTISI Zillet ittifakı partileri gündemin gerisinde kalmanın zannediyorum telaşına kapılmış olacaklardır ki, yeni bir toplantıyla günü kurtarmanın peşine düşmüşlerdir. İkinci 28 Şubat bildirisinin toz bulutu içinde zillet ittifakı Türk polisine işkenceci diyen devasız ve edepsiz zihniyetin ev sahipliğinde, ama bu defa Atatürk posterinin duvara asıldığı bir odada, yine yuvarlak masa etrafında bir araya gelmişledir. Daha önceki toplantılarını 6+1 formatında yapan bu partiler, şimdi Kuytulcuları da alarak sayıyı 6+2’ye çıkarmışlardır. Masa altına saklanan sabıkalı ve suçlu sayısı böylelikle ikiye ulaşmıştır. Bu ittifakın adı zillet olduğu kadar aynı zamanda Kuytul ittifakı olarak hafızalara kazınmıştır. Gönül ister ki, dürüst olsunlar, mert olsunlar, HDP ile Kuytul’u da yanlarına alarak yuvarlak masanın çapını genişletsinler. Ne var ki yapamazlar, yapmaya yürekleri yetmez. Altı siyasi partinin ortak imzasıyla yayımlanan bildiride yine hiçbir şey yoktur. Kılıçdaroğlu, “altımız da birbirimize benziyoruz”, derken, Allah var ya doğru bir noktaya temas etmiştir. Bizim de dediğimiz aynısıdır. Ancak yedekte bekleyen, masa altında sıkışıp kalan siyasi bölücülerle münafık soytarı Kuytulu da ihmal etmemesi tavsiye ve temennimizdir. Zillet ittifakı partilerinin ortak açıklaması evlere şenlik, trajikomiktir. Altına imza attıkları metnin bir akıl tutulmasına, vahim bir çarpıklığa ve baştan ayağa tutarsızlığa çanak tuttuğu hakikaten belgelenmiştir. Dünya, Türkiye’nin dış politikadaki stratejik ve mukayeseli yükselişini konuşuyorken, bu zillet ittifakı anlaşılan gelişmeleri tribünden izlemekten, gerçekleri itiraf ve ifadeden aciz ve mahrum kalmıştır. Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin, akılcı, tutarlı ve ülkemizin orta ve uzun vadeli stratejik menfaatlerini dikkate alan bir dış politikanın önemini bir kere daha gösterdiğini iddia etmişler ve yüz kızartıcı bir yanlışın faili olmuşlardır. Bunlar hacıyatmaz gibi, düşüp düşüp kalkıyorlar. Ne dediklerini kendileri de bilmiyorlar. Derslerine çalışmıyorlar, densizliklerine aldırmıyorlar. Altı partinin ortak açıklamasında yer bulan bu saçma sapan değerlendirmeye karşı biz de diyoruz ki, hepinize geçmiş olsun, bu yakalandığınız illet hastalık gözünüzü perdelediği gibi, vicdanınızı da pençelemiştir. Yazık size, ayıp size, Türkiye’ye bu kadar mı yabancısınız? Bu zilletin kendine hayrı yoktur, ülkemize hayrı nasıl dokunacaktır? Bunların cüretleri cehaletlerinin eseridir. Kemal Kılçdaroğlu, sözde darbe davalarının sanıklarını tekrar yargılamaktan bahseden selamsız Babacan’ın yüzüne nasıl bakabilmiştir? Buna karşılık cevabı ne olmuştur? Sayın Kılıçdaroğlu, “burunlarından fitil fitil getireceğiz” haykırışını, bu selamsızın gözünün içine baka baka söyle de sözünün arkasında mısın değil misin öğrenelim. Haydi yap da görelim. Yüreğin varsa konuş da gerçek düşünceni bilelim. Birbirlerinin kuyusunu kazan bu ittifakın Türkiye’nin geleceğinde bırakınız söz sahibi olmasını, bunun konuşulması dahi akla ve mantığa bühtandır. Türk milleti bunlara müsaade etmeyecek, 2023 yılının Haziran ayında sandığa gömecektir.   "RAMAZAN, ÜÇ AYLARIN SONUNCUSU, ONBİR AYIN SULTANIDIR" Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan, üç ayların sonuncusu, onbir ayın sultanıdır. Bu hafta sonu müşerref olacağımız bu kutlu ay inananlar için bereket ve bolluk vahası; sabır, merhamet, hoşgörü ve paylaşma mevsimidir. Aynı zamanda ve daha önemlisi, doğru yolun, hak ile batılı birbirinden ayırmanın açık ve parlak bir delili olan yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’in indirildiği aydır. Bu ay içinde muhtaç ve yoksul kardeşlerimiz hatırlanmalı, geliri ve imkanı yerinde olan insanlarımız gösterişe düşmeden bu kardeşlerimize yardım ellerini uzatmalıdır. Bilhassa ekonomik durumu elverişli vatandaşlarımızın, temel gıda ürünlerine erişme zorluğu çeken kardeşlerimize, marketlerden alışverişlerini yapabilmeleri için belirli bir parasal tutarı ihtiva eden “Dayanışma ve Kardeşlik Kartı”nı ulaştırmaları Ramazan ayının mana ve ruhuna müzahir bir davranış olacaktır. Nitekim bu kutlu ay yardımlaşma ve paylaşma ayıdır. Bu manevi sorumluluğu yerine getirmek de hepimizin görevidir. İnsanlığın maruz kaldığı belaların dallanıp budaklandığı bir dönemde, nefis terbiyesine, kalp temizliğine, vicdan tefekkürüne, huzur tecellisine çok ihtiyacımız vardır. Bu ihtiyaç hali her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Maalesef insanlık tehlikeli bir girdabın ortasında, çözümü gittikçe karmaşıklaşan girift bir bulmacanın odak noktasındadır. Açlık, yokluk, yoksulluk, yolsuzluk, terör kıtalara ambargo koyarken; ilkel dürtüler, ilkesiz yönetimler, iradesiz yöneticiler, itibarsız zihniyetler ne yazık ki beşeriyetin susadığı barış, refah ve huzur ufkunu da kapatmaktadır. Ramazan ayında sabır ve sükûnet içinde orucumuzu tutup ibadetimizi yaparken, manevi muhasebeyi, insanlığın hal ve gidişatını mutlaka gözden ve gönülden geçirmeliyiz. Bilinmelidir ki, hayallerimizin sınırı yoktur. Ülkülerimizin eşi ve emsali yoktur. Duymayan kulaklara, görmeyen gözlere, mühürlenmiş kalplere tekraren hatırlatırım ki: Biz Türk milletiyiz, biz Türkiye’yiz, biz bin yıllık kardeşliğin bakiyesiyiz, binlerce yıllık Türk tarihinin vicdanıyız. Ramazan ayımızın nice manevi güzelliklere vesile olmasını, mükâfatını yalnızca Allah’tan beklediğimiz oruç ibadetimizin kabulünü içtenlikle niyaz ediyorum. Aziz milletimizin, Türk-İslam dünyasının ve siz değerli arkadaşlarımın Ramazan-ı Şerif-i şimdiden mübarek olsun diyorum. Bu kutlu ayın milli diriliş ve manevi toparlanmanın yanında müstahkem bir uyanışın habercisi olmasını temenni ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.

2 yıl önce

EPDK'dan elektrik kararı: Maliyet artışı faturaya yansımayacak

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından daha önce yapılan açıklamada elektrik üretim maliyet farklılıklarının birbirine yakın seyrederken piyasada herhangi bir soruna sebep olmadığı ancak üretim kaynak maliyeti farklılıklarında yaşanan büyük artışların serbest piyasa fiyatlarında makulün üstünde artışları beraberinde getirdiği vurgulanmıştı. Haliyle bu durum sadece üreticiler açısından değil ister serbest piyasadan, isterse düzenlenen tarifeden enerji alsın bütün tüketicilerde fiyat artışı riskini de beraberinde getiriyordu. Hatırlanacağı üzere 17 Mart tarihindeki Kurul toplantısında elektrik enerjisi fiyatlarının makul olmayan değerlere ulaşmasının önlenmesi ve tüketicilerin korunması, yaşanan kaynak maliyeti artışları nedeni ile üretim yapamayan santrallerin de arz güvenliğine katkısının sağlanması için ilgili kanunun verdiği yetki çerçevesinde alınacak önlemlerin usulü belirlenmişti. Azami uzlaştırma fiyatları belirlendi Bugün toplanan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu; üretim santrallerine yönelik “azami uzlaştırma fiyatlarını” belirledi. Toplantının ardından konuşan EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, bu mekanizmanın benzerlerinin Avrupa ülkelerinde de uygulandığına dikkat çekerek, yaşanan küresel gelişmeler sebebi ile doğal gaz ve kömür gibi ithal enerji hammaddelerindeki maliyet artışının faturalara yansıtılmasının engellenmesinin hedeflendiğini açıkladı. "Piyasa yapısının bozulmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz" Kış ve ilkbahar yağışlarının hidroelektrik üretimi için memnuniyet verici düzeyde olduğunu ancak ithal ürün maliyetlerindeki yüksekliğin piyasa fiyatlarını da hala çok yüksek seviyede tuttuğunu hatırlatan Yılmaz, şunları söyledi: "Bir tarafta maliyeti düşük santraller var diğer yanda büyük bir istihdam kaynağı olan ancak kapanma riski ile karşı karşıya olan yüksek maliyetle elektrik üreten santraller var. Olağanüstü zamanlardan geçiyoruz ve böylesi süreçlerde dengeyi gözetmek elzemdir. Bu maliyet artışlarını tüketiciye yansıtmadan, güçlü ve geçici bir destekleme mekanizması ile piyasaların sürdürülebilirliğini tam bir işbirliği ile koruyacağız. Piyasa yapısının bozulmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz" dedi. Serbest piyasa yapısı korunacak Başlangıç olarak belirlenen azami uzlaştırma fiyatlarının; doğal gaz santralleri ve ithal kömür santralleri için (MW başına) 2 bin 500 TL, diğer santraller için bin 200 TL olduğunu açıklayan Yılmaz, bu rakamların EPİAŞ’a gönderileceğini ve o rakamlar ışığında destekleme bedellerini kapsayan bir havuz oluşturulacağını söyledi. EPDK Başkanı Yımaz, "Destekleme bedeli adil ve şeffaf şekilde paylaştırılarak hem bütün tüketicilerimizi kapsayacak şekilde faturaların yükselmesi engellenecek hem de piyasamızdaki arz güvenliğine katkı sunulacak. Bazı Avrupa ülkelerinde de uygulanan bu tip bir geçici mekanizma ile üretim santralleri de tüketicilerin elektrik faturalarındaki maliyet yüküne ortak olacak." dedi. Yılmaz sözlerini şöyle tamamladı: "İçinden geçtiğimiz süreçte bu kararımız, kanunun verdiği yetki ile uygulanan, piyasamızın adil ve rekabetçi yapısının korunmasına yönelik bir sigorta, bir emniyet sübabı olarak görülmelidir. Gerek devletimizin gerek vatandaşlarımızın büyük fedakârlık gösterdiği bu süreçte sektörümüzün de üzerine düşeni yapması gerekiyor ve yapacağına da yürekten inanıyorum."

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Şimdi yeni safhaya geçiyoruz. Hedefimiz insanlarımızın fahiş fiyat artışı ve yüksek enflasyon sebebiyle gerileyen alım gücünü eskisinin de üzerine çıkarmak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde: 2020 ve 2021 Ramazan aylarını salgın münasebetiyle kısıtlamaların gölgesinde geçirmiştik. Bu ramazan ayında da maalesef Rusya-Ukrayna savaşının yol açtığı ekonomik insani trajedilerle girdik. İstihdam, üretim, ihracat gibi alanlarda gösterdiğimiz başarılarla küresel boyuttaki krizden ülkemizi ayırdık. Salgın tehdidini büyük ölçüde geride bıraktık, yakında kalan izlerini de sileceğiz 20 Aralık'tan itibaren opsiyonları tekrar istikrara kavuşturduk. Karadeniz'in kuzeyinde başlayan savaş ile piyasalardaki dengesizliği iyice artırdı. Küresel düzeyde yaşanan her gelişme bizi de yakından ilgilendiriyor. Bir de buna yanına gözünü para bürümüş fırsatçıları eklediğimizde, milletimiz yüksek fiyatlarla karşılaşmaktadır. Avrupa ülkelerinin çoğu bizden daha vahim tablolarla karşılaşmaktadır. Tüm bunlar bizim milletimize karşı sorumluluğumuzu ortadan kardıran bahaneler değil, olamaz. Karşımıza çıkan tabloya bakarak tarihi bir karar verdik. Y ekonomimizi faiz, enflasyon sarmalına sokup işsizliği artıracaktık. Ya da yeni bir paradigmayı ortaya koyacaktık. Biz 2. sine karar verdik. Ekonomimizi yatırım, üretim, istihdam, cari fazlayla... planına geçtik. Salgınla birlikte yeniden yapılan küresel üretim sisteminde ülkemizi önde gelen merkezlerden biri haline getirmek için harekete geçtik. "YENİ SAFHAYA GEÇİYORUZ" Altını çizerek ifade ediyorum. Bu gerçekler vatandaşlarımızın günlük hayatta yaşadığı sıkıntılara bihaber kaldığımız anlamına gelmiyor. Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden yapma kararımızdan geri adım atmadık, atmayacağız. İnsanlarımızın Fahiş Fiyat artışları, enflasyon sebebiyle gerileyen alım güçlerini eskisinden üstüne çıkarmaktır. Asgari ücret artışıyla bu telafiyi bir nebze gerçekleştirmiştik. Ancak Ukrayna-Rusya krizinin enerji ve gıda başta olmak üzere emtiya fiyatlarını tekrar yükselişe getirmesiyle beraber yeni krizleri de meydana getirdi. Hem vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmeyecek, hem de bizi dünyanın 10 büyük ekonomisinden vazgeçirmeyecek... "TÜRKİYE'NİN TARİHİ FIRSATI KAÇIRMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ" Milletimiz, asırlardır beklediği yere ulaşmaya, bir el uzatımı uzaklıkta olduğunu biliyor. Milletimize sözümüz var; Türkiye'nin bu tarihi fırsatı kaçırmasına izin vermeyeceğiz. AK Parti olarak, ülkemizi 20 yıldır en ileri demokrasi kalkınma seviyesine çıkarmak için çalışırken birkaç konu üzerine titredik. Birincisi yatırım seferberliği... Edirne'de bütün buğday tarlalarını katran, zift bürümüş. Anlatırsak, bunu kalplere gönüllere kazırsak, vatandaş da "doğru ya, bunlar hakikaten varmış" der. Ülkemizin her vatandaşının hayatına dokunan eserler kazandırdık. Türkiye'nin temel altyapı konusunda kayda değer eksiği kalmamıştır. Çankaya'dan buraya geliyorum. Gelirken çukur, çamurlardan geçinmiyor. İstanbul farklı mı? Orası da aynı. Şu an yeniden eski Türkiye geri geliyor. Bunları milletimize anlatmaya mecburuz. Milletimiz de buradan hareketle bunların notunu versin. Üzerine titrediğimiz alanlardan biri de savunma sanayimizdi. Sınırlarımızı koruyacak güçlü bir orduya, içeride güvenliği sağlayacak polis, jandarmaya ihtiyaç vardır. İşe önce terörle mücadele ile başladık. Daha fazla kan dökülmeden suhuletle çözmek için, kimsenin cesarete edemeyeceği adımlarla biz attık. Kahraman askerlerimizin, polislerimizin, jandarmamızın gayretleriyle terörü sınırlarımız içerisinde tamamen bitirme noktasına geldik. Türkiye, yıllardır devam eden terörle mücadelesinde, sadece siyasi değil, savunma sanayi anlamında da ciddi ambargolara maruz kalmıştır. Vatanımızın bütünlüğüne göz dikenler, sınırlarımızın içinde ve dışında hareket haline geçerken savunma sanayimiz emekleme dönemini geride bırakmış, adım atar hale gelmişti. Dün Filipinler'e ATAK helikopter ihraç etmek için gitti. Biz şimdi helikopter ihraç eder hale geldik. Türkiye Cumhuriyeti'nin çıkarları neyse ona göre hareket ettik. Artık konvansiyonel sistemlerin ötesine geçip, çalışmalarımıza uzayı da dahil ettiğimiz bir alandayız. Elbette hala çözmemiz gereken sıkıntılarımız, tamamlamamız gereken projelerimiz var. Ama artık sıkıntılı süreçleri geride bıraktığımızdan emin olabilirsiniz.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 16 17