03 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

Haiti'de suikast sonrası yeni başbakan belli oldu

Haiti'de Devlet Başkanı Jovenel Moise'nin 7 Temmuz'da başkent Port-au-Prince'de bulunan özel rezidansında uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetmesinin ardından ülke siyasetinde görevler yeniden düzenleniyor. Ülkede geçici olarak başbakanlık görevini üstlenen Claude Joseph'in istifa etmesinin ardından, yerine Moise'nin öldürülmeden birkaç gün önce başbakan olarak atadığı Ariel Henry göreve geçti. Henry'nin görevi devralmasının ardından ülkede yeni bir hükümet kuruldu. Henry, başkent Port-au-Prince'de düzenlenen bir törenle yeni hükümet üyelerinin isimlerini açıkladı. başbakanlıktan istifa eden Claude Joseph, dışişleri bakanlığı görevini üstlendi. Törende Moise için 1 dakika saygı duruşunda bulunuldu ve suikast lanetlendi.

2 yıl önce

Tunus’ta darbeciler Başbakan’ı darp etmiş

Tunus’ta görevinden azledilen Başbakan Hişam el Meşişi’nin, 25 Temmuz’daki darbe girişiminden hemen önce istifa etmesi için darbedildiği iddia edildi. İngiltere merkezli yayın yapan Middle East Eye (MEE) tarafından yayımlanan David Hearst ve Faisal Edroos imzalı habere göre, Meşişi’ye yakın bir kaynak Cumhurbaşkanı Kays Said’in Başbakan’ı azletme ve meclisin tüm yetkilerini dondurma kararından önce Kartaca Sarayı’nda yaşananlar hakkında konuştu. Haber kaynağının aktardığı bilgilere göre 47 yaşındaki Meşişi, görevinden ayrılması için fiziksel şiddete maruz kaldı ve bunun neticesinde yüzünde darp izleri oluştu. YÜZÜNDEN YARALANDI Darbe girişiminden sonra Meşişi’nin kameralar veya kamuoyu karşısına çıkmamasının arkasındaki nedenin de başındaki ve yüzündeki darp izleri olduğu belirtildi. Söz konusu kaynak, Başbakan Meşişi’ye saldırı planında Saray’ın koruma görevlileri değil ordunun yer aldığını aktarırken, Başbakan’ın istifaya zorlandığını, kabul etmeyince darbedilmeye başlandığını iddia etti. MISIR’DAN DANIŞMAN Ayrıca MEE’nin elde ettiği bilgilere göre, darbe girişiminden önce Cumhurbaşkanı Said’in yanında operasyonun gerçekleştirilme şekli hakkında danışmanlık yapan Mısırlı güvenlik yetkilileri de bulunuyordu. Haber sitesi, Mısırlı yetkililerin Meşişi olayında nasıl bir rol oynadıklarının ise netleşmediğini kaydetti. SİSİ’DEN TAM DESTEK Darbe girişimine ilişkin, “Sisi, Said’e ihtiyacı olan tüm desteği vermeyi teklif etti ve o da kabul etti” bilgisini paylaşan bir kaynak, Tunus’a gönderilen Mısırlı askeri ve güvenlik yetkililerinin BAE’nin de facto lideri Muhammed bin Zayed’in verdiği destekle gönderildiğini de belirtti. TUTUKLAMA PLANI MEE, 2 ay önce yayınladığı Tunus’ta darbe planlarını ifşa eden haberinde, darbecilerin devletin 2 ve 3 numaralı isimleri Meclis Başkanı Raşid Gannuşi ve Başbakan Hişam el-Meşişi’yi tutuklamayı planladığını ortaya koymuştu. 25 Temmuz’da darbeciler planlarının ifşa olması nedeniyle 2 ismi de tutuklayamadı. Tasfiye devam ediyor Tunus’da darbeci Cumhurbaşkanı Kays Said’in tasfiye operasyonu devam ediyor. Darbeci Said’in, Tunus Devlet Televizyonu Genel Müdürü Lesad Dahiş’i görevden aldığı açıklandı. Cumhurbaşkanı Said’in darbe girişimini meşrulaştırmak için sözde “yolsuzluk” iddialarına bel bağladığı görülüyor. Ulusal Rüşvet ve Yolsuzluğu Tespit Komitesi’nce bir rapor yayımlandığını kaydeden Said, ülkedeki 460 kişinin devletin parasını yağmaladığını ve yağmalanan miktarın 13,5 milyar Tunus dinar ( yaklaşık 4.8 milyar dolar) olduğunu ifade etti. Said önceki gün de pekçok üst düzey ismi görevden almıştı. Darbe girişimiyle Said, kendisini başsavcı ilan ederek yargı alanına da müdahale etmişti. ABD’li senatör: Suud ve BAE’nin rolü araştırılsın ABD’li senatör Chris Murphy, ABD Başkanı Joe Biden yönetimine, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Tunus’ta patlak veren siyasi kargaşada rol oynayıp oynamadığını “ivedilikle belirleme” çağrısında bulundu. Senatör Murphy, ABD Başkanı Biden’ı Tunus’ta “anayasal darbe” olarak tanımlanan olayda Suudi Arabistan ve BAE’nin muhtemel rolünü araştırmaya çağırdı. Twitter hesabında konuya ilişkin paylaşımda bulunan Murphy, “Suudi Arabistan ve BAE, Tunus krizinde nasıl bir rol oynuyor? Biden yönetimi bu sorunun cevabını ivedilikle aramalı” dedi.

2 yıl önce

Avustralya Başbakanı Scott Morrison, ülkesinin Afganistan'da bulunmasının boşuna olmadığını söyledi

Başbakan Morrison, ABC News Breakfast programına Taliban'ın Afganistan'da kontrolü ele geçirmesiyle ilgili açıklamada bulundu. Bölgedeki gelişmeleri müttefikleriyle yakından takip ettiklerini ve Avustralya'nın Afganistan'daki 20 yıllık varlığının boşa gitmediğini kaydeden Morrison, "Üniformamızla hayatını kaybeden hiçbir Avustralyalı asla boş yere ölmedi." ifadesini kullandı. Avustralya'nın Afganistan'da özgürlük için bulunduğunu aktaran Morrison, "Özgürlük her zaman buna değer, onun için savaşmak, sonuç ne olursa olsun. Ama daha da önemlisi, oraya gitmemizin nedeni Usame Bin Ladin'in izini sürmek ve El Kaide'nin Afganistan dışında bir operasyon üssü olmasını engellemekti." şeklinde konuştu. Avustralya için çalışan Afganların tahliye çalışmalarını sündürdüklerini ancak operasyonun güvenliği açısından detay veremeyeceğini dile getiren Morrison "Bunun için istikrarlı, hızlı ve dikkatli şekilde çalışıyoruz ve bu çok önemli görevde ilerlemeye devam edeceğiz." dedi. Afganistan'daki büyükelçiliğini mayısta kapatan Avustralya, 11 Temmuz'da ülkedeki askerlerini tamamen geri çektiğini duyurmuştu. Avustralya, nisandan bu yana kendileri için çalışan 430 Afgan'ı aileleriyle tahliye etmişti. Avustralya, Afganistan'daki Taliban ve terörist gruplara karşı ABD ve NATO liderliğindeki operasyonların bir parçası olarak, son 20 yılda bölgeye 39 bin asker konuşlandırmıştı. Bu, ülkeye milyarlarca dolara mal olmuş ve 41 Avustralya askerinin ölümüyle sonuçlanmıştı. TALİBAN'IN ÜLKEYE HAKİM OLMA SÜRECİ ABD ile Taliban arasında Şubat 2020'de varılan barış anlaşması çerçevesinde bu yıl uluslararası güçlerin Afganistan'dan geri çekilme süreci başladı. Anlaşma yabancı güçlere saldırılmamasını öngörürken Taliban'ın Afgan güvenlik güçlerine yönelik eylemlerine dair bir hüküm getirmedi. Afgan hükümetiyle Doha'daki müzakereleri devam ettiren Taliban, eş zamanlı şekilde hazirandan bu yana şiddetli saldırılarla Afganistan'da birçok ilçeyi, son bir ayda da vilayet merkezlerini hızla ele geçirdi. Başkent Kabil çevresini kuşatan Taliban, kenar mahallelere girmeye başlarken hükümete yönetimi ve başkenti barışçıl şekilde devir çağrıları yaptı. Cumhurbaşkanı Eşref Gani'nin ülkeyi terk etmesi ve hükümet güçlerinin başkentten ayrılmasıyla Taliban kenti tümüyle kontrolüne almaya başladı.

2 yıl önce

Almanya Başbakanı Merkel: Taliban ile müzakere etmeye çalışmalıyız

Merkel ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, başkent Moskova'da görüşmelerinin ardından basın toplantısı düzenledi. Afganistan’daki duruma değinen Merkel, "Taliban’ın ülkeyi kontrol altına alması üzücüdür. Ancak bu bir gerçek." dedi. Merkel, "Taliban, ülkede istediğimizden daha fazla destek aldı. Ancak Taliban ile müzakere etmeye çalışmalıyız. Hayatı tehlikede olanlara da ülkeyi terk etme konusunda yardımcı olmalıyız." diye konuştu. Rusya’dan Taliban ile görüşmelerinde, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Afganistan’a insani yardım ile ilgili konuları ele alınmasını talep ettiklerini dile getiren Merkel, ABD ve NATO askeri güçlerinin 20 yıl önce Afganistan’a girdiğini anımsattı. Merkel, "Afgan halkının geleceği konusundaki pozisyonu ile ilgili hedeflerimize ulaşamadık. Bunun açık açık söylüyorum." ifadelerini kullandı. "DONBAS MESELESİNİN ÇÖZÜM SÜRECİNDE DURGUNLUK VAR" Ukrayna’nın doğusundaki Donbas meselesine de değinen Merkel, bu meselenin çözüm sürecinde "durgunluğun" yaşandığını belirtti. Söz konusu meseleye ilişkin Normandiya Formatı kapsamında (Ukrayna, Rusya, Almanya ve Fransa) çalışmaların yoğunlaştırılması yönünde adımlar attıklarını dile getiren Merkel, "Ukrayna halkının barış içinde yaşaması için bu sorunda ilerlemelerin kaydedilmesi amacıyla girişimlerde bulunacağız." dedi. Merkel, Donbas meselesine ilişkin Minsk Anlaşmalarının uygulanması gerektiğini vurguladı. Kırım’ın Rusya tarafından yasa dışı ilhak edildiğine dikkati çeken Merkel, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklediklerini vurguladı. "YABANCI PARALI SAVAŞÇILARIN LİBYA'DAN ÇIKARILMASI GEREKİYOR" Merkel, Libya meselesi ile ilgili geçen yıl Almanya’nın başkenti Berlin’de Libya Konferansı’nın düzenlendiğini anımsatarak, şunları kaydetti: "Libya Konferansı’nın sonuçlarının uygulanması, yabancı paralı savaşçıların Libya’dan çıkarılması ve Libyalılara ülkenin geleceği ile ilgili planlarını serbest şekilde hayata geçirmesine izin verilmesi gerekiyor." Rusya’da muhalif Aleksey Navalnıy’nın daha önce tutuklandığını hatırlatan Merkel, bu durumun "karamsar" ve "kabul edilmez" olduğunu söyledi. Merkel, Putin ile görüşmede Navalnıy’nın serbest bırakılması talebinde bulunduğunu aktardı. Putin ile iklim değişikliği sorununu da ele aldıklarını dile getiren Merkel, bu konuda birlikte mücadele edilmesi gerektiğini belirtti.

2 yıl önce

CHP heyeti Erbil'de IKBY Başbakanı Barzani ile görüştü

Erbil’de bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı başkanlığındaki CHP heyet önce KDP Başkanı Mesud Barzani, ardından IIKBY Başbakanı Mesrur Barzani ile bir araya geldi. IKBY Başbakanlığı'ndan CHP heyetinin Barzani ile görüşmesine ilişkin açıklama yapıldı. Türkiye ve IKBY arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine yönelik konuların ele alındığı belirtilen açıklamada, "CHP Başkan Yardımcısı, Partisinin Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun selamlarını IKBY Başbakanı'na iletip, böylesi yüksek bir heyetle ilk defa IKBY'ye gelmekten de memnuniyetlerini dile getirdi" ifadesi yer aldı. Açıklamada, CHP Genel Başkan Yardımcısı Salıcı'nın, ziyaret amaçlarının Türkiye ve IKBY arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi ve CHP'nin ortak öneme sahip konulardaki görüşünü ifade etmek olduğunu söylediği aktarıldı. IKBY Başbakanı Barzani'nin, Türkiye'nin önemli bir komşu ve bölgesel bir ülke olduğunu belirttiği kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Barzani, Türkiye ile sürekli iyi ilişkiler geliştirmeyi arzuladığını kaydetti." CHP heyeti, eski IKBY Başkanı ve Kürdistan KDP lideri Mesut Barzani ile de bir araya geldi.

2 yıl önce

Avustralya Başbakanı Morrison, erken seçime gitmeyeceğini belirtti

ABD'nin başkenti Washington'da, Avustralya SBS News'e konuşan Başbakan Morrison, erken seçim çağrısı yapma olasılığının olmadığını belirterek, seçimlerin planladığı gibi Mayıs 2022'de yapılacağını söyledi. Avustralya'da yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı çift doz aşı vurduranların oranı tahminen aralık ayında yüzde 80'lere ulaştığında ülkedeki yasakların kaldırılacak olması dolayısıyla Morrison'un bunu bir avantaj kabul ederek erken seçime gideceği yönünde yorumlar yapılmaya başladı. Bunun bir avantaj olup olmadığı yönündeki soruya cevap veren Morrison, "Hayır, neden olsun? Olacağını asla söylemedim." ifadelerini kullandı. Hükümetinin gündeminde seçim olmadan çalışmalarına devam ettiğini vurgulayan Morrison, "Önümüzdeki yıl seçim var. Bu yıl böyle bir seçimi (erken seçimi) gerektirecek hiçbir şey olmadı. Yapacak işlerim var." dedi. Ülkede son birkaç aydır yapılan anketlerde, iktidardaki Liberal-Ulusal Parti koalisyon hükümetinin oy oranı yüzde 47, ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin oy oranı ise yüzde 53 olarak görülüyor. Seçmenlerin, Kovid-19 aşılarının yurt dışından temini, ülkeye dağıtımı ve vatandaşlara vurulmasındaki aksaklıklar nedeniyle Morrison hükümetine tepkili olması anket sonuçlarına yansımış durumda. Avustralya sınırlarının açılmasının yanı sıra ülkedeki Kovid-19 yasaklarının kalkmasını, çift doz aşı oranlarının yüzde 80'lere çıkmasına bağlayan koalisyon hükümetinin, bu sebeple oy kaybettiği söyleniyor. Anketlerde partisinin önde olmasını değerlendiren ve henüz yorum yapmanın çok erken olduğunu dile getiren İşçi Partisi lideri Anthony Albanese, "Anketler iner ve çıkar. Bir süredir öndeyiz, önde olmayı tabii ki tercih ederiz. Ama önemli olan, elbette ki oylama gününde çıkan sonuçlardır." şeklinde konuştu. Avustralya'da 3 yılda bir tekrarlanan federal seçimlerin, yasalara göre 21 Mayıs 2022'den önceki bir tarihte yapılması gerekiyor. 18 Mayıs 2019'da seçimlerden zaferle çıkan Liberal-Ulusal Parti koalisyonu 77 milletvekiliyle tek başına iktidara gelirken, İşçi Partisi 68, Yeşiller, United Australia, Katter's Australia ve Centre Alliance partileri 1'er milletvekili çıkartmıştı.

2 yıl önce

Perinçek’te Akşener’e: Kendisi ancak 23 Nisan'da başbakan olur

Ne olmuştu? İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Cumhurbaşkanlığına aday değilim, başbakanlığa adayım" açıklamasında bulunmuştu.

2 yıl önce

Avusturya Başbakanı Kurz: Arka bahçemizi süper güç Türkiye'ye kaptırmayalım

Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanı Slovenya'nın ev sahipliğinde 6 Ekim'de Brdo kentinde düzenlenen AB-Batı Balkanlar Zirvesi'nde genişleme meselesi yeniden masaya geldi. Bazı AB liderleri, dış politikanın Avrupa'dan başlaması, Balkanlar'a öncelik verilmesi gerektiğini dile getirdi. "ARKA BAHÇEMİZ BATI BALKANLAR" Türkiye karşıtlığı konusunda birçok skandal açıklamaya imza atan Avusturya Başbakanı Kurz, bu kez AB-Batı Balkanlar zirvesinde farklı bir yol izledi. Letonya Başbakanı Krisjanis Karins'in "Burası bizim arka bahçemiz" görüşünü paylaşan Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, şunları söyledi; "AB bu bölgeye gerçek bir perspektif sunmazsa, Çin, Rusya ya da Türkiye gibi diğer süper güçlerin orada daha büyük bir rol oynayacağının farkında olmalıyız. Bölge coğrafi olarak Avrupa'ya aittir ve bir Avrupa perspektifine ihtiyaç duymaktadır." 6 BALKAN ÜYEYE HATIRLATMA 6 Batı Balkan ülkesi Arnavutluk, Bosna Hersek, Sırbistan, Karadağ, Kosova ve Kuzey Makedonya'ya 18 yıl önce verdikleri üyelik sözünü tekrarlayan AB üyesi 27 ülkenin liderleri, yargı reformundan ekonomiye kadar birçok alanda kriterleri yerine getirmeleri halinde söz konusu ülkelerin dünyanın en büyük ticaret bloğunda bir yeri olacağı konusunda anlaştılar.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 15 16