28 Nisan Pazar 2024
1 yıl önce

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın terör örgütü PKK ile görüştüğü ortaya çıktı! İşte şok eden ihanetin belgesi

PKK İLE AMERİKA’DA GÖRÜŞMÜŞ Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın 1997 yılında ABD’de terör örgütü PKK yöneticileri ile görüştüğü belgelendi. Gazeteci Bekir Tiryaki’nin sosyal medya hesabından yayınladığı belgeyle Özdağ’ın ihaneti belgelendi. FETÖCÜLERE DE YALAN SÖYLEME DERSLERİ VERMİŞTİ Son zamanlarda sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlarda yalan olduğunu bildiği halde ısrarla bazı iddiaları tekrarlayan Özdağ’ın zamanında ders verdiği FETÖ’cü teröristlerden sosyal medyada aldığı destek dikkatlerden kaçmıyor. FETÖ ile derin bağları bulunan Özdağ’ın çıkardığı derginin yazar kadrosunda firari Emre Uslu başta olmak üzere FETÖ’cü pek çok isim yer alıyor. ZEYTİN DALI OPERASYONUNU SABOTE ETMEYE ÇALIŞMIŞTI Türkiye ne zaman PKK’ya karşı sınır ötesi operasyona kalkışsa sokakları karıştırmak için harekete geçen Özdağ, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonu’nda da bugün olduğu gibi karışıklık çıkarmak için çok uğraşmıştı. Fırat Kalkanı Harekâtı’nda “Türk askerleri Suriye sınırları içinde aç, susuz haldeler, giymeye giyecek, yemeye yiyecek, banyo yapmaya yer bulamıyorlar” diyerek, Türk ordusunu adeta düşmanları karşısında aciz göstermeye çalışmıştı. TSK o günlerde “Bir kısım çok da iyi niyet taşımayan ferdi girişimleri dikkate alarak yapılan haberler, bizden önce halkımızı üzmektedir. Devlet bütün gücünü o bölgeye cömertçe seferber etmektedir” açıklaması yaparak adeta Ümit Özdağ’ı fırçalamıştı. Sonra, Zeytin Dalı Operasyonu’nda ortaya çıkmış ve “Afrin’i almak için ne verdiniz sorusunun sorulması gerekiyor” kara propagandasını yapmıştı. 4600 YPG’li teröristin öldürüldüğü ve Afrin’e huzur getiren operasyonda kime, ne verilmiş oldu? 4600 YPG’li terörist öldürülerek sadece CHP’ye üzüntü verilmiştir. CHP, HDP ve partisi İP, bu operasyona karşıydı ve aklınca onların düşüncelerini böyle propagandalarla güçlendirmeye çalışıyordu. Çok böyükkkkk Türk milliyetçisi olduğu söylenen Ümit Özdağ, Türk ordusunun operasyonunu sulandırıyordu ama terör örgütü YPG ve PYD’ye de aşk derecesinde sahip çıkan CHP’ye çıtını çıkaramıyordu. Özdağ, İdlib meselesini sulandırmak için de ekranlardaydı. Bu durumu fark eden MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın sosyal medyadan bu haline suçüstü yapmış ve “İdlib’de Türk askeri büyük bir beka mücadelesi ve şehitler verirken televizyon ekranlarına çıkıp provokasyon yapan, toplumu kaos ve infiale sevk etmeye, Türkiye düşmanlarının lehine algı operasyonu düzenlemeye yeltenen Ümit Özdağ’ın gerçek yüzünü gösterme zamanı geldi” paylaşımını yapmış ve Ümit Özdağ’ın ilişkilerine yönelik oldukça çarpıcı şeyler söylemişti.

1 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 3 yeni projeyi duyurdu: Yerli e-pasaport, e-mavi kart ve e-sürücü belgesi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Yerli e-Pasaport, Yeni e-Mavi Kart ve Yeni e-Sürücü Belgesi Tanıtımı'nda konuştu. Bakan Soylu, şunları söyledi: 149 bin 260 asayiş olayını aydınlattık. Asayiş olaylarında 4 bin 126'sı cinayet olayı. Sistemlerinize ne kadar hakim olursanız sivil ve güvenlik sahasında faydasını görüyorsunuz. İzmir'de bir deprem oldu. Bölgede kaç kişinin yaşadığını çerçeveleyerek, orada kaç daire olduğunu, orada iş yeri olup olmadığını, ailelerin kaç kişi yaşadığını, odalarının nerede ve nasıl olduğunu... Ekiplere anında iletebilecek, o planlama üzerinden arama kurtarmayı gerçekleştirebileceği bir süreci rahat bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Dünyada birçok ülkeye yol ve yön gösteriyoruz. Burada geldiğimiz gelişmişlik seviyesi, oluşturduğumuz kapasite, elde ettiğimiz teknik seviye Türkiye'nin en önemli ihraç güçlerinden birisi olacaktır. Biyometrik verilerimizi biz başka ülkelerin yazılımları ile yapıyor idik. Şimdi artık Türkiye, nüfusta, göçte, Emniyet ve Jandarma'da yerli ve milli yazılımlarla yapıyor. Kafa kağıdından yeni nesil çipli kimlik kartlarına geldik. Bankaya, tapuya, notere gidiyorsanız toplam 2 bin 87 kuruma hizmet verilmektedir, güvenlik de aynı şekilde sağlanmaktadır. YERLİ E-PASAPORTTA SERİ ÜRETİM İÇİN SON AŞAMADAYIZ 3 yeni projeye de kısaca temas etmek isterim. E-Pasaport olarak tabir edilen yeni nesil çipli pasaportlar, aslında bizim AB'ye ve vize serbestisine girişle ilgili imzaladığımız temel şartlardan birini içeren güvenli pasaportu içeren çerçevede üretiliyordu. 2018'den itibaren Türkiye bu pasaportları kullanıyor. Bu pasaportları da Avrupa'daki bir firmadan, 18 ülke bizim gibi alıyor. Tüm dünyada pandemi nedeniyle ortaya çıkan çip tedarik krizi var. Sözkonusu firma tedarikleri karşılamada sıkıntı yaşadı. Biz vatandaşlarımıza sıkıntı yaşatmamak için çaba gösterdik. Avrupa'da bir çok ülke eski pasaportlarına geri döndü, süresi bitmiş pasaportlarına devam etti. Biz de sıkıntılar yaşadık ama bunu vatandaşımıza hissettirmemeye çalıştık. Dün sayın Cumhurbaşkanımız da ifade etti, yeni yerli e-pasaport çalışmalarına başladık, seri üretim için de son aşamadayız. HER SAYFASINDA FARKLI ŞEHİRLERE AİT GÖRSELLER YER ALACAK Aynı zamanda göç kartlarını da üretiyoruz. İkamet belgelerini de üretiyoruz. İnşallah Ağustos ayında kendi e-pasaportumuzu kendimiz, dünyanın en güvenlikli pasaportunu kullanacağız. Temassız çipe ve birçok yenilik ögesine sahiptir. Tasarımı özgün bir tasarımdır. Her sayfasında ülkemizin farklı şehirlerine ait görseller, şehre özel bitki görseli yer alacak. Daha önce 5 yıl olan yeşil pasaporttaki geçerlilik süresi yeni e-pasaportta 10 yıla çıkıyor. Çipli olan pasaportta Kız Kulesi var. İkinci sayfasında pasaportumuzun özellikleri gözükmektedir. Değişken mikro yazılar vardır. Kendine ait özel çizgileri bu pasaportun vardır. Resim koruma için özel boyası sözkonusudur. İnşallah yetiştirebilirse resimler de renkli olacak. Pasaportumuzu kendimizi üretmemiz daha öncelikli. 14. ve 15. sayfada Efes Antik Kenti, Sümela Manastırı, Göbeklitepe, Çorum - Hattuşaş, Ayasofya Camisi tam 20 ve 21.'nci sayfalarda, Mevlana Türbesi, Çamlıca Camisi, Çifte Minareli Medrese - Erzurum, İshak Paşa Sarayı - Ağrı, Amasya evleri, Diyarbakır'da surlar ve Hevsel bahçeleri, 1915 Çanakkale Köprüsü ve en nihayetinde de TBMM yer alıyor. Burada büyük özen gösterilerek hazırlanmış çok güçlü bir pasaport. E-SÜRÜCÜ BELGESİ 2016'dan itibaren yeni nesil sürücü belgesi vermeye başlamıştık. Dünyadaki yeni teknolojilere uyarlanması zorunluluk haline geldi. Temassız çip kullanılarak, güvenlik seviyesi en üst seviyeye çıkarılmıştır. E-pasaportta olduğu gibi yeni nesil e-sürücü belgelerinde de Türkiye yerine ilk kez Turkey ifadesi kullanılacaktır. Ehliyetlerimiz uluslararası dolaşıma açıktır, ehliyetimize kimlik ekleme kabiliyetine sahip olacağız. Herkes ehliyetini hemen değiştirmek zorunda mı? Hayır. Ehliyet süresi bittiği zaman ve yeni alınan ehliyetlerde bu ehliyet Türkiye'nin yeni ehliyeti olarak kullanılmış olacak. Bir kişinin 2 ayrı resmi olacak ehliyetler üzerinde... E-MAVİ KART PROJESİ Diğer projemiz de bilindiği gibi mavi kartımız var. E-mavi karta dönüştüreğiz. Almanya'da olup Türk vatandaşlığından çıkmak zorunda olan vatandaşlarımızın kullandığı mavi kartı daha güvenli hale getirmek istedik. Kağıt ürün olarak eski usülle düzenlenmektedir halen. Biyometrik verileri barındıran, daha güvenli yeni e-mavi kart hazırlanıyor. VATANDAŞLIK VERME YETKİSİ GÖÇ İDARESİNDE DEĞİL Göçmenler üzerinden yürütülen tahrik kampanyasında öne çıkan göçmenlerin vatandaş yapılmak istenmesi iddiasıdır. Yalan, uydurma, yazdıkları senaryo da deli saçmasıdır. Vatandaşlık verme yetkisi göç idaresinde değil. İşi kimin yaptığını, süreci bilmiyorlar. Nüfus müdürlüğümüze yılda 25 milyon insan girer. Dönem dönem devletin bilgileri çalındı gibi gerçekten uzaktan yakından ilgisi olmayan bir anlayışın paylaşılması, bilmeden yapılan bir şeyse devletin itibarını altüst etmek için yapıldığı değerlendirilir. Gündemde kalabilmek, deli zırvalarını paylaşabilmek için yapılan açıklamalar kamu kurumlarımız tarafından cevaplanmaktadır.

1 yıl önce

27 Mayıs Darbesi'nin 62. yılı... Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihi belgeyi gösterdi: ‘Bay Kemal’in söylediklerinden farkı var mı?’

Programa, TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da katıldı. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: İsimleri milletimizin hafızasına şehit olarak yazılan Menderes, Polatkan ve Zorlu'yu rahmetle yad ediyorum. Düzmece mahkemelerle bu yeri utanç ve zulüm adasına çevirenleri de burada lanetle anıyorum. Milletimiz Yassıada zulmüne imza atanları da asla affetmeyecektir. Yassıada milletimiz tarafından yıllarca Yaslıada olarak adlandırılmıştır. Burada işlenen hukuk cinayetleri insanımızın zihninde çok derin yaralar açmışlardır. Bu adanın seçilmişler için tehdit kaynağı olarak hafızalara kazınmasını istemişlerdir. Türk demokrasisine ilk hançerin saplandığı 27 Mayıs'tan beri Yassıada demoklesin kılıcı gibi milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti.   TEHDİTLERE, ŞANTAJLARA ASLA BOYUN EĞMEDİK Menderes'in idam sehpasındaki o fotoğrafı siyasetçilere ayar vermek için sürekli gündemde tutuldu. Yassıada'nın karanlık gölgesi on yıllar boyunca sivil siyasetin öbnünden hiç kalkmadı. O fotoğraf bizim de önümüze kondu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan itibaren millet iradesine çöreklenmiş çevrelerin tehditlerine maruz kaldık. O fotoğraf üzerinden pek çok kez sindirilmek istendik. 'Sonu Menderes'e benzemesin' diyerek aba altından sopa gösteren siyasetçi müsveddelerini gördük. Ellerinin altında ne kadar yılan, hain varsa hepsini üzerimize saldılar. Hiçbirine eyvallah etmedik. Kefenimizi giyerek çıktığımız kutlu yolculukta tehditlere, şantajlara asla boyun eğmedik. 15 Temmuz'da daveti yaptık. 15 dakika daha kalmış olsaydık bu kardeşiniz belki burada yoktu. Orada telefonla yaptığımız anonsla 10 binler Atatürk Havalimanı'na geldi. Bay Kemal ise FETÖ'nün oradaki düzenlemesi ile tankların arasından kaçarak Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gitti.  BAY KEMAL'İN TATLI CANINI KURTARMAK ADINA DA KİMLERLE NE PAZARLIKLAR YAPTIĞI DA ORTAYA ÇIKACAKTIR Biz Erol Olçok gibi yol arkadaşlarımızı şehit verdik. Darbe gecesinden önce 'Tankın üzerine ilk ben çıkarım' diyordu. Tankları görünce kuyruğunu kıstırıp kaçan CHP'nin başındaki zata rağmen bu ülkeyi FETÖ'cü alçaklara teslim etmedik. Bu adam şu anda da aynı mı? Aynı. Şu andaki açıklamaları 15 Temmuz gecesinin benzeri ifadeler. 15 Temmuz gecesi millet can derdindeyken Bay Kemal'in tatlı canını kurtarmak adına da kimlerle ne pazarlıklar yaptığı da ortaya çıkacaktır. Gündemde seçim yokken 'Temmuz'da başbakan olacağım' diye ortalıkta dolananların da foyaları ortaya dökülecek.  YASSIADA, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLER ADASI OLDU Bu adanın her bir taşına sinmiş vesayetçi zihniyetin izlerini de ortadan kaldırmaya çalıştık. Yassıada, Yaslıada ardından da Demokrasi ve Özgürlükler Adası oldu. Burada orta öğretimden üniversitelerimize özellikle hukuk fakültesi öğrencilerinin stajlarını çok farklı şekilde yapmalarını arzu ediyoruz.  BU ADA NİÇİN BİR CAMP DAVİD OLMASIN 60 yıl boyunca yas tutan bu adayı milletimizin darbecilere karşı zaferinin yeni bir sembolü haline dönüştürdük. Bu adada artık Türkiye'yi adalette ileriye taşıyan etkinlikler düzenlenleniyor. Bu ada niçin bir Camp David olmasın. Bunu da yapabiliriz ve yapacağız. İlk önce Türk cumhuriyetlerinin burada güzel bir zirvesini yaptık. Bunu daha da geliştireceğiz. Bu ada yeni kimliği ile gençlerimiz için bir nevi okul işlevi görüyor.  27 Mayıs Darbesi milli iradeyi anti demokratik yollarla zapturapt altına almaya çalışan müdahale zincirinin ilk halkasını teşkil etmiştir. Darbeler sebebiyle ülkemiz ekonomik kalkınma mücadelesinde telafisi zor bedeller ödemek zorunda kalmıştır. Güney Kore bizimle birlikte bu yarışa girmişken bizi sollayıp geçti. 1960 darbesi ülkemizi IMF'ye mahkum etmiştir. 1980 darbesi ülkemizin savunma hamlelerinin rafa kaldırılmasına sebep olmuştur. IMF komiserlerinin elinde ekonomik bağımsızlığına da halel getirmiştir. Seçkin zümre krizden nemalanırken çiftçisinden ev hanımına kadar on milyonlarca insanımız bir gecede fakirleşmiştir. Asıl tahribat adalet sistemimizde ve milletimizin siyaset kurumuna olan güveninde yaşanmıştır. Yargımız itibar kaybını 15 Temmuz gecesi sergilediği destansı duruş ile telafi edebilmiştir. *Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı'nın tebliğinde göreceksiniz: 'Beraberinde 17 uçak dolusu altın ve parayı kaçırmaktayken yakalandılar'... Bay Kemal'in geçen akşam söylediğinden farkı var mı? Aynı değil mi? Cumhurbaşkanı da kaçırmış. Man Adası dediler, oradan 150 bin TL ceza. Ardından bir 100 bin lira daha. Ben de bunları TÜRGEV ve Ensar Vakfı'na veririm dedim. Hiç olmasa Bay Kemal'in bir kaç kuruşu da buralara nasip olsun.  Bu paraları nereden bulacağı da önemli. Devletin CHP'ye verdiği paralardan oraya naklediyor. Milletimiz uzun senelerden sonra Menderes ve arkadaşlarında kendi değerlerini buldu. Tek parti faşizminin karanlık günlerinin ardından Anadolu insanı özgürlüğü ilk defa Menderes yönetiminde buldu. BU ÜLKEDE BİR DAHA YASSIADA KURULMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ Yaptığı ne? Sadece iftira. Sen ne zaman dürüst konuşacaksın? Yalancının mumu yatsıya kadar yanıyor ama geçti. Yüzlerce iddia CHP yöneticileri tarafından dillendirilmiştir. CHP Genel Merkezi bugün de 27 Mayıs arefesinde olduğu gibi bugün de yalanın merkezi konumundadır. Bugün de yılan dilleri ile siyaseti zehirlemenin çabası içindedir. CHP, bir provokasyon üssüne dönmüştür. Kavga siyaseti, 27 Mayıs öncesinde uyguladıkları siyaset tarzının yeni bir sürümünden ibarettir. Bu çirkef siyaset tarzının yeniden sergilenmesine asla izin vermeyeceğiz. Herkes bilsin ki Türkiye, demokratik bir hukuk devletidir. Türkiye, egemenliğin millete ait olduğu büyük bir devlettir. Ekonomisi ile dış poltiikası ile vizyonuyla güçlü bir devlettir. Milletin çelikten iradesine kimse zincir vuramaz. Türk demokrasisinin altını kimse oyamaz. Bu millete hizmet edenlerin kılına kimse dokunamaz. Sandık dışında yol arayanlar akıllarına başlarına toplamalıdır. Bu ülkede bir daha Yassıada kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Terör örgütlerine ülkeye teslim edecek hiçbir pazarlığın hayata geçirilmesine sessiz kalmayız. Gazete manşetleri ile siyasete ayar verildiği günler geride kalmıştır. 15 Temmuz'la beraber artık anti dmeokratik yöntemlerle iktidara gelme kapıları bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Yok 6'lı masaymış, ne yaparsanız yapın. Bu masalar sizin için hayat göstergesi olmayacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye'yi kaosa sürükleme niyetleri rafa kaldırılmıştır.  BU MİLLET MEVLANA'NIN DİLİ İLE KONUŞTUĞU GİBİ YERİ GELDİĞİNDE 15 TEMMUZ KAHRAMANLARININ DİLİ İLE KONUŞMAYI DA GAYET İYİ BİLİR Biz şu anda Irak'ın kuzeyinde de sınırlarımızın 30 km güneyinde yine terörle mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu millet Yunus'un, Mevlana'nın dili ile konuştuğu gibi yeri geldiğinde Dadaloğlu'nun, 15 Temmuz kahramanlarının dili ile konuşmayı da gayet iyi bilir. Bu millet sağ yanağına vurunca birilerinin yaptığı gibi sol yanağını çevirmez. Biz o sol yanağını çeviren korkaklardan değiliz. Aklınızı başınıza alın. BİZ SİZ KUKLALARLA DEĞİL İPİNİZİ ELİNDE TUTAN EFENDİLERİNİZLE MÜCADELE EDİYORUZ Ülkenize ihanet derecesine varan söylemlerinizi, hırslarınızı bir kenara bırakın. Hayırda yarışacaksınız biz sonuna kadar varız ama şerrinizi sürdürecekseniz bu bizim yolumuz, yöntemimiz, ahlakımız değildir. Sizi milletimizin ferasetine havale ediyoruz. Biz siz kuklalarla değil ipinizi elinde tutan efendilerinizle mücadele ediyoruz.  2 Nolu Baro, 1 Nolu Baro'nun yerine geçmelidir. Bunun için her noktada 2023 diyoruz. Habis zihniyet mensupları 15 Temmuz'da milletimizin irfan duvarına nasıl çarptıysa inşallah 2023'te de aynısıyla karşılaşacaklardır.  TBMM BAŞKANI ŞENTOP: 27 MAYIS, DARBELERİN ANASI Programda konuşan TBMM Başkanı Mustafa Şentop ise şunları söyledi: 
"Darbecilerin teşebbüslerine gerekçe olarak ilan ettikleri her şey dışardan uygulanan bir bahanedir. 27 Mayıs, Türkiye'de millet iradesini vesayet altına alan bir düzenin kuruluş tarihidir. Milletin oyu ile iktidar olamayan zihniyet, sandık dışında yollar aramaya başlamıştır. 27 Mayıs'ı Menderes'in hataları ile ilişkilendirmek külliyen yalandır. 27 Mayıs'ta sadece askeri darbe yapılmamış sürekli bir darbe rejimi kurulmuştur. 27 Mayıs'ı darbelerin anası olarak nitelendirebiliriz. Vesayetçi sistem 2002'den bu yana vesayetin alanı daraltılarak adım adım ortadan kaldırılmıştır. Bu süreç büyük mücadelelerle gerçekleşmiştir. Yassıada, milletin temsilcilerine en ağır muamelelerin reva görüldüğü işkence merkezi olmuştur. İdamlar toplumsal ve siyasi hafızalarımızda tamiri çok zor yaralar açmıştır. Menderes, darbeden 10 gün önce Ege gezisine çıkar, aziz milletimizin büyük coşkusu ile karşılaşır. Menderes'in katline sebep milleti ile kurduğu bu bağdır. Bugünkü kavgalar ve dayatmalar da bundan ibarettir. Bugünden bakıldığında Başbakanlık dönemi gözönüne alındığında merhum Menderes'i darağacına götüren icraatları değil millet düşmanlarının kinidir. "

1 yıl önce

CHP eski Genel Sekreteri Mehmet Sevigen: Mit tırları belgelerini Kemal Kılıçdaroğlu verdi

https://twitter.com/elonue/status/1533571661915734021?s=21&t=OroOsf_6r4kS8r-ZZXw6Qg 24 TV’de Esra Elönü’nün sunumuyla ekranlara gelen, ‘Arafta Sorular’ programının bu haftaki konuğu CHP eski Genel Sekreteri ve Eski Devlet Bakanı Mehmet Sevigen oldu. Sevigen, partisi ve MİT tırlarının durdurulmasıyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. "Mit tırlarıyla ilgili belgeleri Kılıçdaroğlu verdi" 2017 yılında Kemal Kılıçdaroğlu tarafından yapılan 'adelet yürüyüşü' için, "Enis Berberoğlu için yapılmadı" diyen Sevigen, Mit tırları davasına değindi. Sevigen, davayla ilgili belgeleri Berberoğlu'na Kılıçdaroğlu'nun verdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşünü Berberoğlu'nun konuşmaması için yaptığını da sözlerine ekleyen Sevigen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kılıçdaroğlu o yürüyüşü Enis Berberoğlu konuşmasın diye yaptı" “(Adana’daki MİT tırları belgelerini) Enis Berberoğlu’na kim verdi? Kemal Bey götürdü o belgeyi verdi… Kemal Bey, o yürüyüşü Enis Berberoğlu hapishanede konuşmasın diye yaptı. Bülent Tezcan’a vermişti… Bülent Tezcan da götürmüş (Enis Berberoğlu’na) vermiş. Bunu bilmeyen yok ki… Ama nereden, nasıl aldınız… Bir insan kendi ülkesini şikayet eder mi?..” MİT tırları kumpası Devlet içerisinde yuvalanan Fetullahçı teröristlerin kurduğu alçak kumpaslardan biri olan MİT tırları olayında, hedef Türkiye'yi teröristlere destek veren bir ülke olarak göstermekti. Fetullahçı teröristler tarafından kurulan kumpasın ardından bazı belgeler Enis Berberoğlu tarafından Can Dündar'a servis edildiği öğrenilmişti. Bu belgelerin Enis Berberoğlu'na da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından verildiği yıllar sonra itiraf edildi. Bilindiği üzere; Kemal Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından Ankara'dan İstanbul'a Adalet Yürüyüşü başlatmıştı. O günlerde Kılıçdaroğlu'nun Berberoğlu'nu neden bu kadar sahiplendiği merak ediliyordu.

1 yıl önce

İçişleri Bakanlığı’nda Cumhuriyet Gazetesi’nin bireysel silahlanma iddialarına belgeli yalanlama

Cumhuriyet Gazetesi'nin imzalayarak yayınladığı ve CHP yandaşı medya kuruluşlarının da sistematik biçimde sosyal medyada dolaşıma soktuğu silahlanma iddialarına ilişkin İçişleri Bakanlığı'ndan açıklama geldi. Bireysel silahlanmanın yüzde 100 arttığı yönünde bir haber yayınlayan ve başlıklarında 'Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşırken' şeklinde bir ifade ile kirli bir algı oluşturmaya çalışan Cumhuriyet Gazetesi'nin iddialarının gerçeği yansıtmadığı belirtildi. İşte İçişleri Bakanlığı'ndan gelen açıklama: 07.06.2022 tarihli günlük bir gazetede yer alan "Kritik Bir Süreçteyiz" başlığı ile verilen haberde, bireysel silahlanmaya yönelik iddialar ile ateşli silah ve kesici delici aletle işlenen olaylar ve bu olaylarda hayatını kaybedenlerin sayısına ilişkin veriler gerçeği yansıtmamaktadır. Söz konusu haberde, "2018 yılından bu yana silah ruhsatı alanların sayısının yüzde 100'den fazla arttığı" yönündeki iddia doğru değildir. 2018 yılında, 10.869'u bulundurma, 39.516'sı taşıma olmak üzere verilen toplam ruhsat sayısı 50.385'tir. 2021 yılında verilen ruhsat sayısı ise 16.495'i bulundurma, 41.234'ü taşıma olmak üzere toplam 57.729'dur. Düzenlenen silah taşıma ruhsat sayıları, aktif silah bulunan kişi sayısını değil, düzenlenen ruhsat sayısını ifade etmektedir. Silah ruhsatının kimlere ve nasıl verileceği ilgili kanun ve yönetmelikte açıkça bellidir. Bu şartlara haiz olmayanlara asla silah taşıma ruhsatı verilmemektedir. İŞTE DÜNYADA SİLAHLANMA ORANLARI Bazı ülkelerin toplam nüfuslarına göre ruhsatlı silah oranları ise şöyledir: İtalya %11,5 
Çek Cumhuriyeti %8,3 
Almanya %6,6 
İspanya %6,3 
Fransa %4,8 
Türkiye %3 Yine aynı haberdeki "2021 yılında 3 bin 801 silahlı şiddet olayı yaşandı. 3.801 olayda, 2.145 kişi yaşamını yitirdi." iddiası da abartılmış rakamlarla sunulmuştur. Emniyet ve Jandarma sorumluluk bölgelerinde son 5 yıllık döneme bakıldığında ateşli silah ve kesici delici aletle işlenen toplam olay sayısı ve bu olaylarda hayatını kaybeden kişi sayısında düşüş meydana geldiği görülmektedir. 2017 yılında olay sayısı 1.730 iken, 2021 yılında bu sayı 1.491'e gerilemiştir. Hayatını kaybedenlerin sayısı ise 2017'de 1.918 iken, 2021'de 1.633'e düşmüştür.

1 yıl önce

CHP'li vekilin 'Padişah' provokasyonu tutmadı! İşte yalanın belgesi

CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel'in TBMM'ye üzerinde “son padişah RTE” yazan bir aracın girdiği iddiasının üzerine yapılan incelemelerde aracın meclise alınmadığı ve kapıdan geri döndüğü tespit edildi. O anların kamera kayıtları da ortaya çıktı.

1 yıl önce

ABD, PKK/YPG’nin çocukları kaçırmaya devam ettiğini belgeledi

ABD Dışişleri, İnsan Kaçakçılığı Kurbanlarını Koruma Yasası kapsamında Kongreye sunduğu İnsan Kaçakçılığı Raporu'nu yayımladı. Raporda 36 ülke izlemeye alınırken, Libya, Yemen ve Somali’nin “Özel Durum Listesi"nde kalmaya devam ettiği görüldü. "PKK/YPG ÇOCUKLARI ZORLA ALIKOYUP SİLAH EĞİTİMİ VERİYOR" Dışişleri raporunda bir kez daha, PKK/YPG terör örgütünün Irak ve Suriye’de çocukları zorla alıkoyup çatışmalarda kullanmak üzere onlara silahlı eğitim verdiği belgelendi. "ÇOCUKLAR BU GRUPLARA KARŞI SAVUNMASIZ" Irak’ta DEAŞ ve İran destekli Şii milislerin yanı sıra PKK’nın Iraklı çocukları zorla silahlı kadrosuna kattığı vurgulanan raporda, Iraklı çocukların bu gruplara karşı savunmasız olduğu ifade edildi. Raporda, “Çok sayıda kaynak, Irak Kürt bölgesi ve Sincar'da faaliyet gösteren PKK ve YPG’nin çocukları silahlı kadrosuna alıp kullanmaya devam ettiğini bildiriyor. Bazı kaynaklar, 2021'de PKK'nın Irak'ın Kerkük kentinden gelen çocuklar da dahil olmak üzere onlarca çocuğu çatışmalara hazırlamak için kadrosuna aldığını bildirdi” tespitlerine yer verildi. Raporda ayrıca 2021'de PKK’nın Sincar’daki uzantıları olan YPS gibi örgütlerin bölgede reşit olmayan çocukları ve gençleri zorla silahlı kadroya alıp silahlı faaliyetlerde kullandığı bilgisi yer aldı. 2018’den bu yana hemen her yıl ABD yönetiminin insan kaçaklığı raporlarında bu grupların çocukları zorla silahlı kadrosuna kattıkları ve suistimal ettiklerinin yer aldığına dikkat çekilirken “2018 yılında sivil toplum örgütleri, PKK'nın Sincar, Mahmur ve diğer bölgelerden çocukları toplayıp eğittiğini ve ardından onları Sincar, Türkiye ve Irak ile İran arasındaki Kandil Dağları'ndaki üslere gönderdiğini bildirdi.” ifadelerine yer verildi. PKK/YPG ÇOCUKLARI EĞİTMEYE DEVAM EDİYOR" Raporun Suriye ile ilgili bölümünde de PKK/YPG’nın 12 yaşından küçük çocukları silahlı kadrosuna alıp eğitmeye devam ettiği aktarıldı. Raporda, “2017'den bu yana uluslararası gözlemciler, YPG ve YPJ'nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki mülteci kamplarından çocukları zaman zaman zorla topladığını bildirdi.” denildi. İran destekli grupların da Irak ve Afganistan başta olmak üzere bölge ülkelerden insan kaçakçılarının eline düşmüş çocukları toplayıp Suriye’de çatışmalarda kullandığı bilgisi raporda yer aldı. Birleşmiş Milletler (BM) savaşlarda kullanılan çocuklara ilişkin "Çocuk Savaşçılar" raporunda da terör örgütünün çocukları zorla silah altına almaya devam ettiği vurgulanmıştı. RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI Raporda, 24 Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle 4 milyondan fazla çocuğun mülteci durumuna düştüğüne ve bunların insan kaçakçılığına karşı savunmasız olduğuna dikkat çekildi. Ukrayna savaşı bağlamında insan kaçakçılığı konusunda raporda ayrıca şu ifadeler kullanıldı: “Mülteci durumuna düşmüş ve yerinden edilmiş insanlar, özellikle insan ticaretine karşı savunmasızdır. Savaş, yerinden edilmemişler için bile bireylerin insan ticaretine karşı savunmasızlığını artırıyor. Ukraynalı yetkililer, Mart 2022'nin sonuna kadar Rus kuvvetlerinin binlerce Ukraynalıyı zorla Rusya’ya naklettiğini gösteriyor. Bu vatandaşlar insan ticaretine karşı oldukça savunmasızdır. Rusya öncülüğündeki güçlerin çocukları asker, muhbir ve canlı kalkan olarak kullandığına dair doğrulanmamış raporlar da gelmeye devam ediyor.” Raporun Yunanistan ile ilgili kısmında, başta Afganlar olmak üzere refakatsiz çocukların hayatta kalmak için fuhuş çetelerinin eline düştüğü kaydedildi. YUNANSİTAN'DAKİ MÜLTECİLER KAÇAKÇILIĞA KARŞI SAVUNMASIZ Yunanistan’da mülteci kampında kalanların da insan kaçakçılığına karşı savunmasız olduğu belirtilen raporda, “STK'ler göçmen ve mülteci kamplarında göçmen kadınlara tecavüz olaylarını rapor ediyor ve kamplardaki organize suç gruplarının çadırları ve nakliye konteynerlerini genelev olarak kullandığını iddia ediyor. Çoğu göçmen ve sığınmacının yolculuklarının bir noktasında kaçakçılara güvendiğine ve bazı durumlarda Yunanistan'a vardıklarında sömürüye zorlandıklarına inanılıyor” ifadeleri dikkat çekti. Raporda, Yunanistan’a “Bazılarının insan kaçakçılığı kurbanı olduğu düşünülen sığınmacıların zorla Türkiye’ye geri gönderilmesi iddialarına yönelik bağımsız soruşturma yapması” tavsiyesinde bulundu. Raporda bu yıl da “Özel Liste” değişmedi. Libya, ve Yemen 7’nci kez, Somali ise 20’nci kez özel listede yer aldı. Çatışmalar ve kargaşa içindeki bu ülkelerdeki insan kaçakçılığının yoğun bir şekilde devam ettiğine dikkat çekildi.

1 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, PKK’nın yayın organı BirGün’ün Yediiklim Yayınevi iddialarını belgeleriyle yalanladı

https://twitter.com/bilgiedinelim/status/1555412891544731648?s=21&t=zKMxNW8Ml1Lv785G00-oPQ CHP’li Bülent Tezcan’ın, katıldığı canlı yayında Duvar, Birgün, Medyascope, T24 gibi yalan haber kaynaklarının İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili iddiasını gerçekmiş gibi anlatmasına tepki gösteren Bakan Soylu, “Önce PKK’nın yayın organı Birgün, ardından Tele1'de ahlâk yoksunu yalancı Bülent Tezcan (KK'nın Yardımcısı) Ankara’da Bakanlık Eğitim Binamızda kaymakam adaylarımızla çektirdiğimiz fotoğrafı, KPSS ile ilgili malum dersanenin ziyareti olduğu yalanını söylüyorlar.Ahlâk fukaraları” şeklinde tepki gösterdi. https://twitter.com/suleymansoylu/status/1555305112683384833?s=21&t=zKMxNW8Ml1Lv785G00-oPQ Bakan Soylu’nun tepkisi üzerine Birgün yaptığı bir açıklama ile yalanını sürdürmeye devam etti. https://twitter.com/birgun_gazetesi/status/1555473154662973440?s=21&t=zKMxNW8Ml1Lv785G00-oPQ İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise, BirGün’ün yalanını belgeleriyle ifşa etti👇 Bakan Soylu, “PKK’nın yayın organı Birgün Gazetesi'nin açıklamaları bile yalan❗️” dedi. https://twitter.com/suleymansoylu/status/1555489903659679745?s=21&t=zKMxNW8Ml1Lv785G00-oPQ

1 2 3 4 5 6 7