28 Nisan Pazar 2024
2 yıl önce

Kılıçdaroğlu’nun ‘dinlenme’ iddiası... Ömer Çelik: Bilgi, belge yok… Tipik bir fitne siyasetidir

İşte AK Parti Sözcüsü Çelik'in açıklamalarından satır başları: Bugün büyük oranda ekonomi ile sunumlara MKYK toplantımızı ayırıyoruz. Kapsamlı bir şekilde MKYK politikalarımızın değerlendirmeleri yapılacak. Diyarbakır annelerinin nöbeti devam ediyor. 33 anne evladına kavuştu. İnşallah hepsinin evladına kavuştuğu günleri görmeyi diliyoruz. 181 TERÖR EYLEMİ ENGELLENDİ Terörle mücadele konusunda bölgemizdeki son gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bazı ülkelerin savunma bütçesi adı altında terör örgütlerine ayrılan payları dikkatli bir şekilde takip ediyoruz. Kamuoyunun duyduğu, duymadığı toplamda 181 terör eylemi engellenmiştir. Bazı devletlerin bazı siyasi projeleri terör örgütleri vasıtasıyla hayata geçirmek için çirkin mücadeleyi sürdürdüğünü görüyoruz.Bölgede siyasi projelere karşı da mücadele veriyoruz. Bölgemizi demir kafeslere sokmaya çalışanlara karşı da güçlü bir iradedir. Petrol bölgelerine yerleşmeye çalışıyorlar. PYD/PKK/YPG terör örgütüne destek verenlerin DEAŞ'la mücadele adı altında hangi petrol bölgelerine yerleşmeye çalıştıklarını görüyoruz. Bu siyasi şebeke faaliyetlerine karşı kurumlarımız gereken değerlendirmeleri yapıyor. PKK da DEAŞ da bölgenin bütün halklarına, herkese düşmandır.   ERMENİSTAN'LA NORMALLEŞME SÜRECİ Cumhurbaşkanımız arşivlerin açılmasını, tarihçilerin çalışma yapmasını istemişti. Ermenistan, bu arşivlerin açılması meselesine yaklaşmadı. İkinci Karabağ savaşıyla işgalin sona ermesinden sonra Cumhurbaşkanımız ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev bir vizyon ortaya koydular. Saldırgan politikalardan vazgeçmesi kaydıyla Ermenistan'ın da dahil olabileceği söylendi. Bu bölge için de fırsattır. Cumhurbaşkanımızın en büyük hassasiyeti Azeri kardeşlerimizin bu normalleşme sürecine olumlu bakmasıdır. Sayın Aliyev olumlu baktğı için bölgedeki tansiyonu düşürmek için Türkiye bu adımları atıyor. Serdar Kılıç özel temsilci olarak atandı. İlk adım belki 2019'da kesilen Türkiye - Erivan charter uçuşları olabilir. Umarız ki Ermenistan işgalci politikalardan vazgeçer. YUNANİSTAN YALAN PROPAGANDASI İLE TÜRKİYE'Yİ SUÇLUYOR Hem Frontex'in ve Yunanistan'ın ortaya koyduğu geri itmeler göçmenleri ölüme itmektir. Silah sıkıyorlar, zıpkınla botları delmeye çalışıyorlar. Birçok ülke Yunanistan'a sessiz kalıyor. Yunanistan'ın saldırgan davranışı göç rotasının değişmesine yol açtı. İnsanlar daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalarak ölüme itilmiş oluyor. Yunanistan yalan propagandası ile Türkiye'yi suçluyor. Bizzat başbakan yapıyor bunları. Bunların hiç bir temeli yok. Göçmenlere yönelik yakalama yapmıyorlar. Sadece geri itmelerle kim varsa o botlarda Yunanistan onları kasten ölüme sürüklüyor. Halen bir tek eleştiri bile ortaya çıkmamıştır Yunanistan'la ilgili. UKRAYNA VE RUSYA ARASINDAKİ GERİLİM Böyle bir şeyin olmaması gerekir. Bölgede istikrarsızlığın kimseye faydası olmayacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımız, arabuluculuk dahil her türlü yardımın bu sorunun çözülmesi için Türkiye tarafından ortaya konulabileceğini söylüyor. 12 Ocak 2022'te NATO ile Rusya konseyi bu durumu değerlendirecek. Karadeniz'in barış ve istikrarı ülkemiz için de önemlidir.  LİBYA'DAKİ SEÇİMLER Yakından takip ediyoruz. Maalesef başkanlık seçimleri ertelendi. Seçimlerin hukuki zemini için yeterli mutabakat sağlanamadı. Nihai aday listesi açıklanamadı. Başkanlık seçimleri için 24 Ocak tarihi öneriliyor. Gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair karar bulunmuyor. Türkiye başından beri adil, muteber seçimlerin yapılmasını destekliyor. Seçimlerle ilgili konuların hukuki süreçte karara bağlanması önemlidir. İnşallah kardeş Libya bu kıskaçtan çıkmanın yolunu bulacaktır. KORONAVİRÜS SALGINI Kovid vakaları ile ilgili hassasiyet artıyor. Omicron ülkemizde de var ve yayılıyor. Turkovac acil kullanım onayı aldı, seri üretime başladı. İlk aşılar Ankara'da depolara ulaştı. Türkiye'nin tam kapasite dünyadaki örmeklerden olumlu anlamında ayrışarak bu süreci yönetmesi, ailelerin sağlığının korunması, eğitimin devamı... Vatandaşlarımızın sağlık çalışanlarından duyduğu memnuniyet üst düzeydedir.  TÜM BÖLGEYE MESAJ Geçen yıl zor bir yıldı. Bu yıl da zorlukların devam ettiği bir yıl oldu. Geçen hafta sayın Cumhurbaşkanımız, Gaziantep'teydi, bugün de açılış gerçekleştirdi. Gaziantep'te aynı anda caminin temel atılışını ve cemevinin açılışını gerçekleştirdi. Sayın Cumhurbaşkanımızın devletimizin başı olarak bu açılışları yapması tüm bölgeye bir mesajdır. Son derece önemli bir mesaj olduğunu değerlendiriyorum. Türkiye'de fay hattı yok, suni sarsıntılar oluşturmaya çalışıyorlar. Toplumsal bağışıklığımızın yüksek olması tüm bu girişimleri altüst ediyor. Bundan sonrasında da buna karşı hep beraber olacağız. İnşallah yeni yıl sağlık ve diğer açılardan hayırlar getirsin diyoruz.  KILIÇDAROĞLU'NUN 'TELEFONLARIMIZ DİNLENİYOR' İDDİASI İlk olarak benim hatırladığım kadarıyla 2018'de benzer cümleler söyledi. Bu sene belediye başkanlarının dinlendiğini söylüyor. 2018'den beri ne ortaya belge koyuyor, ne de savcılığa gidip suç duyurusunda bulunuyor. Bir partinin genel başkanının belli bir sınır içinde konuşması lazım. Kurumlara doğrudan suç teşkil eden yaklaşım atfetmek laubalilik anlamına geliyor. 'Beni dinliyorlar, MYK'yı dinliyorlar' dediğinizde bu tipik bir fitne siyaseti olur. Bu iddiasının arkasına hangi belgeyi koymuş. Çıkacak açıklayacak neye göre söylüyor, bu izlenime nasıl varmış. Bu söylediklerinin zemini yok. 2018'den bu yana iddiamın arkasına şu belgeyi koyuyorum dediğini duyduk mu? Böyle bir şey yok. Bu iyi sonuçlar doğuracak yaklaşım değildir.  CHP İLE HDP'NİN GÖRÜŞMESİ VE MİTHAT SANCAR'IN AÇIKLAMALARI Karşımızdaki ittifakın senaryosu her gün değişiyor. Bu bileşenlerin ne olacağı, adaylarının kim olacağı bizi ilgilendirmiyor. Sayın Kılıçdaroğlu geçenlerde 7 madde yayınladı. Bir sonraki cumhurbaşkanının kendi ittifaklarından olacağını söylüyor ve talimatlar veriyor. CHP'nin seçilmiş hükümetler üzerinde denetleme iktidarı arzusu her zaman vardır. Hayali cumhurbaşkanına talimat vermeye dönüştürdüler. Bu Türkiye'deki vesayet tarihi açısından yeni bir aşamaya tekabül ediyor. Kılıçdaroğlu, 'Bir sonraki aday ben olacağım, seçilirsem şunları yapacağım' da demiyor. CHP-HDP ikilisi açısından baktığımızda şöyle bir tablo var. Bir konuda anlaşıyorlar. Tezkereye karşı çıkıyorlar. Hem CHP hem de HDP karşı çıktı. Burada zeminleri olduğu görülüyor. Sonra Kılıçdaroğlu çıktı 'Kandil'i yıkacağız' dedi. Biz de dedik ki hem tezkereye karşı çıkacaksın hem de Kandil'i yıkacağım diyeceksin. Bu iki yapı nasıl ittifak kuracak. Biri Kandil'i yıkmaktan bahsederken diğeri de Kandil'in meşrulaştırılmasına gayret ediyor. Biz de bu şapkadan nasıl bir cin çıkacak diye bakıyoruz. Bu şapkadan cin çıkmaz, sadece cin çarpması çıkar. MİT bakın kamuoyu çok bilmiyor bunlar. Bu teşkilatın kendi çalışma kuralları var. Türkiye'nin güvenliğini sağlamak için operasyonlar gerçekleştiriyor. Bu teşkilat dünyanın sayılı teşkilatları arasına girdi. Türkiye için mücadele ederken şehit verdiğinde şehitlerini bile gizlice defnediyorlar. MİT'in Türkiye'nin demokrasisine göz dikenlere karşı aynı silahlı kuvvetler gibi nasıl operasyonlar yaptığını biliyoruz. Birisi MİT'e bu faaliyetleri yapamaz diye soruşturma açılmasını istiyorsa terör örgütüne destek vermek gibi bir anlayıştan geldiğini görüyoruz. Yüce Meclis'in vekilleri MİT'in faaliyetlerini tartışabilirler. Bu meşru bir alandır. MİT de demokratik denetimden kaçan bir teşkilat değil. CUMHURBAŞKANI'NIN BELEDİYE BAŞKANLARINA BARINAK ÇAĞRISI Sayın Cumhurbaşkanımız, Asiye kızımızın durumunu yakından takip ediyor. MKYK toplantısından önce son görüntülerini gördüğünü, hocalarla konuştuğunu, görüntüleri gördüğünde üzüldüğünü söyledi. 2002'teki seçimlere giderken o zaman Adana'da hayvansever dostlarımız gelmişlerdi, şu şu düzenlemeleri yaparsanız devrim olur demişlerdi. 2004'ten beri bunları yaptık, devrim niteliğinde çalışmalar yaptık. Her cana hürmet etmek lazım. O canların sağlığının korunmasını hassasiyetle takip ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız da sayın hanımefendi de birer hayvansever. Hayvan besliyorlar. Bir durum var, Asiye kızımızın başına gelenlere kadar, buraya emin olun şikayet yağıyor. Bu bir alan. Bunun düzenlenmesi lazım. İnsanlar tehlike ile karşı karşıya kalıyor. Çocukların ve yaşlıların zarar görmemesini temin etmeye çalışmak ve sokaktaki bu hayvanları sahipsiz bırakmamaya çalışmak. Bu olay bu şekilde devam ederse insanlarımızın canını koruma konusunda zaafa düşeceğiz. Birileri bu talimatları yerine getirirken hayvanlara dönük zalimane bir yaklaşım içine giriyorsa o da suçtur, gereğini yapıyoruz. Bazı çok kötü barınak türü düzenlemeler var. Burada hayvanların yaşaması mümkün değil. Barınak derken onları kastetmiyoruz. Sokak hayvanları sahipsiz değildir. Tamam işte sahipsiz değil. Yarın bir gün hedef olacaklar. Bu konuyu bir bilek güreşi konusu olmaktan çıkarmak lazım. Her türlü görüşe açığız biz. Cumhurbaşkanı bunu söyledikten sonra zalimane görüntüler ortaya çıktı diye yaklaşım doğru değil. Kastedilen şey gerçekten kaliteli, sağlık hizmetlerinin verilebildiği...

2 yıl önce

'MEB'in kapısının kilitlenmesini Kılıçdaroğlu’nun koruması talep etti' diyen Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, belge paylaştı

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun KPSS'deki sözlü mülakatlar hakkında randevu alamadığını söyleyerek Milli Eğitim Bakanlığı'na gitmesini eleştirirken, kapıya zincir kilit takılmasını, Kılıçdaroğlu'nun korumasının talep ettiğini öne sürmüştü. Selvi, "Belgesiz konuşmam" demişti. CHP'den gelen cevapta ise iddianın 'hayal ürünü' olduğu belirtilerek Selvi'den söz konusu belgeyi yayınlamasını istemişti. 'İlgili bölümü yayınlıyorum' Selvi bugünkü yazında, "Dünkü yazımda Kılıçdaroğlu’nun korumasının kapının kilitlenmesini istediğini yazmıştım. Kılıçdaroğlu o belgenin açıklanmasını istedi. Ben de kamu görevlisi olan korumaların sıkıntıya girmemesi için o belgeyi yayınlamadığımı söylemiştim. Ama Kemal Bey’in talebi üzerine ilgili bölümü yayınlıyorum" dedi. "Bu arada CHP Genel Merkezi tarafından yapılan “Hayal mahsulü” açıklamasını ise size havale ediyorum. Hayal mahsulü hangisiymiş peki?" diyen Selvi, şu belgeyi paylaştı: Selvi, yazısının devamında "Ben Kılıçdaroğlu’nun istediği belgeyi açıkladım. Şimdi sıra Kemal Bey’de. Danıştay kararı var demişti, ben de kendisinden Danıştay kararını açıklamasını bekliyorum" ifadelerini kullandı. Öte yandan Selvi, KPSS tartışmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanı Özer ile yaptığı konuşmayı da köşesinde aktardı: 'Bakan hassas' Mülakat konusundaki hassasiyetim nedeniyle Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’le dün tekrar konuştum. KPSS puanıyla mülakat arasındaki ilişkiyi sordum. Milli Eğitim Bakanı önce yöntemi anlattı. “Atama sürecinde öğretmenlerimizin KPSS başarıları ile sözlü mülakattaki başarıları arasındaki uyumu iki ölçüt üzerinden değerlendirdik. Bu ölçütlerden ilkinde, öğretmenlerimizin KPSS’den aldıkları puanlar ile sözlü mülakattan elde ettikleri puanlar arasındaki korelasyonu hesapladık” dedi. Bakan bu konuda hassas olduğu için ayrıntı verdi. “Mülakata gelen tüm adaylarımızı dikkate aldığımızda puanlar arasındaki korelasyonun 0.93 olduğunu belirledik. Korelasyonun en yüksek değerinin 1 olduğunu göz önüne aldığımızda, bu sonuç öğretmenlerimizin KPSS puanları ile mülakat puanları arasında oldukça güçlü bir ilişki olduğunu gösteriyor. İlişkiye dair daha detaylı bir inceleme yapmak için KPSS puanlarını 50-60, 60-70, 70-80, 80-90 ve 90-100 aralıklarına ayırarak bu kategorilerin her birinde korelasyon katsayısını tekrar hesapladık. Sonuçlar, farklı kategorilerde de korelasyon katsayılarının 0.81 ile 0.97 arasında değiştiğini gösterdi” Peki bu ne anlama geliyor? Bu sonuçlar neyi gösteriyor? “Bu sonuçlar da alt puan kategorilerinde de KPSS puanları ile mülakat puanları arasında güçlü ilişkiler olduğunu ortaya koydu. Yaptığımız ikinci incelemede, KPSS puanları az önce ifade ettiğim puan aralıklarındaki öğretmenlerimizin mülakat sonuçlarının da aynı puan aralıkların bulunma oranlarını belirledik. Elde ettiğimiz oranların, yüzde 93.1 ile yüzde 100 arasında değiştiğini gördük. Özetle, yaptığımız her iki incelemenin sonuçları da KPSS puanları ile sözlü mülakat puanları arasında büyük bir uyum olduğunu açıkça gösterdi.” Bu verilerden memnun oldum. Elbette mülakatta elenen gençlerimiz üzüldü. Ben de isterdim öğretmen olmalarını ama burada işin içinde bir kayırma, torpil ve adaletsizlik var mı? Ona baktım. O nedenle Milli Eğitim Bakanı Özer’in açıklamasını ayrıntılı olarak paylaştım. Milli Eğitim Bakanı’nın bu konuda benden daha hassas olduğunu görmek ise sevindirdi.

2 yıl önce

İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’ndan sonra Ankara'da Mansur Yavaş'tan işe alımlarda büyük torpil: Belgeler ortaya çıkardı

Ankara Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Sinan Burhan, “Sayın Mansur Yavaş tarafsız olmadı ehliyet ve liyakate göre hareket etmedi” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önceki gün ‘Milli Eğitim Bakanlığı önüne giderek öğretmen atamalarında adaletsizlik var, torpil var ‘diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanlığı’nı suçlamıştı. YÜKSEK PUANLARI ELEYİP DÜŞÜK PUANLILARI ALDI Bugün konuyla ilgili bir açıklama yapan AK Parti Altındağ Belediye Meclis Üyesi Sinan Burhan, ‘Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş döneminde ASKİ de torpilyapıldığını, sınava 140 kişinin girdiğini ve beş kişi hariç 135 kişinin puanında düşürme ve yükselme yapıldığını ve adaletli davranılmadığını’ ifade etti. Düşük puan olan yaklaşık 40 kişi mülakatı kazanırken yazılı puan da yüksek alan kişiler ise elendi” diyen Sinan Burhan, “Kemal bey adaletsizlik arıyorsanız Ankara Büyükşehir belediyesine bakın” dedi.

2 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Düzce'de kanser hastaları artıyor' iddialarını belgeyle çürüttü: 'Eline aldığı her belgeyi okuyan bir zavallı'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında Düzce ile ilgili dile getirdiği iddiaları, hazırladığı video kliplerle cevaplayan Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, serinin 3'üncü klibini yayınladı. Özlü, son klipte "Doktor" şarkısı ile Kılıçdaroğlu'na göndermede bulundu. "DOKTOR" ŞARKISI İLE GÖNDERME Daha önce Kılıçdaroğlu'nun Düzce'de ki hava kirliliği ve boşanma konuları ile ilgili öne sürdüğü iddiaları "Yalan" ve "Geç Bunları" isimli şarkıların fon müziği ile cevaplayan, ellerinde bulunan resmi verilere ile cevaplayan Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, serinin 3'üncü bölümünde ise "Doktor" isimli şarkıyı fon müziğinde kullandı. Kılıçdaroğlu'nun, Düzcelilerin kanser ve akciğer hastalıklarıyla boğuştuğuna yönelik söylemlerine rakamlarla karşılık verdi. https://twitter.com/dr_faruk_ozlu/status/1487840976500633600?s=21 "KANSER SAYILARI ARTIYOR" DEMİŞTİ... Kılıçdaroğlu'nun, Düzce'deki bir eczacının dile getirdiğini ifade ettiği 'Düzce halkı kanser ve akciğer hastalıklarıyla boğuşuyor' söylemine, Başkan Özlü, "Kemal Bey, size verilen yalan yanlış, derme çatma raporun aksine Düzce'deki kanser hastalarının sayısında artma değil azalma vardır" ifadeleriyle cevap verdi. Kılıçdaroğlu'nun aynı eczacının söylediğini belirttiği 'Gün geçmiyor ki yeni bir kanser vakası duymayayım' sözlerine karşın rakamlarla cevap veren Başkan Özlü, "Düzce adresli kanser olgu sayısı 2015 yılında bin 231 iken, bu sayı 2021 yılında 633 olmuştur. Düzce adresli kanser insidansı 2015 yılında 100 bin'de 341 iken, bu oran 2021 yılında 100 bin'de 158 inmiştir. Özetle, Düzce'deki kanser hastalarının sayısında son 6 yılda yarı yarıya bir azalma vardır" yanıtını verdi. YALANLARA TEPKİ GELDİ CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarının yalan çıkması sosyal medyada tepki çekti. Kürsüde yaptığı açıklamalarla ti'ye alınan Kılıçdaroğlu'nun verdiği bilgileri teyit ettirmeden paylaşması da dikkat çekti.

2 yıl önce

MİT ve emniyetten göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti yapanlara operasyon: 30 adet sahte belge ele geçirildi

Van Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, il genelinde göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti yapan şahıs/şahısların deşifresine ve düzensiz göçmenlerin yakalanmasına yönelik yürütülen çalışmaların devam ettiği belirtildi. Açıklamada, "Yapılan çalışmalar kapsamında; 10 Şubat 2022 tarihinde ilimiz İpekyolu ilçesinde tespit edilen bir otelde MİT ve emniyet müdürlüğümüzce yapılan ortak operasyonda; 30 adet sahte belge (5 pasaport, 24 ikamet izin belgesi, 1 adet uluslararası koruma belgesi) ele geçirilmiş, 3 şüpheli şahıs yakalanarak gözaltına alınmıştır. Yapılan işlemlerin ardından 1 şahıs adli makamlarca tutuklanmıştır" denildi.

2 yıl önce

Kılıçdaroğlu 28 Şubat "mağduru" olduğunu savunmuştu! Meğer belgeler sahteymiş…

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde katıldığı KRT canlı yayınında 28 Şubat "mağduru" olduğunu savunmuş ve CHP “28 Şubat döneminde fişlendim. Dava açtım, karşımda Erdoğan'ın avukatları vardı” demişti. Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamaları tartışma yaratırken, CHP liderinin "fişlenmediğini" ve sahte bir belge üzerinden bu iddiayı ortaya attığını Sözcü yazarı Aytunç Erkin ortaya çıkardı. Aytunç Erkin, "Kılıçdaroğlu için sahte BÇG belgesi" başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı; "Tarih 18 Ağustos 2021… Ankara 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi, 28 Şubat davasında aldıkları müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından onanan aralarında Çevik Bir ile Çetin Doğan'ın da bulunduğu 14 sanık hakkında tutuklama kararı verdi. Komutanlar cezaevine gönderildi. Ancak… Komutanların savunmalarında, 28 Şubat davası sahte 5 No'lu CD üzerinden kurgulandı ve uygulamaya kondu. Bunu da Fetullah'ın yargı, emniyet ve askerleri üzerinden operasyona dönüştürdü! 10 Nisan 2012'den itibaren tutuklamalar başladı. Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas davaları sürecinde “Kozmik Oda Savcısı” olarak Mustafa Bilgili soruşturmayı davaya dönüştürdü. Bilgili, tutuklamalardan 13 ay sonra, 1309 sayfalık iddianamesini hazırladı. Davanın temelinde de “5 No'lu CD” vardı! Hafıza önemli! Anlatalım: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Eylül 2015'te ODTÜ'den bir bilirkişi heyeti görevlendirdi. Heyet, 7 ay boyunca  6 bin 350 sayfadan oluşan dijital dosyaları (5 No'lu CD) inceledi. Mahkemenin görevlendirdiği heyet 5 No'lu CD hakkında şu çarpıcı tespitlerde bulundu: “…CD 5'in adli bilişim açısından CMK/134'e uygun olarak elde edilmemiş olduğu, genel bütünlüğünün şüpheli, içindeki iki dokümanın bütünlüklerinin bozulmuş olduğunun ise sabit olduğu, bu nedenlerle de adli bilişim açısından güvenilir olmadığından delil niteliği bulunmadığı değerlendirilmektedir…” İŞTE ÜRETİLEN BELGE: Bu rapora rağmen mahkeme, 5 No'lu CD'ye 826 kez atıf yaptı ve komutanlara ceza verdi. Şimdi geliyoruz CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun “28 Şubat'ta ben de fişlendim” açıklamasına. 8 NUMARALI KLASÖRÜN 179'UNU SAYFASI Kılıçdaroğlu'nun Batı Çalışma Grubu (BÇG) tarafından hazırlandığı iddia edilen “fişleme” belgesi dava dosyasında var! Savcı Mustafa Bilgili iddianamede söz konusu belgeye atıf yaparken, “fişleme” belgesine davanın 8 numaralı ek klasörünün 179. sayfasından itibaren yer verdi. İki sayfası ana, üç sayfası ek şeklinde. Ana kısım sözde rapor biçimindeyken, eklerinde ise 29 SSK personeliyle ilgili fişleme bilgileri yer alıyor. Söz konusu belgenin kaynağı neydi? Soruşturmayı başlatan Savcı Bilgili'ye CD içinde dosya getiren Tamer Tatar isimli eski askerdi. Tatar, 28 Şubat sürecinde FETÖ iltisakı nedeniyle (O dönem Fethullahçılık) ordudan atıldı. İşte Kılıçdaroğlu'nun fişleme belgeleri de CD'nin içindeki belgelerin arasındaydı. Yani belge, CD'yi getirip FETÖ'cü savcıya veren TSK'dan atılma Tamer Tatar'a göre de vardı. Peki “fişleme” kimin tarafından yapılmış? Yine dava dosyasını incelediğimizde BÇG'nin olmadığını görüyoruz! Devam edelim… 1993 YILINDAN BU YANA HEDEFTE Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) hakkında hazırlanan raporlar şunlar: - 1996 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Kul tarafından hazırlatılan SSK raporu… - Refah-Yol Hükümeti Bakanı Necati Çelik'in göreve getirdiği Ekrem Önal oluru ile SSK Başmüfettişi Mustafa Konuk tarafından hazırlanan 24 Şubat 1997 tarihli rapor… - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Baş Müfettişi İsmet Babür'ün 4 Nisan 1997 tarihli raporu… - Başbakanlık oluru ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan direktifi ile Teftiş Kurulu Başkanı Tuncer Dönmez tarafından Bakanlık Müfettişi Yusuf Aydın'a hazırlattırılan 28 Mayıs 1998 tarihli rapor… - SSK Başmüfettişi Oğuz Tor'un 19 Haziran 2000 tarihli raporu. Peki bu raporlarda ne yazıyor? 1993 yılından itibaren bilgilere yer verilerek özetle: SSK Kartal Devlet Hastanesi İnşaatında yolsuzluk iddiaları gibi arsa ve inşaat ihalelerinde yapıldığı iddia edilen usülsüzlükler… SSK ya personel alımlarında kayırma yapıldığı, personel hakkında “Referans sahiplerinin kimliklerin genel olarak bir eğilimi yansıttığı”… Kemal Kılıçdaroğlu'nun gerçek soyadının “Karabulut” ve annesinin soyadının “Gündüz” olduğu…  İsmen sayılan 22 SSK Personeli hakkında PKK, Dev-Yol, TİKP gibi terör örgütlerine üye oldukları… Örgüt amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduklarına ve yargı kararlarına işaret edilerek bu kapsamda inceleme yapıldığı… Dev-Yol, Dev-Sol üyelerinin SSK ya alındığı, 176 SSK personeli hakkında inceleme yapıldığı… Peki BÇG'nin fişleme yaptığı neden ve nasıl iddia edildi? Şimdi geliyoruz sahteciliğe.. "ÜRETİLMİŞ BELGE"YLE OPERASYON 28 Şubat dava dosyasının 8'inci klasörünün 179-185'inci sayfalarında “Sosyal Sigortalar Kurumu'ndaki Bölücü ve Mezhepçi Kadrolaşma İle Yapılmakta Olan Yolsuzluklar” başlıklı iki sayfalık sözde bir belge var. Bu belge, 1998 yılında hazırlanan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teftiş Kurulu raporundan alıntılarla ve oldukça kısaltılarak dava dosyasına konulmuş! Hani o 5 No'lu CD vardı ya! O CD içinden yer alan “üretilmiş” belge! Bitmedi… 28 Şubat iddianamesinin 571'inci sayfasında yer alan iki sayfalık “Kılıçdaroğlu belgesi” gerekçeli kararda delil olarak kabul edilmemiş. Çünkü… Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından mahkemeye gönderilen yazılarda, arşivde böyle bir belgenin bulunmadığı belirtilmiş, ki bu da 28 Şubat dava dosyasında yer alıyor! SONUÇ: Açın dava dosyasını, bilirkişi raporlarını ve avukatların temyiz dilekçelerini okuyun!" https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/aytunc-erkin/kilicdaroglu-icin-sahte-bcg-belgesi-6983081/

2 yıl önce

Valilik uyardı! Sahte "Karla Mücadele Çalışmaları" belgesine itibar etmeyin

Valiliğin Twitter hesabından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Sosyal medyada dolaşan 'Karla Mücadele Çalışmaları' isimli sözde belge kesinlikle sahte olup, hemşehrilerimizin itibar etmemesi önemle rica olunur. Olumsuz hava koşullarıyla ilgili alınan tüm kararlar Sayın Valimiz @AliYerlikaya ve @TC_istanbul kurumsal hesaplarından yapılmaktadır." https://twitter.com/tc_istanbul/status/1501515762942545926?s=21

2 yıl önce

CHP’nin göçmenler konusundaki ikiyüzlülüğünün belgesi ortaya çıktı: ‘Coğrafi çekinceyi kaldıralım’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nun Suriyeli sığınmacılar konusundaki tutarsız açıklamaları devam ediyor. Bir hafta ‘evlerine göndereceğiz’ dediği Suriyelilere diğer hafta ‘çifte vatandaşlık’ vermekten bahseden Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla CHP’li belediyeler tarafından Suriyeli sığınmacılara erzak yardımları da arttırıldı. Geçtiğimiz günlerde yaptığı grup konuşmasında Türkiye’nin Suriyeliler tarafından işgal edildiğini ima ederek ‘ülke yolgeçen hanına döndü’ ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu gibi partisi CHP’nin de kafası göç politikası konusunda bir hayli karışık. CHP’NİN MÜLTECİ RAPORUNDA TEHLİKELİ TALEP İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün akşam, Göç İdaresi Başkanlığı’nın 9. kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen iftar programında yaptığı konuşmada CHP’nin göç meselesindeki cehaletine dikkat çekerek şu ifadeleri kullanmıştı: “Göçle ilgili konuşuyorsun, daha kendi partinin hazırladığı belgeden haberin yok. CHP’nin 2016 yılında hazırladığı Göç ve Göçmen Sorunlarını İnceleme Komisyonu Mülteci Raporunda ve bu rapora ilişkin bir milletvekilinin açıklamasında iki şey söylüyorlar. Birincisi ‘Göçmenlerin kalıcı olduğu kabul edilmeli’ İkincisi, ‘Türkiye Cenevre Sözleşmesine koyulan coğrafi çekinceyi kaldırsın’ diyorlar. Hatta Özgür Özel, yine 2016’da ‘Coğrafi çekincenin kaldırılması bir tercih değil, zorunluluktur’ diyor. Şu anda yalnız Türkiye’nin sınırlarının etrafında 8 milyon potansiyel göçmen var. Coğrafi çekinceyi kaldıralım da dünyadaki bütün göçmenleri buraya mı yığalım. Coğrafi çekince maddesi, 1951 Anlaşmasına Türkiye’nin koyduğu bir sigortadır. Biz bu sayede, bugün Ortadoğu Coğrafyasından gelen insanlar mülteci olarak almak zorunda değiliz. Geçici koruma statüsüyle alıyoruz. Haliyle bazı haklarımız oluyor, üçüncü ülkelere yerleştirebiliyoruz, kendi hukukumuzu uyguluyoruz, vesaire. Coğrafi çekincenin kaldırılmasını önermek, CHP’nin göç meselesindeki cehaletinin itirafıdır. Bu kadar açık ve nettir. Kılıçdaroğlu, kusura bakma. Ekibin de arkadaşların da tembelsiniz, zahmet edip de şu işin kuralını kaidesini okumuyorsunuz” ÖZGÜR ÖZEL’İN MÜLTECİ İKİYÜZLÜLÜĞÜ Son günlerde yaptığı konuşmalarda Türkiye’nin sığınmacılar tarafından işgal edildiğini söyleyerek, Suriyelileri ülkelerine göndermekten bahseden CHP’li Özgür Özel’in 2016 yılında TBMM’de yaptığı konuşmada ise “Coğrafi çekincenin kaldırılması ve mültecilik -ki bu bir tercih değildir, bu bir zorunluluktur ve bu bir insan hakkıdır- konusunda, bu hakka saygılı olan hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin hem de uluslararası tüm kurum ve kuruluşların üstüne düşeni yapması gerekir.” ifadelerini kullandığı ortaya çıktı. ‘COĞRAFİ ÇEKİNCEYİ KALDIRALIM’ Türkiye, 1951 tarihli Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi’ne 1961 tarihinde taraf olmuş, sözleşmenin kapsamını genişleten 1967 tarihli New York Protokolü’ne de 1968 yılında katılmış, ancak Türkiye sözleşmeye taraf olurken, coğrafi sınırlama şerhi koymuş ve bu sınırlamayı günümüze kadar da muhafaza etmiştir. Bu sınırlama sayesinde uluslararası hukuka göre Türkiye, Suriye’den gelen sığınmacılara geçici koruma statüsü vererek hem ‘şartlı mülteci’ hem de ‘mülteci’ statüsüne başvuru yollarını kapatmıştı. CHP’li Özgür Özel ise bunun insan haklarına aykırı olduğunu belirterek TBMM kürsüsünden yaptığı konuşmada Türkiye’yi mülteci akınına karşı korumaya alan bu çekincenin kaldırılmasını talep etmişti.

1 2 3 4 5 6 7