03 Mayıs Cuma 2024
3 yıl önce

İngiliz Başbakan Johnson'ın Biden'ı tebrik mesajında dikkat çeken 'Trump' detayı

The Guardian: Britanya Başbakanı Johnson'ın Biden-Harris ikilisini kutladığı paylaşım, Trump'a yönelik tebrik mesajının üzerine yazılmış

3 yıl önce

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: "Ateşkeste Ermenistan Başbakanının imzası var mı, var. O, ülkeyi bağlar. Ateşkesi yine bozarlarsa bedelini öderler"

Dışişleri Mevlüt Çavuşoğlu Azerbaycan’da önemli açıklamalarda bulundu. Karabağ'da kurulacak olan 'Ateşkesi İzleme Gücü' hakkında konuşan Çavuşoğlu detayları paylaştı

3 yıl önce

Almanya'da Başbakanlık binasına araçla saldırı girişimi

Almanya'nın başkenti Berlin'de Başbakan Merkel'in başbakanlıkta bakanlar kurulu toplantısı sırasında bir kişi arabayla başbakanlık binasına dalmak istedi. Otomobil demir parmaklıkları geçemedi

3 yıl önce

Eski Başbakan Tansu Çiller 28 Şubat sürecini anlattı: Millet ne yaptı? Bizleri tasfiye etti ve AK Parti iktidarına şans verdi

DARBELERİ TAZELİĞİNİ KORUYOR Türk siyasi tarihinde "postmodern darbe" olarak bilinen, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ın istifasını getiren, bin yıl süreceği iddia edilen ve "demokrasiye balans ayarı yapıldı" şeklinde lanse edilen 28 Şubat'ın üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen toplumsal, siyasal ve hukuksal alanda oluşturduğu darbeler hala zihinlerde tazeliğini koruyor. Yeni Şafak’a 28 Şubat'a giden süreci değerlendiren dönemin Başbakan Yardımcısı Çiller, 1995'in sonlarına doğru ekonomik sıkıntıların, terörün tırmandığını hatırlatarak, "kartel" olarak nitelendirdiği medya ile Gümrük Birliği'nden rahatsız olan iş dünyasının kendisine karşı bir klik oluşturduğunu söyledi. REFAH PARTİSİNİN GELMESİ İSTENMİYORDU Çiller, bütün bunların yanında Refah Partisinin İstanbul dahil birçok belediyeyi almış olmasından bir rahatsızlık oluştuğunu vurgulayarak, şunları anlattı: "Refah Partisinin gelmesi istenmiyordu. Bunun için adeta bir strateji oluşturuldu. Dendi ki, 'Anavatan ile Doğru Yol bir koalisyon kursun, hangisi daha yüksek oy alırsa başbakan o partiden olsun ki Refah Partisi ile koalisyon olmasın. Bu Türkiye'nin lehinedir ve bizim desteklediğimiz budur.' Bunun üzerine çalışıldı. Bütün baskılar bizim Anavatan Partisi ile koalisyon kurmamız içindi. Darbelerin, merkez sağı nasıl böldüğünü görmüştüm. Bu nedenle Anavatan Partisi ile koalisyon kurmak ve sağı birleştirmek istiyordum. Daha fazla milletvekilimiz olmasına rağmen feragat ettik ve başbakanlığı Anavatan Partisi'ne verdik ve bir azınlık hükümeti kurduk. Ancak tavanda yapılan birleşmenin, taban ve teşkilatlar tarafında da kabul edilmesi gerekiyordu. Ancak tabanda iki parti arasında bütünleşme sağlanamadı. İki sağ partiyi birleştirmek istesem de yapılmasının zor olduğu çok açıktı. Anayol Hükümetini kurmanın önemli bir misyon olduğunu düşündüğüm için milletimin önünde, 'Refah Partisi ile hükümet kurmayacağım.' demiştim ve çok da samimiydim. Ancak işlemeyince, Refah Partisi ile bir koalisyon kurduk." BİZE 'ASKER AYAKTA' MESAJI İLETİLDİ Tansu Çiller, Refah Partisi ile koalisyon kurulmadan önce çeşitli uyarılar, tehditler geldiğini dile getirerek, "Sayın Cumhurbaşkanı Demirel tarafından bana ve Sayın Erbakan'a 'Asker ayakta' şeklinde mesajlar iletilmeye başlandı. Hatta bu tehditler öyle boyutlara geldi ki evlatlarım, ailem hedefteydi. 'Ne yapacaksanız bana yapın, ipim cebimde' dedim." şeklinde konuştu. DEMİREL İLE KONUŞMASINI ANLATTI Refah Partili bir belediye başkanı tarafından düzenlenen Kudüs Gecesi'nin ardından Refahyol Hükümetince o başkanın derhal görevden alındığını, gecede laiklik karşıtı konuşma yapan İran Büyükelçisinin ve İstanbul Başkonsolosunun sınır dışı edildiğini hatırlatan Çiller, buna rağmen Refahyol Hükümeti'nin laiklik karşıtı eylemleri desteklediği algısının yayıldığını kaydetti. Bu algı üzerine kendisi de darbelerden büyük zarar gören dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gittiğini vurgulayan Çiller, şöyle konuştu: ASKERLER BİZİ SEVER DEDİ "Demirel'in bize destek olacağını düşündüm ve kendisine, "Bu hükümetin laiklik karşıtı hangi eylemini görüyorsunuz?' diye sordum. Tam biz bu konuyu görüşürken Sincan'dan tanklar geçti. Sayın Demirel'e, 'Sincan'dan tanklar geçiyor, eğer bu hükümete bir uyarı ise bunun yasal bir dayanağı yoktur ve bir işlem yapılmak zorundadır. Bunun için de Devlet Denetleme Kurulunun (DDK) konuyu araştırması ve yasal süreci başlatması lazım.' dedim. Kendisi ise bana 'Komuta zincirini bir daha bozdurmam. Sen Güreş Paşa'yı bir defa aldın, komuta zinciri bozuldu, senin aklında ne olduğunu biliyorum. Bu komuta zincirini bozdurmak doğru olmaz' dedi. Zira ben komutanları almaktan bahsediyordum. Bunun üzerine Sayın Erbakan'a gittim. Kendisi çok kibar ve zarif bir insandı. Millete hizmeti öncelikli hedef olarak almıştı. Her geldiğinde darbe oluyordu ve milleti mağdur etmek istemiyordu. Askerle uzlaşmak istiyordu. Kendisine, 'Bunu teftişe götürelim, yasal bir dayanağı yok' dedim. O ise bana, 'Bunu abartmadan geçirelim, askerler bizi severler, ülkeye de iyi hizmetlerimiz oluyor. Bu hizmetler sekteye uğramasın." diye cevap verdi. Biz bu işi geçiştirdik ama geçiştirmeyle kapanacak bir konu değildi. Asker, ülkenin ve benim göz bebeğimdir ancak bazı şeylere de 'dur' demek gerekir." ERBAKAN İKTİDAR OLMAYACAK Çiller, o dönemde kurulan Batı Çalışma Grubu'na değinerek, "Bu fişlenme bilgisi bize gelince ilk olarak Sayın Erbakan ile görüştük sonra konuyu Sayın Demirel'e ilettik. Bunun bir darbenin hazırlığı olduğunu belirterek, araştırılmasını ve konunun DDK tarafından ele alınmasını, gerekirse ondan sonra Genelkurmaya gönderilmesini dile getirdim. Sayın Demirel, 'Asker zaten ayakta' dedi. Sayın Erbakan da bir uzlaşma arıyordu. Ama buna rağmen Sayın Demirel, konuyu hemen Genelkurmay'a gönderdi. 28 Şubat sürecine bakıldığında abartılar varsa bile zamanın ruhuna bu senaryo yazıldı. Yani Sayın Erbakan, iktidar olmayacak, olursa da bir şekilde durdurmak gerekecek." diye konuştu. BİZİ KİM İSTİYOR? Tansu Çiller, Necmettin Erbakan'ın istifasının ardından hükümeti kurma görevinin kendisine değil de Mesut Yılmaz'a verilmesini o dönemde bir "Çankaya darbesi' olarak nitelendirdiğini anımsatarak, şunları söyledi: "Bu durum, 'bizi üzmedi' desem doğru olmaz. Mesut Yılmaz'a görev verilince bize geldi ve 'Ben başbakan olmayabilirim, sen olabilirsin' dedi. 'Kim istiyor bizim koalisyonumuzu?' diye sorduğumda, omuzlarını gösterdi yani apoletliler demek istedi. Kendisine 'Milletin olmadığı bir yerde ben olmam' dedim. Anasol-D hükümeti kuruldu sonunda. Bizim koyduğumuz adla, 'Derleme Toplama Partisi' ile mecliste milletin iradesi ile oluşmuş çoğunluk azınlık haline getirildi, azınlık bir güç tarafından çoğunluk haline getirildi. Bir hükümet, hükümet edemez hale getiriliyor bu aslında darbenin tanımlarından bir tanesi. Bunu eğer kelepçe ile yaparsanız bu darbenin ta kendisi. Eğer bunu korku imparatorluğu, şantaj ve baskı ile kanırta kanırta yaparsanız, bunun adı da darbedir. Milletin şuurunda ipe yürüyen bir Başbakanın son bakışı vardır. O bakış aslında yakın dönem siyasetin ve siyasetçinin şuurunda saplanmış bir hançerdir. O korku refleksi vatandaşta da vardır. 'Darbe geliyor, askerin dipçiği geliyor' algısı. Bu korku mecliste ve millette çok yaygın bir biçimde vardı. Milletvekilleri, 'Refahyol'dan ayrılmazsak aynı şeyler bizim de başımıza gelecek' korkusunu çok ciddi biçimde hissetmişti." AK PARTİ DARBELERİ BİTİRDİ Çiller, tankların Sincan'da yürümesinin ardından Necmettin Erbakan ile aralarında geçen konuşmayı şöyle aktardı: "Sayın Erbakan'a tavsiyem, "Biz, Genelkurmay Başkanı'nı ve kuvvet komutanlarını derhal görevden almalıyız' şeklinde oldu. O da, 'Cumhurbaşkanı bunu imzalamaz' dedi. Ben de 'İmzalamasın ama tarih önünde bunu yapalım. Millete bunu anlatalım.' dedim. Sayın Erbakan, Meclis'ten seçim de çıkmayacağını belirterek, 'Bizi kapatırlar' dedi. Oysa zaten süreç başlamıştı. Ekonomi iyi gidiyordu yaklaşık yüzde 8 büyüme elde etmiştik, o yüzden Erbakan, 'Sen başbakan ol ben istifa edeyim' dedi. Oysa Refahyol Hükümeti devam etseydi bu bir hizmet kervanı olacaktı. Refah Partisi ile uyum içinde çalışıyorduk. En muhafazakar kesimden en büyük demokratik açılımlar çıkıyordu. Bu ne kadar büyük bir uzlaşmayı, ayrışmadan bütünleşmeyi getirecekti. Bütün bunları Türkiye bir darbe ile kaçırmıştır." Tansu Çiller, 28 Şubat'ın bir koalisyon olduğunu, bu koalisyonun, medya, STK, iş dünyası, siyaset ve askeri ayağının bulunduğunu ve Amerika'nın, PKK'nın kurucusu terörist elebaşı Abdullah Öcalan'ı Bülent Ecevit'e teslim etmesiyle dış ayağının da görüldüğünü dile getirdi. 28 Şubat sürecinin ardından ülkenin ekonomik anlamda ağır bedeller ödediğine vurgu yapan Çiller, "28 Şubat'ın ardından batan bankalar, Türkiye'yi büyük krize soktu. Bu krizin maliyeti 291 milyar dolar. Bunları, gençlerimiz darbelerin maliyetini anlasın diye anlatıyorum. Bugün gençliğin en önemli sorunu işsizlik. Bu 291 milyar dolar ile gençlerimizin işsizlik sorununu çok büyük ölçüde çözebilirdik. Mağdur edenler ve mağdur olanlar hepimiz aynı platformda buluşup, demokrasinin evrensel değerleri üzerinde anlaşabilirsek, ülkemizi sadece muasır medeniyetler seviyesine çıkaramayız aynı zamanda bu ülkeyi büyük bir aşamadan geçiririz. Nihayet millet ne yaptı? Bizleri tasfiye etti ve AK Parti iktidarına şans verdi ve onlar da darbeleri bitirdiler. Vesayet dönemini bitirdiler. Şimdi bize düşen yine demokrasinin yüksek platformunda birleşmek burada, herkese yer var. Darbeleri, vesayet dönemini bitirdik ama henüz birleşmedik, topyekun birleşmeyi yine burada yapabiliriz. Çünkü hepimiz için tek bir Türkiye var." değerlendirmesinde bulundu.

3 yıl önce

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan istifa etti

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 20 Haziran'daki parlamento seçimlerinin yapılması için istifa ettiğini duyurdu. Paşinyan, haziranda gerçekleşecek seçimlere kadar başbakan vekili olarak görevine devam edeceğini söyledi. ERMENİSTAN'DA SİYASİ ÇALKANTI Geçen sene Dağlık Karabağ'da meydana gelen çatışmalar sonucunda Azerbaycan'a toprak konusunda ödün veren Paşinyan, büyük kalabalıklar tarafından protesto edilmişti. Altı hafta kadar süren son çatışmalarda Azerbaycan Dağlık Karabağ etrafındaki topraklarını geri almış ve anlaşmadan hemen önce Şuşa şehrini de ele geçirmişti. Birçok Ermeni uzman, Paşinyan ve hükûmetinin süreci çok kötü yürüttüğünü savunmuştu. Ermenistan ordusu 25 Şubat gününde Paşinyan'a istifa çağrısı yapan iki bildiri yayımlamıştı. Paşinyan, çağrının bir "darbe girişimi" olduğunu söylemiş ve destekçilerini sokağa çağırmıştı. Paşinyan, "girişimden" sorumlu tuttuğu Genelkurmay Başkanı Gasparyan ve üst düzey komutanları görevden almış ancak Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan bunu reddetmişti. Daha sonra Paşinyan bir kez daha Genelkurmay Başkanı Gasparyan'ı görevden aldığını açıklamıştı. Hükûmet, görevden alma kararının yürürlüğe girdiğini duyurmuştu. Ermenistan, Azerbaycan'la Dağlık Karabağ çatışmalarını sona erdiren ateşkesi imzaladıktan 5 ay sonra sıkı yönetimi bu hafta kaldırmıştı. Ermenistan yasaları sıkı yönetim süresince başbakanın görevden alınmasını önlüyor. Paşinyan, 28 Mart'ta nisan ayı içinde istifa edeceğini duyurmuştı.

2 yıl önce

Avusturya zulmün yanında yer aldı: Başbakanlık binasına İsrail bayrağı çekildi

Fotoğrafta Avusturya federal başbakanlık binasının tepesinde Avrupa Birliği, Avusturya başbakanlık ve İsrail bayrakları olduğu görülüyor. TÜRKİYE'DEN TEPKİ Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Sebastian Kurz'a sert tepki göstererek "Aklın, vicdanın, insanlığın sustuğu nokta" mesajını paylaştı. NE OLMUŞTU? Pazartesi itibariyle 7 yılın en yüksek seviyesine çıkan gerilimde 119 Filistinli, 6 İsrailli ve bir Hindistan vatandaşı hayatını kaybetti.

2 yıl önce

Kanada Başbakanı'na 'İsrail'e silah satışını durdurun' çağrısı

Yeni Demokrat Parti konuyla ilgili olarak halka açık başlattığı imza kampanyasında, Başbakan Justin Trudeau'ya "yasa dışı işgal sona erene kadar İsrail'e silah satışını durdur" çağrısında bulundu. Partinin resmi internet sitesinde başlatılan kampanyanın açıklama metninde, "Kanadalılar, Gazze'de ve işgal altındaki Doğu Kudüs'te, Filistinlilerin zorla evlerinden çıkarılması nedeniyle haftalardır artan gerginliğin ardından, El Aksa Camii'ne İsrail polisinin baskınları ve Şeyh Cerrah'taki şiddet olaylarının artmasından derinden rahatsızlar." denildi. Sivillerin hayatlarının korunması gerektiğine işaret edilen açıklamada, her türlü şiddet, şiddete teşvik ve provokasyonun kınanması gerektiği kaydedildi. Açıklamada, şu görüşler dile getirildi: "Tırmanma olduğunda, nihai bedeli ödeyenler veya korku içinde yaşayanlar her zaman sivillerdir. Daha fazla can kaybını önlemek için acilen gerginliğin azaltılması gerekir. Hem Filistinliler hem de İsrailliler güvenli ve emniyet içinde yaşama hakkına sahiptir. Kanada ayrıca gerginliğin azaltılması ve adil ve barışçıl bir çözüm için daha güçlü bir rol oynamalıdır. Geçmişte Suudi Arabistan, Libya, Türkiye ve Sudan gibi ülkelere silah satmayı durduran Kanada için şimdi de yasa dışı işgal bitene kadar İsrail'e silah satışını durdurma zamanıdır." Açıklamanın sonunda Kanada'nın, Filistinliler ve İsrailliler için adil ve sürdürülebilir çözüm oluşturulmasına yardımcı olmak için aktif bir rol oynaması gerektiğine dikkat çekildi. Yeni Demokrat Parti (NDP), 338 sandalyeli Kanada Federal Parlamentosunda 24 milletvekilliği ile 4. büyük parti durumunda bulunuyor.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Merkel ile Brüksel'de bir araya geldi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, NATO Zirvesi kapsamında Almanya Başbakanı Merkel ile görüşmesi başladı. Ayrıntılar geliyor…

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 15 16