16 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

Enerjide büyük avantaj: Dışa bağımlılık azalıyor

Türkiye'nin enerji talebi, büyüyen ekonomisine paralel olarak gelişim gösteriyor. 2000- 2020 yılları arasında yıllık elektrik enerjisi talebi dünyada ortalama yüzde 3 artış gösterirken, ülkemizde bu oran yaklaşık yüzde 4.5 olarak gerçekleşti. Bu yüksek talep artışının güvenli bir biçimde karşılanabilmesi enerji politikasının temel önceliği oldu. Günümüze kadar hidrokarbon bakımından zengin rezervlere sahip olmayan Türkiye'de, yakın zamanda Sakarya Sahası'nda keşfedilen 540 milyar metreküplük doğalgaz keşfiyle birlikte enerji dinamiklerinin değişme sürecine gireceği tahmin ediliyor. PAZARLIKTA AVANTAJ SAĞLAR Sakarya Sahası'ndaki rezervin ve denizlerimizde bulunması muhtemel yeni rezervlerin üretime geçmesiyle birlikte, ülkemizin enerjide dışa olan bağımlılığının, cari işlemler ve dış ticaret açıklarının olumlu yönde etkilenmesinin yanı sıra, enerjide yüksek oranda dışa bağımlılık nedeniyle son kaynak tedarikçisinin katlandığı enerji maliyetlerinin azalması bekleniyor. Sabah'ın haberine göre, Keşfedilen doğalgazın, geliştirilen doğalgaz altyapısıyla birlikte, mevcut uzun dönemli doğalgaz alım anlaşmalarının yeniden müzakere edilmesi sürecinde başta fiyat olmak üzere önemli avantajlar sağlayacağı öngörülüyor. ARZ GÜVENLİĞİ ADIM Arz güvenliğinin yanı sıra, kaynak ülke ve güzergâh çeşitliliği de sağlaması bakımından önem arz eden yüzer LNG depolama ve gazlaştırma ünitesi (FSRU) iskele ve bağlantı hattı yatırımlarına ilişkin çalışmalar devam ediyor. Bu kapsamda, her biri 1.5 milyar m3 /yıl doğal gaz sevk kapasitesine sahip Hatay-Dörtyol FSRU bağlantı hattı ile Edirne-Saros FSRU iskele ve bağlantı hattı yatırımlarına ilişkin çalışmalar sürdürülüyor. Gaz formundaki miktarı 102 milyon metreküpe eşit 170 bin metreküp LNG depolama kapasitesine ve 28 milyon metreküp/gün gazlaştırma kapasitesine sahip olan BOTAŞ'ın yeni FSRU gemisi Ertuğrul Gazi'nin iletim sistemine bağlantısı yapıldı. Arz güvenliği ve mevsimsel talep dalgalanmaları doğalgaz depolama kapasitesinin artırılmasını zorunlu kıldı. DEPOLAMA KAPASİTESİ ARTTI Avrupa ülkelerinin depolama kapasitelerinin yıllık tüketimi karşılama oranı ortalama yüzde 20 düzeyindeyken, ülkemizde bu oran yaklaşık yüzde 8 seviyesinde. 4.6 milyar metreküp depolama ve 75 milyon metreküp/gün geri üretim kapasiteli Kuzey Marmara Doğal Gaz Yer Altı Depolama Tevsii Projesi ile 5.4 milyar metreküp depolama ve 80 milyon metreküp/ gün geri üretim kapasiteli Tuz Gölü Doğal Gaz Yer Altı Depolama Projesinin tamamlanmasıyla birlikte, 2023'te Türkiye'nin toplam yer altı doğalgaz depolama kapasitesinin 10 milyar metreküpe ulaşması öngörülüyor. Doğal gazın ülke geneline yaygınlaştırılması hedefine yönelik çalışmalar devam ediyor. Bu çerçevede, doğal gaza sahip olmayan ve merkez nüfusu en az 20 bin olan ilçeler ile belirli kriterleri haiz OSB'lere doğalgaz ulaştırılmasına yönelik çalışmalar sürüyor. 10.9 MİLYAR DOLAR YATIRIM 2017-2023 yıllarını kapsayan Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamındaki eylemler için 2023 yılına kadar 10.9 milyar dolar düzeyinde yatırım yapılması ve enerji tüketiminde 23.9 MTEP tasarruf sağlanması hedefleniyor. Bu çerçevede, 2019 yılında yaklaşık 300 milyon arı parasal karşılığı olan 0.9 MTEP enerji tasarrufu sağlandığı, 2017-2019 döneminin toplamında ise yaklaşık 1 milyar dolar parasal karşılığı olan 2.7 MTEP enerji tasarrufu sağlandığı tahmin ediliyor. Enerji verimliliği yatırımlarından elde edilen tasarrufun önümüzdeki yıllarda önemli oranda artması bekleniyor. YUSUFELİ DÜNYADA ÜÇÜNCÜ 275 metre yüksekliği ile çift eğrilikli beton kemer baraj sınıfında Türkiye'nin birinci, dünyanın üçüncü en yüksek barajı olacak olan Yusufeli Barajı ve HES projesinde, 558 MW kurulu güce sahip olacak hidroelektrik santralinde yıllık ortalama 1.888 GWh elektrik üretimi öngörülüyor. Ayrıca, kamu tarafından işletilen mevcut barajlardan Keban, Karakaya ve Hirfanlı HES'lerinde, verimlilik ve emre amadeliğin artırılması amacıyla rehabilitasyon yatırımları devam ediyor. YEKA'LAR TAM GAZ SÜRÜYOR YENİLENEBİLİR enerji kaynaklarından elektrik üretimini teşvik etmek amacıyla uygulanan Yenilenebilir Enerji Kaynakları (YEK) Destekleme Mekanizması kapsamında 1 Temmuz'dan sonra devreye giren lisanslı santraller için alım fiyatları, hidroelektrik santrallerine 40 TL kuruş/kWh, rüzgâr ve güneş enerjisi santrallerine 32 TL kuruş/kWh, jeotermal enerji santrallerine 54 TL kuruş/kWh ve biyokütle santrallerine kullanılan kaynağa göre 32, 50, 54 TL kuruş/kWh olarak güncellendi. Ayrıca, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaştırılması amacıyla elektrik nihai kullanıcılarının tüketimlerini yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı olarak gerçekleştirdiklerini belgelemelerini sağlayan Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Sistemi (YEK-G Sistemi) işletmeye alındı. Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) modeli kapsamında güneş enerjisine dayalı YEKA GES-3 yarışmaları tamamlanarak, 74 ayrı yatırımcıya, 36 ili kapsayan ve her biri 10 MW, 15 MW ve 20 MW olmak üzere toplam 1.000 MW gücündeki kapasite hakkı sağlandı. YERLİ KÖMÜRE TEŞVİK Milli enerji ve maden politikası kapsamında, yerli kömürün kullanımının artırılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Bu kapsamda, büyük linyit rezervlerinin elektrik üretiminde kullanılmasına yönelik madencilik açısından Kaynak Raporu ile Rezerv Raporu hazırlanmasına yönelik çalışmalar sürdürülüyor. Kurulu güç bakımından ülkemizin en büyük dördüncü hidroelektrik santrali olan Ilısu Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajı ve Hidroelektrik Santrali'nin altı türbininden ilki 19 Mayıs 2020'de altıncı türbini ise 24 Aralık 2020'de devreye alınarak elektrik üretimine başlandı. Ocak 2021-Eylül 2021 döneminde hidroelektrik santralinde 1.5 milyar kWh elektrik üretimi gerçekleştirildi. 1.200 MW kurulu güce sahip barajda yıllık ortalama 3 bin 833 GWh elektrik üretimi öngörülüyor. AKKUYU İÇİN GERİ SAYIM TEMELİ 2018 yılında atılan ve ülkemizin ilk nükleer santrali olacak olan Akkuyu Nükleer Santrali'nin tamamlanmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Tamamlandığında Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10'unu karşılayacak olan ve 4.800 MW toplam kurulu güce sahip VVER 1200 tipi 1.200 MW kurulu güçteki 4 üniteden oluşacak olan santralin ilk ünitesinin 2023 yılında, diğer ünitelerinin de birer yıl arayla 2026 yılı sonuna kadar işletmeye alınması planlanıyor. Akkuyu dışında iki nükleer güç santralinin daha kurulmasına yönelik saha seçimi, yer lisansı, teknoloji sahibi şirket veya ülkelerle işbirliği gibi konularda çalışmalar sürdürülüyor.

1 yıl önce

Kur Korumalı Mevduat sistemine dahil olan şirketlere sağlanan vergi avantajında süre uzatıldı

Kur Korumalı Mevduat sistemine dahil olan şirketlere sağlanan vergi avantajında süre uzatıldı. Şirketler, 30 Haziran tarihli bilançolarında yer alan dövizi yıl sonuna kadar Kur Korumalı Mevduat sistemine dahil ederse vergi avantajı kullanacak.

1 yıl önce

Yeni çatlak: CHP ile ittifak olmak avantajlı değil

İYİ Parti TBMM Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, Yavuz Oğhan'la BiDeBunuİzle yayınında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Tatlıoğlu'nun "CHP'yle beraber olmak avantajlı değil" dedi. Tatlıoğlu, "Biz 2018'den itibaren CHP'yle ittifak yaptık. Önümüzdeki seçimde yeni seçim kanununa göre böyle bir ittifak yapmak mümkün değil. Yani ittifak kanunu iptal olduğu için tekrar böyle bir durum söz konusu değil." ifadelerini kullandı. "CHP'YLE İTTİFAK OLMAK AVANTAJLI DEĞİL" Yeni Şafak'ta yer alan habere göre, CHP ile ittifak olmanın avantajlı olmadığını belirten Tatlıoğlu, "2018 seçimlerinde 23 milletvekili CHP, 4 milletvekili de biz, ittifak halinde girdiğimiz için ilaveten milletvekili çıkardık. Bu kanun değişti artık ittifak olarak girmenin bir avantajı yok. Bu seçim gündeme geldiğinde tekrar konuşulacak bir konu. Demokrasiyle ilgili alanın genişletilmesiyle ilgili işbirliğimiz sürmektedir ve bir Millet İttifakı paydaşlığı söz konusudur. Bu ittifak Başkanlık Sistemi'ne karşı Parlamenter Sisteme ulaşmayı hedeflemektedir. Millet İttifakı'nın temel misyon Türkiye'yi parlamenter sisteme kavuşturmaktır. Ortak cumhurbaşkanlığı adaylığı hedefimiz, seçim güvenliği çalışmalarımız devam ediyor. Bu anlamda ittifak devam ediyor" diye ekledi.

1 yıl önce

Türkiye'nin kapısını çalacaklar! Hollande: Avantajı çok büyük

Hollande, P&G'nin ana sponsorluğunda Capital, Ekonomist ve StartUp dergileri tarafından Sapanca'daki bir otelde düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin ikinci gününde "Yeni Küresel Düzen ve Gelecek" konulu oturumda konuştu. "MÜZAKERELERİN BAŞLAMASI UZUN SÜRECEKTİR" Tüm dünyada bazı tedirginlikler olmasına rağmen ümitlerin devam ettiğini belirten Hollande, Rusya-Ukrayna Savaşı'na değindi. Hollande, savaşın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in kararı olduğunu, komşusunun topraklarını işgal etmesinin tüm dünyayı şaşırttığını söyledi. Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Putin ile sıklıkla görüştüğünü dile getiren Hollande, "2014'teki ilk Ukrayna savaşından sonra dolaylı veya dolaysız bir girişimin olacağını düşünüyordum. O da Ukrayna'yı, Rusya'nın kontrolü altına koymak. Birkaç hafta sürecek olan savaş esasında birkaç ay daha sürecektir. Zira temeller bile birleşmemiştir ki bir müzakere başlasın. Müzakerelerin başlaması uzun sürecektir." diye konuştu. Hollande, 4 bölgenin ilhak edilmesinin Batılılar ve Ukrayna tarafından kabul görmediğini belirterek şöyle devam etti: "Uluslararası toplum, burada derin bir çatışmaya yer veremez, uluslararası hukukun ihlal edilmesini kabul edemez. Diğer taraftan, Rus ordusunun askeri kayıpları var, Ukrayna'nın karşı saldırıları başarılı oluyor. Ukraynalıların ve Cumhurbaşkanı Zelenskiy'nin bir zafer beklediğini görüyoruz. İki inatlaşma var karşımızda, iki irade karşı karşıya duruyor. Dolayısıyla bu çatışmanın çok hızlı bir şekilde biteceğini düşünemeyiz. Muhakkak ki kış, operasyonları donduracak ama savaşı durdurmayacaktır. Şunu sormamız lazım; acaba ilk baharda yeni koşullar mümkün olabilir mi? Putin, uluslararası izolasyonundan çıkmak isteyecek mi yoksa tam tersine başka bir şey mi yapacak? Her zaman kitle imha silahlarını kullanacaklarını tehdit olarak söylüyor. Batılı toplumları etkilemek için aynı zamanda büyük bir savaşın ortaya çıkacağını bile söyleyerek tehdit ediyor. Fakat biz biliyoruz ki nükleer caydırıcılık kuralları taktik bir silah kullanmasına yer vermeyecektir. Onun için önemli olan korkutmak, tehdit etmek; silah kullanmak değildir." ABD Başkanı Joe Biden'ın bu savaş konusundaki tutumuna değinen Hollande, kasım ayında Amerikan Kongresi'nde yapılacak seçimlerin önemine işaret etti. Savaşın etkilerinden de bahseden Hollande, doğal gaz tedarikindeki sıkıntıları, tüm dünya ekonomilerindeki daralmayı ve enerji fiyatlarındaki etkileri anlattı. "ŞU ANDA BİR RESESYON DURUMU VAR" Hollande, ABD'de ve Avrupa'da enflasyonun yerleştiğini belirterek, "Bu enflasyonu biz daha önce 30 yıl boyunca görmemiştik. Bu enflasyona ilaveten şu anda bir resesyon durumu var. Hem ABD'de hem de Avrupa'da bildiğiniz gibi faiz oranları artacaktır ve dünyada ticaret yavaşlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu. Çin'de bir büyüme yavaşlaması olacağını öngördüğünü söyleyen Hollande, Afrika ülkelerinde de gıda maddeleri ve borçlanma açısından tedirgin edici bir durumun hakim olduğunu ifade etti. Hollande, Avrupa'nın enerji tedariki konusunda bir arada kalmaya devam edip etmeyeceğinin merak konusu olduğunu belirterek şunları kaydetti: "Almanlar bugün gaz açısından en bağımlı ülke, acaba öncelikle bir arayış içine mi girecekler yoksa bunu tek başlarına mı yoksa partnerleriyle mi yapacaklar? Bir soru daha var. ABD, bu enerji durumundan yararlanıyor çünkü ABD, sıvılaştırılmış gaz satıyor. İlk petrol üreticileri, fiyat göreceli olarak yüksek ama ABD bu rantı bu şekilde muhafaza mı edecekler yoksa petrol üreten ülkelere baskı yapıp fiyatları düşürüp daha fazla miktar gelmesini mi bekleyecekler? Ama şu anda pek bir şey yapamadılar. Kabul edelim; 2023'te ekonomik durum çok daha karmaşık olacaktır ve büyüme oranları gittikçe zayıflayacak hatta sıfır düzeyinde olacaktır. Bütün Avrupa ve Amerika'da bir resesyon görülecektir." Ukrayna'nın işgaliyle Avrupalıların artık korunma ihtiyacı hissetmeye başladığına işaret eden Hollande, "Daha özerk olmak isterler ve aynı zamanda NATO'da daha sıkı bir politika gütmeye çalışacaklar. NATO'nun artık daha belirli, daha iyi donatılmış bir organizasyon olmasını mı isteyecekler ki bu tür saldırılara hazır olsunlar... Dolayısıyla İsveç ve Finlandiya NATO'ya katılmak istemişlerdir, Türkiye isterse katılacaklardır." dedi. Hollande, ABD'nin dünya sahnesine yeniden çıktığını dile getirerek, "ABD, hem Avrupa'da hem Asya'da bir ittifak sistemi kurmak istemekte. Savunma partnerlerini artırmak için yeni ülkeler arayışındalar. Bunu Asya'da, Amerikalıların girişimlerinde görüyoruz. Asya'da bir direnç sağlamak istiyorlar Çin niyetlerine karşı." diye konuştu. Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan sonraki başka bir felaketin "iklim şokları" olduğunu söyleyen Hollande, bütün ülkelerin karbon emisyonunu azaltmak için yoğun çaba sarf ettiğini belirtti. Sanayicilerin karbonsuzlaşma, sera gazı üretiminin önlenmesi ve yenilenebilir enerji üretim sistemlerine ulaşmaya odaklandığını ifade eden Hollande, "Karbon emisyonlarını azaltmak isteyen ülkeler, artık fosil enerji kullanmayacak ve üretim ile taşımacılıkta inovasyon yapmak isteyen ve bu gayreti sarf etmek isteyen ülkeler, rekabetçi konumuna geleceklerdir. Teknolojilerini ihraç edecekler ve ürünlerini farklı yerlerde satabilecekleri gibi halklarına daha iyi refah sağlayabilecekler." değerlendirmesinde bulundu. "TÜRKİYE'NİN, COĞRAFİ KONUMU NEDENİYLE BÜYÜK BİR AVANTAJI VAR" Dünyada ticaretin her zaman olacağını ifade eden Hollande, birçok ülkenin iradesinin de bu ticareti devam ettirme yönünde olduğunu dile getirdi. Hollande, artık faaliyetlerin tüketim yerlerine daha yakın bölgelere kaydığına işaret ederek şöyle dedi: "Türkiye'nin, coğrafi konumu nedeniyle büyük bir avantajı var. Birçok faaliyet Türkiye'de yapılabilir. Bu faaliyetlerin çoğu şimdiye kadar Asya'da ya da başka ülkelerde yapılıyordu. Bu bağlamda Avrupa çok büyük bir zorlukla karşı karşıya. Birliği var, aynı zamanda değişimi de söz konusu. Enerji, savunma konuları da var. Acaba egemenliğini nasıl sağlayacak, nasıl korunacak? Şimdi bütün bu sorulara cevap verebilmek için Avrupa'nın hem birlik içinde olması gerekir, her ne kadar içinde çelişkiler varsa da açık olmalı. Prag'daki toplantı düşündüğümüzden daha büyük bir organizasyondu. Önümüzdeki bütün zorluk ve meydan okumalara karşı mücadele edebilmek için Avrupa'nın çok geniş bir çerçevesi ve farklı coğrafyası olması gerekir, tek para birimi gibi. Türkiye bu açıdan duruma bakmalıdır çünkü geleceği Avrupa'dadır."