01 Mayıs Çarşamba 2024
2 yıl önce

CHP'li Kadıköy Belediyesi PKK destekçilerine kapılarını açtı

Suudi Arabistan’da koronavirüs kısıtlamalarının hafifletilmesi kapsamında Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi tam kapasiteyle ibadete açıldı. Kararın ardından Mekke'de bulunan Mescid-i Haram'da sosyal mesafesiz sabah namazı kılındı. Salgınının başlamasından bu yana ilk kez sosyal mesafe olmadan kılınan namazda yüzlerce Müslüman saf tutu. YÜZLER MÜSLÜMAN BİRLİKTE SAF TUTTU Kısıtlamaları hafifletme kararı kapsamında dün akşam Kabe'nin etrafındaki bariyerler ve Mescid-i Haram'daki sosyal mesafenin anlatıldığı afişler kaldırılmıştı. Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, 17 Ekim Pazar gününden itibaren iki doz aşı yaptıranlar için tedbirlerin hafifletileceği belirtilmişti. CEMAATLE NAMAZ YASAĞI BİR BUÇUK YIL ÖNCE GETİRİLDİ Öte yandan 20 Mart 2020 tarihinde Mekke'deki Kabe ve Medine'deki Mescid-i Nebevi'de cemaatle namaz kılınması askıya alınmıştı. Bir buçuk yılın ardından ise bu tedbir kaldırılmış oldu. ETİKETLER SÖKÜLDÜ Suudi Arabistan’da Mekke’deki Mescid-i Haram ve Medine’deki Mescid-i Nebevi'nin tam kapasiteyle ibadete açılmasına izin verilmesinin ardından koronavirüs salgınının başlamasından bu yana ilk kez Kabe'nin etrafındaki bariyerler kaldırılmıştı. Sabah namazına hazırlık olarak Mescid-i Haram'daki sosyal mesafenin anlatıldığı etiketler de sökülmüştü.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kılıçdaroğlu’nu affetti: Açtığı 17 davayı geri çekti

Tazminat taleplerinin 10 bin TL ve 1 milyon TL arasında değişen davaların içeri ise Kılıçdaroğlu’nun 2011-2016 yılları arasında mitinglerde ve toplantılarda yaptığı konuşmalarda Erdoğan’a yönelik hakaret içerikli söylemler konu edilmişti. Miktar bakımından en yüksek tutarlı 1’er milyon TL’den 3 ayrı davanın konuları ise Rehyanlı’daki patlama ve Uludere’deki saldırıların ardından hayatını kaybeden vatandaşların sorumlusu olarak Kılıçdaroğlu tarafından Erdoğan’ın gösterilmesiydi. Benzer bir diğer davada ise Erdoğan’ı terör örgütü elemanı yetiştirerek Suriye’ye gönderme suçlamaları oldu. ‘Kılıçdaroğlu kıymet bilmiyor’ Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme’ çağrısını işaret ederek yaptığı konuşmada, Kılıçdaroğlu’na karşı açıp kazandığı davaları geri çektiğini fakat Kılıçdaroğlu’nun bu konuda bir kıymet bilmediğine değindi. Erdoğan tarafından mahkemeye sunulan feragat dilekçesinde bir kereye mahsus şahsına yapılan her türlü saygısızlığı affettiğini vurguladı.

2 yıl önce

SOHAYKO'dan skandal hamle: Asiye'nin ailesine dava açtılar

Dört yaşındaki Asiye Ateş'in Gaziantep Beştepe Mahallesi'nde, 22 Aralık günü oturdukları sitenin bahçesinde oynarken iki pitbull cinsi köpeğin saldırısına uğraması sonrasında dehşet veren olaya tepkiler her geçen gün büyüdü. Saldırı sonrasında devlet sokak hayvanlarıyla ilgili alınması gereken önlemler konusunda harekete geçerken çeşitli kuruluşlardan da olayla ilgili açıklamalar yapıldı. Bu kuruluşlardan biri de SOHAYKO Derneği oldu. Dernek sosyal medya üzerinden bir açıklamada bulunarak olayın sorumlusunun Asiye'nin ailesi olduğunu ve aile hakkında şikayetçi olacaklarını duyurdu. Açıklamanın tamamı şöyle: 'ASİYE'NİN DIŞARIDA NE İŞİ VARDI?' “Tekrarlıyoruz.. Gaziantep'te 4 yaşındaki asiye kızımızın evinde süt içmesi çizgi filim izlemesi gerekirken yanında annesi babası olmadan basket sahasında bu köpeklerle ne işi vardı? 'KÖPEKLER NEDEN BİRDEN BİRE SALDIRDI?' Basket sahasına köpeklerle birlikte güle oynaya giren bu köpeklerle sarmaş dolaş fotoğrafları olan asiye kızımıza köpekler neden birden bire saldırdı? 'KÖPEKLERİ KİM TAHRİK ETTİ?' Kim köpekleri Asiye'nin üzerine kışkırttı? Kim bu köpekleri tahrik etti? O sırada anne baba neredeydi? Neden ulusal basın ve tüm haber kanalları Asiye'nin kendi halinde oyun oynarken sahipsiz sokak köpeklerinin saldırısına uğradığını iddia etti? Asiye'nin hayatını tehlikeye atan sorumsuz anne babadan, köpekleri ağızlıksız dolaştıran o sırada Asiye'yi köpeklerin yanına sokan kişilerden, Derneğimiz ve dernek başkanımızı tehdit eden hakaret eden tüm kendini bilmezlerden şikayetçi olacağımızı kamuoyuna bildiririz.. Bizi susturamayacaksınız..”

2 yıl önce

İki il arası 40 dakikaya inecek: Cumhurbaşkanı Erdoğan Karaman-Konya Hızlı Tren Hattı'nı açtı

Karaman-Konya hızlı tren hattı açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamaların ardından Karaman-Konya hızlı tren hattının Konya istasyonundan Karaman'a geçmek üzere yola çıktı.  Cumhurbaşkanı Erdoğan Karaman'da da TOKİ'nin 736 konutunun, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Tıp ve Diş Hekimliği Fakültelerinin ve yapımı tamamlanan diğer projelerin açılış törenini gerçekleştirecek.  Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açılış törenindeki açıklamalarından notlar; Bir Konya ziyareti değil, Konya ziyaretini sonra yapacağız. Konya-Karaman YHT açılışını yapıyoruz. 11 yıl önce 2011'de ne yaptık, tanıştırdık. Biz buyuz. Ankara'dan trene binmiş Konyamıza kadar hızlı güvenli ulaşım aracının keyfini çıkarmıştık.  Konyalı için artık Ankara-İstanbul-Eskişehir'e trenle gitmek daha kolay. Bu imkanı bir adım öteye taşıyor ve Karaman'a uzatıyoruz. Konya-Karaman YHT açılışı ile yeni dönemi başlatıyoruz.  Cumhuriyetin 10. yılında demirağlarla ördük denerek marşlar yazılmıştı. ancak sonrasında bilinçli şekilde kesintiye uğratıldı. Mevcutları sıfırdan yapmışçasına yenileyen, YHT demiryolu yapımını başlatan kim oldu. Biz olduk biz.  Ülkemizin 10 bin 959 km olan demiryolu hattı uzunluğunu 13 bin 222 km'ye çıkarttık. Örneği olmayan 1213 YHT, 219 km hızlı tren hattını da inşa ettik.  Londra'dan kalkan bir tren Avrupa ve Balkanları geçerek Edirne'den ülkemize girmekte Marmaray'dan geçerek Anadolu'ya ulaşmaktadır. Boğaz'ın altından Marmaray'ı kim yaptı: Biz laf değil iş üretiriz, iş. Boğaz'ın altından Avrasya Tüneli'ni kim yaptı: Laf değil iş üretiriz, iş. Fakat bu Bay Kemal yandaşları bunların yapacağı işler değil. Bunlar ancak bazı çeşmelerin musluklarını yenilerler. Ona da tören yaparlar. Dün de daha önceden temel atmama töreni yapıyorlardı. Şimdi ne olduysa temel atma töreni yaptılar. Bu tren Kars-Tiflis-Bakü'den Asya'ya ulaşıp Pekin'e kadar gidebilmektedir.  Deniz ve hava yük sıkıntıları demiryollarını ciddi alternatif olarak öne çıkarmıştır. En kritik safhaları geride bıraktık. Türkiye'ye diğer pek çok alan gibi demiryolu taşımacılığında merkez ülke haline getirmekte kararlıyız. Buradan Karaman'a kaç dakikada gideceğiz: 50 dakika. Tüm konforu ile Karamanlı kardeşim Konya'ya Konyalı kardeşim Karaman'a ulaşacak. Sizlerden Türkiye'yi yatırım istihdam üretim ihracat büyütme hedefimize katkı bekliyorum. Altından kalkamayacağımız yük yoktur. Gençler sizden çok şey bekliyorum. Siz TEKNOFEST gençlerisiniz. Sizden dua da bekliyorum. Karaman'a hareket için müsaadenizi istiyorum. Karaman'da açılış yapacağız, müjdeler vereceğiz. 

2 yıl önce

Ermeni askerleri Azerbaycan mevzilerine ateş açtı

Bakanlığın açıklamasında, Kelbecer ilindeki mevzilerin yerel saatle 13.50 civarında Basargeçer ilinin Yukarı Şorca köyündeki Ermeni mevzilerinden büyük kalibreli silahlarla ateş altına alındığı söylendi. Açıklamada, Azerbaycan ordusunun yanıt vermesinin ardından karşı tarafın ateşi kestiği aktarıldı. Bölgedeki durumun Azerbaycan birliklerinin kontrolünde olduğu kaydedilen açıklamada, Azerbaycan askerleri arasında can kaybının yaşanmadığı ifade edildi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'li Engin Özkoç hakkında 250 bin TL'lik tazminat davası açtı

Erdoğan, CHP Grup Başkanı Vekili Engin Özkoç'a Kocaeli İl Danışma toplantısındaki kişilik haklarını ihlal eden sözleri nedeniyle hakaret suçundan 250 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı.

2 yıl önce

Yeniçağ’ın ‘dolandırıcılık’ davası açtığı Batuhan Çolak’ın Trabzon’daki Suriyeli aileyle ilgili yalanı ortaya çıktı

Son zamanlarda göçmenler konusunda peş peşe provokatif ve yalan haber paylaşan Batuhan Çolak isimli gazeteci, geçtiğimiz yıl çalıştığı Yeniçağ gazetesinden ‘hırsızlık ve nitelikli dolandırıcılık’ suçlamasıyla kovulmuştu. Son zamanlarda göçmenler konusunda peş peşe provokatif ve yalan haber paylaşan Batuhan Çolak isimli gazeteci, geçtiğimiz yıl çalıştığı Yeniçağ gazetesinden ‘dolandırıcılık’ suçlamasıyla kovulmuştu. Yeniçağ’ın avukatı Faruk Daşkaya, Batuhan Çolak ile ilgili şu açıklamayı yapmıştı: “Yeniçağ ile iş akdinin feshinin akabinde gazete idaresinin yaptığı incelemede Batuhan Çolak’ın internet servisi için çalıştıklarını beyan ederek iki kişiye ücret tahakkuk ettirdiği, İzmit’de ikamet ettikleri ve 1 gün dahi mesai yapmadıkları belirlenen Recep Ali Korkmaz ve kardeşi Resul Korkmaz’a tahakkuk edilen ücretleri, ‘Ben kendilerine elden vereceğim’ diye alıp Yeniçağ’ı dolandırdığı tespit edilmiştir. Batuhan Çolak, ayrıca gazetemizin envanterinde kayıtlı laptopu gazete dışına çıkarmış ‘iade et’ ihtarnamesine rağmen iade etmemiştir. Yeniçağ’a ait internet google şifrelerini de kendisine çekilen ihtarnameye rağmen gazete idaresine vermeyerek kurumumuzu maddi ve manevi zarara sokmuştur” DOLANDIRICILIKTA BU DEFAKİ HEDEFİ GOOGLE Yeniçağ’dan kovulduktan sonra Aykırı isimli haber sitesini kuran Çolak, sitesinin gelirini artırmak için ise Türkiye’deki Suriyeliler ve diğer göçmenleri kendisine hedef seçti. Hemen her gün sosyal medyada çok rağbet gören mülteciler konusunda yalan haber paylaşan Çolak, bu sayede hit alarak Google Adwors üzerinden kendisine gelir sağlıyor. SON YALANI TRABZON’DAKİ SURİYELİ AİLE Gün boyunca sosyal medyada ‘Suriyeliler’ kelimesiyle arama yapan Çolak, yerel medyada ve sosyal medya hesaplarında bulduğu paylaşımları uydurduğu senaryolar ile gerçekmiş gibi servis ediyor. Geçtiğimiz gün Trabzon’daki Haber61 sitesinde yayınlanan bir haberde “Trabzon’da Suriye’deki savaştan kaçarak 9 yıl önce Türkiye’ye gelen ve 2019’da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilen Sahar Zalt ve Mohamad Haj Rabee ailesinin Trabzon’daki bir hastaneyle ilgili yaşadıkları sorun” aktarılmıştı. Haberi bulan Çolak, aktarılan olayı tamamen çarpıtarak sitesine tıklanma sağlamak için yine yalana başvurdu. HABER61’DEN BATUHAN ÇOLAK’A GAZETECİLİK VE AHLAK DERSİ Haber61 sitesinin yazı işleri müdürü Songül Mazlum, Batuhan Çolak’ın yalanını deşifre eden ve ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçuyla yargılanan Çolak’a gazetecilik dersi verdi. İşte o yazı:   Size baştan sona hatalarla ve yanlışlarda dolu olarak kaleme alınmış “Suriyeliler vatandaş olunca devleti suçlamaya başladı: Neden sağlık ücretsiz değil!” başlıklı bir yazı üzerinden başlatılan linç kampanyasının iç yüzünü anlatayım. Önce neden hatalarla ve yanlışlarla diye yazdığımı 6 madde de özetleyeyim sonra da haberin öyküsünden bahsedeyim. 1- Doğum öncesi hastane önünde parasızlık yüzünden bekletilen ailenin yanındaydık. İster Suriyeli olsun ister herhangi başka bir milletten olsun 42 haftalık gebe bir annenin ağrılar içinde hastane önünde bekletilmesine duyarsız kalmadık. Onlar bizim kapımızı çalmadı, biz aldığımız bir istihbarat üzerine ailenin yanında durduk. 2-“Suriyeliler vatandaş olunca devleti suçlamaya başladı.” deniyor. Hayır Suriyeliler vatandaş olunca devleti suçlamaya başlamadı. Mülteci olarak geldikleri ülkede Türk vatandaşlığı verildiği için kimliklerinin aktif olmasını istiyorlar. Turist olmadıkları için turist gibi ücret ödemek istemiyorlar. 3- Hastane ya da doktoru biz hedef haline getirmedik. İlk haberimizde ne hastane ismi verdik ne de doktor. Ancak İl Sağlık Müdürlüğü kullandığı cevap hakkında, hastane ismini açık açık verdi. Hastanedeki doktorlar da dolayısıyla bundan etkilendi. İkinci haberimizde hem Sağlık Müdürlüğünün cevap hakkına yer verdik hem de ailenin elindeki belgelere. Keza “Gerçek dışı bilgiler” diye yalan haber yapmakla suçlanınca belgeleri ortaya koymak boynumuzun borcu oldu. 4-Sağlık Müdürlüğü “Hastadan herhangi bir ücret alınmamıştır” diye cevap hakkını kullandı. Oysa bizim elimizde doğumdan önce ödenen 55 ve 73 TL’lik dekont ve doğumdan sonra çıkarılan 2 bin 756 TL’lik bir borç vardı. Biz bunu haber yaptık. Haberimizin de arkasındayız.  Şu an bu borç ödenemediği için doğum kontrolleri yaptırılamayan bir bebek var. Ne yapalım, sırf aile Suriyeli diye bir bebeğe sağlık hizmeti verilmemesini mi alkışlayalım? “Sağlık hizmeti vermeyin, hepsi ölsün!..” başlıkları mı atalım? 5-Sağlık Müdürlüğü “Gebelik takipleri öncesinde özel hastanede yapılmış” diyor. Hayır, bu aile özel hastanede muayene olmadı. Özel bir muayenehanede tanıdık bir hayırsever vasıtasıyla ücretsiz muayene oldu. 6- Sırf Suriyeli aile, Türk kimlikleri aktif hale getirilmesini istedi diye ortaya “hain” profili çıkarmak, ne ahlaki ne de vicdani bir şeydir. Keşke bu aykırı kafalar ırkçılığı değil de vicdanlarını birazcık körükleyebilse… Zaten var olan Suriyeli düşmanlığı üzerinden duyar kasmak tam da gazetecilik etiği! *** Madde madde yaptığım tespitlerin ardından haberin öyküsünü de sizinle paylaşayım. 4 Mart günü değer verdiğim bir insan tarafından arandım. 42 haftalık Suriyeli bir kadının doğum sancısı başladığı halde parasız muayene edilmediğini, hastane önünde kalakaldıklarını söyledi. Yanıma iki arkadaşımı alarak hemen hastaneye gittim. Hastane önünde çektiği ağrı yüzünden belli olan bir anne ve eşini gördüm. Linç kampanyasında ön plana çekildiği gibi Suriyeli bir aileyi değil, çaresiz iki insanı gördüm. Yani olaya “Suriyeli bunlar, kahrolsunlar, ölsünler, gitsinler, bitsinler, bana ne, ya da bize ne vb.” penceresinden bakmadım. Neden sağlık hizmeti alamadıklarını, yaşadıkları mağduriyete neyin yol açtığını sordum. Mohammed Haj Rabee, 9 yıl önce Türkiye’ye geldiklerini ve 2019 yılının 9. ayında cumhurbaşkanlığı kararıyla Türk vatandaşlığı aldıklarını ancak kimliklerinin aradan yıllar geçmesine rağmen aktif hale getirilmediğini anlattı. Bugün Türk kimlikleri aktif hale getirilmediği için ve artık Göç İdaresi tarafından verilen kimliklerinin de aktif olmadığı için bir çıkmaza düştüklerini ve sağlık hizmetlerinde para talep edildiğini aktardı. Yani yazıda bahsedildiği gibi Türk vatandaşı oldular da ücret ödememek için devleti kötülüyorlar gibi bir safsatanın gerçeklikle bir bağı yok. Bir aile arafta bırakıldı. Ne mülteciler ne de Türk vatandaşı… Yani yazıda bahsedildiği gibi “bizim gibi” değiller. Türk vatandaşlarından alınan muayene ücreti onlardan tahsil edilmiş olsaydı 20 Ocak 2022’de yine şehrimizdeki bir hastaneden “Turistin Sağlığı Hastalarından Elde Edilen Gelirler” başlığı adı altında tahsilatlar yapılmazdı. Bu aile Türk vatandaşıysa turist statüsünde tahsilat yapılamaz, mülteciyse Göçmen kimlikleri aktif olur ve ücretsiz sağlık hizmetinden faydalanır. Burada ikisi de yok. Savaştan kaçıp geldikleri ülkede turist muamelesi görmüşler. Aileden önce 200 TL civarında bir para istediler.  Aileye yardımcı olmak adına ödemeyi kartla yapmak istedim. Kartla ödeme yapılamayacağını ifade edince para çekmek için dışarı çıktım. Döndüğümde ücreti 55 liraya çektiklerini ve ailenin de bu ücreti ödeyebildiğini öğrendim. Haberi yazmak için ofise döndüm ve 42. haftalık bir hamile kadının acılar içinde bekletilmesini eleştirerek “Sen nasıl bir hastanesin?” başlığını attım. 55 lira yüzünden bir annenin sancılar içinde bırakılmasınaydı tepkim? Eğer senin benim gibi Türk vatandaşıysalar ellerinde Türk kimlikleri olmalı, değillerse göçmen kimliği olmalı… Kimliksiz bırakılan bir insana “Neden çalışıp para kazanmıyorsun?” diye tepki gösterip kayıt dışı istihdama özendirmeyeceğiz herhalde ya da neden dilencilik yapmadıklarını sorgulamayacağımızı ümit ediyorum. *** Haber yayınlandıktan sonra söz konusu hastaneden ismini paylaşmayacağım bir doktor aradı. Anne Hakları gereği ücret alınamayacağını ve yardımcı olmak adına bizi bilgilendirmek istediğini söyledi. Görüşmeden memnuniyet duyacağımı ve konu hakkında aileyi de bilgilendireceğimi söyledim. 8 Mart’ta aileyle bağlantı kurdum. Yaptığım görüşmeyi anlatıp, doktorla irtibatlandırabileceğimi söyledim. Çocuğun doğduğunu ve doğum belgesi alamaya gideceklerini öğrendim. Sonrasında bana 2 bin 756 TL borç çıkarıldığına dair dönüş yapıldı.  9 Mart’ta ismini paylaşmak istemediğim beni arayan doktoru geri aradım, açmadı. Dönüş yaptığında da ben farklı bir haber takibinde olduğum için açamadım. Ofise döndüğümde masamda İl Sağlık Müdürlüğünün cevap hakkı vardı. Metni inceledim. “Hastadan herhangi bir ücret alınmamıştır, gerçek dışı bilgiler” vb. şeyler yazıyordu. Bu sefer aileden ödeme yaptıklarına dair dekontları istedim. Hem hastanenin cevabının hem de ailenin beyanlarının ve belgelerinin yer aldığı bir haber daha yaptım. Bu kez de ödeme yapıldığı halde ödeme yapılamadığına dair açıklama yapıldığından “Suriyeli bir aileye yaşatılan mağduriyet yok sayıldı” diye bir haber yaptım. Bugün 2 bin 756 TL ödenemediği için bir bebek kimliksiz kaldı. Üstelik İl Sağlık Müdürlüğü alınan ücretleri yok sayıyor, talep edilen ücreti de yok sayıyor. Özel hastaneye gitmediğini ifade eden bir aileyi, “Özel hastaneye gitmişler, paraları var” şeklinde lanse etmeye çalışıyor. *** Sırf Suriyeliler diye yaşanılan bu olayı destekleyenler desteklesin, linç edenler hız kesmeden devam etsin… Benim vicdanımda da, insanlığımda da bir ailenin yaşaması gereken senaryo bu değil. Yazımı Ümmetimizin büyük bir bölümünün unuttuğunu ve bir önce hatırlaması gerektiğini düşündüğüm bir vasiyetle sonlandırıyorum. Veda Hutbesi Resûl-i Ekrem Hz. Muhammed: “Sözümü iyi dinleyin ve belleyin. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir.”

2 yıl önce

Türkiye, Dolmabahçe'deki zirvede kolaylaştırıcı diplomasi yürüterek, Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakerelerin ilerlemesinin önünü açtı

Dolmabahçe'deki masada yer almayan Türkiye, "kolaylaştırıcı diplomasi"yle Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakerelerin ilerlemesine önemli katkı sağladı. Her iki tarafın da "yapıcı tarafsızlığına" güvendiği Ankara üç maddede özetlenebilecek bir yol izledi. Rusya ve Ukrayna arasında Dolmabahçe'deki teknik müzakerelerde sağlanan ilerlemenin ardından liderlerin görüşmesi için kapı aralandı. Her iki heyetin temsilcileri Rusya Devlet Başkanı Putin ile Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski arasında bir zirve toplantısı gerçekleşmesinin prensipte mümkün olduğu mesajı vermeleri üzerine gözler gelecek adımlara çevrildi. ADIM ADIM LİDERLER ZİRVESİNE Dolmabahçe'deki masada yer almayan Türkiye, "kolaylaştırıcı diplomasi"yle Rusya ve Ukrayna arasındaki müzakerelerin ilerlemesine önemli katkı sağladı. Yeni Şafak'ın haberine göre, Her iki tarafın da "yapıcı tarafsızlığına" güvendiği Ankara, üç maddede özetlenebilecek bir yol izledi. YÜZ YÜZE GÖRÜŞME Rusya ve Ukrayna arasındaki görüşmelerde masaya gelen 6 konu olduğu biliniyor. Türkiye, tarafların bazı maddelerde birbirlerine yaklaştığını görünce hızlıca devreye girerek yüz yüze görüşmelerin yeniden başlamasını teşvik etti. ÖNCELİKLİ KONULAR Tarafların henüz uzlaşmadığı ama öncelik verdiği talepler vardı. Rusya, Ukrayna'nın tarafsızlığından yani NATO'ya girmemesinden ve nükleer silah üretmemesinden emin olmak istiyordu. Ukrayna ise güvenlik garantileri istiyordu. Türkiye kolaylaştırıcı diplomasiyle ağırlıklı olarak bu konuların masaya gelmesini sağladı. Kırım ve Donbas gibi "zorlu" konular ise masaya gelmedi ve liderlere bırakıldı. Bu da liderler zirvesi ihtimalini güçlendirdi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da liderler masasına taşınması istenen sürecin yol haritasını, "iki ülke dışişleri bakanlarının bir araya gelerek ortak anlayışa son şeklini vermeleri ardından iki ülke Cumhurbaşkanlarının bir araya gelmeleri" olarak duyurdu. Önümüzdeki süreçte tarafların yaklaşımları alınarak arabuluculuk için mekik diplomasisinin startı verilecek. Bu doğrultuda Çavuşoğlu'nun Rus ve Ukraynalı muhataplarıyla yapacağı görüşmelerde yol haritasının şekillenmesi bekleniyor. PUTİN İÇİN ONURLU ÇIKIŞ BEKLENTİSİ Zelenski'nin olumlu karşıladığı liderler görüşmesi önerisi karşısında Putin, teknik müzakerelerden sonuç alınmasını şart koşmuştu. Dolmabahçe'de bir güven anlaşması zemini hazırlanmasının ardından liderler görüşmesi için gözler Putin'de. Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Liderler Zirvesi sonrası Putin'e "onurlu çıkış" önermiş ve barış masasını kuran olarak anılması mesajını vermişti. İKİ HAFTALIK SÜREÇ KRİTİK Ankara, önümüzdeki sürece ilişkin ihtiyatlı iyimserliğini koruyor. Diplomatik kaynaklara göre, henüz liderler masasının kurulup kurulamayacağı belirsizliğini korusa da böyle bir ihtimalin doğmuş olmasını dahi önemli bir ileri adım. Bu konuda nihai kararı ise tarafların vereceğine işaret ediliyor. Bu doğrultuda teknik görüşmelerin devam etmesi için konulan 2 haftalık süre, barış ve ateşkesin tesisinde kritik önemde olacak.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 15 16