05 Mayıs Pazar 2024
1 yıl önce

Devlet Bahçeli'den CHP'ye başörtüsü tepkisi: Baştan aşağı sahtekarlık

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısında konuştu. Bahçeli'nin konuşmalarından satır başları şu şekilde; Kabuk bağlamış yaraları deşerek siyaset üretilmez. Türkiye barış ve huzurun saygı ve sevginin gıpta edildiği ülkedir. Tam tersini iddia eden Kılıçdaroğlu ve ortakları müfteri ordusudur. Namertliğin izini süreceğine mertliğin kulvarına gir de adamlıkla anıl. Sanki duvara konuşuyoruz, aynı tas aynı hamam. KILIÇDAROĞLU'NUN BAŞÖRÜTÜSÜ ÇIKIŞI Türkiye’de başörtüsü sorunu bitmiştir. Kılıçdaroğlu’nun hedefi, hevesi başkadır. CHP’nin verdiği kanun teklifi samimiyetsiz tutarsız ve baştan savmadır. Şayet samimilerse, buyursunlar gündemdeki anayasa teklifine destek versinler. Dürüstseniz gereğini yapın, işte er meydanı, iste tutarlılığınızı göstermenin fırsatı. "CAMİ DE CEMEVİ DE BİZİMDİR" Alevi islam inancına sahip kardeşlerimizin haklı talepleri vardır. Bu talepler karşılanmalı ve geniş bir uzlaşma zemini oluşturulmalıdır. Cami ne kadar bizimse Cemevi de o kadar bizimdir. Hz. Ali diyordu ki gönülleriniz bir olmadıkça sayıca fazla olmanızın önemi yoktur. Bizim derdimiz gönüller yıkmak değil bir olmaktır. Alevi kardeşlerimizin hayatında tartışılmaz bir yer etmiş olan cemevi gerçeği siyasi kaygılardan uzak cami-cemevi karşıtlığına dönüştürülmeden kabul edilmelidir. Cami de cemevi de bizimdir, hepimiz Müslümanız. Kerbela ortak sızımız, Hz. Ali manevi büyüğümüz. Cemevi hayatımızın vazgeçilmez gerçeğidir. Bizim gönlümüzde herkese yer vardır. Kardeşlik ruhumuz sarsılırsa bunun geri dönüşü mümkün değildir. Türk milleti yapay ayrımlara fırsat vermeyecektir. Alevilik siyasi istismar aracı olmaktan çıkarılmalı. Siyasallaştırma çabalarına itibar edilmemeli. Çözüm imkanları bütüncül bir şekilde ele alınmalıdır. Bize düşen yapıcı bir tutum almaktır. Kimin nerede ve nasıl ibadet edeceğinin yazılı bir kuralı yoktur. Cemevlerinin ibadethane olarak görülmesine saygı duymalıyız. Sayın Cumhurbaşkanımızın iyileştirici açıklamalarını destekliyoruz. Bizim geçmişten bugüne söylediklerimiz bunlardır. Yürekleri volkan gibi patlayanın ellerinde çiçekler açamaz. Yüce dinimizi karalamak için fırsat kollayanların ne soyu soydur, ne huyu huydur. AVRUPA'DA ENERJİ KRİZİ Artık enerji ihtiyacını güvenceye alma stratejisinin önümüzdeki dönemde dış politikaların ana parametresi olacağı anlaşılmaktadır. Ülkemizin Libya ile imzaladığı hidrokarbon anlaşması tarihi niteliktedir. Batılı ülkeleri rahatsız etmiştir. Zillet ittifakı kuru gürültü yapsa da ülkemiz enerji jeopolitiğinde kilit bir aktördür. Nükleer savaş ihtimalinin konuşuluyor olması bile fecaattır. Bu işin şakası yoktur. Türkiye'nin Putin'e teslim olduğunu öne süren İP Başkanı bu işlerden anlamaz. Dış politikayı bilmez. Zillet ittifakı ancak dünya tersine dönerse karışık ve kirli emellerinde muvaffak olurlar. Türkiye barışın, huzurun, silahların susması tarafıdır. KILIÇDAROĞLU'NUN ABD ZİYARETİ Kılıçdaroğlu'nun apar topar ABD'ye gitmesi, talihsizlik, densizlik, pervasızlıktır. Kılıçdaroğlu ABD'ye bel bağlama, seni 1 dolara ele verir. Herkes biliyor ki adaylık için icazet almaya gitti. Ülkemizin parlamenter sisteme dönmesi söz konusu değildir. Henüz Cumhurbaşkanı adayı bulamamış zihniyete Türkiye teslim edilemez.

1 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu: Başörtüsü yasağını kaldıran bu kardeşinizdir

Başörtüsüne kanuni güvence teklifi çıkışı ile gündemden düşmeyen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yine çok konuşulacak sözlerin altına imzasını attı… ‘Helalleşme’ başlığı altında başörtüsüne yasal teminat çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, Kanal 58’de Sacit Ak tarafından sunulan programda başörtüsü yasağının kendisi tarafından kaldırıldığını ileri sürdü. AK Parti iktidarının başörtülü gençlerin okullara alınmadığı zamanlarda sessizliğini koruduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, dönemin Yükseköğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Yusuf Ziya Özcan ile arasında geçen diyaloğu paylaştı. Kılıçdaroğlu’nun anlatımına göre Özcan, Kılıçdaroğlu’nun “Niye kız öğrencileri almıyorsunuz?” demesi üzerine, öğrencileri okula alma kararı verdi. Öte yandan Kılıçdaroğlu, bu olayın Abdullah Gül tarafından da bilindiğini ileri sürdü. “Gücü elinde tutanın her zaman haksızlık yapma olasılığı vardır” Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin açıklamalarında şu ifadeleri kaydetti: “Gücü elinde tutan irade, bir başkasına zarar vermişse o zararını görmesi, bilmesi ve gerekirse artık helalleşelim demesi lazım. Gücü elinde tutanın her zaman haksızlık yapma olasılığı vardır. Bundan çıkmamız lazım. Ben Roboski örneğini verdim. Tamam, ölenleri geri getiremeyiz ama o ailelere ‘Ya biz bir yanlışlık yaptık kusura bakmayın’ benim dediğim bu. Öleni geri getiremezsiniz. Bu böyle olmaz. Benim söylediğim helalleşme o. “Başörtüsü yasağını biz kaldırdık diyorlar ama hikaye” Başörtüsü dolayısıyla, gittim bu ailelerle de konuştum. Birisi anlatırken ağladı, öğretmen bir kardeşimizdi. Nasıl haksızlık yapıldığını, nasıl müfettişlerin görevlendirildiğini, nelerin yapıldığını anlattı. Bunu yapan kim? Devlet. O dönemin siyasi otoritesinin aldığı karar. Devletin şunu demesi lazım iktidar sahipleri, ‘Bir hata yaptık, gel sana görevini tekrar iade edeceğim’ demesi lazım. İade edeceğim demiyor yasağı kaldırdım diyor. Buna benzer çok uygulama var. Şunu da söyleyeyim başörtüsü yasağını biz kaldırdık diyorlar ama hikaye. Yasağı kaldıran bu kardeşinizdir. “Sayın Abdullah Gül de iyi bilir…” Üniversitelerde. Yusuf Ziya Özcan o dönem YÖK Başkanıydı. Ben de yeni genel başkan olmuştum. Üniversiteler kız öğrenci alınmıyor. Bunlar da hükümetti, sesleri bile çıkmıyordu. Yusuf Ziya Özcan’a dedim ki ‘Niye bu kız öğrencileri almıyorsunuz?’. ‘Siz karşısınız’ dedi. ‘Hayır, biz karşı değiliz’ dedim. ‘O zaman ben yarın sabah alıyorum’ dedi. Alın, niye almıyorsunuz. Alındı. Bunu Sayın Abdullah Gül’de gayet yakından bilir bu telefon görüşmesini. “Propaganda aracı olarak hiç kullanmadım” Bunu hiç propaganda aracı olarak hiç kullanmadım. Başörtüsünü zihnimde kaldırmaya ne zaman karar vermiştim? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayıyken Okmeydanı mitinginde son cümlelerim, ‘Başörtüsü yasağını da kaldıracağım’ diye. O mitingde söylediğim son cümledir bu. Kadın istediği gibi giyinir ama kadına neden başörtüsü giydin diye sormayacak, diğerine de siyasetçinin ne işi var burada? Diyorlar ki Anayasayı değiştirelim, aileyi koruyacakmışız. Peki, Amerika’daydım. Sen aileden söz ettiğin değil mi aileyi konuşacaksın. Bostan’dan New York’a geldim. 35 katlı gökdelenin önünde…”

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan CHP'ye 'başörtüsü' tepkisi: Hadi bakalım bu seçimde kaç tane başörtülü milletvekili adayı çıkaracaksın?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gelişmiş ülkelerin dışarıya verdikleri imajın tersine, kadına yönelik cinayet, şiddet, ayrımcılık gibi konularda halen ciddi sorunlar yaşadıklarını biliyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadın ve Demokrasi Derneğince (KADEM) "Kültürel Kodlar ve Kadın" ana temasıyla Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen, Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde katılımcıları selamlarken zirvenin tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni etti. Önceki toplantının Kovid-19 salgını dolayısıyla dijital ortamda gerçekleştirildiğini hatırlatan Erdoğan, zirvelerin her birinin ufuk açıcı tartışmalarla yürütülmüş olmasından memnuniyet duyduğunu anlattı. Kadının adalet kavramıyla bir araya geldiğinde geçmişten bugüne ve geleceğe konuşulacak çok konu, yapılacak çok tartışma çıktığının bir gerçek olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Kültürel kodların, farklı toplumlarda ve farklı coğrafyalarda, farklı tezahürlerle şekillendirildiği kadın algısı, üzerinde etraflıca durulmayı hak eden bir çeşitlilik gösteriyor. Dünyadaki kadın hareketlerinin dilini ve pratiğini şekillendiren en önemli unsurlardan birinin de bu kültürel kod farklılıkları olduğunu müşahede ediyoruz. İletişim imkanlarının küresel düzeyde yönlendirmeye açık bir şekilde genişlemesiyle ortaya çıkan tekdüzelik, çeşitli kültürlerdeki kadın algısının gerisindeki zenginliği ortadan kaldırmıştır. Batı medeniyetinin baskın karakteri en çok da kadına bakışta ve onun hayattaki konumuyla ilgili kabullerde ortaya çıkmıştır." "Dünyanın her yerinde kadının aynı rolü oynaması isteniyor" Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın her yerindeki toplumlara aynı kadın modeli dayatıldığını, kadından aynı siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik rolü benimsemesi ve oynamasının istendiğini vurguladı. Ülkelerin pek çoğunda nüfusun kırsaldan şehirlere yığılması, kitlelerin aynı iletişim kanallarından beslenerek hayat biçimlerini ve hayallerini şekillendirmesinin de bu dayatmayı beslediğine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: "Öyle ki bunun dışındaki her türlü kültürel davranış, bir anda kendini küresel bir linçe tabi tutulurken burada görebilmektedir. Sosyal medya mecralarının ülkelerin siyasi tercihlerini yönlendirmedeki etkilerinden çok daha fazlası kadın konusu başta olmak üzere sosyal ve kültürel alanlarda yaşanmaktadır. Artık bu mesele sadece bilim insanlarının, sivil toplum kuruluşlarının ilgi alanı olmaktan çıkıp, insanlığın topyekun gündem başlığı haline gelmesi gereken bir seviyeye ulaşmıştır. Gelişmiş ülkelerin dışarıya verdikleri imajın tersine, kadına yönelik cinayet, şiddet, ayrımcılık gibi konularda halen ciddi sorunlar yaşadıklarını biliyoruz. Biz elbette ülkemizde tek bir kadının bile sırf cinsiyeti yüzünden şiddete uğramasını, hele hele hayatını kaybetmesini asla kabul edemeyiz. Aynı şekilde ülkemizi sanki kadına yönelik şiddetin ve cinayetin dört bir yanda kol gezdiği bir yer gibi sunanların aslında kendi içlerindeki çürümeyi gözlerden kaçırmaya çalışmasını da kabul edemeyiz. Kadınların mağduriyetine yol açan çarpık kabuller dünyanın her yerinde olduğu gibi gelişmiş ülkelerde de ne yazık ki sürüyor. Şayet bu sorgulamayı gelişmiş ülkelerde yaşanan sorunlar dahil her türlü bağnazlığın üzerine çıkartarak yapamazsak arzu ettiğimiz vicdani, adil, sürdürülebilir toplumsal iklime ulaşamayız."

1 yıl önce

Başörtüsü için anayasa teklifi! AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yazıcı duyurdu! Referandum olacak mı?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, başörtüsü için anayasa teklifiyle ilgili soruları yanıtladı. Yazıcı'nın açıklamalarından derlenenler: Henüz netleşmedi ama önümüzdeki hafta Meclis'e gelebilir. Muhalefet destek verirse refaranduma gerek kalmaz. Seçimler 18 Haziran 2023'te yapılacak.

1 yıl önce

Meral Akşener’in başdanışmanı Aytun Çıray’ın başörtüsü düşmanlığı yaptığı görüntüleri ortaya çıktı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın emriyle geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Suriye ve Irak’ın kuzeyinde yuvalanan terör örgütlerine karşı başlattığı Pençe-Kılıç Hava Harekatı’ndan üstü kapalı rahatsızlığını ifade eden İYİ Partili Altun Çıray’ın başörtüsü düşmanlığı yaptığı görüntüleri ortaya çıktı. https://twitter.com/bugunguncel/status/1595445405189345281?s=46&t=oEGKmGgfKK5P8Lor_dUNJw Başörtüsü yasağının laiklik hassasiyeti olduğuna vurgu yapan İP’li Çıray, kamu kurumları, TBMM Genel Kurulu, ilk ve orta öğretim okullarında yasaklanması gerektiğini ifade ediyor. 'DEVLET KURUMLARI, TBMM VE OKULLARDA YASAKLAYACAĞIZ' Çıray’ın İslam ve özgürlük düşmanlığı ifadeleri şöyle: “Bizim buradan sonraki laiklikle ilgili hassasiyetimiz şurada başlıyor. Birincisi kamu erkinin kullandığı her yerde başörtüsü yasağı devam eder devlet kurumlarında. Devlet erkini kullanan herkes bu yasağa uymak zorundadır. Devlet yönetiminde bulunan herkes bu yasağa uymak zorundadır. Devletin kılık kıyafet yönetmeliği vardır buna uyar. İkincisi TBMM Genel Kurulu bu vazgeçilmez şartlardan. Üçüncüsü ilk ve orta öğretimde başörtüsü yasağı olmaya devam eder. Çünkü ilk ve orta öğretim çocukların kendini tanımlama, yetişme, öğrenme, özgürce seçme dönemlerini kapsar. Pedagojik olarak hiç bir simge onlara verilemez. Bu başlangıçta onların seçme hakkını kullanmadan kafalarının kısıtlanması demektir.” GENEL BAŞKANI AKŞENER DE BAŞÖRTÜSÜ DÜŞMANLIĞI YAPMIŞTI İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in de başörtüsü özgürlüğü düşmanlığı içeren sözleri gündem olmuştu. Akşener, İçişleri Bakanı olduğu dönemde 28 Şubat kararlarını övmüş ve şu ifadeleri kullanmıştı: “Ben imza attım MGK kararlarına orada katılanlardan birisi olarak. Uygulanması gerektiğine gönülden inanıyorum. Ben uygulayacağım. MGK kararları uygulanacak. Kıyafet Yasası kuralları uygulanacak.”

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Herkesi başörtüsü teklifini desteklemeye çağırıyoruz

Türkiye'de son dönemde başörtüsünün yasal ve Anayasal güvence altına alınması gündeme geldi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başörtüsüne yönelik kanun teklifi vererek bu konunun yasal güvence altına alınması gerektiğini açıkladı. Bunun ardından yasal teklifin yeterli olmayacağını belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konunun anayasal güvence altına alınması gerektiğini belirterek talimat verdi. Cumhur İttifakı paydaşlarının üzerinde çalıştığı Anayasa teklifi tamamlandı. Hazırlanan Anayasa değişiklik teklifi, TBMM'ye sunuldu. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki kabine toplantısının ardından millete seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu konuya değindi. Demokrasiyi savunan herkesi başörtüsü anayasa değişiklik teklifini desteklemeye çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullanarak açıklamalarda bulundu: Siyaseti halka dayanarak yapmak yerine küresel vesayet araçların ülkemizdeki temsilciliğine sığınarak yürütmeye kalkmak 1 asırlık Cumhuriyet tecrübesinden nasiplenmemiş demektir. Geçtiğimiz günlerde Meclis'e sunulan başörtüsü özgürlüğünü teminat altına almayı, aile kurumunu güçlendirmeyi amaçlayan anayasa değişikliği teklifi ülkemizin sorunlarını milli irade ile çözme kararlılığın son örneğidir. Herkesi bu teklifi desteklemeye çağırıyoruz. Demokrasiyi savunan herkesi başörtüsü anayasa değişiklik teklifini desteklemeye çağırıyoruz. Türkiye Yüzyılı'na girerken üzerinde önemle durmamız gereken husus milli meselelerde mutlaka birlik, beraberlik, dayanışma içinde hareket etmeyi başarabilmemizdir. Bu ülkenin hiçbir vatandaşının başka vatanı, devleti yoktur, başkalarını bilmeyiz. Yıkıcı değil, yapıcı rekabetle Türkiye Yüzyılı'nda rol alacağımıza yürekten inanıyorum. Sel felaketinin yaşandığı Antalya'da devletimiz tüm kurumları ile çalışmalarını sürdürüyor. Son kabine toplantımızın ertesi günü turizmcilerimizle biraraya gelerek ülkemize yaptıkları katkıları için teşekkür ettik. Aralık ayının ilk gününde MGK toplantımızı gerçekleştirdik. Şanlıurfa'da sokaklarından meydana kadar her yerde milletimizle coşkulu ve samimi şekilde kucaklaştık, hasret giderdik. TİSK Genel Kurulu'nda işverenlerimizle dünden bugüne ve yarına ülkemiz ekonomisini değerlendirdik. Cuma günü TRT World toplantısında dünyada olup bitenlerle ilgili görüşlerimizi katılımcılarla paylaştık. Aynı gün Bulgaristan Cumhurbaşkanı ile gerek ikili gerekse heyetlerarası görüşmelerimizi yaptık. Cumartesi günü Samsun'daydık. Bizleri muhabbetle bağrımıza vatandaşlarımızla bir araya gelerek toplu açılışlarımızı yaptık. Bu sabah İstanbul'da katıldığımız Türkiye İnovasyon Haftası vesilesiyle ülkemizin üreten, düşünen, tasarlayan gücünü bir kez daha görme imkanını bulduk. Ülkemize ve milletimize hizmetle dolu iki haftayı geride bıraktık. Bu hafta da yurt içi ve yurt dışında planladığımız çok sayıda programla ülkemize eser kazandırmayı, milletimize hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Covid 19 salgını sebebiyle milli mücadelenin sembolü, pekçok hadisenin 100. yılını coşkuyla değerlendirememiştik. Milli mücadele adımlarının her biri geçmişten geleceğe bir muhabesebe vesilesidir. Cumhuriyetimizin 100. yılını yaşamak lafla, şarkıyla, şiirle olmaz. Bizim için istiklalimize, istikbalimize yakışır eser ve hizmetlerle milletimizin karşısına çıkmak demektir. Dünyanın siyasi ve ekonomik olarak tarihi dönüşüm içine girdiği dönemde Türkiye Yüzyılı vizyonu çok daha hayati önem kazanmıştır. Kendi içimizde mutlaka hayata geçirmemiz gereken hususlar bulunuyor. Cumhuriyetimizin ilk yüzyılında vaktimizi ve enerjimizi boşa tüketen tartışmaları artık geride bırakmalıyız. Sürekli aynı şeyleri yaparak farklı sonuçları ummak sağlıklı zihnin hayata ve siyasete bakış tarzı olamaz. Yönetim sistemi tartışmalarından, büyük projelere yaklaşıma kadar sağlıksız bakış açısının örneklerini görmek bizi üzüyor. Yakın tarihte olup bitenlere dair kişisel görüşlerimiz ne olursa olsun hep birlikte ortak geleceğimize odaklanmalı, vaktimizi ve enerjimizi bu doğrultuda seferber etmeliyiz. Tarihimizi bir kavga, ayrışma, öfke alanı olmaktan çıkartıp, Türkiye Yüzyılı'na heyecanla, kararlılıkla bakabildiğimiz ölçüde bu millete olan sorumluluğumuzu hakkıyla yerine getirebiliriz. Türkiye Yüzyılı ile evlatlarımızı nesillerin özlemi olan güvenlik ve refah seviyesine çıkarmak istiyoruz. Bu mücadeleyi 85 milyon hep birlikte yürüterek, tüm dost, kardeş, mazlum, insanlıkla elele vererek başarıya ulaştırabileceğimize inanıyorum. Ülkemizin ve milletimizin üzerinde karanlık hesaplar yapan emperyalist yapılara karşı aynı mücadeleyi tek vücut, tek yürek olarak vermek mecburiyetindeyiz. Hala milli iradenin gücü yerine emperyalistlerin inayetine bel bağlamak tarihten ders almamak demektir. Ülkemizle ilgili değerlendirmeleri yaparken küresel krizlerin, fırsatların önümüze çıkardığı fotoğrafı ihmal etmiyoruz. Sağlık ve güvenlik yanında enerjiden gıdaya insanlığın temel ihtiyaçlarını hemen tamamıyla ilgili sorunlar giderek artarken biz Türkiye'yi genel gidişten ayrıştıracak çalışmalara ağırlık verdik. Bu süreçte bizimle ciddi bedeller ödememize yol açan sıkıntılarımız oldu. Bu sorun bir dönem sınırlarımıza dayanan, şehirlerimizi tehdit eden terör saldırılarıydı. Kararlılık ve cesaretle uygulamaya koyduğumuz yeni güvenlik stratejisiyle tehditleri kaynağında yok ederek bu sürenin üstesinden önemli ölçüde geldik. Verdiği ağır kayıplara rağmen saldırılarını yeniden artırmaya çalışan terör örgütlerini bu saldırılarını yeniden arttıran sebepleri biliyoruz. Çirkin hesapları bir kez daha bozacağız. Küresel sorunların tetiklediği bir diğer sorun enflasyon ve hayat pahalılığı. Bu sorunun da iç ve dış sebepleri var. Dış sebeplerin istikrara kavuşmasının biraz vakit alacağı anlaşılıyor. İçeride kimi panikten kimi art niyetten kaynaklanan kurdaki ve maliyetteki artışlarla izah edilemeyen fahiş fiyat artışlarına karşı karşıya kaldığımız bir gerçektir. Ekim ayı işsizlik rakamları istihdamdaki artışın devam ettiğini devam etmektedir. Döviz rezervlerimizin, istihdamın arttığı dönemde daha kolay konularda kendi ayağımıza kurşun sıkamayız. Ülkenize güvenin, sahip çıkın. Ülkenize destek verin. Kısa vadeli endişe ve kazanç kaygılarınızla ülkenizin geleceğine zarar verecek her türlü tasarruftan uzak durun. Elbette herkes alın terinin karşılığı olarak kazanacaktır. Ülkenin ve milletin kaybettiği ortamda bireylerin kazancı gibi gözüken hesaplar aldatmacadan ibarettir. Yıllık enflasyonun birkaç ay içinde yüzde 40'lı rakamlara ineceği ortada iken hala etiketlerin başka hesaplarla belirlenmesi doğru değildir. Asgari ücret, memur ve emekli maaşları başta olmak üzere çalışanların refah seviyelerindeki gerilemeyi telafi etme yönündeki gayretlerimizin enflasyon maskesi arkasına sığınan haramzadeler tarafından akamete uğramasını izleyemeyiz. Bu ülkenin 85 milyon vatandaşının ortak geleceği, menfaati bizim için her bir ferdin kişisel kazanç hırsından önemlidir. Enflasyonu hedeflediğimiz şekilde 2023 sonunda yüzde 20'Rler seviyesine 2024'de tek haneli rakamlara düşürmek için ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Herkes hesabını 2023'de yüzde 20'ler seviyesinde yapsın. Aksi yönde hareket edenlerle biz hükümet olarak yetkimizi, milletimiz iradesini kullanarak gereken cevabı verecektir. Bir kez daha altını çizerek söylüyorum; hiç kimsenin işine, gücüne, alışına, satışına, kazancına, karına karşı değiliz. Karşı olduğumuz, sadece ekonomik kuralların değil akıl ve vicdan sınırlarının dışına taşan niyet ve eylemlerdir. Piyasa denilen insani reflekslerle de çalıştığına inandığım mekanizmanın insanımızın sabrını daha fazla zorlamayacağına inanıyorum. Unutmayın, en pahalı malın olmayan mal, en pahalı hizmetin erişilemeyen hizmet olduğu gerçeği aklımızdan çıkarmadan girişimcilerimize omuz vereceğiz. Yeter ki ülkenin çıkarına, hükümetin programına göz dikenlere fırsat verilmesin. Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda farklı tepkiye yol açan bir kızımızın erken yaşta evliliğiyle öncesi ve sonrasında acılarla ilgili görüşmelerimizi paylaşmak istiyorum. Şu ana kadar arkadaşlar gereken çalışmayı gösterdiler. Bunları görmezden gelen bir muhalefet sözkonusu. Günümüz şartlarında 13 yaşında nişan 14 yaşında evlilik durumunu kabul edebilmemiz asla kabul etmemiz mümkün değildir. Hele hele daha küçük yaşta istismar faciasını kabul etmemiz mümkün değildir. İçişleri Bakanlığımız tarafından yürütülen soruşturmanın ardından konu yargıya intikal etmiştir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız mağdur için avukat temin etmiş, hukuki süreci yakından takip etmiştir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımız iddianamesini hazırlamıştır. Dava ile ilk duruşmanın yakında yapılması bekleniyor. Konu kamuoyunun gündeme gelmiştir. Mesele medyada yer alana kadar bakanlıklarımızın, kurumlarımızın tamamı süreci takip etmiş, her işlemi bihakkın yerine getirmiştir. Geçmişteki ihmal ve eksiklikler soruşturma kapsamında ele alınmıştır. Ülkemizde çocuklara yönelik taciz, tecavüz, reşit yaşa ulaşmadan evlilik gibi hususlarda hassasiyetimizi kimseye sorgulatmayız. Bu konuyla ilgili en önemli hukuki ve fiili reformlar bizim dönemimizde hayata geçirilmiştir. Bay Kemal sen bunlardan anlamazsın, senin böyle hassasiyetin yok.

1 yıl önce

Türkiye Barolar Birliği'nin toplantısında başörtüsü hazımsızlığı

Türkiye Barolar Birliği'nin Çanakkale'de düzenlenen 37'nci Olağan Genel Kurulu'nda, başörtülü divan üyesinin konuşmak yapmak üzere kürsüye çıktığı sırada bazı avukatlar salonu terk etti. Salonu terk eden avukatlara tepki gösteren divan üyesi, 'Sabahtan beri benim sizi büyük bir sabırla ve saygıyla dinlediğim gibi sizleri de beni dinlemeye davet ediyorum. Salonu terk eden meslektaşlarımın bu tutumundan dolayı da esef duyduğumu belirtmek istiyorum.' dedi. https://twitter.com/bugunguncel/status/1605210625440972804?s=46&t=WDFFUerHjsO73XON9SqvWg

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na başörtüsü çağrısı: Samimiysen gel anayasal düzenleme yapalım

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Üsküdar Burhan Felek Salonu'nda düzenlenen “3. Uluslararası İlahiyat Gençlik Buluşması ve İlahiyat Yıldızları Ödül Töreni”nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: Türkiye İlahiyatlar Derneği kuruluşundan bu yana geçen 5 yıllık sürede önemli hizmetlere imza atıyor. Türkiye'de farklı illerde okuyan ilahiyat öğrencileri arasında birliğin tesisi, işbirliğin artırılması yönünde gösterildiği gayretler dolayısıyla derneğimizi tebrik ediyorum. Hep söylediğimiz gibi siyasette de, sivil toplumda, sosyal hayatta zaferin parolası uhuvvettir, vahdettir. Mesele asla sayı değildir. Asıl güç niteliktedir, kalitededir. Asıl etki mücadeleyi örgütlü bir şekilde yürütmekle sağlanır. Bunun için birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır. Bu emri ilahinin bize işaret ettiği yoldan asla ayrılamayız. Vakıf ve derneklerimiz hayırda yarışırken, kesinlikle tefrikaya düşmemeli, mutlaka dayanışma içinde hareket etmelidir. Gençlerimize ufuk ve vizyon kazandıran çalışmalara sahip çıkmak en öncelikli vazifemizdir. Gelecekte de sizlerle beraber ülkemizin tüm gençlerinin yanında olmayı sürdüreceğiz. İlahiyat fakülteleri tarihi, misyonu ve serencamı itibarıyla kesinlikle sıradan yükseköğretim kurumları değildir. İmam hatipler gibi ilahiyatlar da ülkemizin belli dönemlerine ayna tutan müesseselerdir. Modern anlamıyla üniversite bünyesinde açılan ilk ilahiyat fakültesi Ulumu Aliyeyi Diniye şubesidir. Zamanla şubenin ismi ve müfredatı değişmiş, kapatılmadan önce Süleymaniye Medresesi olarak hizmet vermiştir. Tek parti zihniyetinin Türkiye'nin üzerine adeta karabasan gibi çöktüğü dönemin milletin hafızasında çok derin yaralar açtığı hakikattir. Üstad Necip Fazıl tarihimizin bu safhasını Allah ve ahlak demenin yasak olduğu yıllar olarak anlatıyor. İmam hatiplerin mazisi gassal yetiştirmiş okullara dayanıyor. Bu korkunç yıllarda diğer ilmi faaliyetler gibi ilahiyat eğitimi de verilemedi. 'Sadece gassal yetiştireceksin' oradan geliyoruz. Benim imam hatipteki hocam 'Siz ölü yıkamak için mi buraya geldiniz' diyordu. Bizim nereye varacağımızın farkında değildi. Elhamdülillah nereden nereye? İlahiyat fakültesi kapılarındaki zincirlerin kırılması çok partili hayata geçmekle mümkün oldu. Ben kızımı İstanbul'dan Trabzon'a gönderdim. Oradaki imam hatip lisesinin müdürü, 'gönder buraya' dedi. Elhamdülillah bunların hepsi mazi oldu. Şimdi artık hep ileri. Daha sonra vesayet süreçlerinde sıkıntılara maruz kaldık. 28 Şubat zihniyeti imam hatipler ve meslek liseleriyle birlikte ilahiyat fakültelerini hedef almıştır. Dini eğitim veren kurumlara tesettürle girmek mümkün olmamıştır, düşünebiliyor musunuz? 28 Şubat'ın canlı şahitleri o meş'um günlerde yaşanan hukuksuzlukları, adaletsizlikleri ve hak gasplarını çok iyi hatırlıyor. Milletimizin evlatlarına yapılan zulümlerini yakınen biliyoruz. Rabbim bir kez daha bu milleti tek farti faşizmine bırakmasın diyoruz. 1000 yıl sürecek denilen 28 Şubat karanlığına 3 Kasım seçimlerine hamdolsun hep birlikte son verdik. Merkezinde demokrasinin, özgürlüklerin ve adaletin olduğu dönemi başlattık. Türkiye'de sessiz bir devrimi gerçekleştirdik. İkna odalarının kaldırılması, katsayı adaletsizliğine son verilmesine kadar her alanda tarihi nitelikte adımlar attık. Ana muhalefet başörtüsü konusunda samimiyse gelsin anayasal düzenleme yapalım. Teklifimizi Meclis'e sunduk. Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz. Biz bir daha sokulmak istemiyoruz. Çalışmak, üretmek, kendini gerçekleştirmek, ülkemize ve milletimize hizmet etmeyenler için devletimizin bütün imkanlarını seferber ediyoruz. Hepimizin içini acıtan istismar vakası yüzünden hemen içindeki kin ve nefreti kusmaya başlamışlardır. Muhalefet partilerinde ayyuka çıkan istismar karşısında kıllarını bile kıpırdatmadılar. Diyarbakır annelerinin kapısını bir kez olsun çalmadılar. PKK'lı alçakların canice katlettikleri kadın öğretmenlerimiz, bebeklerimizle ilgili çıkıp tek bir eleştiri getirmediler. Tek parti zihniyetinin değişmediğini ve asla değişmeyeceğini 85 milyonla birlikte hep beraber görmüş olduk. Meclise yaptığımız teklifle başörtüsü konusunda anayasal güvenceyi kazandırırken aile müessesini de bu anayasa metnini inşallah koyacağız. Temennimiz, teklifimizin insanımızın beklentilerine uygun şekilde en geniş mutabakatla TBMM'den geçmesidir. Gereken çokluk sağlanamaz, bu süreçte yol kazası yaşanırsa elbette son sözü milletimiz söyleyecektir. İnşallah referanduma gerek kalmadan akıl, vicdan, sorumluluk sahibi milletvekillerimizin desteği ile bu meseleyi kalıcı bir çözüm sağlanacağına inanıyorum.

1 2 3 4 5